22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tedavilerinden, işkenceye manız kalan kimselerin yaşadıklan zorluklann benzerliği dikkat çekicidir. Olağandışı yaşam olaylanna bizzat tanıklık etmiş kimselerde kalan izleri özetlersek; işkence ile karşılaşmış kimselerde çok kere bedensel ve nıhsal olarak çok yönlu zorluklar ortaya çıkıyor (2). Bunlann önernli bir bölümünde baş, sırt ve başka ağnlar dirençli olarak görülmekte. Çeşitli zorlanmalarla kemik ve eklemlerde oluşan harabiyet, yürüme zorluğu, çabuk yonılma ve düşük ağn eşiğine neden olabilmekte. Psişik yakınmalar ise çeşitlilik gösterir; yuksek düzeyde kaygı, çöküntü haii, uyku bozukhığu ile giden kabuslar, tatsız deneyimlerin farklı uyaranlarla canlanması, dikkatsizlik ve benzeri belirtilerin en azından bir bölümü zamana karşı dirençle sürmekte. S Tedavi sırasında, işkence yapılan koşullara benzer ortamlan yaratmaktan kaçımlmalıdır. EKG EEG veya karanlık odada film çekiminden, ameliyat öncesi anestezi verilmesinden evvel gecmişin olumsuzluklannın canlanması sık rastlanan zorluklardandır. Bu tur uygulamalar zorunlu olduğunda, tedavi gören kişiyi onceden hazırlamak ve bu inceleme sırasında yanında güvendiği bir kimsenin bulunmasına dikkat etmek gerekir. 6 Uygulanan rehabilitasyon programının etkisini ölçmek için bazı değerlendirmeler yapılabilir; bunlar bize benzeri durumlarda benimseyeceğimiz yaklaşun stratejilerini belirlemekte ışık tutacaktır. Ancak değerlendinneler daima anonim kalmalıdır. Rehabilitasyon sırasında amacın "kurban"a işkenceyi unutturmak ohnadığınm altını çizmek is* terim. Tersine hedef, kişinin yaşamının bir travmatik lasmına daha nesnel olarak bakabümesi ve kimliğinde bu zaman dilimine sınırlı olan hasarı/değişimi kabul edebilmesini sağlamaktır. Ancak bu somut durumu içselleştirdikten sonra, kişinin iyileşmesi daha hızlı olabilir. işkenceye manız kalan kişinin, tutuklanmadan veya gözaltına alınmadan önceki nıhsal yapısımn sağlamlığı ve benzer zorluklan, aynı kaygılan yaşamış kimselerle birlikte sorunlann tartışılıp paylaşılmasımn tedavi sonucunu belirlemekteki rolU ihinal edilemez. tşkenee: Doğal Olmayan Bir Afet! Bizlerin, işkenceye karşı olanlann çabaları, işkencenin olmadığı bir dünyayı kurana kadar, işkencenin insanda yaptığı izlerin yok edilme yöntemlerini öğrenmek ve geliştirmek doğrultusunda olmak zorundadır. Bu nedenle lnsan Haklan Derneği"nin "tşkenee Kurbanlarını Rehabilitasyon Merkezi"nden bir grubu ülkemize davet etmiş olması bu yönde olumlu bir girişim olarak değerlendirilmeli ve desteklenmelidir. PENCERE 8 EYLÜL 1987 YansıBoş, Yansı Dolu Bir Kadeh... En ünlü fıkralardan birisi, iyimserie kötümserin, herkesin bildiği konuşmasında vurgulanır. Masanın üzerinde yarısına kadar dolu bir şarap kadehine bakarak konuşuriar. İyimser: Yarısına kadar dolu bir kadeh... Kötümser: Yansı boş bir kadeh... Sağa sola lyimseriik dersi vermek isteyenler, bu ünlü fıkrayı anlatarak bilgiçlik taslarlar. Oysa yarısına kadar dolu bir kadehin yansına kadar boş olması, aynı gerçeğin iki yanını beiirier... Ama tek bir gerçeği dile getirir. Krt akıllılar bu durumda tartışmayı uzatabilirier: Kadeh yarısına kadar dolu... Hayır yarısına kadar boş... Dolu... Boş... Doludur diyorum... Boştur... Tartışma büyür, sille tokat, tekme yumruk, kavgaya donüşebilir, ortalık karışabilir. Oysa kadehin içindeki şarabın niteliği nedir? Kırmızı şarap mıdır, beyaz mı? İyi midir, kotü mü? Ekşimiş, sirkeleşmiş de olabilir. Gerçeğin çeşrtti boyutları var. lyirnseriıkle kötümseriik ise çoğu zaman bir ruhsal durumdur. Kendini akJatabilecek kadar iyimser oianla, gerçeklerin gücünü göz ardı edebilecek kadar kötümser olanın tartışması elbette dünya döndükçe bitmeyecek, tükenmeyecektır. Bir kadehin yarısına kadar boş ya da dolu olması, tartışma konusu dışında kalan bir gerçek olmalı... Doç. Dr. ŞAHİKA YÜKSEL / Ü. Jlp Fakültesi Bir insana başka insanlann eliyle fiziki veya ruh"sal acı veren bir durumun cezalandınnak veya yüdınnak amacıyla kasıth olarak kullanılması olan işkencenin dünya tarihi kadar eski olduğu kabuJ edilir. Günümüzde özellikle diktatörlükle idare edilen Olkeler başta olmak üzerc (altmış kadar ulkede), dünyanın üçte ikisinde işkencenin uygulanmakta olduğuna ilişkin kanıtlar gösterilmektedir. Ancak, özellikle baskı dönemlerinde, şiddet ve saldııganhğm ban türlerine, bu arada işkenceye ve ona karşı oluşan tepkileri dile getirmeye de bir tabu oluştunılur. " Uzun zamandır Türkiye'de işkencenin, sistemli •ve yaygın olarak var olduğu ileri surülmekteydi. Son aylarda işkenceye manız kalan veya (ilk sorgulamalar gözler bağlı olarak yapüdığı için hayli zor olsa da) bu konuda tanıklığı olan kişilerin yasal yollara başvurulanna ilişkin haberler giderek basında sıklaşmakta. ırk, renk ya da duşunce terörize edilerek siyasi mücadele yok edilmek istenir. Böylesi deneyimleri olan insanlann çok kere sonınlan, yalnız işkence ve hapiste bulunma süresine sınırlı kalmadığı gibi, çok kere bu devrenin izleri çeşitli belirtilerle yaşamın birçok alanıru kapsayarak bedensel, ruhsal, sosyal, ekocomik sorunlarla sOrer. Dahası bazı ömeklerde, alışageldiği çevreyi, mesleğini terk cderek çok bilmediği bir başka kent veya ülkeye joruntu olarak uyum sağlaması da gerekebilir. Ben, bu yazının cerçevesini, işkence ardından gelişebüen zorluklan onarmava yönelik ve hayli umut verici olan bazı çalışmalarla sınırlamak istiyorum. Bugün dünyada işkencenin var olması, bu konuda sistemli çalışmalara, özel rrhabilitasyon merkezlerinin kurulmasına neden olmuştur. 1974 yılında Danimarka'da, on hekimden oluşan küçük bir grup, işkencenin insan sağhğına kısa ve uzun zaman içindeki etkilerini belki de ilk kez sistemli olarak araştırmaya girişmiştir. İlk çabalardan sonra olay kısa zamanda gelişmiş, 4000 kadar sağlık elemanının katılımıyla, 1000'den fazla işkence kurbanı, otuza yakın ulkede incelenmiştir. Kopenhag"taki çalışmalar 1982 yümdan beri bağımsız bir birim olarak "tşkenee Kurbanlarını Rehabilitasyon Merkezi" "RCT" adıyla hizmet vennektedir. Danimarka devletinden yılda 300.000 DKr. ile dcsteklenen ve ücrctsiz hizmet veren merkezin çok yönlü olan amaçlan şöyle sıralanabilir; işkenceye manız kalmış olan kurban ve ailesine yardımcı olmak, işkencenin etkilerini sistemli ve bilimsel olarak incelemek, bu konularda uluslararası bir dokümantasyon merkezi kunnak, yine uluslararası düzeyde sağlık personeline işkence kurbanlannın rehabilitasyonu için eğitim vermek (1). Başlangıçta merkeze başvuranlann daha çok Latin Amerika ulkelerinden geidiği görülmekteyken, son yülarda Ortadoğu ulkelerinden başvuranlarda bir artış görülmektedir. Tbpldma (konsantrasyon) kamplanndan sağ çıkabiliniş kimselerin ve son yülarda işkenceye manız kalmış kimselerin daha sistemli incelenme ve Tedavi uygulama ve yaklaşımlan Sorunlann çok yönlü oluşu, rehabilitasyon ekibine farklı disiplinlerden elemanlann iratılırnını gerektirmektedir. Kişiligin onanlması için, tedavi eden ve zorluğu olan kimse arasında gtivenli, yakın bir ilişki kurulması önkoşuldur. Tedavi, işkencede hedeflenenin tersine, kişiligin sarsılmasına değil, kişiligin yeniden bütünleşmesine yöneliktir. Aslında işkence ile cezalandırmada, aşağılama yolu ile kişiligin sarsılması amaçlamrsa da bu kolay kolay gercekleşmez. Kişinin hemen daima yeniden bütünleşme potansiyelinin kaldığı görulmektedj. Bireysel başlayan görüşmeler, benzer deneylerden geçmiş kimselerin oluşturduğu gnıplarda sürdürülür. Bu toplantılarda, özellikle bilişsel anlama ve gerçekçi paylaşım, kişinin işkence ile saptınlmış psikolojik mekanizmalannı kınp, ahşılageldigi ve rahathkla kullanabildiği başa çıkma yollannın, davranışlannın işlev görmesini yeniden canlandınr. Görgüler, uzun süreli nöropsikiyatrik sorunlann tedayisinin, yukanda ilkeleri tanımlanan turde bir işbirliğiyle, sıkhkla altı ay içinde yüz güldurücü sonuçlar verdiği yönündedir. Bırakahm, etkin bir uygulamanın aynntılannı uzmanlar kendi aralannda tartışsınlar, ancak gerek Kopenhag, gerek başka yerlerdeki benzer uygulamalardan oncelikle benimsenmesinde yarar olan temel ilkeleri şoyle sıralayabılırız: 1 Aynı tablonun farklı yonleri olarak değerlendirilen psikolojik ve bedensel belirtilere eşzamaniı olarak yaklaşılmalıdır. Farklı disiplinlerin katkısı ile oluşan bir ekip tıbbi, psikolojik ve sosyal tedavileri bağımsız olarak sürdürebifccek tek bir çatı altında olmahdır. 2 Tlbbi, psikolojik, sosyal katkı gerektiğinde eş, çocuklar, anne ve babaya da sunulmalıdır (3). 3 Işbirliği kısa bir sürede başlatılmalıdır. 4 Uygulama tercihen, tıbbi zorunluluk olmadıkça hastahaneler dışında bağımsız birimlerde, kişinin benimsediği ve onu destekleyen bir çevrede yapılmaüdır. Sonuç Bizlerin, işkenceye karşı olanlann çabalan, işkencenin olmadığı bir dünyayı kurana kadar, işkencenin insanda yaptığı izlerin yok edilme yöntemlerini öğrenmek ve geliştirmek doğrultusunda olmak zorundadır. Bu nedenle "lnsan Haklan Dcmeği"nin "tşkenee Kurbanlannı Rehabilitasyon Merkezi"nden bir grubu ülkemize davet etmiş olması bu yönde olumlu bir girişirn olarak değerlendirilmeli ve desteklenmelidir. Dileğimiz, ülkemizde işkenceye karşı olanlann başka w»tlnl»nnın yanında, işkence kurbanlan var oldukça onlann zorluklannda yardıma olacak bir örgütlenmenin, yazımda adı geçen ilkeler çerçevesinde gerçekleşmesidir. «• ;«h|ilır jttma Arra» ttlkrie4tt)mr. HCT b m , FVptakr *e Mrç*k Ufadc eJJ Yaraülan çaresiz şaştan insan... ' İşkencenin insan yaşammdan kaldınlması için aknacak önlemler, benimsenecek stratejiler mutlaka çok yönlü bir mücadele olacaktır. Bugun işkence "modası geçmiş" bir hapishane'dKk anlayışı olarak düşünülebilir mi? Kanîmca hayır; olsa olsa "işkence pratiği" teknolojik gelişmelere koşut olarak daha rafıne bir görünüme bürünmuştür. Tıp ve psikoloji gibi, insan davranışıyla ilgili dallardaki ilerlemeler işkence yapanlar için, amaca yönelik daha "bilinçli ve seçimli" uygulamalan kolaylaştıncıdır. tşkencede, ülkelerarası aynntılarda nOanskr olsa bile hedcfler aynıdır. Böylesi bir yakınlık bu alanda ulkelerarası bir haberleşme ağını akla getiriyor. Hedeflerdeki ortak yanlar; karşı taraftan bilgi edinmek amacıyla kullanılan bir güç, düşmanı yıldırma aracı, işkence uygulanan kimsenin fıziki ve psikolojik işlevlerini aksatmaktır. Bu nedenle insanın kişiliğini bozmak amacıyla, temel davranış kalıplanna, daha kolay örselenebilen alanlanna doğrudan veya dolaylı hücum edilir. Sonuçta çaresiz, şaşkın ve inançlannı savunamayan güçsüz bir insan yaraülarak, farklı Türkiye'de referandum, yarısı boş ya da yansı dolu bir kadehe döndü. İsteyen bir yarısına bakarak iyimsertik edebiyatına girişebilir, isteyen ötekı yarısına bakarak kötümseriik söyievieri çekebilir. Siyasal ikttdarın devlet gucünü kullanarak halkoylamasını dikta rejimlerindeki gibi ptebisite çevirme çabaları da gerçeğin en acı yanlarından birisini oluşturmaktadır. Bu arada halkımız, popülistlere, halk dalkavuklanna, sınrfsalltğı yadsıyanlara, halk adına nutuk atmaya bayılanlara güzel bir oyun oynamış, oylarını ikıye bolmüştür. Gel de şimdi nutuk at bakalım: Halkın sesi hakkın sestdiri.. Hangı halkın sesi? Halk ikiye ayrılmış, bir bölüğün sesi "evet" diyor, öteki bölük "hayır" diye bağırıyor. Hakkın sesi hangisi? En doğrusu aklın sesini dinlemek değil mi? İnsanltğın on binlerce yıl süresinde nice özveriyie ve çabayla, hukuk ve bilim yolunda vardığı bir uygariık aşaması var. Eğer bir halkın bilinç düzeyi, bu aşamanın artında kalıyorsa; ya da bir siyasal iktidar, devletin gücünü halkın bilincini körletmek ve saptırmak için kullanıyorsa, hukuk dışı isteklerini sandıkta onayiatmakta ille de direnıyorsa, halkın sesi hakkın sesini yansıtmayabilir. Çagdaş bir insan o zaman, sandıktan çıkana değil, evrensel gerçeklerin ne olduğuna bakarak yargısını verir. Bu açıdan konuya yaklaşabilirsek, yine de 1987 Türkiyesi'nde 6 Eyiül referandumunun vardığı sonucu beğenebiliriz. Çünkü 12 Eylül'de ıç ve dış sermayenın tum desteğini ardına alarak iktidara geçen gücün isteği gerçekleşemedi. Silah zoruyla topluma benimsetilmek istenen demokrasi ve hukuk dışı gidişe kıl payı farkla da olsa hayır dıyebilecek bilinç düzeyi ne halkımızın yansı erişmiş sayılabilir. Denebilir ki: Ya öteki yansı? Hiç kuşkunuz olmasın, zaman geçtikçe, toplum ileriedikçe öteki yansı da demokratik bilinci özemseyecektir. Şimdilik yansı boş kadehi kaldırmakla yetinelim! Şerefe!.. gdlfca tabior* *Thw»« Souaa Stm losüd^ı" dnt Oon çocttkİAraft, tonnfaı synlık î. AB o l n u u k o f d t n tach olank f u U pduMonadk Mfeiotar |t•ftkUr. Ajnca, nahkam •MMMİuiiaM bflfl tlmajı hohv>>4i n u k tmaajbt çocmkbuu I M 1 I M I W « I I , Hiteca Işkmct >*• HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Piknik yeri güzeüiğini yitinü "Hak Verilmez, Alınıri" AtatCırK devrimleri bir butündur Büyük Söylev'in yanı sıra pek çok özdeyışler de Atatürk devrimınin özüne açıktık getirir Bunlar arasında "Hak verılrr\ez, alınır'" özdeyışı Atatürk'ün köklu, gerçekçi bir devrirn dehası olduğunu kanıtlar insanlık tarihinın son ıkı yüz yılında gerçekleştırilmiş iki büyuk dev' fimde bunu butün açıklığı ile gorürüz Büyük Fransız devrımı bunun en canlı örneğıdır. Kurulu toplum düzeninde o güne değin hak sadece iki sınıf için vardır Ruhban (kilıse) ve asılzadeler (soylular). Ne var kı, bunun dışında yeni bir sınıf oluşmuştur Endustrı toplumunun vazgeçılrnez çalışanları ve emokçılen agır basmaktadır Oysa krallık Fransası yönetıcılerı bu yenı sınıfı tanımaya yanaşmamaktadır Fakat yenı sınıf düşunüıien, yazarlan ve pdrtıka onderlerıyle savaşıma geçmıştır. Savaşım uzun surmuştur kanlı olmuştur Toplum yönetimı, krallık âüzenı ve cumhurıyet arasında birçok kez el değıştırmıştır Krallar ve Jtimi önderter başlarını vermıştır Tutukevlerı basılıp, tutuklular salıvefilmişjır Gıyotın sık sık çalıştınlmış, ünlü polıtıkacılar ve kralıçeler kelIe vermıştır Fakat sonunda yenı düzen varlığını kabul ettırmış ve top4um yönetimını ele almıştır. Z Uzun bir aradan sonra yeni bir devrim, benzeri koşullarla gerçekZirkası 8. Sayfada) halkın elbirliği ile turistik bir yer haline getirilebilir. Sınıra yakın olması nedeniyle özellikle Arap turistlerin Hatay'm en güzel ve en serin aradıklan bir yer olabilir. piknik yerlerinden biri olan Belediyenin birkaç isçiyi Harbiye maalesef eski siirekli çahştırması ve bu güzelliğini yüirmekle isçilerin temizlikte olduğu kalmamakta, bir çöplüğe kadar, halkı çöplerini çöp dönuşmekte adeta zamanla kutularına atmalan yanşmaktadtr. Hiçbir konusunda uyarmalan ile Hataylınm gdnlünün buna kanımca temiz bir beldeye rav olacağını sanmıyorum. sahip olabiliriz. Gezim Hatay'm dtfina çıktığımız sırasında bütün aramalanma zaman "gezilecek yeıieriniz rağmen havuz çevresinde bir nereUrdir" sorusuyla tek çöp kutusu bulamadım. karşdaştığımızda ilk önce Belediyenin alacak maddi Harbiye'yi anlatmaya gücü yoksa hediye etmeye başhyoruz. hazınm. Yaşlıiann anlamğı küçük birer Belediyenin siirekli işçi selale niteUğindeki güzelim çahştırması ve gerekli yerlere sular gittikçe çekilmektedir. yeterli sayıda çöp kutusu Belki yeraltı sularmın yerlestirmesi halinde beldenin özellikleri nedeniyle buna çok temiz kalacağı engel olunamaz ama güzel bir inancmdayım. Her yerde doğa parçasmın çopluğe kentleri güzellestirme dönüşmesine engel olunabilir çalışmalan yapılırken biz de kanısındayım. Belediyenin ve çevremizi güzellestirelim, en OKURLARDAN önemlisi temiz tutaluru Harbiye Belediytsinin bu konuya kayıtsız kalmayacağına inanıyorum. Av. MERAL ARUSOĞLU ANTAKYAHATAY üzüntü duyduk ve hak kaybına uğradık. Bizler de o tarihlerdeki cari yıllık stajhvvnızı kamu kurum ve kuruluslannda, okullann iş atölyelerinde ve yönetmeliğe uygun değişik isyerlerinde (hatta ve hatta yanm günlük atölyemizi kamu fabrikalannda) ikmal ettirmemize, vergi vermemize ve hastalık primi kesilmesine rağmen maalesef sigortah yapümamıstık. (Ancak 1967 yülartnda DDY'de staj yapan arkadaflanmız o tarihun itibaren sigortah yapılmışlardır.) Bizlerin o dönemlerdeki stajımızın sigortah sayılabihnesi ve prim ödemek suretiyle borçhmdınlmamızı temin edecek kanuni bir düzenleme yapılabilmesi için yetkttikrin Ugisini bekh'yoruz. TÜNA Y AKDENİZ KARABÜK Prim ödeyerek borçlanalun Endustri Meslek Lisesi'nde öğrenim gören arkadaşlanmıza 6.11.1996 tarih 1923 sayılı Resmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe giren çırakhk ve mesleki eğitim kuraüan yönetmeliği ile sigortah olabilmeleri hakkı tanındı. 15.4.1987 tarih 3351 sayılı kanunla da çırakhk okullanm 5.7.1977'den önce bîtirenlere de borçlanma suretiyle sigortah olabilmeleri sağlandı. Ancak bizler eski Sanat Enstitüsu ve Meslek Lisesi mezunlan olarak bu kapsamm dışında tutubnamızdan büyük Tadınl ster büyük Hİster sıcak Piavaya at Hkmeğe koy ster küçük fjster soğuk ^işlere tak Pınar Et, bir Yaşar Holdıng tştirâkidir saglık, güven, lezzet PVMRCT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle