28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER b) Bazı yeni üniversitelere öğretim elamanı sağlamak üzere 2547 sayılı kanunla getirilen "rotasyon" (eski üniversitelerin öğretim elemanlarının beürli sürelerle yeni iiniversitelerde ders vermelerinin zorunlu hale getirilmesi) ve bazı akademik unvanlann elde edilmesi için belirli sürelerle yeni üniversitelerde hizmet etme yukümlülükleriyle ilgili yöntemler, YÖK'ün uygulamalan yuzunden bozulmuş ve yeni üniversitelerin de fazla işlerine yaramamıştır. Aslında eski üniversitelerin 1982'den önce birbirlerine öğretim elemanı sağlama yönünde yaptıkları gönüllü uygulamaların sonuçlan, 2547 sayılı kanunun "rotasyon" ve "zorunlu hizmet yükümlülükleri"nden daha iyi sonuçlar vermiştir. Yapılacak araştırmanın bu alanda hangi yöntemin yararlı olduğu konusunda bazı güvenilir bulgular vermesi gereklidir. c) Öğretim elemanı sıkıntılanna çözüm olarak getirilen daha pratik akademik unvan kazanma yolları, bu unvanları bilimsel araştırma gibi zor yoilardan giderek elde etmiş kişüerin bilimsel araştırma yapma heveslerini kirmış ve son 56 yılda üniversitelerde yapılan araştırmaları son derece de azaltmıştır. özellikle "doçentlik veprofesörlük" tezlerinin ortadan kaldınlması, bu tezler aracılığıyla yapılan değerli araştırmalan da ortadan kaldırmış, bilimsel çalışma yerine "kulis çalışmalan" ile akademik unvan elde etme yollarına yönelenlerin sayısını arttırmıştır. Yapılması önerilen araştırma ile hangi yöntemlerin bilim adamı yetiştirme hedefine daha iyi hizmet ettiği respit edilmelidir. Bazı hallerde hiç bilimsel çalışma yapmadan akademik unvanlan elde etmek olanağı varken, zor yolu seçen gençlerin sayılannın artması beklenmemelidir. Bu koşullar altında öğretim elemanlan fırsat buldukça üniversitelerden kopmakta, mesleği terk etmeseler bile, ilgi aJanlannı üniversite dışına yöneltmekte, kendi kunımlanna yabanalaşmaktadırlar. gililer üzerindeki etkilerini incelemesi gereklidir. Araştırmada üniversitelerdeki çalışma koşullan Ue ilgili önerilere de yer verilmesi yararlı olacaktır. d) 1982 Anayasası ve 2547 sayılı kanun hükümlerine göre, önceki demokratik yöntemler (öğretim elamanlannca seçilme gibi) yerine, kişisel atama kararlarına bağlanmış yönetici eleman atamaları yöntemleri iyi sonuçlar vermemiştir. Anayasa ve ilgili kanun hükümlerine göre, rektörler YÖK tarafından gösterilen adaylar arasından cumhurbaşkanınca; dekanlar, rektörün göstereceği adaylar arasından YÖK'çe; bölüm başkanları ve enstitü müdurleri, dekanlann gösterdiği adaylar arasından rektörlerce atanmakradırlar. Atama yönteminin iyi sonuçlar vermediği, sadece iyi kulis yapan kurnazlara yaradığı, atamayı yapanlar yerel koşullan bilmedikleri için yanlış izlenimlerle atamalara neden olduğu, bazı kötü yönetimleri ebedileştirdiği yaygın iddialar arasındadır. Hatta bu yöntemin bir "adamını bul" düzeni yarattığı ısrarla öne sürülmektedir. Yapılması önerilen araştırmanın, bu iki yöntemden hangisinin daha iyi olduğunu açıkça ortaya koyması zorunludur. e) 2547 sayılı kanunun son 5 yıllık uygulaması içinde eski ve büyük üniversitelerin devlet kaynaklarından elde ettikleri fonlann çok azaldığı ve bu kaynaklardan "aslan payı"nın yeni üniversitelere aktarıldığı görülmuştür. Yapılması önerilen araştırmanın da öğrenci başına düşen deviet paralarının üniversiteler arasındaki dağılımlannın incelenmesi ve YÖK tarafından yapılan dağılımın ne dereceye kadar adil olduğunun ortaya konması gereklidir. 0 Son 5 yılda YÖK'ün önemli açıklamalanndan biri, eski ve buyük üniversitelerde öğretim üyesi bolluğu olduğu yönündedir. Yapılması önerilen araştırmamn öğrenci / öğretim elemanı oranlanyla bu iddianın ne derecede doğru olduğunu güvenli kanıtlarla ortaya koyması da gereklidir. 4 OCAK 1988 Ünîversîteler Yeniden Püzenlenirken... tniversitelerimizdeki koşullar, yeni üniversitelerin bile YÖK uygulamalanndan memnun olmadıklannı göstermektedir. Sorunlann yerinde çözümlenmesi ilke ve uygulamalanna önem ANAP hükümetlerinin üniversitelerle ilgili olarak bu ilkenin tam tersi bir uygulamaya izin vermesi anlaşılamamaktadır. CUMHURtYETTE/V OKURLÂRA... OKAY GÖ1SENSİN 'Bıçak Gibi Bir Yasa!' Meni bir basın yasasının hazırfanchğına llişkin J söylentiler bir suredir siyaset ve basın kulislerinde dolaşıyordu. Cuneyt Arcayürek dünkü yazjsında, deneyim/i bir styasetçlnin ağzından styfantiferi kesfnleştirdi: "Bıçak gibi bir yasa geliyor..." tfe dün Adalet Bakanı Oftan Sunguriu hazırianmakta olan taslak hakkında llk resmi açıklamayı yaptı. Mustehcen yayınlaria İlgili yasa maddelerlnde ve Muzır \ksası'nda değişiklik yapılması öngörulüyordu, ama söz konusu yasalann "çağdaşiaştırılacağına" fllşkfn bir bellrti görulmuyor, tam terslne bakan, para cezalannda tabanın 50 mifyona çıkanlmasından söz edlyordu. Yani dış dünyada Türkiye'nln hak etmediği nitelemeiere uğramasına yol açan Muzır Yasast, daha da ağıriaşarak kalacak, milyariara varan muzır cezalan sürecek. Muzır Yasası'yla, kuçukleri ve toplumu koruyacaklannı sananlara en guzel yanıtı, bu yasayı uygulamakla yukümlu olan bir yargıç geçen hafta vermişti 'Türk toplumu engin hoşgörüsü ile ileri medeniyet seviyelerini aşabilecek yapıdadır. Medeniyet seviyeteri ise yasakların genişletilmesi ile elde edilemez.." Adalet Bakanı Sungurlu'nun "bıçak gibi müjde'Terfncfen ikindsi de "yalan habef'le İlgili bir taslağın da haztrfanrmş olduğu. Bakanın verdiği bilglye bakılırsa, bu taslak "bıçak"(an çok "balta" gibi duruyor: 1Yalan haberin nite/iği ve unsuhan hakkında hâklme genlş takdir hakkı tanmacakür. 2 Yalan haberin para cezası 510 milyon Hra olacaktır. 3 Hapis cezası konusunda düsunulmektedlr, "teknisyenler konuyu bir defa daha gözden geçirmektedirler." Bu üç unsur da bastnm katasını koparmak için nasıl bir baltanın bllendlğlni açıkça göstermektedir. Uluslararası Basın Enstftüsü (IPI) Bati dunyasında en yaygın ve en etkin gazeteciler örgutudür ve IPI, bütün dünyada basın özgüriOğOnün korunması, gellştSrllmesl İçin çaba göstermektedir. IPI'nın son bültenlnde, ne yazık ki Türkiye yine genisçe bir yer kaplamaktadır. Ve IPI bu yılkl genel kurulunu, mayıs başında Istanbufda yapacaktr. Ve Bah'nın önde gelen yüzlerce gazetecislnl daha ağır bir muzır yasası, ağır bir yalan haber yasası karşılayacaktır. Ve bu Insanlar, Türkiye'nln demokrasi yoiunda yurüduğü Inanc/yla gelmeye hazırlanmaktadııiar; karşılannda terslne glden bir Türkiye'nln belirtilerlni görmeleri ne ülkemize yarar ne de İktidara... Yalnızca yasa taslağı biçlminde gelmfyor "balta..." Son vergi pakeünden yine kuttüre, kttaba ve basına "ceza" çtktı: Kitap ve gazetede yüzde 5 olan KDV yüzde 8'e yükseltildi. "Buna neden gerek duyuldu?" sorvsunun yanıtını aradığımızda "krtaba ve gazetelere ceza olsun" dışında bir yanıt bulmak çok güç... Hele ki Avrupa Topluluğu'na üye ulkelerin tümunde, basında KDVyi sıfıra Indirme çalışması sürürken.. • Haftalık iki haber dergisi, dün son sayılannı yayımladıklannı duyurarak basın yayın yaşamımızın durumunu herkese hatmattılar. Yeni Gündem 96., Atds de 38. sayılannda yayın yaşamlanna son verdUer. Sorunlar bellı: Maliyetlerin yüksekliği, ilan gellrierinln aziığı, okuyucunun iyice aziığı... Her alanda daha çok yayına ihtiyacımız varken var olanlann kaybolması ülkemlz ve insanımız açısından üzücü... örnek öğretmen, Uzunköprü TÖBDER Şubesi Yönetim KuruJu üyesi Prof. Dr. MUSTAFA A. AYSAN Seçim kampanyasında söz verilenler uygulanacaksa, önümüzdeki bir iki yü içinde 2547 sayıü Yüksek öğretim Kanunu'nun önemü biçimde değiştirümesi gerekJidir. 29 Kasım seçimleri sonrasında TBM Meclisi'nde temsil edilen bütün siyasal partiler, 2547 sayılı Üniversiteler Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılacağı konusunda halka söz vermişlerdir. Seçimi kazanan Anavatan Partisi, Yüksek öğretim KuruJu tarafından büyük ve eski üniversiteleri cezalandınr biçimde uygulanan 2547 sayüı kanunun değiştirümesi için hazırlıklar yapmaktadır. Alınan haberlere göre 2547 sayüı Üniversiteler Kanunu'ndan ve Yüksek öğretim Kurulu tarafından uygulanmasından zarar görmüş eski ve büyük üniversiteler, kanunda yapılacak değisikükJerle bu kurulun yetki alanı dısına çıkanlacaklardır. Eski ve büyük üniversitelerin her biri, ayn ayn kurulacak vakıflara ve onlann mütevelli heyetlerinin yönetimlerine bağlanacakJardır. Gerçeİcten bu kanun, yürürlüğe girdiği 1981 yıhndan beri eski ve büyük üniversitelere büyük zararlar vermiştir. yapılması, ülkemizin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle oidukça güçtür. Üniversitelerimizde böyle bir araştırmayı uluslararası standartlara uygun biçimde yapacak pek çok bilim adamı vardır. Bununla birlikte böyle bir araştırmamn yapılması görevinin üniversitelere verilmesi, araştırmanın 2547 sayılı kanunun iyi olduğuna inanan mevcut üniversite yöneticilerinin etkisinde kalması, yani "taraflı" olması sonucuna ulasabilir. Bu nedenle araştırmanın tarafsız yapılmasını sağlayacak bir yöntemin seçilmesi çok önemlidir. Aksi halde arastırmanın sonuçlarına güvenin saglanması guçtür. Araştırmanın tarafsızhğmı ve sonuçlara halkın güvenini sağlayacak bir yöntemin bulunabileceğini umuyoruz. 3) Sözu geçen etut içinde araştırılması gereken bazı önemli sorunlar vardır. Bu sorun alanlarında asü kararlann araştırma sonuçlan ortaya çıktıktan sonra verilmesi gerekir. Ancak bugünden, son 56 yıllık gözlemlerden çıkan bazı araştırma öngörüleri (hipotezleri) ve bu öngörülere uygun olarak araştırılması gereken bazı çözüm önerileri yapılabilir: a) 2547 sayılı kanunla Yüksek Öğretim Kurulu'na verilen yetkiler, üniversitelerle ilgili yerel koşullan bilmeden kararlar verilmesine neden oldukları için, bütün üniversitelerin ve özellikle büyük, eski üniversitelerimizin öğretim elemanlan açısından zararlı sonuçlar vermiştir. Kanunun asistanlık kurumunu ortadan kaldırarak yerine iki yılda bir yenilenen "araştırma görevlisi" kurumunu getirmesi ve eski, büyük universitelere verilen yeni öğretim elemanlan kadrolannın kısıtlanması, bilim adamı yetiştirme konusunda "fıdelikleri"mizi yani bilim adamı yetiştirme kaynaklannı çok daraltmıştır. Bu konuda devletin yükseköğretim istatistikleri, YÖK tarafından yapılan açıkJamaların tam tersi sonuçlarla bu yargımızı desteklemektedir. Yapılması önerilen araştırma, son 56 yıldır eski, büyük üniversitelerimizin bu konuda yaşadığı bunalırnın ölçülerini saptamalıdır. Üniversiteleri kurtarmak iyin... Bu zararları gidermek amacıyla yapılan kanun değişildiği haarlıklanna yardıracı olmak üzere, bu konuda uygulanması gerekli yöntemle ilgili olarak aşağıdaki görüşler öne sürülebilir: 1) YÖK sisteminin baskılanndan kurtarılmaya çalışılan eski ve büyük üniversitelere uygulanması gereken yönetim biçimi konusunda son kararlar verilmeden, 2547 sayılı kanunun 5 yülık uygulama sonuçlannı, her üniversite ve fakülte için ayn ayn tespit eden birer bilimsel etüt yapılmalıdır. Bu bilimsel etüt, 1982'den beri yapılan uygulamanın mı, yoksa bu uygulamaları eleştirenlerin mi haklı olduğunu gösterecektir. Böyle bir etüt olmadan alınacak önlemlerin iyi sonuç vermesi beklenmemelidir. 2) Böyle bir etüdün bilimsel ve tarafsız biçimde Öğretim elemanlannın durumu ç) Öğretim elemanlarının son 56 yılda YÖK sistemi ile iyice ağırlaştırılan yetişme ve çalışma koşullan, son 10 yıldır enflasyon hızının gerisinde kalan ücretler yüzünden iyice ağırlaşmıştır. Bu nedenle öğretim üye ve yardımcıları, ilgi alanlarını üniversite ve hatta birçok hallerde yurtdışına taşımışlardır. Böylece, öğretim üye ve yardımcılannın üniversite içinde ve dışında alabilecekleri ücret düzeyleri arasındaki farİclar çok büyümüş ve üniversite içinde kalsalar bile kendi universitelerine yabancılaşmalan önlenememiştir. Yapılması önerilen araştırmanın, öğretim üye ve yardımcıları, ücretlerinin son 10 yılın enflasyonu karşısında nasıl değiştiğini, benzer elemanlara üniversite içinde ve dışında ödenen ücretler arasındaki farklann boyutlarını, bu değişiklik ve farkların il Sonuç Yukandakilere benzer daha pek çok sorun alanlan saptanabilir. Ancak üniversitelerimizdeki koşullar, yeni üniversitelerin bile YÖK uyguiamalanndan memnun olmadıklannı göstermektedir. Sorunlann yerinde çözümlenmesi (ademi merkeziyet) ilke ve uygulamalanna önem veren ve belediyelerde bu ilke ve uygulamalarla olumlu sonuçlar alan ANAP hükümetlerinin, üniversitelerle ilgili olarak bu ilkenin tam tersi bir uygulamaya izin vermesi anlaşılamamaktadır. Yapılması düşünülen yeniden düzenleme ile hiç olmazsa eski ve büyük universiteler için merkezdışı yöntemlere geri dönülmesi sağlanmalıdır. Sözü edilen araştırmanın en kısa sürede yapılması ve uygulamaya geçilmesi gereklidir. EVET/HAYIR "Zamları seçım öncesinde açıklayacak kadar aptal değillz." Evet, siz hiç aptal değilsıniz! Aptal olan, seçim sonrasında zamların birbirini izleyeceğini bile bile sizi iktidara getiren halkımızın yüzde 36'sıdır. Daria doğrusu, Sayın Özal'ın Meclis kürsüsünde açık açık aptallıkla suçladığı Türk seçmeninin üçte biri... Halkımızın üçte ikisi oylarını ANAP'tan esirgeyerek 'aptal' olmadığını kanıtladı; ama ne yapsın, türlü seçim oyunları, yasal uyarlamalarla, geleceği önceden göremeyen; 'masalcı' özal'ın parlak sözlerine aldanan 8 milyon seçmen, oylarını ANAP'a vererek onu iktidar yaptı. Seçim ertesi zamlar birbirini izledi. Derken, bırdenbire özai, memurlara, emeklilere bir iyiliksever yaklaşımında bulundu. Onlann cebinden aldıklarının bir bölümünü geri verdi. Ne var ki yeni vergi uygulamalarıyla, verdiğinin bir bölümünü de kısa sürede geri alacak. Özal'ın akıl almaz gösterileri birbirini izliyor. En son başarısı, Aysel savaşı! Aysel, Bulgarların elinden kurtarılarak yurda getirildi. Geceyarısı Ankara'ya uçakla götürüldü, Basbakan ve eşi sabaha karşı Aysel'i bağırlanna bastılar, gazeteciler ve TV önünde halkımıza duygulu dakikalar yaşattılar. Ama TV'de gösterilen 'Yeniden Doğmak' oyununun yanda durdurulması karşılığında!.. İnce bir pazarlık bu! Bir takas yapıldı: TV'deki diziye karşılık Aysel!.. Bulgaristan'daki yüzbinlerce soydaşımızı tekerteker kurtarmanın yolunu bulduk mu dersiniz? Her soydaşa karşılık yeni bir ödün verdik mi, sorun kalmayacak!.. 'yeniden Doğmak', bugüne dek TV'de izlediğimiz yerli oyunların en ilkel olanıydı. Utanç veren bir basitlikte, bir sürü yanlışla dolu bir oyun... Bir iki bölümünü güç izledim. Sözde bir propaganda filmi! Ama bu filmi yabancı ülkelerde göstermeye kalkışırsak iyi bılelim, uygar dünya bu denli ilkellik karşısında halimize güler. Uyandırmak istediğimiz olumlu tepki tam tersi sonuç verir. İyi oldu bu dizinin ekrandan kaldınlması... Bir Aysel'i kurtarmak yeterli mkjir? Yurtdışında daha nice güç durumda kalmış insan var. Bırakın yurtdışını, yurticinde kurtarılmasını bekleyen daha nice Aysel'ler yok mu? Oniarı yoksulluğun, kimsesizliğin, açlığın, eğitimsizliğin, cehaietin, bağnazlığın elinden kurtarmak da bir görev değil mi? Sen TV'deki ilkel bir oyunu durdurup Aysel'i Bulgarlardan kurtarmışsın, ne çıkar bundan? Yurtdışındaki milyonlarca Türkü nasıl kurtaracaksın, onlara nasıl mutlu bir yaşam sunacaksın? Gecekondularını yıktırmamak için kolluk güçlerine karşı direnen kadınlar, çocuklar, erkekler görüyoruz gazetelerde... Onlar da Türk!.. Hangisi Sayın Özal'ların özel ilgisine layık görüldü? Ya ışkence altında inim inim inleyen gençlerimiz!.. Ya cezaevi kapılarının önünde çocuklarını birazcık görebilmek için yağmur, kar, güneş altında saatierde bekleşen analar, kardeşler, babalar!.. Özal lar onlardan biriyle karşılıklı görüştü mü, onlann acılarını dinleyip üzüldü mü? Bayan ÖzaVın, Aysel için durmaksızın ağladığını söylediler. Şimdi TV'deki diziyi durdurup Aysel'i kurtardık, hiçbir sorun kalmadı mı? Basbakan Özal, Mecliste İrtBgü'ye verdiği yanıtta dediği gibi, "Seçim öncesinde zam yapâcak kadar aptal değil" elbet!.. Aysel 'harekâbnı' başanyla sonuçlandıran Özal'ın ne büyük kahramanlık yaptığını kabul edecek kadar da aptal mı bu millet? Hem bakın, iki sağcı gazete Aysel'i biz kurtardık' diye çatışma, itişme, kakışma içinde!.. Aysel'i kim kurtardı? 'Tercüman' mı, 'Türkiye' mi? Bu arada Özal'ın yaptığı, Bulgar elçisinin dileğine uyup o kötü propaganda dizısini ekranlardan kaldırmak, hepsi bu! Aysel'i Kim Kurtardı? AKBAL NCR Ankara'da yeni adresinde, Ankara şubemiz bugünden itibaren yeni adresinde hizmetînizde: C i n n a h Caddesi GöremeSokak1/3 K a v a k l ı d e r e Y e n i a d r e s t e , yeni t e l e f o n ve faks numaralarımız: BEKİR KABÂTAŞ'ı 1.1.1988 günü kaybettik. Eşi, sevgili çocuklan ve tüm dostlannın acılannı paylaşıyonız. Arkadaşlan adına öğretmen REŞAT BALABAN MUSTAFA ŞAHBAZ 27.12.1985 günü sürgünde bulunduğu Paris'te yitirdiğimiz abimiz, dostumuz, kardeşimiz Mustafa Şahbaz'ın ölümüne neden olanlan bir kez daha lanetleriz. Anısını mücadelemizde yaşatacağız. Tel:168 28 60(4hat) F a k s : 1 6 8 34 62 Lütfen not ediniz. Teşekkürler. ERZtNCAN'dan MEHMET KÖK SEDAT GÖÇMEN ALİ KEMAL BİLGİNER NCR N C R B İ L G İ İ Ş L E M S İ S T E M L E R İ A . * . JVfUSTAFA ŞAHBAZ 2 yıl önce yitirdiğimiz babamız, kardeşimiz, evladımız ve dayımız Mustafa Şahbaz'ı saygıyla ananz. Unutmadık ve her geçen gün sevgini çoğaltıyonız. Yüzyetmişdokuz yirmidokuz • çiftsıfır Yeni telefon numaramız: 179 29 00 (16 hat) Yeni Fax numaramız: 169 20 85 ŞAHBAZ VE ŞAHtNER AİLESİ Sağltk vc Eöitim Uakb Sunac Manajans | Thompson \ 19S4/İ80 Davaa Petrol Ofisi A.Ş. tanıfından davalı Mebmet Tozar aleyhiDC açılan meni müdahale davasuun yapılan açık duruşması sırasında davalı Mehmet Tozar'ın Pazarak Nurettin Aydın maballesindeki adresioe çıkartüan tebligatın tebliğ edilmeden iade edilmesi sebebiyle yaptınlan adres tahkikatı neticesinde de davalının adresiıun bilinmediği aıüasıldığından, davalı adına gazctede üanen tebligat yapdmasınan karar verilmiş bulunduğundan, davalı Pazarak Nurettin Aydın mahallesinden Mehmet Tozar'ın dunısmanın atılı bulunduğu 28.1.1988 gunü saat 8.30'da duruşmada hazır bulunmanız için gıyap yerine geçerli olmak üzere teblig olunur. 23.12.1987 Basın: 38636 tLAN PAZARCIK ASIİYE HUKUK HÂKİMLİĞÎ'NDEN tLAN BURDUR 1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESf Esas: 1987/195, Karar 1987/608, Karar tarihi: 26.11.1987 Davaa Milli Savunma Bakanlığı'na izafeten Hazine avukatı Besime özdemir tarafından, davalı Şerife Haül kıa aleyhine açılan cebri tescil davasında; KARAR: Davanın kabulü ile Burdur Merkez Karasenir mahallesi 264 ada 60 parselde davalı ve müşterekleri adına kayıtlı taşınmazın davaa Milli Savunma Bakaniığı tarafından 1/2 hissesinin 220.112 lira bedelle kamula$unldığı anlaşılmakla, davalı Halil kızı Şerife'ye ait tapunun iptali ile 2942 Sayılı Yasa'nm 17. maddesi gereğince Hazine adına tapuya kayıt ve tescüine karar verilmiştir. Işbu karar davalı Halil kızı Şerife'ye ilancn tebliğ olunur. Basın: 38623 KONKORDATO KOMİSERLİCtNDEN Ankara Merkez Çukurambar Mah. 1. Cad. No: 142 Balgat ve şubeleri çok katlı otoparkı Z6 Yenişehir ve aynı adres Z46 Yenişehir Ankara adresinde konfeksiyon, halı, mobilya ve ayakkabı işi ile iştigal eden borçlu Küçakogullan Halı Mobilya, Mehtap Konfeksiyon Manifatura ve Dilek Kundura sahibi Bayram Küçük'ün konkordato mehil talebi, Ankara 2. lcra Hâkirrüiği'nce kabul edilerek 10.12.1987 tarih ve 1987/12871105 sayüı kararlan ile 2 aylık mehil verilmis ve komiserlik görevi tarafıma tevdi edilmiş bulunmaktadır. AJacakblann işbu ilanın gazelede nesir tarihinden itibaren belge asıllanoı da eklemek suretiyle 20 gün içinde komiserliğe müracaatla alacaklannı kayıt ettirmeleri, toplantıya tekaddüm eden 10 gunluk süre içinde dosya ve eklerini inceleyebilecekleri, hilafına hareket edenlerin alacaklılar toplantısına dahil edilmeyeceklerini, aiacaklılar toplantısının ise 22.1.1988 günü saat 18.00'de Ankara tcra Hâkimliği kaleminde yapılacağı ilan olunur. Soprano IİİLGE GOBCAN Mızru.st.pr.ı'«' İ&IN CJUM R ArpıM I I IUV\ AKIKAN PİVanıs«:£LI6ABt.rTA Ul 61L^ANO T»'ı«. , : ı f i t »• »»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle