24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Lazoy'un yenı bır onay ışaretıne haarlandığından söz edenler «ardı, hatta her gün ışaretparmağı uzerınde amuda kalkarak, "antrenman yapttgım" gorenler, Lazoy'un ınsan akhnın almayacağı oyunlar hazırladığını, onay ışaretını lehıne çevırebılmek ıçın ne kadar hokkabazlık yöntemı varsa hepsını uygulayacağını anlatıyorlardı Ozelhkle parmak operasyonundan sonra Lazöy'de yenı bır tutarsızlık görulmeye başlamıştı Gecelerı, Çöhstan'dakı yönetıcılerce çok kullanılan uzun ıpeklı gecehğı gıyıyor, yarım kılo çıkolatalı pastayı, bır kılo elmayı, ıkı kılo şeftalryle bır tencere hamur tatlısını gövdeye ındırdikten sonra, bır buyuk surahı de soğuk su ıçıyordu Yedıklerını sındırmek ıçın evın ıçınde dört dönuyordu Sındınmın olgunlaştığı saatlerde bırden buzdolabmı açıyor, ıkı kılo dondurmayı sıneye çekıyordu Bu kadar az yemesıne karşı, gece yatağa gırdıkten, düşsel planlar duzenlemeye başladıktan sonra gözlerı kapanıyordu O gecelerden bırınde Lazöy, "Olused, Olused!" dıye bağırarak yataktan fırladı Sayın Bayan, korkuyla Lazoy'un yanına koştu "Ne oldu hayatım, gene mi karabasan gordun?" dıve sordu Lazoy, "Olus«d, Olused" dıyor, başka bır şey söylemıyordu Tabu, Sayın Bayan, Lazöy'de yeni yenı başlayan bu karabasan ılletının altında hangı çapanoğlunun yattığını pekâlâ bıhyordu Olüsed, ağzı plasterlı olmasına karşın, etkı alanını gıderek genışletıyordu Lazoy, Ada halkından bır metre uzaklaştıkça, Olüsed bır metre yakınlaşıyor, etkısı artıyordu. 1 3 lüsed ağzı plasterli olmasına karşın, etki alanını giderek genisletiyor, Lazöy Ada halkından bir metre uzaklaştıkça, o bir metre yakınlaşıyordu. Lazöy düşünde, Olüsed'in bir dev gibi üstüne geldiğini, yaralı parmaZından tutup, havaya kaldırdığını görüyordu. Gucunun yettığı gunlerde yönetımıyle ılgılı ortaya atılan savlar, hele lıberal vurgunlarla ılgılı ö>kuler, ya yonetımden uzaklaştınlırsa kımbılır hangı boyutlara varacaktı? Bır ara uyandı, bır surahı soğuk su ıçtıkten sonra, gene daldı Bır sure geçtı geçmedı Sayın Bayan, Lazöy'un haykmşlarıyla yataktan fırladı Lazöy, gözlerı kapalı, bağırıyordu: "Anneee!" , , Lazöy'un gözlerı kapalıydı, kekeleyerek konuştu"Olused, sonra Donıkcin, daha sonra Nonu uslume geldıler. Soğuk suyla hepsini başımdan uzaklaştırdım... Ama sonra kalın kalın dosyalar çevrenu aldı, 'vurgun. vurgun' diye bağırarak dans etmeye başladılar" dı\ebüdı "Bızde bu hırs, ortusuz oturakta bunca para, bizi destekleyen zengınlerde de bu açgozluluk varken" dedı Sayın Bayan, "Sen hıççç meraklanma, hepsinin uslesınden geliriz." O Adaya demokrasi nasıl geldi? KUDETA 2 CÜNEYT ARCAYÜREK L azöy, yumuşak bir at saydığı Lader Nönü'den pek güçlü bir tekme yemişti. Kaba etleri ağrıyordu. Ancak Lazöy, Nönü'den korkmuyor, kendi palavralarına Lader'in yetişmesine, daha doğrusu onun Ada halkının fikrini çelmesine olanak vermiyordu. kıştılar Herhalde bır konuda anlaşmışlardı Lazoy, geleceğı ıçın Olused'ı ne kadar buyuk bır tehlıke goruyorsa, Sakret de Olused'ın kurtulmasını hıç ıstemıyordu Sakret, Lazoy'e plasterlerın çıkanlmasını onay ışaretıne bağlamasım onermış, gereken yardımı yapacağına söz vermıştı Artık donulmesı zor yolun başındaydılar Ada tuzuğu plaster çıkarma operasyonuyla