Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 HABERLER 6 TEMMUZ 1987 Sosyal demokrat seçmen kuşatma altmda LEYLA TAVŞANOĞLU SHP'nin eski Genel Başkam ve şimdiki parti meclisi üyesi Aydın GBven Gürkan, SHP kurultayını Cumhuriyet için def erlendirdi; Gürkan, bu değerlendirmesini yaparken, sosyal demokrat seçmenin bir çeşit "kufatma" altında olduğuna dikkat çekti. Gürkan'a kurultay sonuçlanyla Ugjİi yonelttiguniz sorular ve aldığımız yanıtlar şoyle: "Sizce knrultay •macına olaşmış mıdırî" Kurultayın üç temel amacı vardı: Bunlar parti içinde geniş katılımlı bir program tartısması başlatmak, partiyi "parti meclisi" modeli çerçevesinde yeni bir işleyişe kavuşturmak ve yeni bir seçimle daha tutarlı ve uyumlu bir yönetim kadrosu oluşturmaktı. Bunlann her üçünün de tam gerçekleştirildiğini söyleyemiyorum. "Gördügümüz kadanyla knrultayda program tamsması en az Ugiyi çekti. Seçün, programın önüne geçti." Bu gözlem, kurultayın çalışma günleri için doğru olabilir ama, kurultaya giden süreç bir bütun olarak dikkate alındığmda, bu gözlemin yuzeysel olduğu ortaya çıkar. Türkiye'de ilk kez, bir parti, örgütüyle birlikte kendi programını gözden geçirmiş ve onun üzerinde aylar süren ortaklasa bir çalışma yapmıştır. Bu kurultaydaki program çahşmasmı bir süreç olarak görmek gerekir. Bu çalışma kurultaydan aylar önce baslamış; kurultayda sürmüş ve sürdürülmesi yönünde karar alınmıştır. Tüm Avrupa sosyal demokrat partilerinde de program çalışmalan yülar alır. Kurultaydaki bir yarun günlük çalışma, bu uzun sürecin salt bir küçük parçasıdır. "Tiiıiik için neler söykyeceksiniz?" Bence tttztlk çalışmalanru da bitmiş saymamak gereklidir. Bu çalısmalar da ısrarla sürdürülmelidir. Bence, bir sosyal demokrat partinin ideolojisi yalnızca programına değil, tuzüğune de yansıtılmalıdır. Bir partiyi sosyal demokrat nitelıklı yapan, yalnızca prograrnı değildir. Partinin emek ağırlıklı kadrolaşması, partinin kaülımcı bir biçimde işleyişi, partide parti içi demokrasinin ve çoğulculuğun güvence altına alınıp beslenmesi; partı üyelık düzeninın rastlanüsallıktan kurtanlmaa, parti içinde siyaset üretiminin kişısellikten çıkartılıp, kunımsallaştınlması; partinin dar kadroculuk tuzaklannı aşarak, tüm üreticı kadrolan kucaklayacak bir işleyişe kavuştunılması; parti içi egitimin, partileşmenin vazgeçilmez unsuru haline getirilmesi; parti örgütlerinin sandık duzeyine degln yaygınlaştırılması; parti kadrolaşmasında kadın ve gençlerin dışlanmıslıklannın düzelülmesi; parti Uyeüklerinin pasif üyelikten, aktif üyetiğe dönüştürülmesi; partinin mali gücünün arttınlması ve mali bağjmsızlıgının güvence altına alınması; parti içi hiyerarşinin ve parti içi kadro yük Gürkan, SHP kurultayını ve yeni dönemi değerlendirdt mokrat sol kesim olarak, belli bir özdeslik bunalımı yaşadığımızı da görmezlikten gelmemeliyiz. Çünkü Sayın Inönü'nün muhalefeti, bir dttzene karşı bütüncül bir muhalefet görünümü vennemektedir. Sayın lnönü'nün muhalefeti politik, ideolojik bir muhalefet olmaktan çok, teknik, mantıksal bir muhalefet izlenimi vermektedir. Sayın tnönü'nün politik düi, ideolojik açıdan, daha çok, "nötr" bir dildir. Tüm bunlann sonucunda toplumdaki "sol susamışbk" giderek artmaktadır. "Bu 'sasamıslıgııı' sonoçlan neler olabüir?" Bu "susamışlığın" çok doğal bir sonucu olur O da, sosyal demokrat kitlenin kendi partisine yabancüaşması ve bu yabancılaşmamn sonucuuda bir siyasal boşluğun doğmasıdır. Bu boşluk kuşkusuz başkalan tarafından doldurulur ve sosyal demokrat kitlede kaymalar başlar. Türk gencinin başartsı ANKARA (a.a.) Tokyo AsyaAfrika Araştırmalan Enstitiisü'nde, araştırma öğrencisi olan Kamıf Toplamaoğlu, Japonya'da yapılan, "Yabancılararası Japonca Konuşma Yanşması"nda dördüncü oldu. Japon Dışişleri Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen yanşmamn fînalinde, Kamii Toplamaoğlu, çeşitli ülkelerden katılan 75 kişiyle yanştı. Türk genci, Tokyo'da, Japon ve yabancılann oluşturduğu çok kalabalık bir dinleyici topluluğu önünde yapılan ve televizyondan naklen yayımlanan yanşmaya, "Komik çizgiroman okuma hastası, sevgili Japonlanm" başlıkh bir konuşmayla katıldı. Sayın tnönü'nün politik dili, ideolojik açıdan daha çok "nötr" bir dildir. Tüm bunlann sonucunda toplumdaki t€ 'sol susamışlık" giderek artıyor. "Siz, sosyal demokrat secmeni bir rör "knsatma" altında mi görttvonnaıız?" Gerçekten "deyim" tam yerinde, sosyal demokrat seçmen bugün ciddi bir "kuşatma" altmdadır. Eğer, hızla önlem abnazsak, sosyal demokrat havuz, birçok çatlaktan hızla boşalabilir. Oysa biz gözümüzü yalnızca DSP olayına takmışız, havuzdaki başka sızmalan görmüyoruz. Hiç kuşkusuz Ecevit "karizması", başlı başına havuzdaki sızmanın nedenlerinden birini oluşturur ama; sızmayı yalnızca bu noktada var saymak yanbştır. Sosyal demokrat kitlenin kolay anlaşıbr ve özümlenir "populist" politikalanna ve "coşkulu" üslubuna açık kesimleri, DSP'ye kayabüirler... Sol ideolojik bilinci daha yüksek seçmen kitleleri sosyalist partilere gidebilirler... Sayılanru, başkalannın tahminlerinden daha yüksek saydıgım, "cevreciler" ve "yeşiller", özellikle genç seçmenlerle sosyal demokrasi dışı arayışlara kendilerini kaptırabibrler... Darbe ve antimilitarizm duyarlılığı yüksek kesimler, DYP'nin kandırmacalanna gelebilirleT... Dünyaya açık bir toplum ve liberal bir tavu özlemcisi "sol liberaller" ANAP'a kayabilirler... Tüm bu tehlikeler, ancak çok iyi düşünülmüş ve dengelenmiş bir sosyal demokrat sol politik, icerik, dil ve üslupla önlenebilir. Bunu bulmak ve oluşturmak, ancak genel başkanın çok iyi yol göstericiliği altında, parti meclisinin çok ciddi, dttzenli, yaratıcı ve verimli çalışmasıyla olanaklıdır. İçeVde gergin bekieyiş MERSİN (Cumhuriytı) SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'a yakın çevrelerin "tçel il ve merkez ilçe başkanlan ve yöneticileri görevden alınacak" iddiaları örgütte huzursuzluk yaratırken, SHP tçel İl Başkam Ahmet Şevki Göklevent "Cüneyt Canver de 'Adana il örgiltünü görevden aldırtacağım' diyordu. Bizi kimse politikadan soyutlayamaz. Bugün almırsak, yann gilmbür gümbür seçimleri alır yönetime geliriz" dedi. SHP Merkez ilçe Başkam Galıp özkan da isim açıklamadan Genel Sekreter Fikri Sağlar'ı kastederek, "Birtakım hesaplar uğruna bu yöntemi denemek isteyenlere cevabımız mutlaka olacaktır" dedi. tlahiyatm mezuniyet gecesi ANKARA (UBA) Ankara Üniversitesi llahiyat Fakültesi mezuniyet gecesi, Derya Sinemast'nda yapıldı. Geceye, Refah Partisi Genel Başkam Ahmet Tekdal, IDP Genel Başkam Aykut Edibati, Haklş Başkam Necati Çelik, ANAP Istanbul Milletvekili Ercüment Konukman, eski MSP'li bakanlardan Recai Kutan ıle Devlet Planlama TeşkUatı'ndan Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı katıldı. Ayrtca Alpaslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Mustafa Taşar, Mehmet Keçeciler, Devlet Bakanı Vehbı Dinçerler, DYP Genel Başkam Hüsamettin Cindoruk ve DYP Genel Başkan Yardtması Mehmet Gölhan telgraf çektiler. YÖK'ün başörtü yasağmın eleştirildiği skeçler sahnelenen geceye, yaklaşık bin kişi katıldı. kurultaya daha az parçab, daha uyumlu ve daha tutarlı bir yönetim talebiyle girdi. Kendi ihtiyaçlanna da uygun bir "denge listesi" yaptı. Oysa bu denge, bugün, bir grup lehine, genel başkanın arzu ve iradesi dışında çok ciddi bir biçimde bozulmuştur. Asü büyük sıkıntılar, bence, genel başkanın omuzlannda kabnıştır. Kurultay geçmiştir. Kendisine dden geldiğınce yardıma olunmalıdır. "Birçok U baskanı, birçok dekgasyon ye partfli kamooyu sizU bn ki ndtaydan gend sekreter cıkmanın istiyor ve dülyoriardı, oysa talip o»manıza ragmen bugna gend sekreter defflsiniz. Bnnn nasıl açıklanınız?" önce bir noktayı açıklamak isterim. Benim adaylığım, benim istemim, nzam ve katkım dışında kendiliğinden gflndeme geldi. İl başkanlanmız genel başkanla iki gün üst üste yapüklan toplantıda, kendi parti tabanlanndan aldıklan izlenimler doğnıltusunda, benim adımı genel sekreterlik için gundeme taşıdılar. Ben o zamana değin aktif bir görevi bu aşamada düşunmüyordum dahi... Fakat böylesine yoğun ve basküı istemler karşısında, "görevden kaçıyor ve gelecek için ince ve örtttlü hesaplar yapıyor" izlenimi de veremezdim. Genel sekreterliğe talip olmam sonucu ne olursa olsun kaçamayacağım bir parti görevi haline gelmişti. "Ama scçflemediıı|z«n Evet, seçilemedim. Çünkü olaylar, beni, ikisi de birbirinden daha az hoş olan, iki secenekle karşı karşıya getirdi: Ya genel başkanın beni, birlikte çabsacağım parti meclisindeki arkadaşlanm konusundaki görüş ve değerlendırme hakkımı yadsıyan ve sorumluluğumuzun ortaklaşabğını reddeden tavnnı kabul edeoektim ya da genel başkan listesinden ayn bir bste çıkaracaktım. Birinci tavır, kendime yalaştıramayacağım bir "uydu genel sekreter" tavn oiurdu. Bir gend sekreterin, genel başkanıyla "uyumlu" olması başka bir olgudur, kendisini, onun "uydusu" sayması başka bir olgudur. Genel başkanla uyumlu ohnak, hem kendi karanm hem de görevimdi. Ancak "uydu" bir genel sekreterliği partim için yararb görmüyordum. Genel sekreterlik uyumlu, ama bağunsız kişilikli ve ağırbklı bir konuma sahip olmakydı. Parti tabanımız da zaten, abşık olduğu üzere böyle bir genel sekreterlik istiyordu. tkinci tavır olan üste cıkartmak tavn ise çok "riskli" bir tavudı. Ama bence dürüst ve açık olanı ve parti genel sekreterlik makamına yakışanı da bu tavırdı. Genel başkandan ayn bir liste cıkartmak "riskliydi"; çünkü delegelerimizde genel başkan, genel sekreter uyuşmazbğı korkusunu uyandırabüirdı. Nitekim delegelerde bu korku uyandı ve bUinçb bir kulis kampanya» ile de bu korku abartıb noktalara vardınldı. Delegeler genel sekreterliğini istedikleri parülilerinin bir bstesiyle, görevi sürmekte olan ve kendisine yardım etmek istedikleri genel başkanlannın listesi Bir sosyal demokrat partinin ideolojisi, yalnızca programına değil, tüzüğüne de yansıtılmahdır. selmelerinin hizmet ilkesine bağlanması... Tüm bunlar daha yapılması gerekli olan iyileştirmelerdir. Aslında bu kurultayda çok daha köktenci tüzük değişiklikleri yapüabilir ve parti, yapısını ve işleyişini çok daha büyük olçüde sosyal demokrasinin evrensel sayüabilecek parti modeline yaklaştırabılırdi. Ancak gerek MKYK tüzük komisyonuna, gerekse de kurultay tüzük komisyonuna tutucu ve klasik bir parti yapısı modeli yanlılan egemen olmuş ve tüzük değişiklikleri, parti meclisi dışında, aynntıda iyileştirmeler yapma noktasının ötesine geçememiştir. "önamüzdcki knrultayda yenJden program ve tüzük degişikügl olabilir mi?" Bence, hem program çalışmalan hem de tüzük çalışmalan aralıksız sürdürülmelidir. Program çalışmalan, artık programın bütününün somutlaştınlması ve geliştirilmesi noktasından aynlarak, ekonomik, sosyal ve siyasal ban darboğazlann aşüması yolunda daha ayrınülı "projeler" temeline indirgenmelidir. Program artık bir bütün olarak değil de, somut projelerle topluma taşınmalı ve kamuoyunda tartışmaya açılmabdır. örneğin bir "sağlık kurultayı"nın ardından SHP, sağlık düzeni ile ilgili projesini topluma aynntüan ile surunalıdır. SHP, örneğin bir "tanm kurultayı"run ardından bir tanm ve toprak reformu projesini topluma taşımalıdır. SHP, artık gecikmeden bir "anayasa kurultayı"nın ardından yeni ve cağdaş bir anayasayı topluma önermelidir. SHP'nin gecikmeden yapması gerekli işlerden biri de, bence yeni bir "kentleşme düzeni" projesini topluma önermek olmalıdır. Acımasız bir biçimde yok edilen doğal, tarihi ve kültürel çevrenin korunması ile ilgili bir önlemler paketini de SHP topluma hızla surunalıdır. SHP, tüm çağdaş toplumlarda gözlenen "yeşıl" özlemine artık daha fazla kayıtsız kalmamalıdır. Başkalan yapmadan, SHP bir "yeşil kurultay" yapmalıdır. SHP'nin geleneksel kırmızısını tamamlayıcı bir de "yeşil çizgi" olmalıdır. Tbplumun "yeşil" özlemini zamanında yakalayıp sahiplenemeyen Avrupa sosyal demokraüannın başına gelenlerden ciddi siyasal dersler ahnmahdır. "Bu kurultay sizce SHP'nin soranlannı çözmüş mfldör ya da hiç degüsc azaltmıs mıdır?" SHP, kendi iç sorunlanndaki siyasal tavır ve davramşlannda ılımh, liberal bir yaklaşım göstermekte ve en yapısallaşmış sorunlannda bile köktenci tavırlar geliştirememektedir. Oysa sosyal demokrasi, liberalizmin ve Marksizmin aksine, sürekli bir "inşacı" tavn öngörür ve köktenci iyüeştirmelerden kaçmmaz. Oysa biz, sürekli olarak, sorunlanmızın çözümünü erteleyen, zamana yayan ve çözumü "kendiliğinden" bekleyen bir tavn giderek benimsiyoruz. "Size göre bunda genel başkanın bo yoMaki tavnnın da önemli bir rolü var. Öyle degü mi?" Kendisi ile son kurultayda farklı tavırlar geliştirmemize ve hatta benim "tasfıye edildiğim" ve "tuşlandığim" yolunda kamuoyunda izlenimler doğmasma karşın, genel başkanın kişiliğine içtenlikli bir saygı ve sevgi besliyorum. Sayın genel başkan, hoşgörülü, demokrat ve liberal bir kişiliktir. Ancak genel başkam "insacı" bir sosyal demokrat sol politikacı olarak tanımlamak, ancak çok geniş bir "sosyal demokrat" tanımlaması ıle olanaklıdır. Genel başkan, ancak, üımlı, reformist bir liberal politikacı olarak tarumlanabilir. Bununla asla böyle bir tavn küçümsemiş sayümamabyım. Ama hepimizin, neredeyse tüm sosyal de Önümüzde sahiplenebilecek bir büyük "dava" var, o da iç barışı koruyarak • 12 Eylül'ün getirdiklerini aşmaktır. arasında sıkıştı, kaldılar; ve nihai tercihlerini genel başkan listesi doğnıltusunda yaptılar. Ben, bunu çok doğal karşıbyorum. "Bn knraltayuı stogaaı SHP'ain CHPTUesmesiydi. Siztaı bn kra«daki tavnnız nedir?" SHP, elbette CHP'nin tarihi devamıdır. Bunu da kimse yadsımamaktadır. Türkiye'de CHP misyonunu sahipsiz bırakmak demek, Türkiye'yi Mustafa Kemal birikiminden yoksun kıbnak demektir. Böyle bir Türkiye, birtakım güç odaklanna, Türkiye^yi yeniden yoğurmak ve Mustafa Kemal Türkıye'sınden farkb bir Türkiye yaratmak şansım verir. Bu nedenle SHP, elbette CHP'nin devamıdır ve devamı olmahdır. Ancak, yoğun bir "CHPTileşmek" kampanyası vürütenleria, siyasal önerilerine, üsluplanna, dillerine, kadrolanna ve parti anlayışlanna baktığımda, bazen, SHP'nin, "CHP'lileşmek" adı altında "populist orta sol" politikalara doğru çekilmek istendiği izlenimini elde ediyorum. SHP'nin "CHP'ülesmesi", SHP'yi 1960'b yülann pobtikalanna geri çekerek sağlanamaz. SHP'nin "CHP'lileşmesi", ancak CHP'nin 12 Eylül'le kesilmiş bulunan evrim sürecini tamamlamakla sağlanabüir. Bu da bence SHP'nin "popub'st ortasol" politikalardan aynlarak, berrak bir sosyal demokrat parti olmasıyla sağlanır. Berraklık, yalnızca SHP'nin politik içeriğinde ve dilinde değil; parti yapılanmasında ve kadrolaşmasında da sağlanmahdır. "SHP'nin sizce bugün temd noksanbgı nedir?" Bence, SHP, eğer gerçekten "CHP'lileştirilmek" isteniyorsa, bu, yapay çağnşımlarla değil, CHP'nin "misyon partisi" ve "dava partisi" olma niteliğı, güçlü bir biçimde canlandınlarak yapümalıdır. CHP'nin her zaman tarihin akış yönünde doğru ve ilerici bir misyonu ohnuştur. 1950'lere değin, bu misyon, Mustafa Kemal devrimlerini kökleştirmekti. 195O'li yülarda CHP, demokrasiye ilk adımlannı attırmaya çabştı. 1960'b yülar, CHP'nin ilerici ve çağdaş bir anayasayı savunma ve yaşaraa geçirme yıllanydı... 1970*Ii yülar CHP'nin Kemalizmi doğru yatağında, yani sosyal demokrat bir yatakta akıtmak çabalannın yülanydı... 1980*11 yülarda ise, parti birdenbire bir "misyon partisi", bir "dava partisi" olma niteliğini kaybetmiş gibi gösterilmeye ve gözükmeye başladı. Bunu henüz daha tam aşamadık. Oysa önümüzde sahiplenilecek bir büyük "dava" var. O da iç banşı koruyarak 12 Eylül'ün getirdiklerini aşmaktır. 12 Eylül'ü salt bir askeri darbe olarak anlamamak lazundır. Bu, çok yüzeysel bir yaklaşım olur. 12 Eylül sonrasında Türkiye, acımasız bir kararhlıkla, dünya kapitalizmine bağunb bir hale getirüiyor. Bu nedenle, hak ve özgürlükleri alabüdiğince kısıtlanmış bir anayasa uygulanıyor; bu nedenle, gerici ve bölücü akımlar güçlendiriliyor; bu nedenle, ücretler, maaşlar ve taban fıyaüan gaddarca baskı altında tutuluyor; bu nedenle, YOK çarklan içinde gençlerimiz ve geleceğimiz öğütülüyor; bu nedenle, insafsız bir sömürü ve vurgun düzeni içinde yeni bir kapitalist sımf oluştunümaya çabşüıyor; bu nedenle, toplum, siyasal büinçlenmeden ısrarla uzak tutularak "magazinleştirümeye" çalışıbyor; bu nedenle, siyasal düzen, ideolojik farklüaşmalan obnayan iki sağ kitle partisi düzenine otunulmak isteniyor... Bence, gerçek anlamda "CHP'Uleşmiş bir SHP"nin temel görevi, bunlan aşmaktır. Ancak o zaman CHP ile SHP'nin soluğu aynı güçlü ciğerden çıkmış soluklar haline gelebüir. Devleti dava etü DENİZLİ (Cumhuriyet) Komşunun pijamasmı çaldığt gerekçesiyle haksız yere tutuklanan ve 27 giin cezaevinde yatan Hamza Cıbık adlı genç, hakkmda beraat kararı verilir verilmez, devlet aleyhine tazminat davası açtı. Geçen yıl meydana gelen ilginç olaydan sonra, "Suçsuz yere 27 gün hapis kaldım" diyen 24 yaşındaki Hamza Cıbık, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davasmda, Adalet Bakanlığı 'ndan 350 bin lira tazminat istedi. Nişanlanacağı gün hırsızhk suçundan tutuklandığını ve manevi yıkıma uğradığım vurgulayan Cıbık, haksız tutuklamaya karşı hakkım aramakta ısrarlı. Bunun ıçin her türtu yasal hakkım kullanacağım söylüyor. Cezaevınden çıktıktan sonra bir muhasebecide güç bela iş bulabUen 24 yaşındaki genç, "EUerime kelepce vuruiduğu günün akşamı nişan törenim olacaktı. Cezaevinde kaldığım ilk geceyi sessiz sessiz ağlayarak geçirdim. Uğradığım haksızlığın ıstırabı beni perişan etmişti. Şansım varmış kı suçsuzluğuma inanan kaytnpederim nişanı bozmadı. Cezjaevi günleri ve olayın şokunu atlattıktan sonra hakkımı aramaya karar verdim" dedi. (Fotoğraf: ÖMER YURTSEVEN) Gürkan, SHP'nin, CHP'nin tarihi devamı olduğunu söyUyerek, "Bunu da Umseyadsmtamaktadtr. Türkiye'de CHPmisyonunu sahlpsiz btrakmak demek; TürUye'yi Mustafa Kemal biHUmbfden yoksun hbnak demekttr. Böyle bir TurUyt, bbrtakan güç odakkmna, Türktye'yi yeniden yoğurmak ve Mustafa Kemal Türkiye 'sinden farkb bir Türklye yaratmak sansmı verir'' dedi. hkenderunıın kurtuluş törenleri İSKENDERVN (Cumhuriyet) Türk ordusunun lskenderun üzerinden Hatay'a girişinin 49. yıldönümü dün düzenlenen törenlerle kutlandı. Kutlama törenlerine temsili olarak şehre giren askeri birliğin adliye binası önünde karşılanmasıyla başlandı. Atatürk alanında düzenlenen törende anıta çelenkler konularak saygı duruşunda bulunuldu ve Istiklal Marşı eşliğınde göndere bayrak çekildi. Daha sonra Belediye Başkam Abdülkadir Kocabaş ile Garnizon Komutam Tuğgeneral Necati özgen, halkın bayramını kutladılar. Belediye Başkam Kocabaş, gunün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Törenlere Hatay Valisi Sami Oytun, SHP Genel Başkam Erdal Inönü, Genel Sekreter Fikri Sağlar, DYP Hatay Milletvekili Murat Sökmenoğlu, SHP Milletvekili Fikri Bilal ve kalabalık bir yurttaş topluluğu katıldı. Abdülkerim Zilnn DYPde SİİRT (Cumhuriyet) Ecevit hükümetinin Bayındırlık eski Bakanlanndan Abdülkerim ZUan'ın, Siiri'te düzenlenen bir törenle DYP'ye katıldığı toplantıda, kalabalık arasından biri Naztm Hikmet'e ait "Akın var akın" dizesini haykırdt, ancak dizeyi kimin söylediği anlaşılamadı. Bilindiği gibi DYP'nin bastırdığı bir broşürde de "Kadmlar" şiirine yer verilen Nazım Hikmet'ten "yasaklı şair" diye söz edilmişti. Bir süredir hakkmda politikaya atuıp atılmayacağı konusunda söylentiler dolaşan Abdülkerim Zilan, DYP'ye giriş beyannamesini imzalamadan önce, "DYP'yegirişimi anJayışla karşılayın" dedi. • "Bu parti meclisi, bu görevi yerine getirebilir mi?" Çok icterüikle ummak isterim. Ancak çok iyimser değüira. BugiBiku parti meclisinde kamuoyunca BaykalTbpuz ittifakı diye adlandınlan ittifakın ciddi bir agırhgı vardır. Bu parü içi grubun temel stratejisi, bekledikleri "x" gününe, özledikleri "hesaplaşme^ünUne" değin, partiyi, ciddi atıbmlardan geri tutmaktır. Istiyorlar ki, yönetim dışındaki bir arkadaşları, giderek bir "kurtancı" görünümüne kavuşsun ve gelecek kurultayda istedikleri "değişim" için ortam hazır olsun. Parti meclisinde yeterli sayısal desteğe sahip olduklan halde, yönetim sorumluluğunu almıyorlar. Bir ayakları ile yönetimde, ama büyük gövdeleri ile "yönetira içinde muhalefet"te kalmayı yeğbyorlar. Bir noktayı özenle vurgulamak istiyorum: Parti yönetimi, parti meclisi de dahil olmak üzere bir bütünlüğe ve tutarbğa sahip olmalıdır. Daha ilk gününden yönetime muhalif bir grup oluşturmak ve salt bu amaçla yönetim kadrolanna kurultayda talip olmak, bence doğru bir particüik anlayışı değildir. Yönetimi parçalamak ve onu desteksiz bırakmak hoş bir siyasal tavır sayılmamaüdır. "Siz de parti meclisindesiniz. Siz ne yapacaksınız?" Benim siyaset anlayışım, kendun yönetimde oldukca, yönetime yardımcı olmak ve katkı sağlamak yolundadır. Hem parti meclisinde kalıp hem de yönetime muhalif bir tavır almam. Payıma düşen her sorumluluğa ve yüke katlanınm. "Kcndinizi kurultaydan yenik çıkmış sayıyor mnsonnz?" Hayır. Bana hazırlanan bir "senaryo" vardı. Bu senaryoya göre, ben, bana muhalif ve karşıt unsurlarla çevrili bir yönetimde genel sekreterlik görevini yüklenecek ve kendi tükenişimi kendim hazırlayacaktım. Çıktım kurultayın önüne ve mertçe dedim ki, "Ya hem bana hem genel başkana uyumlu bir kadro sağlayın ya da beni bu ağır görevden bağışlayın." Kurultaydaki güç dengeleri, hem bana hem de genel başkana uyumlu bir kadronun oluşmasına elverişli obnadı, dolayısıyla da kurultay beni, bu görevden, bu aşamada, bağıslaımş oldu. Benim için sorun kapandı. Ama genel başkanın zorluğu sürüyor. Genel başkan bu TİYATROGÖSTERİ KDMEDİ DÛNYASINDAN 10 FİLM II. HAFTA YUKSEKLIK KORKUSU Yön: MEL BROOKS Oyn: Mel Brooks Pzt 1215 Sl 2115 Çrs 1900 Prş 1645 Cnr 1430 Cts 12 15 Pr 2115 520 19 06 MEHMET DULGER osm ORTAKOY SANAT MERKEZI MODA SINEMASI A KUITUR MERKEZ1 uZEN nUfTta bâytk 10TLI HEDIYE YJtı: MtCHEL LANG MONDV PİERRE PAZAR SIKLARI Yön: DIN0 RISI EDUARD M0UNAR0 Oyn: UGO T06NAZZI • ROGER MOORE UN0 VENTURA GENE VUDER Pzt 1900 Sl 1&45 Çrş 1430Prş 1215Cm 2115Cts 19J00 Pz 1645 ftiaria'mn Aşıkları ROBERT M I T f H l ' M JOHN SAVMîfc & A.MJCONCHALOVSKY "85'den GULUN ADI MISSION 'Zümmlerperişan oldu9 landır da acaba köylerde, mezralarda oturanlar, memleketin ikiaci sınıf vatandaşlan nudır diye soruluyor. Ses çıkmıyor" dedi. Tutarsız bir ekonomi poütikasımn zümreleri perişan ettiğini ve abm gücünu gittikçe düşürdüğünu ileri süren Dülger, "Ne sebeptense, bir tiırlü imha edilemeyen 45 bin ton radyasyonlu cay, def edilemeyen bir bela, bir güvensizük sembolu halinde tedbir beklemektedir. Doğu ve Guneydof a Anadolu'da, GAP dışında sadece karakol ve cezaevi yapılmaktadır. Bu bölgede, 32 cezaevi ve 58 karakol için 20 mil>ar lira ayrüırken, hastaneler için tahsis edilen odenek beş milyar lirayı geçmemektedir" dedi. NASTASSIA KINSKI 1980 Enly, Yabancı Fdm OSCAR'ı VUVDİMİR MENSHOV Pzt 14.30 Sl 1215 Çrş 2115 Prş 19JM Cm 16.45 Cts: 14.30 Pz 12 15 GIRGIR HAFIYE Yön: CUUIDE Z12I Oyn: COUICHE • GERARO DEPARDIEU Pzt 16.45Sl 14 30Çrş 1215, Prs 2115, Cm 1 9 0 0 Cts 1645 PZ 1430 9'DAN 5'E YJn: C. HIGGINS Oyn: JANE F0NDA D0UPART0N Pzt 2115 Sl 1900 Çrs 1645 Prş 1430 Cm 1215 Cts 2115 Pz 1900 Adres Deroboyu Cad Barbaros Pasaji No 110 0RIAKÛY/IST Tel 161 79 43 MOSKOVA GÖZYAŞLARINA tNANMIYOR VERAALENTOVA ALEXH BÛTOLOV • Seanslar donuşumludur g «»NSLAB \ı K > &* ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Diılger, Devlet lstatistik Enstitusü'nün, evdeki enflasyonun büyuk oranlara ulaştığını ilan ettiğini belirterek, "Her gün, bir öncekini mumla araüyor. Şerefesiz bir minarenin karanlık merdivenlerini durmadan çıkıyoruz" dedi. Yapılacak yeni zamlarm gazetelerin sutunlarını doldurduğunu vurgulayan Dülger, "zammı enflasyonun, enflasyonu zaralann izlediğini" söyledi. Dülger, dün Ankara'da düzenlediği basın toplantısında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde açık bir savaşın cereyan ettiğini savunarak "Şehirlerde oturanlar, bu uikenin has vatandaş GALERİLER Mahkemelik cami DENİZLİ (Cumhuriyet) Mülkiyeti önceden Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne ait olan, ancak sonradan imar planı uygulamasıyla 3 kişinin arsasıyla birleştirilip hisseli hale getirilen Feslıkan Camü'ndeki ortaklığın bozulması, hukuki sorun oldu. 1976 yılında yapılan imar planı uygulaması sonucu Mesut Çıknkçıoğlu, Hüseyin Caner ve Fatma Caner'in hisseleri, Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün hisseleri ile birleştirildi. Bunun üzerine arsa sahipleri ortaklığın kaldmlması için Denizli Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurdular. Mahkeme de ortaklığın satış yoluyta giderilmesine karar verdi. Ancak Vakıflar Bölge Müdürlüğü kararı temyiz etti. Konuyu inceleyen Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, ortaklığın satış yoluyla kaldınlmasım usul ve yasaya aykırı bularak mahkemenin kararmı bozdu ve "Taşınmazm imar parseli olması nedeniyle ifrazı mtimkün olmadığından taşınmazdan ayrılmasına olanak yoktur" hükmünü gerekçe gösterdi. SURURt BAYKAL 520 19 06 6 Özal yasaklara sığınıyor' terek, ıscılerın demokrasiye sahip çıkmalannı Başbakanın eleştirmesini kınadı. Baykal, işç leri baskı altında tutmaya çalışmannı kötü ve sonuç vermeyecek bir girişim olduğunu ileri sürerek Özal'ı siyasi yasaklara sığınmak la suçladı. Baykal, "Yasaklar ANAP'ın veünimetidir. Yasaklar olmasa>dı bugün ne ANAP ne de Özal olurdu. Özal ne yaparsa yapsın tarih kesin hükmunü vererek Özal'ı ve ANAP'ı siyasi yaşamdan tiımuyte silecektir" dedi. Süper emekliliği de eleştıren Baykal, Çalışma Bakam'nın "yalan söylediğini" öne sürerek Tkşçıoğlu'nu kınadı. Val îko Sanat Gale:rileri sunar: 7 TEMMUZ30 AĞUSTOS 1987 1 TEMMUZ 1987 ATATÛRK'un getışının 60 yılında Gençltk v?n 3 Resım Sergısı MERHABA ISTANBUL SEVDA GÜLER 111 Teaau m t 10.0S1B.M BİRLEŞİK3ANATCVLERİ GÛZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ YETENEK S1NAVURINA HAZ1RLIK KURSLARI Adres Ac badem Cab Sıte Çarşıs Nc 1 7 (Marmara Unıversıtesı Guzel Sanatla' c akultes, karsısı) Tel 339 83 79 (sabafı 9 00 akşam 22 00 arası) tatbıkı ^ r* S K.7 Tek. tfr. M|Mta|Ba E v L M M ü Vakko/ Beyoğlu Vakko/İzmir ERDAuAKSEL/HALEARPACIOoLU/TDMURATAGÖK/BEDHİBAYKAM CANAN B E Y K A L / C E N G İ Z Ç E K İ L / O S M A N DİNÇ/AYŞEERKMEN AOEM G E N Ç / S E R H A T K I R A Z / G Ü L S Ü N K A R A M U S T A F A / F Ü S U N O N U R K E M A L O N S O Y / İ S M A I L S A R A Y / Y U S U F T A K T A K / A P E M YILMAZ Fıkret Mualla RüGıın Sergıss AdnanVarınca Resın Sergısı ÖNCÜTÜRKŞANATINDANBİRKESİT KOLEKSIYOK I U I II L II H I > I > I N K A T K I L A R I T L A GERCEKLESttlSTIR 316TEMMUZ1987ATATURKKÜLİURMERKE2Iİ1S.ULUSLARARASI ISTANBUL FESTIVALI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Meclis Grup Başkan Vekilı Sururi Baykal, Başbakan Turgut Özal'ın "Hayaündan memnun olmayan kimseyi görroedim, Türkiye refah içindedir" diyebildiğini belirterek, "Bunu söyteyenin kör ve sagır değil, aynı zamanda deli olması lazım. Vaşamından memnun olanlar, olsa olsa Özal ailesi ve şürekâsıd;r" dedi. Dun DSP grup odasında bir basın toplantısı duzenleyen Sururi Baykal, demokrasi ile işçi hakları arasında değişmez bir koşutluk bulunduğunu, demokrasiden uzaklaşmanın bedelini en çok emekçılenn ödedığini belir