19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhunyn Malbaacılık vc Gazctecılık TUrk Anonım Şirkcıı adına >adn NMİİ • Genel Yayın Müdürü Hasaa C m i Münsesc Müdurü: EmJac UpkhgU, Yazı l$lm Müdürü: Okay Gooeıni.. • Hîbtr Merkezi MOdüru Yalçıa Bay», Sayfa Düzcnı Yönnmtn: AH \nr, 9 Temsıkıler: ANKARA Yalpa Doftaa, İZMİR: Hiknwl Çttiakaya, ADANA Ctitt Istanbul Haberlen Eriıan AkyıMu. Dış Haberler Eifum Balcı. Ekonomı Ctagiz Turiun, Küilür CHal ÜsM», Spor Danıjmaılı: Abdalkadir Yacclnıaa. Düzelıme Rtflk Purbaş, Bıiıml inı.n Şahin Alpa>, Iş Sendıka Şvkraa Ktttaci. Yun Habcrlcrı Nrrdet Dotaa. Dızı Yazılar: Ktrrrn Çalışkan. • KoordınalOr AboKI Korobaa. • Malı Işler. Erol Erkul. • Muhasebe: Bakal toner • BılıçePlanlama Strgi Anıa • Rcklam onıa. Ek Yayiniaj. Halya Akyoi # Idarc: HâMyia Garer, Işlctme: Önder Çtlik, BılgıUlcnı. N«l laai. ftuon >» Yayan Cumhunyti MalbMcılık vt Gurtecılık T A 5 Türk Oca*ı Câd 39/41 343J4 IM PK 24*l«anbul Tel 512 05 05 (20 h»ı; Tele< 2224« Fix II) 526 60 72 # Burolar A a t a n : Zjyı ü o k a l p BJv InkılapS N o 19/4 Tel 133 11414'' Tele* 42344 F u . (4) 133 II 41,428 9 I n i r H Zıya Blv 1352 S 2 / 3 Tel 13 !2 30 Tele» 52359 Fa* (51) 13 12 30 T 9 Adaai" Inonu Caıl I I 9 S *io I Kjl 1. Tel |1455OII9' 31. Teie< 62155. F u ( 7 1 ) 3 2 1 0 ) 6 TAKVİM: 31 EKİM 1988 Imsak: 5.00 Guneş: 6.26 Öğle: 11.53 Ikindi: 14.42 Akşam: 17.09 Yatsı: 18.30 ..Ve 12 Eylül YÖK'ü yaratü Ö fS yıllık YÖK sisteminde değişiklik, ^fsiyasal tartışmaların öncelikli konuları yarasında yer alıyor. YÖK'ün kuruluşundaki anlayış, sistemin aksaklıkları konusunda ipuçları verıyor. S u a ş YÖK sisteminde değişiklik, kamuoyunun öncelikli tartışma konuları arasmda. 8 yıllık bir denemede "YÖK ne getirdi ne götürdü?" "Çağdaş bir üniversite nasıl olmalıdır?" Gtncay Şaylan'ın incelemesi bu sorulara yanıt ararken, YÖK'ün kuruluşundaki anlayıslara ve yapısal aksaklıklara da ışık lutuyor. Üniversite gençliğini anarşi kaynağı olarak gören askeri anlayış "harp okulu gibi üniversite" özlüyordu Çevre bakanlığı önerisi ANKARA (ANKA) Sağltk ve Sosyal Yardım Bakanı Nihat Kitapçı, tün. dünyada oiduğu gibi ^ Türkiye'de de çevre kirliliğinin önlenmesine ve çevre korumacılığına iliskin çabaların yoğunlaştığına dikkati çekerek, çevre sorunlannın, "tek elden yürütülmesi" gerektiğini söyledi. Kitapçı, bu amaçla çevre ile ilgili bir bakanlık kurulabileceğine ısaret etti. Bakan Kitapçı, " Öncelikle altyapımn düzenlenmesi, sahillerin kirlenmesinin önlenmesi lazım. Ormanlann yıkımınm önlenmesi, hatta temiz tutulması lazım. Bu amaçla tek bir bakanlık kurulabilir ya da bütün bakanlıklann belli bir program dahilinde, kişilerin inisiyatifine bırakılmaksızm üst seviyede koordinasyon yoluyla konuyu ele almalan gerekir" dedi. YÖK Yasası'nı hazırlayan komisyonun çekirdeğini oluşturan 2 kurmay albay ve kurmay yarbay, üniversiîede harp okulu benzeri tek tip ve sıkı denetimli eğitim öngörüyorlardı. 1 YÖK 'e yönelen eleştirilerde hedef haline gelen Prof. Doğramacı, 12 Eylül tarafından hazırlanmış bir yapıda "yönetsel becerileri" nedeniyle görevlendirilmiş bir uygulayıcıdan ibaretti. oluşumunda öncelikli referans noktası oluşturmuş bulunmaktadır. Örneğin harp okullannda hangi gun, hangi saatte, hangi dersin verileceği ve konunun nasıl işleneceği onceden ayrıntılı bir planlama ile belirlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle herhangi bir dersi veren bir subay başka bir göreve tayin edıldiğinde aynı dersi verecek bir başka subay bulmak çok ciddi bir sorun sayıfmamaktadır. YÖK'te de, özellikle denetimi sağlaması açısından benzer uygulamaya gidildiği görülmektedir. Örneğin 13. maddenin b fıkrasında rektöre, "gerekli gördugü hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde gorevli öğretim elemanlannın ve diğer persondin görev yerlerini degiştirmek veya yeni görevler vermek" yetkisi tanınmıştır. Bu hükmün, yukarıdan atanan bir kişi olarak rektöre ne büyük bir olanak tanıdığı ve bilimsel özgürlüğu ciddi bir biçimde yaraladığı açıktır. GENCAY ŞAYLAN Türkiye'deki siyasal tartışma gündeminde üniversite konusu daima ön sıralarda bir yer almıştır. Üniversite ve yükseköğrenim kurumlannın siyasal yaşamda öncelikli bir sorun alanı oluşturması sadece Cumhuriyet dönemine özgü değildır. Osmanlı lmparatorlugu'nun son döneminde çeşitli yükseköğrenim kurumlanmn ve II. Abdülhamid döneminde faaIiyete başlayan üniversitenin siyasal yöneticilerce çok sıkı bir biçimde izlendiği ve sık sık mudahalelere hedef oiduğu bilinmektedir. Politikacüann, devlet adamlannın üniversitelerle ilgisi Cumhuriyet döneminde de devam etmiş; çeşitli yıllarda yükseköğrenim sisteminde köklü yeniden düzenlemelere gidilmiştir. Örneğin tek parti yönetimi sırasmda, 1933 ve 1946 yıllarında üniversitelerle ilgili yeni yasalar çıkanlarak, Türk üniversitelerinın Batı üniversitelerine benzemesi yolunda önemli adımlar atümıştır. 19S0 sonrası çok partili yasamda da üniversitelerle iktidar çatışması siyasal gündemde ağırlıklı bir yer tutmuş ve üniversiteler 1961 Anayasası'nda belli olanakJara ve güvencelere sahip kılınnuştır. 12 Eylül 1930 askeri müdahalesinden sonra işbaşına gelen yönetim de üniversiteyi yeniden düzenlemeyi öncelikli hedefleri arasına koymus ve bu amaçla çıkardan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile gerçekten köklü değişimleri gündeme getirmiştir. Ancak bu değişim sorunu çözmemiş, aksine ağırlaştırarak tartışmanın kapsam ve içeriğini ileri boyutlara taşımıstır. Nitekim gunümüzün siyasal tartışma gündemindeki öncelikli sorunlardan birinin üniversite ya da YÖK sistemi olduğu görülmekledir. Trenlere çocuk oyun yerleri ANKARA (AA) TCDD, başta mavi trenler olmak üzere, ana hat yolcu trenlerinde seyahaı etmeyi cazip hale getirmek için yeni düzenlemelere gidiyor. TCDD Genel Müdürü Birkan Erdal, trenlerde çocuklar için oyun yerleri düzenleneceğini bildirdi. Erdal, özellikle AnkaraIstanbul arasında gündüz sefer yapan mavi trenlerde oyun yerleri oluşturulmasmm > düşünüldüğünü ve buralardan 6 yaşa kadar olan çocuklarm yararlanabileceklerini söyledi. Genel müdür, '"Trenlerde ayrıca televizyon ve video seyretme imkânı sağlanacak. Okuma ve toplantı salonlart düzenlenecek" dedi. Erdal, trenlerin yani sıra garlarda da yeni düzenlemelere gidildiğini ifade ettL Tek tip öğretim Bunun dışında YÖK sisteminde üniversiteler ve izlenen ders programları olabildiğince birbirine benzer hale getirilmeye çalışılmış; örneğin bu benzerliği sağlamak için birçok üniversitede yeterli sayıda öğretim üyesi olmayan yepyeni bölümler açılmıştır. Ayrıca bütün yükseköğrenim kuruluşlarında her ders için 2 vize ve bir de dönem sonu sınavı zorunlu hale getirilmiştir. lleride tartışılacağı gibi bu tek tip düzenleme sonucu olarak sınav kâğıdı okuma öğretim üyeleri için çok ağır bir yük haline gelmiştir. YÖK sistemini hazırlayanların kafasındaki "üçiincii ilke, yükseköğrenim kurumlarını poritika dışı tulmaktır." Aslında sistemin ideolojik yönlendirme ve denetim açısından iyice politize edildiği görülmektedir, ama YÖK hazırlayı cıları için bu, politikaya bulaşma sayılmamaktadır; onlar için önlenmesi gerekli politizasyon siyasi panilerin ve seçilmiş kişilerin etkileridir. örneğin yasanın 59. maddesi öğretim üyelerine siyasi partilere ve bunlann yan kuruluşlarına üye olmak yasağını getirdikten başka kamu yaran olanlar dışındaki herhangi bir derneğe üyeliği rektörün iznine bağlamıştır. Yani bir öğretim üyesi, örneğin bir akademik derneğe üye olmak için rektörün iznine gereksinme duymaktadır ve temel özgürlüklerden biri olan derneklere üye olma açısından öğrencilere göre çok daha kısıtlı bir konumda bulunmaktadır. ÜNİVERSİTE'YE SIKI DÜZEN 12 Eylül MGK'sının önde gelen hedeflerinden birısi. üniversiteyi askeri anlayışla "sıkı bir düzen" içine sokmaktı. YÛK böyte doğdu etkileşim içinde Turk üniversiteleri özerklik ile siyasi denetim yönleri doğrultusunda uçtan uca değişik düzenlemelere konu olmaktadır. 1981 yılında yasalaşan YÖK sistemi ile sözü edilen diyalektiğin çözüldüğü ve üniversitelerin, Cumhuriyet tarihinde gönilmemiş ölçüde siyasi iktidarın denetimi altına girdiği açıktır. 12 Eylül askeri darbesinin resmi gerekçesi, "Cumhuri>eti konımak ve kollamak" biçiminde tanımlanmıştır. Resmi gerekçeye göre ülke içindeki silahlı çatışmalar, şiddet ve lerör Cumhuriyet rejimini ve devletin varlığını tehlikeye düşürmüş, Silahlı Kuvvetler lç Hizmet Yasası'nın kendilerine verdiği görev gereği müdahale etmek zorunda kahnıştır. Ancak bilindiği gibi müdahale, silahlı çatışma ve terörü durdurmakla yetinmemiş, toplumsal kurumlar yeniden örgütlenmiştir. Yeni bir anayasa, yeni siyasi partiler ve yeni temel yasalar sözü edilen örgütlenmenin kapsam ve içeriğini ortaya koymaktadır. Yükseköğrenim sistemindeki yeni düzenleme, esas olarak müdahaleyi yapan kadroların tercihleri doğrultusunda olusturulmuştur. Yüksek Öğretim Kanun Tasansı'nı hazırlayan İhtisas Komisyonu'nda 2 kurmay albay, 2 kurmay yarbay ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın danışmanı ve hukuk müşaviri görev yapmıştır. Komisyon, tasarıyı hazırlarken yoğun bir çalışma yapmış, bu arada çe 12 EYLÜL'ÜN YÖK İLKELERİ 1) tdeolojik denetim: YÖK Yasası'nda üniversitenin ideolojik denetimine ağırlık verildL 2) Tek tip e ğ i t i m : Üniversiteye, harp okulu benzeri tepeden atamalı tek tip eğitim getirildi. 3) P o l i t i k a dışı: Üniversite, siyasi iktidar dışında tutulup devlet başkanına bağlandı. şitli üniversite çevrelerinin ve öğretim uyelerinin de görüşlerini almıştır. Üniversitede solcu ya da demokrat eğilimli olarak lanınan öğretim uyelerinin de görüş bildirmek üzere komisyona çağrıldığı bilinmektedir. Ancak komisyonun üniversite çevrelerinden gelen görüşlere pek iltifat etmediği; bir başka deyişle YÖK sisteminin komisyon kurulduğu andan itibaren hedeflendiği söylenebilmektedir. Yükseköğrenim sistemi ile ilgili tasarıyı hazırlayan komisyonun, düzenlemeyi daha önce kafalarında belirledikleri 3 temel hedef ilke üzerine oıurtmaya gayret gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu üç temel ilke, yükseköğrenim kurumları üzerinde sıkı bir ideolojik ve yönetsel denetim mekanizması kurmak, denetimi kolaylaştıracak biçimde yükseköğrenim kurumlannda standaı tlaşmaya yonelmek ve üniversiteye politikanın girmesini önleyici önlemleri almak biçiminde tanımlanabilmektedir. Sözü edilen bu 3 ilkeyi açmak YÖK sisteminin oluşumu hakkında aydınlaticı olacaktır. Sistemde yönetsel denetimi sağlamak için bölüm başkanlığı, dekanlık, rektörlük gibi görevler için yukarıdan atama ilkesi getirilmiş ve bütün üniversitelerin üzerinde yetkili bir kurum olarak YÖK oluşturulmuştur. YÖK üyeliği için 8 üyenin üniversitelerarası kurulca 25 yılhk profesörlerden seçilmesi bir bakıma atama sisteminde, seçim sistemi lehine bir delik gibi görülse de bunu fazla abartmamak gerekmektedir. Çünkü üniversitelerarası kurul uyelerinin yarısından azı üniversite senatosunca seçilen kişilerdir; kurulda atanmış rektörler ve Genelkurmay temsilcisi çoğunluğu oluşturmaktadır. Yükseköğretim Kanunu'na bakıldığında, yönetsel denetimin ön planda tutulduğu ve akademik düzey kaygısının ağırlıklı bir rol oynamadığı görülmektedir. Buna ek olarak profesörlük bir kadroya yukarıdan atamaya bağlı kılınarak akademik bir basamak olmaktançıkarılmıştır. Profesörlüğe yüksehnede bir akademik komisyonun değerlendirmesi söz konusu olmakJa birlikte nihai atama yetkisi, kadro tahsisine bağlı kılınarak YÖK'e bırakılmıştır. Tasarıya nihai biçim verip yasalaştıran Milli Güvenlik Konseyi'ndeki tartışmalar, "en önemli sorunun ideolojik ve yönetsel denetim" olduğunu göstermektedir. Örneğin sistemin ana ilkelerini belirleyen 5. maddesinin tartışmasında "örf ve adet" üzerin Neden miidahale? Politikacıların ya da siyasi iktidarların üniversitelere sürekli müdahalesi, gelişmekte olan iilkelerin kaçınılmaz yazgısıdır. Örnegın gelişmiş, demokıasinin bir yaşam biçimı haline geldiği ülkelerde üniversitelerin yönetim biçimleri, üniversitesiyasi iktidar ilişkisi kamuoyunu ilgilendirmeyen, siyasi tartışma gündeminde kolaylıkla yer bulamayan konulardır. Kuşkusuz 1968 ayaklanmalarında oiduğu gibi bu ulkelerde de üniversite öğrencilerinin eylemleri, üniversitelerin yönetim biçimi ve öğretimin içeriği zaman zaman siyasal yaşamın en ağırlıklı sorunlan haline gelebilmektedir. Ancak bu durumun geçici oiduğu ve bir süre sonra üniversitelerin siyasi tartışma gündeminden çıktığı kolaybkla göslerilebılir. Buna karşılık gelişmekte olan ulkelerde, örneğin Türkiye'de üniversiteler sürekli olarak siyasi iktidarın gündeminde kalmaktadır. Bu özelliği 2 ana nedene bağlı olarak açıklamak mümkün gözükmektedir. 1. Üniversiteler esas işlevi bilim üretmek olan kurumlardır. Bilim ya da bilgi tarafsız değildir, doğrunun ölçeğidir. Buna siyasi iktidarlann ilgi duymaması, bilim üreten kurumu denetimi altına almaya kalkışmaması olanaksızdır. Her siyasi iktidarın, her toplumsal düzenin alternatifi vardır ve bilimin nerede yer alacağı bu çekişmede önemli etkinlikler sağlayabilecektir. Bunun sonucu, bilimin ve üniversitenin denetlenmesi eğilimlerinin kaçınılmaz bir biçimde gündeme gebnesidir. 2. Üniversiteler nitelikli iş gücünü eğitmekte, bir başka deyişle yannın yönetici kadrolarını haarlamaktadır. Bu nedenle de üniversiteler ideolojik kontrol açısından çok önemli bir alan haline gelmiş gözükmektedir. tdeolojik kontrol gereği, kaçınılmaz bir biçirnde devlet, yani siyasi iktidar müdahale ve denetimi anlamına gelmektedir. YÖK neyin sonucu? Üniversitelerle siyaset ilişkilerine bakılınca ülkemizde son yarım yüz yıl içinde ilginç bir diyalektiğin kendini gösterdiği söylenebilmektedir. Üniversitelerin bağımsızlaşması ve özerkleşmesi demokratikleşme sürecinin ağırlıkh öğelerinden biriyken, siyasi ik tidarların üniversiteyi denetleme eğilimi buna zıt bir etkiyi ortaya çıkarmaktadır. tşte bu iki karşıt Yasa üniversite özerkligi adına Milli Eğitim Bakanlığı'nın YÖK üzerindeki yetkilerini iyice kısıtlamış bulunmaktadır ve bunun gerekçesi yükseköğretim kurumlarına siyasi içerikli müdahaleyi önlemektir. örneğin 5. maddenin f f fıkrasında yeni bir üniversite, fakülte, enstitü ve >1iksek okulun ancak kanunla kurulacağı belirtildikten sonra böyle bir kanun için "Yükseköğretim Kurulu'nun olumlu görüş veya önerisi" koşulu getirilmiştir. Yani Y'ÖK'un iradesinin hükümet ve TBMM için Genel olarak askerlerin seçilmiş oolitika eğer Milli Eğitim Bakanı bir siyasi partinin tudur ve yükseköğrenim kurumlarını bu si sınırlayıcı olabileceği hükme bağcılara guvenmedikleri bilinmektedir. 12 Ey üyesi olarak, bakan olarak geçer de Yükse yasal etkilerden korumak gerekmektedir; lanmıştır. Bunun ilginç bir düzenlul'u yapanlar da bu genel eğilimin dışında köğretim Kurulu'na müdahale edecek olur aksi takdirde özerklik ilkesi ortadan kalkmış leme olduğuna kuşku yoktur. kalmamışlardır. YÖK düzenlemesi alanında sa, o zaman bunun özerkligi ortadan olacaktır. Ama buna karşılık ister seçim yobu eğilimin tipik göstergesi Milli Eğitim Ba kalkar." lu ile, ister darbe ile iş başına gelen bir dev Generallerin eseri kanı'nın yetki ve etkinliğinin budanmasıdır. Milli Eğitim Bakanı'nın YÖK'e başkanlık let başkanının, üniversite yönetimine YÖK sistemi nasıl oluştu soruAslında 12 Eylül generallerinin, olağan du etmesi konusunda da Orgeneral Nurettin Er müdahale etmesi, atamalar yapması siyaset zende de milli eğitimi seçilmiş politikacılara sin şu goruşleri dile getirmiştir: olmayacak, özerklik ilkesinin işleyişini zede suna verilecek cevap açıktır. bırakmak istemedikleri anlaşıimaktadır. Ör"Eger biz, Milli Eğitim Bakanlığı'm par lemeyecektir. Görüldüğü gibi yeni düzende YÖK, 12 Eylül müdahalesini yaneğin MGK'deki YÖKMilli Eğitim Bakanı liler üstii bir hale getireceksek, ki bunu dıı üniversite öğretim uyelerinin kurumlannın panlann eseridir. Müdahaleyi ilişkileri konusunda Orgeneral Tahsin Şahin şunuyoruz geçici bir sureyle bunu verelim, yönetimi ile ilgili etkıleme, hatla bundan da planlayan ve gerçekleştiren geneka>a şöyle konuşmuştur: (MGK Tutanak zararı yok. Bizim ne kadar süre burada ka ötede görüş bildirme olanakları yok edilir raller toplumun yapı ve kurumlarını yeniden düzenlerken üniverDergisi, cilt 5, sahife 21): lacağımızı söylemek de rnümkün değil ama ken, "özerklik" adına ilginç uygulamalar gesiteyi bu düzenlemeru'n dışında bı"Eğer Milli Eğitim Bakanı bundan e\vel başkanlığını >apsın (bakan) fakat anayasa çı tirilmektedir. YÖK sisteminde sıkı bir rakmamışlardır. Bırakmamalarını konuşmuş olduğumuz gibi mutlaka partiler karken bunu düzenlemek zorundayız." üniversite dışı devlet makamları denetimi ge da doğal karşılamak gerekir. Yedışı bir kisi olacak ve devlet başkanı tarafınGoruldüğu gibi 12 Eylül'de yonetime el ko tirilirken örneğin TBMM ve Milli Eğitim Ba ni yapılanma, otoritenin ön pladan seçilecekse, bunun (YÖK'ün) ona bag yanlar için seçilmiş, siyasi partili bakanlar ya kanlığı'na karşı ileri bir özerklik olanağı na çıkması, çoksesliliğin olabildilılığı belki düşünülebilir efendim. Ancak, da politikacılar eliyle yapılacak siyaset kö sağlanmıştır. ğince kısıtlanması ve devletin kamusal yaşam üzerindeki denetiminin yoğunlaşması gibi temel seçmelere dayanmaktadır. YÖK sisteminin oiuşumunu da bu çerçevede düşünmek gerekmektedir. siteyi kurmaları istenmiştir. An etki etmiştir. Siyasi iktidarlar, 1930 lu yıllarda Nazi zulmünden kaçan 70 YÖK düzeni genel olarak kalaşmalarda ayrıca gelenlerden en 1950'Ii yıllarda "bakanlık emrine Alman profesörü Türk üniversitelerinde kısa zamanda Türkçe öğrenmeleri alma" gibi uygulamalarla üniver muoyunda pek benimsenmemiş çalışarak ileri, çağdaş, demokrat bir üniversite ve Türkçe bilimsel eser yayımla sitelere müdahale girişimlerinde ve özellikle tekrar çok partili simaları da istenmiştir. Böylece bulunmuşlarsa da özerk üniversite yasal yaşama geçilmesi ile YÖK'e geleneğinin temellerini attılar. 193O'lu yıllarda 70 Alman profe düşüncesi kamuoyuna etkili bir karşı eleştirilerin şiddetlenip, geBurada ortaya çıkan ve tartışıl mek, buralardakı çalışmalara ka sörü Türk üniversitelerinde (İs biçimde mal olmuştur. 1961 Ana nişlediği gozlemlenmiştir. İlginç ması gereken soru üniversitelerin tümak Amerikalı ya da Avrupalı tanbui Üniversitesi, İstanbul Tek yasası ile de bu özerklik anayasal nokta, sözu edilen bu eleştirilerin gerçekten diğer toplumsal kurum bilim adamlan için çok önemli bir nik Üniversitesi ve Ankara Dii bir guvenceye kavuşmuştur. odak noktasında Profesör Ihsan lara göre ileri olup olmadığı ve ol iş sayılmıştır. 1933 yılında faşiz Tarih) çalışmaya başlamışlardır. Ancak bir taraltan siyasi ikti Doğramacı'nın bulunmasıdır. dularsa bunun nedenleridir. Ya min iktidara gelmesi ile Alman Bu bilim adamlan Türkiye'de darların üniversiteleri denetime Profesor Doğramacı, sanki YÖK kın üniversite tarihine bakıldığın üniversitelerinin bu parlak döne bilimsel bir Rönesans yaratmayı almak arzusu, diğer taraftan da sisteminin tek sorumlusuymuş gida gerçekten özgün ve ağırlıklı bir mi son bulmuş, yüzlerce bilim ummuşlar ve örneğin Amerika' bilim üretme ve çağdaş gelişme bi bir görüntüyle gündeme gelmişkoşulun varlığından söz edilebil adamı üniversitelerden kovulmuş yı tercih eden bazı ünlü meslek leri izleme açısından üniversitele lir. Kuşkusuz YÖK düzeni, yani mektedir. Bu, faşizmden kaçan tur. Bu gelişmeden en fazla yarar taşlarını da Türkiye'ye kazandır rin dünyadaki diğer üniversitele uygulamalar, başlangıçtan beri çok sayıda Alman bilim adamına lanan 2 ülke Amerika ile Türkiye maya çahşmışlardır. Örneğin fı re göre giderek geride kalması Profesör Doğramacı eliyle gerçekAtatürk Türkiyesi'nin kucak açıp, olmuştur. zikçi Franck ve mantıkçı Courant 1970'li yıllardan itibaren yeni bir leşmektedir. Ama unutulmaması onları universitelerde çalıştırmaMustafa Kemal Türkiyesi'mn, bile bir sure ülkemizde kalıp yer reform düşüncesini gündeme ge gereken nokta Profesör Doğramasıdır. ülkelerinden sürülen ya da kendi leşmeyi ciddi olarak düşünmüşler tirmiştir. Bu dönemde görev ya cı'nın bir uygulayıcı konumunda Alman universitelerinin 1933 istekleri ile ayrılan bu insanlara dir. pan çeşitli hükümetlerin birer re bulunmasıdır. Sistem 12 Eylül yılına kadar dünya biliminin en derhal kucak açtığı bilinmektedir. Işte başta bu Alman bilim form tasarısı hazırladıkları bilin güçleri tarafından hazırlanmış ve seçkin kurumları olduğuna hiçbir Gelen AJman hocalan ile özel an adamlannın katkısı olmak üzere mektedir. Işte 12 Eylül 1980 gü akademik olmaktan çok yönetsel kuşku yoktur. Birinci Dunya Sa laşmalar yapılıruş, bu kişilere üni çeşitli tarihsel koşullara bağlı ola nü iş başına gelen askeri yönetim, becerileri ile ün yapan Profesör vaşı yenilgisi ve bunu izleyen eko versitede profesörlük verilerek rak Türkiye'de ileri, çağdaş ve de çıkardığı YÖK düzenlemesi ile Doğramacı uygulayıcı olarak senomik bunalım bile bu durumu Türk meslektaşlarına göre 4 mis mokrat bir üniversite geleneği yer uzun zamandır tartışılan yeniden çilmiştir. değiştirememiş, 1920'li yıllarda li maaş ödenmiş ve bunun karşı leşmiş; bu gelenek ülkenin de düzenlemeyi bir sonuca bağlamışDOĞRAMACI 12 Eylül 'göreviisi' Alman üniversitelerine devam et lığında Türkiye'de çağdaş üniver mokratikleşınesine önemli ölçüde tır. SfÎRECEK de durulması ilginçtir. Komisyonun tasarısında 5. maddenin b fıkrası "milli kültünimüz, kendimize has şekil ve özellikleri ile evrensel kültiir içinde korunarak geliştirilir" hukmu yer almıştır. Yasama organı olarak görev yapan MGK toplantısında söz alan Orgeneral Nurettin Ersin, "örf veâdetleriraizebagu" (MGK Tutanak Dergisi, cilt 5, sayfa 14) ifadesinin yerleştirilmesini istemiş; bu istek kabul edilerek yasa metnine dahil edilmiştir. Yani sistem, örf ve âdetlerine bağlı bir üniversite gençliği yetiştirmeyi ön plana almıştır. Yasanın yaklaşunı içinde üniversite gençliğinin ideolojik denetimi, çağdaş ve evrensel bilim düze>ine ulaşmak sorununa göre çok büyük bir ağırlık taşımaktadır. Yasada tarumlanan üst kuruluşlardan Yüksek Öğrenim Kurumu ve Yüksek Öğrenira Denetleme Kurumu için akademik değıl denetim, öncelikli alandır. Sadece yılda 2 kez toplanacak olan Üniversitelerarası Kurul'un akademik düzey ve geliştirme sorununa öncelik verdiği görülmektedir. Yükseköğretim Kanunu'nda göz önünde tutulan "ikinci bedef, yükseköğrenim kurumlan arasmda standartlaşmayı sağlamaktır." Yasayı hazırlayan komisyon, yabancı ülkelerdeki üniversite sistemlerini incelemiş olsa da esas olarak askerlerden meydana gelmektedir ve bu nedenle harp okulları ile harp akademileri sistemin Operayu geç kalanlar ANKARA (ANKA) Devlet Opera ve Balesi'ne geç kalantann da oyunlan iziemelerine olanak sağlanacak. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Bozkurt Kuruç'tan alman bilgiye göre geç kalanlar ilk araya kadar oyunlan fuaye bölümüne konulacak kapalı devre televizyondan izleyebilecekler. Kuruç, bu uygulamaya önümüzdeki haftadan itibaren başlanacağım belirtti. Devlet Opera ve Balesi, kasım ayında 21 konser ve bale sahneleyecek. Karshn 61. kurtulus yıiı KARS (Cumhuriyet) Kars'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 68. yudönümü, törenlerle kutlandı. Törenlere, hükümet meydanındaki Atatürk anıtına çelenk konularak saygı duruşunda bulunulmasıyla başlandı. Daha sonra tstiklal Marşı eşliğinde göndere bayrak çekildi. Geçit töreninde konusan Kars Valisi Hasan Pakır, Karslılann benliğini ve Türklüğünü koruyarak, dimdik ayakta kaldıklarını söyledi. Kars Belediye Başkanı Selahattin Filtekin de Ermenilerin Türklere yaptıkları zulümleri anlattı. Partiler üstti eğitim bakanı Org. Tahsin Şahinkaya dan "ö'zerk üniversite" Bahkesir'e uçak seferleri BALIKESİR (AA) Balıkesirîstanbul arasındaki uçak seferlerine, 15 yıl aradan sonra bugün yeniden başlamyor. Yetkililer, Bodrum tsmik Hava Yolları'nca 8 kişilik uçaklarla her gün yapılacak seferlerde yolcu başına 50 bin lira almacağım söyiediler. Seferler, sabahları Balıkesir'den Istanbul'a, akşamları da tstanbul'dan Balıkesir'e yapılacak. Alman hocaların Türkiye'ye katkısı Euro Coop Genel Sekreteri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Topluluğu Tüketim Kooperatifleri (Euro Coop) Genel Sekreteri Albert Schöene, Tüketim Kooperatifleri Birliği YolKoop'un davetlisi olarak önceki gün Ankara'ya geldi. 20 milyondan fazla tüketiciyi temsil eden Euro Coop, Avrupa Topluluğu bünyesindeki tüketim kooperatifleri birliklerinin toplulukla olan ilişkilerini düzenliyor, tüketiciler ve tüketim kooperatifleri lehine yasal düzenlemeleri takip ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle