19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 OCAK 1988* * * * CUMHURÎYET/13 Sigara östündeki kertenkele TRTye soruşturma ANKARA (ANKA) Ankara Cumhuriyet Savcılığı, DYP Genel Başkam Süleyman Demirel'in suç duyurusu üzerine son "tcraatın tçinden" prograraı ile ilgili olarak TRT hakkında soruşturma açtı. Ankara Cumhuriyet Savcı Başyardımcısı Akın Oncül, ANKA muhabirinin konuya ilişkin sorusunu yanıtlarken, 17 Ocak 1988 tarihinde TRT'de yayımlanan lcraatın İçinden programı ile ilgili DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in suç duyurusunda bulunduğunu, bu duyuru nedeniyle söz konusu "tcraatın tçinden" prcgramının kasetlerini TRT'den istediklerini açıkladı. TRT Genel Mudürü ve Yonetim Kurulu üyelerinin ifadelerinin alınmasının bu aşamada söz konusu olmadığını ifade eden Ankara Cumhuriyet Savcı Başyardımcısı Öncül, TRT'den gelecek kasetlerin savcılık ya da bilırkişi tarafından izleneceğini soyledı. Brezilya'da yaz oldukça sıcak geçiyor. Sao Paulo'da aşırı sıcaklar nedeniyle bazı hayvaniar, en umulmadık yerierde evlerirı içinde görüluyorlar. 3u küçük kertenkele, Sao Paulo'daki bir apartman daıresınde ev sahiuı tarafından masanın üzerinde duran bır sıgaranın üzerinde bulununca, bu ılginç gdrüntü, bir fotografla ölumsuzteştırildı. (Fotoğraf Reuter) İlginç şapkalar Pans'te düzenlenen şapka defilelerınde en büyük ilgıyi Paco Robane'nın koleksıyonu gördü Atom, elektrık ve / hücre modelındekı üç şapka, 1988 ilkbahar yaz kreasyonunun en ılginç parçalarıyöı. (Fotoğraf: AP) Fonların denetimi yeniden düzenlenecek ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Anayasa Mahkemesi, fonların denetimiyle ilgili yasanın 2. maddesinin iki cümlesi ile 12. maddeyı oy çokluğuyla anayasaya aykırı bularak iptal etti. Yasada getirilen fon denetim usülunu yeteıli bulmayan Anayasa Mahkemesi, yeni yasal düzenleme için 6 ay süre verd\ 1 Gerekçeli karann Resmi Gazets de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girecek olan Anayasa Mahkemesi karannda, "Denetim usülünün yeterli bulunmadıgı" belirtildı. Yapılacak yeni düzenlemeyle fonlann denetimlerinin daha sağlıklı yapılması onerilen kararda, fonların uluslararası antlaşmalarla yetki verilen kuruluşlar ve kamu bankalarıyla beraber denetlenmesinin yapüamayacağı kaydedildı. Bay Thatcher sporcularia Ingiltere Başbakanı Margaret Thatther'ın eşı Denis Thatcher, Spor Yardım Fonu'nun arnatör sporcutara fon yaratmak amacıyia düzenledıği bır toplantıya katıtöı. Londra'daki Hyde Park'ta göl kenarında duzenlenen toplantıda Denis Thateher, Ingıltere'nin yıldız kadın sporculan Sharron Davres, Liz Hobbs ve Suzanne Dando tarafından hiç yalnız bırakılmadı (Fotoğraf Reuter) ( HABERLERİN DEVAMI Ozal Yönetimi, Ektiğini Biçiyor (Baştarafı 1. Sayfada) İSO Başkanı Nuaıllah Gezgin, Nusret Arsel'in Vehbi Koç'un damadı olduğuna işaret ederek, "Seyın Arsel yüzde 20 ile tuhstik döviz almak durumunda kalmışsa, siz seyredin bizim gibi sanayidlerin halini. Işin önemi çok açıkttr" diyor ve şöyle sürdüruyor konuşmasını: "Abartmadan söylemek istiyorum. Şu anda bankalann döviz ve ithalat iştemlehndeki uygulamalar bize 197879'u hatırlatıyor. 197879'da da 'kendin pişir kendin ye!' uygulanıyordu. Şimdi bugün bir iki banka hariç diğerleri kapalı gişe oynuyorlar ya da Tahtakale'nin adresini gösteriyorlar. Bir ayda döviz yüzde 2025 pahalandı. Hadiseyi birtakım spekülatörlerin gayretinde değil, devlet yöneticilerinin yanlış yaklaşımlannda aramak lazımdtr." İSO Meclis Başkanı İbrahim Bodur, elini zaman zaman kürsüye vurarak konuşuyor. "Dövizimiz, yok köpek maması, yokbHmem nesi diye çarçvr ediliyor. 1 mityar doter döviz inciğe boncuğa gidiyor. Belki bazısı gereklidir. Ama ben sanayici olarak çarkımı çevırecek dövizi bulamtyorsam, buna yüzde 25 komisyon verirsem, bu olmaz" Konuşmalar alkışlarla karşılanıyor İstanbul Sanayi Odası Meclisi'nden yansıyan hava işte böyte. Ne oluyor? Dovize, attına hücum var. Resmi kuria serbest piyasa arasındaki fark yüzde 20'ye geliyor. İthalatta güçlükler beliriyor. Neden? Sadece spekülatörlere, bazı bankalara bağlanabilir mi olan bitenlerin sorumluluğu? Hayır! özal hükümeti ektiğini biçiyor; kimseye kabahat bulmasın! Geçen yılın seçim ekonomisiyte patlayan enflasyon... Ve enflasyonun süreceğine ilişkin beklenti... Dış borç ve döviz gelirgider dengesinin bıçak sırtındaki durumu... Bu iki temel sorun ciddiyetini sürdürürken, bir de kalkıp konvertibiliteden, baharda serbest kura geçişten söz edilince, ortalık lyice kanşmıştır. Lira'nın büyük ölçüde değer yitireceğine donük beklentiler, dovize talebi daha da körüklemiştir. İthalatçı bir an önce malını getirmeye yonelmiş; ihracatçı malının bedelini yurtdışında daha bir süre tutmayı yeğlemiş; işçi, dövizini göndermeyl durdurmuş; hazirana kadar Merkez Bankası'nda tutacağı doviz vartığı yüzde 25'e çıkması gereken banka, komisyonunu yükseltmiş; spekülatörler döviz toplamaya hız vermişler; teşviklerden dolayı hiçbir zaman çekiciliğini yitirmeyen "hayali ihracaf 1a iştigal edenlerin talepleri zaten durmak bilmiyor... Şaşılacak ne var; "Serbest piyasa" bu değil mi? Herkes kazanç güdüsüyte "piyasa ekonomisi"n\n mantığına uygun davranıyor. Buna aykırı davranan Başbakan özal; demiş. Oldu mu ya? Kuru sıkı demeçlerte piyasanın mantığı değişir mi hiç? Laf degil, somut çözüm gerekiyor. ters düşmeyiniz lütfen! Sayın özal, "ekonominin doğalyasalan"na "Bankalann döviz yetkilerine el koyanz." Kaçıyorlar trilyonluk deferierie sonımluluk almak mı daha zor bir şeydir?" İnonu, Başbakanın, Vuralhan'ı görevde tutmaması gerektiğıni kaydederek, TBMM'de ortaya çıkan usul meselelerinin ötesinde bir durum karşısında olduklannı bildirdi. Înönü, sözlerini şöyle sürdurdu: "Bir bakana soru .soruldugunda o bakanın Mecliste çıkıp cevap vennesini Başbakan istemelidir. Bakanın kürsuden kaçogım görünce müdahale etmdidir. 'Sen fırsat yarat çık, hesabını ver' demelidir. Bunlan söylemiyorlar. Bakan kürsudeo kaçıyor, hükümet onun kaçmasına kolaylık gösteriyor, ondan sonra çıkıp muhalefeti suçluyoriar. Soz aü>oriar. Ama dbette vatandaşiar duşuneceklerdir. niçin Başbakan boyle davranıyor, niçin boyle ters çelişkDi > ol» gidiyor? Acaba onun da bu işle bir sonımlulugu mu var? Mületin bunlan sorraamasına imkân yoktur. Onun için ben daha fazla gecikmeden Sayın Cumhurbaşkanımn konuya mudahale etmesini ve Devlet Denetleme Kunılu'nun gecmişteki ilişkileri meydana çıkarmasını istiyorum. Yoksa bu konu geçistirilemez, hiçbir şeküde nnulturulamaz." Bugun geçmişte yaptığı işlerin hesabını veremeyen Vuralhan'ın, yanm trilyonluk ihalelerde ulusal çıkarlan savunması ve dunyanın güçlü şirketleriyle tartışması konusunda kuşkular doğacağını belirten tnönu, "Onlar kendisine cevap veremeyeceği sorular sorarlarsa, istediklerini yapmak zorunda kalmayacak mı?" diye sordu. Başbakanın yaptıklannın hesabını veremeyen bir insanı, Milli Savunma Bakanı olarak tutmasını açıklamasını da isteyen lnönu, "Güveoemeditiniz bir insanı Milli Savunma Bakanhgı'nda tutarsamz, yapmayacağınız hata, düşmeyeceginiz çukur, ters işler yoktur. Temel yanlışlık guvenilmeyen bir insanı bu kadar önemli bir mevkide tutmaya devara etmektir. Mecliste konuşma cesareti gösteremeyen Vuralhan'a bukutnetinin de guvenmedigi göriilüyor" diye konuştu Inönü, somıç alıncaya kadar Vuralhan olayının peşini bırakmayacaklanm da bildirdi. ANKARA (Cumburiyet Biirosu) SHP Genel Başkanı Erdal İnonu, Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'ın kıirsüden kaçtığını, Başbakan Turgut Özal'ın da bu kaçışa kola>lık gösterdiğini söyledi. lnönu, "Geçmişte yapnldannın besabtıu veremeyen bir kişi, bakanlık doneminde > aptıklannın hesabını nasıl verebilir?" diye sordu. Erdal înönü, dün SHP Genel Merkezi'nde MYK toplanlısından önce yaptığı açıklamada, TBMM'de öneeki gün ortaya çıkan Vuralhan tartışmasına değindi. lnönu, Vuralhan ile ilgili soru önergesine Dışişleri Bakanı'nın yanıt vermek istediğini belirterek şöyle konuştu: "Sorulanmız dognıdan dogruya Vuralhan'ın geçmişteki davranışlanyla ilgilidir. Onun yaptığı şc)lerin hesabı soruluvor. Comyonız ki bugün Sayın Başbakan ve bükumet de Sayın Vuralhan'ın kıirsuye çıkarak yaptıklannın besabını verebileceğine güvenmiyoriar. Bu usul meselesini karsımıza çıkararak Vuralhan'ın kürsüye çıkmasını onlar da istemiyorlar. Şimdi Başbakana sonıyonım: Bir bakana geçmişte yaptıklannı açıklamak, hesabını vermek fırsatı tanındıgında kürsüye çıkıp bunlan anlatmak cesaretini gösteremiyorsa, bir bakan olarak değil, bir daire başkanı olarak yaptıklannın besabmı vermek cesaretini gösteremiyorsa, bu insana koskoca Milli Savunma Bakanlığı nasıl teslim edilebilir? Eger Sayın Başbakan. Vuralhan'ın gecmişte yapbklannı anlatamav acağına inanıyorsa, ona Milli Savunma Bakanhğı'nı nasıl teslim eder? Bu ne biçim htsaptır? Geçmişte yaptıklannı anlatmak mı, bakanltgı ytiriitmek, (Baştarafı 1. Sayfada) UGUR MUMCU GOZLEM Bır kez böyle bir yorum yaptı mı tamam... Arkasından, dinsel örgütlerin para kaynaklarını araştıranlara her türlü çamur atılır. Atış serbesttir. Laiklik bir Atatürk ilkesi değil mi? Ûyle. Ûyleyse, "geleneksel laik güçler" kimler? Askeri ve sivit bürokratlar... Eh tamam buldular. Sonra cunta öyküleri... O cunta varmış da bu cunta varmış da fısır da fısır... Eee sonuç? Sonuç ne olacak? Gevezelik, "solgevezelik" üstelik... Bu Vuralhan konusu ortaya atılınca da aynı "komplo teorileri" üretilmedi mi? Hem de nasıl! Başbakan kendisi söyledi... "Güç odaklan" varmış da Cunta munta... Bizleri hiç ilgilendirmez. Bundan sonra cuntalar iktidara gelirse hiç merak etmeyin, Turgut Özal gibi Başbakan bulurlar. Bize ne cuntadan, şundan bundan... Bizlere de işlemediğimiz suçlar için davalar açılır. Dönek Marksistlerin yorumları da gerçekten çok eğlenceli... Neymiş? Türkiye, Suudiler ile birlıkte silah sanayii kuracakmış... Kurunca Türkiye, Suudiier ile Ortadogu ülkelerine silah satacakmış... Amerikan silah tekelleri de bu yüzden kazançlarını yitireceklermiş... Vuralhan da Suudiler ile bu iş için anlaşmış... Bu Marksıst döneklerin bilmedikleri ya da bilip de yazamadıklan konu Suudiler ile Amerika'nın bu gibi işlerde hep beraber olduklarıdır. Suudiler, ABD ile o kadar beraberdirler ki, örneğin Nixon'un seçim kampanyalanna Suudi silah tüccarı Adnan Kaşıkçı milyonlarca dolarla katılmıştır. Hangi konuda Suudiler ile ABD ayrı ayn davrandılar ki, Ortadoğu konusunda silah işlerinde "rekabete" girsinler? ABO, bir Türk özel şirketinin Pakistan'a elektronik aygıt satmasına bile izin vermiyor. Armacost bunun için Türkiye'ye geüyor. "Aman" diyor, "TürkABD itişkilerinde birinci öncelikli konu budur" diyor... Bunun için ABD "teftiş heyetleri" "bunlar hizaya geleceklermiş" de falan da filan da... "Mumcu'ya, sizîııle uğraşsın demedîırf' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan, ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler'i telefonla arayarak, "Cğur Mumcu'ya 'niçin Keçeciler'le uğraşmıyorsun' demedigini " söyledi. Yazanmız Uğur Mumcu'nun Hürriyet'te yer alan acıklamalarmda, Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'ın önceki çarşamba gunü Vuralhan'la ortak arkadaşlan olan özge İthalat thracat Şirketi'nin sahibi, emekli hava yüzbaşısı Metin Yüzbaşıogla'nu Bakanlığa çağırarak, "Lgur bcyle göruşmek istiyorum. Ancak, bundan vazgeçtim. Ugur bey. benim, Korkul Özal'ın adamı olduğumu samyor. Oysa ben solcuyum. Cgur Murocu, niçin Keçeciler'le uğraşmıyor!" dediği yer almıştı. Mumcu ayrıca, Bakanın kendisine "araa" olarak gönderdiği kişinın de Ankara'da çiçekevi sahibi olan tnciser Garipoglu olduğunu açıklamıştı. ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler, Vuralhan'ın kendisiyle ilgili olarak Uğur Mumcu'ya gönderdiği rr.esaj konusu üzerine bir açıklama yaptı. Keçeciler, Vuralhan'ın kendisini telefonla aradığını belirterek, "Sayın Vuralhan dün (önceki gun), arabasından bana telefon ederek, benimle ilgili gazetelerde çıkan haberin dognı olmadıgını söyledi. Sayın Vuralhan, Ugur Mumcu'ya 'Keçeciler'le niye uğraşmıyorsun?' biçiminde bir mesaj göndermedigini ifade etti" diye konuştu. ralhan'ın verdiği yanıtlar şöyle: Hakkınızdaki iddialarla Ugfli haberlerde Inciser boyuttı ortaya çıktı, ne diyorsunuz? Vuralhan Söyleyecek bir şey yok, bu konuda. Kim bu htuum, ktndisini tfnı>" yor musunuz? Vuralhan Hanımefendi kendisi açıklamış. (Hürriyet gazetesinde yer alan haberde Inciser Garipoglu, bakanı tamdığını söylüyor) ne olduğunu açıklamış, söyleyeceğim bu kadar. Siz kendisini tamyor musunuz? Vuralhan Söyledim, kendisi açıklamış, ne olduğunu açıklamış, söyleyeceğim bu kadar. Vuralharidan Keçeciler'e: CÜNEYT ARCAYÜREK yaayor (Baştarafı l. Sayfada) Çankaya'da ince uzun hesaplar yapılıyor Devlet Denetleme Kurulu harekete geçirilirse uyeler Dışişlerine gidecekler, evrakı inceleyecekler. Bu gelışme Çankaya'nın hükümete "guvonsizliğinı" duyumsatacak. Belki hükumet çekilecekmiş Hatta. sıyasal bir başka kriz doğacakmış gibı varsayım dolu bakışlar içeriyor Çankaya'dan gelen sesler. ANAP Grubunda Vuralhan'a karşı ilk başlarda görülen sessizlik, giderek güçleniyor. Bir grup başkan vekilı, "Aranvza yeni gelen bir arkadaş. Eskiöen tanısak günahı ve sevabtyla hadineyse, araştıralım ne olup bıttiğini Ama bu olay başka olay" diyordu. Ne var ki grubun nabzını elınde tutan yetkili kişilere göre, "Vuralhan'la ilgiliyayımlar surüp gider. Millı Savunma Bakanının kabinedeki durumu 'sonsuza dek' bu gelışmelerfe aynı noktada kalmaz." Acaba Ercan Vuralhan, önceki gun SHP'lı under Kırlı'nın sorularını yanrtlamak üzere Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz kürsüye çıktığında gizlendiği camlı odadan grup arkadaşlannın kayıtsız, isteksiz bakışlarını ızlıyor muydu? Hakçası SHP Grup Başkanvekıli Deniz Baykal'm on beş gündür söyledığ doğru çıktı. Baykal'a göre Başbakan Özal, vefakâr dostu Vuralhan'ı kürsüde harcatmamak için soruları Mesut Yılmaz'ın yanıtlamasını uygun görüyordu. Gündemde sıra Kırlı'nın sorusuna gelirtce Vuralhan Amerikan çevik kuvveti gibi hopp koridora sıçrıyordu Kürsüye Mesut Yılrnaz gelince SHP'de ilk başta şaskınlık, sonra tepkiler azımsanmayacak ölçülere vardı Yakın tarihe "Meclis'te tahritat" diye geçecek olayı açıklamak için SHP lideri inönü'nün yanına Meclis Kararlar ve Kanunlar Dairesı Başkanı Orhan Dülgerler geldi Tabıı her şey usulüne uygun bıçimde yapılmıştı. Bakın nasıP Günlerden bır gün kondorda önder Kırlı'yayaklaşan Dülgerler, "sorunun yanıtlanmasıyla ilgili prosedörü açıklamak" istemiş. soru sahibı de o gürültü patırtı, biraz da ıçtuzük bilgısinden yoksunlukla "kım yanıOarsa yanıtlasın" gibi bir karşılık vermişti. İşte bundan sonra soru önergesi Başbakanlığa, Başbakanlıktan da görev "aidıyetıcıhetıyle" Mesut Yılmaz'ın omuzlarına yüklenmıştı Ayaküstü bir iki sözden sonra soru önergesinin "muhatabı" değıştirilmiştı. önerge 14 soruydu, pekı ama soru sayısı 13'e nasıl indirıüyordu? özal, Savunma Bakanı yerıne •Mesut Yılmaz'ı kürsüye atarak soru önergesi üzerinde çıkacak "gerçek savaşımı" göğüslemek istıyordu Vuralhan sorununu Meclis dışına çekmeye yarayacak her tür araçtan yararlanmanın peşindeydi ANAP yönetıcılerı "Bu iş böyle sürüp gıdemez, bir hükümet kurulduğu gun yara altrsa basit pansumanlarla bu yara kapatılamaz" derken bu gelişmeleri kınıyor, şimdilik ıpucu vermiyorlar ama grupta "bir gun 'bir ses' yükselebileceğini" dokunduruyorlar. Olayı n iktıdar için giderek trajikomik manzara aldığını söyleyen kimilerı ise ünlü bır şarkıyı anımsatıyor, "bu ne sevgi ahh" dizesını Başbakana, "bu neıstırap"dizesini Vuralhan'a armağan ettiklerini soylüyorlar Çetrefil bir gelişmedir gidiyor Çankaya, Devlet Denetleme Kurulu'na gitmeyı kımi kaygılar, çekingenliklerle istemiyor. Cumhurbaşkanına güya "sorunu özenle inceieteceğini" söyleyen özal ise, kıpırdamıyor bile. Vuralhan ise arada bir Özal'ın talımatına karşın suskunluğunu bozuyor, örneğin ordunun üst kademesinde saygı gordüğünden belgelı savların gündeme hiç getirilmediğınden övünerek dem vuruyor Millı Savunma ile Genelkurmay bir bınada ıç ıçe yaşarlar. Ancak geçmişte öyle ömekler göruldü kı, bır müdahale kararından zamanın bakanı. bırakalım bakanı başbakanı, Cumhurbaşkamvekilı Çağlayangil bile günü birlik haberlı olamamışti. Ercan Vuralhan'a küçük bir ogüt Güvendiği dağlara öyle kar yağar ki . Ev, Meclis ve Yenimahalle mahkemesi üçgeninde sıkışıp kalabılir Bızden söylemesi! Vuralhanlar (Baştarafı 1. Sayfada) larda Erkan Vuralhan'ın kendisine aracılık ederek pazar bulduğunu belirten Akıncı, "Ercan benim şirketime bdki birkaç defa uğramıştır ama, isimle bir alakası yoktur" dedi. Hamburglu işadamı Heinz Libbeler, 1984 yılında Ajlan Akıncı'nın fırması ile yaptığı ve Erkan Vuralhanın da aracılık ettiğı patates ihracatı anlaşması sonucu 160 bin mark dolayında zarar ettiğini ileri sürmuştu. Alman isadamının belgelere dayanan bu iddiası uzerine kendisiyle konuştuğumuz Ajlan Akıncı, şirketinin adının 'Akıncı A.Ş." değil, "Hat Uhıslararası Hava Taşımacılık ve Ticaret A.Şr olduğunu belirterek şunları söyledi: "Ben bu şirketi. gazeteciligi bıraktıkun sonra 1981'de kurdum. Bir tngiliz şirketinden kargo taşımacılığı temsilciligi aldım. Canlı hayvan. sebze taşıyacaktık. Ancak THY iki kargo ucağı alınca, bu «şi beceremedik. Bundan sonra ufak tefek ihracat işlerine girdim. Bu arada, patates işine giriştik. Almanya'da komisyonculuk yapan Hibbeler firması, kızartmalık patales istedi. Patatesleri Nevsehir'den ben sağladun. Almanya'dan daha sonra daba buyuk miktarda patates istediler. Ancak Nevşehir'de paUies kalmamıştı. Ordu'nun muhtelif ilçelerinden araştırdık. Bir miktar patates bulduk. Akreditif gelmişti. Ancak Ordu'da yagmurlar başlamıştı. Patatesleri almak için Alman gemi yollamıslardı. İstanbul'dan çok sayida polinet torbalar aldık, Orduya gittik. Orada yanlış depolamadan dobyı patatesleri n buyuk bolumu çüriımüştu. Giresun Ziraat Muduriügü'nden patateslerin çunidugünu resmen tevsik etlik. Gemi de fındık alarak gitti. Patates veremedik, akreditifi de alamadık, zarar ettik." Ajlan Akıncı, Erkan Vuralhan'ın kendisine Almanya'da bir başka muşteri daha bulduğunu, 200 ton dondurulmuş biber sattığını belirterek. "Bunlar S yıl önceki işler. Keşke işi becerseydik de ülkeye döviz kazandırsaydık" dedi. Ercan Vuralhan'ı Büyukelçilik Müşteşarlığı sırasında 1973'lerde Hollanda'da kendisi basm nıüşavinyken tanıdığını anlatan Ajlan Akıncı, "Ercan Vuralhan dostumdur, butün ailece tanısınz. Ercan belki benim sirketime birkaç defa uğramıştır. Ama, işimle bir alakası yoktur. Vuralhanlar'ın şirketimle bir ortaklığı da yoktur" dedi Ercan Vuralhan'ı "çok akıllı, mandepsiye basmayan" bır arkadaşı olarak nitelendiren Akıncı, "O bu işlere niçin bulaştınldı, hâlâ anlamıyonım. Beni de Ercan'ın arkadaşı olduğum için beni de bulaştırmaya çatışıyoriar" diye konuştu. kuruyor... Dünya dengelerini bilmeden, neyin ne olduğunu anlamayan yazarlık türü artık müzede kaldı. Herhangi bir konuda yazı mı yazacaksın; önce oturacak, okuyacak, öğrenecek, sorup soruşturacaksın... ilginç doğrusu Tabii bu yorum da masa başında tıpkı roman yazar gibi yapılıyor... Ne olmuş? Bu olayı ortaya atanlar, devlet kapitalizmini savunuyorlarmış; komprador kültür yandaşıymışlar, sonra efendim, üstelik Mason bürokratlarca destekleniyorlarmış... Karşı tarafda iktıdann ümmetçi eğilımlerıne rağmen kapitalist sistem Türkiye'yi bir "sivil topluma" götürür mü diye çabalıyormuş. Tartışmanın aslı astarı buymuş... Gördünüz mü "fena halde" yorumu? Yahu efendim, bırakın bunları da "somut olay" nedir? Önce bunu tartışalım... Yaşınızı başınızı da aldınız çoğunuz... Yeni yetme zıpır liberallerden de değilsiniz. Biraz düşünün, biraz araştırın, inceleyin, öyle yazın... Ayıp oluyor ayıp... Vuralhan oleyındaki "sımfsal ve kültürsel tahlil" de çok Sayıştay Başkanı: Belgeler yanmadı Şok yaratsa (Baştarafı 1. Sayfada) nizkurdu, "Piyasada şok da yaratsa bu fark kapaulmalıdır" dedi. Adana Ticaret Odası Başkanı Fethi Kamışlı da dövizde yasanan sıkıntının ancak konvertibiliteye geçilmeyle çözülebilecefini savundu. Serbest piyasa ile resmi kur arasındaki makasın giderek açüdığuıa işaret eden Fethi Kamışh, şöyle dedi: "Bogün elinde dövizi olan Tabtakale'ye koşmaktadır. Tartışmalann bir yana btndalarak konvertibiliteye geçümesini isJiyoruz. Mademki döviz Tahtakale'de ahnıp satılıvor, döviz borsası kurulsun, ahın borsaa kunılson. Bize göre bu >olda acele edilmesinde biiyük yarar vardır." öte yandan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Osnun Özbek, Türk Lirası'mn yabancı paralar karşısındaki değer kaybının üreticilerin bütün kazançlarıru yok ettiğini bildirdi. Osman Özbck, TL.'nin değer kaybırun çiftçiler üzerindeki elkisuıi deferlendirirken, gorüşlerini "Görünen odor ki, dovize dayalı tanmsal üretim ana maddelerineraubtaçülkemizde serbest pazar ekonomisi kurallanna gore her gun artan dolar, mark st benzeri paralar karşısında değer kaybeden Turk Lirası, üreticilerin butun kazançlannı yok etmekte ve girdiler ber gun serbest ticaret çarkları içinde pahalılanmaktadır'' şeklinde açıkladı. Ankara buromuzun haberine göre, Sermaye Piyasası Kurulu üyesi Servet Eyiipgiller, ithalatta gereğinden fazla liberasyona gidilmesinin döviz sıkmtısının baslıca nedenlerinden biri olduğunu belirterek, "Merkez Bankası'nın vadesi gelmis dış borç taksitlerini geciktinneden ödemek için sarfettiği gayretler de döviz »kıntısına oeden oluyor" dedi. Vuralhan'ın sözleri Milli Savunma Bakanı Vuralhan, Ankaralı çiçekevi sahibi Inciser Ganpoğlu'nu tanıyıp tanımadığı yolundaki soruları yanıtladı. ANKA'nın haberine gore, gazetecilerin TBMM'de yonelttıği sorular ve Vu ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Sayvştay Başkanı Servet Şamlıoğlu, Sayıştay arşivinde çıkan yangında, "Vuralhan olayı" ile ilgili harcama belgelerinin yanmadığını açıkladı. Bir açıklama yapan Şamlıoğlu, basında çıkan haberlerde, yurtdışından yapılan bazı satın almalara ilişkin belgelerin Sayıştay mahzeninde çıkan yangın sonucunda tamamen yandığının belirtildiğine işaret ederek, "Her ne" kadar Sajıştay arşiv binalannın birinde 30 Eylül 1987 tarihinde taroirat sırasında ve herhangi bir kasta makrun olmayarak çıkan yangında bazı belgeler yanmışsa da, basında bahsedilen saün almalarla ilgili harcama belgeleri bu yangında zarar gormemiştir" dedi. Enflasyon özsermayeyi (Baştarafı I. Sayfada) rek, "Finans yapısı böylesine kötuye giden bir sanavinin değil 2000 yılına hazırlanmak, 2 yıl sonrasına bile olumlu bakması ve planlanması mümkun değildir. Biz villamızı da, çiftligimizi de yabmızı da satarak scrmayemize katsak, enflasyon 23 yılda bunu erozyona uğratacaktır" dedi. Araşnrmayı önceki gün yapılan İSO Meclisi'nde bir konuşmayla sunan Nurullah Gezgin, enflasyonun düşürülebilmesi için hükümetin Turk Lirası'ndan kaçışı önlemesi ve TL.'ye itibarıru kazandıncı çalışmalar yapması gerektiğini söyledi. Bunun yapılmadığı sürece enflasyonun aşağıya düşmeyeceğini vuıgulayan Gezgin, sanayi kesiminin de hükümetin enflasyonu aşağıya çekmek için alacağı önlemlere yardımcı olmasını istedi. Gezgin, "Icabında canımın acıtsa dahi bu karartann uygulanmasında yardıma ve saygıh olmamız gerekir" dedi. Nurullah Gezgin, enflasyonu asağı çekmesi için hükümete şu onerilerde bulundu: • İlk hedef enflasyon beklentisinin kırılması olmalıdır. 1982 yılında bu yapılabildiği içindir ki, enflasyonun düşürülmesinde basan kazanılmıştır. • Şu anda yasanan TUrk parasından kaçış olayını, Turk parasına dönüşe çevirmek lazım. Ahın ve dövize yöneliş TL.'den kaçışın bir ifadesidir. TL. bu kadar değer kaybederken, TL. ile lasarrufa kimi inandırabilirsiniz? Cahil bir vatandaş bile buna inanmaz. • Ciddi hedefler konulmalı ve bu hedeflerin tutturulmasına özel bir önem verilmeüdır. • Bütçe açığı kapatılmalıdır. Vergi gehrlerini çogaltmak için adil ve yaygın bir \ergi bekliyoruz. Sayın Başbakan gerek TÜSİAD ve gerekse TOBB toplantılarında beyannameli mükellefler konusunda eksik beyanların yapıldığını belirttiler. Bir uyanda bulundular. Sanayi kesımi Türkiye'de beyannameli mukelleflerin temsilcisi değildir. Türkiye'de Gelir Vergisi veren birçok kesim vardır. Bu kesimin sorumlusu sanayi kesimi değildir. Dolayısıyla bunu üzerimize almıyonız. • Kamu harcamaları artık dengelenmelidir. • İç ve dış borçlardaki artış durdurulmalı ve artış eğrisi aşağıya çekilmelidir. • 1988 hedeflerinde, enflasyon ile emisyon ve para ararun dengelenmesi gereklidir. • Temel hammaddeler üreten KİT'ler, enflasyon hedefini dikkate almayacak zamlardan kaçınmalıdır. GezgnTden sonra küısüye gelf.n Şaban Çavuşoglu, 500 büyvk sanayi kuruluşunda özsennaye oranırnn giderek azalmasının bir "S.O.S" işareti olduğunu söyledi. ÇavBşoglu, özsennayedeki bu azalmayı telafi etmek için aile şirketlerinin halka açılma yolunu denemelerini önerdi. Çavuşoğlu'nun bu sözlerine ilk yanrt, oturumu yöneten Meclis Başkanı tbrahim Bodsr'dan geldi. Bodur, halka açılacak bir şirketin kaynak yönünden iyi ve verimli çalışması gerektiğini söyledi. NunıBah Gezgin de yeniden söz alarak Şaban Çavuşoglu'nun Adnan Kahveci esprisıne takıldığını söyledi. Gezgin şöyle devam etti: "Şaban Bey, Türkiye'nin gerçegini biliyor. Adnan Bey ise bilmiyor. Şirketi halka açarsan, bu kfir ve sermaye erozyonu içinde kim ilgi gosterir? Kimse göstermez. Bu Türkiye gerçeklerine uygun degil. Türk sanayü daha çok gençtir. Bu geaç sanayii halka açmak bir ozeatidir. Bu bir özlemdir. Türkiye'de yapılan yanlışlık da öziemlerte özentilerin birbirine kanşbnlmasıdır." Dile getirilen sorunların milli paraya ve milli üretime itibar kazandırılmasıyla çözümlenebileceğini vurgulayan Meclis Başkanı İbrahim Bodur ise, Türkiye'den yapılan bavul ticaretine değinerek, "Bu bavuüann içinde bizim ürettigimiz mallar mı var, yoksa ithal ettiginiz ve ucuz oldugu için Türkiye'den alınması tercih edilen yabancı mallan mı var?" diye sordu. Bodur, "Eger yabancı mallan burada ucuz bulup da bavullaria alıp götüriiyoriarsa biz ancak lafını ediyoruz bu işin. Başka hiçbir şey yapmıyoruz" dedi. Vuralhan önergesi (Baştarafı 1. Sayfada) nın Ercan Vuralhan'ın Dışişleri Bakanbğı'ndaki gorevi sırasında yaptığı bazı işlemlere ilişkin verdiği \e TBMM'de önceki gun tartışmalara yol açan soru önergesi dün de göruşulemedi. SHP Grup Başkan Vekili Hikmet Çetin, genel kurulda sozlü soru önergelerine geçileceğı sırada, birleşimi yöneten ANAP'lı Başkan Vekili ll>as Aktaş'lan SHP'li Kırlı'nın soru onergesini okutmasını istedi. Çetin, onergenin muhatabı Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'ın genel kurul salonunda bulunduğuna dikkat çekerek, soruların yannlanmasının sağlanmasını isıedi. Aktaş onergenin başkanlıkta olduğunu soyleyerek "' Hiç endişeniz olmasın, gereken > apılacaktır, bunun muhatabı ben degil sayın Meclis Baskanıdır" diyerek Çetin'in istemini geri çevirdi. Çetin bunun uzerıne "Hangi usulu ve yetkiye göre gündemdeki bu maddeyi çıkardınız?" diye sordu. Aktaş, "Sayın Çetin sizin parlamento ve içtuzük deneyiminiz, bilginiz daha faz> la, ama şimdi bakanlık degişikliği yapılıyor. tzin verirseniz bu işi başka türlü çözeüm" karşılığını verdi. Başkan Aktaş, Kırlı'nın Vuralhan hakkında verdiği sözlu soru önergesinin yanıtlanmasını başka gune bırakıldığını açıkladı. Vuralhan'a yöneltılen soru onergesiyle ilgili tartışmalar şoyle gelışti. TBMM Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanı Orhan Dülgerler dün SHP Grup Başkan Vekili Deniz Baykal ve önerge sahibi Önder Kırlı ile goruştu. Kırlı, Dülgerler'le daha önceki gorıişmelerinde bir yanlış anlama olduğunu belirterek önergesindeki soruların Ercan Vuralhan tarafından yanıtlanmasını ıslediğini bildirdi. Bunun üzerine Dülgerler önergedeki "Başbakan" yazısının yerine "Milli Savunma Bakanı" yazdı. Baykal da önergenin Vurahan tarafından yanıtlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Eger Meclis Başkanlığı, gelenek ve içtüzuğe aykırı olarak bu önergeyi iade ederse, başkan da ANAP'lılann Vuralhan'ı bu konuda konuşturmama çababnna alet olur. İade ettirdigi takdirde Meclis Başkanı'ıun lutumunu UrUşmü konusu yapanz." Ote yandan konu ile ilgili olarak AA muhabirinin sorulannı yanıtlayan dunku birleşimi yöneten Başkan Vekili llyas Aktaş şunları söyledi: "Dün (önceki gün) muhatabı degistirildi diye cevaplandınlmayan soru önergesi, bugun (dun) gundemde yer almamaktadır. Benim edindigim bilgiye gore Kırlı sorusunu Milli Savunma Bakanı Ercan \ uralhan'a >oneltmiş. Meclis Başkanı Yıldınm Akbulut ise "Vuralhan o dönemde Dışişleri Bakanlıgı'nda gorev yaptığı için, soru Dışişleri Bakanlığı'na veya Başbakan'a yöndtilmelidir. Aksi halde ben bunu işleme koyamam' demiş. Daha sonra Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı görevlileri Kıriı ile konuşarak sorunun muhatabını, Vuralhan yerine Başbakan olarak bilgisi dahilinde değişlirmisler. Yalnız bu düzenleme yapılırken, değişiklik parafe edilmemiş." EVET/HAyiR (Baştamfl 2. Sayfada) OKTAY AKBAL döneminden Cumhuriyet Türkiyesi'ne devredilen ıktisadı mirasın özgül boyutları nedir?.. Hepsi birbirinden ilginç sorular, yanıtlar... Osmanlı'nın dışarıya borçlanması, kitabın en ilginç bir bölümüdür. İlk borçlanma 1840'ta Galata bankerleri aracılığıyla Fransız bankalarından sağlanmış. Kırım Savaşı, bu borçlanmayı hızlandınr. 1876'da devlet bu borçları ödeyemez hale gelmiştir. Borç faizlerini ödemek için yeniden borçlanılmıştır. 1875 yılında Osmanlı Devleti'nin dış borçları 200 milyon sterline yaklaşır. Anapara ve faiz ödemelerinin yıllık tutarı ise 11 milyon sterjindir. Oysa devletin tüm gelirleri 18 milyon sterlin kadardır! İşte, bu tıkanıklık, yani borçları ödeyememek yüzünden Muharrem Kararnamesi ortaya çıkar, 1881'de Düyunu Umumiye kurulur. Alacaklı Fransa, İngiltere, Avusturya, Almanya ve öteki devletlerin temsilcileri bu dış borçlar yönetimıne egemen olurlar. Bu durum Cumhuriyet'in kurulmasına kadar sürer... dünkü gerçekleri hem de bugün içinde bulunduğumuz borçlar çıkmazını karşılaştırmamıza; ülkemizin, halkımızın yüzyıllardır içinde çırpmdıgı ekonomik sorunları daha iyi anlamamıza yeterli, güvenilir belgesel bir kaynaktır. Doç. Dr. Şevket Pamuk, bir bilim adamı titizligiyte yüz sorunun sınırları içinde, özlü bir anlatımla okurlannı aydınlatıyor. Önsözde dediği gibi, "Bu "OsmanlıTürkiye Iktisadı Tarihi: 15001914" adlı kitap hem Konservatuvarlıdan piyano dersleri. 164 94 21 kitabın temel amacı, 16. yüzyılın başlarından Birinci Dünya Savaşı'na kadarki dönemin Osmanlı ıktisadı tarihini bugün Türkiye'yi oluşturan alanların iktisadi tarihini, genişçe bir okuyucu kitlesine ulaşabilecek bir dil kullanarak" yorumluyor... DEVREN KİRALIK DÜKKÂN BlLSAK'ın altında, Soğancı Sok. 7/A Cihangir Tel: 151 47 73
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle