Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Sahıbi: Cumhuriyel Maıbaaı'ilık ve Cıazctecilik Turk Anonim ijirkcli adına Nadir Nadi • Genel layın Muduru: Hasan Omıl. Muesscvo Mııduru: Kmiıw Lşaidıgil. Vazı Ijlerı Muduru Ofca> (.ünrıiMn. 0 Haber Merkc/ı Mudııru: Yalçın Bayer, Sa>fa Du/en: Yönetmenı: Ali Acsr. 0 lemsıUıler: ANKARA: \>Kın l>o|tan. I/MIR Hikmrl (.rlinkaya. ADANA ( 'rlıl Ba>lanKK. llanhul tlahcrkrı: Krhan Aktıidl/. l)ı> Habcrkr hrgua Bakl. I lunımı. < cnı>i/ (urh»n, Kuluın ( elal IXler, Npor l>anı>nunı: Ahdıılkadir YiK'elman. Du/cllmı': Krfik l>arbx>, Ara>lııma: f>allin Alpay, IşNcndıka: Şukran kelrnci, Vıırl tiahcrlerı: !%tcd« llofcan. liı/i Ya/ılar: fcerrm (,'alı^kan. 9 Kourdınaıor Ahmet konıisaıı. # Malı Ijlcr: Krnl Krk»t, 0 Muhasehc: Bulral Yracr 9 Buivrl'Unlama. Nevti Arun # kcklam \>>r lornn. I k Yayınlar: Htılyı Ak>ı>l 0 Idarc: llatcyin (.urcr. Işktmc Ondff C elik. Bılgı Ulcın: Nail Inal. , Hu\att wr Yayun t umhurıyci MaıhjUKthk vr (ta/rftrcütk I A > lurfc OcagjC ad 39'41 r.agaJoglu U 1 U Kı I'K 24ftKranhul lcl 512 <)«. 05 (2'ı hat). Tclc»: 22246 Fa* l l ) 52f. W) "2 0 Hundar A n k a n : /.ıva < ,<>kalp Hlv tnltılap S S n |**/4,'Teİ H ^ 1İ 414"1. Tcîcx 42344 *ax (4j ! i l II 41 42* # .«mır: M /ıva Kİ. 1^2 S 2 / 1 , Tct M 12 VI, Tclex 523?S» fa» (51) 19 53 6 0 0 Adana IIKIIIN ( ad I !V S S. j K^r I. ıırt 1 U55'i I r / H l , Ieiçx W 1 Î 5 . lax: ı7]j 32« 0 5 6 TAKVİM: 19 ARALIK İın:ık: :\14 7.16 Öüle: 12.05 İkindi: 14.24 Ak^uın: 16.44 Yaısı: 18.11 Ihbancı dil sisteminde yeni hargaşa Basamaklı kur sistemine dahil edilmeyen okullardaki yabancı dil öğretmenleri, sistemin uygulandığı okullara kaydınhyor. Sistern dışı okullarda yabancı dil dersi "boş" kalacak. ULKER GOKTURK Ortaokullarda bu yıl yabancı dil öğretiminde uygulamaya konulan "Basamaklı Kur Sistemi" ortalığı karıştırdı. Yeni ders yılı başından bu yana dil öğreimeni açığı ve dersliklerin yetersizliği nedeniyle sistemin uygulamasında görülen rahatsızlıklara şu günlerde bir yenisi daha eklendi. İstanbul'da basamaklı kur sistemine dahil edilmeyen okullarda görev yapan yabancı dil öğretmenlerinin, yeni bir kararla. önümüzdeki günlerde sistemin uygulandığı okullarda görevlendirileceği öğrenildi. Bu uygulamayla, sisteme dahil edilmeyen okullarda yabancı dil dersleri ortadan kalkarken, öğrenciler ve öğretmenler ne yapacaklannı şaşırdılar. Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Istanbul Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü Şener Birsöz, olayı doğrularken İstanbul'da 300'ü basamaklı kur sisteminde olmak üzere toplam 500 yabancı dil öğretmeni açığı bulunduğunu belirtti. "Şu anda basamaklı kurdaki okullarda yabancı dil derslerini doldurma telaşındayız" diyen Birsöz, bu okullann çoğunda ders yılı başından bu yana yabancı dil derslerinin boş geçtiğini söyledi. Birsöz şöyle devam etti: "Biliyorsunuz, basamaklı kur sislemine dahil edilen okullardaki öğrencilerin yalıancı dil dersi sınavları merkezi sistemle yapılacak. İstanbul'daki >abancı dil öğrelmeni açığı nedenfyle, bu sisteme dahil edilen okullardaki öğrencilerin bu derslen başansız olmalarını ıslemiyoruz ve çareler anyoruı. Sisleme dahil edilmeyen okullardaki öğretmenlerin. sisteme gecen okullara kaydınlmasının en uygun çözüm yolu olduğunu gördük. Bu sıkıntılarımız, öğretmenlik sınavının yapılıp sonuçların belli olmasına dek sürecek. Çünkü sınav sonunda alınacak öğretmenlerle İstanbul'daki açığın kapatılması söz konusu." S7 / 7 Şengil'in dünyası yarım yüzyıldır edebiyat ve dergilerle dolu ( /> 7 Oykünün gizlî nabzı Kısa öyküye özel önem veriyor Salim Şengil: Gençlere bir deneme yapm diyorum. Oyküde bir sözcüğü çıkarıp yerine bir başka sözcük koyıın. Bakalıın nereye kadar yapacaksımz. Öykülerimi çok kısa, yoğun bir hale getirmeye çalışıyorum. ALPAV KABACALI "Uhi truz Ödülleri" İSTANBUL (AA) 15. b'lvi ü'raz tiyatro ödüllerini dün sahipleri verildi. Küçük Sahne Tiyatrosu'nda sahnelenen "İstanbul'u satıyorum" adlı oyunun başlamasmdan önce düzenlenen törende konuşan jiiri üyesi Hayati Asılyazıcı, 1974'de ölen Tiyatro Sanatçısı Ulvi Uraz'm sanatçı kişiliği hakkında bilgi verdi. Törende daha sonra Uhi Uraz'm eşi Selçuk Uraz, "İstanbul'u Satıyorum" adlı eseriyle "En iyi Yönetmen Ödülu"nü kazanan Ferhan Şensoy ile "Dallar Yeşil Olmalı" adlı eserdeki oyunuyla "En iyi Oyuncu Ödü!ü"nü kazanan Hikmet Körmükçü'ye ödüllerini verdi. PORTRE / ŞENGİL Dergiler ve öyküler 1913'te Selanik'te doğdu. Ankara Lisesi'ndeki öğreniminden (1938) sonra bir süre banka memurluğu yaptı. 1947'de Ankara'da Seçilmiş Hikâyeler Dergisi'ni yayımlamayr başladı. 1952'de Seçilmiş Hikâyeler Dergisi Yayınları adı altında kitap yayıncılığına da girdi. 19571974 arasında Dosl Dergisi'ni çıkardı; yayınevinin adını Dost Yayınları olarak değiştirdi. 1974'te dergiyi kapattıktan sonra yayınevini İstanbul'a taşıdı ve Türk sanatını, Türk kültürünü tanıtan yabancı dilde kitaplar yayımlamaya yöneldi. 1943'te Kafasını Törpüleyen Adam adlı öykü kitabı, I945'te Bir Rüzgâr Esti adlı oyunu yayımlandı. Dergi ve yayıncılık çalışmaları nedeniyle yazmaya uzun bir süre ara vermek zorunda kaldı. 1980'den sonra yeni öykü kitapları yayımlandı: Es Be Siileyman Es (1981), Güzel Bir Oyun (1983), Savrulup Gidenler (1987). plastik sanatlara da sayfalar ayırıyor. Salim Şengil 1957'de Seçilmij Hikâyeler'e 66. sayısında son verip, Dost'u çıkarmaya başlıyor. Dost, genç sanatçıları tanıtma amacına da yönelik olmakla birlikte, "hem sanatedebiyat hem düşünce alanında savaşımcı, yenilikçi bir dergi" kimliğiyle çıkıyor. 1%1 Anayasasf nın getirdiği olanaklardan yararlanıyor. Her iki derginin kadrosunu da Salim Şengil'in deyişiyle "bir buçuk kişi" oluşturuyor. Yazı seçiminden dağıtıma değin, A'dan Z'ye her türlü işle uğraşan, kendisi. Bazı konularda eşi Nezihe Meriç yardımcı oluyor. Teknik olanaklar da son derece sınırlı. Yirmi altı yıl boyunca her türlü güçlüğe göğüs gererek çıkardığı derginin (ya da dergilerir) tirajı, 2 binle 4 bin 500 arasında değişiyor. "Şimdiki dergiler de 4 bin satıyor. Ama bakıyorum, kadrolarında beş on kişi çalışıyor. Ayn Cumhuriyet Halk Partisi'nin 193"'de açtığı, ertesi yıl sonuçlanan "Hikâye Yarışması"nda biBu yıla dek yabancı dil öğreti rincilik... Yaşamının akışını demi gören öğrencilerin yeni uygu ğiştiren olay bu... Salim Şengil, o lamayla yabancı dil dersinden vaz zaman yirmi beş yaşında. Kazangeçmek zorunda bırakıldığını be dığı ödulün, önündeki bütün kalirten Milli Eğitim Gençlik ve Spor pılann açılmasım sağlayacagını Müdürü Şener Birsöz, konunun sanıyor. Oysa tek kapı olsun araböyle değerlendirilmemesi gerek lanmıyor, hiçbir öyküsünü yayımtiğini söyledi. Lise son sınıfa gel latamıyor. Özgihenini yitirmiyor, miş bir öğrencinin bundan sonra yazmayı sürdürüyor. 1943'te öyüc ay içinde fazla bir şey öğren külerini "Kafasını Törpüleyen mesinin mümkün olmadığını be Adam" adlı kitabında topluyor. lirten Birsöz şöyle konuştu: Tek tutkusu, dergi çıkarmaktır "Eğer öğrenci bugune kadar bu artık. Günün birinde bu düşüncedersten bir şeyler öğrenmişse, ge sıni birkaç yıl önce tanıştığı Memçici olarak yabancı dil derslerine duh Şevket F.sendal'a açar. ara verilmesi onu etkilemez. Öğ "Esendal, 'Sen hikâyecisin' dedi. retmenlerini aldığımız okullara dı 'Yalnızca hikâyeye yer veren bir şardan iicrelli öğretmen bulmaya dergi çıkar.' Herkesin sandığının tersine, öneri benden değil, E.senda çalışacağız." Birsöz bu kararın "ortaöğretim dal'dan gelmiştir. Esendal, yazıde yabancı dil dersi kalkıyor" şek lan okumayı da kabul elti. İkimiz linde bir düşünceye yol açmama de okuyorduk gelen hikâyeleri." Yıl, 1947'dir. Bugün edebiyası gerektiğini söyierken veliler ve öğrenciler uygulamaya büyük tep tımıza katkıda bulunan dergiler arasında sayılan Seçilmiş Hikâyeki gösteriyorlar. Bilindiği gibi, bakanlık yetkili ler Dergisi'nin ve onun "devamı" leri bu ders yılı başında uygulama olan Dost'un temeli işte böyle ya konulan basamaklı kur siste atılır. miyle "daha iyi yabancı dil öğre19471953 arasında yalnızca öytiminin gercekleşeceğini, gerçek küye yer veren dergide, sonradan ten bu ise hevesli öğrencilerin bu adını duyuracak pek çok sanatçısistemle başanya ulaşacağım" be nın ilk ürünleri yer alır: "Gençlirtmislerdi. leri tanıtmaya büyük önem verir Salim Şengil Anılarını iki ciltte toplayacak dim," diyor Şengil. "Bir araştırma yaptım: Seçilmiş Hikâyeler'de 79 yeni öykücü lanılmışım. Bunlardan 38'i unlü birer yazar olmuş. Bugün kimisi öykücü, kimisi sinema ya da tiyatro alanında çalışıyor, kimisi köşe yazarı..." İlk akla gelen adlar da Tarık Dursun K., Nezihe Meriç, Onat kutlar, Leyla Erbil. Hikmet Erhan Bener, Vüs'at O. Bener, Muzaffer Erdost, Orhan Duru... Salim Şengil, ilk öyküsünü gönderen bir yazarı tanıtmazdan önce, kendine özgü ölçütlerle, binakım değerlendirmeler yapıyor. Şu anısı ilginç: kü, bir kez belirli bir yaşam sürdürmiiş ve bundan etkilenerek rastlantısal bir öykü yazmış kişiler değil. sürekli yazan kişiler anyordum. Bunu Fahri Erdinç'e de söyledinı. 'Bu genç burada kendi sevgilisini anlatıyor. Başka öykülerini de bir göreİim' dedim. Fahri karşı çıkü... Ama iki ay sonra geldi, 'O öyküyü yayımlama, o genç, oykünün kahramanı olan kızla nişanlanıyormuş' dedi." Dergi, genç yetenekleri tanıtmakla yetinmiyor. Fahri Erdinç, Fethi Giray, Şahap Sıtkı, Orhan Kemal, M.Ş.E. (Memduh Şevket Esendal) vb. sanatçılar için özel sayılar hazırlıyor; Satnim Koca"Fahri Erdinç, bir gencin öy göz, Halikarnas Balıkçısı, Sait Faküsünü gelirdi. Annesi romanlar. ik gibi öykü ustalanmn ürünleriöyküler yazan bir hanım. Babası ne yer veriyor. eğitim alanında adını duyurmuş bir zal. Akhisar ya da BalıkesirZamanla öykü üzerine yazılar de Fahri ile yakın olmuşlar... da yayımlıyor Seçilmiş Hikâyeler Bakhm. öykü çok güzel. Ama çok Dergisi. 195357 arasında öteki güzel bulduğum bir öyküyu ya alanlara da açılıyor; şiirlere, deyımlamadığım da olmuştur. Çuıı neme ve eleştirilere, tiyatroya, ca çok geniş teknik olanaklar içindeler. Kitap yayıncılığına bakıyorum, o alanda da durum iç açıcı değil bugün. Okuma tutkusu, okuma coşkusu kalmadı. Bunun nedenleri de belli!" Salim Şengil, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi Yayınları adı altında, kitap yayınına da girişiyor. İlk yayınları arasında İlhan Tarus'un Karınca Yuvası, Vüs'at O. Bener'in Dost, Hikmet Erhan Bener'in Acemiler, Nezihe Meriç'in Bozbulanık, S.AIdanır'ın Memleket Saat Ayarı adlı kitapları sayılabilir. Yayıncılığını "Dost Yayınları" adı altında sürdürüyor; 300'ü aşkın kitap çıkarıyor. Bunlar arasında Nâzım Hikmet'in 12 yapıtı da var. 6'sı oyun, 6'sı şiir kitabı... ANKARA (ANKA) "Nâzım Hikmet'in ne valan Yargıtay, mahkeme haini olduguna inanıyordum, ne de dünyanın en büyük ozanı olkaranyla bazı koşullar duğuna... Ama kitaplarının kenyerine getirilmeden di üikesinde yayımlanamamasım yaşlarını kuçültmelerinin aklım almıyordu. Önce tüm kiönüne geçti. Yargıtay taplannı yayımlayalım, sonra hep 3'üncü Hukuk Dairesi, birlikte hakkında yargıya varalım yerel mahkemelerce verilen diye düşündüm. Şiirlerini on beş "yeniden yaş tescili" cill halinde çıkarmaya karar verkararlarını inceleyerek, dim. Kendimce sakıncalı buldu"yaş küçülıme" yolunda ğum şiirlerini on beşinci ciltte topverilen kararları bozdu. lamayı planiamıştım; dava açılırsa Bundan böyle, kişilerin tek cilt için açılsın, diye düşün yaşlarını küçültmelerinde, raüştüm. Sakıncalı bulunabilecek "hastane nüjus yedi şiiri çıkanp ilk cildi hazırlakayıtları"na ve tam dım. Avukat Saffet Nezihi Bölükteşekküllu hastanelerden başı'ya da gösterdim. Onun öneverilen ' 'kemik yaşı risiyle kitaba bir önsöz ypzdını. raporlan" dikkate Ama çıkar çıkmaz toplatıldı, biralınacak. kaç gün sonra da Nezihe Meriç yayınevi sorumlusu olarak lutuklandı. " Yaş küçültme hilesine son Konyada 715 yıllık düğün gecesi Jflevlana'yı anma haftası ve Şebi Arus töreninde Konya bir başka havaya bürünüyor. Oteller, lokantalar dopdolu, fiyatlar ikiye katlanmış. Semazenler 715 yıllık bir aşk ayinini günümüze taşıyor. ÜMİT ASLANBAY KONYA Önce hareket ve dönüş vardı. Ne Baba İlyas ne Geyikli Baba ne Barak Baba... İbni Bibi tarihindeki "Kızıl külahlı. çarıklı ve kara kilimli Türkmenler" hiç yoktu. Evrenin devinimi. Mısırlılarla, Hintlilerle, Yunanlı filozoflarla sürdü. Mevlanâ'nın seması ile 715 yıl sonra önceki gece kendini yine Konya'da buldu. 82 yaşındaki "postnişın'' Seiman Tüzün "kalbı" temsil etti, "canlar" çevresinde atomlar gibi döndü. Konya bir haftadır her ulustan insana konaklık ediyor. Mevlana'nın dediğince "konyar" oluyorlar. Kentin ortasındaki Alaaddin Tepesi buraya gelenlere "zoraki semazen" yapıyor. Nereye gitmek isterseniz isteyin, Alaaddin Tepesi'nin çevresinde dörıüyorsunuz. Mevlana'yı Anma Haftası nedeniyle piyasada ikiye katlanan fiyatlar da baş dtmmesine yardımcı oluyor. Mevlana Müzesi'nin yakmındaki bir kitapçıdan önsözü "ebced" ile yazılmış eski kitapları ya da "Hayber Kalası Cengi" ile Şahmaran masallarının anlatıldığı halk hikâyelerini bulabilirsiniz. Ya da Mevlana'nın bir kış gecesi anlattığı babasının sözlerini yazıp tandır ateşinde kurutan Şeyh Mahmud Sahip Kıran'dan kalanların yeni harİlerle basılmışını... Lokantalar, oteller dolu, "hafta" münasebetiyle artmış fiyatlarına karşın. Öncelikle Mevlana Türbesi ziyaret ediliyor, di.lek dileniliyor. Olmasını çok isteyenler bir taş alıyörlar. Dilekleri gerçekleşince Konya'ya bir kez daha gelip yerine koymak üzere. Herkes haftanın son gecesîııe hazırlanıyor. Şeb\ Arus'a. Yani düğün törenine. Mevlana'nın öldüğü günün gecesine. Havanın kararması ile birlikte her taraftan baslı, tizli ezan sesleri yükseliyor. Namazlar kılınıyor. Lokantalarda Mevlana yeşili başörtülü hanımlar gruplar halinde etli ekmek, fırın kebabı yedikten sonra 100. Yıl Spor Salonu'na doğru hareketlenivorlar. Nezihe Meriç bir süre tutuklu kalır. Dava uzun sürer. Ağır ceza mahkemesi bir buçuk yıl hapis, altı ay Adana'ya sürgün cezası verir. Karar temyiz edilir, Yargıtay'daki duruşmaya Prof. Fanık Erem girer. Yargıtay ilgili dairesi mahkumiyet kararını bozarsa da ağır ceza mahkemesi kararında direnir. Ve 12 Mart'tan sonra karar onaylanır. Nezihe Meriç, uzunca bir süre "ortadan kaybolmak" zorunda kalır. 1974'e, Anayasa Mahkemçsi kararıyla genel affın kapsamı genişletilene kadar... Sekiz yıllık bir serüven! Salim Şengil, 1974'te dergisini kapatıp istanbul'a taşınır. Dost Yayınları'ru burada sürdürür. Böylece, 1947'de kaldığı yerden başlayıp öykü yazmayı sürdürme olanağı bulur: "Derginin bütün yükü üzerimde olduğundan, yazmaya zaman bulamıyordum. Ama yıllarca önceden belleğimde yer elmiş parça parça öyküler artık beni tedirgin ediyor, zorluyordu. İstanbul'a gelince çahşmaya başladım. 1981'de Es Be Süleyman Es, 1983'te Güzel Bir Oyun, 1987'de Savrulup Gidenler yayımlandı." Salim Şengil, öykü anlayışım şöyle açıklıyor: "Kısa öyküye özel önem veriyonım. Çehov'un tiyatro için söylenmiş bir sözü var: 'Eğer duvarda tüfek varsa, o tüfek patlamalı.' Bunu oyküde de uygulamak isterim. Öykü için gereken. onun iceriğini zenginleştirecek, katkıda bulunacak sözcükleri koyalım, gereksiz aynntılardan kaçınalım. Bunu da usta olarak seçtiğim Esendal'da görmüştüm. Gençlere hep onu salık veririm: Bir deneme yapın, derim. Bir sözcüğü çıkanp yerine bir başka sözcük koymaya çalışın. Bakalım nereye kadar başanya ulaşacaksınız, görelim. Bence Esendal'da bunu yapmak olanaksız. Ama bizde adı öykücüye, romancıya çıkmış kişilerin öyle yazıları var ki içinden paragraf çıkanlsa bile bir şey f arketmiyor. Şinasi Nahit Berker'in eski bir deyişi var: 'Bu memleket uzun laftan battf der. Sanatta da bundan kaçınmamız gerek. Bu düşünceyle öykülerimi çok kısa, yoğun bir hale getirmeye çalışıyorum, daha uzun yazıp kısaltma uğraşı veriyonım." Son aylarda, dostlarmın ısrarlarının sonu gelmez olunca, anılarını yazmaya başlamış. Bunları iki ciltte toplayacak. Bir Yayıncının Anıları başlıklı ilk ciltte, dergicilik ve kitap yayıncılığı dönemi anıları yer alacak. Bu cılde girmeyen ve yakından tanıdığı kişiler, tanığı olduğu olayiarla ilişkili anıları Anılarda Kalan adı altında yayımlanacak. İzmit'te yoğun hava kirliliği ÎZMİT (Cumhuriyet) İzmit'te aralık ayının ilk yarısında yapılan ölçümler sonucu hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığı anlaşıldı. Kocaeli Halk Sağlığı Müdürlüğü'nün kent merkezinde yaptırdığı ölçümlerde 1 metreküp hava içinde kükürt dioksit ve duman miktarlarının normalin çok üstünde olduğu belirlendi. Batılı ülkelerde 1 metreküp hava içinde kükürt dioksit miktarımn 150 mıligramı, duman miktarımn da 75 miligramı geçtiği takdirde insan sağlığını büyük ölçüde tehdit ettiği belirtilirken İzmit 'te yapılan ölçümlerde şu değerler elde edildi: 1 aralık: Kükürt dioksil 416.6 mg., Duman: 538.84 mg. 4 aralık: Kükürt dioksit 303.03 mg., duman: 297.49 mg., 12 aralık: Kükürt dioksit 375.36 mg., duman: 241.79 mg. 13 aralık: Kükürt dioksit, 390.24 mg., duman: 274.22 mg. Osel kursla turist rehberi tZMÎR (A A) Pro/esyoncl Turist Rehberliği Yönetmeliği 'nde yapılan değişiklikle, ' 'rehber yetiştirme kurslan"nm özel kişi ve kuruluşlarca da yapılabilmesi, lurizmcilerce olumlu karşılandı. Turizmciler bu arada tercüman rehberlerin bakanhğm vanı sıra TÜRSAB ve Rehberler Derneği 'nce denetlenmelehnin de "yerinde" olduğunu bildirdiler. Semazenler. Mevlana geleneğinin canlı simgesi. Kudum ve ney eşliğinde yarım saatlik seanslarla tlünya gibi" dönuyorlar. Tennureler dalgalanıyor. (Fotoğrafıar: Rıza Ezer) mazen tarafından giydiriliyor. Işıklar yanınca, "Hz. Mevlana için" "hu" sesleri doluyor kulaklara. "Belki göruşmeyecegiz" diyen semazenler, sağ ellerini birbirlerinin baş parmaklarından tutarak dudaklarına götürüyorlar. Çağdaş estetiğin önciilü Bu hem kavuşma hem ayrılık. ••Marcal Bahreyn"... tki denizin kavuştuğu yer. Mevlana ile Tebrizli Şemseddin, diğer adı ile Şemsi Perende (Uçan Şems) böyle aynlıp böyle kavuştular olsa gerek. Birbirlerini tüketen ve var eden aşk ile... Konya, o zamandan bu zamana ne değişim geçirdi? Belki bilinir, belki bilinmez. Muhibbi ve hayranı Eflaki, tarihinde, "hiçbir veli, hiçbir asırda kadınlarla bu derece düşüp kalkmadı" dese de, Mevlana. "mecazi aşkı bilmeyen hakiki aşka ulaşamaz" dese de, içkili lokanta bulmanın zor olduğu Konya, Mevlana'dan bir parça idi o gece. Raks ve müzik esteıik bir bütünleşmede idi o gece. Louis Allhusser'in görüşlerini parlak ve iddialı bir biçimde edebiyat eleştirisine uyguladığı belirtilen Pierre Macherey, "İdeoiojinin kendisini en çok hissetlirdiği yerler metinlerdeki anlamlı suskunluklar, boşluklar, eksikliklerdir" der ve semazenler gözleri kapalı, suskun dönuyorlar. Bir yabancı, gözleri kapalı, o'urduğu yerden hafifçe sallanıyor. Konya'ya gelmiş Istanbullu mini etekliler başlarını öıtüyorlar. Koca Mevlana ise 13. yüzyılda vuruyor şu sözlerle: "Sulük kendini unutmak değil, kendini bulmaktır. Şehvel olınadıkça, şehvetlen kaçınma olın.ı/. Tann yoksullan doyur diyor, 'iııma sen bunu 'Kazanın da doyurun' divc aııla"... A.\KARA(UBA) Türkiye Aıoın Enerjisi Kurumıı (TAEK) Başkanı Atilla Özmen, Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'de bulunan üslerinde veya ortak savunma tesislerindeki radyoaktif dalga sızmtısını ölçebileceklerini sö vledi. Özmen, TAEK'te ' bulunmayan ölçüm cihazlannın TR T ve PTT'de bulunduğunu, bu cihazları ödünç aldıklarını sö vledi. PTTden TAEK'e radyusyon cihazı Postnişin Seiman Tuzün (82) heyeti başı Postnişin Seiman Tüzün'e ulaşmak, sulük (manevi yolculuk) aşamalanndan, Tehvidi Ef'al, Tehvidi Sıfat, Tehvidi Zat'tan geçmek kadar zor. Bir soyunma odasında oturur buluyoruz. 82 yaşına karşın dinç görünüyor, sorulanmıza "enerjik" yanıtlar veriyor. "82 yaşındayım. Anam yahşi, babam yahşi" diyor. Eski törenlerle yenilerinin farkı var mı? Eskiler hep 'nerede o eskiler' diye söze başlarlar... Sen bakma eskilere... Kadın semazen olmaz mı hiç? Olmaz öyle şey... Bana bunu yabancılar da sordu. Ama yoktur... Kaç göç de yoklur amma... Mevlana "kadınları saklamayın, o zaman onları görme isteği artar" diyor. O öyle değil, senin aklın ermez. Mevlana ve selamı Birleşmiş ele çifte öpücük konduran Mevleviler. "Sen bakma onlara..." Sanatçı Ahmel Özhan'ın tasavvuf müziğinden peş peşe örnekler sunduğu konserden sonra ışıklar karanyor. Başta postnişin, arkada semazenler tek sıra, kesik adımlarla salona giriyor. Postniiin, aşk rengi kızıl postuna iki dizini birden kırarak oturmadan önce bir kez daha selamlaşılıyor. Sonra gözlerini kapıyor, başını hafif sağa eğiyor. Kıpırtısız kalıyor. Ta ki ona gece yansı bir kriz geçirtecek öksürük nöbetine dek. Kudüm hafifçe işaret veriyor. Ney sesi önce boğuk, ardından tizlc^erek salonu sarıveriyor. Pink Floyd'dan, ardıllarından 700 yıl önce "saykodolik müzik" bu olsa gerek diye düşünürken, hava mistikleşiyor. Kudümün ikinci işareti ile semazenler kafalarını atarcasına aniden yeri öpüyorlar. Toplıı bir ses, çıkıyor. Sonra tüm enstıumaniar hünerlerini gösteriyor; kanun, tanbur, yaylı tanbur, kemençe ve ud. Tabii ney... Semazenler hırkalarını çıkarıp ters dönüp bir arkasındakini selamlıyor, postnişine boyunlarını öptürdükten sonra "Allah'ın birharfini andıran biçimlerini bozarak sağ ellerini havaya, sol ellerini yere çevirerek dönmeye başlıyorlar. Sol ayak sabit kalıyor, sağ ayak havada daire çizerek ilk yerine varıyor, tennureler havalanıyor. dalgalanıyor. Üç devreli yaklaşık yarım saat tutan bu dönüştc, yorulanlar kenarda, ayakta bekliyorlar hırkalarını giyerek. Ter akıyor yüzlerinden, enselerinden, en son postnişin kalkıyor, o ağır, ellerini açmadan dönüyor. "Kalp" o, çevresindekiler "canlar" hızlı dönüyor. Kozmik bir biçimlenme, Kelimei Şehadet ile tüm devinimini durduruyor. Hıı kalar ayakta bekleyen bir seliğini, t e k l i ğ i n i " s i m g e l e y e n , elif Anam yahşi, babam yahşi Salonun soyunma odalannda semazenler semaya hazırlanıyor. Tennurelerini, deste güllerini giyiniyor, eliflamelerini kuşanıyorlar. Hırka giymeden bekliyorlar. Kimi cigara içiyor, kimi ayaklarını yere vurarak, tempo tutarak, kimi de sohbet ederek. Mevlana'yı temsil eden sema Alkol ya da sigara içtiniz mi? Alkol haram. sigara mekruhtur... Siz hiç içmediniz mi? Sigara da mı? İçmişimdir evvelce, cigarayı bıraktım 8 güıı önce, göğsüm ağrıyınca, Mevlana'nın içliği ise aşk şarabıdır üzüm değil. Okurlanmıza bir mesajınız var mı? Mevlana'yı tanısınlar, sevsinler. Onun göslerdiği yolda yürüsünler. Çünkü Allah yolu budur... Seiman Tüzün'e o sırada salonda kürsüde konuşan, belediye başkanını, valiyi, Devlet Bakanı Cemil Çiçek'i ki Mevlana düşüncesini "Anavatan" birliğine benzetti kastederek soruyoruz: Bu konuşmalar ne kadar yaıısıtıyor Mevlana'yı? Yanıt kısa ve kesin geliyor: ÖRTÜNDÜKÇE AÇILIYOR