23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 1988 * * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Açıklık ve Ciddiyet. (Baştamfı 1. Sayfada) Vuralharfa SHP sorgusu lanna yaraşır biçimde ele alınmaları gerekmez mi? Sayın özal her nedense bir türlü vazgeçemediği tarzına uygun olarak, böytesine önemli konulan ayaküstü demeçlerle, her yana çekilebilecek konuşmalarla gündeme getirmeyi yeğlemiştir. Konularm ağırlığı ve içeriklerinin ciddiyetiyie pek bağdaşmayan bir üslup, bir anda "Ne oluyoruz?" sorusunun kulisleri dalgalandırmasına yol açmıştır. Buna bir de SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'ın belki de deneyimsizlikten kaynaklanan hafiflikleri eklenince ortalık toza dumana boğulmuş, sanki Türkiye bir rejim bunalımının eşiğindeymiş gibi bir hava oluşmuştur. Oysa boyie bir bunalım ortamının uç vermesinde kimsenin yaran yoktur. • Sayın Başbakan'a düşen bir görev vardır; isteklerinde ciddiyse neyi istediğini açık ve seçik biçimde belirtemelidir, sonra da uygun platformlarda tartışmaya açmalıdır. Muhalefet partileri SHP ve DYP'nin de anayasal düzene dönuk değişim istekteri zaten vardır. İktidar kanadı, böyiesine yaşamsal bir konuda muhalefeti de uygar tartışma ortamına çekmelidir. Sayın Ûzal'dan bir noktayı gözden kaçırmamasını diliyoruz. Bugüne degin yapılan anayasalar bütün siyasal güclerin mutabakatını yansıtmaktan uzak kalmışlardır. Ağırlasan sorunlanmızın temelinde de belki büyük ölçüde bu husus yatmaktadır. özellikle yüzde 36'lık oy oranına dayalı bir iktidar, boylesine köklü değişimlere yönelmek niyetinl taşıyorsa, muhalefeti dışlaması söz konusu olamaz ve olmamalıdır. Ayrıca boylesine yaşamsal konularda muhalefeti dışlayarak yol alması olanaksızdır. (Baştarafı 1. Sayfada) olarak, ABD'nin Safeguard Security Service Inc fırmasından yapılan alımlardan, o donemin Bakanlık 1dari Daire Başkanı Vuralhan'ın bilgisinin olması gerektiğini öne sürerek, VVashington Büyükelçiliği Hukuk Danışmanı Avukat Micbael W. Be•slcy'in konuya ilişkin raporlarının Dışişleri Bakanlığı'na gönderildiğini de belirtti. Mumoı aynca, Vuralhan'ın seçim döneminde Ankara'da iken tüm otel masraflanmn, Istanbul'daki Trakya Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından odendiginı de fatura numaralan ile belgeledi. Mumcu, Beden Terbiyesi Genel Müdürluğü Halter Salonu Amiri Salih Çakır'ın, Vuralhan1 m seçim gezilerinde kendisine neden eşlik ettiği sonısunu da ortaya atarak, bir devlet memurunun siyasi gezilere katılmasının sakıncalarım kaydetti. Vuralhan ile ilgili iddiaları bu hafta TBMM gündemine getirecek. SHP, konu ile ilgili olarak "gizli oturum istemindc" de bulunacak. SHP'nin, sozlü olarak yanıtlanması istenuyle Vuralhan'a şu sorulan yöneltmesi bekleniyor: Milli Savunma Bakanı Vuralhan. Büyük Ankara Oteli'ndeki milyonlarca lira tutan harcamaian 'Soyak Şirketler Topluluğu'na bağh 'Trakya Döküm Sanayi ve Ticaret AŞ' tarafından karşılanmışrjr. Bu paralar, Trakya Dokura Sanayi ve Ticaret AŞ'nin riıuhasebesinden çıkıp, Büyük Ankara Oteli muhasebe kayıtlanna ginniştir. Olayın Cumhuriyet gazetesi tarafından 22 Arahk 1987 günü yayımlanması üzerine bir açıklama yapan Bakan Vuralhan, bu paralann Soyak Şirketler Grubu Genel Koordinatörü Bedii Ensari tarafından 'jest' olarak ödendiğini, bu jesti haber aur almaz durunıu Ankara Oteli'ne bildirdiğini ve ödemenin kendisi tarafından yapıldığıtu bildirmiştir. Oysa yazar Ugnr Mumcu, Vuralhan'a 'Otel paramzı kim ödüyor?' sonısanu yönetttiğini vt Voralhan1 dan 'Bir yakınım' yaoıtını aldıgını yazmışür. Vuralhan bu jesti ne zaman öirenmiş? Para, kim tarafından, nasıl ödenmiştir? Çek ile mi nakit mi? Nasıl?.. Vuralhan bu milyonlarca Ur» tutan hesabı ödemek için hangi banka şubesinden ne kadar para çekmiştir? Soyak Şirketler Grubu'nun Suudi Arabistan'da inşaatlan vardır. Eski Riyad Buyükelçisi Vuralhan, Soyak Şirketi Genel Koordinatörü ile nerede ve nasıl tanışmıştır? Vuralhan'ın seçim gezileri sırasında kendisi ile birlikte dolaşan eski milli haltercilerden Salih Çakır, Beden Terbiyesi Genel Müdürliiğiı Ankara Halter Salonu Amiri'dir. Bir devlet memarnnan siyasi gezikre kaUlmasımn gerekçeleri neterdir? Ercan Vuralhan, uzun süre Dışişleri Bakanlığı tdari Daire Başkan Yardımcısı ve başkanı olarak görev yapmıştır. Bu görev süresi içinde; a) Zırhh araç ve gereç alımı için Alman Schuca firması kimler tarafından, nasıl bulunmuştur? b) Eski Bonn Büyükelçiliğimiz tdari Memunı Osman öznur'un oğlu bu şirkette mi çahsmaktaydı? c) Bu şirketin sattıgı çelik yelekler ile ilgili olarak Solzer Security GMBH şirketince verilen 30 Mayıs 1984 günlü ekspertiz raporu Vuralhan tarafından incelenmiş midir? d) Osman öznur'un oğlunun anılan şirkette çahştığını bildiren Hannover Başkonsolosumuzun bakanlığına yazdığı yazryı Vuralhan acaba görmüş müdür? e) Çelik yelekler ile ilgili ekspertiz raporundan sonra zırhh araç niçin bu şirketten ahnmıştır? 0 Bu şirketin bakanlığa bir zırhh araç hediye euiği ileri sürülmektedir. Bu gibi alımlarda şirketlerin bakanlıklara bağışta bulunmalan doğal mıdır? Bu gibi bağışl&r usulden midir? g) Zırhh araçlann deneme atışları arabanın kendisi üzerinde mi yapılmıştır? Yoksa bu zırhlı parça örnekleri üzerinde mi? h) Cumhurbaskanlıgı Köşkü'ne de aynı şirketten nrhh araç alınmıştır. Bu araç, niçin Schuca şirketine geri gönderilmiştir? Vuralhan'ın bu konuda bir bilgisi var mıdır? ı) Bakanlıkça zırhh araç için DaimlerBenz şirketi ile ternasa geçmek üzere, Stuttgart Başkonsolosluğumuz görevlendirilmişken, niçin bu temaslar Osman Öznur tarafından yapılmıştır? i) Schuca şirketi, 1986 yılı mart ayında devredilmiş (25 Mart 1986), aynı tarihlerde (30 Nisan 1986) Osman Öznur'un iki yakım (Ibrahim öznur ve Urfiye Öznur), katılımı ile 1979 yılında kurulan 'ÖzturTurizm Şirketi'nin sermayesini 500 bin liradan 300 milyona çıkarmıştır. Antalya ilimizde Manavgat'ta kurulan 'Sidelya Tatil Kö>ü' konusunda Sayın Vuralhan'ın bir bilgisi var mıdır? j) ABD'de Safeguard şirketi nasıl bulunmuştur? Bu şirket hakkında Washington Büyükelçiliğimiz Hukuk Danışmanı Michael W. Beasley'in verdiği 2 Temmuz 1982 tarihli rapor niçin göz onüne alınmamıştır? k) VVashington Buyükelçisi Şükru Elekdağ'dan Safeguard şirketi konusunda herhangi bir yazılı ya da sözlü uyarı geldi mi? 1) Bakanlvk bu şirketten arhlı araç alarak yurtdışında da 'şirkel kurtarma optras>onu" mu gerçekleştirmiş oldu? m) Zırhlı araç ve gereç alımı ile ilgili komisyonlar kimler tarafından oluşturuldu? Hangi 'teknik' kurullar hangi 'teknik raporiar' uyarınca bu alımları gerçekleştirdiler? rekse bakanlık müsteşarlannın her zaman asker kişilerden seçilmesinin şart olmadığı düşüncesindedir. (3) Sayın uzal, devlet protokolündeki 12 Eytul'ön izlerinden rahatsızdı. Bu sorunun bugun tam olarak çözüldüğü söylenemez; Başbakanın protokolde Konsey üyelerinin önüne geçmesiyie ancak bir ölçüde normalleştiği söylenebilir. (4) Sayın özal'ın Genelkurmay Başkanlığı'nı 1960 öncesi olduğu gibi yine Milli Savunma Bakanlığı'na bağlamaya dönük bir niyeti ya da düşüncesi var mıdır? Herhalde yoktur denilemez. Ama ne zaman ve nasıl? Bilemiyoruz. (5) Sayın u z a l , cumhurbaşkanını TBMM'nin değil halkın seçmesinden yanadır. Cumhurbaşkanı seçiminin genel seçimlerle eşzamanlı olarak yapılmasmı da önermekte; bu arada başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerini tartışmaya açmaktadır. Başbakan, gönlünde Fransa'dakine benzer bir yanbaşkanlık sisteminin yattığını belli etmektedir. Böylece hem Çankaya'ya oturabileceğlni hem de parti genel başkanlığtnı bırakmayacagını düşünüyor olabilir. Başbakan bu konulan gündeme nasıl getirmiştir, gündemde nasıl tutmaktadır? Bu soruya karşılık vermeden önce bir hususun altı özellikle çizilmelidir. Bu konular Türkiye Cumhuriyeti devlet sisteminin özüyle, anayasal gelenekleriyle, duyaıiı dengeleriyle doğrudan ilgilidir. öngörülen bazı degişiklikler anayasal sistemde son derece köklü bir dönüşüm anlamına gelmektedir. öyleyse bu kadar ciddı konularm, ağırlık sının yararına inanmaktadır. Gerek MİT ge 'Işçiye ek zam yok başlığını doğnı bulmadım Gazetenizin 11 Ocak 1988 tarihli sayısında "Bakanın Ağzındantşçiye Ek Zam yok" başlığı ile yayımlanan haberle ilgili olarak baia hususlann açıklanmasında fayda mülahaza ediyorum. Bakanlık görevine başladığun günden bu yana geçen şu kısa sürede işçilerimiz hakkındaki duygu ve düşüncelerimi çeşitli defalar açıkladım; ben çahşanlara ve emeklilere sevgi ve şefkatle bakıyor, onlann meselelerine de olumlu yaklaşıyorum. Görevim süresince başhca amacun, onlann daha iyi şartlara kavuşmalarını, yeni imkânlara sahip olmalannı sağtamak olacaktır. "Ek Zam" ifadesini kullanmaktan kaçınmam ve kuUarulmasım tavsiye etmememin sebebi, hukuki baa engeller çıkmasıru önlemek ve meselenin kilitlenmesine meydan vermemek içindir. Aslında, "serbest toplu pazartık" sistemi içinde böyle bir uygulamaya gidilmesinin hem hukuken hem de fıilen mümkun olmayacağı konuyla ilgili bulunan herkes tarafından bilinmekte ve kabul edilmektedir. Ancak, işçi kesirai, ekonomik sıkıntılardan söz etmekte ve bunlar için çare aranmasını istemektedir. Hatta bazı işveren temsilcüeri de bu yolda çalışmalar yapılmasından yana olduğunu açıklamıştır. Ben de işçimize içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan kurtulmasını sağlayacak yeni imkânlar verilmesinden yanayım ve bunun için toplusözleşme duzeni içinde ve bu düzene ters düşmeyen bir formül arayişı içindeyim. Ancak, bu imkânlan alacak olan işçilerimiz, verecek olan işverenlerimizdir. O bakımdan, benim çalışmam taraflara varduncı olmak, çözümü kolaylaşurmaktan ibarettir. Bu dunım karsısında, gazetenizdeki "tjçiye ek zam vok" şeklindekı başhğı, hem içerik hem de ifade olarak dogru bulmadığımı belirtmek isterim. Öte yandan yasalann uygulanmasından doğan aksakhk ve sıkmtıları tespit ettiriyorum. Türklş, bu konudaki görüşlerini bakanlığıma intikal ettirmiştir. Bir komisyon oluşturarak konuyla ilgili çalışmalan derhal başlattım. tşleri, daha çabuk sonuç alabileceğimiz hususlardan, daha güç olanlara göre öncelik sırası vererek yaptırmaya çahşıyorum. Elbette, anayasa ile ilgili şikâyetler de vardır. Benim ifade etmek istediğim husus şudur; eğer ben öncelikleri belirlerken, anayasa ile ilgili şikâyetlerden başlasaydım, bu konudaki değişiklik yapma yetkisi bakanlığıma ait olmadığı için hiçbir şey yapamayacak ve meseleyi o noktada tıkamış olacaktım. Anayasa konusunu ele alma yetkimin de olmadığı herkesçe bilinmektedir Takdir edih'r ki, çok hassas olan çalışma hayatı ile ilgili konularda bu kadar kısa süre içinde ayrıntıh açıklamalar yapmam mümkün değildir. Ben ancak, olaylara bakış açunı, yaklaşımlarımı, felsefemi her vesile ıle anlatmaya gayret ettim. Zaman zaman, basımmızda yanlış anlamalara sebep olan ifadelcr kullamlabilmektedir. Bu da, hassas bir nitelik taşıyan çalışma hayatında işçi ve işveren kesimlerini kuşkuya sevk edebilmektedir. Bu açıklama>a bunun için ihtiyaç duydum. Gerektiğinde buna benzer açıklamalarla iletişim içinde bulunmamızın yararına ve iyi niyetli çabalarıma olumlu katküannızla destek olacağinıza yurekten inanıyorum. Dr. lmren Aykut Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanı 9 Dışişleri Bakanlığı'nııı açıklaması Dışişleri Bakanlığı ise dün konuya ilişkin olarak yaptığı yazılı açıklamada, 19821986 yüları arasında üç ayn fırmadan toplam 199 adet zuhlı araç alındığıru bildirdi. Bakanlığın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: . "Vedi ayn işlem ile gerçekleşürUen bütün alımlarda, ilgili müsteşar yardunctsı başkanlığında ilgili birim başkaalanndan oluşan bir komisyonun inceiemc raporana dayalı teklifi ve bakan onayı bulunmaktadır. 22 Afostos 1987 günlü bazı gazetelerde yw alan söz konusu ahmlarda bazı bakanlığımu mensuplannın şatasi menfaat safeladıklan yolundaki itham ve iddiaUrm tahkiki için bir Ubkik heyeti görevlendtrilmiştir. Bu heyetin dosys iızerinde \e mahalliude yaptığı incelemeler sonucu düzenlediği rapor, 19 Kasım 1987 gunu bakanlık makamına sunulmuştur. O taribte bakanlık makamınca raporun altına düşülen degeriendinne notunda, 'tahkikatuı, basına vaki beyanlann mesnetsiz olduğunu ortaya koyduğunu, dolayısıyla idarenin bu beyanlarla daha çok meşgul edilmesinde lüzum ve yarar görillmediği' ifade edilmiştir. Daha sonra bn konud» ortaya atılan iddialann yeni bir tahkikatı gerektiren bir dunım yaralmadıgı dusunulmektedir." Türkiye'den işkence sözleşmesine (Baftarafi 1. Sayfada) anlaşmayı oylayarak kabul etmesı gerekiyor. Bunun ne zaman gerçekleşeceği ise şimdilik belli değil. Öîe yandan, Ankara temsilcisi Filiz Dinçmen dün sözleşmeyi imzalarken herhangi bir "çekince" getirmedi. Fakat, Slrasbourg'daki gözleracilere göre, TBMM'dekı oylamada baa sınırlamalann getirilmesi mumkün. Bilindiği gibi, "İşkence ve Kötü Muamele ile Mücadek Sözleşmesi", Avrupa Konseyi'ne uye ülkelerden herhangi birinde işkence yapıldığı kanısı uyandığı takdirde, bu ulkeye hemen ve habersiz biçimde bir araştırma komisyonu gönderilmesini ongörüyor. "Diplomatik muafiyete" sahıp olacak bu komisyon üyeleritün, söz konusu ulkede istedilderi karakol ya da hapishaneyi ziyaret etmeleri ve üçuncu bir şahıs olmadan tutuklularla konuşraalan serbest olacak. Bu ülke bir kısıtlama tedbiri aldığı takdirde ise komisyon uçte iki çoğunlukla karar alarak o uye devleti "teşhir" edebilecek. İşkence ile mücadelede "çok ileri bir adım" olarak nitelenen sözleşme geçen 26 kasımda üye ulkelerin imzasına açılmış, ancak bu tarihte Türkiye ve trlanda "İşkence ve Kötu Muamele ile Mucadele Sözleşmesini"' imzalarnamışlardı. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ın geçen hafta sözleşmeyi Turkiye'nin de imzalayacağını resmen açıklaması ise Avrupa Konseyi'nde sevinçle karşılanmış ve Strasbourg'da, "demokrasi yolunda ileri bir adım" olarak nitelendirilmişti. tmzalama karan, Türk hukukçulan ve insan hakları savunuculan tarafından da olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmişti. Cumhuriyet'e 8 ödül daha ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Gazeteciler Demeği'nin Yıhn Gazetecileri yarışması sonuçlandı. Cumhuriyet calışanlanndan 8 arkadaşımız ürünleriyle çeşitli alanlarda yüın gazetecisi seçildiler. Yönetim Kunılu Özel Onur ödülü "düşünce ve örgütlenme özgürlügii yolundaki çabalan" nedeniyle yazarımız Mustafa Ekmekçi'ye verildi. Gazetemizden Celal Başlangıç, Kânül Masaracı, Nüvit Tokdemır, Haül Nebiler, Zeki Saral, Tuncay Özkan ve Hasan Uysal'ın ödül aldığı yarışmada 252 urun değerlendirildi. 19 şubatta Ankara'da Dedeman Oteli'nde düzenlenecek geleneksel basın gecesinde ödullerini alacak yıhn gazetecileri şöyle sıralanıyor: HABER: Güldal KızıldemirNadire Mater (Söz), "Tıp adıoa cinayet", Hulki Cevizoğlu (Hurriyetl "Keçedler'ln fetva önerisi", Turkân BuğdaycıAü Ekeyümaz (Gunaydın) "50 bin liraja bir oy". HABER RÖPORTAJ: Hasan Uy sal (Cumhuriyet) "Ayşe'ye geçici ecnebi belgesi'\ Atilla Sertel (Güneş) "Domatesin öyküsü." RÖPORTAJ: Ramazan Özturk (Sabah) "Cthenncmde 45 gun". Osman Arkangil (Bulvar) "Cezaevi, işkence ve ötesi" Engin Ardıç (Nokta) "Epestrefe Bir Rum dügünü". İNCELEME ARAŞTIRMA: Ce lal Başlangıç (Cumhuriyet) "Güneydogu Anadolo", Soner Gurel (Mılliyet) "tşkence tarihinden sayfalar ". Halil Nebiler (Cumhuriyet) "Pasaport Yaraa." KARtKATÜR: Nezih Danya! (Gün) "Gun dergisi karikatürieri'. Kâmil Masaracı (Cumhuriyet) "Çizgffik" FOTOĞRAF: lsmail Dükel (Yeni Asır) "Papatvalar Pınarcık'U acılı analara lolipop ciklet dağıttı", Taşkın Şenol (Günaydm) "Jandarmadan 11 yaşındaki kelepçeli çocuga tokat" Nebil özgentürk (Gunaydın) "Kamyon altında iki kardeş." TRT: Davut Yıldız (Köyumüz, Köylümüz programı yapımcısı) Sevim Canbaz (spiker). SPOR HABERİ: Umut Ce»ıt (Hürriyet) "Oj uğruna futbolu harcadtlar", Nüvit Tokdemir (Cumhuriyet) "Başbakanı da aMattuar" Turgay Esroer (Yeni Asır) "Kiime düşecek takımı ANAP belirledi." SPOR FOTOGRAFl: Halil Hu ner (Güneş) "Fotbol silahlann golgesiDde", Munir Bağıraçık (Milliyet) "Futbol sahasına gecekondu yaptıl«r", Tayfun Bayındır (Hurriyetl "tşte Gol. " ' Olay bu hafta SHP, Milli Savunma Bakanı Ercan UĞURMUMCU (Baftarafi l Sayfada) GOZLEM likte eski Fransız Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing'in yeğeni de Türkiys'ye gelmiş bulunuyor. Turk ve Fransız yetkilileri arasındaki goruşmeierde "Thomson ihelesT konusu da yer aldı mı? Fransa eski Cumhurbaşkanı, Thomson şirketi ile çok yakından ilgilidir. Radar ihalesi için bir ara Italyan "Setenia" şirketinin adı geçmiş, daha sonra 65 milyon dotarlık ihale Fransız "Thomson" şirketine verilmişti Bu ihale Başbakan özal tarafından henüz açıklanmayan nedenlerte iptal edilmisti. Raimond acaba bu konuyu mu kurcaladı? Geçen yaz Türkiye'ye gelen ABD Dıştşleri Bakan Yardımcısı Michael Armacost'un gerçek "ziyaret amacf Pakistan'daki "Khan Nukteer Arasürma Laöoratuvan'na etektronik avgrt satan "EH Bektronik" adlı şirkotin bu satışlarına engel olmaktı. Amaç buydu, bu amaç, Armacost tarafından "TurkABD ilişkilerinde birinci öncelikti sorvn" olarak tanımlanmıştı. Ama bu amaç, kamuoyundan ısrarla gizlendi. Raimond'un gelişindeki amaçlardan biri, "Thomson şirketi" ve "radar /AıatesT ile de ikjili olmasın? • • * 178 milyar "bahk kredili" Anadolu Bankası ve Kemal Horzum tarafından 80 milyon ddaritk yüke sokulan Emlak Kredi Bankası "Konutbank" adıyla biriestirildi. Anadolu Bankası'na, ANAP destekçisi ENKA Inşaat ve Sanayi ile Süzer Dış Ticarat gibi ünlü holdinglere bağlı şirketlerin "Donuk krediborçlan" var; ANAP başdamşmanı ve "Hareketçi kanat" lideri Mustafa Taşar'ın bankacılık "hareteo" sonunda bu devlet bankasından Tasar ailesinin cebine giren para tutan en az 3 milyar TL'dir. Emlak Kredi Bankast'nı 80 milyon liralık yüke sokan Kemal Horzum'un sirketinde emekli Korgeneral Orhan Süerdem, MİVin 12 Eylül donemindeki eski Müsteşar Yardımcısı emekli Tumgeneral Mustafa Arda ve emekli Tumgeneral vedat Akat da var. Ve Emlak Kredi Bankası'nda görev yapmış eski bürokratlar ve onlann yegenleride! Emlak Kredi Bankası, 1 trilyon mevduat ve 90 milyar kâr ile tam belini doğrultuyordu ki, Ahmet özal'ın gerçeklestirdigi bir plan ile bir kısmı yeni yenı ödenen 178 milyar liralık batık kredili Anadolu Bankası, Emlak Kredi Bankası'nı "IşgaT ediverdi. Tabii bu da "serbest p/yasa ekonomisi" gereğiydil Marksist döneklerin en unlüsü yıllarca inanç dolandıncılığı yaptıktan sonra şimdi bu liberal soygunu savunmak uzere iki oğlu ile birlikte kolları sıvıyor. Mantığı da çok ilginç doğrusu: Her kim ki, ANAP'a karşı çıkar, o MİT ajantdıri Bu "ExMarksisT ve "neoiiberaT' tıp dilinde, "derpans hair diye adlandınlabilecek bu beyinsel kanşıklık içinde bir de şu goruşü ileri surüyor: Türk solunun resml ve poiitik temsildleıi şu anda cezaevinde bulunan TKPlilerdiri Türk solunun, "re&ni ve poiitik temsHcileri" madem TKP'lilerdi, o zaman adama sorarlar: "Sen TİP mitletvekiliykert neyin temsilcisiydin?.." Ve yine sorarlar TİP'in dağılıp yok olmasında senin "özet görevin neydi?" Başkanhğını yaptığı TİP kongresini, "Dunya sosyaiizm tarihine gececek kongre" diye kapatıp, ertesi gün TİP'e saldırmanın arkasında yatan gerçek amaç neydi? Sarrte göz raporlan alarak ve bu raporlara dayanarak cumhurbaşkanı aflanna sığınmanın rtedeni bu "uzel göreV' miydi? Yoksa şu "arabesk kapitaiizmi" savunmak askı mı? Türkiye'de, mali oligarşinin karanlık ilişkileri bir bir ortaya dökulünce, bu dönek Marksist, alko! şişesı içinde erittiği beynini, bu düzene karşı çıkanları "MİTajanı" dıye karalamak için kullanıyor. Ve TİP'in yıkılmasmda üstlendiği gorevi bu kez de bir ucu Suudi sarayına dayalı, "arabesk fasıl heyeti" eşliğinde sürdürmeye çalışıyor. Bu alkol duvarı ve "kişittk erozyonu", Marksist diyalektik kadar düz mantığı da "Marksist döneklerin "duayenF'ne unutturmuşa benziyor. Kendisi yolsuzluk yazıtarı yazınca bu "Marksist diyalektiğe" uygun, başkaları yolsuzluk belgeleri yayımlayınca bu MİT ajanlığı!.. Kendisi AtatOrk'ün sosyal gorijşlerini anlatan kitap yayımlayınca bu sosyalist bilinç ürünü, başkalan Ataturk'ü savundular mı bu nasyonal sosyatisttikl.. 141 ve 142'nci maddelere kendisi karsı çıkınca bu demokrasi gorevi, başkaları karşı çıkınca polislik, MIT'çilik! Niye MİT ajanlığı? Abdi Ipekçi cinayetini aydmlatmak için yazı yazıkjığı için mi? Holdinglerin bin bir türlü karanlık ilişkileri belgelendiği için mi? Niçin? ANAP kurucusu altın kaçakçısı sanığı banka genel müdürterinin dosyalarına el atıkdığı için mi? 9 milyara başlayıp, 54 milyara çıkan devlet ihaleten ile ilgili dosyalann kurcalandtğı haber alındığı için mi? Yeraltı dünyası i!e ihale mafyalan arasındaki ilişkileri ortaya çıkacak, bunun için mi? Uluslararası silah tıcaretmin Türkiye'deki uzantıları bir bir kanrtlanacak, bunun için mi? Bunlan ortaya çıkarmak, gazetecilik ve yurttaşlık görevidir. Bütün bunları örtbas etmek ve bu karanlık ilişkileri ortaya çıkarmak isteyenteri "MİT ajanı" diye karalamaya çalışmak, TİP'in yıkılmasmda üstlenilen aynı uğursuz ve "özel görev" gereğidir. "Adam" olan yazdığı her satırı kanıtlar. Odnekliğin de, yılgınlığın da, korkaklığın da, alçaklığın da bir ölçüsü olmalıdır. Bu "nezeyanlar", bu dönek Marksistterin, içinde çırpındıklan çırpındıkça da iyice battıkları çukurdan geliyor. Şeytanın bile görüp çıkaramayacağı bir çamur çukurundanl Özendirme ödülleri Fatma Yaacı (2000' e Doğru) "Toplatılan Sayüar Özel Ödulü". Celal Demirbilek (Hürriyet) "Skandal skandal", Zeki Saral (Cumhuriyet) "Ulan Kadıgil devlet memuru", Cengiz Göktaş (Tan) "23 Nisan degfl ANAP mitingi", Tuncay Ozkan (Cumhuriyet) "Milletvekilinin tarihi eser vurgung", Cemil Ciğerim (Bızim Ordu) "Gözleri kanlı kanlı." Londra'da KutluSargın için gösteri EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA Turki>e Birlcşik Komunist Partisi >onetıcıleri Haydar Kutlu ve Nihat Sargın'ın serbest bırakılması amacıyla Avam Kamarası'nda girişimlerde bulunan ana muhalefet tşçi Partisi milleıvekili Jerem> Corb>n, Turkiye'nin "tşkenceye Karşı Avrupa Sözleşmesi"nin imzalama karannı "hayrelle karşıladığını" söyledi. . Corb>n, "Kutlu ve Sargın'a Özgürluk Komitesi" tarafından Türkiye Buyukelçiliğı önunde duzenlenen gösterive katılarak göstericilerın onunde bir sure, gozune siyah bant takarak işkence ve sorgulama yöntemlerini sembohk olarak protesto etti. Daha sonra da buyükelçi Rahmı Gumrukçuoğlu'na hitaben yazılmış bu mektubu elçiliğe verdi. Corb>n mektubunda, "Siyasal lidericr tutuklanır. savunmadan yoksun bırakılır \e ancak baskı üzerine tıbbi bakım gösterilerek avukatlanyla göruşmelerine izin verilirken, Turkiye'nin demokrasi) e yeniden döndugünu kabul edcmevU. Sargın ve Kullu'ya vapılan davranışın pek çok diğer kişilere de yaptldıgından korkmaktayız" diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle