Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurıveı Matbaacılık ve Gazeıecıhk Turk Ancnım Şırketı adına Nadir Nadi # Genel Ya>ın Muduru Hısan Cemal, Muessese Muduru Emine Işaklıgil. Yazı Işlen Muduru. Oka> Gonensin, % Haber Merkezı Muduru. ^alçın Ba>er, Sa>fa Duzenı \ oneımenı \li Acar. 0 Temsılaler ANKARA \alcin Dogan, IZMIR Hikmet Çelinka>a. ADANA Celal Başlangıç. Isıanbul Haberlen Erhan Ak)iMız, Dış Haberler Ergun Balcı, Ekonomı Osman Llaga}, Kjlur Celal L'sler, Spor Danışmam Abdulkadir Vucelman, Duzeltme Rcfik Durbaş, BılımEğınm Şahin Alpa), IjSendıkaŞukran Kelenci, \ urı Haberlerı Necdct Dogan, Dızı Yazılar Kerem Çalışkan. Bursa Le\ent Gençelli, % Koordınaıor Ahmet Korulsan. 0 Malı Işlcr Erol Erkut, % Reklam Ajşe Torun. Ek >a>ın!ar Huha \k>ol 0 Idare Hu«>in Gurer, tşleıme Onder Çelik, Bılgılşlem Nail Inal. Bman ıt Yayan 3133 lit Burolar # PK Ank.n C u m h u n j e ı Malbaacıhk vc G ı z n c c ı l ı k T \ Ş Turk Ocağı Cad 39/4I C a f a l o | h ı 246U'anbul lımır Tel 512 05 05 (20 hal). Tclcx 1 9 . 4 , Te! 1352 S 2 3. Tel 22246 F l » ( ! ) 526 6 0 72 % Z . ^ O o k a l p BU Inkılap S N o H Zı>aBU 119S S o l K a ı l . T e l 133 11 4 I 4 . T d e x 42344 Fax: 52M9 F u ( 5 1 ) 13 12 3 0 (4| 133 S2 64 0 13 12 30. Telex \ d a n a : Inonu Cad 114550119^31. Te!ex 3 4 2 1 5 5 , F a x ( 7 1 1 ) 3 2 8 0 5 6 TAKVtM 27 OCAK 1988 tmsak: 5.44 Güneş: 7.12 öğle: 12.21 tkindi: 14.57 Akşanı: 17.20 Yatsı: 18.43 Akdeniz'de lOyıllık araştırmaya dayanan ODTÜraporu ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün 10 yıldır sürdürdüğü bir araştırmaya göre Akdeniz'e Türkiye'den yılda 27 bin ton madeni yağ, 21 bin ton katı madde dökülüyor. UFUKTEKtN ADANA ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'oce yapılan bir araştırmayla Türkiye kıyılanndan Kuzeydoğu Akdeniz'e yılda ne kadar zararlı maddenin gırdıği somut olarak saptandı. Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü'nce de desteklenen araştırma sonucuna göre "Akdeniz'i ldrletenler" arasında 27 bin tonla madeni yağlann ilk sırayı aldığı belirlendi. Raporda, öldürücü etki yapan ava, krom, katmiyum ve kurşun gibi maddelerden toplam 2072 tonun çeşitli yollarla Akdeniz'e girdiği belirlendi. ODTÜ öğreom üyesi Doç.Dr. 11kay Salihoğlu, Akdeniz'de kirliliğin "kritik" noktada olduğunu belirtti, Kritik kirlenme ancak henuz olağanüstü tehlikeli b o yuta gelinmediğini vurguladı. ODTU Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü, Kuzeydoğu Akdeniz'de yaklaşık 106 kilometre kare alanda 10 yıldır sürdürduğü ve 1983 yılmdan bu yana Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü'nce de desteklenen araştırmada, hangi maddelerin denizi ne oranda kirlettiği ortaya çıktı. Doç.Dr. llkay Salihoğlu'nun diğer bazı bilim adamlannca da desteklenen araştırmasına göre, Akdeniz'e Türkiye'den çeşitli yollarla yılda 27 bin ton madeni yağın girdiği anlaşıldı. Kısa sürede çözülmeyen özelliğiyle madeni yaglann daha çok deniz kıyısında yer alan endüstri kuruluşlarının atık sulanyla ve petrol taşımacüığı yapan tankerlerin bıraktığı atıklar yoluyla girdiği kanısına varıldı. Akdeniz'e Türkiye kıyüanndan üç ayrı yoldan giren katı madde miktannın ise yılda 21 bin tonu bulduğu ortaya çıktı. Bu miktann 9 bin tonumın nehirlerden, 9 bin tonunun kent kanalizasyonlanndan, kalan 3 bin tonunun da endüstri kuruluşlanmn atıklan olarak denize girdiği anlaşıldı. Araştırmanm bu bölümünde, 21 bin ton katı maddenin yuzde 75'ini oluşturan 16 bin ton maddenin Çukurova'daki Mersin ve Iskenderun, limanlanyla Seyhan ve Ceyhan ırmaklan yoluyla denize döküldüğune dikkat çekiliyor. Araştırmada, kanserojen etkisi olan ve fazlası deniz canlılarının ölmesine yol açan cıva, kurşun, krom ve katmiyum gibi maddelerin, atmosfer, nehir gibi "dogal" yollann dışında, endüstri atıklan ve kent atıkları yoluyla Akdeniz'e toplam yılda 2072 ton girdiği sonucuna vanldı. Bu maddelerden, her yıl Akde Mavi trende telefon ANKARA (AA) Seyahat halindeyken yolcuların diledikleri yerle konuşmalannı sağlayan ankesörlü telefonlar, şehirlerarası otobüslerden sonra trenlere de konuldu. Uygulamaya dün Ankarahtanbul se/erini yapan mavi trende başlandı. Mavi trenin restoran bölümüne kurulan ankesörlü telefonla yolcular, şimdilik AnkaraSincan ve Arifiyetstanbul arasında görüşme yapabilecekler. PTT yetkilileri, Ankaraîstanbul demiryolunun bütününde görüşme imkânınm yapılabilmesi için çalışmaların sürdurüldüğünü kaydettiler. Aynı zamanda çağırmalı olan bu telefonlar, trende yolcusu olanlarca da aranabilecek. Mavi trenle yolculuk yapan yakınlarım aramak isteyenlerin 908142907 numarayı çevirmeleri gerekiyor. niz'e giren 12 ton civanın 5 tonunun atmosferden, 7 tonunun da nehirlerden taşındığı belirtildi. Doç. Salihoğlu, aslında hem nehirlerin hem de atmosferin "dogal" yol olmadığıru belirterek endüstri kuruluşlanndan havaya verilen civanın sonuçta yağmur olarak denize döndüğune, denizlere ulasan nehirlerdeki cıva kirlenmesinin ise endüstri kuruluşlanmn atık sulannın nehre verilmesinden kaynaklandığına dikkat çekti. tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kirli denizlerin "oksijen kaynagT olan denizkadayıfı yosunları tukenmeye başlaymca, dıssatım da azaldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Şökran Cirik, "Bonlar tzmir vc tzmit körfezi ribi Idrii denizkrin dgeri, bu nedenle kökierin kazınması çok teblikeü" derken, Su Ürünleri Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Atilla Alpaz, "Yosonlar ekonomik kazanç sagbyor, ancmk araştırma yapılarak toplanacaktarı dönemin sınırlandırılması gertkli" dedi. Sadece kirli denizlerde yetişen denizkadayıfı yosunlan dışsatımcıların dikkatini çekince, her yıl bahar ay Ubsımlar tehlikede larında bunlarm toplanması birçok kişi için yeni bir geçim kaynağı oldu. Jöle yapımında kullamlan denızkadayıfİan, özellikle lzmir ve îzmit körfezlerinden toplanarak ihraç edildi. Bu yosunlann "kökünan kurululmaması" gereğine dikkat çeken uzmanlar, bunlann denizleri temizlediğini söylediler. Doç. Şükran Cirik, "denizlerin cijeri" olan denizkadayıflarının bilinçli toplanması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "AOİ olan bir ekonomik degerin kullandması giizel. Ancak adamlar loplamaya bir giriyorlar, kokünıi kunıtuyorlar. Tanm Orman ve Köyişleri Bakanlıgı, geçmişte bir yasak ge öldürücü etki yapan bir diğer madde olan kurşunun ise daha çok atmosfer yoluyla Akdeniz'e yılda 1900 ton girdiği belirtildi. Bu miktann atmosferle taşınan 1720 tonunun dışında kalan 180 tonu nehirler yoluyla Akdeniz'e tasınrmj. Doç. Salihoğlu, yılda yine 145 ton krom ve 15 ton kadar da katmiyum maddesinin Akdeniz'i kirletmesiyle ilgili olarak "Bunlan önlemenin yolu nemen bemen yok gibi. Tek yol, ank sulann denize ve nehirlere ulaşmasraı bnlemek olabilir. Ancak yine de endüstri kuruluşlanndan havaya verilen toksik maddeler sonuçta denize dönecektir. Bu önlenirse kirlenme önlenebilir" diye konuştu. Doç. Salihoğlu, özel ve kamu kuruluşlanmn isteği üzerine yaptıklan kirlilik araştırmasını yorumlarken Doğu Akdeniz bölgesindeki kirlenmenin kritik noktada olduğu sonucuna vardıklannı beürterek su değerlendirmeyi yaptı: "Elimizdeki verilerden Doğu Akdeniz'de anormal tehlikeli bir kirlilik olduğunu soyleyemiyoruz. Deniz tabanında, deniz suyunda ve denizde yaşayan çeşitli canldar iizerinde yapdan araşbnnaya göre kiriilik kritik noktadadır. Ancak bazı kişilerin söyledigi gibi' Akdeniz bitmiş' degildir. Henuz pınl pınl birçok yer söz konusudur. Kirliliği ortadan kaldırmaktan çok, kirliliği durdunnak >eya kirlenme oranını düşiirmek söz konusu olabilir." tinnişti. Ancak butiin yosunlar için bir tek yasak çıktı. O}sa denizlerde 50 çeşit yosun var. Yasaklamanın kapsamının genişletilmesi gerekir. Hangi tur yosun, hangi tarihlerde toplanabilir açıklıga kavuştunılmah." Ege Ür;versitesi Su Ürünleri Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Atilla Alpaz ise deniz yosunlannın toplanmasının bir zaran olmayacağı göruşünü savunarak "Şu anda toplayan yok. Önce ihraç edilecek kadar toplanıyor, sonra azaldığından ihracat duruyor. Toplamak lazım. ancak nev lini kunıtmamaya dikkat etmek zonınlu. AraşOnna yapüarak biriki ayda toplanabilir diye sınırlama getirilmeli" dedi. Leopar'a SPD engelî Federal Alman hükümetinin 150 adet kullanılmış Leopar1 tankının Türkiye'ye verilmesine ilişkin bir sözleşme imzalama girişimini, Sosyal Demokrat Parti, parlamentoya "son anda" getirildiği gerekçesiyle erteletti. Dış Haberler Servisi Federal Alman hükümetinin, 150 adet kullanılmış "Leopar1" tankının Türkiye'ye verilmesine ilişkin olarak bir sözleşme imzalama girişimi, parlamento görüşmelerinde Sosyal Demokrat Parti (SPD) engeline tak.ldı. "Der Spiegd" dergisinde yer alan bir habere göre, F. Alman Dışişleri Bakanlıgı, Türkiye'ye yapılacak olan 580 milyon marklık (yaklaşık 400 milyar TL.) "silahlanma yardımı" tasarısını ilk olarak geçen çarşamba günü, otummun başlamasından birkaç saat önce, "derhal göhişülmesi" ricasıyla Dışişleri Komisyonu'na iletti. Türkiye'deki demokratikleşme sürecini yetersiz buldugu için bu tasanya karşı olan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise, tasarının parlamentoya böyle alışılmadık bir biçimde getirilmesini ileri sürerek, konunun ileri bir tarihe ertelenmesini istedi. Bu arada Savunma ve Bütçe Komisyonu'nun Leopar sözleşmesi ile ilgili olarak hükümete bu tarihe kadar bilgi vermediği de öğrenildi. Federal Almanya'nm kullanılmış Leooar1 tankJannı Türkiye'ye gönderip gönderemeyeceğı henuz kesınlik kazanmadı tspanyd'daki F16 ııçakları ANKARA (AA) Dışişleri Bakanlıgı Sözcüsü Büyükelçi Inal Batu, tspanya'nın Torrejon üssündeki F16 uçaklarıntn Türkiye'ye kaydırılması konusunda Amerika Birleşik Devletleri'nin herhangi bir talepte bulunmadığını bildirdi. Basında yer alan bazı haberlerde, tspanya'nın, Torrejon üssünde bulunan ABD'ye ait F16'ları istemediği kaydedilerek ABD'nin bu uçaklarm tncirlik üssüne nakli için Türkiye'ye başvurduğu öne sürülmüştü. AIDS'e karşı prenses çağrısı LONDRA (AA) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Biilent Akarcalı'nın da katıldığı "AIDS'i önlemek İçin Dünya Sağlık Bakanlan Zirvesi", Londra'da başladı. Zirve toplantısının açış konuşmasım yapan Prenses Amıe, AIDS hastalığırun kontrol altına alınması çağrısında bulundu. Akarcalı da dün aksam yapuğı konuşmada AIDS virüsünün şu an için Türkiye'de birtehdit unsuru oluşturmadığını söyledi. Akarcalı şöyle dedi: "Tnrk toplumundaki yakın aile bagian üe evlilik oncesi seks, fahişelik, eşcinsellik ve boşanmayı kınayan ve reddeden kulturel degeıirr, AIDS'i olumsuz yönde etkfiemektedir. Buaaaia büiikte yurtdışındaki rark kjçflerinin anavatanhui De yalçbklan ülketer arasında raptıkton sürekli seyahatler ve son zamanlarda artan turizm faaliyetleri AIDS'in yayılma«ında önemli tehlike oluşturmaktadır." Türk hükümetinin, AIDS salgınının bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yayılma tehlikesini kabul ettiğini belirten Bakan Akarcab, Türk hükümetinin AIDS'le mücadelede uluslararası işbirliğine hazır olduğunu söyledi. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Bülent Akarcalı, AIDS'in yayılmasını önlemede bilgi, iletişim ve eğitimin en etkin ve uygun yaklasımlar olduğunu da belirtti. Turizmde betonlaşma tehlikesine dikkat TÜRSAB Genel Başkanı Ferit Ekipmen, Türkiye'nin 1988'de turizm geliri beklentisinin 2 milyar dolar civarında olduğunu belirtirken "Şu anda hassas bir noktadayız. Fiyatlar serbestçe arttınlır ve kıyılarda betonlaşma olursa turizm baltalanır" dedi. konaklama, yemek ve diğer tum harcamalarla yaklaşık 1.5 milyar dolar bıraktığı belirtiliyor. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Genel Baskanı Ferit Epikmen turizm gelirlerinin 1986 da 1 milyar 90 milyon dolar civarında gerçekleştiğini hatırlatarak, "1987 geliri 1986ya gore yuzde 30luk bir arOşı ifade ediyor. Türkiye 198Tde moda ülke oldu. Bu yıl turizm gelirimizin yine yuzde JOIuk bir arösla 2 milyar dolara yakın gerçekleşecegini varsayıyoruz" dedi. Epikmen, 1987 turizm gelirinin önemli ölçude artmasını Avrupa tur operatörlerinin Türkiye'vi de tatil yöreleri içinde öngörmelerine ve Avrupa'da sayısı 100'e varan Turk kökenli seyahat acentelerinin yülardır gösterdikleri çabaların meyvesini vermesine bağladı. 1986 yılında yaşanan "çifte rezervasyon" olayından ders alındığım belirten Epikmen, 1987'de fıyatlann 1986'ya göre pek artmadığını, bunun da gelirlerin artmasına olumlu etki yaptığım söyledi. Epikmen, "Türkiye'nin 500 bin, hatta 1 milyon yatak kapasitesini değerlendirme gücu var. Oysa geçen yıl sadece 90 bin yatak kapasitemiz vardı. Her turistin konaklama, seyahat, yemek, içki ve ahşverişlerde harcadığı dövizin ortalama 500 dolar olduğunu göz önüne alıyoruz. Şu ana kadar ulasan bilgilere göre geçen yıl Türkiye'ye 2 milyon 650 bin turist tatile geldi. Bunun 2 milyon 900 bine çıkacağını varsayıyoruz. Her turistin ortalama 500 dolar bıraktığını duşunürsek 1987 turizm gelirinin yaklaşık 1 milyar 450 rnilyon dolar olarak gerçeklesebileceğini görüyoruz" dedi. TURSAB Genel Başkanr Ferit Epikmen bu yıl yatak kapasitesinin 115 bine çıkmasının beklendiğıni ve Ege, Akdeniz, Kapadokya, İstanbul bölgelerinde rezervasyonların şimdiden dolduğu göz önüne alındığında 1988 turizm gelirinin 2 milyar dolara çıkabileceğini ifade etti. Epikmen sözlerini şöyle surdürdü: "Şn anda çok hassas bir noktadayız. Bu girdilere bakarak fiyatlar serbestçe arttınlırsa ve hizmette aksamalar olursa, bu turizm gelirinin sıfıra inmesine de yol açabilir. Avrupah luristler doğası için Türkiye'vi (ercib ediyorlar. Eğer fazla otel ve sonucunda betonlaşma yasanırsa bu olumsuz sonuçlar dogurur." TURSAB eslü Genel Bajkanı Bahattin Yücel ise, "Bu yıl Türkiye'ye tatile gelecek İngiliz turistlerin sayısı Alman turistlerin sayısına yaklaşabflir. Yalnız, turizm lesislerinin boş olduğu zamanlar, buralarda yerli turistin konaklaması, tatil yapması özendirilmeli" diye konuştu. Konut kredisinde yeni yöntem ANKARA (AA) Toplu Konut tdaresi bu yıl "tek kredi dilimi" uygulamasına geçecek. Daha önceki konut büyüklüklerine göre değişen miktarlarda kredi uygulaması kaldırılıyor. Konut büyüklüklerine göre değişik faiz uygulanacak. 1988 yılı için uygulanacak kredi miktarı ise önümüzdeki günlerde belirlenecek. Yeni uygulamaya göre, bu yıl için belirlenecek kredi miktarı fondan kredi sağlanan tüm projeler için geçerli olacak. Toplu Konut ldaresi yetkilileri, bu uygulamanın küçük konut yapımının teşvik edılmesini sağlayacağını kaydettiler. FARUK BESKİSİZ Turizm gelirimiz ilk kez 1,5 milyar dolara çıktı. Yapılan tahminlere göre 1987 yılında büyük bölümü seyahat acenteleri kanalıyla olmak uzere, toplam 2 milyon 650 binin üstünde turistin Türkiye'ye tatile geldiği ve Saıııimi poz boşanma nedeni TURAN YILMAZ ANKARA Yargıtay, evlilik kurumunun nasıl oluşturulacağı ve daha sonra nasıl dağılabileceğine ilişkin sorulara yanıt getirdi. Yargıtay, kan ve kocanın birbirlerine sadakatle bağlı olmaları gerektiğini belirterek, kocanın bir başka kadınla sarmaş dolaş fotoğraf çektirmesinin, güven duygulannı «arsıcı davranış olarak boşanma nedeni sayılacağına karar verdi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, evli erkeğin bir başka kadınla başbaşa verip elini de kadının boynuna dolayarak fotoğraf çektirmesini, ilişkinin derecesi ne olursa olsun Medeni Kanun'daki "Sadakat Yükümlülügüne" aykın bir davranış olarak niteledi. Kocanın bu tutumunu "En azından davacı eş açısından güven duygulannı sarsıcı bir davranış" olarak niteleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, "Davalımn evlilik dışı ilişkileri konusunda mevcul dedikodulann da bu şekilde daralının da>nınışlanndan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Ö>le ise davacı, eş yonünden davalımn söz konusu tutum ve davramşlanna bağlı olarak ortak vasam çekilmez hale gelmiş ve devamına imkân kalmamış bulunduğundan boşanmaya karar verilmesi gerekir" dedi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir başka kararıyla da kadının ayrı bir evde bile olsa kocasını başka bir kadınla paylaşmak zorunda olmadığına hukrnetti. Bu nedenle evi terk eden kadının kocasının "Eve geri dön" çağnlarını yanıtsız bırakışı da haklı bulundu. 2. Hukuk Dairesi'nin verdiği bir başka kararla da "Yasak evlilik" yapan çiftlerden doğacak çocukların durumlarına açıklık getirildi. Yargıtay bu karannda, birbirleriyle evlenmeleri yasak olanlann, buna karşın yaptıklan evliliklerden doğan çocuklan "fücur üninu" olarak niteleyerek, bu çocuklann "gerek bütun sonuçlanyla gerekse tabii babalıklan için herhangi bir karar \erilemeyecegjne" hükmeıti. Yargıtay bu kararının gerekçesinde ise. "Gercekte bu kjşüer onlara iyi gözle bakmamakta ve zaman zaman da horlamakta, anababalara duyulan hıncı onlardan almaya çalışmaktadır. tştc kendilerinin doğum olay ında hiçbir kusur ve katkılan olmamasına rağmen sırf toplumu tatmin etmek için ve özellikle ammenin yaranmn kişiler >aranna ustün tutacağı yolundaki genel ilkeyi gözeten kanun kojucu, fücur mahsulü çocuklann tanınmasını yasaklamış bulunmaktadır. Babalık davasında da az once açıklanan ilkenin dışına çıkmak mümkun değildir. Yani fücur ürunü çocuklann gerek biıtun neticeleriyle gerekse tabii babalıklanna karar verilemez" goruşune yer verdi. Doktor askerlik yükümlüleri ANKARA (ANKA) Şubat 1988 celbinde 200'üncü dönem olarak silah altına almacak tıp doktoru askerlik yükumlülerinin kayıtlı bulunduklan yerli ve yabancı askerlik şubelerine başvuruları 29 ocak cuma günü mesai saati bitiminde sona erecek. 87/1, 87/2, 87/3, 87/4, 87/5 ve 87/6'na grup olarak askerliğine karar alman tıp doktorları, 87/12 ve daha önceki gruplardan 1954 ve daha yaşlı doğumlu tıp doktorları ile daha önceki celplerde sevke tabi iken, bakayadan mahkemeye verildiklerinden veya yasal gerekçeleri nedeniyle sevk edilemeyenlerden 15 Ocak 1988 gunu dahil, mahkemesi sonuçlanan ve yasal gerekçeleri sona eren tıp doktorları, bu celp döneminde askere alınacak. Doğramacı'mn türban için görüşü: Kahvelere AIDS posteri Sağlık ve ANKARA (AA) Ben rektör olsam türbana evet derim \ÖK Başhant: Türban takılabilir. Bence takılsın. Türban aslında bir olay değil. Bugün Amerika'ya gidin, Avrupa'ya gidin, türban takarsanız kimse takmayın demez. TUNCAY ÖZKAN Sovyet modacı Slava Zaitsev, öncekı gun Pa1 ns'te yapılan moda gösterisine, haarladığı canlı kıyafetlerle katıldı. Zaitsev'in üzerinde rengârenk fıyonkların bulunduğu lame (solda) ve siyah ipekJiden yapılmış giysileri büyük ilgi gördu. Zaitsev 1988 ilkbaharyaz modasının sergilendiği defileye, Parisli modacı Madam Carven'in davetlisi olarak katıldı. (Fotoğraf: Reuter) Sosyal Yardım Bakanlıgı Tetnel Sağlık Hizmetleri Genel Mudürlüğü tarafından, halkı AIDS konusunda uyarmak amacıyla posterler bastınldı. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Bülent Akarcalı da Londra'da yapılan "AIDS Önleme Programlan Sağlık Bakanlan Zirvea"ne giderken, yanında AIDS poster ve broşurlerinden götürdü. lki milyon adet bastınlan posterlerin illere dağıtımına önümüzdeki günlerde başlanacak. Yaklaşık 20 milyon bastırılacak posterler, sağlık kuruluslan ile vatandaşlann toplu olarak bulunduklan yerlere asılacak. Sovyetmodası ANKARA YÖK Başkanı Prof. Dr. Ihsan Doğramacı türban ile ilgili görüşünu yineledi. Doğramacı, insanlann istediklerini giyebileceklerini söyledi, ancak sınavlara türbanla girilmesine rektörlerin karar vereceğini belirtti. YÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı, üniversitelerde tür ban hakkındaki gorüşunu soran Cumhuriyet muhabirine, "Türban lakılabilir. Bence takılsın. Türban aslında bir olay değil. Bugün Amerika'ya gidin, Avrupa'ya gidin, türban takarsanız kimse takmayın demez" dedi. Tehlikeli olanın, insanlann dışı değil içi olduğunu vurgulayan Prof. Doğramacı, türbanın ideoloıik ola rak gundeme gelmesi durumunda, türban takılmasımn daha doğru bir şey olacağım söyleyerekî'Bence saglıklıdır. O zaman kimin ne ideolojisi olduğunu gorursun. Yasaklarsan. kimin ne duşünduğunu bilemezsin ki?" diye konuştu. Prof. Dr. thsan Doğramacı devamla, türban hakkında şunlan söyledi: "Ben ünrversite rektörii olsam, bana türbanlı öğrenciler gelse 'Peki' derim. Çünkü bugün biz çağdaş diyoruz. Çağdaş üniversiteye gidin, her çeşit kıyafet vardır. Muhim olan içidir, dışı değil. Bugün kısa giyseniz, ertesi gun de türban taksaıuz. bu ken di özgür iradenizdir. Onu çıkar, bunu ko> demeye benim hakkım yok(ur. Benim göriişüm bovle, ama konuya rektorler karar verir" YÖK'iin türbana karşı karan Buna karşın YÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı imzasıyia 20 Arahk 1982 ve 10 Mart 1984 tarihlerinde universitelere gönderilen "çagdaş öğrenci kıyafeti" yönetmeliğine ve genelgelerine göre, kız öğrencilerin üniversitelerde başörtüsü takmaları yasak bulunuyor. Dalan, Madrid'e gitti İSTANBUL (AA) îstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Metropolis Toplantısı 'na katılmak üzere tspanya'nın başkenti Madrid'e gitti. Dalan, iki gün sürecek toplantıda bugün bir konuşma yapacak. Cuma günü Paris'e geçecek olan Dalan, cumartesi günü Fransa Başbakanı ve Paris Belediye Başkanı Jacques Ghirjc tarafından kabul edilecek. AT'de Yunan komedisi Tarafsız olması gereken Ortak Pazar Komisyonu 'ndaki Yunanlı memurların Atina Barosu tarafından tehdit edilmesi ve A T'de Rumca hukuk işlemi yapacak uzmanların bulunmaması, Yunanistan'ı, Türkiye sorunundan yola çıkarak Brüksel Komisyonu aleyhinde açtığı bir davayı geri çekme zorunluluğunda bıraktı. HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Atina Barosu'nun Türkiye'ye karşı Yunan hukümetini desteklemek amacıyla yaptığı fazla "işgüzarlık", sonunda komşumuza zarar verdi ve Yunanistan, AT Komisyonu hakkında açtığı ilk davadan vazgeçti. Aslında tarafsız olması gereken Ortak Pazar Komisyonu'ndaki Yunanlı memurların Atina Barosu tarafından tehdit edilmesi ve ATde Rumca hukuk işlemi yapacak uzmanların bulunmaması, Yunanistan'ı, Türkiye sorunundan yola çıkarak Brüksel Komisyonu aleyhinde açtığı bir davayı geri çekme zorunluluğunda bıraktı. Ancak Batı komşumuz, aynı soruna ilişkin ikinci davayı yarın yeniden gundeme getirecek. Avnıpa Topluluğu tarihinde ilk kez olan ve Brüksel'de gülümsemelere yol açan olayın gelişmesi şöyle oldu: AT yurütme organı durumundaki Bruksel Komisyonu'nun, Yunanistan'ın itirazına rağmen Türkiye'ye venlecek 10 milyon ECU'luk bir kredi dilimini geçen kasım ayında serbest bırakmasından sonra Atina, oybirliği sağlanmadığı gerekçesiyle komisyonu, Ortak Pazar'ın en yüksek yargı organı Lüksemburg Adalet Divanına şikâyet etmek karan aldı. Yunanistan'ın gerekçeli dilekçesı, Rumca olarak Luksemburg'a iletildi ve ilk duruşmanın 28 ocak gunü yapılması kararlaştınldı. Ancak, metin Rumca olduğundan ve Adalet Divanı'nın iç yönetmeliğine göre de komısyon "savunmasının" aynı dilde yapılması gerektiğinden, Bruksel organı, kendı bunyesindeki Yunanlı hukukçuların savunmayı hazırlamasını istedi. Posterdekı AIOS virusu Posterlerin ilkinde, AIDS virüsünü karikatürize edilmiş biçimde gösteren küçük canavar, "AIDS hakkında neler biliyorsunuz?" diye soruyor. lkinci posterde ise AIDS'in bulaşma yollan gösteriliyor ve nasıl konınulacağı resimlerle ınlatılıyor. Komisyonda çahşmaya başlamadan önce tarafsızlık yemini etmiş olan ve "çokuluslu memur" statüsündeki Yunanlı hukukçulann önemli bir bölümü, "işin ucunda Türkiye var" gerekçesiyle verilen görevi kabul etmediler. Görevi yapabileceklerini bildiren iki Yunanlı uzman ise, Atina Barosu'nun, "Bunlar Yunanistan'a döndüklerinde Türkiye'vi savunduklan için de haklannda soruşturma açılacaktır" tehdidinden sonra, Brüksel Komisyonu'nun savunmasını hazırlamaktan vazgeçmek zorunda kaldılar. Atına'dan Bruksel'e ulasan haberlere göre ise, Batı komşumuz yarın yeni bir başvuruda bulunarak Brüksel Komisyonu aleyhindeki davasını tekrarlayacak. Birinci başvuruda kredilerin serbest bırakılmasmdan yola çıkmış olan Yunan hukümeti, bu kez, söz konusu kredilerin para olarak Türkiye'ye aktarılmış olmasını gundeme getirecek. Ancak, Atina Barosu tehdidinden ve komisyonda Rumca bilen uzman hukukçu bulunamamasından dolayı, aynı senaryonun tekrarlanıp tekrarlanmayacağı belli değil. 10 milyonluk sahte kozmetik İstanbul Haber Servisi istanbul Eminönü ilçesinde, zabıta ekiplerince piyasa değeri 10 milyon lıra o'.an sahte kozmetik urunleri ele geçirildi. Eminönu Belediye Başkan Yardımcısı Salih Zeki Tekm, dun yaptığı yazılı açıklamada, Tahtakale, Beyazıt, Kapalıçarşı gibi yerlerde bol miktarda sahte kozmetik urünü satıldığmı, zabıta e'kiplerinin baskınları sonucu bunların toplatıldığını belirtti. Ele geçirilen parfüm, rimel, far ve krem gibi kozmetik ürunlerinin .Anakent Hıfzısıhha Ensütüsü'nde tahlil ettirildiğini söyleyen Tekin, sağlığa zararh bu ürünlerin yok edildiğini açıkladı. "Hanımlara tavsiyem; seyyar satıcılardan bu tür guzellik malzemeleri satın almamalan. ahşverişlerini belirli ve bildikleri \erlerden yapmalandır" diyen Eminönü Belediye Başkan Yardımcısı Tekin, sahte kozmetik ürunlerinin kullanılması halinde cilt üzerinde olumsuz etkiler görulduğünu, goz kapaklarının şiştiğini söyledi. Alman turizmciler İstanbul Haber Servisi Alman Seyahat Acenteleri Birliği'nin 1989 yılı toplantıları İstanbul'da yapılacak. Dün Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nde (TÜRSAB) düzenlenen bir törenle toplantı ile ilgili protokol imzalandı. Bilindiği gibi Türkiye 'ye en fazla turist yollayan ülkelerin başında Almanya geliyor ve Alman turizmcilerin çok sayıda turistik yatınmları bulunuyor. TÜRSAB yetkilileri, bu nedenle Alman turizmcilerinin toplantılarını İstanbul'da yapma kararlannın çok önemli olduğunu vurguladılar.