ona> ışaretı ıle yenıden onaylanırsa ahnacak yenı onlemlerle >ıllar yılı ıkısı bır arada rahat soluk alacaklardı Sakret'ın tavsıyelenyle Lazöy'un sloganı bellı olmuştu "Gecmişin geleceğine TU KAKA!" Nonu, hem Olused'den hem de Oce'den kurtulmak ıçın Tu Kaka kampanyasındakı yerını "sureti haktan" gorunerek alacaktı Lazöy'un reklam şebekesı görevını yapacak, sırası geldığınde kamuoyu duduklen hep bır ağızdan tu kaka dıye haykıracak, ka>ıktorlerden başlayarak etkılı her ke MUŞERREF HEKİMOĞLU Sarı Mektup Dağları kokladınız mı hıç 9 Çamların, yaban nanelerının, yarbuzların, dağçaylannın kekıklerın kokusuyla soludunuz m u ' Pazar sabahı Sarı kız'a tırmanırken bu kokulara bulandım Tahtakuşlar dan guneş doğarken ayrıldık Şofor Yavaş gaza basft sevınçle önce zeytınler sonra çamlar denızı arkada bırakıyor agaçtann yeşıhne dalıyoruz Gorkemlı bır yolculuk bu Dağları, ağaçları kucaklar gıbı bır coşku, bır zengınlık duyuyor ınsan Yol bozuluyor gıderek taş toprak engellıyor araba homurdanıyor Arkadaşlar gıdemezsın dedıler ama ben hocama söz verdım dıyor Yavaş Arabayı zorluyor hocam dedığı emeklı oğretmen Alıbey Kudar Ona verılen soz tutuluyor, oyle bır kışılığı, saygınlığı var Yolda pınar başlarında duruyoruz Esma Kudar kayboluyor bırden, keçı gıbı tepelere tırmanıyor Yeşıllıkler arasında renklı bır kusa benzıyor Sarıkız'a gtderken gıyımıne ayrı bır özen gosterdı Renklı başlığı, pul pul ışlenmış önluğü, kırmızı gomleğı ve mor salvarıyla Turkmen kadınlarının şıklığını sımgelıyor Bır kucak kekık ya da çayla ınıyor tepeden Yıkanırken ya da çamaşır suyuna koyarız mıs gıbı kokar, dıyor Torunu Alı'yı bu otlarla yıkadığını anlatıyor gulerek Şımdı daha çok ot gerekıyor, çunku ıkıncı gelın de yuklu o da çaylar kekıklerle yıka nacak Yemenısınde bır tutam fesleğen var, kokusu Turkmen kadınn nın gızını açıklıyor Yapay değı1, doğal kokulan sevıyor Turkmen kadını, evınde, yatağında, çamaşırında, solrasında doğayta butunleşıyor her zaman Evın guzel gelınlerı Selver ve Senem'ın pışırdığı yoğurt çorbasının tadı hâla damağımda Tadını yaban nanesınden alıyor belkı de, Kazdağlan'nın kokusu tutuyor kâsede Nemrut'a tırmanırken de hıssettım dağın gızını Kazdağları nın doruğunda da Sarıkız a varınca yeşıl ve mavı bırbınne karıştı, Edremıt korfezını kucakladım gözierımle karşıda Ayvalık adalan Babadağı nda da Çanakkale kucaklanıyor Troya savaşlarını o tepeden seyredermış Tanrılar Bız Babadağ'a gıtmedık bu kez, Karataş'tan donerken yağmurbastırdı belkı Zeus yağıyor ya da Sarıkız ağlıyordu Ama ben gu luyordum Sarıkız'a guzel b;r havada ulaştım bır taşı kaldırınca bır çok uğurboceğı gordüm Uğurböceğını mutlu olayların habercısı sayıyor Türkmenler Sosyologlar da moral guçlenme dıye yorumluyor lar Çunku böceklerın üreme donemı her taşın altında bırkaç bocek var Bu kez kımı böcekler olmuş Acaba uzun kıştan mı, yoksa soluk umudu yıtık gulu mü vurguluyorlar? Yağmur hızlanınca bır çadıra sığındık kahveler ıçtık Turkmen kızları bırbırınden güzel Hera Athenea ya da Afrodıt ten bır uzantı gıbı Bıraz once guzel semahlar yaparken seyrettım onları, guzel bır bırlıktelık oluşturuyorlar Bır şey ılgımı çektı dans cağrısı kadından geiıyor önce o uzanıyor erkege, sonra ellerı buluşuyor Turkmen kadınının başka bır saygınlığı var erkeğın gozunde evde sofrada guzel bır yerı Bu saygı Sarıkız dan mı kaynaklanıyor acaba 7 Pekıyı Sarıkız ıle Türkmenler ın ılışkısı nerden kaynaklan.yor'' Dışlanmışlıgına, karaçalınmaya asılsız suçlamaya tepkıden mı acaba? Söylencelerı yorumlarken ıster ıstemez bu soruya da takılıyor ınsan Ama Sarıkız dıslanabılmış mı'7 Tersıne masallarda oykulerde dızelerde yaşıyor halâ, eteklerıne tırmanıvorlar, onunla butunleşıp guçlenıyorlar Bılım dalındakı dostlarımla konuşurken daha guzel boyutlara varıyor Sarıkız'ın öykusü Prof Fatma Başaran sosyal psıkolog yaklasımıyla Prof Sevda Şener mıtolojık cızgılerle yorumlar yapıyor Değerlı dostum Buyukelcı Hamıt Batu ıse Anadolu uygarlıklarırtda bır Sarıkız portresı çızıyor Belkı de toprak tanrıçalarından bır uzantı Sarıkız Dağın doruğuna ulaşınca btr gerceğe de ulaşıyor ınsan Haksız yere dışlanmak olanağı yok toplumun bır kesırnını bır kultur bırıkımını erıtmeye yok etmeye çalışmak kolay değıl tersıne var ederek koruyarak sevgıyle barış ıdnde butunleşmek gerekıyor Sarıkız ın taşları arasında ıkı detter var Ben de bırkaç satır yazdın sonra da bır goz attım sayfalara Son sayfada Japonca bır yazı var Bızden bır gun once bır Japon kızı gelıyor Sarıkız'a Kımbılır neler yazıyor' O kız Tahtakuşlar koyunden de geçıyor Galıoa bır etnograf Turk halılarıyla ılgılı bır kıtabı var halı ve kılım motıflerın ıncelerken Turkmen motıflerıne tutuluyor o tutkuyla Kazdağı'nda alıyor soluğu Turkmen motıflerınde belırgın bır kaz ayağı var Oğuz Turklerı batıya goçerken konakladıkları tepelere bır kaz ayağı kondurmuşlar Kaz dağı adını oradan alıyor belkı de Sarıkız ın çevresınde bır avtu avluda kaz yemı turu kuçuk mermer parçaları Avluda ağac yok ama rer.k renk çıçekler açmış Ohan Peker'ın bır sozünu anımsıyorum Bu pembe çıçekler, bu morlar bu sarılar açmak ıçın Sankız'ın bahçesını seçmışler demek Yağmurdan sonıa dağın başka bır gorkemı var Tepeler morarıyor mavı bır duman kaplıyor ormanı yeşıl mavıye donuşüyor Tozluca'da durduk bıraz, dağı derınden kokladım, şofor Yavaş da ıçını çektı derınden Buraya bır otel yapmalı dedı Kımbılır neler duşledı Gürelı şoförün kaplıca yanında bır pansıyonu var ama bu yıl odala rı boş, tum pansıyonlar gıbı Pansıyonakım gıder^Otellere motellere gıdemeyenler değıl mı Başbakan Ozal ın deyımıyle ortadırek Oysa ortadırek çokuyor Şofor Yavaş, kucak kucak çay ve kekık topladı dağlardan Pansıyona gelenlere sunmaya hazırlanıyor Gürelılerde Tahtakuşlular da dağçayını kara çaya yeğlıyorlar Tadını da kokusunu da çok sevıyorlar Ben de bır kucak kekık ve çayla dondum Ören'e Evın ıçı de dağ kokuyor şımdı cöplerın, çukurların kokusu duyulmuyor Kazdağı'na teşekkur edıyorum uzaktan • * * Işık Erkal ın sergısı de coplere çukurlara guzel bır tepkı bence Ozellıkle çıçeklerını seyrederken bunu duşundum Işık Erkal, ören'dekı komşumuzun ıkız kızlanndan bın çocukluğundan ben tanırım O kuçuk kız buyudu Ören'e gelın geldi Burhanıyelı bır avukatla evlı, bır çocuğu var, bırçok oğrencısı lısede resım öğretmenı bır yandan da resım yapıyor Kuştar ve çıçekler Orende ılk re sım sergısını bu genç kadın actı Yureklı bır gırışım Bır genç kadının yaşama sevıncını, uretme gucunu kanıtlıyor Işık Erkal Kaz dağları na da gıtmelı, Kazavlusu nda açan renk renk çıceklerı de gormelı Turkmen danslarını seyretmelı, Sarıkız ın da bır portresını yapmalı Bır genç kadının fırçasında Sarıkız nasıl canlanır kımbılır'' Tahtakuşlar' dakı sergıde bu açıdan haylı duş kırıklığına uğradım doğrusu Kımı renkler bıraz soğuk geldi Elıme fırcayı alıp ısıtmak ıstedım Bu mektubu ozelhkle ressam dostlarıma yazıyorum Fırçalarıyla Kazdağları'na da tırmansınlar bır gun yaratıcı güderı de tırmanır sanırım O gece, Ada'nın bır başka kesımınde Oce, odanın ıçınde bır aşağı bır yukarı dolaşıyordu Yorgun duştu, yer yatağına uzandı, daldı Insanlar koşuyordu, soluk soluğa Oce de koşuyordu tnsanlar, Oce'nın arkasından koşuyorlardı, sureklı haykın>orlardı, ama duşte bu haykırışların hangı anlama geldığı, neyı vurguladığı anlaşılmıvordu Varsın anlaşılmasındı Oce muıluydu Insanlar arkasından koşuyordu Bırden onune, geçmış yıllardan tanıdığı bır gazetecı çıktı "Ama efendim, insanlann çoğu pek hayra yorulacak şe>ler soylemıyorlar" dıye seslendı Oce'nın yanında koşarken soluk soluğa kalmıştı gazetecı Sesını duyurmak ıçın bağırıyordu Oce, yarım yamalak duydu bu sozlen "Olsun, olsun, arkamdan koşuyoriar ya, sen ona bak" dedı Duşunde Oce, dıledığı gıbı koşacağı gune kaOce, "tnsanlar arkamdan koşuyoriar" dedı Gazetecı Tu Kaka'ya "Korkuyonım" dedı Lazöy "tçıme bır ateş duşuyor, ateşler arasından Olused'ın bır t v gıbı çıktığını, bana doğru geldığını, yaralı par lağımdan tutup havaya kaldırdığını, sonra bırden bıraktığınt göruyorum Bır karabasan bu, onune geçılmez, uykulanmda rahat huzur vermeyen " Olused ıse, "Lazoy'un de Lazoy'un savunduf u kudeta dönemi de artık kapanmıştır, yeni bir donem açılmak uzeredır" dıyordu Ada'dakı 67 eve hemen her gun Olused'ın Lazoy uygulamalarını mantıksal ve belgesel açıdan yerle bır eden yazılı konuşmaları dağıtılıyordu Olused'ın "sivil gonullukri" vızır vızır çalışıyordu Hele, yonetıme geçmeyı ıstemeyen, ne var kı, Lazöyhı kudeta'cılara ömru boyunca karşı çıkan Hısan Dorukcın, Lazöy karşıthğının sert, ama gonüllu savunucusuydu Dorukcın'ın ışlek zekâsını, deneyımlerden geçmış fırkasal çalışmalarını ızleyen Lazöy, ondan hıç hoşlanmıyordu Dorukcın, bır gun gazınoda karşılaştığı Lazöy'e, "Senden ne ben ne de Olused hiçbir şey istemiyor, hiçbir şey beklemiyoruz, plasterlerı al da başına çal" demıştı Yuzune karşı beklemedığı böyle bır çıkışla şaşıran Lazöy, ıçınde yaşayan karabasanın yureğını sıktığını hıssetmış, ışaretparmağındakı acı yenıden başlarnıştu . Yumuşak at saydıklan Lader Nonu'den daha o sabah pek güçlü bır tekme yemişti. Kaba etleri ağrıyordu Lazöy, Lader Nönü'den çekınmıyor, sıktığı palavralara Lader'ın yetişmesine, daha doğrusu bır palavra ustası olup Ada halkının fikrını Lazöy'ün eskiyöneticiler için onay istemesi Ada'da karşılıklı bir kampanya başlattv Yuh Kafa! sım de bu kampanyaya katılacaktı Duşler karmaşık bır yumağa donmuştu Sakret'ın gorduğu duşu Lazöy de göruyor Nonu bu duşe gınp çıkıyor, Olused yanında Dorukcın, bazı aydın çevreler Ada'da çalmadık kapı bırakmadan YLH KAFA kampanyasını yurutuyordu Ama hangısıne sorarsanız sorunuz, hepsı kokakrasıdcn demokrasıve geçmek ıçın ellerınden gelen çabayı gosterdığını soyluyordu Bu nasıl bır duştu9 Sonu nereye varacaktı'' Duygular mı mantığa egemen olacaktı, yoksa mantık mı duyguları tepeleyecektı' Düşmanlar dost, dostlar duşman kampında buluşmuşlardı Hay demokrasi!.. He> demokrası' Sızı gıdı Ada'nın onde gıden kokakratlan!.. Uyandım, ındım denız kenanna Duşunurken yuksek sesle, "Bu başa bu lıraş" dıye bağırmışım Nıse, "Sus" dıye seslendı, "Ada'yı, halkı uyandıracaksın." "Hiç uyandı mı?" dıye sordum Nıse'ye Onca vuksek sesle uyarmalara, kolundan tutup sarsmalara karşın, hıç uyandı mı"' "Susss!" dıye Nıse'den yenı bır uvan Eve yurudum "TU TAKAYUH KAFA!" diye diye bir tempo tutturmrak. Bu temponun hıçbır dönemde değennı yıtırmeveceğıne ınanarak Plasterler kalkar mı kalkmaz mı dıyerek azöy, yöneticilik pistinde yalnız kalmıştı. Sakret?.. Onunla artık anlaşmışlardı. O dernek başkanlığını sürdürecek, Lazöy fırkasını ve onay işaretlerini çıkardığı ve çıkaracağı yönetmeliklerle diledigi gibi düzenleyerek, diledigi Kadar yönetimde kalacaktı. çelmesine olanak gormu>ordu Oysa, Nonu yaşamı boyunca ağustosboceklerının mevsımlık yaşamlarını değıl, duzenlı çalışmaya buyuk özen gosteren karıncalannkmı ıncelemıştı. Bu konuda bır ceşıt uzman sayılırdı, dahası bılım adamı Kuşku yok, Hısan Dorukcın'le Lader Nonu'nu arasında savaşım alanında yöntem ayrımlan vardı Nonu, bıraz daha kıpırdarup Adasal konuşmalardan vazgeçse, herhangı bır gun daha çok ampulun kendısıne yanmasını sağlasa, Dorukcın'm goruşune gore, Lazoy'un maskesını daha çabuk daha gorkemlı bıçımde ındırmek kolaylaşacaktı Lazöy, korkuyordu, ama tavşan yılan savaşımlarını anımsatan vıdeo filrnlerını bedava dağıtarak halkı yanına çekme>e çalışıyordu "Sessız çoğunluk" bu savaşımlan ayrıntılarıyla bılıyor, ses çıkarmıyor, görunuşe bakıhrsa Lazöy'un sağ yanağına vuracağı tokadın gununu bekhyordu Fakat Lazoy'un sağ yanağına bır tokat yedıkten sonra, sol yanağını uzatmak ıçın tavşanlan bıle yardıma çağırabıleceğı kuşkusu da kımı çevrelere egemendı Çunku Oce, bır bölum tavşanlan tath dıh, ustun anlatım > eteneğıyle yanına çekmeyı başarabılmıştı Lazöy, "Ben de Oce'yle işbirliği yapar, kurdugu fırkaya ditediğinden daha çok 'desteksel' yardımda bulunurum" dıyordu Acaba Oce, Lazoy'un reklam çetesine duyduğu aşırı beğenının dışında, Ada'nın gelmış geçmış en matrak yonetıasıyle yan yana gelerek Olused'ı, Dorukcın'ı ve Nonu'yu arkadan vuracak bır havaı fışekleı gunune katılır mıydı'' Işte, kımsenın yanıtını bılmedığı, söyleşılerde bır varsayım öne suremedığı soru buvdu "Hele Merika'dan Ada'yı analiz eden raporlar gelsin, reklam çetesinin \da'da dort donerek saptadıgı kalp atışlarıyla ılgılı sonuçlar kesinleşsın" dıyordu Lazoy, "Ben bılirim yapacağımı." "Yap >ap da rahatla" dedı Sayın Bayan. Kuvet suyla doluydu derınden bırkaç hava kabarcığı yukseldı suyun ustune Lazöy rahatlamıştı! Son saptamalara göre, tabıı Lazöy, resmi söyleşılerde kokakrasının yerleşmesı ıçın yenı bır onay ışaretı sonuçlarını hıç onemsemedığını soyluyordu Yönetimde kalmış ya da kalmamış, hıç önemlı değildı Demokrasıyle kokakrası arasındakı ayrımlan hıçbır zaman öğrenmemış, daha doğrusu oğrenmek bıle istememış olan Lazoy ıçın, mutlak olan tek hedef, "eşekansı beykeMnın daha uzun bir sure Ada'nın simgesi" olarak kalmasıydı Bunun dışında her şey, Lazoy ıçın eskıtmeden attığı dışalım ayakkabılar kadar onemsızdı L lüsed düşünde ağzındaki plasterın çıkarıldığım, eyinden diledigi gibi çıkıp özgür ye temiz Ada havasını ciğerlerine çektiğini görüyordu. Ağzını kapayan plasterden annacaktı! Yoksa?.. O gece, Ada huzur ıçındeydı Ada'nın taşlı topraklı sokakları, evlerın camları ve denız, ay ışığıyla pırıl pırıldı Huzur, ınsanları duşlere surukluyordu. Duşsel Ada'da o gece herkes duşler ıçınde yuzuyordu Gut Lazoy, o gece Sayın Bayan uyuduktan sonra bır ara yıne uyandı ve balkona çıktı Ada halkının tüm olumsuz gostergelere karşın yaşamlarından memnun olduğuna ınanıyordu Neden olmasınlardı9. Dıledıklerı gıbı yıyor, ıçıyor ve gezebılıyorlardı Sayın Bayanın dahıyane buluşlarla Ada halkını hemen her gun eğlendırmesı, hıçbır donemde gömlmeven şaşırtıcı olaylar sergılemesı, Lazöy'de olumsuz etkıler yaratmıyor, tersıne, "Oh be!.. İşte boyle yaşanır" bıçımınde yargılara varıyordu Lazoy, gozlerını kapadı "Ilelebet ve muebbet" yonetıcı kalrnanın sırlarını du»luyordu Zaman zaman arkasına bakıyor, bu kadar kısa surede kurnazlığı>la ışlerı kıvamında göturen kendısı gıbı, yenı bır yonetıcının yetışmedığını gOTuyordu Yonetıcıhk pistinde yalnız kalmıştı Sakret7 Onunla artık anlaşmışlardı. O dernek başkanlığını surdurecek, Lazoy fırkasını ve onay işaretlerini çıkardığı ve çıkaracağı yönetmeliklerle dıledığı gıbı düzenleyerek, dıledığı kadar yonetımde kalacaktı Fak?t La2ovu rahatsız eden Ada'da yetışmış, Ada'nın çımtmennde otlavıp buvumuş, bır baş kası varaı Olused yanş pıstının dışından hızla koşuyor, yan gozle baktığında her dakıka Lazoy'Ie atbaşı gıdecek kadar sağnsına doğru sokuluyordu İşte buna dayanamıyordu Lazo> "Buyuk emeklerle elegeçirdigi" kudretı, ağzı plasterle kapatılmış Olused'e kaptıramazdı Ada halkı ne kadar mutlu gorunurse gorunsun, bır yerde ınsanları butunuvle mutlu etmek olanaksızdı Lazoy, "Ne versen biraz daha fazlasını istiyorlar" dıye soylenıyordu Olused de bundan yararlanıvor ve Lazoy'un onunu kesmek ıçın koşuyordu "Buna bır çozum bulmak gerekıyor" dıye sovlendı Sakret, o gece Damadı Şehrıyarının raporlannı okumuş, vatağına uzanmıştt Kafasında Ada tarıhıne eşsız bır ısım olarak nasıl geçeteğını yenı baştan hesaplı>ordu Uyuya kaldı ve duşunde bırden karşısına Olused çıktı "Belkı yıllar geçecek, ama bir donem sona erecek. Plaslerlerı halk sokecek ve konuşacağım" dıyordu "Ne soylejeceksin?" dıye soruyordu Sakret "Seni, seni, seniii!" dıve yanıt gelıyordu Olused'den Butun duşlerde olduğu gıbı, Olused'ın yu7iı duşunde a^ık seçık gorulmuvordu ama Sakret bu konuşmanın ıkısı arasında ge^lığınden kusku duymuvordu Olused bunları so>ledıkten sonra yıtıp gıdıyordu vuştuğunu görüyordu. İnsanlann peşınden koştuğunu butun canlıhğıyla gorduğu duş, surup gıdıyordu Gece yansına doğru, Olused de duşunde yeşıllıkler ıçınde yoıruyoıdu. En kuçuk ayrıntıyı bıle >orumlamaya hazır kafası, "yeşilin murada ermek" anlamına geldığını ırdelıyordu Yeşıllıkler bır yerde bıtıyor, bırden alacakaranlık, hemen arkasından da kalın bır karanlık perdesı gelıyordu Karanlık, muradına eremeyeceklerın bılınçaltında vaşardı Olused, duşunde ağzındakı plasterın çıkanldığını, evınden dıledığı gıbı çıkıp ozgur ve temız Ada havasını cığerlenne çektığını goruvordu Plasterler çıkanldığı sırada çevresı yemyeşüdı, sonra alacakaranlık geldığınde plasterlerın gene ağzını kapadığına tanık oluyordu Çalışıyor, cabalıyor ve plasterı ağzından çıkaracak elı butun gucuyle yakalı>or, bu elı ağzından plasterı çıkarmaya zorluvordu Ağzını kapavan plasterden annacaktı' Yoksa9 Arınabılecek mıydı annamavacak mıydı9 Bu soruyla kâh yeşıllıkler ıçınde kâh karanlıklara yuvarlanarak duşunde derın soluklar alıyordu Duşun kargasasına karşın beynı, "Plasterleri çıkarmasalar da sonuna dek plasterterden kurtulmaya savaşacagım" dıyordu Dorukcın, çok rahattı Duşunde genış odalar, uzun, rahat korıdorlar gorujordu Bır goreve gelmıştı, bır gorevı yenne getırmeve çalışmıştı O genış odalar gorevını hakkıyla >apan insanlann ruhsal durumunu sımgelıyordu Hınoğluhın Nonu'nun duşlerı matematıksel denklemler gıbıydı Karışık, fakat yavaş yavaş çozume yaklaşan sonuçları ıçerıyordu Nonu, gozlenne vdnsımayan hesapları duşlerınde kâğıda dokuvor Olused'ın, daha çok Oce'nın >enıden dıledıklerı gıbı Ada'da yaşamalarına gonlu razı oluyor muydu, bellı değıldı Duşunde Nonu, plaster adını verdığı bır ağaç dıkıyordu Bu ağaç bırden buyuyor, buyuyor, otekı adalardakı ozgurluk ağaçlarını geçıyordu Sonra Nonu'nun yakınlanndan bazıları ağacın dıbıne yaklaşıvor, ehndekı kezzabı damla damla koklere damlatıyordu Ama.ağaç bırden ölmuyordu, bırden yapraklarını dokmuyordu Bu kışıler hemen her gun kaç damla kezzapla oldurucu darbenın yavaş yavaş vurulacağını ıyı bıhyordu Çeşıtlı eğılımlerın sımgesı olan Nonu'nun, savunageldığı oğelerı ıçeren ağaı,, yavas yavaş olmc lıvdı Nonu, ağacı vaşaıan, ağaca can veren ınsan olmahydı, fakat yakınlarına gore ağacın olmesı ıçın damla damla kezzapla Sımge ağacını ayakta oldurmelıvdık Duşumde Sakret'le Lazoy'un bır araya gelışlerını, sovleşılerını goruyordum Dort duvarında tek pentere olmayan bır odada baş başa vermışlerdı Fısıldaşıvorlardı Sonra, nedenı duşte anlaşılmadı, bırden el sıSonuı, mu 9 Olumlu olsa, olumsuz çıksa ne yazardı kı . Kafalar" duşlerde anlatıldığı gıbı olduktan sonra O Düşlerden gerçeklere, gerçeklerden duşlere... Nasah Lamec'e gondereceğım yazının son satırlannı >azı>ordum. •\da o kadar sessızdı kı, sankı boşalmış gıbıydı, bır hayalet kent gıbı, duşsel çağdaşlıklar aravan yoreler orneğı Daktılo gurultusunun, duşsel oykulerın, buyusunu bozmasından korkuyordum Nıse, şomınenın onune oturmuş, >uzu alevlerden kızarmış, elınde duşler kıtabı bana bakıyordu. "BiJti" dedım "Gerçeklerın anla>ılmadıgı yerde duşler hiç bıtmez" dedı Yanına oturup elını tuttum "Ama duşlerle gerçeklerin kaynaştıgı bizim oykumuz hıç bıtmeyecek" dedım Guldu, Lazoyleşme" dedı Guluştuk Duşsel oykulerı \azdığım bır tomar kâğıdı getırdım, şomıneve atacak gıbı yaptım Kaptı elımden kâğıtları, baştan sona okudu "Duşlerle onılmuş tarihsel bir belge gibi" dedı Şomıne >avaş yavaş sonuyordu. Alay etmese olmazdı "Bu kâğıtları şomineve atıp can çekişen ateşi bogup sondurme" dedı Ovsa, gıderek azalan maddı manevı olanaklarımızla yavaş yavaş yaşamı boğuntuya getırılen bızlerdık Butun gun çahşarak, yazı yazarak yaşamımızı normal olçutlerde surdurebılecek yeterb kapığı kazanabılmek ıçın verdığımız onca uğraşıya karşın, Lazoy'un savurganlığına vetışemıyor, ayak uyduramıyorduk Lazoy, bıreylerın yaşamını avcuna almış, ufalıvor, bozuk kapıkler gıbı harcıvordu "Lazoy surecine" dur dıyebılecek kuvvet, Ada halkıydı Bu kuvvet, "dur" demevı bılmezse, yapılacak ne vardı ne dıyebılırdık7 Lazov'le, Sayın Bayan ıçın mutlu yaşadıkları sırva koşkun dışında başka bır evren yoktu Ada, bu vuzden bovle sessız, sankı boşalmış gıbıvdı, bır hayalet kent gıbı, duşsel ı,ağdaşlıklar arayan yoreler orneğı Bır gun, bır gun1 Nasıl dıveyım Belkı1 Düşlerden gerçeklere donebılecek mıydık"1 15 Nisan 1987, Ankara NOü Bır suredır genış bır özetını sunduğumuz Cuneyt Arcayurek'ın Ku De Ta2 adlı oy,.usu, Bılgı Yaymevı tarafmdan bu hafta "Ku De Th2 Ada'ya "Demokrası nasıl geldi?" adıyla yayımlanacakiır ÇAL1ŞAMARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Süper Yasa'ya gore" SORU: Ben SSK'dan emekliyim. Super Yasa'ya göre, 1 ağuslostan başlamak uzere altı ay içınde odenmesı gereken 4 milyon 200 bin lirayı odersem, ben de bu Super Yasa'dan yararlanabılir miyim? Yoksa bu yasa eski emeklileri kapsamıyor mu? B.C İSTANBUL YANIT: 3395 sayılı yasanın yururluğe gırdığı 9 Temmuz 1987'ye kadas 1 derecenın9 kademesınden ve 1 400 gosterge uzennden, emekli, malul, dul ve vetım avlığı alanlar super emeklılık hakkından tartışmasız yararlanacaklardır Ayrıca, yıne 7 Temmuz 1987'ye kadar aylık bağlanması ıçın başvuruda bulunmuş olup henuz ışlemlerı tamamlanmadığı ıçın aylıklan bağlanamamış olanlar da ayhklarını 1 derecenın 9 kademesınden ve 1 400 gosterge uzerınden almaya hak kazaıımış olmak koşulu ıle super emekhlıkten yararlanacaklardır 1 derece 9. kademe gostergesı olan 1 400 gosterge uzerınden emekh, malul, dul ve yetım aylığı almakta clanlarla gene aynı gosterge uzennden aylık almaya hak kazandıkları belırlenenler I Ağustos 1987'den başlamak ve 6 ayın sonu olan 31 Ocak 1988 gunu akşamına kadar Sosyal Sıgortalar Kurumu'na yazılı borçlanma başvurusunda bulunacaklardır Yazılı borçlanma başvurusunda bulunanlar Bakanlar Kurulu'nca behrlenen 10 derece ve 10 kademe ıçınde yer aian 300 gosterge sayısından başlayıp 5 000 gosterge sayısında son bulan ve 50 puan aralıkh 95 gosterge sayısından oluşan "Geçıcı Gosterge Tablosu"ndakı gostergelerden dıledıklennı seçerek bıldıreceklerdır Odeyeceklerı borç tutarı ıse şoyle hesaplanacaktır Seçılen gosterge sâyısı x katsayı x vuzde 20 (malulluk, yaşlılı1 ve olum sıgortaları yuzde 9 sıgortalı pavı ıle yuzde 11 ışveren p. yı toplam vuzde 20 prtm oranı) \ 60 (5 yıl x 12 ay) = Borç tutarı Orneğın, 31 Aralık 1987'ye kadar tavan gosterge olan 5 000 uzerınden borçlanmak ısteyen emeklının borç tutarı 5 000 (gosterge sayısı) x 70 (1987 yılı 2 yarı katsavısı) = 350 000 (borçlanmaya esas tutar) x yuzde 20 = 70.000 TL (1 ay karşılığı borç) x 60 = 4 200 000 TL (5 yıllık borç tutarı) Borç tutarı olan 4 mılyon 200 bın lırayı bırden yatıranlar, bor cun tumunu yatırdıklan ayı ızleyen aybaşmdan geçerlı olarak süper emeklı aylığından yararlanabıleceklerdır Borçlarını taksıtk yatıranlar ıse son taksıdın bıtımını ızleyen aybaşından geçerlı olarak super emeklı aylığı almaya hak kazanabıleceklerdır 5 000 tavan gosterge uzennden hesaplanan 4 mılyon 200 bir lıralık tum borcun I yıla duşen bolumu olan 840 btn lıranın ke sınlıkle 1 yıl ıçınde odenmesı gerekmektedır BtnTTt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle