19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 1988 * * * * CUMHURİYET/13 Geğiren hastaya hakaret somşturması CEYLANPINAR (Cumhuriyet) Merkez Sağlık Ocağı Baştabibi Dr. Tamer Tiire hakkında, "hastalanna kötii davrandığı, görevini vapmadığı" gerekçesiyle Şanlıurfa Sağlık Müdürlüğü'nce idari soruşturma açıldı. Dr. Tamer Türe, bir sure önce sağlık ocağında emekli memur Mehmet Ölraezler'e, muayene sırasında geğirmesi üzerine hakaret ettiği ileri süıülerek, üst makanılara şikâyet edilmişti. Şikâyetler uzerinde hakkında soruşturma açılan Türe'nin, "hastalara sürekli bağınp çağırdığı, muayene etmedigi, sağlık ocağında enjektör getirmeyen hastalann iğne ve pansumanlannı yapraadığı, ayrıca hastalan bağış yapmaya zorladıgı" ileri sürüluyor. Türkiye'ye verilecek savaş uçaklarma saldırı ftOENSDRECHTHOLLANDA (AA) Hollanda'nın Woensdrecht Hava Ussu'nde bulunan NF5 sa\aş uçaklar ına kimliği belirlertemeyen kişilerce saldırı duzenlendi. Hava üssunu çevreleyen tel örgüler kesilerek yapılan sldında, uçakların çoğımun lastikleri patlatıldı, dış yüzleri çizildi ve uzerlerine "Uçaklar Türkiye'ye verılmesin" şeklinde sloganlar yazıldı. Söz konusu uçaklar, Hollanda Hava Kuvvetleri'nce devre dışı bırakılmış ve Fokker firmasınca onanm ve kontrolleri yapıldıktan sonra, NATO yardımları çerçevesinde bir sure once Türkiye'ye verilmeleri kararlaştırılmıştı. VVoensdrecht Hava Üssu yetki' l l i n V i r t i n VIKİan Entlonerya, dünyada en fazla yırtıcı KUŞ tu lileri, saldırganların kimliklerinin henuz belirlenemediğini, ancak l l l l l y l l l l U I I V U Ş i a i I r u n u n yaşadığı bır ülke. Bu ülkede yaşayan saldırıyı yapanların 5 kişi oldukyırtıcı kuş türlerının birçoğu Batıda tanınmıyor bıle. Başkent Jakarta'daki kuş pazarmda bir satıcı avcı, kuslarılarının tahmin edildiğini soyledi. na kıvançla bakıyor. (Fotoğraf Reuter) Bayar'ın anıt mezarı BURSA (AA) Üçüncu Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın anıt mezarının Aytepe'ye yaptırılması kesinleşti. Bayar'ın, doğum yeri olan Umurbey kasabasının belediye meclısi, dün yaptığı toplantıda, anıt mezann Aytepe mevkiine yapılmasını oybirliğıyle kabul etti. Umurbey Belediye Başkaru Hüseyin Aslan Karpat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Belediye meclisi, Aytepe'nin anıt mezar için lahsis edilerek gerekli plan tadilatının yapılmasına karar verdi. Toptantıya DYP'li Ahmet Duşmez ile ANAP'tan ihraç edilen bagımsız uye Mehmet Benli katılmadı" dedi. Anıt mezann Aytepe'ye yaptınlması konusu, daha once DYP'li uyelerce Aytepe'nin mesire yeri olması ve kasabaya uzaklığı nedeniyle engellenmişti. külür, yağmur yağar. Sonjahar doğanın ölümünün başlangıç mevsimıdir. Sokaklar, parklar, bahçeler boşalır. Sevgililer kapalı mekânlarda buluşur Sonbahar betjmlenmesi ımkânsız duygular içerir. Sonbaharda yolda birıken sulara yansır ölü doğa Yapraklar salına salına düşer ağaçlardan. Ağustos böcekleri ötmez, çocukların bağırışları duyulmaz parklarda. Sonbahar yalnızlığın ve yalnızlığı sevenlerin mevsimıdir. Ve sonbahar var olduğundan berı, hüznü temsıl eder. (Fotoğraf Zafer Aknar) Ege'de sonbaharın HABERLERIN DEVAMI Özal, Cumhuriyet'e (Baştarafı 1. Sayfada) natın dava tanhinder. 19.12.1984 tarihine kadar yüzde 5, bu tarihten sonraki donemler için de yüzde 30 yasal faiziyle birlikte davalı Turgut Özal'dan alınarak gazetemıze odenmesine karar verdi. Yaklaşık 7 yıl sonra sonuçlandırılan dava, Turgut Özal"ın Tercuman Gazetesi'ne verdiği bir demeçte, Cumhuriyet Gazetesi hakkında "Babıâli'nin Pravdası" nitelemesi sonrasında 12.8.1982 tarihinde açılmıştı. Cumhuriyet avukatları, "Babıâli'nin Pravdası sözlerinin ga/etemize >önelik kişilik haklarına saldırı olduğunu" savunarak, Turgut Özal ile Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak ve Sorumlu Yazı tşleri Müdurü Aydoğdu İlter hakkında 3 milyon liralık manevi tazminat isteminde bulunmuşlardı. Istanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde göriılen davanın 12.4.1983 gunlü oturumunda bu sozlerin kişilik hakkına saldırı olup olmadığı konusunda "bilirkişi"ye başvurulması kararlaştırılmış, bilirkişi heyeti 20 aylık bır gecikme sonrasında belirlenebilmişti. Biri medeni hukuk, ikisı ceza hukuku profesorunden oluşan bilirkişi heyeti ise mahkemeye sundukları 30.10.1984 tarihlı raporlarında bu sozleri "agır ihmal ve kusurlu bir davranış" olarak değerlendirmişti. Rapora itiraz eden ve yeni bir bilirkişi oluşturulmasını isteyen davah tarafın ıstemleri de 31.İ.1985 günliı oturumda reddedilmiş, daha sonra mahkeme yargıcı, karar aşamasında davaya bakmaktan çekilince, da\a, Istanbul 9. ^sliye Hukuk 4 5 bin işçiye anlaşma (Baştarafı 1. Sayfada) Madenlş sozleşme goruşmelerı sonrası 9 sosyal kalemın bır kalemde bırleştırilmesinı kabul ederken pazarlığa Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, De\let Bakanı Kâzım Oksa>. Turklş Genel Başkanı Şe\ket Yılmaz \e TurkIş yoneticileri de dolaylı voldan katıldılar. Görüşmeler sürerken Kamu Iş Genel Sekreteri Naci Önsal, Devlet Başkanı Kâzım Oksay ve diğer yetkililerle görüşmek üzere toplantıdan ayrıldı. Önsal, sozleşmenin tarafı olan Türk Kamu Sen Genel Sekereteri Metin Yimza ile saat 21.00 sıralarında Kamuİş'e döndü. Saat 21.15 sıralarında da Turklş Genel Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri toplantıya girdiler. Edinilen bilgiye göre görüşmenin bundan sonraki bölümunde öncelikle 30'un üzerindeki idari maddeler ele alınmaya başlandı. TürkIş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, bu saatten sonra idari maddelerin ele ahnacağı yerde öncelikle ucret konusunun gundeme gelmesi gerektiğinı belirterek toplantıdan ayrıldı. Turkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz toplantıyı terk ederken yaptığı açıklamada şunları söyledi: Arafat'a veto BM'yî (Baştarafı 1. Sayfada) rar edildiği takdirde bunun, Filistin ve Ortadoğu sorunu konulannda suren tartışınalara daha zor yenilerini ekleyeceğine dikkat çekerek, "Karann duzeltilmesi için çaba hareayacağını" sozlerine ekledi. 1947'de imzalanan BM Merkez Anlaşması ABD'yi BM'ye "iş için" gelecek herhangi bir ziyaretçiye vize vennekle yükümlü kılıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Arafat'a vize verilmeyeceği belirtilen açıklamasında "FKÖ'nün terörist bir örgiit" niteliğini koruduğu öne sürulürken The New York Times Gazetesi'nin haber OL4YLARIN Mahkemesi'ne gonderilmışti. Bu mahkeme de karannı açıklaması beklenen 19.10.1987 tarihli duruşmada "olayın aydınlanmsı için" yeniden bilirkişi heyetine başvurmayı kararlaştırmıştı. Prof. Dr. Erol Cihan, Prof. Dr. Kenan Tunçomag ve Doç. Dr. Haluk Burcuoğlu'ndan oluşan 3 kişilik bilirkişi heyeti de 14 Haziran 1988 tarihlı raporlarında Cumhuriyet Gazetesı'nin Turgut Özal'dan manevi tazminat ıstemekte haklı olduğunu, dığer davalılar için ise manevi tazminat isteminin koşullarının gerçekleşmediğini bildırmişlerdi. Gazetemiz avukatlannın mahkeme başkanını taraflı olduğunu ileri sürerek ret etmesi sonrasında ise dava dosvası Istanbul 10. Aslıye Hukuk Mahkemesi'ne devredilmişti. Dun sonuçlandırılan davada da mahkeme tutanaklanna geçen karar şoyle: '•500.000 TL. manevi tazminalın dava tarihinden ilibaren 19.12.1984 tarihine kadar r o 5, bu tarihten sonra °o 30 yasal faizi ile birlikte davalı Turgut Özal'dan tahsili ile davacıya odenmesine. fazla talebin ve diğer davalılar hakkındaki davanın reddine, hükum fıkrasının Tercüman Gazetesi'nde yayımlanmasma dair gerekçeli karar tefhim kılındı." zamlan tek kalemde so/leşmede yer alacak. Tezer, varılan anlaşma İşçiler memnun değil ile grev ve lokauın kalktığını beArkadaşımız Yavuz Şimşck'in lirterek, "Toplusözleşme>i masa Zonguldak'tan bildirdiğıne gore da bitirmek buyuk mulluluk" de komür ışçileri ile birlikte esnaflar di da toplusozleşme goruşmelerinin Tezer, bir soru uzerıne, Zongul sonucunu merakla beklediler. Andak maden işcilerine birinci yılın cak haberlerden açıklanana değin ilk altı ayı için 46 bın yuzde 38. bilgı edinemediler. Anlaşmanm teikinci altı ay ıcin 37 bir yuzde 28 levizyondan duyurulmasından zam yapıldığını söyledi. Genel sonra Genel Madenlş MerkeMadenlş yetkilileri kazmaeı ve zindeki sendika şube yoneticileri domuz damcılarına da çalıştığı ve işçiler, kâğıt kaleme sarılıp heguç iş için bin lira ödeneceğini ifa saplamalar yapmaya başladılar. de etti. Yani sözleşmeyle TTKÎ'ye Ancak açıklanan rakamların yüz210 milyar lira ek yuk geldiğini bil leri güldurmediği gözlendi. Kodiren Genel Madenlş yetkilileri. mur işletmelerinde işçiler iş değerişçiye verilen 3 tonluk komur hak lendirme sistemine gore II gruba kında bir değişiklik olmadığını, ayrılıp, ucretler bu esasa gore ancak bu kömürden KDV \e Ge odendiğinde toplusozleşme ile kılir Vergisi kesilmeyeceğini söyledi min ne kadar zam aldığı anlaşılamadı. ler. lerinden biri "delil" olarak kullanıldı. Haberde 1986 yılında Akdeniz'de kaçınlan Achille Lauro gemısinde Amerikalı Klinghoffer'i oldurduğu öne surülen Abu Abbas'ın da Cezayir'deki Filistin (Baştarafı 1. Sayfada) Ulusal Konseyi'nde bulunduğu olay sayıltr; ancak sembolik bir belirtilivor. değer taşır. ARDENDAKI GERÇEK Bu, olaym bir yuzudür. Tepkiler IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafı 1. Sayfada) büyükçeydi. Oksürdükçe o sapsarı yüzü siyaha dönüşüyordu. Sonra kısık kısık anlatıyordu Yirmi yıllık bir maden ışçısinin eline ayda 120130 bın lira geçer. Bu koşullarda nasıl yaşarız biz? Sözcükler sanki boğazında düğümlenıyordu. Karşı tepeler yağmur bulutlarını topluyordu. Ağustos ortalannda Karadeniz, insanı üşütüyordu. Ve öncekı gece TV1'de Başbakan Özal, gazetecilerin sorularını yanıtlıyordu. Özal, şoyle diyordu: Zonguldak Kömür işletmelerı'nde halihazırdakı ortalama çıplak ücret 139 bin liradır. Bunun giydirilmiş hali 240250 bin liradır. Töplu iş sözteşmesi görüşmelerinın başlangıç tarihi olan 1 Temmuz 1988 tarihinden 6 ay sonra bizim teklifimizle ortalama çıplak ücret, 363 bin liraya çıkıyor. Giydirilmiş ücret 450580 bin lirayı buluyor. Bu, birinci yl içindir. Bunu kabul etmezlerse kendileri bilir. Greve gıdebilirler. Birden aylar önce Kozlu'da karşılaştığım maden işçisini anımsadım. Onun mavi gözlerinde yakaladığım mutsuzluğu yeniden görür gibı oldum. Zonguldak yöresinde kazmacılar 120130 bin lira ücret alıyorlardı. Onlar bir ay çalışır, bir ay çalışmazlardı. Gahşmadıkları ay ise ücret almazlardı. Yani aylıkları 65 bin lıraydı. Bir an gözlerimı kapadım. Eski defterlerdeki o soluk notları karıştırdım. Yorgun bır Karadeniz akşamını düşündüm. Bir dızı öykü bölük pörçük oldu birdenbire. Kozlu yakınlarında gördüğümüz Salih Demircı ne diyordu? Güleç yüzlü o genç adam neler anlatıyordu? Beş yıl kaldım Belçıka'da. Orada da madende çalıştım Hiç oizim madenlere benzemiycrdu. Akşam saatlerinde sis iniyordu... Onbiryaşlarındaydı Kemal. İlkokul beşincı sınıfa gecmişti bu yıl. Kurtköyü köprüsünün az ılerisinde çıkmıştı önümüze... Söyle bakalım, büyüyünce ne olacaksın? Susmuştu. Bir süre başı önüne eğık kalmıştı. Ben de madenci olurum belki... Sanki alın yazısıydı madenci olmak. Yerin dört yüz beş yüz metre altında çalışmak. Bülent Ecevit, Zonguldak'ta konuşmuştu: Dönemlik maden işçisine bir ayda verilen 28 dolarla ABD1 de yemek bıle yenmez. Bu ücret, Türkiye için utanç vericidir... ABD'de düz bir işçi, diyelım ki McDonald's'ta 8 saat çalışan 15 yaşındaki bır kız çocuğu 30 dolar alırdı. Demek ki yerin attındaki dönemlik maden işçisine bir ayda verilen 28 dolar çok fazlaydı... Eğer ışçinın, köylünün, memurun. esnafın, emeklinin eline fazla para geçerse enflasyon artardı. Dün sabah telefonla Zonguldak'ı aradık. 42 yıllık maden işçisi Sadullah Emre'yle konuştuk. Şimdi Madeniş'in Eğıtım Müdürü olarak görev yapıyordu. Şöyle dedı: "Eğer olay maden işçisinin alınterinin karşılığını vermekse hiç uğraşmasınlar. Çünkü bu mümkün değil. Avrupa'da maden işçıleri artık kazmaküreği attı. Makine ile çalışıyor. Onların bütün ocaklan elektrıkli, ama bizim işçilerımız hâlâ kazmakürekle, havalandırma koşulları 30 yıl önceki teknikle... Üstelik bizim ocaklarımızın jeolojık yapısı da Avrupa'dan çok daha kötü." Zonguldak yöresindeki kömür madenlen, "basınçlı hava' yöntemiyle çahştırılıyor. Uzmanlar. bu uygulamanın dünyanın en pahalı yöntemı olduğunu vurguluyorlar. Karadeniz bu mevsim bol yağmur alır. Umut ise yağmur bulutlarındadır. Islak. tozlu geceler aydınlığa kavuşacak mı Karadenız: de? Güçlü bir (Baştarafı 1. Sayfada) yapmaya hazır bazı ittifaL ortaklan da vardır. Batının hayati menfaalleri olan 'alan dışı' bölgeye var olan tehdide karşı koymanın en iyi yolu bölgedeki ulkelerin siyasi, ekonomik ve asken'açıdan bağımsızhklarını güçlendirmektir. Aynca güçlü bir ittifakın yaratacağı caydıncılık alanı, elbetteki NATO'nun cografi sorumluluk alanının ölesine geçer. Örneğin ittifakın ucunda, ama Korfez'in yani başında siyasi ve ekonomik açıdan giiçlu bir Türkiye, oranın istikrannın tesisine köklii kalkılarda bulunabilir. Türkiye'nin savunmasını güçlendirmek en iyi çaydıncılıktır, tabii tahriksiz." Milli Savunma Bakanı Vuralhan, ikinci çıkışını da NATO'nun "eşiller içiude daha eşit" bazı davranış sinyallerine dönük olarak yaptı. Vuralhan Türkiye'nin NATO'ya olan taahhütlerinin güçluğünu anlattıktan sonra gayet kapalı bir dille NATO'nun da boyle duşunduğu konusunda kuşkuları bulunduğunu imaetti. Vuralhan "sorunlara bölgesel ve kısmi çözümlerin", sorunun çözümu anlamına gelmeyeceğinı vurguladı. Milli Savunma Bakanı, "merkez cephenin guvenliğinin Avrupa'nın guvenliği demek olmadığını" söyledi ve bu yöndeki eğilimlerin ittifaka zarar vereceğini dilegetirdi. Vuralhan'ın bu yakınması gerçekten de Türkiye'nin bu konudaki kaygısının ifadesi. NATO içmde merkez cephe d'.şındaki bölgelere "tali önem" atfetme eğilimi hayli yaygın. Batılı stratejistler Avrupa'ya saldınnın, Batı Almanya ile Doğu .\lmanya sının arasındaki "fulda boşluğu" denilen düzlükten gelişeceğini düşünüyor. Oysa 1970 sonlanndan itibaren başını ünlü stratejist Albert Wohlstetter'in çektiği bir grup, "Sovyetler'in en fazla beklendiği yerden değil, en az beklendiği yerden gelebüeceğini" vurguluyor ve örneğin Sovyetler'in Körfez'e inme harekâtına NATO'nun guney kanadınca mukabele edilmesıni, güney kanadın bu beklentiye dönuk olarak tahkim edilmesini dile getirıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın kararına ilk tepki gösteren ulkeIerden ve BM Güvenlık Konseyi'nin 5 daimi üyesinden biri olan Çin Halk Cumhurijeti yonetımı, "Bu karar Arapİsrail anlaşmazlığına çözüm bulma çabalarına büyük bir gölge düşürecektir" dedi. SSCB, ABD'nin FKÖ lideri Yaser Arafat'a BM Genel Kurul toplantısı için vize verilmemesini "Yapıcı olmayan ve yasadışı" bir karar olarak nitelendirdi. .. Öte yandan, ABD'nin Avrupadaki en yakın muttefiki olan Ingiltere bile, ABD'nin vize vermeme kararına destek veremedi. Fransız Dışişleri Bakanlığı da "Arafat'ın geçmişte (1974'te) oldugu gibi BM kararlarına uygun olarak bu ulkeye girebilmesinin normal sayılması gerektiğine" dikkat çekti. İtalya Dışişleri Bakanlığı da karara ilişkin yayımladığı mesajda "şaşkınlığım" dile gçtirirken ABD'nin Roma'daki diplomatik misyonundan bu konuda bilgi istendiği kaydedildı. tsveç Dışişleri Bakanı Sten Andersson da vızeyi ret karannı "akılsız, mantıksız ve zamansız" olarak tanımladı. Cezayir hukumeti de kararı "olumsuz ve yersiz" bulduğunu açıklayarak, "ABD hukumeti idari otoritesini suiistimal etmiş ve uluslararası topluluğun ortak iradesine karşı kendi konumunu üstun kılmaya çalışmıştır" dedı. Suudi Arabistan, Libya, Avustralya, Danimarka ve Malezya yönetimleri de ABD'nin Arafat'a vize vermeme uygulamasını kınayan demeçler yayımladılar. Libya da Arap ulkelerine ABD ile ilişkılerını kesme çağnsmda bulundu. Federal Almanya ise ABD'nin vize vermeme karannı, "Ortadoğu'da banş sağlama çabalanna indirilmiş bir darbe" olarak gorduğunu açıkladı. Hollanda, Dışişleri Bakanı Hans Van Den Broek da "ABDnin karannı anlamak güç" şeklinde konuştu ve bu konuda diğer AT üyeleriyle görüşmek istedığinı söyledi. AT Komisyonu Başkanı Jacques Delors, ABD'nin Arafat'a \ize vermeme konusunda aldığı kararı şaşkınlıkla \e hayal kırıklığıyla karşıladıklarını soyledi. Olayın öteki yüzü kamuoyuna yansıyan propaganda nıteliğidir. Kamuoyu cumhurbaşkanını sık sık televizyonda gördukçe daha yakmdan tanır. Denetımler surdükçe "Aft, ne çalışkan cumhurbaşkammız var" diye düşunebilir. Elbette cumhurbaşkam "tarafsız, sonımsuz " olduğuna gore bunda bir sakınca yoktur; hem görevdeki cumhurbaşkar.ı anayasa gereği bir daha seçitemeyeceğine gore kişisel propagandaya önem vermesinin ardında bır başka maksat aranamaz. Ne var ki 1989'da yapılacak cumhurbaşkanı seçimlerinde Sayın Kenan Evren'tn adının da sık sık geçmesi bu tabloyu değişririyor. Bazı çevreler, Sayın Evren'in görev süresini 1992"ye kadar uzatmak için şimdiden kollannı sıvamışlardır. Anketler, yazılar, yorumlar, propagandaya yönelik yayınlar başîamıştır. Çankaya bu konuda "uzatmalı cumhurbaşkanı" formülüne dönük duruyor mu? Bu soru işareti "evet" sözcüğüne açıktır. Eğer böyleyse ve Sayın Evrenin 1990'ları Çankaya'da karşılamaya eğilimi varsa, şimdiden televizyon programlanna bir çekidüzen verilmesı gerekir. Çünkü bu programlar gün geçtikçe bülunüyle Cumhurbaşkanı 'nın niyetlerine bağlı birer propaganda fılmi niteliği kazanabilir. Cumhurbaşkanı seçimine katılacak başka hiçbir rakip, bu propaganda luksüyle yarış edebilecek olanaklara sahip olamayacaktır. Bir seçımin ilk kuralı eşit ve adaletli koşullarda yapılabilmesıdır. 82 Anayasası'nı değiştirmek ve cumhurbaşkanını halkın seçmesim sağlamak gibıformülierin onerildiği bugıinlerde, yakın gelecekteki cumhurbaşkanı seçimlehnin koşulları bulanık gorunuyor. Sayın Evren'in uzatmalı cumhurbaşkanı olup olmayacağını şimdiden açıklaması, Çankaya seçiınmi saran gölgelerden birinı giderecektir. * * • Savaşan Enflasyon (Baştarafı I. Sayfada) de 4 olarak gerçekleşüği takdirde 1988 enflasyonu yüzde 70.5, aynı aylardaki artışlar yüzde 7 düzeyinde gerçekleştiğinde ise yüzde 80.5 olacak. Yüzde 7'nin üzerindeki tüm artışlar bu yılki enflasyonun yüzde 90'a doğru tırmanmasına yol açacak. 25 ekim ile 25 kasım arasında yapılan bir dizi zam da kasım ayı fiyat artışlarırun yüzde 4'ün altına düşmeyeceğini gösteriyor. 1988 yılı enflasyonu yüzde 55.1'lik 1987 enflasyonunu gerilerde bırakırken, yüzde 34.6'lık 1986 enflasyonunun da en az iki katına çıkacak. Ancak 1987'de genel seçimden sonra yapılan zamların endeksleı üzerindeki etkisinin kalkması ik bu yıl ekim ayında yüzde 86.4'e kadar tırmanan enflasyon yıl sonunda yuzde 70'li rakamlara düşecek, aşağıya çekildiği "izlenimini" verecek. Geçen aralık ayında kasım seçimleri nedeniyle ertelenen tüm zamların art arda yapılması, ayhk enflasyonun yüzde 11.2"ye fırlamasına yol açmıştı. Daha sonraki aylarda yıllık enflasyon hesaplamalanna katılan yuzde 11.2'lik rakam, yıllık bazdaki enflasyon oranlannın yuzde 80'leri de aşmasına yol açmıştı. Ayhk rakamlar enflasyonun 1988 başından itibaren adeta "şahlandığını" ortaya koyuyor. 1987 yılında yuzde 24 dolayında seyreden aylık fiyat artışlan, bu yıl içinde yüzde 27 duzeyine ulaştı. Bunun sonucu olarak da enflasyon, yıl sonu itibanyla yüzde 75*ı aşacak duzeye geldi. Devlet İstatistik Enstitüsü, endekslerine her ayın 25'inden diğer ayın 25'ine kadar geçen süredeki fiyat gelişmelerini alıyor. Bu nedenle, kasım ayı enflasyon rakamı hesaplanırken 25 ekimden, 25 kasıma kadar yapılan zamlar dikkate alınacak. Bu süre içinde yapılan zamlar arasında yüzde 29'a varan Tektl, yüzde 25'e varan şeker, yuzde 11.4'e varan akaryakıt zamlan bulunuyor. Bu zamlar, kasım ayı enflasyonunun da yüksek çıkacağını gösteriyor. NATO Avrupa Grubu Donem Başkanı olarak ABD'de bulunan Milli Savunma Bakanı Ercan Vnralhan, en geç bu yıl sonunda karann açıklanacağını belirttiği F16 uçaklarının elektronik savaş sistemleri konusunda temaslar yapıyor. Edinilen bilgilere göre Bakan Vuralhan, elektronik savaş sistemi konusunda Turkiye'ye teklifte bulunan firma temsilcileri ile görüşmelerde bulunuyor. "Henuz teknik maddekri göniyoruz. Biz, katkıda bulunabilir miyiz diye geldik. O kalkı tam manasıyla bizim olmadı belki. Arkadaşlann vereceği karan bekli(Baştarafı 1. Sayfada) ancak duyumsamalanmız sistemi yorıım. Anlaşma oldu. Gece yolbegenmedikleri yönünde" diye dayız. Greve gidecegiz. Anlaştılar hayırlı olsun." açıkladılar. Anlaşma sağlanıyor Genel Madenİş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Tezer, 11 saat suren goruşmelerden sonra yaptığı açıklamada, 19 temmuzdan bu yana suren goruşmelerin anlaşmayla sonuçlandığını belirterek, "Alınan netice bugunku şartlara göre, bugune kadar yapılan toplusözleşmelere gore aldığımız ücret zammı, hayat pahalılığı karşısında bizim için maden işçisini memnun edecek biçime gelmiştir" dedi. Mehmet Tezer, anlaşma sonucu ulaşılan noktaşı şoyle açıkladı: "Birinci altı a>da dokuz kalem sosval vardımla birlikte ücret zammı yuzde vıizde 95. ikinci altı a>da ilavesiyle birlikte >uzde 175, hıına gore 139 bin 400 lira olan ortalama ucret 255 bin 852 liraya. ikinci altı a>da da 374 bin 850 lirava çıkanlacaklır. İkinci >ıl zammı birinci altı a> >üzde 20, ikinci allı a> >u/dc 20'dir. Sosyal yardımlara gelince dogum >ardımı 20 bin, olum vardımı 3050100 bin lira. evlenme yardımı 30 bin. iaşe bedeli birinci sene 750, ikinci sene 900 lira, kuru kalık bedeli 300 lira." Mehmet Tezer, aydmlatma, çocuk, giyim, tahsil sabun. aile, izin, ıc çamaşır, ba\ram gibi dokuz kalem sosyal yardımın birleştırilerek 7 bın 500 lıradan 32 bin liraya çıkarıldığını bıldırdı. Bovlece, Zonguldak ısçılerinin sosyal yardıın Bu arada bu ay ortalannda Türkiye'ye gelen ABD Hava Kuvvetleri yetkilisi Tuğgeneral Kanfmann'ın F16 uçaklarının elektronik savas sistemleri konusunda temaslar yaptığı öğrenildi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda General Dynamics firmasından üç, ABD'nin Loral firmasından bir yetkilinin katılımıyla yapılan topİantılarda, Loral firması "Rapport3" sistemleri ile ilgili olarak geniş bilgiler verdi. en (Baştarafı 1. Sayfada) "mücadeleci" olacaklarını ortaya koydu. Ankete yanıt veren kuçük şirketlerin yüzde 20.3'ü rekabet edebilir durumda olduklarım, yüzde 46.8'i rekabet edemeyeceklerini, yüzde 32.9'unun da belirli şartlar yerine getirilebilirse rekabet edebileceklerini belirttiler. AT ile rekabet edilebilirlik oranı orta boy şirketlerde yüzde 60.2, büyük şirketlerde yuzde 70.7 olarak belirlendi. Anketle, AT içinde rekabet gucü bulunmayanlann neler yapabilecekleri de saptandı. Firmalar rekabet güçlerini arttırmak için öncelikle buyüme, modernleşme ve maliyetleri azaltmaya ağırlık vermeyi, bu yetersiz kalırsa, yabancı veya yerli şirketlerle ortaklığa girmeyi düşunuyorlar. Rekabet gücu kalmayan fîrmaların bir bölumü üretimi azaltmayı göze alırken, bir kısmı da firmayı tasfiye edebileceğini belirtiyor. Anket sonuçlannı yorumlayan Prof. Gülten Kazgan, "Kiiçük firmalarda dahi kesinlikle yenilgiyi kabul etmeven, sonuna kadar mücadele elmeye kararlı bir psikoloji var" dedı. Anketle ortaya çıkan önemli bir başka sonuç da, ücretlerin reel olarak yuzde 40 artması halinde dahi bulunan flrmalan zor duruma düşurmeyeceği. "Yüzde 40'a kadar reel ücret artışı sizi olumsuz etkiler mi" sorusuna küçuk fırmalardan yüzde 28.2, orta büyüklükteki fırmalardan yuzde 21.1 ve büyük firmalardan da yuzde 17.4 "evet" yanıtı geldi. POUTIKADA SORUNLAR (Baştarafı 3. Sayfada) Stalin milliyetçi değıldı. Ancak bir türlü ortadan kalkmayan milliyetçilik sorununu, kendi yontemleri ile zorunlu Rusiaştırma yo luyla çözümlemeye kalkışmıştır. Lenın'in "esitler federasyonu". Stalin'in özellikle son dönemlerınde tam bır "eşit olmayanlar federasyonuna" dönüşmuştür. Nikita Kruşçev döneminde Stalin'in baskı yontemleri terk edılmiş, milliyetlere tekrar kültürel hakları tanınmış, kendi lisanlarını geliştirme olanağı verılmiştır. Uluslann kendi kültür ve lisanlarını rahatça geliştırecekleri özgürlük ortarrvnda, milliyetçılik duygusunun doyuma ulaşacağı ve bır süre sonra geri piana cekHeceğı düşünülüyordu. Ne var ki mılliyetçıliğın sadece baskıya karşı tepkı olarak değil, özgürlük ortamında da güçienebileceği ?.nlaşılmıştır. Nitekim 1956 yılında Azerbaycan Yüksek Sovyetı, bundan boyle cumhunyette tek resmi lısanın Azerıce olmasını kararlaştırmıştır. Sonuç olarak, Lerıin'ın eşıtlık, Stalin'in nefes aldırmayan baskı, Kruşçev'in ise "temkinli liberal" dönemlerinden geçen milliyetçılik günümüzde hâlâ Sovyetler Bırlıği'nin bır numaralı sorunu halindedir. Bolşevık teorisınde millıyetçiliğin önce özgür ve eşitçı bır ortamda gelişerek doyuma ulaşması, bundan sonraki aşamada ise önemini yitırerek yerını yeni enternasyonalıst kultüre terk etmesi öngörülür. Bolşevıkler özellikle başlangıçta, rnilliyetlerin eşitçı bır ortamda gelışmeleri ıçın ciddi çaba harcamış ve başarı da sağlamışlardır. Ama milliyetler arasındaki farkların kaldırılması ve yeni Sovyet ınsanının yaratılması konusunda başarıya ulaşılamadığı açıkça ortadadır. Biz, Stalin tarafından ılhak edilmış olan Baltık cumhuriyetleri dışında, diğer cumhurıyetlerde görülen milliyetçi kaynaşmaların ayrılıkçı eğilimde olduklarına ınanmıyoruz. Gösterilerde "Bağımsız Ermenistan" ya da "Bağımsız Gürcistan" diye slogan atan grupların geniş bir tabana sahip oldukları çok kuşkuludur. Cumhurıyetler arasındaki ekonomik işbirliği va bunun sağladığı kazançlar, ayrılıkçı akımlara karşı en büyük güvence olarak görünüyor. Ama milliyetçiliğın giderek güçlendiği ve Bolşevikler'in umudunun aksine, geri plana çekilmek yerine, daha fazla ön plana çıkmak istediği de bir gerçek Sovyet lıderlerıni Ekim Devrımı'nden bu yana uğraştıran ve Mihail Gorbaçov'un önüne de en önemli sorun olarak dikilen bir gerçek. Bugün Alın Bugünün Fıyatıyla Alın Amerikan Heldor yüzme havuzları; • Özel çelik konstrüksiyonludur. • Liner'lıdır. • Pompa, filtre.otomatik klorlama gibi tüm gerekli.donanımlara sahiptir. • Çatlama, sızdırma, tamir gibi problemleri kesinlikle yoktur. • Su altı müzik setinden, kar altında yüzmeye kadar yüzlerce faydalı aksesuarı vardır. 14 model ve 55 değişik boyut arasından seçme imkânı C^^) GOLF HAVUZCULUK TİC. ve SAN. A.Ş Tel (1)149 27340)145 0327 (1)145 1637 Fax (1) 1524489 Tl* 42878 ysl Ir Antalya Mudurü Vural Eruydaş Tel (31) 17 3794 1989da Nasıl Olsa Heldor Alacaksınız ERGUN BALCI Millimaç (Baştarafı Sporda) Amigoıaraan trıbunlerde kötü tezahurata engel olmaları istenecek. Tribunlerde kötü tezahüratta bulunan kişiler tespit edilip maçtan çıkarılacak. Saha içinde futbolcular teknik adam, masor, doktor, yönetici ve basın nıensuplarının dışmda hiç kımse bulunmayacak Statta surekli uyarı anonsları yapılacak. Maç öncesi ve devrelerde UEFA ve FIFA'nın bildirileri okunacak. Ortamın elektriklenmesi halinde maç oynanırken hakemin uyarısı beklenmeden anons yapılacak. • (Baştarafı 1. Sayfada) yok pahasına elden çıkardı. 2 Dunya Savaşı'na henuz 3 ay \ardı. 3 ay daha gecikılmis olsaydı Pıcasso'nun bu tablosunun nercdc oiacağı merakadeğer. Bcl^ıkalı bır koleksiyoncunun o tarihin parasıyla 80 bın İsviçre Frangı'na satın aldığı [ablo şımdi dc londra'da el değiştircrek bır Japonun oldu. Picasso'ya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle