28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbr Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecılık Turk Anonım Şırketı adına tstanbul Haberlen: Ertaan Akyıhhz, Dış Haberler: Ergun Bıkı, Ekonomı. Osraao Llag», Kültıir: Cdal Üsttr, Nıdir Nadi • Genel Yayın Müdurıl: Hmsan Ccmal, Müessese Müdüru: EmİH Spor Daıuşmanı: Abdıilkadir VücHman, Düzelıme: Rrfik Durbsş, BılimE$ıüm: Şahin AJpjıy, lşSendika: UşakugiL, Yazı Işlen MıidürU: Ok«y Gonensin. • Haber Merkezı MudUru: Şuknn KrteBCİ, Yun Haberlerr Necdct Dogan, Dızı Yaalar Kemn Çabşkan, Erzurum. Mtbmd GalteUn, Bursa: Lrtcnl Geoçdli. • Koordınaıör Ahm«l Korukmn, • Malı Işler Erol Erkut, • Reklam Ayşc Tonıo. Yalçıı Bayer, Sayfa Dılzenı Yöneımenı Ali \car, • Temsılctler AMK.ARA: Ek Yayinlar: Hilty» Akyol • Idare: Huscyin Gurer. lşleıme: Önder Çdik, Bılgılşlem: Nail lml. Yilçın Doğan, İZMIR Hikmel Çrtinksv». ADANA. Ctfad Basan ve Yayan Curahurijct Matbaacüık vc Gazetecılik T.A.Ş. Tork Ocağı CaJ 39'4I Cajalojlu, 34334 la , PK: 246lsanbul, Td: 512 05 05 (20 hat), Telex 22246 • Burolar Ankan: Ziya Gokalp Bulvan Ink.lap Sokak No: 19/4, Tel: 133 11 4147, Telex 42344 • bmir H. Ziya Bulvan, 1352. Sok. 2/3, Tel: 13 12 30, Telot: 52359 • AdaıtK lnönü Cad 119 Sok No 1 Kat I, Tel: 1455019731. Tetot: 62155. TAKVİM 2 AÖUSTOS 1987 tmsak: 4.08 Güneş: 5.53 ögle: 13.15 Ikindi: 17.09 Akşam: 20.27 Yittsı: 22.04 Radyasyonlu çayı madenlere gömün 1986 ürünü 40 bin ton radyasyonlu çayın yakılarak imha edilmesinin çok büyük tehlike yaratacağını öne süren Dr. Steinmetz, "Yakılan çaylardaki radyasyon havaya dağılır. Bu çaylar kullamlmayan maden ocaklarına gömülmeli, suya karışmamasına da dikkat edilmelidir" dedi. CEMİL CİĞERİM AHMET GÜRPINAR ORDU Batı Berlin Senatosu Radyoaktivite ölçüm Merkezi'nde görevli Nükleer Fızikçi Dr. Kari Heiorich Steinmetz, 1987 ürünü fındık ve çayda ve bu ürünlerin yetiştiği topraklarda radyasyon bulunup bulunmadığını saptamak amacıyla geldiği Karadeniz Bölgesi'nde incelemeler yaptı. Dr. Steinmetz, Thıva Feribotunda kendisi ile görüşen Cumhuriyet ekibine, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize'de alacağı ürün ve toprak örneklerini Batı Berlin'e götürüp ölçüm yapacağını belirterek, "Bilhassa çay fabrikalannda çalışan işçilerin hayaü tehlike içinde olup olmadıklannı belirlemek için de hava emici aygıtla fabrikaoın içinde 1 raetreküplük havada ne kadar radyoaktivite bulunduğunu da saptayacağım" dedi. 1986 urünü 40 bin ton kuru çayın yakılarak imhasının çok tehlikeli olacağını savunan Batı Berlin Senatosu Radyoaktivite Olçüm Merkezi görevlisi Nükleer Fizikçi Dr. Steinmetz, "Yakılarak imha edilmesi halinde havaya dagılır ve tekrar tehlike yaratır. İmha edilecek çaylar mutlaka toprağa gömülmelidir. Ancak gömülen çayın suya kansmamasına da özen gosterilmelidir. Çaylan toprağa gömmek için çok büyük alan gerekeceğinden eski ve artık kullamlmayan maden ocaklanndan da yararlanılabilir. Eski ve yeni ürün çayı da birbirine harmanlayarak piyasaya sürmek de tehlikeli olur" şeklinde konuştu. 1986 ürünü çayda 50 bin bekerele kadar radyasyona rastlanıldığını, bunun yeni ürüne ne kadar yansıdığım ve topraktaki radyoaktivitenin ne ölçüde olduğunu araştıracağını söyleyen Dr. Steinmetz, Batı Berlin'e gönderilen 1987 ürünü çayda yapılan ilk ölçümlerde radyasyon oranının çok düşük olduğunu belirlediklerini söyleyerek şöyle dedi: "Batı Almanya'da çocuk mamalarında ve sütte 100, diğer yiyeceklerde de 250'ye kadar getiriletı sınırlama bu yıl küçükler için 370e, büyükler için de 600 bekerele kadar vükseltildi. Asunda bu da lehlikelidir. Günde 1000 bekerel radyoaktivite alan bir milyon insandan bini 20 yılda ölebilir. Biz Batı Berlin'de insan üzerindeki radyoaktiviteyi olçebiliyonız. Radyoaktivitenin vücuttan atılması mümkün değildir. Örneğin radyasyonlu çayla alınacak radvoaktivite vücutta devamlı birikim gostereceğinden hayati teblike giderek artabilir. Batı Berlin'de bir Türk ailesinin demlediği çayı ölçtum, bir bardak çayda 5 bekerel radyoaktivite çıktı." Fındıkla ilgili görüşlerini de açıklayan Dr. Steinmetz, yeni ürün fındıkta radyasyon oranımn yok denecek kadar az olacağını tahmin ettiğini, ancak bu konudaki kesin bilgileri Batı Berlin'de yapacağı ölçümlerden sonra açıklayabileceğini söyledi. Cumhuriyet muhabirininJAEK' in ölçtüğü ve 500 bekerel radyasyon bulunan fındıkların ihraç edildikten sonra Batı Almanyada ölçülerek 2 bin bekerel çıkması nedeniyle iade edildiğini ve bunun ne olabüeceği biçimindeki sorusuna da Dr. Steinmetz şu yanıtı verdi: "Mesela tspanva radyasyondan etkilenmedi. Ispanya'dan ithal edilen f ındıklarda radyasyon bulundu. Demek ki Türk fındıklan tspanya'ya kaçak olarak girmiş. Türkiye'deki olçüm ise sadece örnekler üzerinde yapılıyor. Öraeklerde 500 bekerel çıkan fındığın Almanya'da 2 bin bekerel olması normaldir. Bu nedenle örnek degil de, ihraç edilecek fındığın tümü ölçülmelidir. Sizler fındıgı pek yemiyorsunuz. Yani iç tüketiminiz oldukça az. Biz ise bunu çikolata sanayiinde değerlendiriyoruz. Onun için fındıkta ne kadar radyasyon bulunup bulunmadıgını saptamak da insan sağlığı açısından bizim için önemli oluyor." Batı Berlin'den Karadeniz'e ölçüm yapmaya gelen nükleer fîzikçi Dr. Steinmetz'in önerisi: Alkol tüketimi hızla artıyor ANKARA (UBA) Türkiye'de alkol tuketiminir dünya standartlannın üstünde olarak çok hızlı arttığı belirlendi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı 'nın yayımladığı kıtaba göre, "Türkiye'de alkol tüketimi, dünya ülkelerinin standartlannın çok üstünde bir hızla" artıyor. Türkiye'de yılda ortalama 450 milyon litre alkollü içki tüketiliyor. 19391962 yıllan arasını kapsayan 23 yıllık dönemde nüfus artışı yüzde 49 iken, alkol tüketim hızı yüzde 800 arttı. Daha sonraki 10 yıllık dönemlerde nüfus yüzde 33 oranında, alkol tüketimi ise yüzde 33 oranında artıs gösterdi. Almanya'dan 10 bin inek Haber Merkezi Türkiye, F. Almanya'dan 10 bin damızlık inek alacak. Tarım Bakanlığı ile Alman firmalan arasında yapılan 19 milyon marklık anlaşmaya göre, ineklerin eylül ayından itibaren kamyon, tren ve gemilerle Türkiye'ye gönderilmesine başlanıyor. tthalat 1988 yılı ortalannda tamamlanacak. Türkiye inek basına 1800 mark ödeyecek. (Yaklaşık 846.000 lira). DOSTLUĞUN DÜNYASI "Kedi köpek gibl", kavgayı anlatan bir deyimdir. Ama blrtikte büyüyen, birlikte oynaym kedi köpekler bu dtyimi tersine çevtrip bir dostiuk tablosuna dönüftürürler. tnsanlann bu dostluk dünyasına girmesi az mutluluk mu? Hayvanlaru karşı işlediğimiz Insanlık suçu" hiç bitmeyecek mi? 'Başkalannın düııyasr NECLÂ SEYHUN Çok yıllar gecti aradan. En azından bir sekiz on yıl. Belki de daha fazla. Bir belgesel görmuştüm Paris'te. Adı: "Başkalarının Dünyası." Hayvanlar üzerine olağanüstü güzellikte çekilmiş bir filmdi. însanın yüreğine taş gibi oturan bir film. Günlerce etkisinden kurtulamamıştım. Sonralan, insanlıktan uzak her davranışımızda, hep hatırladım o belgeseli. Filmdeki tek konuşma girişti, başlangıçtı, lakdimdi. "Üzerinde yaşadığıımz bu küre, başkalannın da dünyası..." diye başlıyordu film. Belgesel, o başka dünyaya ışık tutuyordu işte. Gizli kameralarla uzun zamanda, hiç kuşkusuz büytik çabalarla çekilmiş belgeselde, gözlerden uzak, gizli bir dünya vardı. Bu dünyada bir sürü kuyrukJu, kanath aile. Zorluklar, kolayuklar, sevgiler kıskançlıklar... Ne görüntüler yakalarmştı kamera. Birdirbir oynayan tilki yavruları vardı. Görmeden inanılmaz... Geyikler arasında aşk uğruna bir boynuz düellosu, soluk kesici! Ana evlat ilişkileri... Göz yaşartıcı!.. Sımsıcak, şiirli görüntülerle... Sonunda, anası ile oynaşan bir fok yavrusu gösteriyordu kamera. Köpük gıbi, bembeyaz. Birden bir silah sesi... Yavrunun bembeyaz gövdesinde bir kırmızı kanlı yara... Kurşun yarası... Gittikçe genişleyen bir kan gölü... Ve... ölmüş yavrusunun yanında ananın alabüdiğine çaresiz, acılı, umutsuz gözleri. Film bu görüntü ile bitiyordu. Bir yumru oturmuştu boğazıma. Sinemadan çıkanlardan çoğunun gözü yaşlıydı. Bir garip suçluluk duygusunu paylaşıyordu herkes. Başkalarının mutluluk dolu dünyasına dalmış, acı ve ölüm getirmiştik onlara!.. Bugün büyük ölçüde yasaklandı fok avı. Kürk manto giyenlere hoş gözle bakılmıyor birçok ülkede. Panter bir manto ile Ingiltere sınırlan içine girme olanağı yok. Dünyanın her tarafında milli parklarla hayvanlar güvence altına ahnıyor artık. Evcil hayvanlara karşı ise koruyucu yasalar var. En ufak bir kötülüğü pahalı ödüyorsunuz. Kendi hayvanmıza bile fena muamele etmeye hakkınız yok. Adalet hemen yapışıyor yakanıza. Başkalarının yaşamına saygılı olmayı çocukluktan öğreniyorsunuz zaten. Yalmzca evcil hayvanlara değil, dağındaki kurduna kuşuna, denizdeki balıklanna da sahip çıkıyor uygar ülkeler... Çetin kışlarda yaşamlarını sürdürebilmeleri için havadan yiyecekler atıyorlar dağlardaici, ormanlardaki hayvanlarına. Karaya vuran balinalarını kan ter içinde çalışıp çabalayıp, iyileştirip denizlere sahyorlar... Hasta yabani hayaanlan, kuşlan tedavi eden, tekrar doğaya bırakan bakım istasyonlan kuruyorlar... "Eni boyu hayvan!.." demiyorlar. Uygar ülkelerde böyle bu, ya bizde?.. Ya uygarlıkİar ülkesi Türkiyemizde?.. Bizim dinimiz hayyanları korumayı emreder. Eskiden hayvanlan sever, korur, insanca davranırmışız. Atalanmız dünya güzeli kuş evleri, kuş saraylan yapıp, kuşlann nafakalarını güvence altına alan vakıflar kurmuşlar. Onların tonınlan olan bizler nasıl geldik bugünlere böylesine acımasız, böylesine insanhk dışı?.. Hayvanlara karşı işlediğimiz bu insanhk suçu, bu kin, bu vahşet hiç bitmeyecek mi?.. Nedir bu kana susamışbk, nedir bu öldurme, yok etme tutkusu?.. Ne Geçen yaz Izmir'de "kuduz paniği" yaratüdı ve çoluk çocuk para karşılığı kedilerin köpeklerin üstüne salındı. Bu yaz Bursa, "fınnda yakma" yöntemiyle öne geçti. Böyle bir barbarlık cezasız mı kalacak? Çocuklanmıza hayvan sevgisini öğretemezsek, nasıl uygar bir toplum olabiliriz? birinde, fotoğraftakine karpjasırsanız sakın şafirmaytn. Frankfurtiu reklamcı Rainer de Rooy 'un tasarladığı bu modü, biraz düşlere dayaruyor. Mayoyu çok beğenenler için tarifini de yapahm. önce mayorutn kapatması gereken yerlere suyla kanştmbruş bat sürülüyor. Sonra üstüne ince kum serpiliyor. Rooy'a göre, bu mayoyla insan sabahtan akşama kadar "çıplaklık fobisine'' kapümadan dolaşabiUr. Tabii denize girmemek şartıyla... HAYVAN DEYÎP GEÇMEYİN Bir kedintn dostluğu, bekleyifi ve sevind tnsana sevgiyte yükiu duygular tatnrabütr. Yeter ki, oniarm dünyasıyla "uyum ve dostluk içinde yaşamayı" öğrenelim. dir bu çağdışı yontemler, nedir bu barbarlık?.. "Kedilere, köpeklere ölüm!.." Neden, ne hakla?.. Kimin dünyasını kimden esirgiyorsunuz?.. Yaşamak onlann da en doğal hakkı. Dünyaya bir hayvan olarak değil de, bir insan olarak gelmemiz bir rastlantıdan başka nedir ki?.. İnsan olarak gelmeyi hak edecek bir şey mi yaptık?.. Ama insan olarak yasamayı hak edecek bir şeyler yapabiliriz pekâlâ. Başka yaratıklan ezmeden, onlann yaşama haklarına saygı göstererek, koruyarak onları... insanca davranarak. Her yaz ayru kâbus: Kuduz!.. Bu, üstesinden gelinemeyecek bir sorun değil ki... Uygar ülkeler bunu çoktan halletmiş. Ama katliamla değil. Bizde ise bir "öldürme sarhoşluğu" iki yıldır tam bir çılgınlık halinde. Geçen yıl Izmir'di. Yüzlerce, binlerce hayvan en vahşi yöntemlerle vuruldu, parçalandı, öldürüldü. Bir yapay kuduz paniği yaratıldı önce. Oysa, hastanelere yatırılanların çoğunun aşı kurbanı olduğu anlaşıldı sonradan. Ama bu arada kedisi, köpeği görülmemiş bir vahşetle yok edildi, fırsattan istifade. Içlerinden birçoğu kuduz olduğu iddia edilen hayvanların üstüne halkı, çoluk çocuğu para karşılığı salmak büyük risk, büyük sorumsuzluk aslında. Altından kalkılmaz tarafından!.. Canlannı kurtarma çabasında zavallı hayvanların ısırıp, tırmalamalarından daha doğal ne var?.. Eğer kuduz iseler, en basit bir mantıkla bu sakıncayı görmemek mümkün mü.\. Ama isteri halinde, öldürme 100 lıatalı puanda ehliyet iptal olacak Bütün şoförlerin yaptıkları hatalar, önce yerel merkezde, sonra Ankara'daki bilgisayar merkezinde toplanacak. 1 0 0 ceza puanı limitine ulaşan sürücünün ehliyeti yargıç kararıyla 6 ay 2 yıllık bir süre iptal edilebilecek. Türkiye'deki 4.5 milyon sürücünün 2 milyonu bilgisayara geçirildi. Bilgi işlem merkezi tamamlanmak üzere. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hata yapan sürücülere ceza puanı uygulamasını öngören puanlama sistemine geçiş için son aşamaya gelindi. Sistemin merkezini oluşturacak bilgi işlem merkezi binasının tamamlanması çalışmalan sürerken, sürücülere ilişkin bilgilerin bilgjsayara aktarılması çalışmalan da devam ediyor. Sisteme geçilmesiyle birlikte, yaptıklan hatalarla 100 ceza puanı limitini dolduran sürücülerin hliyetleri mahkeme karanyla geçici sürelerle iptal edilecek. Sistemin işlemesini sağlayacak olan bilgisayarların alımı ve bu bilgisayarları kullanacak personelin eğitimlerinin tamamlandığı bildirildi. Ankara'da gecici olarak oluşturulan bilgi bankasına, Türkiye'deki 4.5 milyon sürücüye ilişkin bilgilerin aktarılması çalışmalarına da başlandı. Yetkililer, yaklaşık 2 milyon sürücüye ilişkin bilgilerin bilgisayara geçirilmesi işleminin sona erdiğini bildirdüer. Yetkililer, ehliyetleri değiştirilen sürücülere ilişkin bilgilerin bilgisayara aktanlmasına devam edildiğini, bu çalışmalann önümüzdeki yıl sonuna kadar tamamlanmasının beklendiğini söylediler. Bu arada, sistemin bilgi bankasını oluşturacak olan bilgi işlem merkezi binası inşaatının tamamlanması çalışmalan da surüyor. Yetkililer, binanın önumuzdeki yıla yetiştirilmesine çalışıldığını bildirdiler. Sistemin sağlıkb bir biçimde işletilebilmesi amacıyla illerde il trafik müdürlukleri bünyesinde yerel bilgisayar merkezlerinin de kurulması öngörülüyor. Hata yapan surucülerle ilgili bilgiler önce bu bilgisayarlarda toplanacak, buradan da Ankara'daki merkez bilgisayara iletilecek. Yaptıklan hatalar sonrasında 100 ceza puanı limitine ulaşan sürücülerin ehliyetleri yargıç karanyla 2 ile 6 aylık sürelerle iptal edilebilecek. Yapılması halinde sürücülere ceza puanı verilmesine neden olacak trafik hataları şunlar: "Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurların dur işaretinde geçmek. Taşıt giremez işareti bulunan karayoluna veya bölünmuş karayolunda karşı yönden gelen trafigin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollanna girmek. tkiden fazla şeriüi taşıt yollannda karşı yönden gelen trafigin kullandığı şerit veya bölüme girmek. Arkadan çarpma. Geçme yasağını ihlal etmek. Dognıltu değişürme. manevralan yanlış yapmak. Şerit ihlali. Kavşaklarda geçiş önceliğine uymamak. Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine u>mamak. Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak. Karayollannda ve\a şehir içi yollarda zonınlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli önlemleri almamak. Kurallara uvgun olarak park etmiş araçlara park için a> rılmış yeıierin dışında veya taşıt yolu dışında çarpmak." Trafikfe bilgisayar sistemi geliyor ye devam!.. Tek kedi, tek köpek kalmaymcaya kadar!.. Geçen yıl Izmir'de slogan buydu. Parayla öldürmeye teşvik ise başlı başına bir sorun. Bugün parayla suçsuz hayvanı öldüren, yann para karşılığı neden insan öldürmesin?.. Yüreklere bu acımasızlığı bir kez veriyor musun?.. Geçen yaz kötü bir yazdı. Acımasız, zalim, barbar bir yaz. Ama o bir şey değilmiş meğer. Bu yaz Bursa öne geçiyor bu konuda. O sistemi beğenmeyerek, binlerce hayvanı fınnlarda yakıyor!.. Ancak korku ve. dehşet Fılmlerinde görülen bir yöntemle. Bursa Veteriner Müdürü bunun en sağhklı yol olduğunu söylüyor gazeteciye. Vicdam sızhyormuş ama... Ne yapsın!.. Bir veteriner... Mesleği hayvanları iyi etmek, kurtarmak olan bir kişi... Bu mesleğe ihanetin, bu barbar yöntemin hakça cezası, "göze göz, dişe distir..." Çöl kanunu! Kestirme ve de etkili... Ama biz, bizim kanunlara da razıyız. Hâlâ mı hesap sorulmayacak bu işin sorumlulanndan? Böyle bir barbarlık, insanın tüylerini diken diken eden böyle akıl dışı bir davraruş cezasız mı kalacak?.. Bunun hesabıru soracak, insani duygulara sahip bir yetkili mutlaka olmalı. Basın, dernekler, hayvan sevenler bırakmamalı peşini bu işin. Hangi belediye, hayvan sevenlerin ve halkın desteği ile bu insanca işi başaracak, başlatacak?.. Batıda olduğu gibi, bu hayvanlan toplayıp kısırlaştırmak en kestirme yol. Bir büyük çiftlik gibi bir yerde, bir boş arazide neden olmasın?... Bir kedinin, bir köpeğin ömrü nedir ki?.. On, on beş yıl. Hele dışarda bunca kahır çekmiş olanlann?.. Birkaç yıl içinde çözülür sorun. Acısız ve insanca yapılmaması için hiçbir neden yok. Ama yöntem vahşi olmayınca herhalde tadı çıkmıyor?.. Geçen yılki katliamda bir doktor hanım, "Çocuklanmıza hayvanlan sevmemeyi öğretmeliyiz" buyurmuştu. Hayır, hanımefendi!.. Tam aksine, çocuklanmıza hayvanlan sevmemeyi değil, sevmeyi öğretmeliyiz özellikle. Onlara, kendilerinden za>ıf olanları sevmeyi, korumayı, yaşama saygılı olmayı öğretmeliyiz küçüklükten. Unutmayalım ki, "Çiçekleri ve hayvanlan sevmeyen, insanlan sevemez!.. Bir hayvanla dostluk kurmamış, hiçbir menfaate, art niyete dayanmayan o zengin, derin sevgiyi hiç tatmamış, hiç tatmayacak olanlara yazık!.. Sevgiden değil, sevgisizlikten korkun. Uygarhk asfalt yollarda, göklere ^kselen beton yığınlarında değil, uygarhk insanların kafasında, yüreğinde!.. "Çevre Fonu kredi versin" IZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Sanayiciler arıtma tesisleri kurabilmeleri için Çevre Fonu 'na işlerlik kazandırılması ve bu fondan kendilerine kredi verilmesini istediler. EBSO tarafından hazırlanan raporda, hava kirliliğinin daha çok kullamlan linyitten kaynaklandığı belirtilerek, her isletmede ayrı bir arıtma tesisi kurulması yerine, kömürlerin temizlenmesi istendi. Bozer döndü tSTANBUL (a.a.) Ceneyre'deyapılan 7. BirleşmişMilletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'na (UNCTADJ katılan Devlet Bakam Ali Bozer Türkiye'ye döndü. Bozer, Atatürk Havalımanı'nda yaptığı açıklamada, konferansta, "Clobal kalkınmamn sağlanması", "dış borçlar" ve "himayecilik" gibi konuların ele almdığını söyledi. Elektrik kesintisi yapuacak semtler tSTANBUL (UBA) lstanbul'da bugün bazı semtlere saat 09.00 ile 17.00 arasında elektrik verilmeyecek. Türkiye Elektrik Kurumu Boğaziçi Dağıtım Müessesesi Müdürlüğu 'nden verilen bilgiyegöre, Sağmalcılar'daki indirici merkezi besleyen hava hatlarının bakım çalışmalan yapılacağından bugun 8 saat süreyle elektrik verilemeyecek semtler şunlar: BayramparaKartaltepe Mahallesi'nin bir kısmı, Yıldırım Mahallesi, eski Edirne asfaltı, Tac, Ark, Çelik, Pancar Motor Fabrikası. AtışalanıFevzi Çakmak Mahallesi, Cevat Paşa Mahallesi, Havaalam Mahallesi'nin bir kısmı, Metris Askeri Cezaevi. Küçükköy50. Yıl Mahallesi ve civan, Sultançiftliği Ma~ hallesi, Eti Tuğla ve civan, Istanbul Caddesi ve civan. Cazi OsmanpaşaKüçükköy ve civan. Afet işlerVne 522 milyon TL. ANKARA (UBA) Baymdırlık ve Iskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nce 1987 yılı yatınm programında, 54 yerleşim bölgesindeki 974 konutu tehdit eden afetin önlenmesi amacıyla 522 milyon liralık ödenek ayrıldığı bildirildi. Yetkililer, son iki yılda afet önleyici tedbir uygulamalarına ağırlık verildiğini belirttiler. 1985 yılmda 18 yerleşim biriminde değeri yaklaşık 1.5 milyar lira olan 378 konutu tehdit eden afetin önlenmesi için 57.3 milyon lira harcandığım belirten yetkililer, "1987 yılmda bu ödenek 522 milyon liraya yukselüldi" dediler. Lösemili gence Uik nakli ANKARA (a.a.) Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakultesi Kan Hastalıkları Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Korkut Özerkan, Türkiye'de ilk kez kan kanserli hasta üzerinde gerçekleştirdiği kardeşten kardeşe "kemik iliği nakli" ameliyatı ile birkaç günlük omrü kalan hasta genci ölmekten kurtardı. Prof. Dr. Özerkan yaptığı açıklamada, "Akut myeloblastik lösemi" denilen kan kanserinin, başlangıcı ile ölüm arasındaki surenin gunlerle ölçulmesi bakımından en ağır türu olan hastalığa yakalanan 20 yaşındaki Hasan Huseyin Uygun'a, 23 yaşındaki ağabeyi Keramettin'den kemik iliği nakledilerek hastalığın tedavisinin sağlandığını bildirdi. Hastalığın ancak kardeşten kardeşe kemik iliği nakli ile tedavi edilebildiğini ve ilik dokusunun en az yüzde 75 oranında uyuşması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Öze.kan, ameliyatı şöyle anlattı: "Hastamız Hasan Hüseyin Uygun'a kan grubu A pozitif, kardeşininki ise 0 pozitifti. Verilecek iliği vücudun kabul edebilmesi için, vücut direncinin kınlması gerekiyor. Bu sırada hasta dış etkenlere açık olduğundan, ameliyattan 1 ay önce ve sonra, her şeyiyle steril olan bir odada korundu. Kardeşinin göğsünden 2 saatte alınan 1.5 litre kemik iliği, bazı işlemlerden geçirildikten sonra damar >olu ile hastaya enjekte edildi. 40 gün sonunda Hasan Htiseyin'in A grubu pozitif olan kanı, 0 grubu pozitife dönüşrü. Bu, hastanın bünyesindeki kanser bulaşmış kemik iliğinin tahrip edilip, kardeşinin iliğinin yerleşerek, verici tipinde kan ürettiğini göstermektedir. Kesin konuşabileyim diye Uik naklini 40 gün önce yapmama rağmen bekledim ve şimdi hastalığın radikal olarak tedavi edildiğini açıklıyorum." Prof. Dr. Korkut Özerkan, vericisi olmayan lösemili hastaları ise, kanserle bulaşmamış kemik iliklerini alıp, özel ortamda saklayıp, belirli sürelerle hastaya vererek 2.5 yıl kadar ömrünü uzatabildiklerini de kaydetti. Özerkan, Hacettepe'de yaptıkları amelıyatın ise 350 bin liraya mal olduğunu bildirdi. tSTANBUL (UBA) Türkiye Elektrik Kurumu'nun (TEK) bütün birimleri kompütürize oluyor. Uygulamaya gelecek yıl İstanbul'un Beyoğlu ilçesinden başlanacak. Fransa Elektrik Kurumu ile ortaklaşa yürütülen proje çerçevesinde TEK, fatura ve tüm müşteri hizmetlerini bilgisayar ile gerçekleştirecek. TEK'te bilgisaynr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle