19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 1988 CUMHURİYET/13 Olof Palme cinayeti için kitap Eski Stockholm polis mufettişi ve Palme cinayeti soruşturması şefi iken kendisine yöneltilen eleştiriler sonrasında istifa eden Hans Holmer, araştırmalarını bir kitapta toplayarak yayimladı. Resimde Holmer, kitabının tanıtım toplantısında göruluyor. (Fotoğraf. AP) Beledîyenîn 'borcır* başkana DtYARBAKOt (AA) Diyarbakır Belediye Meclisi'nde "belediyenin 1.5 milyar liralık borcunun belediye başkanı tarafından bızzat ödenmesi" yolundaki önerge tartışmalardan sonra kabul edildi. Bir gnıp SHP'li üyenin verdiği önerge üzerine konuşan Belediye Başkanı Mehmet Baydur, önergenin duygusal olduğunu öne sürdü. "Yillardır kartopu gibi yuvarlanıp gden borçlann faturası bir yıldır görevde olan bana yüklenemez" dedi. önerge sahiplerinden Hayri YJJdınm ve Naci Menaat, "Bes yıldır bdediyede yolsuzluklar kartopu gibi yuvarlanıp geldi. Hâlâ da yolsuzluklar suruyor. Bu borçlar gelecek olan yeni başkana ödeltirilemez" görüşünü savundular. Rüşvet alan hâkim ERZURUM (AA) Karayazı ilçesinde, görevleri sırasında rüşvet aldıklan iddiasıyla Hınıs Ağir Ceza Mahkemesi'nde yargılanan hâkim, savcıyardımcısı ve gardiyan, 24 ile 80 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. 1982 yılından bu yana devam eden ve Yargıtay'ca sanıkların aleyhine bozular. dava, dün karara bağlandı. Mahkeme heyeti, rüşvet aldıklan ve görevlerini kötüye kullandıklan iddiasıyla 44 ayrı davadan yargılanan ve suçları sabit görülen hâkim Ramiz Demirezen'e 58 yıl 8 ay, savcıyardımcısı Ömer Yıldınm'a 80 yıl 8 ay, gardiyan Edip Kugucak'a 24 yıl hapis cezası verdi. Sanıklar çeşitli tarihlerde rüşvet alarak mahkemede yargılanan sanıklan tahliye etmek suçlanndan yargılanıyorlar. Çöpten perili köşk Herbert Jurke adındaki 8atı Alman 1968 yılında başladığı perıli köşk maketinı 20 yıl sonra geçen günlerde bıtirdı. Çok sayıda ziyaretçinin ılgisini çeken köşkun en önemli özelliği ise boş yumurta ve yo{jurt kutulan gibi çöpe atılan malzemelerden yapılmış olması. (Fotoğraf: AP) C l l İ Î İ P r f l l î r i İ İ M e k s i k a d a her V1 düzenlenen ölüler günü bü V I U I C I y i l l l U yj|< törenlere sahne oluyor. Ruhların son dinlenme yerlerine gittıkleri gün olduğuna ınandıkları 2 kasımda Meksikalılar kumkafa biçiminde maskeler giyerek törenler düzenliyotiar (Fotoğraf Reuter) HABERLERIN DEVAMI UĞUR MUMCU (Baftarafı I. Sayfada) GOZLEM "Kontrgerilla" kavramı, bu yüzden 12 Mart sonrasında işkenceli sorgularla eş anlama gelmişti. Sorguculann hepsi subay mıydı? Hayır. Örneğin istanbulFARUK BESKİStZ da "Kel Eyüp", Ankara'da "Avukat Bülenr, MİT görevlileriydi. "Ke/ Eyüp" diye bilinen MİT görevlisi Eyüp Özalkuş'tu; "Avukat Otomobüde 11 aylık zam yüzBületiF de DPT'nin eski müsteşar vekili Bulent Öztürkmen. de 90'a yaklaştı. Otomobil üretici Ziverbey Köşkü, istanbul Sıkryönetim Komutanı Orgeneral Fafırmalann 11 ay içinde yaptıkları ik Türün'ün emrindeydi. Köşk, Tümgeneral Memduh Ünlütürk altıncı zamla birlikte Doğan ototarafından yönetilmekteydi. MİT görevlileri, Hiram Abas ve Meh mobilin fıyatı 11 ayda yüzde 86, met Eymur adları Ziverbey Köşkü sorguları sırasında ortaya atıl KartaFın Tıyatı >Tizde 88, Renault 12 TX'in fiyatı yüzde 81 ve Ford mıştı. Taunus 2.0 GLS'nin fiyatı da yüzTabii bunlar duyulan adlar, daha baska sorgucular da vardı de 73 arttı. elbette. Türkiye'nin, otomobil üreten üç 12 Mart sorgucularından Bülent Öztürkmen, THY Yönetim Kurulu üyesidir; Eyüp Özalkuş, THY'nin Basın ve Halkla İlişkiler firması Tofaş, OyakRenault ve Otosan dünden itibaren geçerli Müdüriüğü'nde çalışıyor; 12 Mart ve 12 Eylül davalarının ünlü savcısı Süleyman Takkeciöe THY istihbarat biriminin başında olan yeni fıyatlannı açıkladılar. Yapılan açıklamalara göre Tofaş1 dır. m ürettiği Doğan otomobilin fiyaKimlere işkence yapılmıştı o günlerde? sal İstanbul'da Ziverbey Köşkü'nde işkencelerle sorgulanmışlardı Emekli General Celil Gürkan, eski MGK üyesi Numan Esin, emekli Kurmay Yarbay Talat Turan, yine bu Ziverbey Köşkü'nde işkenceli sorgulardan geçirilmişlerdi. Yazar Emil Galip Sandalcı'ya, Doğu Perinçek'e ve bugünün TRT Dantşmanı NuriÇolakoğlu'na, yazar Erdal Öz'e Ankara'da Söz gelişi, yazar İlhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu, Ilhami Soy Otoya 11 aylık zam yüzde 90 tı yüzde 9'luk zamla 13 milyon 64 bin liradan 14 milyon 260 bin liraya, Kartal otomobilin fiyatı da yüzde 10"luk zamla 10 milyon 948 bin liradan 12 milyon 052 bin liraya çıktı. OyakRenault ise ürün fiyatlanm yüzde 10 civarmda arttırdı. Renault 12 TX'in satış fiyatı yüzde 10'luk zamla 10 milyon 960 bin liraya Renault 11 GTS'nin fiyatı da yüzde 9'luk zamla 16 milyon 740 bin liraya, çıktı. Ford Taunus, 2.0 GLS klimalının fiyatı yüzde 9.2, Ford Taunus 1.6 GL'nin fiyatı da yüzde 9 arttırıldı. Yeni zamla 2.0 GLS klimalının fiyatı 20 milyon 999 bin liradan 22 milyon 931 bin liraya çıktı. Yeni zamlarla yerli otomobiller içinde sadece Serçe'nin fiyatı 7 milyon 728 bin lirayla 10 milyon lira sınınnın altında kaldı. 11 ayda otomobil üreticilerinin yaptığı toplam altı zamma bakıldığında oto enflasyonunun çarpıcılığı ortaya çıkıyor. Örneğin Doğan otomobil 1 ocakta 7 milyon 666 bin liradan satılıyordu. Dünden itibaren uygulamaya konulan yeni zamla 11 ayda Doğan'ın satış fiyatında yüzde 86'lık artış kaydedildi. Kartal'ın fiyatının 11 ay içinde yapılan zamlarla yüzde 88 arttığı ve böylece 6 milyon 406 bin liradan 12 milyon 52 bin liraya çıktığı dikkati çekerken, OyakRenault ürünlerindeki fiyat artışının yüzde 80 sınınnı aştığı görülüyor. Renault 12 TX opak yılbaşında 6 milyon 65 bin liradan satılırken dünden itibaren 10 milyon 960 bin liradan satılmaya başlandı. Aynı şekilde Renault 12 TSW metalik yılbaşında 6 milyon 642 bin liradan satılırken dünden itibaren 12 milyon 215 bin liradan satılmaya başlandı. Böylece 11 ay içinde, yani 1 ocak 2 kasım tarihleri arasında Renault 12 TX'in fiyatı yüzde 81 ve Renault 12 TSW'nin fiyatı da yüzde 84 artmış oldu. Otosan'ın ürettiği Ford Taunus 2.0 GLS 5 vitesin fiyatı da 11 ay içinde yüzde 73*lük zamla 11 milyon 792 bin liradan 20 milyon 378 bin liraya yükseldi. Otomobil satışlannda özellikle vergilerin de devreye girmesiyle başlayan durgunluk, otomobüde "prim yapma günlerim" geride bıraktı. Daha önceleri resmi fıyaUn 5 milyon liraya kadar üzerinde prim yapan otomobiller bayilerde bugünleirde artık primsiz, hatta eski fıyaündan satılıyor. Bir alıcı gibi görüştüğümüz otomobil satıcılarının tümü eski fiyattan satış yaptıklarını belirttiler. Bir oto satıcısı, daha önceleri otomobil prim yaparken, otomobili resnıi fiyatın üstünde sattıklannı ve ellerinde bulunan önceden alınmış otomobillere de yeni fiyatları uyguladıklarını belirterek "Şimdi dnnım değişti. Oto piyasasında durgunluk başlayınca önceki fiyattan aldığıraız otomobili, eski flyanndan satmaya başladık. Örnegin eger ekim içinde otomobili teslim almışsak, o otomobili 2 kasımdan itibaren geçerli fiyattan degil, aldıgımız günkü fiyattan satıyoruz" dedi. Yerli otomobilfıyatları yılbaşından bu yana 6 kez zam gördü ANKARA ISRAİL Şimdi ne olacak? M1CHEL NAUFAL BEYRUT tsrail'de yapjlan genel seçimler ülke tarihinin en "hayıti öntnu" oian seçimleri olarak tanımlanıyor. Seçimler birçok gözlemcinin tahmininin aksine, Ortadoğu banş sürecinin kaderini tayin etmediği gibi tsrail'in "siyasal görtnnmaBdeki" ciddi çıkmaa daha da ciddileştirdi. Israil seçimlerini sağ partilerin adeta burun farkjyla kazanmalarından sonra siyasal gelişmderin ne yönde olacağı konusunda gözlemciler ihüyath öngörülerde bulunmayı tercih ediyorlaı. Şu sıralarda ağır basan tahrain, yeni parkraenîodan yeni bir tfti Pstrtisi Ltksd Cepbcâ koaUsyonunun çıkmayacağı ve hükümeti şimdiki Başbakan tzak Şamir'in bu kez aşın sağcı dinci partüerle koaiisyon yaparak knracağı şeklinde. Israil'in iki büyük partisinin asbnda yaklaşık üç yıidır oldukça iyi işlediği sövlenebilecek bir "büjrük koaBsvon" formülüne yeniden başvurmayı en aandan ktsa vadede bir yana bırakmalaıı ve hükümet kurmak için dinci partilere kur vapmalan, seçim kampanyası sırasında bu iki partinin birbirini çok ağır suçlamış olmasından kaynaklanıyor. Muhabere Okuiu Radyoevi binasında en acımasız işkenceler yapılmıştı. Ne adına? "Kontrgerilla" adına.. de yer alan bir kavram olduğu sonradan anlaşılacaktı. Davit Galula adındaki bir terör uzmanının yazdığı "Counter Inssurgency Warfare" adlı kitap, 1964 yılında Amerika'da yayımlanmış ve hemen hemen bütün dillere çevrilmişti. Bu kitap 1985 yılında Türkçeye de çevrilmiş ve Genelkurmay Başkanlığı'nca yayımlanmıştı. "özel savaş", isyancı gerilla kuvvetlerine karşı hükümet kuvvetlerince verilen savaşın taktiklerini kapsayan bir askeri kavramdı. "Kontrgerilla"da İngilizcede "Counterguerilla"nın Türkçe karşılığıydı. Bu kavram Türkçede, "gerillaya karşı koyma" anlamına geliyordu. Tümgeneral Cihat Akyofun 1971 yılında Silahlı Kuvvetler Dergisi'ne ek olarak yayımladığı "Gayri Nizami Kuvvetlere Karşı dir. General Akyol, bu incelemesinde "Kontrgerilla"nm "cephe gerisindeki düşman faaliyetlerini önceden bertaraf etmesi" "Kontrgerilla"rur\ "gayri nizami kuvvetlere karşı hareket" için Hareket" adU incelemesınde, düzenli askeri birliklerin yanında "gayri nizami faaiiyetler"\n kapsayacağı görev alanı çizilmekte gerekeceğini belirtmektedir. (s. 7) "Gayri nizami harp" iki anlamda kullanılıyor. Birinci anlam, askeri stratejilerinin bir parçası olarak silahlı kuvvetlerin desteğinde hükümete bağlı birliklerin katıldığı savaş. Bu kavramın ikinci anlamı, isyancı gerillaların başkaldırma eylemleri, anayasal terim ile tanımlarsak "eylemli kalkışma." General Akyol, kontrgerilla taktiği olarak şu öneriyi ileri sürmektedir: Halkı mukavemetçilerden ayırmak için sanki ayaklanma kuvveOeri yaptyormuş gibi mücadele kuvvetlerince zulme kadar varan halka haksız muamele örnekleri gibi sahte operasyonlara başvurması tavsiye edilir, (S. 15) Bu "sahte operasyonlar" nelerdir? "Teritoryal savunma", Batı ülkelerindeki savunma anlayışlannda yeri olan bir kavramdır. Önemli olan, "gayri nizami harp" ile "teritoryal savunma" arasındaki farkı belirleyebilmektir. "Kontrgerilla" savaşı taktikleri gereği bu örgütün emrinde çacek siviller arasında görev ve yetki bakımından ne gibi benzerlikler ve farklılıklar olacaktır? Bir düşman saldırısına karşı ülkemizi savunmak hepimizin ortak görevidir. Silahlı kuvvetlerimizin "asJigörevi" yurdumuzu ve ulusumuzu düşman saldırılarından korumaktır. Sayıca dünyanın en büyük ordularından birine sahibiz. Bu çağda, düşman askeri birliklerini, yılda ancak dokuz gün eğitim gören ve "silahlı kuvvetierde kullanım dışı bırakılan piyade hafif silahlan" ile lışan siviller ile "teritoryal savunma birlikleri"nöe görevlendirile Araplar bir anlamda seçiml«de iki kez oy kullandılar. llki Ariha (Jericho) operasyonunda bir yangın bombasınm dört Israilli sivfli öldürmesi, ikincisi de seçim günü sandık başına giden İsrailli Araplann sayılannın inanıtaaz yüksekliğiydi. Bu gelişmeler Israil'deki siyasi güçlerin, ülkenin siyasi yaşamında Filisün unsurunun artık göz ardı edilemeyecek hale geldifini kanıtiamaktadır. Israil'de hangi koaiisyon hükümet kurmayı başanrsa başarsın dinci partiter bunda önemli rol oynayacakür. Bu rol de Isçi Partisi ve Likud arasında Israil kamüoyunu en çok ilgilendiren ve Filistiu sorunu olarak donatılmış "milis güçleri" ile cephe gerisini terke zorlamak askeri bakımdan çck güçtür. Bu bakımdan, çağın teknolojık gelişmeleh karşısında yeni kuramlar, taktikler ve stratejiler geliştirmek gerekir. Öngörülen paramiliter birlikler, bugün olmasa bile yarın ya da öbür gün, siyasal gerilımin arttığı dönemlerde, tek yanlı siyasal koşullandırmalarla kullanılabilir mi? Ya da bu birliklerde görev alan siviller yetkilerini siyasal amaçlarla saptırıp bir partinin ya da örgütün silahlı güçleri haline dönüşürler mi? Geçmişte çok acı örnekler yaşadık. Ne derler? "Sütten ağzı yanan" İşte öyle. özctlenebilecek önemli konulara yaklaşımlannda açık % Ites« kin bir farklıbk bulunrnamasıyla izah edilefoilir. Boylece dinei partilerin rollerinin yeniden güçlenmesi iki büyük partinin programiarındaki zayıflığı da yansıtmaktadır. Güç dengesindeki yeni unsurlar da konuyu daha kannaşık hale getirmektedir. Sağ kanat, solu Yahudi toplumlann desteğiyle geleneksel olarak bertaraf edebiliyorsa soi da bu kez, nüfusun yüzde 17'sjni oluşturan Arap toplumunun desteğiyle arayı kapatmayı basardı. Ancak bu genel seçimlerde açık seçik ortaya çıkan bir gerçek, iki taraftan da kopmalar olmasıdıı. İki taraftan kopanlar karşı tarafa geçmemişler, aksine tşçi Partisi'nin solu ile Likud'un sağına kaymışlardır. lsrail'de şimdi hükümeti kim kurarsa kursun kesin olan bir tek şey var: Geçen ayki Akabe zirvesinde birçok Arap liderinin desteklemiş olmasına rağmen Ortadoğu barış süreci hızını kaybedecek ve lsrail'de gölgeye itilecektir. Bu dururn da Suriye önderliğindeki "Arap Rcd Cephesl^ ni rahatlatacaktır. Bu durum aynı zamanda Fılistin Ulusal Konseyi'ni Ortadoğu banş süreci ve yakın geiecekte. bağımsız bir Filistin devleti kurraa umutlarını yitirerek işgal altmdaki topraklardaki başkaldın hareketini tırmandırmak amacıyla uzun vadeli planlar yapmaya zorlayacaktır. tsrail'deki seçimler bir kez daha bölge sonınuna bir çözümün ABD'nin elinde bulunduğ^'nu göstermiştir. tşçi Partisi lideri ŞimoB Pcres'e oynayanlar da seçim sonuçlarından sonra, beş gün sonra yapılacak ABD başkanhk secimJerini beklemeye başlamışlardır. Ancak bunlar ABD'nin Filistin halkı ve Filistin Kurtuluş örgütü'ne (FKÖ) tavnnda önemli bir değişiklik olmaması durumunda düş kırıkhğına uğramaya mahkumdur. Waldheim'a ^hudî protestosu (Baftarafı 1. Sayfada) avcısı" olarak anılan Alman bayan Beate klarsftld (49) ABD'li Haham \e Yahudi araştırmaları Profesörü Avi Weiss (44) ve ABD'li öğrenci Salomon Djashev, (20), Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in dün açılışını yaptığı Acıbadem'deki Ali Rıza Ersin Lisesi'nin önüne geldiler. Cumhurbaşkanı Kenan Evrenin Asusturya Cumhurbaşkanı Waldheim ile gorüşmesini kınayan sloganlan içeren pankartlar açan üç gösterici, güvenlik kuvvetleri tarafından gözaltına alındı. Kadıköy Emniyet Amirliği'nde bir süre tutulan ve daha sonra Avrupa yakasına getirüen üç eylemci uzun süre ABD Buyükelçiliği veya konsolosluğu ile temas kurma isteminde bulundular. Beş saat süreyle gözaltında kalan üç eylemci daha sonra Curnhuriyet'e yaptıkları açıklamada, kötu muamele gördüklerini ve "zor saatler geçirdiklerini" one sürdüler. Saat 16 sıralarında serbest bırakılan eylemciler daha sonra kaldıkları Maçka Oteli'nden ayrılarak Büyük Sürmeli Oteli'ne yerleştiler. VValdheim geliyor Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim dün saat 18.30'da Kuveyt Havayollan'na ait bir uçakla tstanbul Atatürk Havalimam'na indi. Beraberinde eşi Edith VValdheim, Dışişleri Bakanı Alois Mock ve eşi olduğu halde İstanbul'a gelen Waldheim'ı Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ve eşi t karşıladılar. Dışişleri Bakanı Yılmaz karşılama öncesinde yaptığı basın toplantısında Waldheim'ın zi>'aretinin kesinlikle "davet üzerine" gerçekleşmediğini vurguladı. Ziyaret talebinin Avusturya'dan geldiğini belirten Dışişleri Bakanı Yılmaz, "Avusturya yetkililerine, eger Sayın VValdheim, Sayın Cumhurbaşkanımıza nezaket ziyareti yapmak istiyorlarsa, bu özd ziyareti İstanbul'da yapmalarının daha uygun olacağını bildirdik. Avustun^lılar bu lelkinimiz doğrullusunda zi>aretin tstanhul'da yapılmasını kararlaştırdılar" dedi. Israil'de sağ (Baftarafı J. Sayfada) koaiisyon olması güçlü olasılık olarak değerlendiriliyor. Likud. Cephesi lideri ve tsrail Başbakanı tzak Şamir, yeni hükümeti kurmak amacıyla dinci partüerle görüşmeleri hemen başlattı. Filistin Haber Ajansı WAFA, tsrail seçimlerinin sonucunu "Likud Cephesi'nin seçimi kazanması banş için öldüriicü bir darbe oldu" şeklinde yorumladı. tsrail Radyosu'nun yaptığı açıklamada, tsrail genel seçimlerinin gayri resmi sonucuna göre Knesset'teki (İsrail Parlamentosu) sandalyelerin partilere dağılımı şöyle: Likud Cephesi: 39, üç küçük laik sağcı parti: 7. Aşın sağcı, 4 dinci parti: 18. Siyasal yelpazenin solunda kabul edilen partilerden tşçi Partisi: 38, Komunisl Partisi: 5, MAPAM: 3 \e 4 küvuk ılerici, demokral parli: 10. Resmi olmayan sonuçların duyurulmasından sonra Liknd Cephesi ve tşçi Partisi liderleri yaptıkları açıklamalarda, hükümeti kurma konusunda rekabete girdiler. tşçi Partisi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Şimon Peres, yenilgiyi kabul etmeyerek bir koaiisyon oluşturmak için dinci gnıplarla temaslarda bulunacaklarım söyledi ve Likud Cephesi lideri Başbakan Şamir'in, bütün dinci partilerin aldığı oyları kendisine mal etmesine karşı çıktı. Likud Cephesi Başkanı ve Başbakan Izak Şamir ise, yeni hükümeti kendi partisinin kuracağını söyleyerek dinci partüerle görüşmelere başladı. İsrail seçimlerinde alman bu sonuca ilk tepki, Filistin Ulusal Haber Ajansı WAFA'dan geldi. APnin haberine göre, ajans, seçim sonuçlarını duyururken yaptığı yorumda, likud Cephesi'nin işgal aJtındaki topraklarda yaşayan Filistinlilerin sınır dışı edümesi eğiliminde olan aşırı sağcı dinci partilerle bir koaiisyon hükümeti kuracağının açıklığa kavuştuğunu bildirdi. Seçim sonuçlarına bir tepki d« Lübnan'daki Müslüman hükümet lideri Selim Hoss'tan geldi. Hoss, tsrail'de seçimleri kimin kazandığının pek önemli olmadığını ileri sürerek "Kim kazanırsa kazansın, tsrail'İD bölge hakkındaki stratejisinin değişmeyecegine inanıyonız" dedi. plakalı be>"az renkli sivil bir Şahin otomobile zor kullanarak bindirdiler. Otomobile bindirme sırasında meydana gelen itişme sırasında bir görevlinin Bayan Klarsfeld'i tekmelediği gözlendi. Üç eylemci otomobilin içinde de slogan atmayı sürdürdüler. Haham Avi VVeiss kendüerine yapılan bu muameleyi ABD hükümeti ve Kongresi'ne bildirerek Türk hükümeti nezdinde gerekli girişimin yapılmasını isteyeceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, saat 19.50 sıralarında Harbiye Orduevi'ne gelen konuk Cumhurbaşkanı VValdheim ile 20 dakika suren görüşme yaptıktan sonra, saat 2O.3O'da birlikte bir akşam yemeği yediler. Üç saat süren yemekten sonra VValdheim, kaldığı Hilton Oteli'ne dönerken, Cumhuriyet muhabirinin görüşmenin naMesut Yılmaz, bir soru üzerine sıl geçtiği yolundaki sorusuna Başbakan Turgut Özal'ın bu ziya "Çok talminkâr geçti" dedi. ret sırasında "programı gereği" Kun VValdheim bugün de AvusAnkara'da bulunduğunu belirterek, VValdheim'ın ziyaretinin res turya Lisesi ile tarihi ve turistik mi bir nitelik taşımaması nedeniy yerleri ziyaret ettikten sonra Türle "protokol zarureti" bulunma kiye'den ayrılacak. dığına dikkat çekti. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, VValdheim'ı protesto eylemi yapan üç eylemcinin gelişlerinden haber (Baftarafı 1. Sayfada) leri olmadığını da söylerken, gu partisi var, bizde neden olmasın venlik kuvvetlerinin yasalar doğ diye düşündüm" dedi. rultusunda hareket ettiklerini bilHemen duraksamalar başladı. dirdi. Üç eylemcinin Türk yasaları "Yeni Evren"e çığlık çığlığa övçerçevesinde bir prosedür uygula güler yayanlara göre Cumhurmaları halinde bu olayın yaşan başkanımız elbet böyle konuşamayacağını söyleyen Yılmaz, "Sa caktı. Değişen, gelişen bir çağyın emniyel miidüründen aldığım da yaşıyorduk, Ozal'la Türkiye bilgiye göre böyle bir gösteri için 2000 yılını ha yakaladı ha yakayasal başvuru yapılınamış" dedi. lamak üzereydi. Ne var ki Batı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara ile Atina arasında Davos süreci konusunda son günlerde yaşanan "karşüıklı açıkiama yarısı" dün yeni bir boyut kazandı. Dışişleri Bakanlığj Sözcüsü Büyükelçı lnal Balu, Yunanistan Hükümet Sözcüsü Sotiris Kostopoulos'un önceki gfinkü sözlerini "yanıltıcı" olarak nitelendiren uzun bir açıkiama yaptı. TiirkYunan Siyasi Komite toplantılarında iki ülke arasında güven ortamının yaratılması yönünde önemli mesafe katedildiğini belirten Batu, "Şu anda yapılacak iş, Davos mutabakatının 7. maddesi oyannca ana konulann tanımlanroası ve bnnlar üzerinde taraflann poasyonlan arasındaki mesaKartonları ellerinden alınan ey fenin daraltjlarak bir çözüme lemciler, bu kez de bcraberlerin vanlmasıdır" dedi. de getirdikleri ve 'VValdheira'in NaBatu, iki ülke arasındaki sorunzi Geçmişi" adlı broşurü pankart gibi kullanarak slogan atmayı sur lardan bir kısrmnı, "kıt'a sahanlıgı, hava sahası, Adalar'ın silabdürdüler. Yaklaşık 5 dakika daha süren landınlması ve Balı Trakya'daki bu gösteri üzerine sivil güvenlik Türfc azınlıgın durumu" şeklinde görevlileri eylemcileri 34 VV 635 sıraladı. Yunanistan, bunlardan ilkinin Türkiye ile arasında hazırlanacak bir tahkimnameden sonra Lahey Adalet Divanı'na götürülmesini istiyor. Diğerlerini ise, "egemenlik baklan" ile ilgili olduğu gerekçesiyle Ankara ile Atina arasındaki sorunlar olarak kabul etmiyor. Batu, Kostopoulos'un, "Kıbns sorununun uluslararası boyutunun Yunanistan'ı Ugilendirdigi. bu boyutta bir çözume ulaşılmasıyla TiirkYunan diyaloguna önemli elkisi olacagına" ilişkin sözlerini de yarutladı. Bu konuda Kıbns sorununun tüm unsurlarının bölüıımez bir bütün oluşturduğunu, sorunun çeşitli unsurları arasında yapay aynmlar yapılmasının çözüme katkıda bulunmayacağını belirtti. Yunanistan, sorunun "ulnslararası boyutu" ile Ada'daki Türk askerlerini kastediyor. Dışişleri Bakanlıgı, Ankara'daki İran Büyükelçisi Manucehr Mottaki hakkında basında yeT alan yorumlara katılmadığını ve Mottaki'ye karşı tedbir alınmasının söz konusu olmadığını açıkladı. ^Ieksorun kıta sahankğı olamaz' CUNEYT ARCAYUREK yazıyor Orduevinde gösteri Beate Klarsfeld, Haham A\i VVeiss ve Salomon Eljashev, akşaın da saat 20.15 sıralarında kalmakta olduklan Büyük Sürmeli Oteli'nden bir taksiye binip orduevine gelerek ikinci eylemlerini burada gerçekleştirdiler. Ellcrindc: "Nazi VValdheim'la görüşme", "Evren'e ayıp" ve "Nazi Savaş suçlusu VVaideim'ı kabul etme" yazılı kartonları açarak Harbiye Orduevi önünde slogan atmaya başlayan eylemcüer, çok sayıda yerli ve yabancı basın mensubuna eylemleriyle ilgili açıklamalarda bulundular. Haham Avi VVeiss "Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in VValdheim'ı kabul etmesini kınıyoruz. Elimizde VValdheim'ın Nazi savaş suçlusu olduğunu kanıllayan belgeler var" diyerek elinde tuttuğu dosyayı da gösterdi. 10 dakika sureyle " N a z i VValdheim" şeklinde slogan alan göstericiler daha sonra orduevi bahçesine girerek nizaıniye kapısından binaya doğru yürünıeye başladı lar. Bunun üzerine güvenlik göre\lileri ve orduevi kapısında nöbetçi erler de üç eylemcinin ellerindeki pankartları alarak yırtıılar. Üç eylemci daha sonra kolkola girerek yere oîurdular ve slogan almayı sürdürdüler. Bir grup si\il güvenlik görevlisi uç eylenıciyi orduevinin karşı kaldırımına surükleyerek götuıürken Bayan Klarsfeld'in bir ara du^erek kafasını kaldınma vurdıır.. gözlendi. Suçlular hesap verecek (Baftarafı 1. Sayfada) TürkYunan ilişkilerine değindi ve Türkiye'nin ulusal çtkarlan aleyhine gelişmeler olduğunu söyledi. Inönü, Davos sürednin başlangıanda dile getirdikleri kaygılannın bugün gerçekleşme noktasında olduğunu belirterek, Yunanistan'ın, Türkiye'nin NATO altyapı yatınmlarından yararlanmasma güçlOk çıkarmasına dikkati çekti. Inönü şöyle dedi: "Davos sürecirün devamı ulusal çıkarianmızı korudugumuz sürecc yararlıdır. Şimdi vardığımız yer Dİusal çıkarlanmızı koruyan yer oegildir. Bu siireçten hâlâ bir şey bcUeniyorsa Dışişleri Bakanı, Başbakan Papandreu Türkiye geldiginde göndemin ne olduğunu açıkça söylemelidir. Bu gundemdc, bizim Yunanistan ile aramızdaki ulusal çıkarlanmızı ilgilendiren sorunlann ne olduğu açıkça söylenmelidir. Şimdi vardığımız aokta. ulusal çıkarlanmıza aykın noktadır. Başbakan ulusal çıkarlanmızı savunan havaja girmiyor. Biz bu çıkarlanmızı açıkça savunmazsak hiçbir şekilde göruşmelerden lehimize sonuç çıkma/. tsteklerimizi açıkça söylemetiyiz." Daha sonra basına kapalı olarak sürdürülen toplantıda lnönü, 12 Eylül genel görüşmesiyle ilgili düşüncelerini açıkladı. İnönü, Mahmul AJbnak ve arkadaşlan tarafından gündeme getirilen ve 12 Eylül konusunda TBMM Genel Kurulu'nda genel görüşme açılmasını amaçlayan önergeyi uveun görmediğini söyledi. lnönü, konu TBMM Genel Kurulu'na getirilse büe muhatabımn kim olacağımn belli olmadığını, oysa hedeflerinin ANAP olduğunu kaydetti ve özetle şunları söyledi: "Parti olarak 12 Eylül'ün getirdigi ara rejime karşı olduğumuzdan hiç kimsenin kuşkusu yok. Buna ragmen nereden bu konu gündeme geldi? Hatırlayacaksınız halkoylamasımn sonuna dognı Başbakanın imalarla, dolaylı suçlamalarla bir imaj yaratmaya çalışması ve 12 Eylül öncesini anımsatması konuyu yeniden gündeme getirmiştir. Bu silahın ellerinden alınması düşüncesiyle arkadaşlanmız konuyu tarbşma geregioi duymuşlardır. Gnıptaki göriişmelerden yararlandıro. Geçmişi yasayanlar, 12 Eylül ve sonrasında haksızüga ugrayanlar gönışlerini dile getirdiler. Herkes fikirlerini, düşüncelerini açıkça soyleyebUmelidir, soyleyebilmeliyiz. Buradaki kapalı göriişmeler hakkında hiç kimsenin, hiçbir devlel yelkilisinin fikir beyan etmcye hakkı olamaz. Böyle bir fikir beyan etme, sızmalara dayanarak ahkâm kesmektir. Ben 12 Eylül'ün getirdiği rejime ve haksızlıklanna karşı çıkmak için politikaya girdim. Ülkemizde güdümlii bir demokrasi olmasın diye politikaj'a girdim. Amacıraız CHP'nin birikimi üzerine Banlı anlamda sosyal dernokrat bir iktidan gerçekleşürmektir. Şimdiye kadar parti olarak yaplığımız, 12 Eylül'ün lek tek kurumlanyla ve getirdiklcriyle mücadele etmek olmuştur. Bu yonde oneriler yaptık, başanlar kazaodık. Ancak çoğunluğu henüz sonuçlanmadı. Sonuca ulaşabilmek için ANAP iktidarına karşı gerekli mücadeleyi sonuna kadar yüriıteceğiz. Tiirkiye'de kim suç işlemişse baksızlık yapmışsa besap sonılmalıdır. Bugün sonılur, yann sorulur, ama mutlaka bir gün sonılur. Ancak bunu yaparken parlamenro, Anayasa Mahkemesi, Silahlı Kuvvetler gibi demokrasiıün ve toplumun temel kurumlannı zedelememek hepimizin görevi ol Kapsis'ten (Baftarafı I. Sayfada) nusuna da değindi. Kapsis y dedi: "Kıbns sorununun kokeninde Yunanistan'ın sorumluluğu voklur demi>orum. Na/iler de Dünya Sa\aşı°na yol açtılar. Ama sorumluları cezalandınldı. Olup bitenlerden ötiıni bugün Almanları sorumlu tutmu>oruz. Çünkü gayri meşru davranışları cezalandırma cesareüni gosterdiler. Yunanistan'da da askcrler iktidan zorla ele geçirdiler. Kıbns sorununda bu ga>ri meşru iktidarın rolü vardı. Ama kimse de Türkiye')i suçlu görmedi," şeklinde konuşıu. Yunanistan'ın her konuda devletler hukııku esaslarına u\duğunu söyleyen Kapsıs, özellikle Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye'nin "çifte standart" kullandığını ima ederek, "Türkiye, BulgariV lan'la olan kıta sahanlığı sorununda devleller hukukunu deslckkmekle. Yunanislan'la Ege kdnusunda desleklenunıektcdir "deu' Kapüb ayı wa, Ege k.>nusunu Uluslararası Adalet Divanı'na gotürmek istediklerini ka\detti. Kapsis, Limni Adası' nın sılahlandırılması konusuna değinirken de adamn Montreaux Antlaşması ile silahlandırılabileceğinin kararlaştınldığını öne sürdü. matadır." çoksesli demokrasi Avrupa'da dün ne ise bugün de oydu. KP'nin kurulmasını isterken "halkın onaylaması" ilkesinesanlan Cumhurbaşkanı, anlaşılıyor ki Türkiye'de komünist partisinin kurulmasına halkın izin vermeyeceğine inanıyordu. Halkın onaylamadığı partinin kurulamayacağı zırhına giriyordu. Dün kuliste bu irdefemeler yada iki bin yılını yakalayanlar, pılır, Evren'deki 8 yıllık zikzakiar 198O'de de bugünkü çoksesli üzerinde çeşitli yorumlar, varsademokrasinin tüm kurallarını iş yımlar öne sürülürken, içişleri letiyorlardı. Cumhurbaşkanımı Komisyonu'nda 12 Eylül yönetizın son Avrupa gezisinde gördü minin kaldırdığı 1 Mayıs Bayrağü komünıst partiieri yüzyılın ba mı'nın yeniden ihya edilmesi ile şından beri bu ülkelerde vardı. ilgili öneri görüşülüyordu. EvBu olgu Cumhurbaşkanımız ren'in bugün ruhsat verdiği suçEvren'in 1980de bir darbeyle lamalar ya da savlarla vatandaşyönetime el koyduğu sırada da lıktan çıkarılanların yeniden vageçerliydi. Komünist partiieri, tandaşlığa alınmaları isteniliyororalarda çoksesli demokrasinin du. ana kuralı olarak örgütlenmişlerKomisyonda varılan karar şu: di. 1988'de komünist partilerinin 1 Mayıs yeniden bayram olavarlığmı gören Cumhurbaşkanı mazdı. "O kimseler" yeniden vamız, 1980debu türpartilerin Ba tandaşlığa alınamazdı. tı'da var olduğundan acaba Komünist partisinin kurulma"bihaber" miydi? Doğrusu, Ev sı, 141142 ve 163. maddelerin ren'i TV'de izleyince akla bu so kaldırılması uzun bir süreci geru geliyordu. reksindiriyor. Fakat Cumhurbaş1980'de işbaşına gelen, devri kanımıza. yeniden seçilme isteiktidarında komünist partilerine, ğini belirttiği şu günlerde, bu koörgütlerine karşı bütün hışmıyla nularda siyaset yapmadığını, içüç yıl süreyle yüklenen, 1988'e tenlikle davrandığını kanıtlayadek beş yıl bu konudaki katı tu cak eşsiz bir fırsat çıkmış oluyor. tumunu sürdüren Evren, bu koEğer bu fırsatı değerlendirmek nudaki halisane düşüncelerini istiyorsa, 12 Eylül yönetiminin acaba neden bugüne dek saklı kaldırdığı 1 Mayıs Bayramı'nın tutmuştu? Acaba neden yeniden kutlanması gerektiğini, 1980densonradünyanın herül böyle bir yasa önüne gelince imkesinde faaliyet gösteren Banş zalayacağını açıkça söyleyebilir. Derneği üyeleri, yıllarca hapse ANAP'ın komisyondaki tutumuatıldığında sesini çıkarmamıştı? nun çağdışı olduğunu belirterek Sosyalist. sofcu olmanın bile suç çokseslilik gereği hiç değilse 1 sayıldığı ortam yaratılırken "hor Mayıs Bayramı ile olası girişimdüşüncenin özgürce ifade edil lere ilk adımı atabilir. Bu içtenlimesi"ni dileyen bugünkü çok ği kanıtlamak için anayasa değiseslilik anlayışı neredeydi? şikliğine de gerek yok! Bugün farkına vardığı anlaşıAncak o zaman siyasette "yelan Batı gerçeğinin ışığında 1982 niden yapılanmanın" kummsalAnayasası'nın hazırlanmasına lığından söz edilebilir. önayak olmamasının nedenleri Ne dersiniz Sayın Cumhurneydi acaba? Gerekçe yaptığı başkanı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle