Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 TELEVtZYON 19.00 Açılış Haberler 19.15 Polyanna 19.40 Henderson Kardeşler Bay Vıeler, Sıeve'ın kızını gormesım yasaklar. Okulun daveıi olduğu bir gece Sleve gizlice Sılvıa'ı gormeye gıder. Ancak Vıeler partiden erken dönünce onları bırlıkıe yakalar ve polis çağırır. Bu arada Tem ve Sıeve'ın hiç tanımadıkları babaiarı gelir. KÜLTÜRYAŞAM 11 EYLÜL 1987 2. KANAL / TV'DE SİNEMA 20.30 Haberler ve Hava Durumu 21.15 Karanlığın Eşiğinde 3 nUıs. Emma'yı olduren adamı bulduktarınt zannederek. asıl hedefın Craven olduğunu sanmakdadır. Emma'nm seıgilısı Soımoor fabrikasında'rehliketı bır hücre olduğunu söylemekıedır. Bır Amerıkan şırketı Nortmoor fabnkasım salm almak ıstedığı ıçın parlamenlo soruşturma acar. Şairin bıınca çoğalması geri kalmışlığı gösterir "Şiir, düpedüz ses matematiğidir. Tam bir düşünce, muhakeme ve matematik sorunudur. Dilde sözcükierle bir yapı kurmak demektir, yani müzik yapmak demektir. Şimdiki şiirlerin yüzde 99'u arabesk. Şairin bunca çoğalması, toplumumuzun geri kalmışlığını gösterir. Çünkü uygarlığm en önemli göstergesi düzyazıdır." ATİLLA ÖZKIR1MLI Ölümsüder." Melih Cevdet Anday'ın oyunlarının toplandığı ilk kitabı.n adı bu. Kitaba adını veren "Ölümsüzler" dışında "Yann Başka Koruda", "Dikkat Köpek Var", "Öliiler Konuşmak tsterler", "Müfeüişler", "Mikado'nun Çöpleri" adlı oyunlar da yer alıyor kitapta. Şair Melih Cevdet Anday'a alışılmış, beylik bir soru yonelterek söyleşiyi başlatmak istiyorum. Romanlarını, denemelerini, oyunlarını anımsatarak şiirleriyle öteki yapıtları arasında ortak bir nokta olup olmadığını soruyorum. Yanıtlıyor. "Şiirimdeki duşiincemle özellikle ovunlarımdaki düşünce, ele alış diyelim. hemen hemen birbirinin avnıdır. Bu kitaptaki oyunları okuvun, bitirdiginizde, belli bir konuvu, o konunun sonuçlanmasını bulamazsınız. Iki insan ve>a beş insan konuşurtar. Bence bir çeşit realizmdir bu. Ama bunu söylerken realist bir yazar olduğumu söylemek istemiyorum." Melih Cevdet Anday'la "ÖlümsüzJer" ve şiir üzerine: CSOy RATde konser verecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı Senfonı Orkestrası, ttalyan Televizyonu RAI'de bir konser verecek. 27 eylül3 ekim tarihleri arasında ttalya'ya bir konser turnesi düzenleyen CSO "Plate Estate" 8. Uluslararası Sanat ve Kültiir Festivali çerçevesinde üç konser sunacak. CSO'yu ttalya turnesi sırasında şef Rengim Gökmen yonetecek. Konserlere devlet sanatçısı kemancı Suna Kan ile devlet sanatçısı piyanist Idil Biret solist olarak katılacaklar. ttalya 'da iki ayrı programla konser verecek olan CSO, Suna Kan'ın solist olacağı programında Ferit Tüzün 'ün "Çeşmebaşı", Mendelssohn'un "Keman konçertosu mi minör Op. 64" ve Dvorak'ın "9. Senfoni 'Yeni Dünyadan'" adlı yapıtlarını seslendirecek. Tüzün'un "Çeşmebaşı" adlı bestesi sunulurken Müfide Özgüç solo soprano olarak görev yapacak. /dil Bireı'in solist olarak katılacağı ikinci program ise Rossini'nin "Hırsız Saksağan Uvertürü", Adnan Saygun'un "5. Senfoni Op. 70", L. Von Betthoven'ın '3. Piyano Konçertosu" ile Bade Falla'nın "Üç Köşeli Şapka 'El Sombrero de tres picos'" adlı yapıtlarından oluşacak. 22.10 Gösteri Programda. Esin Afşar yurtıçı ve yurıdışındaki muzık yaşamını anlatıyor ve sırosıyla şu parcaları seslendırıyor: Hacer Hanım. Kızım Benim, Köhne Dünya, Aşk Bu mudur? 23.00 Kazablanka 3 Rick, barında kocası tarafından dovulen bır kadma yardıma olmak ister. Ona iş bulur v* yatacak yer verır, ama kadının ailesı onu suçlar ve ıkisinı de cezalandırmak ister. Rıck, bır yandan da kendıne an bır depoya saklanan silahlan, Almanlar bulmadan yok etme çabası tçindedır. 23.50 Haberler Kapanış Yaşhve yorgun bir JohnWayne Brannigan I Yönetmen: Douglas Hickox / Oyuncular: John Wayne, Richard Attenborough, Judy Geeson, Mel Ferrer, John Vernon / 1975 yapımı / 105 dakika. İKİNCİ KAINAL 19.50 Açılış 19.51 TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası 20.15 Süper Tren 21.00 İslam ve Toplum Programda dtnt sohbeıler \e Kuranı Kenm'den ayetter yer aftyor. 21.30 Haberler 22.00 TV'de Sinema: Brannigan (Ayrmtüı bllgi yandakı sütunlarda/ 23.40 Kapanış İZLEYİCİ GÖZÜYLE Hangi devirden kalma? Televizyonumuz nadir de olsa dış kaynaklı müziğe de yer aymyor. Ama bu programlarda çıkan topluluklar öyle eskı ki, bunlan bırakm gençleri, ona yaş grubu yakmlanmtz bile hatırlamakta güçlük çekiyor. TRT'mn bu parçalan arşivden çıkardığmı hiç sanmıyorum. Çünkü TRT'nin arşiv yaşı dahi bu topluluk elemanlanmn birlikle çalıştıkları yıllara yetifememistir. Lütfen çağımıza biraz daha yakın pop müzik sanatçılannı çıkarlm ekranlara. Eğer pahalı geliyona az ve öz dif kaynaklı müzik programı hazırlayın; hiç değilse seyredilebilir olsun. ONUR ŞENSAN Anlatya RADYO T R T I 05.00 Açılış, program ve kısa haberİCT. 05.05 Ezgi kervanı. 05J0 Berabcr ve solo sarkılar. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Cuma sabahı. 07.20 özei tanıtıcı reklam programı. 07.30 Haberler. 07.40 Günün ıçmden. 09.40 Arkası yann. 10.00 Kısa haberler 10.05 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Çeşıtlı muzik. IIJ0 Şarkılar geçıdi. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 Turkuler geçidi. 12J0 Turk sanat müziğı ozel programı 1255 Reklamlar ve radyo programlan. 13Ü0 Haberler. 13.15 Muzık 13J0 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.30 Spor dcrgisi. 14.45 Turkuler. 15.00 Kısa haberler. 15.05 Ogleden sonra 16.«0 Kısa haberler. 16.05 Hafif muzık 16J0 Şarkılar ve oyun havaları. 17.00 Kısa haberler 17.05 Koyumuz köylumuz. 17.25 Şeddi Araban rash. 17.55Hafif muzık 18.00 Çocuk bahcesı. 18.15 Çocuklarla başbaşa. 19.00 Haberler <K olayların ıçınden. 20.00 Ankara Radyosu Çoksesli Korosu. 20.15 Yeni Şarkılar 20.45Turkçe sözlu hafif muzık 21.00 Kısa haberler. 21.05 Turkuler ve oyun havaları 21J0 Beraber ve solo şarkılar. 22.00 Turk halk muziğı toplu programı. 22J0 Çağdaş Türk sanat muziği. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günün haberlerınden "özeller. 01.00 Program ve kapanış. 01.05415.00 Gece vayını. T R T I I 07.00 Açılış ve program 07.02 Solistlerden secmeler 07J0 Haberler 07.40 Türkuler ve oyun havaları 08.00 Ikı solisıten şarkılar 08.30 Sabah konseri. 09.00 Turkuler. 09.15 Çocuk bahçcsi 09.30 Carpenters Soyluyor. 18.00 Turkuler geçidi. 10.20 Şarkılar. 10.40 Baslangıcından buguneordumuz gururumuz. 11.00 Yuntan sesler kadınlar toplulugu. 1130 Hafif muzık. 12.00 Beraber ve sola şarkılar. 12.30 Yurtıan sesler erkekler lopluluğu 13.00 Haberler. 13.15 Hafif muzik. 1 3 M Caz duııyası 14.00 Mahalli sanatçılanmız 14.30 Yabancı dil dersi. 15.15 Çeşitli soloları. 15.45 Turkçe sozlu hafif müzik. 14.00 Şarkılar 16.20 Arkası yann. 16.40 Turkuler geçidi. 17.0»Solistlerden sec.meler. 17.30 Çeşıtlı muzık 18.00 Ses .e saz dunvamızdan. 18.30 Yurttan sesler 19.00 .Haberler ve olayların içinden 20.00 Şarkılar» 20.15 Hafif muzık. 20.30 Yabancı dil der. si. 21.15 Hafif muzık. 21J0 THM toplu programı. 22.00 Solisıler geçidi. 22J0 Bir roman/bir yazardan hikâyeler. 22 45 Turkuler. 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar. 23.40 Hafif muzık. 23.55 Mitolojı ve muzik. 00.55 Progıam ve kapanış T R T I I I 07.00 Açılış ve program. 07.02 Hafif muzik. 07.30 Sabah konserı. 0»00 Sabah ıçın muzik. 09.00 Haberler. 09.15 Muziklı dakikalar 10.00 Gokkuşagı. 11.00 Ogleyedoğru. 12.00 Haberler. 12.12 Gunun konserı. 13.00 Klasik koro 13.30 Ikı solıstıen lürkukr. 14.00 Konser saati. 15.30 Solıstler geçidi. 15.55 Turk halk muziğı toplu programı. 16.25 Haftanın çocuk şarkısı 16.30 Caz ve hafif müzik dunvasından 17.00 Haberler 17.15 Sızler için 18.00 Studyo FM. 19.00 Haberler. 19.15 Muzıkıe etkıleşım. 20.00 Pop Caz 21.00 Muzık ekspresı. 22.00 Haberler. 22.15 Gecenin getırdıklerı 23.00 Cuma konserı. 24.00 Samanvolu 01.00 Program ve kapanış. Kültiir Servisi Chicagolu komiser Brannigan, tngiltere'ye kaçan bir suçluyu yakalamak üzere Londra'ya gelir. Burada Ingiliz polisiyle işbirliğine girişir, ancak kimi "yöntem farklan", sorunlar yaratmakta gecikmez... Sinemaseverlerin belli bir nostaljiyle anımsadığı Amerikalı "star" oyuncu John Wayne'in son fılmlerinden biri... 1907 doğumlu sanatp, 68 yaşında çevirdiği bu fılmde, alabildiğine yaşlı ve yorgun gözüküyor. Wayne, bundan sonra "The Shootist" adlı son bir film daha çevirmiş, sonra hastalığı nedeniyie sinemayı bırakmış ve 1979'da da ölmüştü... "Brannigan", 1929 doğumlu Ingiliz yönetmeni Douglas Hickox'un bir filmi... Sanatçı, adının benzeri Hitchcock usta kadar ünlü olamarruş, ama onun gibi, gerilim ve polisiye filmler çekmeyi yeğlemişti. 1970'lerde "Kanh Oyun Theatre of Blood", "Zulu Şafağı The Zulu Dawn" gibi birkaç filminin yanı sıra, sık sık TV için de çahşan Hickox, bu filmde oldukça esprili bir anlatımla, klasik Amerikan polisiyelerini bir tür alaya almış, tngiliz Aınerikan karakterleri arasındaki çelişkiyi de eğlenceli biçimde perdeye yansıtmış... ÎKTtDARLAR ŞîtRDES' KORKUYOR Melih Cevdet Anday (sağda), Atilla özkırımtı'yla yaptığı söyleşide, hapishanelere şiir sokulmayışı konusunda, "Bıt olay, bizdeki iktidarlann şiirden korktuğunu gösteriyor" diyor. "Şiirden korkmak demek, felsefeden korkmak demektir. Felsefe ise, soru sorma sanatıdır." (Fotoğraf: UYGAR GÜRKANJ sevdim. Hatta oyunu ben yazmamışım gibi sevrettim. Bende boy • le bir şey var. Mikado'nun Çöpleri'ni de Yıldız Kenter, Devlet Tiyatrosu ovnadı. Hepsini sanki oyunu ben yazmamışım gibi seyrettim. Çünkü ben oyunlanmı yazarken planlı olarak oyunun nerde başlavıp, nerde açılıp, nerde kapanacağını, yani sonucun nasıl verileceğini düşünmem. Oyun beni sürükler götürür o sonuca. Sanıyorum. bence oyun böyle yazılmalıdır. Onun için de seyrederken o oyunun nerde biteceğini sanki bilmiyor gibi oluyorurru o duyguya düşüyorum." Konu şiire kayıyor ister istemez. Önce İlhan Selçuk'un bir hükümlü mektubundaki yakınmadan yola çıkarak hapishanede şiirin yasak oluşunu konu edinen vazısını anımsatıyorum. Sonra, Füsun Özbilgen'in de hapishane izlenimlerinde bu yasaktan söz ettigini... Neden boylesine korkuluyor şiirden? Şiiri, şairi iktidarlann gözünde tehlikeli kılan ne? "Müslümanlıkla" diyor Melih Cevdet Anday, "şair cehennemde yanacaktır. Çünku Muhammet, sayın Muhammet şairleri sevmezdi. Neden? Çunkü şair onu hicvederse akılda kalır bu. En büyük hücum olur ona. Onun için şairleri cehennemde yakmaya kalktı. Benim de bugünkü şairlere bir tavsiyem var. Şiir yazmaya heves ettiklerinde cehennemde yanacaklannı düşünsünler." Anday'a göre hapishanelere şiir sokulmayışı, bu olay, bizdeki iktidarlann şiirden korktuklannı gösteriyor. Sayın Muhammet de korktuğuna göre ikisi arasında bir benzerlik söz konusu. Buysa şu anlama geliyor: "Şiirden korkmak demek felsefeden korkmak demektir. Felsefe ise soru sorma sanatıdır. Din, yalnız Müslümanlık değil herhangi bir din, sorudan hoşlanmaz. İnanmayı ister. İnanan adam soru soramaz. Soru sorulunea din ortadan kalkar." Ardından, daha önemli saydığı başka bir konuya değiniyor Anday. "Hükümlü hapishaneye girmiş adam, toplumundaki insanlardan ayrılmış bir adamdır, cezası budur. Ama çağdaş hukuk, bu adamın orada da insanca yaşamasını gözetiyor. Hatta hükümlünün, cezasını çektikten sonra iyi bir vatandaş olarak topluma kanşmasını amaçlıyor. O>sa bizdeki uygulama tam tersi. Hapisteki adamı ya ezme>e >a da onu canavar yapmaya çalışıyoruz. İlişkilerini kesmekle, kitap, gazete okumasını, şiir okumasını engellemekle..." Müze DerneğVnin yemeği Kültiir Servisi Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, eylül yemeğini bu akşam saat 19.30'da Mimar Sinan Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi'nde veriyor. Resim ve Heykel Müzesi'nin 50. yüdönümünü kutladığı bu yıl, dernek, eylul yemeğini üçüncu kez gerçekleştiriyor. Dernek, geçen yılki eylül yemeğinin geliriyle müzeye nem oranım ayarlayan bir klima aygıtı almıştı. Bu akşamki yemekter, elde edilecek gelirle de müzenin Şeker Ahmet Paşa Salonu için bir nem aygıtı almacak. Öte yandan, bu akşam düzenlenecek piyangoda Galeri Baraz tarafından armağan edilen Şükriye Dikmen ve Selim Turan 'ın birer yağlıboya tablosu da yer alacak. Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, geçen yıl 35 öğrenciye resim bursu sağlamış, Uluslararası lstanbul Festivali kapsamında bu yıl düzenlediği Günümüz Sanatçılan 8. lstanbul Sergisi yarışmasında ilk üç ödiilü alan yapıtları satın alarak müze koleksiyonuna armağan etmişti. "Ben yazmamışım gibi" Burada bir soru takılıyor kafama. Oyunlarının sahnelenişi konusunda ne düşunüyor Melih Cevdet Anday? Sözgelimi "Ölümsüzler..." Yönetmen, oyuncular onun anlatmak istediğini verebildiler mi yorumlarıyla? "Ölümsüzler'in temsilini çok Ses matematiği Burada konuvu değiştirip şiir kitaplarının basım şansının azhğından, basılanların satışının da pek parlak olmadığından söz ediyorum. Bir de şair boUuğundan... "Türkiye kadar bol şairi olan hiçbir memleket yoktur dtınvada" diyor Anday. "Bir şiir yanşması açıldığında çuvalla şiir geliyor." Sonra, seçici kurul üyesi olduğu son bir yarışmadan söz ediyor. Bir çuval dolusu şiir gelmiş yine. Katılanların çoğunun Teknik Üniversite öğrencisi olduğu dikkatini çekmiş Anday'ın. Ama bakmış ki bu şiirlerin matematikle hiçbir ilişkisi yok. "Sözcük düzeni bakımından hiçbir düzen yok. Tam olarak matematiğe karsı bir çesit basıboş duygusallıklar. O teknik üniversiteli gençler matematiği biliyorlar. Neden şiire uygulamıyorlar matematiği? Şiir en ufak aynntısına kadar bir matematiktir. Düpedüz ses matematiğidir." SANAT KUÜSİ Bedrettin Dalan ve knrikatür Yerebatan Sarnıcf nın açılışında pek çok dilde bu iki kelime söylendi. "Buyü gibi". Kimi ararsanız vardı Yerebatan'da. Nihayet Dalan ve BULMACA ~ SOLDAN SAĞA: 1/ Yüksekçe yer. 2/ Küçuk bal teknesi... Sporda kural dışı hareket. 3/ Şikâr... Gezinti yeri. 4/ Haz;rlama, yerleştirme... Su. 5/ II. Abdülhamit'in sürgüne gonderildiği Selanik'te ikâmet ettiği köşkün adı. 6/ Afrika'da bir ırmak... Adale. 7/ Anlatımı güçlendirmek için ses ya da anlamca benzer sözcüklerin üst uste kullanılmasına dilbilgisinde verilen ad. 8/ Ağzı geniş tek kulplu su kabı... Tavlada bir sayı. 9/ Arttırma... Umutsuzluktan doğan karamsarlık. YUKARIDAN AŞAClYA: 1/ Gerçekte var olmayan, düşte kalan sevgi için kullanılan sözcük. 2/ Herhangi bir yere yanaşmış filikanın kiırek çekmeksizin Üerlemesi için verilen komut... Uyarı. 3/ Kâfi gelmeyen... Memeli bir deniz hayvanı. 4/ Hindistan ve Sri Lanka'da yaşayan etnik bir grup... Mikroskop camı. 5/ Bir tür bağımsızlığı olan büyük il. 6/ Bir baskı tekniği... Konya ilinde bir baraj. 7/ İtalyan RadyoTelevizyon Kurumu'nun simgesi... ABD eski Cumhurbaşkanı Eisenhower'ın lakabı. 8/ Çok yırtıcı \e eti lezzetli bir balık... Bir nota 9/ Bir akvaryum balığı. çevresindeki kalabalık, çıkışa doğru yanaşınca, Karikaturcüler Derneği üyeleri de aradıklan fırsatı yakalamış oldular. Demek üyeleri de özene bezene güzel ve büyük bir "kazma" hazırlayıp Dalan'a arma|an etmeyi düşünmüşlerdı. Galerideki "lstanbul Karikatürleri" sergisini gezen Dalan, burnunun ucunda koca kazmayı görünce önce çok şaşırdı, hemen ardından da kahkahalarla gülmeye başladı. Bunun şimdiye kadar kendisine verilen en iyi hediye olduğunu ve aslında kazmaya hiç de yabancı olmadığını söyleyen Dalan, "Ama bir de mala vermeniz lazım" demekten kendini alamadı. Dalan'ı ikinci bir sürpriz daha bekliyordu. Arkadaşımız Mert Ali Başarır, birazdan kendisine bir kâğıt ve bir kalem uzatacak, "Haydi siz de bir karikatür çizin" diyecekti. Bir süre nazlanan ve bu konuda yeteneği olmadığını söyleyen Dalan en sonunda kâğıdı kalemi eline aldı ve bir kalp çizip üstüne de "tstanbul" yazdı. Esin Afşar ekranda Kültiir Servisi Bugün TRT Televizyonu Birinci Kanal'da Esin Afşar'la ilgili bir program yer alacak. Saat 22.10'da başlayacak programı tzm'ır Televizyonu'ndan Mansur Sunkar gerçekleştirdi. Elli dakikalık "Gösteri" adlı programda, Esin Afşar Türkiye'deki sanat yaşımını, yurtdışında verdiği konserlerden izlenimlerini anlatacak. Sanatçı proramda ' 'Hacer Hanım'', ' 'Kızım Benim", "Köhne Dünya" ve "Aşk Bu mudur" adlı yapıtları da seslendirecek. kalı oyuncu Shirley McLaine de Fransanm Deauville kentinde düzenlenen 13. Amerikan Film Festivcdi'ne katüanlardan. McLaine, Deauville'de yaptığı basın toplantısında, yeni kitabı "Gizli Ayna"yı da tanıttı. Film yıldtzı "Gizli Ayna"da yaşamöyküsünü ve sinema anılannı anlatıyor. (Fotoğraf: AP) McLaine'in "Gizli Ayna"sı Şiir ve düzyazı Bizde yaygın bir anlayış var, diyorum. Bir düzyazı cümlesini ya da konuşurken kullandığımız düzgün bir cümleyi biraz değiştirir, böler, sözcüklerin yerleriyle oynarsak şiir olur gibi geliyor insanlara. Oysa şiirde yapı, düzyazıdan bambaşka bir yapı soz konusu. "Bir tümceyi bölmekle şiir yazdıklarını sanıyorlar" diye ekliyor Anday. "Oysa hiçbir dize tümce değildir. Önce bunu bilmiyorlar. Bir dizenin kendi yapısını bilmek. öteki dizelerle ilişkisini kollamak... Şiir ancak böyle yazılır ve tam bir düşünce, muhakeme ve matematik sorunudur. Neden bizim yazıya hevesli gençlerimiz düzyazıyla bir şeyler anlatmak istemhorlar da çoğunlukla şiire yükleniyorlar?" Ödenekli ve özel tiyatrolarımızperdelerini açarken Üazar cephesindeki güçlükler RECEP BtLGİNER Kış ayları yaklaştı mı, içime karışık duygular dolar. Heyecanlı, sıkıntılı. Bu heyecanın içinde sevinç var, umut var, ama korku da var. Başanya ulaşma duygusunun sevincine, çeşitli engellerle karşılaşma korkusunun sıkıntısı. Tiyatrolanmızın kiminin perdelerini yeni oyunlarla açtığı, kiminin açmaya hazırlandığı bu günler, tiyatro yazarlarının da umut ve sıkıntı günleridir. Kimileri, hatta bazı eleştirmen dostlarımız, tiyatro yazarlarını, bir eli yağda bir eli balda kimseler sanırlar. Belki bunun için yazarları hedef tahtası yaparlar. Keşke bir kez, sezon başında tiyatro yazarlarının sıkıntılanyla ilgilenseler. Bakın neden umut, neden sıkıntı günleridir bu günler? Hep ileri sürülür ki, piyes yazmak çok zor bir olaydır. Zorluk neredcn gelir, nedir, nasıldır, üzerinde durmuyorum. Sadece, piyesin yazılıp kotanldıktan sonraki aşamalan üzerinde durmak istiyorum. Yazar, piyesini önce hangi tiyatroya verecektir? Özel tiyatrolardan birine mi? Özel tiyatrolar, kendi sınırlı olanaklan, dar kadroları içinde çıkış yolları ararlar. Oynamak istedikleri oyunların sahnelerine, kadrolarına uyup uymadığına, kendi seyircilerinin beğenip beğenmeyeceğine bakarlar. Her birinin kendi ölçüleri içinde tiyatro çizgileri vardır. Zor koşullar içinde yaşam savaşı verdikleri için gişe ile tiyatro çizgileri arasında denge kurmak durumundalar. Özel tiyatrolann bir bölümü ya da çoğunluğu her ne kadar "Türk tiyatrosu ancak Türk yazarları ile ayakta durur" slo ganını benimsemiş görünürlerse de, uygulama, o tiyatronun gişesi ile tiyatro çizgisinden yana ağır basar. Bunlan, kınamak için değil, gözlemlerimi yansıtmak için b*;lirtiyorum burada. Çünkü bu ayrı bir konudur ve aynca tartışılabilir. Ödenekli tiyatro, ne de olsa, özel tiyatrolara göre olanaklan daha yeterli, kadroları daha geniştir. Oynamak istedikleri piyes gOn ya rastlantı sonucu ya da gazete haberinden oyununun provalanna başlandığını öğrenecektir. Hangi rejisörün sahneye koyacağını, hangi oyunculann rol aldığını da... Diyeceksiniz ki, oyunun yazarına önceden haber verilemez mi, kendisi ile fikir alışverişinde bulunulamaz mı? Yanıt: Bulunulmaz. Bulunulsa bile çok enderdir bu tür olaylar ya da rastlantı sonucudur. Bir de, oyunun hangi sahnede oynayacağı sorunu vardır. Bu konuda yazann kesinlikle söz hakkı yoktur. Zaten sanki yazara piyesi oynanmakla lütfedilicı oyunların hep ayrıcalıkları olmuştur, olmaktadır, olacağı da anlaşılmaktadır. Bu geleneği değiştirmek, yine, yazarların birlikte tepki göstermesine bağlıdır. Ülkemiz de bu ayrıcalıklı uygulama içinde. İstediğiniz kadar "Türk tiyatrosu ancak Türk yazarları ve onların oyunlan ile kurulur" diye yetkililer yetkisizler konuşmalar yapsmlar, durum bu. Bugün için, Türk yazannın gerçek dostu Türk seyircisidir. Seyirci ayırımsız yerli oyunlara ilgi gösteriyor da, kimi yöneticiler mecbur kalıyorlar repertuarlarına telif piyes almaya. Ta yıllar öncesinden, Tiyatro Yazarları Derneği, önce şehir tiyatroları yönetmeliğine, 'her yıl repertuarın yüzde ellisi telif piyeslerden oluşur' diye bir madde koydurmuştu. Sonra da devlet tiyatrolannın özel tiyatrolara yardım yönetmeliğinde de özel tiyatrolann bakanlık yardımı alabümeleri için belli oranda telif piyes oynamaları zorunluluğu var. Zaten bu yardımın amacı da Türk oyun yazannı desteklemektir. Geçmişi. geçmişin uygulamalarını bir yana bırakalım, bakalım ne ölçüde uyulacak bu ilkeye? Yeni ve genç yazarlar yetişmiyor yakınmalarının gerçeğinde, ortamın yeterince elverişli olmadığını nedense aklımıza getirmiyoruz. Tiyatrolarda sayısız oyunlan oynanmış, kendilerini seyirciye kabul ettirnıiş yazarların bu denli sorunları varken, yeni yetişenler ve yeti^ecek olanlar nasıl aşacaklar engellcri? Bilsak Caz Festivali Kültiir Servisi 25, 26, 27 eylül tarihleri arasında üçüncüsü yapılacak olan Bilsak Caz Festivali'nin biletleri dün satışa çıkarıldı. Altuğ Müzik Aletleri'nin Nişantaşı ve Suadiye şubeleri ile Bilsak ve Atatürk Kültür Merkezi gişelerinden satışa sunulan biletlerin fiyatları 6 bin lira ile 12 bin 500 lira arasında değişiyor. Bir biletle üç konserin izlenebileceği festivale 10 yabancı grupta toplam 38 sanatçı katılıyor. Bilsak Caz Festivali'nin bu yılki konserleri Atatürk Kültür Merkezi büyük salonda gerçekleştirilecek. HAVA DURUMU Mn «apmrt Attpraı Mn Aflttyı mptf «ft* totfv tn CMtt om» OyKtMor «ok ~~ A 32" 17" l 3«"14" > 35o20° 30" 15» «M Müzik kadar güç Düşüncemi söylüyorum: Şiir, belki bir duygu boşalması insanlar için. "İyi değindiniz. Duygulanm var, öyleyse şair olabilirim diye düşünüyoriar. Oysa şiir duygulan aktarmak, dile getirmek demek değildir. Dilde sözcükierle bir yapı kurmak demektir, yani müzik yapmak demektir. Müziği ahenk anlamında kullanmıyorum. MUzikteki yapıyı, müziksel yapıyı kastediyorum. Boyle bir yapı kurabilmek çok güç bir iştir. Müzik kadar güç bir iştir. (Bir çeşit orkestrasyon gerektiriyor, diyorum burada.) Armoni gerektiriyor. Armoni olmazsa Batılı anlamda muzik olmaz." Ben, "O zaman sizin benzetmenizden yola çıkarak armoni olmayınca tek sesli bir şiir çıkıyor ortaya diyebilir miyiz?" diye sorunca da yanıtlıyor Anday: "Evet, alaturka gibi, hatta bugünkü deyimle arabesk oluyor. Şimdiki şiirlerin > uzde 99'u arabesk. Onun için onları şiir saymayalım diyorum. Şairin bunca çoğalması, toplumumuzun geri kalmışlığını gösterir. Çünkü u\garlığın en önemli göstergesi düzyazıdır. Düzyazı, bizde çok geç başlamıştır; çünku o, bilim, felsefe ve mantık gerektirir." * * A * A * 8 e S » » A « 34°zl"E«Bie A 30" 15° Krt&r* yfbiKm A 2«"12° Konyı A 27" 3° VUUtJl 3B°2G*E«w î]° 13" £ * > * . A 31" 14* *4ta 29»'5"GmnlB A 36° 19° t * » 3MCretıru*mt B 23" 9" SBTBUI A 33" 12° »X 24°ig*k*m A 27" 17" a n » 29°i5"ln»*ıl A 32"1t°Sms 2»"11"hlı* 2r«"«ın 2S° r surtı V 17» Koanonu e 24" t°Twnac B 2>°ia"KvM>t A 32" 10" Trttajr 37° 19" KnıNr A 3i" i«" y<»i)« 6jinn* Klart SB* V y ^ n M ı AmıKnlıın fetut anin Bom > 33° 17» A 30° 11" 1 23" 19" 1 24" 17" i 29" 9" V A A S 2ı" 30° 34" LonOn > MKM > 37"23" > 28" 17" i 25° 1!" 29" 17" **s» Cmevrr aut Fıaadun Gkı» Mn mn Y B A B A A B s B 19. 1«° 20" 19" 39° 20" 33° 36° U° 22° •tostoi < Murt 1 ir NenYort 27° 090 P»B 1 19° 31" 17° 5w T« > n 2u* nyaa Hora Sotya A A f A 29° 26° 36° 38° 2i" 16* S 21" 36" "Kadının Adı Yok" Kültür Servisi Atıf Yılmaz, Duygu Asena'nın aynı adlı kitabından Barış Pirhasan 'm senaryolaştırdığı "Kadının Adı Yok" adlı filmin çekimlerine 14 eylülde başlıyor. Filmin tanıtımı için önceki akşam SESAM'ın Galatasaray 'daki yerinde yapılan toplantıda oyuncular tanıtıldı. Başrolünü Hale Soygazi'nin oynayacağı "Filmde kadının hayatına giren üç erkeği Aytaç Arman, Tarık Tarcan ve Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Selen Şenbay canlandıracak. Kadının çocukluğunu, tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin 12 yaşındaki sözleşmeli küçük oyttncusu Yeşim Tozan, kardeşini ise lstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolannın çeşitli oyunlannda rol alan 5.5 yaşındaki Figen Çiftçi oynayacak. Mtaenaıi am* tmau<w*m *m mfff aCn IWM «aty ftrm o» Mık. «jr y»nr ac* ncacA HAVA 9CM0UEL trm* tx m » n dmayac*. HuzaAfl Ktray «t «4u •0«IRI«I ora iawv«K oec* Otıaeot «Mant <n w gun bta> «• Woı «Ov drtkıdc y*kz « popıatoi 35 «uw«Mı. ofl* 1»21 ftne m» h a aeak rjfNC Hımvı n Kndrt k U i JOu d n » K* tKm» Dm u d Oç0 ct«. gon4 ual** 10 Bn lUtfndt Muaok. O M E Z S V SCMOMJH FHK «tovt. Uraı. taMm «• GU tkgon'di 28. «aM|l. Anamur w ömtUt 27. hfcyt 26 UU Ca*ra m Imrı» 24. Af^n. Kınada S n a . Trfeaı. S m «• *MHi 22. CıllıMı. Bo*aa. KınMy n TıknbO'ıU 21. noı»«DMra,20ttm» V » o m e * H M K * ttcat «aBfcHtf w m > i O * r t m m M ( n * Gft mıw* M D * 0M1. 9M» mO> 10 Un HH **k MH1I m B b * B m * X I nagaa K* ma Oafc m « > » *Mtm V* a»w» i»H w n c ı «tc» OWvm H Itanl 2521. Ege w Mdm'dl 3032 «ma Omten. nbp nvn Uvmm'd» «Ok » k 70 £9» * M K d> üaat 40 h 50 doay«x)ı ottc» Ulkernizde özellikle ödenekli tiyatrolarda, birkaç istisna dışında, yerli piyese mi, yoksa yabancı piyese mi daha çok önem verilir? Bildiğim kadarıyla yabancı oyunların hep ayncalığı olmuştur. Bu geleneği değiştirmek, yazarların birlikte tepki göstermesine bağlıdır.. şu sahneye uymazsa bu sahneye. alırlar. Yazar cephesinde ise durum şudur: Ödenekli tiyatrolara yolladığı ya da elden verdiği oyunu için bir yanıt bekleme süresi vardır. Bu süre bazen aylar, bazen yıllar alır. Çünkü dramaturji ya da yönetim kurulu turnikesi, edebi kurul incelemesi aşamalan vardır. Diyelim ki, bütün bunlan aştı. Yazar, "Oyununuz kabul edildi" yanıtını da aldı. Peki sonra? Yeniden bir bekleme sürecine girecektir yazar. Sonra bir yor gibi bir hava estirilir bazen. Bir zamanlar, bir piyesimi sahneye koyan rejisör arkadaş arkamı sıvazlayarak, "Hadi biraz da seni kalkındıralım" demişti. Ne kalkınma ya! Ülkemizde, piyes yazarak kalkınan bir yazar görülmüş müdür? Bu da ayrı bir konu. Şimdi bu kısa değinmelerden sonra şuna geliyorum: Ülkemizde özellikle ödenekli tiyatrolarda, birkaç istisna dışında, yerli piyeslere mi, yoksa yabancı piyeslere mi daha çok önem verilir? Rejisör seçilirken, kadro yapılırken, sahne verilirken... Bildiğim kadan ile yaban T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DUYURU Kurumumuzda bale kursları açılacaktır. Isleklılerde aranılan nitelikler: 1710 yaş arasında bulunmak, 2llkokul ikinci sınıfta olup, beşinci sınıfı bitirmemiş olmak, 3Bedensel olarak bale yapmaya elverişli olmak. NOT: Kayıtlar, 14 Eylül 1987 larihinden itibaren her gun saat 10.0012.00 arasında yapılacak olup, 25 Eylul 1987 saat 13.00'tesona erecektir. Kayıl için 2 resim, 2 adet zarf, 1 adet 100 TL.lik posta pulu gerekmektedir. Adaylar 26 Eylül 1987 Cumartesi günü saat 10.00'da Opera binasındaki bale salonunda sınava gireceklerdir. Basın: 28478