25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 21 KASIM 1988 ÂT ile kültür bütünleşmesi zor iş NEDİM GÜRSEL MADRİD Ispanyol Komünist Partisi'nin uzun yıllar boyunca 2. adamı olmuş, Franco döneminde "Federico Sanchez" takma adıyla partinin gizli çalışmalanm örgütlemiş ve şimdi sosyalist Gonzalez'in Kultur Bakanı, yazar Jorge Sempnın'Ia Madrid'de, Plaza del Rey Alanı'ndaki biirosundayız. Paris'teki son görüşmemizden bu yana değişmiş, saçlanna ak dttşmüş. Her zamanki dost sıcaklıgıyla karşıladı beni. İngiltere kraliçesine Prado Müzesi'ni gezdirdiği için bir öncekirandevumuzuiptal etmek zorunda kaldığmdan özür diledi. Bakanlığa gelirken Gran Via boyunca yürümüş, kentin eski duvarlanna, yuvarlak kuleli, balkonJu taş yapılanna bakmıştım. Semprun'un romanlarında "Avnıpa'nın eıı mavi gögıi" diye söz ettiği gökyuzü kapalıydı. Ama yazarın çocukluk gunlerinden, yıllar boyu Federico Sanchez adıyla Madrid'de gizlilik koşullannda yönettiği siyasi eylemin coşkusundan yansıyan bir özlem vardı havada. Paris'ten gelirken "Federico Sanchez'in Vaşamı" adlı otobiyografisini yeniden okumuş; onu Madrid'de bakan koltuğunda değil, Franco'nun kurşuna dizdirttiği Grimau'nun da bir zaman lar gizlendiği Concepcion Bahamonde SokağYndaki kiiçük apartrakıp ilk gençliğinden beri içini kerniren bir düşü gerçekleştirmek, yazar olmak istiyordu. Ne var ki umduğu gibi olma'dı. Federico Sanchez'in siyasi yaşamı sona erdiğinde tspanya demokratik bir ülke değildi henüz. Sanchez, romancı Semprun olarak yaşamını sürdürdü. Şimdiyse sosyalist bir hükümette kültür bakanı. Diyeceğim, uzun bir aynlıktan sonra, o günkünden daha değişik koşullarda siyasete yeniden döndüm. Evet çok değişik koşullarda. Federico Sanchez, benim şimdiki durumumu hayal bile edemezdi. Eski 'illegal örgüt liderV, yeni Ispanya Kültür Bakanı, romancı Jorge Semprun: PORTRE / JORGE SEMPRUN Fransızca yazan Ispanyol 1923'te Madrid'de doğdu. İç Savaş sırasmda ' harekeü yönetti. Siyasi yaşamdan aynldıktan sonCumhuriyet hukömetinde görevli olan babasıyta ra asıl adı olan Jorge Semprun imzastyla her biri birlikte sürgüne gitti. Çok genç yasta Fransız Di yapkılar uyandıran romanlar ve senaryolar yazdt. renme Hareketine patlapcı madde uzjnanı olarak Dilimize Nedbn Gürsd tarafından çevrilen "Büyük katıldı, Gestapo tarajmdan tutuklanarak Buchen Yolcuhtk" adlı yapıtıyla Formentor Ödülü'nü, v/ald toplama kampına gönderildi. Dönuşte sürgün "ftamon Mercader'in fkinci Ölümü'yie Fransa'deki tspanyol Komünist Partisi'ne girdi, kısa sü da Femina ödülü'nü aian Semprun "SavaşBitti", rede yöneticiler arasında yer aldı. 1964 'te Ftman "ttiraf", "Z"gibi ünlüfilmlerin senaristi. tspando Claudin 'le birlikte partiden ihraç edilinceye dek ya Kitltür Bakanı olmadan once Paris'te yasıyor, Federico Sanchez adıyla tspanya'da gizli komünist kitaplannı Fransızca yazıyordu. ulke çapında yaygınlaşmasına çaba gostereceğiz. Ben bakan olmadan önce başlatılan altyapı kurma girişimlerini sürdürüp sonuca ulaştırabiimek önem verdiğim hedeflerden biri. Bu konuda yaratıcı olmaya, yeni fikirler ortaya atmaya çalışmalıyız. Halkın kültür tüketimıni öbür alanlardaki tuketimle eşit bir düzeye getirebilmek için altyapıya gereksinimimiz var. Bir başka sorun da ideolojik alanda karşımıza çıkıyor. İspanya'nın Avrupa Topluluğu'na entegrasyonu kültür konusunda oyle çok kolay gerçeklesebilecek bir şey değil. Soylemesi kolay da yapması zor. Örneğin ekonomik alanda yasalar aracılığıyla bazı düzenlemeler yapabilirsiniz. Toplumsal alanda da öyle. Kararnameyle bir versöz edilemez belki, ama bu konuda onemli bir sorunla karşı karşıya bulunduğumuzu kabul etmeliviz. Ulusal külturler, bolgesel demiyonım, çunkü Katalanlar ve Basklar bu terime çok kızıyorlar, evet ulusal kultürler, tspanya'da demokrasinin gelişmesinde belli bir rol oynadılar. Örneğin, Francoculuğa karşıydılar, bu bakımdan demokratik bir muhalefet oluşturdukları söylenebilir. Merkeziyetçı yapının çözülmesi demokrasi açısmdan gerekliydi. Üstelik lspanya'da bolgesel geleneklerin köklu bir tarihsel geçmişi de vardı. Jakobinist bir ulusal birlik sürecini hiçbir zaman yaşamadı bu ülke. Bölgeler ve ulusal topluluklar, merkeziyetçi mutlakiyete direndüer. Günümüzde, bu direnlo, tspanyol demokrasisi için sağ lider Suarez'in sosyalist Gonzales'den daha çok şey yapüğını soylüyordu. Nc dersiniz? SEMPRUN Çok yüzeysel ve aptalca buluyorum Carillo'nun yaklaşımını. Buysa beni hiç şaşırtmıyor. Son zamanlarda Carillo saçmalamaya başladı. Siyasi yaşamdaki ağırlığını yitirmesi, dörde parçalanan Komünist Parti'nin dördüncü birimini yönetmesi Carillo'yu hırçınlaştırdı. Suarez'in rolü çok önemliydi elbet, hatta bazı yönlerden belirleyiciydi. Ne var ki Gonzales'in bu rolu üstlenemeyecegi bir dönem söz konusuydu. Ispanyol halkının dehası bu "deha" terimini kullanmak biraz abartılı olacak belki, Ispanyol yurttaşlarının siyasi olgunluğu de üzerine düşeni yaptı, çunkü bunu yapması gerekiyordu. Carillo1 nun görüşünü çok polemik, hatta saçma buluyorum. "Yeniden Yapılanma" politikalannın ışığında bu bellek sonınunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir gelişme gösterecek komünistlerin belleği. Bundan böyle gerçek bir tarihsel tanıklığa mı dayanacak, yoksa bazı gerçeklerin gizlenmesine ya da çarpıhlraasına devam mı edecek? Gorbaçov içten mi? SEMPRUN Bilemiyorum. Geçmişle eleştirel bir hesaplaşmaya mı girilecek, yoksa Orwell'in yazdığı gibi komünistlerin belleği unutkan ve seçici bir bellek mi olmaya devam edecek, bunu şimdiden söylemek çok güç. Bildiğim, bu konunun büyük önem taşıdığı. Gorbaçov'un girişimini değerlendirmek için elimizde çeşitli ölçütler var. Bunların en belirle>ici olanlanndan birisi de bellek sorunu. Gorbaçov samimiyse, sosyalizmin geçmişine yaklaşımı olabildiğince açık olmalı. Haksızlık görmuş, çile çekmiş şahsiyetleri resmi bir biçimde saygınlığa kavuşturmakla işbitmez. Kuşkusuz 1992 fetiş oldu 1992'de Madrid, Avnıpa'nın kültür başkenti olacak. Konuşmanun kültür sonınlanna ağırlık vererek sü'rdürdim istiyonım. Ne gibi etkinlikler ongoriiyorsunuz bu alanda? Öncelik verdiğiniz konular hangileri? Amaçlannız, araçlannız neler? İspanya'nın Avnıpa Topluluğu'na tam entegrasyonu kültür alanında nasıl gerçekkşebilir? SEMPRUN 1992 tarihi çok düşündürüyor beni. Bu tarihte Madrid'in kültür başkenti olmasının yanı sıra, AT'ye üye ülkeler arasında ekonomik duvarlar da kalkacak. 1992 tapınılan bir tarih, neredeyse bir fetiş oldu. Sanki Ispanya bu tarihten sonra Ispanya olarak varlığmı sürdürmeyecek Bugünkü aydın tipi Macciocchi son kitabında "Önceden, partili organik aydın vardı, şimdiyse hükümete ve Avrupa kunımlanna bagımlı aydın tipi öne çıktı" diye yazıyor. Ne dersiniz? Sizi her şeyden önce bir a>dın olarak gördüğüm için bu konudaki göruşlerinizi merak ediyonım. Kendinizi bu iki aydın tanınından hangisine yakın buluyorsunuz? Yaşamınızın bir döneminde Gramsci'nin dejimiyle söylersek, "paıiili organik aydın", şimdiyse "hükümetle organik Uişkideki aydın" konumunda olduğunuz söylenebilir mi? II1U£ MJJlCIICiriIİI U U . çeken bır ınsan izlenımı uyandırdı bende, Zaten yanlış anımsamıyorsam, Fransa'da yayımlanan kitaplarından birinin adı da "Gurbet Zor Zenaat" idi. Ben de sürgünde yaşayan bir komünist olduğumdan durumuma yakınlık duydu. Gerçekten sürgünün acısmı yüreğinde yaşıyordu Nâzım. Sürgün yalnızca şiirini besleyen bir durum değil, bir var oluştu onun için. Acı veren bir var oluş. Prag1 da ilk karşılaşmamızda "Jvan İvanoviç" adlı piyesinden söz etmişti. Siyasi tartışmalar bir yana, Nâzım Hikmet'ten bende kalan izlenimi şöyle özetleyebilirim: Sürgünde nasıl soluk alıp verdiğine, nasıl yaşayabildiğine kendisi de şaşıran bir şair. Siz ondan daha gençtiniz. Sürgündeki yaşamlannızı anlattınız mı birbirinize? Karşüıklı dertleşip. yarenlik ettiniz mi demek istiyonım. Prag'da, Nezvalie yarenlik ettigini söyler de bir şiirinde... SEMPRUN Pek öyle sayılmaz. Nâzım Hikmet, sürgünü zor, hem de çok zor yaşadığmı doğru 1992 fetiş oldu 1992'de Madrid'in Avrupa'nın kültür başkenti olmasının yanı sıra A T'ye üye ülkeler arasında ekonomik duvarlar da kalkacak. 1992, tapınılan bir tarih, nerdeyse bir fetiş *~ I Partili aydın bitti Partili aydın günümüzde pek kalmadı. Leninci anlamda bir hegemonya anlayışının ürünüydü bu tür aydın. Neyse ki geçmişte kaldı. Ben partili organik aydın kavramını hiçbir zaman savunmadım zaten. Siyasi lider olarak partiye bağımlıydım, ama partinin ideolojik görüşlerini de, estetik görüşlerini de hiçbir zaman paylaşmadım. man katında "Büyük Volculuk"u yazarken düşünmüştüm. Karşınıda, bir zamanlar Franco polisinin tüm çabalanna karşın yakalayamadjğı Federico Sanchez yoktu, ama romancı ve bakan Jorge Semprun vardı. Kendisine ilk sonıyu, biraz da bu durumu aydınlığa çıkartmak amacıyla yönelttim: Federico Sancbez sizi bugün Gonzales hükumetinin bakan koltugunda gorsevdi ne derdi? Ve siz ona ne yanıt verirdiniz? SEMPRUN Bu çok yaansal, diyeceğim "romanesk" bir varsayım. "Romanesk" sözcüğünü gerçek dışı anlamında kullanıyorum. Evet, gerçek dışı bir varsayım, çünkü Federico Sanchez hiçbir zaman kendisini bir bakan olarak düşünmedi. Gizlilik koşullannda yürüttüğü siyasi savaşunım bu koşullar değişip Komünist Parti yasallık kazanır kazanmaz bırakmak istiyordu çünkü. Çoğu kez, partinin güçlü adamı Sanüago Carillo ile Federico Sanchez arasında tartışmalara yol açan bir konuydu bu. Carillo, Federico Sanchez'i yarunda istiyordu hep. Bir gün Komünist Parti lspanya'da iktidara geldiğinde onu bakan yapmayı bile düşünüyordu. Ama Sanchez demokrasiye geçildiğinde siyaseti bımiş gibi bir duygu var bazılarında. Oysa zaman 1992'de durmayacak ki! Bu tarihten sonra gerçekleştirmeye çalışacağımız tasanlar da programımızda yer alıyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde çok önemli etkinlikler öngorüyoruz. Barcelona'da olimpiyatlar yapılacak. Sevilla'da "Evrensel Sergi"yi açacağız. Amerika'mn keşfınin 500. yıldönümü dolayısıyla da gerçekleştirmeyi düşundüğu 1964 te partiden atıhncaya kadar Ispanyol Komünist Partisi'nin en etkin yönetıcilerinden olan Jorge Semprun, Madmüz tasarılar var. rid'de Kültür Bakanlığı'ndakı makamında Nedim Gürsel'le görüştü (Fotoğraf S Ûztunç) öncelik verdiğimiz konulara &£ gi koyup bir başkasını kaldırabi menin söz konusu ulusal kültür diyelim evet, halkımızın dehası, lince. lspanya'da başarılı bir kül lir, çalışma yasalarını değiştirebi lerin kendilerini ifade edebilecek Franco'nun ölümünden sonra antür siyasetinin uygulanabilmesi lırsiniz. Ama kültür alanında bu leri bir ortama yol açmasını do cak sağ koalisyonun desteklenmeiçin bir altyjpı oluşturmak gere mümkün değil. İspanya gerek sağ, ğal karşılamak gerekir. Ne var ki siyle demokrasiye geçiş surecinin kiyor. Örneğin 1992 yılına dek gerek sol ideolojiler açısından he ulusal külturlerin bu denli önem mumkun olabileceğini kavıamışMadrid kentini gerçek bir kütüp nüz geleneklerinden kopmamış, kazanması, Ispanya'nın Avrupa tı. Suarez eski yonetimin, bir bahane ağıyla donatabilirsem kendi Avrupa zihniyetiyle tam olarak kültürüyle bütünleşmesi açısmdan kıma geçmişin adamıydı. Yalnızmi mutlu sayacağım. Üniversite bütünleşmemiş bir ülke. Avrupa1 bazı sorunlar doğurabilir. Çunkü ca monarşist güçlerle reformistlekitaplıklarının durumu da Avru ya çekinerek, ürkerek bakıyor. Bu bir dönem evrensele doğru açılım rin işbirliği tspanya'da demokrapa ülkelerindeki benzerlerinden durumu değiştirmek, bir yandan göstermiş olan bu kültürler, şim siye geçişin ilk aşamasını gerçekbir hayli geride. Kütüphanecilik İspanya'nın ATye tam entegrasyo di kendi üzerlerine kapanma, ken leştirebilirdi. Ve Suarez, Komünist alanındaki açığımızı öncelikle ka nunu sağlamak, yani karşı dev dileriyle yetinme durumunda ka Parti'yi yasallaştırarak deraokrapatmak gerekiyor. rimci gelenekleri yıkarak tam de labilirler. tspanyol kültürünün de sinin önkoşullannı yarattı. Ülkedemokratik sürecin mokrasiyi kurmak gerekiyor; öte Avnıpa kimliği nedir? yandansa Avnıpa'nın bize yapaca mokratik ve evrensel yönleriyle, de gerçek birsağladı böylece. Ama bu yönleri benimsemiş Avrupa başlamasını Madrid'de çok sayıda kültürel ğı katkıları kabullenmek, hege kültürune katılımı, zaman içinde daha sonra seçmenlerin güvenini etkinlik olacak. Konserler, göste monyacılıktan uzak bir Avrupa ulusal külturlerin katılımını da yitirdi. Bu ilk donemeç geçilmiş, seçmenlerin büyuk çoğunluğu riler, sergiler gibi. Ama geçici et kültür kimliğini benimsemek, be sağlayacaktır inancındayım. toplumsal ve ekonomik alanlarda kinlikler bunlar. Biz kalıcı şeyleri nimseyebilmek gerekiyor. Bizim daha fazla demokrasi istemeye de gözden ırak tutmuyoruz. Ku açımızdan Avrupa kimliği, özgür Carillo yüzeysel tüphanelerin yanı sıra kültür mer düşunce ve demokrasi geleneğıni Bir siyasi sorum olacak, bel başlamıştı. Bu istekleri doğrultukezlerinin ve tiyatro okullannm pekiştiren bir kimlik olmalı. Di ki aynntı, ama yanıtınızı merak sunda Sosyalist Parti'yi iktidara lerseniz Platon*a dek götürebilir ediyonım. Gecenlerde okuduğum getirdiler. Iki aşama, iki farklı dösiniz bu geleneği. bir konuşmaanda Santiago Caril nem soz konusu. Suarez o donem Olumsuz, yani eleştirel anlamda. SEMPRUN Macciocchi'yle aynı düşüncedeyim. Partili aydın, günümüzde pek kalmadı. Leninci anlamda bir hegemonya anlayışının ürünüydü bu tür aydın. Neyse ki geçmişte kaldı. Macciocchi'nin oldu. Sanki Ispanya bu tarihten son kitabını okumadım. Bu ikin f^nnnvn vnrhâını n]nrak citanımı olumlu anlamda mıkul İSpanya OlürüK Varilgini lanıyor, yoksa oiumsuz aniamda sürdüremeyecekmiş gibi. Oysa mı? SEMPRUN sonra zaman 1992'de durmayacak ki! Partiyle ilişkisi... Ama siz de bir partili aydındınız. SEMPRUN Benim özel bir durumum vardı. Siyasi lider olarak partiye bağımlıydım elbet, bunu yadsırruyorum. Ama Komünist Parti'nin ne ideolojik, ne de estetik görüşlerini hiçbir zaman paylaşmadım. Örneğin, Kafka'yı, ne bileyim ben, bir Gorki ya da Şolohov'a yeğledim. Partili organik aydın kavramını hiçbir zaman savunmadım zaten. Bugünkü durumuma gelince: Hükümetle organik ilişkim bir zarnaplar partiyle.olan organik ilişkirriden farklı değil. Aydın eleştirel olmalı. Ben de eleştirilerini sakınan biri değilim. Hiçbir zaman da olmadım. Aydın hem eleştirel, hem de sorumlu olmalı. Önemli olan, eleştirel tavırla sorumluluğu bağdaştırabilmek. Yine aydınlan, özellikle de komünist aydınlan ilgilendiren bır soru daba. Otobiyografinizde "Komünistlerin beDegi ne yeterince saydam ne de eksiksiz bir bellektir" diyorsunuz. Kendi siyasi savaşımınızdan, Prag'da, Moskova'da. Madrid'le, Paris'te, Zurih'te başınızdan geçenlerden ornekler vererek eski yoldaşlannızın bazı olaylan anımsayıp bazılarınıysa unuttuklannı yazıyorsunuz. Bellek sonınu yalnızca bu kitabınızda değil, tüm yapıbnızda da çok önemli bir yer tutuyor. Sovyetler'deki son gdişmelerin, yani "Açıklık" ve azımsanacak bir şey değil bu, hatta bir bakıma çok önemli; ama arşivler açılacak mı, gerçek anlamda bir düşünce özgürlüğüne izin verilecek mi? Asıl bu sorulann yanıtı Gorbaçov'u değerlendirmede önem taşıyor. Son gelişmelere bakarsak bu yönde olumlu belirtiler olduğunu soyleyebiliriz. Ne var kı şöyle bir soru takılıyor aklıma: Acaba bu olumlu belirtiler bir taktik sonucu mu, yani Gorbaçov ekibinin geçmişteki ekiplerden farklı bir imaj yaratabilmek için başvurduğu bir taktik mi, yoksa bir strateji, yani dönüşü mümkün olmayan derin bir süreç mi? Bu soruya en doğru yanıtı zaman verecek. Knışcev döneminde de benzer bir durum yaşandığını, sonra kapalı topluma geri dönüldüğünü unutmayalım. Gorbaçov bazı konularda Kruşçev'den daha ileri gitti, ama ben yine de ihtiyatlı olrnamız gereküğini saruyorum. Bugün Sovyetler'de tutucularla refonncular arasındaki çatışma Kıuşçev dönemine oranla daha sert bir biçimde süruyor. örneğin Buharinin saygmlığı Kruşçev döneminde iade edilemezdi, ama az önce de söyledim, önemli olan insanlara saygınlıklarını iade etmek değil, gerçek anlamda saydam ve eksiksiz bir bellek oluşturabilmek. Hoşgörii ve eleştiri Ispanyol toplumunun özgül bir niteligi var. Juan Goyrisolo "Chroniques Sarrazines" adlı kitabında şunlan yazıyor: "Arap kültürii bilinmeden tspanyol kültürii anlaşılamaz." Az Ueride de şu göriişe yer verilmiş: Granada'nın düşmesinden sonra Arapça elyazmalar yakılmaya ve bu dilde öğretim yapan üniversiteler ortadan kaldınlmaya başladı. 15. yüzyıldan itibaren İspanya, etkileri günümüzde de süren tarihsel bir duraklama dönemine girdi." Goytisolo, bu duraklama döneminin, bir bakıma hoşgörüsuzlüğün günümüzde de surduğunu söylerken neyi ima ediyor? Günümüz Ispanyol toplumu engizisyon doneminden kalma bazı hoşgöriisüzlükler mi taşıjor hâlâ? SEMPRUN Günümüz Ispanyol toplumu çok, ama çok değişti. Goytisolo'nun söylediğinden daha dinamik bir toplumuz bugün. Ortak bilincimiz ve tarihsel belleğimizde hoşgörüden uzak bazı unsurlar bulunabilir. örneğin, bugün bir tarih kongresinin açılışına katıldım. Franco iktidanna muhalefet konulu uluslararası bir kongreye. Dört gün boyunca uzmanlar yakın tarihimizi araştırıp tartışacaklar. Olup bitenleri gün ışığına çıkarmak için bu tür bilimsel etkinliklere ağırlık vermeliyiz. Hoşgörüyü elden bırakmadan eleştirel bir yaklüşımla ele almalıyız tarihimizi. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Yalnızca siyasi ilişkilerde değil, toplumsal ilişkilerde de hoşgörüsuz tavırlara rastlamak olası. tspanya'nın kültür kimliğini beliriemek kolay değil. Franco rejiminin sona ermesinden sonra vanılmıyorsam ülkenizde bolgesel külturler yeniden canlandı. Katalonya ve Bask kültürleri örneğin. Ve demokratik hükümetler bu kültnrlerin yaşatılıp geliştirilmesi yönünde onlemler aldılar, bolgesel kültürleri ve dilleri desteklediler. Bu durum tspanya'nın Avrupa'ya tam entegrasyonu) la çelişmiyor mu? SEMPRUN Bir çelişkiden TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'dan Ortaklığımız, uçaklarda kullanılan koltuk başlığı ve battaniyelerin 1 yıl süreyle temizlettirilme işi kapalı zarfla teklif isteme usulü uygulanmak suretiyle ihale edilecektir. Anılan temizlik işinin toplam tahmini bedeli 49.000.000. TL. olup, konuya Uişkin geçici teminat tutarı 1.960.000. TL.'dir. Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç 23.11.1988 günü saat 17.00'ye kadar İstanbul, Atatürk Havalimanı THY A.O. Genel Yönetim Binası B Blok Asma Kat adresinde mukim Alım Satım Kurulu Başkanlığı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları kabul edilmeyecektir. Konuya ilişkin ihale 24.11.1988 günu saat 10.00'da yukandaki adreste yapılacaktır. Tahmini bedeli aşan teklifler, değerlendirme dışı bırakıhr. Şartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir. Şartnameler yukarıda belirtilen adresten temin edilir. Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu'na tabi olmayıp, ihale konusu temizlik işini yaptırıp yaptırmamakta tamamen serbesttir. AMEUL BELEOIYESI Ingiliz, Deneyinnli ve Profesyonel Daha önceki konuşmalanmızdan birinde bana Nâzım Hikmet'i tanıdığınızdan söz etmiştiniz. Biliyorsunuz Nâzım Türkiye1 de çok sevilen, çok okunan bir şair. Onunla ilgili bir anııuzı anlatır mısınız? SEMPRUN Nâzım Hik Sizinle, "Büyük Yolculuk'un met'le iki kez karşılaştım. Ilkinde Prag'da, ikincisinde Paris'te Yves Türkçe çevirisinde yayımlanan ayMontand'la Simone Signoret'nin nntılı bir konuşma yapmışum daevinde. Surgunde yaşamaktan acı ha önceden. Yazınsal yapıtınız üzerinde aynntılanyla durmustuk. Bu kez konumuzun gereği, kültür ve siyasel ağır bastı. Ama benim için her seyden once bir yazar, sevdiğim bir romancısınız. Son yapıtınız 'Beyaz Dağ'da ilk kez kadın kahramanlar ve cinsellik ön plana çıkıyor. Neden? Yaşamınızın uzun bir dönemini siyasi savaşıma adadığınız için mi böyle geç keşfettiniz kadınlann ve hazzın varlığını? Vaıiığmı demeyelim de önemini... SEMPRUN Kadınlann ve hazzın varlığını bu yaşta keşfetmedim elbet. Cinselliğin son romanımda öne çıkmasının doğrudan BÜTÜN ÖĞRETMENLER yazıyla, bir anlamda yazınsal olgunlaşmayla bağlantısı olduğunu söyleyebilirim. İlk romanlarımda ahlakçüık, cinsel konulardan uzak durmaya çabalayan militan bir ahlakçıhk ağır basıyordu. Sol yazında bu tür bir ahlakçı gelenek hâlâ var, bir ölçüde aşılmış olsa da. Engels bir mektubunda sol aydınlann cinsel yaşamdan soz etmeyişlerinden yakınır. Evet, Engels'ti yanılmıyorsam, Mara değil. Işte ben de cinselliği romancılığımın ilk aşamasında ön plana çıkaraT C Mıllı Eğıtım Gençlik ve Spor Bakanlığı madım, bir tur utangaçlık nedeÖZEL EMSA DİL EĞİTİM MERKEZİ KURSU niyle. dan söylemıyor, ama bu duygusunu karsısındakine derinden hissettiriyordu. Doğru, ben de sürgündeydim. Ama ben Batı Avrupa1 da yaşayan bir sürgündüm, o ise Doğu Avrupa'da. İki kez sürgündeydi sanki. Yarenlik ettiğimizi söyleyemem, ama mutlu değildi sanıyonım. Kısa bir süredir bakan koltuğunda oluruyorsunuz. Bakanlar kurulu toplanblannda bir romancı olarak canınız sıkılmıyor mu bazen? Yanılmıyorsam Malraux anılannda yazmıştı. Kültür Bakanı'yken, Bakanlar Kurulu'nda canı sıkıldıkça boş kâğıtlara desenler çizenniş. SEMPRUN Ben desen çizmiyonım, çünkü bu işi hiç beceremem. Ayrıca Bakanlar Kurulu toplantılannda carum sıkılmıyor. Bir yazar olarak kurulda bulunan kişileri gözlemlemek hoşuma gidiyor. Sosyalist Parti'de çeşitli gruplar, değişik insanlar var. Bu çeşitlilik hükümete de yansıyor ister istemez. Bakanlann tümu aynı değerde insanlar değil kuşkusuz. Ama onları, dayamşma gereği, şu anda eleştirmek istemem. Yürutme orgarunda etkinlik gösteren insanlan tanımak, onların hareket ve tavırlarını yakından gözlemleraek bir romancı için ilginç olsa gerek. Desen çizmiyorum. Dinlemekle, kimi zaman da not almakla yetiniyorum şimdilik. Aslında olup bitenleri belleğime yazıyorum, çok güçlü bir belleğim var biliyorsunuz. Bu malzemeyi bir gün mutlaka kullanmak niyetindeyim. 3J?€ İSTANBUL Tel 147 09 83152 82 71 72 flumel Cad Uo 92 4 Zekı Bev Ap! OsmanbeyISTANBUU ANKARA Tel 135 30 94135 23 97 Seıanm Caa No 8 Kal 5 K^ılay ANKAHA R TİYATROLARI Harbiye M. Ertuğnıl Sahnesi (140 77 20) MEKSANDR CFLMAN GELİBOLU'DAN ÇAĞRI Cezaevlerındeki insan haklarına aykırı uygulamalarda ve ağır fizıkı koşullardan kaynaklanan sorunlar, 1 Ağustos Genelgesrnın uygufamaya konulmasıyla yeni boyutlar kazanmıştır. Bugün Türkiye cezaevlerınde binlerce tutuklu ve hükümlü ınsanca yaşam koşullarına kavuşabilmek için açlık grevı yapmak zorunda kalmıştır ve ölüm noktasına geîmiştir. Demokrasi ve insan haklarına inanan tüm kişi ve kuruluşların demokratik tepkılerini dile getırmeye ve yetkılileri konuyu temelden bir an önce çözmeye çağırıyoruz. Recep Yüzüak (Gazeteci), Süleyman Işleyen (Emekli öğretmen). Cavit Öziibir (Mali muşavir), Biilent Ergün (Serbest meslek), Öznur ilhan (Muteahhil). Tamer İlhan (Muteahhit), Ahmet Tüfekçi (Tiiccar), Irfan Güner (Kitapçı), Sadık Güneş (Dişçi), Hayati Kocaman (Dişçi), Atilla Şener (Dişçi), İsmail Işbilen (Dişçi), Ergin Fidan (Dişçi), Bülent Anıl (Dişçi), A.N. Kırmızı (Dişçi), Munir Ersoz (Dişçi), Burhan Koç (Emekli), Hakan Akça (Balıkçı), Reşit İlhan (Emekli), Bülent Yılmaz (Sanayici), Emine İlhan (Anne), Nigar Özübir (Muhasebeci), Gursel Köksal (Diş hekimi), Erkan Tüze (Kuyumcu), H. İbrahim Daldadurmaz (Çiftçi), Burhan Daldadurmaz (Çiftçi). 2127 KASIM BİZ AŞAĞIDA İMZASI ÖLANLAR TurkçcM Bc'pı PAKSO^ Yonelenkr O VEFRFMOVAKA1 YAGİN ANTON ÇfHOV TurkçrM Bclp PAKSOY >onetcn Lconıd HEIFETS (Pa7jf İ500IK 10t FatBı Reşat Nuri Sahnesi (526 53 80) SAM SHFPARD VAHŞİ BAT1 urkçtM Yıldınm 71 RkFR Ymıcten Tun s V ALMAN (SJI, :O 10ı OİSÇFR SIMER VİŞNE BAHÇESİ GECENİN KULLARI F J Benzer süreç Yves Montand ve Jorge Semprun, başlangıcı 'parti bağlan'na dayanan bir dostluktan geliyorlar. Biri Fransız, ötekı Ispanyol komünist partıleri içinde sıkı calışmalar yürütmüş, ancak 'aydın bağımsızliğı'na olan düşkunlükleri nedeniyte partilerinden kopmuşlar Birçok ilişkiyı, yeni dostluğu biriikte yaşamışlar. Orneğin Semprun, şair Nâzım Hıkmefi Yves Montand'ın evinde tanımış. Yıne Yves Montand ve Simone Sıgnoret'nm başrolde olduğu "Itıraf" adlı filmın, yine Montand'ın oynadığı "Z"nın senaryolannı yazmış. Fotoğrafta Montand ve Signoret Moskovada. CEP TİYATROSL (Harbiye M.Ertuğrul'da) GÜNDEN GECEYT: Turkçcsı Gcncav Ol RC'N Yonaen Hakan ALTINER tPlcsı 20 X»PtT^emhcCuma 2(< ^1 FL(CIK O'NEll I Üsküdar Musahip/ade Celâl Sahnesi (333 03 97) KARALARIN MEMEDLERİ C UİIT *TA\ OVUNCÜNLERI Çarşamba 15001030/Ptntmbt 2030 .Cuma 20 30/C tKl 1S 0020 JO Paıar 15 0018 30 tlk romanınız, 'Büyük Yolculuk'ta felsefi göndermeler vardı. Lukacs'a, Marx'a, Sartre'a göndermeler. Son romanınızdaysa yazınsal göndermeler ön planda. Özellikle Kafka'yı çok sık anıyorsunuz. 'Mümkün olan tek yaşam biçimi edebiyat' diye bir tümce var, Kafka'yla ilgili. Oysa sizin için uzun süre, mümkün olan tek yaşam biçimi siyasetti. SEMPRUN Siyaset kişisel bir seçimdi yaşamımda. Ama belli tarihsel koşulların içinde yapılmış bir seçim. Sonra edebiyata yöneldim, bu koşullar ortadan kalkıııca. Şimdi yine siyasetin içindeyim. Yaşamım siyasetle edebiyat arasında gidip gelmelerle geçti diyebilirim. Düz bir çizgi izlemedim. Kopmalardan, geriye dönüşlerden, ileriye sıçramalardan oluşan bir e\rim izledi yaşamım. Bir süre sonra siyaset ve edebiyatın dışında, metafizik sorunlara yöneleceğim gibi bir duygu var içimde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle