18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER bir dilde ornek vazar halinı alan kımse' olarak ta rıf edıyor Muteakıp maddelerde ıse, ornek sozu, kompozısyon ve uslup ıçın ortaya atılan kaıde kelımesı, sanatın uyulması gereken kesın kaıdelen deyımı devamlı olarak tekrar edılıyor Klasik sozu nun bu tarıfi hıç şuphesız onculerımız olan sayın akademı mensuplan tarafından romantik kavramına, yanı mevcut ve\a melhuz duşmana karşı va pılmıştır" "Gerçek klasığın tanfını ben şu şekılde duymaktan hoşlanırım Insan zekâsını zengınleştıren, ha zınesıne gerçekten bır şevler katan, onu bır adım daha ılerı goturen, tereddude yol açmadan manevı bır hakıkatı keşfeden, yahut meçhul bır tarafı kalmadıâ sanılan ınsan kalbınde oteden ben mevcut bır ıhtırası bulup ortaya atan, duşuncesını, muşahadesım veva buluşunu herhangı bır şekılde, bununla beraber genış ve buyuk, ınce ve makul, sağ. lam ve haddı zatında guzel bır şekılde açıklavan, kendıne mahsus bır uslupla ama ıçınde herkesın kendı uslubunu bulduğu bır uslupla, hıçbır neologısme'ı ıhtıva etmedığı halde yenı olan bır uslupla, aynı zamanda hem yenı, hem eskı bır uslupla, butun çağların kolavhkla anlavabıleceğı bır uslupla >azan adamdır" "Goruluyor kı burada klasik vasıflara ayrılan hısse, daha zıyade tenasup ve tenevvue, suse ve ıtıdale aıttır Bu manada mukemmel klasik, doğru goren, makul, zanf, her zaman açık, bununla beraber kuvvetı hafıfçe ortulu asıl ıhtıraslan olan orta derecede bır yazardır" "Bu gıbı konularda sozlerını tekrarlamaktan zev k aldığm Goethe dıyor kı 'Ben klasığe sıhhatlı, romantığe de hasta adını verıyorum Benım ıçın Nıebelungen de&tanı, Homeros gıbı klasıktır, ıkısı de sıhhatlı ve sağlamdır Zamanımızın eserlerı yenı olduklan ıçm değıl, zayıf, manz oldukları ıçm ve hasta olduklan ıçın romantıktırler Eskı çağlarda vazılan eserler, eskı olduklan ıçın değıl, sağlam, sıhhatlı ve taze olduklan ıçın klasıktırler" "Serbest duşuncelı bır ınsanın bu hususta bır karar vermeden once bır dunya seyyahatına çıkmasını, çeşıtli edebıyatlann ılk zındelıklerıyle savısız değışıklıklerının arz ettığı manzarayı se> retmesını ısterdım Acaba ne gorurdu 7 Her şeyden once, klasik âlemın babası sa>ılan, bununla beraber bızzat kendısı bıle başlı başına bır devletın ve yarı vahşı bır medenıyetın genış ve canlı ıfadesınden çok daha farkh çok daha sade bır varhk olan Homeros'u gorurdu" "Fransa'da XIV Louıs asnndan once buyuk klasıkler mevcut değıldı bız Fransızların, hurrıyet gunlerınde er geç başvurulan Dante ve Shakespeare gıbı edebıvatlann başlangınnda gorunen sa lahıyet sahıbı şaırlerımız yoktu" "Bana gore, bugun onemlı olan şey, fîkır ve ana neyı, genışletmekle beraber, devam ettırmektır Klasik varatmak ıçın bır reçete vok, bu hususun artık katı olarak bılınmesı lazım Karakter ve kutsal alevden ayrı olarak, dılde sadelık, ıtıdal, zerafet gıbı bazı vasıfları taklıt etmek suretıyle klasik olunabıleceğme ınanmak, Racıne pere'den sonra Racıne fıls'lere cevaz olduğuna ınanmak demektır Takdıre değer ve hazın bır rol, şurde ıse en kotu şey" ' "Mesela Shakespeare klasik mıdır 9 Evet, bugun Ingıltere ıle butun dunya ıçın klasıktır, ama Pope'un yaşadığı devırde klasik değıldı Yalnız Pope ve arkadaşlan mukemmel klasıktıler Bugun de klasıktırler, ama ıkıncı derecede klasıktırler" Robert'de klasik konusunda yazılanlar ıse, yukardakılerın ozetı nıtelığınde "Onvedıncı yuzyılın buyuk yazarlanna ılışkın, romantığın karşıtı, eskılerın taklıtçılen " Turk Dılı dergısının 1981 Ocak tarıhlı Yazım Akımlan Ozel Sayısı'nda, Sa>m Tuğrul tnan, uzun ıncelemesının bır verınde şoyle dıyor "Sanat yaf ' l a n n ı n nıtelığını açıklarken Arıstoteles'ın Poetıka'da one surduğu so>luluk, gorkemlılık, olçu, denge, guzellık, doğa kuramları, gulduru ve ağlatı gıbı Antık Yunan'ın bellı başlı yazm turlerıne değgın kurallar, bırkaç ılke ıle tanımlamaya çalıstığım XVII >uzyıl (Fransa) klassısızmının duşun dunyasını, tıyatro ve yazın anlayışını oluşturur" 19 ŞUBA T 1988 Gene Klasik Üstüne MELIH CEVDET ANDAY 15 Ocak 1988 gunlu Cumhurı>et'te çıkan "Herkesin Kendı Hasigı" başlıklı yazım, vaman bır duvgunlukla karşılaşarak, benım değınmedığım (Mevlana Turk mu, değıl mı 9 ) bırtakım konulara sıç ratıldı Şımdı ben, başa donerek, "klasık"ın ne olduğu uzerınde bır daha durmak ıstı>urum Bu vazımda, konuyu belkı bıraz daha avdınlatır umudu ıle, geçen yuzyılın unlu Fransız vazan ve yazm eleştırmenı Saınte Beuve'un, 1952 yılında Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nca ya>ımlanan "Pazarlesı Konuşmalan Seçmeler I" (Çevıren Fehmı Baldaş) adlı kıtabının "Klasik Nedır?" başlıklı ıncelemesınden kımı ahntılar vapacağım Unlu \azar. "Doırlere ve mosımlere gore oldukça çeşıtli bal çarelerı bulunabılecek nazik bir mesele" dıve başladığı ıncelemesınde sırası ıle şu tanım ve goruşlere yer \enyor "Mutat tanfı ıle bır klasik, oteden ben herkesın takdınne mazhar olan ve kendı şahsında selahıyetı teslım edılmış eskı bır yazardır Bu manada klasik kelımesı ılk defa Romalılarda gorulur Onlarda, çeşıtli sınıflara mensup butun vatandaşlara değıl, hıç olmazsa mua^en bır rakamla tahdıt edılmış bır gelırı olan bırıncı sınıfa mensup vatandaşlara, has manasıyla classicı denırdı Bu rakamın altında gelırı olanlara, mukemmel sınıfın altında manasına gelen ınfra dassem adı venhrdı Mecazı manasıvla classicus kelımesının AuluGelle tarafından kullanıldığını ve vazara tatbık edıldığını goruyoruz Classicus assidusque scnptor, değer ve şöhret sahıbı bır yazar, yeryuzunde malı mulku olan, halk kıtlesıne kanşmavan, soz sahıbı vazar demektır Bövle bır tarıf ıse edebıvat sahasmda oya muracaat edılmesı, tasnıf >apılması ıçm bahıs konusu olan kımsenın bır havlı yaşiı olmasını gerektırır" "Başlangıçta yenıler ıçın hakıkı, bırıcık klasıkler, tabıatı ıle eskıler olmuştur Romalılar öncelen acaıp bır şans ve kola> bır zekâ oyunu savesınde kendılerınden başka klasik tanımayan Yunanlıları klasik olarak almışlar ve onlan taklıt etmek ıçın ozenmışler, gayret sarfetmışlerdır Edebıyatlarının o guzel çağlarından sonra, Cıcero ıle Vergıhus'tan sonra, Romalıların da kendılerıne mah sus klasiklen olmuş, bu suretle sonrakı yuzvılların klasıklen olmak ımtıyazını elde etmışlerdır" "Bu sırada yenı edebıyatlar da doğmuş bulunu>ordu, Italyan edebıvatı gıbı bazı yenı ve taze edebıvatlar da daha doğarken eskı çağların ızını taşıyorlardı Dante ortava çıkmış, çok geçmeden de kendı neslı tarafından klasik olarak selamlanmıştı" "Fransa henuz kendını ararken, >enı îtalya klasıklenne kavuşmuş bulunuyordu, Ispanya ıse kendıne mahsus klasıklen olduğunu sanmakta haklıydı Fılhakıka nev'ı şahsına munhasır bır zekâ ıle ıstısnaı bır muhavyele sahıbı olan mustaıt bırkaç yazar, doğar doğmaz kınlan, tekrar başlanması gereken, mucerret ve devamsız bırkaç parlak teşebbus, bır mılletı, edebı servet dedığımız o sağlam ve ustun sermaye ıle teçhız etmek ıçın kâfı gelmez Klasik kavramı, kendı ıçınde bulunan, bır butun teşkıl edıp anane halını alan, vavaş yavaş teşekkul eden, nesılden nesıle geçıp devam eden, sureklı ve ıstıkrarlı bır menşeı ıcap ettınr Fransız mılletı boyle bır saadete ulaştığını ancak XIV Louıs devrının o guzel yıllanndan sonra urpererek hıssettı" "\kademının ılk sozluğu (1694) klasik yazarı şöyle sade bır şekılde tarıf edıyordu 'Son derece rağbet goren ve yazılannın konulan uzerinde selahiyeti teslim edilen yazardır'. Akademırun 1835'te çıkan sözluğu bu tarıfı çok daha sıkıştınyor ve bı raz muphem olan eskı tarıfe daha kesın hatta da ha dar bır şekıl verıyor Klasik yazarı, 'Herhangı PENCERE Özal'ın Kaçırdığı Tarihsel Fırsat... Arkadaşımız Osman Ulagay ın "Özal Ekonomısınde Paramız Pul Olurken Kım Kazandı Kım Kaybettı?" adlı kıtabının (Bılgı Yayınevı) 243'uncu sayfasında altını çızdığım satırlar " 198086 donemınde ucretlımaaşlı kesımden sermaye kesımıne yapılan gelır transfen, carı fıyatlarla 12 8 trılyon lırayı buluyor, 1986 yılı fıyatlarıyla ıse bu rakam 22 trılyon lırayı aşıyordu Aynı donemde tarım kesımınden sermaye kesımıne aktarılan gelır ıse carı fıyatlarla 4 8 trılyon lırayı, 1986 yılı fıyatlarıyla 75 tnlyonu buluyordu 198086 donemınde ucretlımaaşlı kesımden ve tarım kesımınden sermaye kesımıne yapılan gelır transferının toplamının ıse carı fıyatlarla 18 trılyon lıraya 1986 fıyatlarıyla 30 tnlyon lıraya yaklaştığı goruluyordu Bu dev gelır transfennın yaklaşık 19 tnlyonluk bolumu Anavatan ıktıdar donemınde gerçekleşmıştı Ozal ekonomıstnı en guzel ozetleyen rakam belkı de buydu Isçının, memurun, emeklının, çıftçının cebınden alınan 30 trılyon lıra kâr, faız ya da rant olarak sermaye sahıplennın cebıne gırmış, emek gelırlennın mıllı gelırdekı payı 1979'da yuzde 33'lerden 1986'da yuzde 1718'lere gerılerken, sermaye gelırlennın payı yuzde 43'ten yuzde 64'e yükselmıştı" 1980'ler Turkıyesı'nde yarım mılyonu aşkın kışı ceza ve tutukevlerının turnıkesınden geçırılmış 70 bın kışı fıkır suçlarından yargılanmış emekçı halktan kesılen 30 trılyon lıra sermaye sınıfının cebıne aktanlmıştır Devlet teroruyle bırlıkte somuru atbaşı yurutülmuş, buyuk ışadamları ulkeyı evıre çevıre yonetmışlerdır Pekı sonuç? Olaya serınkanlı bır yaklaşımla bakarsamz, vaktıyle patron sendıkası yonetıcısı ve bugun de ışadamları derneğı uyesı olan Ozal'm sermaye sınıfına Turkıye tarıhının en buyuk fırsatını kaçırttığı anlaşılır Eğer sermaye ekonomısı duze çıkmış olsaydı, enflasyon çoktan durulur yuzde 100'e tırmanma eğılımı gostermezdı, Turk parasının değer kaybı, en azından yavaşlar dovız karaborsası tarıhe karışırdı faız oranları serbest pıyasada saptanır deviet gozetımı altındakı mevduat faızı yuzde 70 lerde dolaşmazdı, Turk Lırasının konvertıbılıtesı sağlanır dış tıcaret açığının gostergesı 4 mılyar doları vurgulamazdı, devlet elıne sopayı alıp pıyasayı duzenlemeye kalkmaz sekız yıl sonra ekonomıye 'şok tedavısı" uygulamak zorunluluğu doğmazdı Sonuç fıyaskodur Pekı, şımdı ne olacak? Dıyelım kı 1980 lerde Turkıye'nın yaşadığı hayat bır vıdeo banda kaydedılmıştır Duğmeye bastık Fılmı başa aldık Yenıden 24 Ocak m ı ' "Temmuz Bankacılığı" mı 7 Yenıden 12 Eylul m u 9 Sonra askerı yonetım mı 7 Sıkıduzen mı 9 Anayasanın yenıden değıştırılmesı mı 7 Yarım mılyonu aşkın kışının cezaevlerıne yenıden alınması mı 9 Sansur altındakı basın mı 7 Ağzı var dılı yok bır halk rr\O Yılgın kamuoyu m u 9 Partısız ve parlamentosuz yıllar mı 7 Sermayecı boyle bır "cennet 1 yenıden bulabılecek mı 7 Ozal askerı yonetımın buldozerıyle ezılmış bır halkın sıvılleşme ozlemıyle yanıp tutuştuğu bır ortamda, belkı de çok partılı rejımın ılanından bu yana hıçbır başbakarva nasıp oimayan bır talıh ve kudretle ıktıdara geçmıştı Harcadı ehndekı fırsatı, hayat vıdeo bandı değıl kı duğmeye basıp al baştan yapasın * Kımbılır, belkı de bugunku fıyasko Ozal ın becerıksızlığını değ I Turkıye'de kapitalızmın cıkmazını vurguluyor OKT&Y AKBAL EVET/HAYIR Bu Ülkede Demokrasi Varsa! Gençler gelırdı Odaya dolusurlardı Kızlı erkeklı Hepsı unıversıte oğrencısı Heyecan ıçındeydıler ofke ıçındeydıler, umutsuzluk ıçındeydıler Dırenrnışlerdı, karşı koymuşlardı, hak aramtşlardı Slogan atmışlardı Bıreysel çıkarların değıl uyanışın öncusu olmak ıstemışlerdı Ama kolluk guçlerı karşı çıkmıştı Coplarla dovulmuşlerdı, ıçlerınden bır bolumunu toplayıp goturmuşlerdı Bu yuzden gazetelere, guvendıklerı yazarlara koşmuşlardı Geçmış gunlerı anımsadım sekızon gencı karşımda gorunce On sekız yırmı ıkı yaşlarındaydılar Unıversıte öğrencılerıydıler Yıne ınandıkları konularda bır eylem yaratmak, sağır sultanlara gerçeklerı duyurmak ıstemışlerdı Neydı dedıklerı 'Fıtıstıride Zulme Son Venlsıri Ne vardı bunda 7 Devlet pohtıkası da Fılıstın'lılere uygulanan kanlı davranışların karşısında değıl mıydı/? öyleyse Fılıstınlılerın yanında yer alan gençler, nıye suçlu duruma duşuruluyor? Sılaha karşı taşla savaşım veren Fılıstınh gençlerı destekleyıcı toplantılar duzenleyen gençlerımız nıye dövuluyor, nıye yerlerde surukletılıyorlar, gözaltına alınıyorlar"? Gazetelerde fotoğrafları gordunuz 12 Mart ya da 12 Eylul oncesınde çekılmış resımler sankı Gençler yuruyor, kolluk guçlerı ustlerıne saldırıyor Polıs arabalan, otobuslerı buralara doldurulup gözaltına alınan genç ınsanlar1 Gençlerın topiantıları, yuruyuşlerı serbest bırakılsa, acaba kotu sonuçlara mı yol açar? Bence, taşkınlık olçusüne varmayan gosterılerden bır zarar gelmez Özellıkle Fılıstın konusu söz konusu ıse Uygar bır ulkede, çoğulcu demokrasının bülunduğu ya da var olduğu soylendığı bır ulkede her duşunce, her goruş açıkça belırtılır O duşunceden yana olanlar orgutleşebılır, dergıler gazeteler yayımlayabılır Butun bunların Turkıye'de var olduğunu söylemek once kendımızı, sonra başkalarım kandırmaktır Avrupa Bırlığı'ne gırmek ısteyen bır ulke her şeyden once bütun antıdemokratık engellerı kaldırmak zorundadır En başta da anayasadakı demokralık uygulamaya ters duşen butun maddelerı Meclıstekı 450 mılletvekılının tek amacı bu ulkede çoğulcu demokrasıyı butun koşullarıyla kurmak, yerleştırmek değıl mıdır"> Olmamalı mıdır'? 292 kışılık ANAP grubu demokrasıden yana mıdır değıl mıdır'' Turkıye'nın Batı Avrupa ulkelerındekı hak ve ozgurluklere layık olduğu kanısında mıdır değıl mıdır' Muhalefet partılerı de demokrasıye aykırı duşen anayasa engellerını bır an önce ortadan kaldırmak ıstedığıne göre nıye TBMM en kısa surede ulusumuzu gerçek bır demokratık yaşama kavuşturmanın yollarını aramasm? Kım engel olabılır buna 7 Ama gerçek bır demokratık uygulamayı ıstıyor muyuz'? Yoksa kısıntılı bır uydurma demokrasıyı daha mı ulke yararma goruyoruz17 Once bu aynmı yapmalı Meclıs uyelen ant ıçtıler kursude ama bu anda bağ'ı mıdırlar1' Bır çelışkıler dünyasında yaşıyoruz1 Bır yanda sözler, bır yanda gerçekler1 Demokrasi sozcuğunu ıçı boş bır kalıp gıbı kullananlar gerçekte boyle bır uygulamanın karşısındadırtar Basın Yasasını değıştırerek eleştırılerden kaçmak ozlemlerı Meclıste denetımden kendılerını sıyırmak ısteklerı, dernek kurmak toplantı yapmak, hak aramak yollarını turlu baskılarla engellemek gırışımlerı hapıshanelerı dolduran bınlerce genç ınsanı genel bır bağışlamanın kapsamına almamak, onlara yenılerını ekleyerek butun ulkeyı cezaevı koşullarında yaşatmak heveslerı Butun bunlar ıktıdar partısı yonetıcılerının ve onlara köru körune uyan kışılerın demokrasıden ne denlı uzak olduklannı gostermektedır Hele hele Turk gençlığı dar kalıplar baskılar altında bunalmaktadır Yuksek oğrenım gençlığının dernekler kurabılmek duşüncelerını ozgurce belırtmek yayın yoluyla ıstek ve ozlemlerını dıle getırmek, sıyasal savaşımda etkınlığını gostermek hak ve yetkısı anayasa maddelerıyle ortadan kaldırılmıştır Emeğıyle geçınen yığınların sıyasal alanda gorev yuklenmelerı onlenmıştır Turkıye'de demokrasi var mı yok mu dıye bır kuşku belııi7 menın bıle gereksız olduğu ortaya çıkmıyor m u Gençler, polıtıka yapamaz Işçıler emekçıler polıtıka yapamaz Devlet görevlılen, polıtıka yapamaz Pekı kım yapacak polıtıkayı9 Yalnızca belırlı çevrelerın ınsanları mı 9 Bu ulkenın yazgısından hepımız sorumluyuz En başta bılınçlı gençlık, eme ğıyle geçınen yurttaşlar Ozgurce duşunce belırtmek ancak toplantılarla, yayınlarla olur Bu yollan tıkadınız mı duşüncelerını belırtenlerı copla susturmaya kalktınız mı, o zaman bır tek şey aydınlığa çıkar O da bu ulkede demokrasının ancak ıçı boş bır sozcuk bır aldatmaca, çırkın bır oyun olduğudur OKURLARDAN Altunizade araba pazarı kaldırılsın Birkaç oto galerisinin duzenlediğı Üskudar Altunizade araba pazarı bir rezalete donuştu. Pazar gunlerı soz konusu bolge sakînlennın butun huzurunun kaçtığı gıbi, ne araçla ne de yuruyerek bu bolgeden geçilemıyor. Trafik anonslan de kokoreççı bağırtısı ve kokusu, pazarlık seslen, çamur, kalabahk bırbirine kanştyor ve Polis Hastanesı ıle Marmara Hastanesı fnin gıris çıkışlan bloke edılıyor. Yoldan geçen tum araçlar durdurularak zorla pazarlık ediliyor. Fakulte camısinin karşısındakı, ailelerin pıknığe geldığı guzel koruluk arabacılar tarafından duvarları yıkılıp mezbelelık haline getırildi. Uskudar Beledıyesı'nden kendılerıne de bir yarar sağlamayan ve kotu bir hayvan pazarı rezaletıne donuşen bu araba ve kurban pazannın bir an once kaldınlmasım istıyoruz. SEMA ÖNDER İSTANBUL NEW YORK VE LONDRA ŞUBELERİMİZDEN SONRA FRANKFURT SUBEMİZ ACILDI. e BTJ tur§em İNGİÜZÜSANOKULURI DANIŞMAMERKEZİ MADEN MUHENDİSLERİNE ÇAĞRI Odamız ^1 Olağan Genel Kurulu \e seçımler 20 21 Şubat 1988 gunlerı 'Vnkara'da vapılacaktır Odamızda çağdaş, demokrat bır ailavışı daha etkın kılmak ıçın tum ılerıcı \e demokrat arkadaşlarımızı genel kurul ve seyimlere katılma>a çağırıvoruz Ç\CDAŞ M\DFN MLHENDISLERI GRLBL Genel Kurul Kıplantı >erı 2ü Şubat 1988 Turkıve Odalar \e Bor>alar Bırlıgı Toplantı Salonu Seçımler 21 Şubat 1988 Oda Merkezı Selanık Cad kızılav ^^kara 19 3 TCZÎRAAT BANKASI "Gücüne erişumez» LONDON LONDON BRANCH G&CL MUOUR A.BSİN MEYÜAN 48BISHOKGATE I « (01)3744554 8hot) LONDONEC2N4AJ TeMıs 887582ıboig M13535Aankg Wa.<01|6388332 *et Cac r 3 1 3 E 7 ja 80230 Istanbul Hıltoi Olel Karşıs Tel (11 1 4S29 l 4 3 " a 3 13" ^6 84 Tlx 27498TUSMTP İLAN Osman oglu Hasan Gurel'ı Linıunıı vekıllığımden jzlettım l\untu kısılere duvurulur MtHMlT GIRFL lstanbul dışında çahşacak tecrubelı INîjAAT MUHFNDISI aranıvor Tel 144 20 25 1 E L'lı Boğa/Ki Bılgısavar oğreiKisındtıı dcrs lel 9 185 112 09 (18 00 20 00) Ingıltere de Au paırlık organıza >onu bızım ışımızdır Derın Lımıted Şırkelı Islanbul I5S ?? 42 NEWYORK NEWrO«BUNCH GENELMÜOOIİ OZHÖZMAN 245 PAK *«NUE T«l (212 557 58 2&9 557 56 12/4 26*FIOOR.NFWYOM Ttteta 125067ıw, 425103zbny TeWaL(212)4908076 FRANKFURT FUALEFDANKFUÜTAMMAIN HOCHSTÜASSE50 GENE1MÛDÖ1 YAIC'N TOYSA2 Tel 069298050(10hoi) Tdds.41345lıUtd 4'2M8zbfrd l«Wm 0692801 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle