Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 OCAK 1988 • * * • CUMHURİYET/13 Prof. Sinman'a ödül ANKARA (AA) ODTÜ Elektrik ve Elektronik Bölümu Elektronik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sadrettin Sinman, "1987 Albert Einstein Dünya Bilim Diploması"na layık görüldü. ODTÜ'den yapılan açıklamaya göre, HeidelbeTg Üniveısitesi ile Dünya Kültür Konseyi'nin ortak çahşmalan sonucunda, "Plazma fiziği ve nükleer füzyon alanının genişlemesine yaptığı katkıdan" dolayı Prof. Sinman'a bilim diplomasmın verilmesi kararlaşünldı. Dünyaca tanınmış 120 ve Nobel Ödülü almış 20 bilim adamından oluşan büyük jüri, moleküler biyoloji dahnda yaptığı özgün çahşmalar nedeniyle, ABD'li bilim adanu Prof. Dr. Hugh E. Huxley'e de, Albert Einstein Dünya Bilim ödülü'nü verdi. Yeııiden Doğmak BRTde de yayımlanmadı Haber Merkezi Bulgaristan'la pazarlık konusu yapılarak Aysel Özgür'ün ailesine kavuşması karşılığı Türkiye'de yayundan kaldınlan Yeniden Doğmak filmi, son anda Bayrak Televizyonu'nda da yayımdan çıkartıldı. BKT tarafından TKTden satın alınan Yeniden Doğmak dizi filminin 4. bölümünün birden dün gece gösterileceği açıklanrmştı. Ancak, BRT'den dün akşam saat 18.00'de yapılan açıklamada, filmin yayımdan kaldırıldığj bildirildi. Gerekçe olarak da TKTden gelen filmlerin BRT yayın formatına uymaması gösterildi. Yeniden Doğmak filmi, her cuma Rumlara yönelik yayın kuşağı içinde yer alacaktı. Karar üzerine, Yeniden Doğmak yerine Ingiüzce birfilmgösterildi. e s i Ounünden ben ^ ^ tMjiurtduran sojuk ve yaflışlı hava dalgasında Menlerin sayısı 34'e yüKseldi Ajanslar özellikle güney eyaleflertnde son üc yılın en sert kışının yaşandıfiını haber venyorlar. VVashington'da kar yuzünden ulaşım durdu, okullar ve ışyerien kapandı, ülkenin orta ve orta kuzey kesimlennde hava sıcatdıfiının sıfınn altında 25 dereceye kadar düştuğü bildiriliyor. (Fotoflraf: AP) etkjsi A 8 D y i cumart gtattına alınmasını protesto etmek için yemek boykotu yapıldı Basri örs, Cengiz Yaylaiı, Ercan Güner, Erol Aydın ile kimliMeri henüz belirlenemeyen iki öğrenci. önceki gün Taşkışla önunde basın bildıhsı okurtarkerı Sıyasi Polis taratından gozaltına alınmışlardı Bu olayı protesto etmek isteyen yaklaşık 150 İTÜ öflrenctsi, dun Maçka Maden Fakültesi'nin yemekhanesinde toplandılar. Yemeklerini atöıktan sonra yerienne oturan ögrencilerden büyuk coğunluÇu yemeklennı yemeyerek alkışlarta protesto gostensı yaptılar. Yaklaşık 2 dakika suren protesto gösterilerinı zaman zaman "YÛK kalksın" sloganları atarak surdüren ögrencıler, daha sonra yemefctıaneyi boşaltarak kampüsün çeşitli yerterine dağıldılar (Fotoğral Nihat Malıcı) I T I I ' f İ P VPIHPİf hnifkntll^Û M d n Fakültesi'nde ae 11 u u e ycıııcK uuyıuıuı önceki gun 6 m n t m • • • •*••*•••*•» ıer|f u y ( j U yaym arabalan ile çağ atiayan PTTV öostancı'da matsahibikiracı anlaşmazlıjı yuzünden açıkta kaldı 1.5 ay önce mal sahibinin açtjı dava sonunda, yıllardır hızmet verdifli kjralık binadan icrayolu ile tahiye edılen Bostancı Postanesı'ne, "Yetktlilerin tüm çabalanna" karşın yeni bir kiralık ya da satlık bina bulunamadı OaJıOm hizmeOeri ıçin* 1 Bostancı tetefon santralının bir oulümüne sıjjınan postanenın, gışe hizmeöeri de 1,5 aydır santralın unune çekilen iki gezici PTT aracıyla yapılabilıyor.. Kış ortasında iştenni görebilmek için açık havada sıraya giren yurttaşlar ve. güçlüMe çalışabilen PTT personeiinm tepkisine karşın iki aya yakın bir surede postaneyı yerieştrecek bir yer bulmayan Istanbul Bolge BaşmüdıJriuflü,, sonunda tahlıye olduklan binanın sahtbtyle yeniden anlasmaktan başka çarebulamadı PTT S O İ O İ f t d Sayısal otomatik santrallar, özel çafln sistenu HABERLERtN DEVAMI lan seçmesi gerektigini, cumhurbaşksnııun görev süresinin 5 yıl olması ve cumhurtaşkanlıgı seçimiyle genel seçimİB aynı Urihlerde yapılması gerektigini" söylemişti. özal, cum(Baştarafı 1. Sayfada) hurbaşkanlığı seçimi için de şöyle bir ağır basmasıyla sabırsızlık söz formül önermişti. "Önce butiin konusudur. adaylann kaüJımıyla genel seçimden Ancak zamanlama yanlış bile 15 gun önce bir seçim yapılır. sonra olsa, girişim ciddiyetten uzak bir en çok o\u alan iki ada> son seçime üslupla da yapılsa, olayın ardın kalır. Son seçbnde yözde SO'nin üzedaki gerçekte ciddi boyutlar bu rinde oy alan da cumhurbaşkanı olnr." lunduğu kesindir. OLAyLARIN Evren ARDINDAKI (Baştarafı 1. Sayfada) GERCEK Çünkü Saym özal, yalnız Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Çankaya'ya talip olduğunu açık TBMM Başkaru Yıldınm Akbulut'u lamakla kalmıyor, Türkiye'de ziyaret ederek kutladı. Evren, Akbucumhuriyetin ilanmdan beri ge lut Ue 40 dakika görüştü. çerli olan anayasal sistemi değişCumhurbaskanı Evren, Akbulut'la tirecek bir öneri ortaya attyor. Bilindiği gibi ülkemizde cum gönişmesinden önce TBMM Başkanlığı'na seçilen Akbulut'u "Bir dehurbaşkanmın tarafsıziığı ve so f» da makamında tebrik etmek için rumsuzluğu üzerine oturtulmuş ziyarel ettigini" söyledi. Akbulut'u bir sistem geçerlidir. ABD ile La daha önce yazı ile kutladığını belirtin Amerika ülkeleri başkanlık sistemini benimsemişlerdir. Fransa'da ise, yarıbaşkanhk denebiKahvaltı faturası nasıl kabardı? lecek bir durum söz konusudur. EsUttyat Sayın özal, cumhurbaşkanmı 100 gram peynir 300 halkın seçmesi önerisini getirır100 gram zeytin 325 ken, hiç kuşkusuz 12 Eylül'de uç veren "etkili ve yetkili devlet 100 gram margarin 100 başkanı" formülünü düşünmek165 100 gram reçel tedir. Ne var ki bu formülün, 4 adet yumurta 320 sağlam demokratik geleneklere bağlı ABD ve Fransa'dan gayri, Bir adet ekmek 130 uygulandığı ülkelerde toplumu 70 25 gram çay baskı rejimlerine açık tutan saToplam 1410 kıncalar taşıdığı unutulmarnalıdır Türkiye'de "tarafnz ve sorumsuz cumhurbaşkanı" geleneği, cumhuriyetle birlikle devleün kurumsalltğınm bir simgesine dönüşmüştür. Bu sistemin değiştirilmesi için ciddi gerekçelere dayanmak gerekir; ama Sayın özal'ın hem Çankaya'da hem Başbakanlık Konutu'nda etkinleşmesi için kişisel tasarım yapılıyorsa, ortaya başka bir sorun çıkar. * • • ten Evren, "Hayıriı ugurlu olsun demeye geldim" dedi. Evren, görüşme sırasında Akbulut'un kendisine yerini vermesi üzerine de, görüşmeyı ızle>en gazetecilere dikkati çekerek, "Oraya geçersem orada olurdu, burda oturdu diye sonra tenkit ederler" dıye konuştu. TBMM Başkanı Akbulut görüşmeden önce. "Meclisi açış konuşmastnda lemas ettiğiniz konularda ülkenin biitun sorunlannın çoznmleaecegi yer olarak kabnl ettiginiz TBMM'de bn arzular dograltnsuada en iyi görevi verecegimiz iinıidiııi taşıyoram" dedi. Akbulut, görüşmeden sonra gazetecilerin "Göraşmede cumhurbaşkanlıgı konusundaki son gelişmeler de ahndı nu?" sorusunu, "Hajir hayır. Sayın Cumhurbaşkanı kutlamak için ziyaret ettiler. Bu çerçevede gecti" ^nıtını verdi. Akbulut, "40 dakikada kutlamadan başka konu gönişülmedi mi?" sorusu üzerine de, "O kadar oldu B U ? " dedi. Diyaloğa yoğun hazırlık (Baştarafı 1. Sayfada) da, iç politikada hiçbir engelle karşılaşmayacak. Muhalefetteki sağ eğilimli Yeni Demkrasi Parösi'nden Komünist Partisi'ne kadar uzanan tüm siyasi partiler, Türkiye ile diyalog kurulmasından yana görünüyorlar. Atina hükumetine yakın çevreler, Başbakan Turgut özal'ın, TürkYunan ilişkilerinin düzelmesi çabalannı, "icten ve mantıklı" olarak gormeye başladılar. Bu da Papandreu'nun Türkiye ile diyaloğa baslaması için önemli bir unsur olarak kabul ediliyor. Bir başka yaygın görüş ise, Yunanistan'ın NATO ve AT içinde, eskiye oranla kendisini daha guçlü hissettiği ve Türkiye'ye karşı kozlarım "daha iyi deferiendirebilecegi" yönünde. Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar, Ege ve Kıbns ile sınırlı değil. Yunan hükümeti, Ege konusunda "kıU sahanhgı" sorunundan başka herhangı bir ihtilafı olmadığını söylüyor. Oysa Türkiye, aynı göriişte değil. Ankara'ya göre Ege bölgesindeki adalann hava sahası, adalann karasuları, Atina F1R hattı ve Limni adası önemli anlaşmazlık konulan arasında bulunuyor. Bu konularda Yunan hukümetinin görüşleri özetle şöyle: Kıta sabanlığı: Ege'deki kıta sahanlığının belirlenmesi için Yunanistan'ın önerisi Lahey Adalet Divanı'na gidilmesi. Karasuları dışında herhangi bir faaliyetin taraflarca "tahrik" unsuru olarak kabul edilmesi, bölgede sık sık kriz yaşanmasma neden oluyor. Türk tarafı, sorunun Lahey'e gidilmeden de teknokratlar düzeyinde çözümlenebileceğinde ısrar ediyor. Yunanistan için ise bu hukuki bir sorun ve ancak Lahey'de çözüme ulaştırılabilir. Atina'ya göre, Türkiye ile sorun teşkil etmeyen diğer ihtilaflı konular ise şunlar: Hava sahası: Atina, Ege'deki Yunan adalannm karasulan 6 mil olduğu halde, adalar üzerinden geçen hava sahalanm 10' ar mil olarak kabul ediyor. Türkiye'nin hava sahalarını 6 mil olarak kabul etmesi, Atina tarafından "Yunan hava sahasımn tehdit edilmesi" olarak yorumlanıyor. Türk savaş uçaklanmn Ege tatbikatlarında 610 mil arasında uçmalan, hava sahasımn ihlal edildiği gerekçesiyle protesto yağmurlarına neden oluyor. Karasular: Yunanistan, Ege'deki adalann karasulannın 6 milden 12 mile uzatılabileceği görüşunu savunuyor, Türkiye ise bunun savaş nedeni olduğunu açıklamıs bulunuyor. Atina henüz karasulannın 12 mil olduğu yönünde resmi bir açıklamada bulunmadı, ancak bu hakka sahip olduğunu sık sık hatırlatıyor. Atina FIR hattı: Yunan Sivil Havacılık Örgütu, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO)'nun 1950'li yıllarda aldığı bir karar nedeniyle, Ege üzerinden geçen ve Türk karasulannın izdüşümüne kadar uzanan hava koridorlariflı denetliyor. Bu görevi nedeniyle de sivil havacıük emniyetini sağlamak gerekçesiyle, Türk savaş uçaklanmn Ege'deki tatbikatlan sırasında uçuş planlannı, bildirmeleri gerektigini savunuyor. Ancalj Ankara, lCAO'nun böyle bir kararı olmadığı gerekçesiyle, bu talebi kabul etmiyor. Lünni: Türkiye, Çanakkale Boğazı'nın tam karşısında bulunan Limni adasımn, Lozan Antlaşması gere, ğince silahlandınlamayacağını, Yunanistan ise Montreux Antlaşması gereğince Bozcaada, Gökçeada gibi Limni'nin de silahlandırılabileceğini savunuyor. Kıbm: Yunanistan, Kıbns sorununu TürkYunan ilişkilerinin dışında bırakmak istiyor ve Türk hükümeti ile diyaloğa başlamak için, "en son Türk »skerinin Kıbns'tan çekilmesini" ve daha sonra da "Türkiye'den Kıbns'a goç edenlerin adadan gynlmalan" şartını getiriyordu. Son gelişmelerde ise bu şart "Türkiye, adadaki Türk askerierinin çekilecegini açıklaan" olarak degışmiş gibi görünüyor. GOTIFM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) sattı. Sisten göz gözü gormüyor. Bu sis geçicidir. Bakarsınız yarın güneş açmış, her yer ışıl ışıl... Düşünceler ve inançlar üzerindeki sisler öyle mi? Yılgınlığın, dönekltğin ve kaypaklığın sisli havaları gün geçtikçe bütün ülkeyi kapsıyor. Tevfik Fikret, "Sis" adlı o ünlü şiirinde çok karamsardır. Şöyle diyor: Bir tozlu ve heybetf/ tosafet ki nazartar / Dikkatle nufuz Fikret, sisi bir tozlu ve heybetli yoğunlağa benzetir. Bu tozlu ve heybetli yoğunlukta bakışların derinliğe işieyemeyeceğini, korkacağını anlatır. Devam eder: LAkin sana ISyık bu derin sütrei müzlim I LAytk bu tesettür sana, ey sahnı mezilim? Ey sahnı mezâlim... Evet, ey sahnei garru. eyiiyemez gavrine korkar... Duygu Aykal Duygu Âykal öldü ANKARA (Cumhuriytt Bürosu) Devlet Opera ve Balesi Koregrafı Duvgu Aykal dün tedavi edilmekte olduğu ABD'de öldü. Devlet Sanatçısı ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefı Gürer Aykal'ın eşi olan Duygu Aykal uzun süredir Teksas eyaletinin Lubbock kentinde tedavi ediliyordu. Uç erkek çocuk annesi olan Duygu Aykal, romana Sevgi Soysal'm kızkardeşiydi. 44 yaşında yasama veda eden Duygu Aykal sahneye koyduğu modern baleleriyle yurtiçinde ve dışında tanınıyordu. TSİ 19.3O*da ölen Duygu Aykal'ın cenazesi önümüzdeki günlerde Türkiye'ye getirilecek. Başbakan Turgut özal ve Dışişleri Bakaru Mesut Yılmaz'ın, Türkiye^ nin Houston Konsolosu Selçuk Tkrlan'a, cenazenin Türkiye'ye nakil işlemleri ile ilgili talimat verdiği bildirildi. Ymiflyatı 350 350 100 165 340 150 70 1525 Evet, yoğun siste göz gözü görmez. Zulüm ve soygun, bu derin karanlık örtü içinde yaşanır. Bu "karanlık örtü" altında ve parlak sahnede... Hiç karamsar olmayalım, bu alçak bulutlar bir gün nasıl olsa kalkacak. Bu yoğun sis dağılacak ve düşünce özgürlüğünün parlak ışıklan her yeri çepeçevre aydmlatacak... Düşünce ortamındaki bu sis, kavramları, kuramları ve kişilikleri de gizliyor. Bu arabesk damgalı yasakçı düzen, işçilerin, koylülerin, memurların, emeklilerin, işsizlerin ve gençlerin üzerlerinde bir "karanlık örtü" gibi duruyor... Bu "fcaranWc<5/îü"nün bir ucu Suudi sarayına bağlanmış Bir başka ucu da milyarlık borçlarını devlet bankalarına yüklemiş liberal soygunculann paralan ile yurtdışında Fransız Frangı olarak ödenen köşe yazartığı ücret bordroianna... "birader şjrketleri", öteki ucu "gazeteciliğe soyunmuş ANAP kurucusu altın kaçakçılığı sanıklanna" dayanıyor. Sofraya KDV zammı . Aileden sadece biri her gün dışanda kahvaltı yapıp, bir öğün yemek yese bunun ayhk faturası 97 bin 500 liraya ulaşıyor. Aynı kişinin evde kahvaltı yapıp yemek yeme faturası ise 41 bin 400 lirada kalıyor. Bu ise, ev ile lokanta arasındaki maliyet farklarını ortaya koyarken, dışarıda sağlıklı beslenme için yeterü kahvaltı yapmayı ve yemek yemeyi cazip olmaktan çıkanyor. (Baştarafı 1. Sayfada) fiyatı evde 400 liradan 450 liraya çıkarken, lokantada bu 400 liradan 500 liraya, köfte evde 2000 liradan 2 bin 100 liraya, lokantada ise 4000 liradan 4 bin 800 liraya yükseldi. Böylece KDV gerekçesiyle kâr marjuu arttıran lokantalarda kahvaltı yapabilmek veya bir öğün yemek yiyebihnek dar ve sabit gelirli için bir olçüde olanaksız hale gelmeyi başladı. Evliliğe solculiık engeli (Baştarafı 1. Sayfada) tstanbul 5 Nolu ldare Mahkemesi'ne başvurdu. Kumkapı ldare Mahkemesi'nin 25 Kasım 1987 larihinde Istanbul Valiliği'nden istediği savunmayı eski tstanbul Valisi Nevzat Ayaz verdi. tstanbul 5 Nolu ldare Mahkemesi'ne gönderilen ve Nevzat Ayaz'ın imzasını taşıyan 4 Aralık 1987 tarih ve 987/1046183 sayılı savunma yazısında da Sevim Kütahyalı'run polis eşi olamayacağı belirtilerek son bölümünde aynen şöyle denildi: "Polis eşi olacak kisiler hakkında guvenlik sonıştunnası yapılması yönetmelik gereğidir. Davacı polis memuru her ne kadar nişanlısı hakkındaki tahkikatın nüfusa kayıtlı oldugu yer zabıtasınca yapıldıgını ifade etmekte ise de, bu beyanının hUafı hakikat oldugu, zira yapılan güvenlik soruştunnalan kişinin hem nüfusa kayıtlı olduğu yerden hem de ikamet etmekte olduğu yer zabıtasınca gizlilikle ynpılmaktadır. Davaanın nişanusı olan Sevim Kutahyah'nın halen Eskişehir ilinde ikamet etügL, çevrelerinde aUece sol ideolojik sempatizanı olarak tanındıklan, bir başkası Ue nişanlı iken aynldıklan, yinc kardeşlerinin 12 Eylul 1980 öncesi duvariara sol içerikli yazı yazmak, yasa dışı DevGenç örgütü adına para toplamak suçlanndan haklannda kanuni işlem yapıldığı anlaşıldığından, polis eşi olması sakıncalı goriılmüştür. Libya'daki Türk işçilerine kadar uzanan emek soygununun ve bir acımasız ve ilkel "artKİeğer" sömürüsünün ör . nekleridir bunlar... Attın kaçakçıltğı davalannı şöyte bir araştırın, bakın ne* ler çıkacak. Hangi kaçakçı şirketleri? Hangi uluslararası dolandırtctlar? Hangi emek soygunu? Hangi yeraltı ekonomisi? Türkiye'de yıllardır bir yasakçı düzen sürüyor. Bu yasakçı düzen, ekonomide "devlet müdahaleciliği"n\ daha da artlaştırıyor. Böyle sisli bir ortamda "aile boyu" bir dönek takım, bu soygunun, bu "birader şirkBtleri"rim, bu uluslararası kaçak • çılığa dayalt "ihracat modeli"n\r\ gözler önüne serilmesini önlemek, yine Fikret'in deyişi ile bu "Hanı yağma"y\ gözlerden kaçırmak için bu puslu ve sisli ortamda bir de çev * reye "sis bombalan" atmaya çalışıyor. Sanki bu işler, cezaevi doktorlarından "sahte göz raporlan" almak kadar kolaymış gibi... Sanki "aman dileyip", cumhurbaşkanlarının affı ile cezaevlerinden çıkmak kadar kolaymış gibi... Sanki "pomo özentisi" romanlar karaladıktan sonra "muhafazakâr partiienn arabesk kapitalizmini "çağdaşlık, ileticilik" diye yutturmaya kalkışmak kadar kolaymış gibi... Sanki inancın, ilkenin, gazeteciliğin ve sözün değerini, şürmek kadar kolaymış gibi... Tevfik Fikret, o bükülmeyen, o eğilmeyen örnek tavrı ile' "masa başı gazeteciliği" ve "holding şaklabanhğı" ile d ü : tınyor, "bürokratik merkeziyetçiliği" her gun daha da yoğun Ihtiyath iyimserlik (Baştarafı 1. Sayfada) biçimde özetlemek gerekirse bunun, "olusal çıkarlardan taviz vermeden, aynı blok İçinde bulunın iki komşu ülke arasında ban^a yoneiik kapsamlı diyalogun başlatılması oldugu" söylenebilir. Olası müzakereler çercevesinde turizm ve ekonomi gibi alanlarda işbirliği konularına ilk aşamada ağırhk verilmesinin yararlarına ıjaret eden yetkililer, buralarda sağlanacak ilerlemelerin diğer alanlarda olumlu yansımalan olacağı inancındalar. Yetkililer, Ankara'run belirli konu lann ele alındığı bir müzakere sürecinden çok, yapılacak olası görüşmelerin kapsamımn geniş tutulması isteğini de yinelediler, nedenini ise "meseic sadece belli alanlarda uzlaşmaya gitmek degil, tttm alanlarda ikili UişkJleri düzeltmek" olarak acıkladılar. Diplomatik gözlemciler ise, Türkiye'nin diyaloğun kapsamını geniş tutmak istemesinin altındaki düşünce konusunda şu görüşlere yer veriyorlar: "Müzakere sepelindeki konnlar ne kadar çok ise, bir alanda >erilecek tavizter diger alanlarda giderilebilir. Kısacası Ankara'nın >aklaşımı iki tarafa hareket ederken esneklik saglayacak bir yaklaşımdır." Yetkililer Ankara ile Atina arasında uzlaşrna zemininin hazırlanmasına yönelik diyalog için konjonkturun uygun olduğunu bildirdvler. Bu konudaki göriişleri özetle şöyle: "Papandreu. 1981'de iktidara geldiginde karşısında demokrasi açısından geçiş don«mi yaşayan ve Avrnpa'dan tecril edUmiş bir Tiırkiye buldu. Bern Antlaşması'nın imzalandıgı 1976 yılından 1981 yılına kadar siiren ve Dışişleri Bakanlıklan Miisteşarlannın karşüıklı ziyaretlerini de içeren diyalog surecini kesmek ilk işi oldu. Amacı, Avrupanın sınınnı Vunanistan'ın dogusunda çizmek ve Turkiye'nin yalnıziığım arttırarak, Egc'de ve diğer alanlarda büyuk tavizler koparmak için gerekli ortamı yaratmaktı. Boylece, önceki bderterin yapamadığını başaran 'kahraman lider' olup içteki siyasi durumunu konsolide edecekti. 'Ama ne oldu?' Ege'de karasulannın sınınnı 12 mile mi çıkardı? Hava sahasııu 10 mile mi çıkardı? Turkiye'yi Avrupadan nu kopardı? Hayır. Türkiye'de demokrasiye dönüş 1983'ten sonra hulandı. Buna paralei olarak Avrupa'yla normalleşmeye başladı. Böylece mart 1987'ye geündi ve Ege'de bilinen ciddi buhran yaşandı." Aynı çevreler, 198187 döneminde Türkiye'ye karşı güttüğü politikanın sonuçsuz kalmasından sonra gelen Ege krizinin Atina için "onemli mesaj taşıyan bir getişme" olduğunu ifade ettiler. Papandreu'nun Ankara'run uzun süredir uzattığı "Zeytrâ dalına" nazlı bir şekilde olsa dahi uzanmasuıın bir "sürpriz" olmadığını kaydettiler. Ve şöyle devam ettiler: "Papandreu Türkiyç De yumuşama surecini kamnoyuna kendi başansı olarak göslermeje çalışacakhr. Ancak önemli olan bu degildir. Aklın yolu birdir ve Türkiye Ue gerginliği sördurrnenin uzun >adeli perspektifle yarar getinneyecegi Aüna'da artık anlasılmaya başlanıyor. En azından bunun böyle olduğunu umuyoruz." Pasok hükürnetinın "kuzeyden degfl dogudan gelen tehdh" tezine karşı .Ankara'run vermeye haar oldugu güvenceyi ise, "Başbakan Özal'ın da gecnüşte belirttigi gibi, Türkiye, Yunanistan'la mevcut sınırlan gnvence alüna alacak bir anlaşma imzalamaya hanrdır" şeklinde dile getirdiler. Kıbns konusunun TurkYunan ilışkilerinde bir dıken olarak kalıp kalmayacağına ilişkin sorumuza ise şu yanıtı aldık: "Işıbrıs aslında TürkYunan Uişkilerinin parametreleri dışında kalan bir konudur. Ankara'nın gönişü, sonınun loplumlararaa görüşmeler yoluyla halledilmesi gerektiği doğnıltnsundadır. Ancak toplumlararası gönışmelerde kaydedilecek ileriemeler TurkYunan ilîşkilerine de olumlu bir şekilde yansıyacakbr." Türk ve Yunan başbakanlanrun Isviçre'nin Davos kentinde bu ay sonunda bir araya gelmesi durumunda ortaya ne çıkacak konusunda şu anda bir saptama >apmanın zorluğuna işaret eden Dışişleri çevreleri, "Ancak önemli olan diyaloğun başlatılmasıdır" diye konuştular. Bu arada "diyalog" konusunda şu goruşlere yer verdiler: "Ankara Ue Atina arasında diyalogdan söz edilirken, bunun 'Türkiye taviz vermeye hazırlanıyor" şeklinde yorumlanmaması gerekir. Diyalog diplomaside bir araçtır. Uzlaşma zemininin hazırlanması için önemli bir araç." öte yandan ikili üişkilerde bir ilerleme kaydediltnesi için Atina'dan beklenebilecek ilk işaretlerin ne olabileceği konusundaki sorumuza ise şöyle bir yanıt aldık: "Türtüye Yunanistan'a karşı uygulanan vizeyi tek taraflı kaldırdı ve açıkçası bundan kazançh çıktı. Binlerce Yunanli turist Türkiye'ye gekliği gibi döviz de getirdiler. Yunanistan'ın da aym şekilde vize şartını kaldırması, bunun yanı sıra Avrupa Toplulugu çerçevesDde Türkiye Ue uyum anlaşmasını imzalaması Ankara tarafından pozitif adımlar olarak algılanacakür." Galata'ya (Baştarafı 1. Sayfada) rist araçlann park sorununu çözmeye yönehk. Şişhane'deki THY binasının hemen altından kuleye kadar uzanan, Neve Şalom Sinagogu'nun bulunduğu Büyük Hendek caddesinde sinagogun karşısındaki yapı adasımn tamamen yıküması ile geniş bir bulvar görünümü alacak. Ada uzerindeki 10 büyük yapımn 70 milyon liraya istimlak edilerek paralarının bankada bloke edildiğinı belirten Başkan Öztürkatalay, yıkımtara önumuzdeki günlerde başlanacağını söyledi. Belediye Başkanı öztürkatalay, ilk amaçlanrun kuleye giden araçlann hareket kabiliyetini arttırmak olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Şişhane'de THY arkasındaki 600 araçlık katlı otoparka da giriş çıkış çok giıç oluyordu. Kuledibi'ne yapacjgımız turist otobusleri için park yeri ve yeraltında yapüacak otoparka araçlann rahatça gelebilmeleri için kuleye giden sokağı geniş bir cadde haline getirmek istiyoruz. Bunun dışında Turizm Bakanlığı'nın daha evvel yapmış olduğu projeden de yararianarak, çevredeki evlerin sahiplerini pansiyonculuğa özendirecegiz. Bu konuda eski bakan Mesut Yümaz Ue temaslanmız olumlu yönde süriiyordu. tnşallah yeni bakan Tınaz Beyle de bunu göruşiıp yörevi turizm merkezi Uan ederek, buralardaki ev sahiplerinin teşvik kredisinden yararlanmasını sağlayacağız. Ama bu uzun vadeli bir is." Haluk Öztürkatalay kuleyi çevreleyen baa yapıların da ilerki asamalarda yıkılabileceğinı söyledi. Kültür ve Turizm Bakanhğı Istanbul Planlama Müdürlüğü tarafından önceki yıllarda Beyoğlu ve Galata bölgesi için hazırlanan turizm geliştirme ve koruma projesinde ise kule çevresindeki yapı adalannın yıkımı öngörulmujordu. Schwab Ozalile telefonla goruştu ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Başbakan Turgut Özal Ue Yunanistan Başbakanı Papandren'un Davos'ta buluşmalanna yönelik bir adım daha atıldı. "Dünya Ekonomik Fonunu" adıyla bilinen Davos'taki toplantının örgütlenmesinden sorumlu üst yöneticilerden Isviçreü BdirtUen nedenlerden dolayı daProf. Haus Schwab dün Başbakan vacmın yasal dayanaklardan yoksun bulunan tüm istemlerininreddineka özal ile bir telefon görüşmesi yaptı. önceki gun bu konuda önçahşmarar verilmesini arzederim." lar yapmak üzere Türkiye'ye gelen, ancak sis nedeniyle başkente ulaşaTüzük ne diyor? mayan Prof. Schwab, dün öğle saat24.4.1979 gün ve 16618 sayılı Res lerinde Başbakan özal'ı telefonla arayarak toplanü ile ilgili bügüer vermi Gazete'de yayunlanan Emniyet di. Bu toplanu son yıllarda Davos Örgütü Disipün Tüzuğü, Bakanlar zirvelerinin Türkiye açısından en Kurulu'nun 26.7.1983 gün ve 83/6883 önemlisi olarak nitelendiriliyor. Bunsayılı kararı ile aynen geçerli kalmış, ancak 5.9.1983 gün ve 18156 sayılı da Türk ve Yunan Başbakanlanrun Resmi Gazete'de yayunlanan değişikiki ülke arasındaki sorunlar, en üst lik ile 4. maddenin 7. fıkrası şöyle bedüzeyde ele alabileceklerine ilişkin lirlenmişti: beklenti rol oynuyor. "Idareye haber vermeden ya da bunun üzerine yapılacak soruşturmaya ilişkin iki ayhk süreyi beklemeden evlenenler hakkında dbiplin kovuşturması ve kıdem tenztti dhetine gidilir." "Ey Marmaranm mii derâguşu içinde I ölmüş gibi dalgın uyuyan tudei zinde / Ey köhne Bizans, ey koca fertutı müşahhir I Ey bin kocadan arta kalan bfyei bâkir I Hüsnünde '. henuz tazeliğin sihri hüveyda I H&I& titrer üstünde ensârı femâstf' der. • Istanbul dükalığındaki Bizans oyunlan, bin bir türlü karışık ilişki yumağı içinde, altın kaçakçılığı, yeraltı ekonomisi, milyarlık liberal soygunlar, ayrıcalıklı şirketler ve devlet ihaleleri ile belki bir süre daha, bu Marksist döneklik, arabesk • muhafazakâriık ve liberal yılışıklık ile maskelenerek sürecek.' Ama Türkiye'de demokrasi yerleştikçe, yasaklar kalktıkça, işçiler, köylüler, memurlar, oğrenciler yönetime katıldıkça, "ekonomilerin militarizasyonu" süreci kapandıkça, "as' keri dönemin başbakan yardımcısından sivil topium öncüsü" ~. Bugünün Türkçesi ile "Marmaranm mavi kucağında, ÖL müş gibi dalgın uyuyan diri yığın, ey köhne Bizans, ey koca büyücü bunak, ey güzelliğinde tazeliğin buyüsü belli olan, hâlâ üzerinde seyreden bakışlan titreyen, bin kocadan arta kalan bâkir dul. SHP: ÖzalEvren (Başıarafi 1. Sayfada) nın ayakustu açıklama yapmasının dogru olmadiğını vurgulayan Sağlar, "Özal'ın, Cumhurbaşkanı ile görüşmeden sonra açıklama yapması dikkat çekici. Bu aralannda mutabakat olduğunu ortaya koyuyor" dedi. Sağlar, daha sonra şunlan söyledi: "Cumhurbaşkanı seciminin nasü olacağı anayasada belli. Halen bir cumhurbaşkanı \ar. Bugunden o konu Ue ilgili açıklama yapmak kişisel çıkarlaria UgUidir. Seçim zamam gelmeden yeni bir se^im sistemi kuralım demek, ancak Özai'a yakışır. Bu olay bir manevradır. Özal, belli kişisel çıkarian için toplumu baskı altına almak istiyor. Cumhurbaşkanlığı konusunu ortaya atarak, zamlan, işsizligi, demokrasi ve insan haklart mucadelesini unutturmak istiyor. Cumhurbaşkanını halka sectireceğiz demekle halka yanlış işler yaptıracagını sanıyor. Beferandumdaki oyunu yeniden oynamak istiyor. Özai'a kendisine gelmesini bir kez daha tavsiye ediyonız. Cumhurbaşkanlığı konusu Koşk'le Başbakanlık arasında çözıimlenmez. Bunun çöziım yeri parlamentodur. Parlamenter demokrasiyi benimseyen Turk halkı başka turlüsüne müsaade etmez." Fikri Sağlar, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyelerinin Basbakandan sonra yer almayı kabu! etmeleri üzerine ortaya çıkan protokol konusunda da gonışlerini açıkladı. Sağlar, protokolun yeniden yasayla duzenlenmesi için girişımde bulunacaklarını bildirdi ve anamuhalefet partisi liderinin Basbakandan hemen sonra yeralması gerektigini belirtti. Sağlar, sivilleşmenin gereği olarak generallerin de protokolde milletvekillerinden sonra gelmesi gerektigini vurguladı ve şoyle dedi: "Cumhurbaşkanlığı Konseyi'ni Cumhurbaşkanı tentsil ediyor. Cumhurbaşkanının danışmanı niteligindeki konsey üyelerinin daha geri sıralarda yer alması gerekir. Cenelkurmay Başkanlıgı da Başbakana bağlı. Dolayısı ile Genelkurmay Başkanı protokolde Basbakandan hemen sonra yer alıyorsa. Meteoroloji Genel Müdüni de oraya konabilir. Anamuhalefet liderinin Basbakandan hemen sonra olraası. demokrasinin geregidir. Milletvekilleri de egemenlik UayıtsLz şartsız milletindir sozünıi temsil ediyorlar. Bu nedenle milletvekillerinin protokolde generallerden sonra olması kabul edilemez. Protokolun sivilleşmeye gore yeniden düzenlenmesi için MecHs açılır açılmaz girişimde bulunacagız. Bu konunun yasayla yapılmasını isteyecegiz. Bu amaçla bir yasa onerisi hazıriayacağız." çıkarma düşleri son buldukça bu sisler de elbet kalkacak...; CUNEYT ARCAYÜREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) "pazarfık" söz Konusu değildi. Olsa bile bu konuda öneri ve görüş söylememişti. Evren, Köşk kapısı önündeki açıklamaların "Başbakanın kişisel görüşleri" olarak değerlendırilmesini istiyordu. Tabii, Cumhurbaşkanımızın "ima yoluyla bile olsa" türlü çağrışımlar getiren haberler ve yorumlardan duyduğu üzüntüyü, ilk önce Başbakanına duyurması gerekiyordu. 1989'da üç yıllık bir cumhurbaşkanı, 1992'de mılletvekilleriyle seçilecek beş yıllık cumhurbaşkanı gorüşünü ortaya atıp, siyasal olsun olmasın, hemen her çevreyi kanştıran bızzat Başbakan Ozal'dı. Özal'ın üç yıllık bir cumhurbaşkanı konumuna razı gelmeyeceği, bu Kadar kısa süreti "tepedeki tek adam" konumuyla doymayacağı bilindiği için yaptığı açıklamalardan sonra, Evren'in adı olasılıklara, varsayımlara, haberlere malzeme olmuştu. Kore Seyahat karnemi kaybenim. Hukümsuzdur. A. ŞERAFETTt\' SEVÜKTEKIS Çok dikkatle yazılan dünkü açıklama geleceğe dönük değildi, bugünü aydınlatmaya çalışıyordu. Metnin bir yerine "bu aşamada" sözcükleri yerleştirilse açıklama; Özal'ın son sözlerıyle ortaya çıkan yorumları, haberleri daha açık seçik yanıtlayacaktı. Köşk, bugün için "herhangi bir öneri ve görüş" ortaya koymamıştı Ustaca bir ıfadeyle "bir arayış" içinde olmadığı belirtilıyordu. "Arayış" tan amacın ne olduğu, beklendiğı kadar açık mıydı değil miydi, bu soru önümüzdeki günlerde "bir vesile" ile yine tartışma ortamına girebilirdi. "Arayış" sözcüğünden, Evren^ in bir kez daha. ister üç, ister yedi yıl için yeniden cumhurbaşkanı olmayı istemediği anlamı çıkabilirdi Tersi bakışla, Cumhurbaşkanlığında, "bugün ıçın onerı ve görüş" saptanmaya yönelik çalışmalar yapılmadığını gösterebilirdi özal'ın, Evren'i kapsadığı izlenimi veren son açıklamasından önce Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyelerinin protokoldeki yeri, Başbakanın dılediğı yönde değışıyor, yeni kararnamede Istanbul Valisi Nevzat Ayaz, İzmir'e aktarılıyordu. Ayaz, öteden beri Köşk'ün "itımadına mazhar" vali!e''dendi. Bir süre önce Başbakan, Ayaz'ı İstanbul'dan almayı denemiş, ancak Köşk karşı çıkmıştı. Bu yüzden protokol sorunu ile valiler kararnamesi Özai'a verilen "yeni ödünler" diye yorumlanıyordu. Cumhurbaşkanının 1989 için yeni öneri ve görüşleri olmadığını açıklamasından sonra akla başka sorular geliyor; bir süredir kulislerde irdelenen bir "başka amaç" yeniden canlanıyordu Köşk'te cumhurbaşkanı seçimi "hiç ele almmamışsa", Özal üç yıllık cumhurbaşkanı önerisini birden gündeme niçin getiriyordu?. Bu davranışı, Evren'i tümüyle devreden çıkarmakla, eşanlamda mıydı? Özlü anlatımla "Ozal, konuşulmayan konulan, Köşk kapısında dile getırerek acaba Evreo'i 'harcamak' mı istiyordu?" Ciddiyetten uzak, hele devletin bir numaralı sorunlarında kapı önü soyleşileri sürüp giderse, Evren'i "üzecek" yeni olaylar çıkabilir. Dokundurmalı, amacı belli olmayan Özalvari açıklamalar sürüp giderse, örneklerıni gördüğümüz gibi, cumhurbaşkanlığı sorunu da "sulu bir zemine" oturabılir. Buna karşın mantıklı yorumlar yapıldıkça Başbakan Özal "çat çat çaHayacak" duruma düşebılir. O zaman?. ~ Kendi düşen ağlamaz! Polis memunı ^'ehmet E.iten'in bu değişiklik üzer.ue Istanbul Emniyet Mudürlüğü'ne evlenme izni için başvurduğu, ancak nişanlısı için verilen "polis eşi olamaz" kararı üzerine idare mahkemesinde dava açtığı oğrenildi. İstanbul'da e\r tutan genç nişanlılar, evlenebilmek için mahkemenin vereceği karan bekliyor. İLAN MERZtFON ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ 1987/185 SAYILI DOSYASINDA Davacı Halit Çam tarafından davalılar Cemile Çam, Halide Daşdelen, Hadiye Daşdelen ve Elmas Parasız aleyhine açılmış bulunan tapuda soyadı ve baba adı tashihı davasımn duruşmasında: Merzifon Tavşan Mahallesi, Şişli Sokak No.68'de mukim davalılaı SaUm kızı HADÎYE DAŞDELEN (ÇORUH) Ue Salim Kızı HALtDE YILMAZ (DAŞDELEN) adlanna çıkartılmış bulunan davetiyenin bilatebliğ iade gelmiş olup C. Savcılığı'nca yapılan tahkikatta adresleri tespit edilemediğinden duruşma gününü bildirir davetiyenin ilanen yapümasına karar verilmiştir. Karar gereğince davalılann, duruşma günü bulunan 4.3.1988 günü saat 9.55'te hazır bulunmaları, aksi takdirde duruşmamn yokluklannda yapılacağı ve karar verileceği ilanen tebliğ olunur.