Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CÜMHUR/YET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kenden geldiğini belirtiyor. Kanımca bu nokta son derece önemlidir. Osmanlı Imparatorluğu'nun basiretsiz ve beceriksiz yönetimine direnen Türk devrimcileri ve aydmlarırun yarattıklan bu ilerici ilkeler anında dünyanın öbür yanında, giderek tüm gelişmiş olan ülkelerde bir deyim olarak evrenselleşiyor. Genç Türkler bağımsız, bağlantısız, antiemperyah'st bir düzenin oluşması ve dayanağı "bilim" olan bir gelişmenin yerleşmesi için uğraşı veriyorlar. 1970'li yıllarda ABD'de hükümetin o zamanki iç ve dış politikasını acımasız bir biçimde eleştiren gençlere, özellikle Angela Davis ve Jane Fonda gibi ünlüleri tanımlamada günlük basında "Genç Türkler" deyimi kullanılırdı. Bu satırların yazarı o tarihlerde ABD'de sık sık kullamlan ve kökeni bizde olan bu deyimi "yaramaz, asi, isyankâr çocuk" anlamında kullandıklannı sanırdı. Bu yakıştırma yarı yanya doğru olsa bile Gardfield'in yazısından anladığımıza göre, Genç Türkler deyimi ileri düşünceli, devrimci bilim adamlarına da verilen bir yakıştırma, giderek belki de ilk kez bu amaç için kullanılmış bir öz deyim olarak yerleşmiştir. mizden aynlmalan ile bu gerileyiş arasmda büyük bir koşutluk vardır. Bir zamanlar Batılı anlamda yapılan çalışmalar, yerini 1907'lerde, Dr. Fordtram'ın tanımladığı gibi, ABD'deki klinik yayımlara benzemekte ve zamanla ağırlık kazanarak günümüze kadar görünür bir aşama yapılmadan sürdürülmektedir. Bu yayımlar uzun yıllar akademik aşamalar için birer ölçüt olarak kullamlrmş ve bir bakıma Batıda pozitif yöne doğru ilerleme olurken, bizde akademik pozisyonlar bir negatif seçime uğramıştır. Halen geçerli durumdaki YÖK Yasası'nda "Genç Türkler" anlayışını gündeme getiren önemli bir madde vardır: Uluslararası bilimsel dergilerde yayım için kabul edilebilecek nitelikteki çalışmalar ve bu yayımlann yine uluslararası bilimsel literatürde başkalarınca kaynak olarak kullanılmalan akademik aşamalar için ön koşul olarak belirtilmiştir. Ne var ki, "Genç Türkler" anlayışını yaratmaya yönelik bu madde, fakültelerimizde gereği gibi uygulanamamıştır. Bu nedenle, hâlâ fakültelerimizde temel bilimsel araştırmalar eskiden olduğu gibi lüks bir uğraşı olarak görulmekte ve bazen horlanmaktadır. Asıl üzücü olan, bazı yetkililerin araştırmaya yönelmenin "Amerika'yı yeniden keşfetmek" gibi bir uğraşı olduğunu ileri sürerek, başkalarının oulduklarını alıp uygulamaya koymanm gereğine inanmalarıdır ki bu son derece yanlış bir düşüncedir. Zira, bilimsel araştırmalara dayalı yenilenen teknolojiyi her zaman satın almak, bir bakıma temel bilimsel araştırmalara gereken önemi veren ülkelere bağımlı olmak anlamına gelmektedir. Bunun ulkemizde şimdi bile ne denli geçerli olduğunu yinelemeye gerek yoktur. 17EYLÜL 198? Kliaik BUimsel "Genç Kavramı PENCERE AynmL Taksiye gönul rahatlığıyia bindim; gkJecegim yeri söyledim; şoför önce saatin dOğmesine bastı, ekranda kıımızı ışıldar belirdi, sonra korttak anantannı çevirdi şoför, vitese taktı, gaza bastı, araba yola koyuldu. Taksimetredeki ışıklı sayılar blrbirl ardına değisryor, ödeyeceğlm parayı gösteriyor. Oh, ne rahatlık!.. Eski günleri düsündüm, lagar Amerikan arabaJarmm sağ kapısının dışında hantaJ bir saat vardı. Arabaya binersin; aoffir saati açmaya yanasmaz; açsa bile saat do0ru çabsmaz. Blr dertti taksi saatJeri, gazetelerin yaza yaza brUremedilderi bk hastahktı. Eskiden yolcu İle solör arasmdaid tartısmaJarooğunlukla saat sorunundan kaynaManır, Burhan Fetok ve Refl Cevat gibi fıkra yazartan da Istanbul'un taksimetre derdini sık sık dile getirirlerdi. Ama, yaşasın bilimsel teknik devrimi.. Sayısal saatler icat edilince, koca Istanbul taksimetre derdinden kurtuklu. Taksi şoförüne bakbm, otea olsa 2324 yaşında, eski gunteri anımsaması olanaksız. Içimden: lleriryoruz dedim, çagdaşiaşryoruz. Tam o sırada şoför kufretti: Allah kahretsin!.. Kendime gekjim, çevreye baktım, gerçekten küfredilecek gibiydi; trafik boğulmustu, arabalar kımıldamryordu, çaJalmış kalmıştık olduğumuz yerde... •k Tüm gelişmiş Batı ülkelerinde hemen her konuda, özellikle bilimde, ilerici, devrimci kimseleri tanımlamak için kullamlan ve devrimci Türk aydınlannm tüm insanlığa armağanı olan "Genç Türkler" anlayışını ne zaman kavrayabileceğiz? Prof. Dr. R. KÂZIM TÜRKER A.Ü. Tıp Fak. Farmakoloji Anabilim Dalı T e n d bilimsel aşamalara dayah kfinik araftırmalar, her geçen gfln yeni boyutlar kazanmakU, gtrek künik tanı (tethü) ve gerekte tedavide bcytk ymlMkkrin ortaya çılnnatına ve uyguiamaya kuiıhnMinı neden otaaktadırlar. Tmu temd biUaterin Ooemini kavramı$ ve eğitimlerini bu anlayifla sflrekli geliştiren ülkelerde, klinik araştırımtaria eUe edflen sonuçlar bu ülketer içm bilimsel pounciydleri dışında, aynca ekonomik bir güç olmayı da »ürdürmektedir. Tıp eğitimini hâlâ bir yOzyü öocesi yontemkrle sürdürmeye çaJışan, gidcrek zaman zaman temel tıp bilimlerinin eğitim rtrw*~<* gerekli olup olmadığını tartışma konunı yapan ülkeler ise, getişmi$ ve temel bilimlere dayah klinik araştınnalan sürdüren ülkelerin birer pazan olmaktan ileri gidememişlerdir. Ülkemiz ne yazık ki, bu ikinci tanımlamaya uymaktadır. Bunun özgün bir kanıtı olarak son yıllarda üikemizden Batıya tanı ve tcdavi amacıyla hızla artan hasta trafiğini göstennek olanaklıdır. nıdığımız E. Garfield bu yazısında "Amerika Klinik Araştırmalar" derneğinin kuruluşunun kısa bir tarihçesini veriyor ve bu derneğin kuruluş gerekçesini anlatıyor. Derneği kurma girişimini 1907 yılında çok az sayıda bir grup Amerikalı hekim başlatıyor. Kuruluş gerekçesi olarak klinik araştırmalan özendirme, destekleme, yönlendirme, uygulama olarak belirtiliyor. Kurucu üyeler arasmda Dr. J. S. Fordtram, o tarihlere kadar ABD'de klinik bilimsel yayınlann hasta başındaki gözlemlere ve yitirilmiş hastalann otopsi raporlarına dayandığını, bu durumun gerçek anlamda bir klinik araştırma olmadığını belirterek, künikte temel bilimsel gelişmelere (kimya, fizik, biyoloji dallannda) yönelmenin zorunlu olduğunu, bunlar yapılamadıgı sürece klinik bilim daJlarında hiçbir asama olamayacağjnı açıklıyor. Kuruluş çahşmalarına 1907 yılında başlanan derneğin ilk başkanlığına 1909 yılında Dr. S. J. Meltzer seçiliyor. Dr. Meltzer uzun yıllar pratik hekimlik yapmış, ama gerçek anlamda bu bilim dalında aşama yapabilmek için temel bilimsel uygulamalara dayalı bir anlayış içinde klinik araştırmalara yönelmenin zorunluluğuna inanmış bir bilim adamıdır. Bu bilinçle kurulmuş bulunan dernek, günümüzün en önemli ve seçkin aylık bilimsel dergjlerinden olan "Journal of Clinical Investigation"i yayımlamaya başlıyor. ABD'de bu ileri görüşlü ve devrimci tıp doktorlanna "Young Turks Genç Türkler"' diyorlar. E. Garfield yazısında bu deyimin kaynağını da anlatıyor ve 19O9'da Osmanlı padişahı II. Abdülhamit'in baskılı yönetimine direnen Türk ilerici ve devrimcilerine, tarih kitaplanrruzda Fransızca deyimi ile "Jön Türkler" diye bildiğimiz kö tlk, Atatürk kavradı Tüm dünyada önemli bir kavram olarak yerleşmiş bu özdeyim ve bunu yaratan Türk aydmlarına karşı oluşturulan tepkileri tarihimiz yazmıştır. Gerici, bağnaz ve bağımlı yaşamayı ilke edinmiş gruplar, Genç Türkler anlayışına her zaman karşı çıkmışJardır. Yüce Atatürk, Türk ulusunu bir anlamda Genç Türkler anlayışı altında bir araya getirerek bağımsız, bağlantısız ve antiempen alist Anadolu destanını biıyük bir başan ve örnek "Kuvayi Milliye" ruhu ve ateşi ile başarmıştır. Ölmez devrimlerinde tek yol gösterici olarak, pozitif bilimi göstermesi, gunümüzdeki bazı yetkih'lerle karşılaştınldıgında ne denli ileri görüşlü ve devrimci olduğuoun belirgin bir kanıtıdır. Bu bilimsel devrimlere kaı>ı kökeninde din sömünisünün yattıgı karşıt eylemlere günümüzde tanık olmak son derece düşündüriiciidür. Genç Türkler anlayışını tıpta 1933 üniversite devrimi ile Atatürk başlatmıştır. Ünlü tıp bilim adamlarının ülkemize çağrılmaları ve ağırlığı temel bilimler olan gerçek bir eğitim, öğretim ve araştırma girişimleri, Istanbul Üniversitesi'ne, özellikle Tıp Fakültesi'ne dünyada büyük bir saygınlık kazandırmıştır. Ne var ki bu saygınhk 195O'li yıllardan sonra yavaş yavaş azalmaya başlamıştır. Seçkin yabancı bilim adamlarının ülke Sonuç Tüm gelişmiş Batı ülkelerinde hemen her konuda, özellikle bilimde, ilerici, devrimci kimseleri tanımlamak için kullamlan ve devrimci Türk aydınlanmn tüm insanlığa armağanı olan "Genç Türkler" anlayışını ne zaman kavrayabileceğiz? Eğer ulkemizde bugün dünyanın en geri ülkelerinde bile denetim altına alınmış sağhk sorunlarımız varsa, 21. yüzyıla girmek üzere olduğumuz günümüzde yine de pozitif bilimlere yönelmenin kalkınmanın ana öğesi olduğunu kavrayamamışsak, "Genç Türkler" anlayışına, kökeninde din sömürüsünün yattığı, bilime yönelmenin ve halkı aydınlatmanın çıkarlarını engelleyeceğini çok iyi bilen bir grubun karşıt uğraşının sürdürüldüğü, bu uğraşımn gün geçtikçe palazlandığı ve dal budak saldığı anlamı çıkmaktadır. Bilimsel atılımlann simgesi: Genç Türkler Temel bilimiere dayah klinik araştırmalann ileri ülkelerde nasıl başladığı ve geliştiğini, ABD örneği ile kısaca özetlemek ilginç olacaktır. ABD Philadelphia kentinde "Bilimsel Bilgi lletişim Enstitüsü"nün (ISI) her hafta yayımlanan "Current Contents"in "Yaşam Bilimleri" serisinin 23 Şubat 1987 tarih, 30. cilt, 8. sayı ve 3'üncü sayfasında bu derginin editörü Eugene Garfield'in ilginç bir makalesi yayımlanmışür. Her hafta değişik bilimsel konulara ağırlık veren doyurucu yazılanyla ta OKJM AKBAL EVET/HAYIR Eski Bir Resme Bakarken... OKURLARDAN Ayncakk neden? Ktnkktde'de çatışan bir gnıp memuruz. Buraya gelmeden önce hepimizin evinde telefonumuz vardı. Bir yüt aşkm bir süredir buradayız. Telefonlanmızı naklettirmek istedik. Kınkkale telefon idaresinden önce; mahalUlere kutularn yerleştiriUceği söylendt Dış bitince mahaüe sırasına göre telefonlann bağlanacağı bildirildL Bu süre zarfmda bizim teUfonumuı bağlanmadL Şimdi sorduğumuzda kapasitenin dolduğu ve bağianamayacağı söyleniyor. Gerekçe olarak bizim 1986 yılının altına ayından sonra başvurduğumuz gösteriliyor. Ancak son iki ayda Kınkkale'yt yakın ilçe ve kasabalarda basvurup telefon alan ve yine bu süre içinde Kınkkale'ye naklettirip evine bağlatanlar çoğunlukta. Bize neden böyle bir ayncahğm layık görülduğunü merak ediyor, Ugililerden ilgüenmelerini bekliyoruz. BİR GRUP MEMUR Hükümlüler yukınıyor Çorlu cezaevinde bulunan hükümliUeriz. Yasal bazı haklanmm kullanamamaktayız. Örneğin, infaz yasasmda bizlere yasada belli sureleri doldurduktan sonra izin verüebileceği açık seçik yazıhdır. Hal böyleyken bulunduğumuz cezaevinde hiçbir hükümlünün izine gittiği görülmemistir. İnfaz savcısı izin istek düekçelertni Otuz yü önceden bir fotoğraf: Ya Kars'ta ya da Erzurum'da çektirmişiz. Ortada CHP Genel Başkanı Isrnet Inönü, çevresinde biz genç gazeteciler: Fikret Otyam, Vadii Evsal, Ibrahim ön, Sabahat, ben... Bir anda otuz yıl önceye gkjiverdim. Her eskifotoğraf,oresminçekitdtgi zaman parçasına götürür bizi, belleklerde canlandınr, unuttuğumuz ayrıntılan... 1957 aeçimleri önceeindeydik. Ismet Pasa Kars'a, Erzurum'a gidiyordu. Ben de 'Vatan' yazarı olarak bu geziye katıldım. Eskj CHP miHetvekillerinden Mebrure Aksoiey ve gazeteci Ayhan Hunalp'la trenle Erzurum'a gtttik. Ordan bizi Hür P. Başkanı lurhan BMgin karşıladı, sonra arabayia Kars'a doğru yola çıktık. Oeceyans) epey eziyetli bir yotculuk yaptık. Kars'ta iki gun kaldık. Inönü ile yakından göruşmek oianağı bulduk. Kars'tan Erzurum'a gekJik. Erzurum o sıralarda DP'nin kalesiydi. Türlü zoriukJar çtkarttılar. Son akşam CHP Genel Başkanı, kaldtğı apartman dairesinde bizleri topladı, sorulanmızı yanrüadı. Hepimiz bir şeyier soruyorduk. Seçimlerdi başlıca konu, Menderes'in hızı nasıl kesilecekti; CHP iktklara gelebilecek miydi; muhalefet paröteri arasında guçbirliği yapılacak mrydı?.. Buna benzer sorular... Ben ilk kez Inönü ile karşı karşıyaydım. Uzakta duruyordum. Aklımda bir iki soru vardı, ama bunca gürv cel konu arasında benim sormak istediğim belki de önemsiz kaçacaktı. Oöz goze gelince sordum: "Paşam, 600'den fazla kişi var Meclis'te, ama kaç kadın var? Atatürk döneminde kadın miHetvekiHerinin sayisı şimdikjnin en az beş altı katrydı. Ülke nufusunun yansı kadın. Ama polrtika dısı tutuluyoriar. Oteki partiter için belki btyte bir durum önemsiz, ama CHP, Atatürk devriminin partisidir. Siz, bu genel seçimde kadın adaytannızın sayısını arttırmayı duşunmez misiniz?" öteki arkadaşlann sorulannı hemen yanıtlayan inönu, bir sure durdu, bana baktı, adımı sordu, öğrendikten sonra (bu konuşma o gunlerde "Vatan'da çıkmıştır) hatırladığım kadanyia şunlan söytedi: "Çok hakiısın. Beni üzen bir konudur bu. Ne var ki demokrasilerde adayiann saptanması, çekişmeli oluyor. Kadıniar bu kavga içinde basanlı olamryoriar, bir kenara çekilmek zorunda kalıyorlar. bu yüzden kadınlann politikada yerteri sınıriı oluyor. Atatürk döneminde milletvekilleri atanmayla Mecüse geOrdi, bu yüzden kadıniar Mecliste şimdikinden coktu. ön seçimlere kadıniar ya girmiyorlar ya girseler de erkekler karşısında eziliyorlar." Merkaz kontenjanlannı kadınlardan yana kullanmak gerekmez miydi? Ekına da şöyle yanrt verdi; "Onda bile erkekJerin baskılan guçlu. Bir iki kadını zor kurtarabilryoruz." UçaMa Istanbul'a dönerken beni yanına çağırdı. Sorum, onu hoşnut kılmıştı. Bana uzun uzun bu konuda düşüncelerini anlatt. Kadın adayiann erkeklerie yanşmalan gerektiğini, ilk darbede yıkılmamalannı, eşit koşullar olmasa da savaşım vererek sryasal sJanda guçterini göstermeterini, himaye ile atamayla birkaç kişklen başkasını Meclise sokamadığını... Aradan otuz yıl geçti. Yeni bir genel seçimin eşiğindeyiz. Bugün Mecliste kaç kadın milletvekili var? Altı mı, sekiz mi, on mu? Dört yuz kişinin yüzde kaçı eder? Vann siz hesaplayınl.. Ulke nufusunun yansı kadın, ama pariamentoda kadınlann sayisı nüfusa oranta ne kadar geridel.. Oysa nice aydın, bllinçli, öğrenimlerden geçmiş kadınlanmız var. Otuz yıl önceye kadar kat kat artmış siyasete atılan, atılmakfeteyenkadıniar... Ama bir türlü yasal haklarını gereğince kullanamıyortar. 450 kişilik bir Mecliste en az yüzde on kadın temsilci olmamalı mı? Kadın milletvekillerinin Meclise uygarca bir düzev kazandtracağını da unutmamalı... kabul etmemektedir. Hükümlü dahi olsa kişinin manevi gelişmesi için okuma, çağın ve ülkenin sorunlanyla ilgilenme gereği tartışümaz bir gerçektir. Oysa bulunduğumuz cezaevinde günlük gazeteler dışındaki yayınlar, aktüei, güncel sorunlan içeren dergiler dahi yasaklanmıştır. Kısa sürede sorunlarımızla ilgilenileceği umuduyla görevlilere bu çağnmıu yapıyoruz. ÇORLU CEZAEVİ HÜKÜMLÜLERt Hanımlar,l«meıierinizibagjayın! Binbir hünerle 37arattıgınız Evirili yemekleri konuklarınız çok beğenecek ve siz mutluluktan uçacaksınız!, Eskiden trafik sorunu yoktu, taksimetre sorunu vardı; şimdi taksimetre sorunu yok, trafik sorunu var ki, daha ağır, daha belalı, daha zararlı... Dünya değisryor. Biz de değişiyoruz, hem de metazori değişiyoruz. Vaktryfe Cemal Nadir ya da Ramiz'in karikaturterinde süte su katan esnafın yergisi yapılırdı. Bu sorun da ortadan kaikmadı mı? Artık kutularda satıtryor süt ve içine ne katıkjtğı etikstinin ustüne yazılıyor. Eskiden bulaşık yıkamak da bir dertti. Deterian yoktu. Sabun temiztemez, ille de ovacaksın, Wmi yerde MHe, Mmi yerde külle, kimi yerde toprakla donmuş yağlan, kara ksleri çıkarmaya çalışacaksın. Heto o bakır tencereter neydi? MahaHeden geçen kalaycılar ne okJu? Artık sık sık kapı çahnıyor, açryorsun; genç bir kız, gezgin sabcı: Efendim, bağışlayin rahatsu ettim, çelik tencereye ihöyacınız var mı? Yaşasın bilimsel teknik devrimi.. Mslnız Türkiye'yi değil, Hotanto'yu da metazori degiştiren, gelistiren, baskalaştıranrticigüçtur bilimsel teknik devrim; Batı kaprtallzminin yeni icatlan, mallan, oyuncaklan dünya pazarlannı zoriuyoriar, zorlamak zorundater, böylece her toplum Uerliyor. • Bir siyasi partinin bu metazori gelişmeyi kendi marrteöymiş gibi televizyonda sabah akşam vurgulaması, ancak geri ülkelerde yenir yutulur siyasettir. Emperyalizm ve sömOrgecilik geçen yüzyılın sonundan beri temekJe iki gelişmeyi az gelişmiş ülkeierde yaratmıştır: Ulaşım ve ileöşim. Sömürgeci devlet, yönettiği Olkede yol, telefon, radyo, tetevtzyon yatınmlannı hızlandıracaktır. Çünkü pazan kendisine bağlamak ve bOtünleştirmek için bu altyapı gerekIkJir; ama bu attyapı ulusal bir devtette uygariaşmak için de gerekJkJir. Altyapı yatınmlannın üzerinde hangi tOr ekonomik düzen yüksetecegi ayn bir konudur. Turioye elbette değişryor... Hotanto da değişiyor. Ancak bu "de&şinr He "çağdaşuygariıkdüzeyineulaşmair arasındaki aynmı göremez ve anlayamazsak, 211nci yuzyıb da çok geriden izlemek zorunda kalacağız. B&fo MALtYE VE GÜMRÜK BAKANLIGI'NDAN GÜMRÜK MÜFETTtŞ YARDIMCILIGI GtRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrflk Balranhft TefÜf Kunılu Bajkanlıjı'nca 3.11.1987 Salı gOnfl bajlamak Ozere Ankara ve Istanbul'da GOmrflk Mufettif Yardımcıüğı Girij Sınavı yapılacakür. Sınava kadlabiknek için; 1 Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı genel nitelikleri tapmak. 2 Hukuk, lktisat, Siyasal Bilgüer, ljletme ve tdari Bilimler Fakühderi ile tktisadi ve Ticari tlimler FakOltderi ya da aynı konulardaöfrarimyapıpyukandabdirtiknleredenklitiMilliEJjtımGençlik ve Spor Bakanuğı'nca kabul ohınan yabana öğretim kunımlanndan birini bitirmif olmak, 3 1.1.1987 gunuode otuz yaLŞim doldurmamıj ohnak, 4 Safhk durumu Türkiye'nin her yerinde gorev yapmaya her türlü iklim ve yolculuk koşuüanna ve her türlü ta$ıt araçlanyla yolculuk yapmaya dverijli olmak, 5 Yapılacak incdeme ve arafbrmada, gerek sicil, gerekse tutum ve davranış yonünden Oumruk MOfettifliği ozyapı ve niteliklerini taşjcüjı sapcanmif bulunmak gerekir. Sınav Maliye, Ekonomi, Kamu ve Ozd Hukuk, Mubasebe ve Ticari Hesap ile Yabana Dil gruplanndaıı yapılacakür. tsteküler »jnntılı büğileri kapsar sınav brojürünü Ankara'da Teftiş Kuruhı, ttunbul ve Izmir'de gumrOk MOfettifleri Gnıp Ba$kanüklan'ndan temin edebüirler. Sınav için bajvurulann en geç 15.10.1987 günüçabfma saati bitunine kadar Tefti} Kunılu Başkanlığı'nda olacak }ekflde fahten ya da postayla iletilmeshıin gerektiği ve gecikmderin degerlendirilmeyec4i duyurulur. Aradgınız lezzet bu pakett BROŞUR ISTEYİN Kurslanmız Brttssh Councıl tarafından onanmtflır İNGİÜZÜSANOKULLAM DANIŞMAMERKEZİ Cumhurıyet Cad 173/1 Elmadağ 80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı Tel |1) 148 39 77148 79 43140 9684 Tlx 27498 TUSM TR Fax (1)140 97 29 turseın Afe(sFtlcouye5=dır BTA BAYANLAR çocuk bakarak lngilizce öğrenmeyi ancak AuPairlik yaparak gerçekleştirebilirsiniz. 158 53 42 ATlKA SAHAFMÜZİKEVİ Kitaplannız, el yazmalannız antikalannız alınır satılır. 336 75 57 Mühürdar Caddesi, Akmar Pasajı 70/21 (ÎSKÎ yanı) KAD1KÖY 1727 ya$lannda bayaniar tngiltere'de çocufa hak karşıhğında lngilizce oğren. 158 33 42