19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHÜRİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yaratıcı olduklarını kabul etmeliyiz. Ancak ne bu iletişimin karşıhklı verici ve ahcılan bugün aramızda ne de kullandıklan imler bizim için anlamla dolu. Bir zamanın yerine göre sevimli, gözalıcı, şaşırtıcı, daima insan dokunuşu ve soluğuyla canlı işaretleri (im'leri), işaret olmaktan çıkmıştır artık. İletişimin bitüği yerde onlardan kalan tek şey geçmişi çağrıştıracak izlerdir. Daha doğru olarak, iletişimin imkri bir donüşüme uğrar burada, kayıtlara donüşur, yani belki de aslında oldukları şeye. Kayıtlar •'anlam'"! yakalamatutma aracıdır, yoksa kendilerinden anlamlı değildir. " A n l a m " ilkin iletişim içinde ortaya çıkar. İletişimin durduğu yerde de yok olur. Diyelim ki şu satırları yalnız bugunku okuyuculanmın okuması için değil, "gelecek kuşaklar" için de yazıyorum (olümlu yazarın son umudu!), ama ben bu satırlarımın bugünkü iletisini geleceğe de taşıyacağını nereden bileyim. Kesin olan tek şey, mürekkebim silinmezse, bu yazdıklanmın onlara verilmiş, verilecek anlamın ötesir.de birer kayıt olarak kalacağıdır. Öyleyse, yaşasın kayıtların anlamsızhğı! Mürekkebim aksın da, aktığı yerde kalsın! Vucut orada durursa, belki bir çeşit ruhgöçü yoluyla oraya, yani cesede yeni bir ruh (yeni bir anlam) girer. Tabii buna değecek bir vucutsa. lam"ı hazır olarak sunmaz, ama ilkin düşündurürler. Burada geniş bir soiuk alabilir ve hümanizmacı görüşlere saygınlığını yeniden kazandırabiliriz. Tarih. iletişimin bütünüyle yok olduğu alan değildir, belki de daha çok yeni bir iletişimin kurulabileceği alandır, geçmişle şimdi ve dolayısıyla şimdi ile gelecek arasındaki iletişimin. Bu da sınırlı, tek yanlı kalmaya yargılı görüşlerin ötesine geçmek, kayıtlara evrensel bir iletişimin verebileceği asıl, doğru "anlam"lan düşünerek yüklemekle olur. Bizde bu yolda başlangıç çalışmalan yapıldı. Estet yaklaşımlarıyla daolsa, Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyuboğlu ve arkadaşlan, Anadolu topraklarındaki antik Yunan külturü kalıtıyla böylesine yeni bir iletişimi denediler. Doğan Kuban'ın, Mimar Sinan'ın yapıtlarında kubbe ağırlığı ve merkezsel yapı dolayısıyla rönesans mimarlığına yakınlık bulgulaması ve bunu Türk toplumunun bilinçaltı eğilimlerine bağlaması, bilimsellik yönünde atılmış bir adım ve buradaki kavramlarımız açısından "kayıt"lara yeni iletsel anlam kazandırma yolunda ilginç bir denemedir. Macit Gokberk'in felsefe ve kültür tarihi, Ekrem Akurgal'm arkeoloji ve kültür antropolojisi açısından, düşünce özgürlüğünü Türk kültürünün tarihsel arka planı olarak vurgulayan görüşleri geçmişi bugun açısından anlamlandırma girişiminin başka örnekleridir. Ben burada şunu eklemek istiyorum: Tarihsel kayıtların bize yaptıkları çağn, temelinde düşünce özgürlüğüne yapılan bir çağndır; çünkü onların anlamları ancak düşünerek onlara verebileceğimiz "anlam"dır. Bu özgürlüğün gerçekleşme biçimi ise bu tür çahşmaların bilinçli ve kökten varsayımım, tarihsel kayıtlann anlam boşluğundaki anlamı yakalamak olacaktır. Ama bunun için ilkin o güzelim boşluğu görebilmek ve ona dalabilmek gerek. 4 TEMMÜZ 1987 TarJhi Anlamlandırmak Tarih, iletişimin bütünüyle yok olduğu alan değildir, belki de daha çok yeni bir iletişimin kurulabileceği alandır, geçmişle şimdi ve dolayısıyla şimdi ile gelecek arasındaki iletişimin. Bu da sımrlı, tek yanlı kalmaya yargılı görüşlerin ötesine geçmek, kayıtlara evrensel bir ilaişhvin verebileceği asıl, doğru "anlam"ları düşünerek yüklemekle olur. PENCERE "Sivil Darbe?.." "Eski tüfekler" Parmaksız Hamdi'ye çok kızarlar. O dönemde Emniyst Müdürlüğü eski Sansaryan Hanındadır. Parmaksız Hamdi, solcularla uğraşan polis şefidir. Ama Hamdi bu işi keyfinden yapmıyor ki!.. Adamcağıza görev vermişler. Emirler yukardan geliyor. Parmaksız Hamdi Beyin çoluğu çocuğu evde; "sicil amiri" tepesinde. Ancak "üstün görev" anlayışıyla çalışırsa, solculann canını adamakıllı yakarsa "Parmaksız" masasında oturabilecek. Komünistler, sosyalistler, solcular, hümanistler de rahat durmazlar ki!.. Dergi çıka rırlar, şiir yazarlar. sakıncalı fikir üretirler, kimi zaman örgüt bile kurarlar. Hamdi Parmaksız, yaman bir uzman, bütün solcuları adıyla sanıyla ezbere bilir; "devtef düşman/an"nı izler, kovuşturur, yakalatır, işkence yaptırır. Eski solcular polise çok kızarlardı; bu öfke Parmaksız Hamdi'de odaklanırdı. * O dönem artık geride kaldı; solculuk polisin başa çıkamayacağı kadar yaygınlaştı; ancak ordunun üstesinden gelebileceği bir gelişme gösterdı; demokrasiyle özdeşleşti; büyük partilerin programlarına yansıdı; sıyasal iktidara doğru tırmanışa gecti. Bu kez sıkıyönetim komutanları ülkede zaptıraptı sağlamak için görevlendiriloi. Komutanlann arasında sertliği sevenler az değildi; eski İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Necdet Öztorun bunlardan birisidir. Şimdi Öztorun kaydı diye herkes demokrasi şarkılan söyleyip adamcağıza yükleniyor Birdenbire "sivil darbtf' coşkusu ortalığı sardı. Askeri 12 Eylül yönetiminin iktidara getirdiği Turgut Özal, bir anda demokrat oluverdi. Ordu'ya karşı gizli ya da açık tepki, bütün basında yankılandı, dalgalandı. Ne olmuştu? Turgut Özal gelecekteki bir askeri darbeyi şimdiden mi önlemişti? Yok canım... • Askeri müdahalenin Türkiye'de gündeme nasıl girdiğini yaşayarak öğrenmedik mi? Bizimki gibi "Amerikstnm kucağına oturmuş" bir ülkede "sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aşarsa" büyük sermaye düzeni için "tehlike" başlar. Demokrasi, işçilerin sendikalaşması, koylülerin kooperatiflerde örgütlenmesi, emekçi halkın sol partilerde bütünleşmesi, üniversiteli gençlerin dernekleşmesiyle gerçekleşmeye dönüşmez mi? Eğer bütün bunlar engelleniyorsa, fikır özgürlükleri yoksa, demokrasi de yoktur. Halk uyanışıyla hak istemleri sıyasal yaşama yansır; yasal veya yasal olmayan gösteriler başlar; halkın ve aydınlann ellerinde dovizler dolaşır: "Sömürüye karşıyız / kahrolsun emperyalizm I Amerika defol I özgürlük istiyoruz I yaşasın demokrasi I sosya/ıst Türkiye I emekçi halk iktidarı istiyoruz." Ekonomik yönetim büyük sermaye iktidarının elinde yozlaşmıştır; gelir dengesizliği uçurumlaşmıştır Ne yapmak gerekir? Sıkıyönetim ilan edilir, ordu imdada çağrılır, halk uyanışı ezilir. • Peki, ya ordu devreye girmek istemezse? O zaman asker kesiminde "yüksek görev anlayışt"ru devinime geçirmek gerekir. Bu "marifef, 'kucağında oturduğumuz Amerika'nın" elindedir. Vaşington, çıkanna uygun görürse ülkede "destabilizasyon" siyaseti uygular. Sağ sol, Alevi Sünni, servet sefalet çelişkileri üzerine çatışma ve kavgaları pompalar, kanlı eylemlere dönüştürür. Ortalık birbirine girince ordudaki komuta kademesi "üstün görev anlayışıyla cumhuriyeti koruma ve kollama" zorunda kalır, bu eğik düzeyde "müdahale meşrulaşır" Sonra yukardan aşağıya ışleyen asker sivil ortak yönetiminde iç ve dış sermayenin "güvenlik ve ekonomik programları" acımasızca uygulanır. * Bir generalin emekliye ayrılmasıyla yukardaki tablonun değişebileceğini sananlar düş görüyorlar. 12 Eylül askeri hükümetinin Başbakan Yardımcısı Turgut Özal, bir "sivil darbe" yapmıştır; ama bu darbe, askeri yönetimin yasalarını, sivil görüntü altında yürütmek biçimindedir. Doç. Dr. ÖNAY SÖZER Daha çok politik felsefe alanındaki maddeci görüşleriyle tanınan Thomas Hobbes'u (15881679) çağdaşı John Locke'la biriikte günümuz imbiliminin öncüleri arasmda sayraak gerekir. Hobbes, özellikle De Corpore adlı yapıtında imlerle, göstergelerle uğraşmış, genelgeçer bir kavram dili yaratılmasına ve sembolik mantığa önemli katkılan bulunan Leibniz'i buradaki görüşleriyle etkilemiştir. Hobbes, bu yapıtında Türkçeye "kayıl" diye çevirebileceğimiz "monimentunı" ile gerçek ve asıl anlamında im ya da göstergeyi işlevleri yönünden birbirinden ayırt eder: İmler ya da göstergelerin işi bize düşünceleri bildirmektir, oysa kaynlar bsze aynı düşünceleri anımsatırlar ya da onlan aklımızda tutmamıza yardımcı olurlar. Bu anlamda yalnızız kayıtların onunde: Göstergeleri başkaları için, onlara bir şey iletelim diye kullanırız, oysa kayıtlar bizim için vardır, böyle oldukları ölçüde de iletişimin dışına düşerler. "Hafızayı beşer nisyan ile maluldür". Belleğimizin bizde yarattığı güvensizük karşisında kısa kısa notlar alırız, bazen yalnız bizim okuyup anlayabileceğimiz notlar. Hobbes, kayıtların saptayıcı, arumsatıcı işlevleriyle asıl anlamındaki "im"lere temel olduklarını vurgular: İleüşim işlevi taşımayan, butünüy le kişiye ozel kayıtlar düşunebilirim. ama tersini, yani saptayıcı, anımsatıcı işlevi hiç olmayan imler düşunemem. Hobbes hakh olabilir: Gerçekten de orneğin arkadaşım x"e ne söyleyeceğimi anımsamazsam, onunla iletişimde bulunamam. Ancak burada bu konuya girmeyeceğim. İletişimin imleri kayıtlara dönüşür Beni, daha çok imlerin anımsatıcı ve iletici işlevlerinin ilişkisi, bunların ıç içeliği, gereğinde bu işlevlerin birinden ötekine geçilebilmesi, bu geçişlerin dayanakları, sonuçları ilgilendiriyor. Bu ilişkiye belki de en güzel ornek, bize tarihıen, toplumsal geçmişimizin derinliklerinden kopup gelerek kalan kayıtlardır. Bir padişah fermanı, Baltaa'nın Katerina'ya yazdığı mektup (\ar mı bilmiyorum, ama niye olmasın!), minyatürler, mezartaşı yazıtlan, mimarhk yapılan, tüm anıtlar... Bütün bunlar bir zamanlar bir şey iletmek için yapılmışlardı: Okuyanın seyredenin gözünde taşıdıkİarı '"anlam"la canlıydılar. Bütun bu yapıtlarda kullanılan imlerin \ ericisi olduğu gibi bir de alıeısı vardr. Yazan, çizen, yapanın iletisinin kendisine yöneldiğini okuyan, temaşa eden ya da kendisine adanan kişi. Armağan edilen bir yuzuk de kuşkusuz anlamlı bir imdi; verenle alan arasında, bugünkü gibi bir muze köşesinin süsü değil. Kitle iletişim araçlannın olmadığı bir dönemde insanların birbirine haber iletmek için çok daha Tarihiletişim ilişkisi Ruhgoçu. dinselmetafizik bir inanç. Eski Yunanistan'da Pythagorasçılar bir vucuda yeni ruhun girmesiyle onun denge ve uyumunun sağlanmış olacağına inanıyorlardı. Bu öğretiye inanmayanlann da şimdi andırışma yoluyla söyleyecekİerimi doğru bulacaklannı umuyorum. Tarihsel kayıtların kendilerinde bir anlamı yoktur, ama onlara yeniden " a n l a m " aşılanabilir. Bunun da yolu vardır: Kayıtlar doğrudan doğruya bir 'anlam'a vardırmaz bizi, ama anımsamaya, araşlırmaya, düşünmeye çağınr. Duşünme içeriğimiz olan "an OKTAY AKBAL EVET/HAYIR OKURLARDAN Bağdat Cdd yvni ııygıılama Bağdat Caddesi'ndeki trafık akışınm lek yönlü duruma geürilmesi üzerine, esnaftn bu uygulamaya gösterdiği tepkiyi basmdan izledim. Halkın da sıkıntısına yol açan bu konu üzerine bazı unsurları ilave etmek istiyorum. Sadece trafik akışını sağiamayı amaç edinen sorumlular, ne yazık ki halkı düşünmemişlerdir. Bir kere, kalabalık bir yörede, Kadıköy Bostancı yolunu bir otoban haline getirerek. gidiş ge/if yönlerini bir kilometre kadar bir mesafe ile ayırmak uygar ülkelerde pek rastlanmayan bir olaydır. Gerçi böyle yapmakla trafık akışı hem de saatte hemen hemen 80 kilometre hızla, sağlantmştır. Ancak iki caddenin, (Bağdat ve Cemil Topuzlu Caddeleri) tek yönlü yapılması yüzünden halkın çektikleri sıkınlı. hızlı trafık akışını memnunluk ve gururla seyreden sorumluları, biraz olsun, düşündürmelidir. Bu caddelerde karşıdan karşıya geçmek artık çok tehlikeli olmuştur. Halk, özellikle yaşular ve çocuklular kolaylıkla bir kazanın kurbanı olabilirler. Gene de Bağdat Caddesi'nde, Kızıltoprak 'la Bostancı arasındaki birkaç kavşakta trafık lambalan olduğundan, arabaların buralarda durmasnia yol kısa sürelerle açılır gibi oluyor, karşıdan karşıya geçme imkânı bulunabiliyor. Ancak burada da yan sokaklardan çıkan arabalardan otürü çok dikkatli olmak gerekiyor. Cemil Topuzlu Caddesi'nde ise. trafik hiçbir trafik lambası engeli ile karsılaşmadan re durmadan hızla akıp gidiyor. Dörı sokağın kesiştiği Doktor Faruk Ayanoğlu kavşağındaki trafik lambalan sadece yanıp sönup uyarı isareti veriyor ve bu caddede guya radarla hız kontrolu yapıhyor. İşte asıl bu caddede karşıdan karşıya geçme ciddi bir sorun halini almış, yayalarm hayatı, sürücülerin insafma kalmıştır. Kadıköy Bostancı yolunun gidiş geliş yönlerinin bir kilometre kadar bir arayla aynlmış olması, tstanbul yakasmdaki işlerinden akşam Bağdat Caddesi yöresindeki evlerine dönen halkımızın büyük sıkıntı çekmesine neden olmuştur. Kadıköy'den dolmuş veya otobüsle gelen ve Bağdat Caddesi'nin kuzey kesiminde (demiryolu tarafında) oturan kimselerin, Cemil Topuzlu Caddesi'nde inmek zorunluluğundan, evlerine yaya olarak gidecekleri yol bir kilometre uzamışıır. Hele bu kesimin içerlerinde oturan kimselerin yürüyecekleri yol yarım saatten fazla sürebilir. İşlerinden yorgun argın dönen halkın, özellikle kış aylarında çekecekleri azabı düşünün! Ziverbey'den gitmek de sorunu halletmeyecektir. Birbirinden bir kilometre uzak olan iki caddeyi böyle iki tek yöne ayırmak. sonuçlar düşünülmeden yapılmış yanlış bir harekettir; bu yanlısın bir an önce düzeltilmesi gerekir. Bu yeni düzenlemeye ilk tepki, ekonomik durumları sarsılan esnaftan gelmişür. Eski hale dönülmesi için bir imza kampanyası açacakları anlaşılıyor. Ancak fiziksel ve nıhsal sıkıntılar çekecek kesimden hiçbir ses çıkmamaktadır. Bu suskunluğu halkımızın disiplin ve düzen anlayışına vererek teselli bulalım. Prof. İRFAS ANKARA ŞAHİKBAŞ Şu Temmuz Sıcağında... Temmuz, eylemler, devrimler, atılımlar dönemidır. Sıcaklann dayanılmaz çizgilere gelmesinden mi kaynaklanırtoplumdaki patlamalar, degişimler? Ulusal bayramlann çoğu hep temmuz ayına rastlar. 1987 yılının temmuzu bizim için de oldukça hareketli başladı. Genelkurmay Başkanlığı'nda beklenmeyen değişiklik; SHP'nin yeni tüzüğünün, programının onaylanması; yeni bir yönetim kadrosunun oluşturulması bırbirinı izledi... Önce SHP konusuna gelelim. SHP'nin yakında kamuoyuna ayrıntılanyla sunulacak olan programı büyük bir çalışmaya dayanan yazılı bir belgedir. SHP ıktıdannda bu programda yer alan bu görüşler, kararlar, saptamalar uygulamaya konulursa, ülkemiz ve halkımıza, çağdaş uygarlık, insan hak ve özgurlukleri alanlarında büyük gelişmeler sağlanmış olacaktır Olağanüstü kurultayı ızleyemedım. Bir soğukalgınlığı bunu engelledi. Ama duyduklarıma. okuduklauma göre Genel Başkan İnönü, SHP'de etkisini, ağırlığını gün geçtikçe daha cok duyurmaktadır. Bunun sosyal demokrasinin halkımıza kazandıracağı olanaklar açısından büyük önemi vardır. Bilindiği gibi demokrasilerde lider'ler büyük etkınliğe sahiptirler. İlkeler önde gelir elbet, ama o ilkeleri yaşama geçirebilecek yetkideki liderlerdir toplumlarda güven uyandıran... Sayın Erdal İnönü'nün liderliği bugüne dek alışmadığımız bir özellik taşıyor. Sağduyuya, bilime, karşılıklı saygıya, ulus sevgisıne. Atatürk'ün yarattığı devrimci Türkiys'nin temel ilkelerine bağlılık, Erdal İnönü'nün başlıca nitelikleridir. S.HP içinde yönetime gelmek isteyen Gürkancı, Baykalcı ya da İlkeli Yaklaşımcıların ise kendi içlerinde gerçek bir sağlamlık, bir bütünlük gösteremedikleri de bu kurultayda ortaya çıktı. 12'ler olarak bilinen SHP 'solcu'larının oluşturduğu Yaklaşımcılar, kişisel hesaplarla bölündüler; kimi Baykal'la, kimi Gürkan'la anlaşmanın yolunu aradı. Doha doğrusu birey olarak yonetime gelmentn hesabmı yaptı. Böylece İlkeli Yaklaşımcıların hiç de öyle sağlam bir 'ilke'lere bağlanmadıklan, kendılerini kurtarmanın peşinde oldukları anlaşıldı. Oysa 12'ler yayımladıkları bildirilerle. açıklamalarla (ki ben de bu sütunda böyle bir ilkeli girişımi desteklemiştim) bırtakım sağlam ilkeler çevresinde anlaşmış bir 'sol grup' oluşturdukları kanısını uyandırmışlardı. Ne var kı kurultayda bu 12'ler Gürkan'la. Baykal'la uzlaşmalara kalkışıp. kendi 'ilkeli' bütünlüklerini bozdular. Bu yüzden de bu grubun içindeki değerli kışiler. ilkelere içtenlikle inanan kişiler, yeni yönetim kadrosunda yer alamadılar. Şimdilik görünen Sayın Erdal İnönü'nün kurultayda gücunü kabul ettirdiğidir. Bu da SHP açısından yararlıdır. Gerçek kurultay ise kasım ayındatoplanacak olandır. Beş yıllık yasakların kalkması, halk oylaması sonucu on yıllık yasaklıların da güncel politikaya katılmalan, bütün partilerde olduğu gıbı SHP'de de yeni dengeler yaratacaktır. Yönetime, genel sekreterliğe. genel başkanlığa yeni adayların çıkması kaçınılmazdır. Önemli olan SHP'nin yeni yönetim kadrosunun bu beş altı aylık süre içinde sosyal demokrasi çizgisinde yararlı çalışmalar yapabilmesidir. Atatürkdevrimine baglı halk yığınlarının şu andaki tek umudu SHP'dir. SHP'den, geniş yığınların güvenini kazanması, ic çekişmeleri bir yana bırakıp. halkın mutluluğunu kurmak . ıunda savaşım vermesi beklenır. • * • 3 YAZARDAN 3 YENİ KİTAP Ayla Kutlu'dan roman Amaç dışı kullanım iki yıldır duzenlenmekte olan Cağaloğlu 'ndaki Nuriosmaniye Camii avlusu, bazı şahısların oto parkı haline getirildi. Yapılan düzenlemelerle iyi bir turizm görüntusit kazandınlan cami avlusuna son zamanlarda grup halinde turistler girerek gezmektedirler. Ama ne gariptir ki, cami avlusuna açılan kemerlerin altında 56 tane Mercedes marka araba park ediyor ve akşama değin burada bırakılıyor. Bu araçların arasından turistler güçlükle geçerek cami avlusuna girebiliyorlar. Çok da çirkin bir görüntü oluşturuyor bu araçlar. Soruyoruz yetküilere, bu cami avlusu, iyi bir turizm görüntüsüne kavuşturulmak için mi iki yıldır restore ediliyor, yoksa söz konusu Mercedeslere park yeri için mi? Turizmi olumsuz eıkileyen bu durumun sürafle ortadan kaldırılması gerekir. Bu Mercedesler, Diyanet Y'akfı çalışanlarının araçları dahi olsa, buraya bırakılmaktan men edilmelidir. Yatandaş olarak bu çirkinliği bundan böyle görmek istemiyoruz. BİR VATASDAŞ Tank Dursun K.'dan oykü Ahmet YurdakuJ'dan roman Ahmet Yurdakul ayla katlu Tknk Dursun K. omrüm, ömrüm.. Kahramanlar Ölmeli ^ CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ •^ KONYA TEMSİLÇİLİCİ'NDE İMZA GÜNÜ AHMET TELLÎ 4 Temmuz 1987, 14.30 Cumhuriyet Kitap Kulubu Konya TemsilciliSi / İNTERKON Iş Merkezi İlke Kitap ve Video/Zafer Meydanı, Ergun Pasajı, No:9/1 hoşçakalumut Ayla Kutlu'nun diger kılaplan Tank Dursun K.'nın dığer kitaplan: Temmuz ayına girerken önemli bir başka olay da ANAP hükümetinin, Genelkurmay Başkanlığı'na gelmesi beklenen Org. Öztorun'u bu göreve getırmeyişidir. Bugüne dek bir 'sivil' yönetimin bu denli açık biçımde askerleri ilgilendiren bir konuya el attığını görmedik. Başbakan Özal, 'Ben Öztorun'u istemiyorum' diyor. 'Neden' diye sorulunca inandıncı yanıt da veremiyor. Öztorun ise bu duruma kendisinin Atatürkçü olmasını neden olarak göstermektedır. 12 Eylül sonrası askersel yonetimin önde gelen generallerinden biri olan Öztorun'un 'Atatürkçülük' derken neleri anlatmak istediğini bilemiyoruz. Çünkü, 12 Eylül sonrasında gerçek Atatürkçülüğe ters düşen pek çok iş yapılmış, pek çok karar alınmış, bunlara ne Sayın Üruğ ne de Sayın Öztorun itiraz etmemişlerdır. Özal hükümetinin Öztorun yerine Torumtay'ı yeğlemesinın ardında başka görüşler, düşünceler de yok mudur? Konu. yalnızca iki kişi arasındaki bir anlasmazlıkla mı sınırlıdır'' Bunların yanıtını daha sonra alacağız. Şimdilik görünen Özal'ın kendi yetkisinın sınırlannı her gün biraz daha aştığı, 12 Eylül'den sonra askerlerin desteğiyle işbaşına getirilmiş. yine askerlenn güvenini kazanarak başbakanlık koltuğuna oturtulmuş bir polıtıkacının bu hızlı ılerleyişinin hangi çızgiye kadar dayanacağıdır. 1 Cadı Ağacı..10O0. TL 2. Tutsaktar... 1500 TL 3 Husnüyusuf Guzellemesi 900. TL a. Bir Coçmen Kuştu 0 . . . 1300 TL 5. Kaçış 1 5 0 0 . TL 5 islak Cuneş.1300. T L Yazarın diğer kitabı: 1. Kurşun Ata Ata Biter 1000. TL. 2. insan Kurdu 800. TL. 3. Ona Sevdığimi Soyle 900TL 4. penizin Kanı1700 TL. 5 iyi ceceier Dünya 1300 TL. Körfez Ustü Yılüız Cezer. 900 TL. • 5300 TL den 32 sınar.şierınız ıçm havaie va da camga puu gonflp nnız • Ouemelı siDanştertmzae Dosta masrafa oflemelı Bedelıne eklenır "0 OOOTL uzerıncfekı sıparışlertmze ' 20 ındinm uygutanır SİRKÜLER BALİ MAKİNA SANAYİ VE TİCARET ANONİM SİRKETİ'nden TASARRUF SAHİPLERİNE DUYURULUR. Ş'ket TIIZ. alîı ayda bir *aız caemei °p 49 saDıt faızh 1 îerl.D tahnilerı 15 7 87 îarıhınden ılıtaren OSMANLI BANKASI A S MENKUL KIYMETLEB VE YATIRlM MERKE2I nde satısa suKılacaktır ISDu tahvıllerın fıalka arzı. Sermaye Pıyasası Kur j l u nun 2A 6 1987 lanh ve i05'B9 sayı'ı ıznıne cayannakiadır Ancak bu ızın tahvılte'ımız ve oriaklığım zın ku r ul ya da kamuca tekefiulu antam ^a gelmez BİLGİ YAYINEVİ: Meşruti yet Cad. 46/A YenişehirAnkara Tel: 131 81 22 1 3 1 1 6 65 BİLGİ DAĞITIM : Babıali Cad. 19/2 CağaloğluİST. Tel: 522 52 01 1) ORTAKLIĞIN. Al T'CARET U ' J V A N I B. MEHKEZ ADRESı C. SERMAVESI BALİ MAKİNA SANAVI VE TICABET A S Perssm&epazar' Cad Na 1214 Kara^oyıSTANSUL GÜLAY POLAT (AKPINAR) ile BURHANETTİN POLAT evlendiler. 3.7.198'' Fatih NTERNATIONAÜLOMPANY SEEKS QUALIFIED STAFF İP EXECUTIVE SECRETARY '^rife Enghstı arö T^rkısh • Drevıojs e<oene~ıce o' runnirg busy oitce • ıJas supeı\,sed people Defore • Knovvfedpe of bus/ness compufers oreferable 1'iESAS SERMAYES1 120 3OC 000 TL 2 ) ODENM'Ş SERMAVESI 120 3ÛC 3 0 0 T L D) FAALIVET KONUSU Sanayı U'unıec Tcaret. ıthaiat hracan e Mjrressıiı gı Eı SURESI Sınırstı T'ı Çıkarılacak la^vıiıeroen sağianaca^ ton ıs'etr^e se'mayesı ^tıyacın.r kafsılanT\asırda «.jttan lacaM ' 2) IZAHNAMENIN A) YAMNLANDIĞI T 'ICABET SICILI GAZETES nır TARİH VE NUMARASI 1 >" ) 9 8 7 1798 " B) rALKIN INCELEMESINE ACIK TUTULDJĞU YER OSMANLI BANKASl A S MEMKU KIYMETLEP VE >AT|RIW MESKE2I Baıkalar Cad 35J37Karaiov'ISTANBUL TEŞEKKÜR Eşim LALE AKYUZ'ü başarılı bir ameli>atla sağlığına kavuşturan lstanbul Tıp Faküliesî Genel Cerhahı oğretim üyelerinden saym Doc. Dr. ADMINISTRATOR • Spealereoavvnte f:igf'S . ana Tu'msh • Mınır^^r^ 2 vears prevcjs exoene n ce ın Ankara • 'ypı^g capabıii+ıes essentıat h 3) CIKARILACAK TAHVILLERIN. A) ITIBAHI DEĞERLEPI TUTARI VE TERTIBI B) KUPURLER ITIBAR|v L E DAĞILIMI KUPUR DEĞERı SAYISI ~'8ÖTADFT 324 ADET 504 ADET Cl SATiS SURESI 0! TOPLAW TUTARI 18 000 000 TL 162 000 000 TL 180 000 000 TL '80 000 000 Mlu IYUZSEKSEK TL 1 tertıp ON TURK URASII Y1LUK'87 1 0 C A K 1986 / 3 1 A R A L I K 1 9 8 6 Büyük boy, lüks ciltli, 560 Sayfa, 4500 TL (KDV dahil) Cumhurryet Diğtr yılhk fiyatUın: 1981 YILLIK I982I9S3 YILLlCl 1984 YILLIK (ClLTLl) 1985 YILLIK (CİLTLİ) 1985 YILLIK (CİLTSİZ) 1986 YILLIK (CİLTSİZ) 1986 YILLIK (ClLTLl) A1İAKYÜZ Doç. Dr. Yılmaz Buyük, Dr. Erol Mehmetali, Dr. Abut Kebudi ve Dr. Aydın Zilan ile hemşire Yuksel Kaçar'ın yani sıra, Dr. Ne\in Kanan yoneumındekı Florance Nighüngale Hemşırelik Yuksekokulu öğrencılerine en içten duygularla teşekkur eder, saygılar sunarım. W SECRETARY eoo/vvrjîe Enghsfı ana Turk'Sfo ' Typ^g csuaiıfıca'ıons essentıa! (includıng d>ctGpı~one anct use o' nord P'ocesso') '"DCÖÖO^~TI~ 500 000 • TL İDRİS AKYtZ B= RECEPTIONISTTELEPHONIST • Sc&o* reao',\T'<e Engı.sh and TLrk*sh • fos uMısea telex and iacs.n^ıle • Typtng qjaiıfıcations preferrea :: E) r) Gı Hl BAŞLA\GIC TARİHİ 15 ~ 1987 BITİŞ TARİHİ 31 7 1987 ERKEN ODEMEYE ILIŞKIS ESAS VE ŞARTLAR (Tahvıl sahıplen. tahvıllerını. 31 7 1989 tanhınden ıtıDaren ıslenıldığı an ısiem.s faızle'ı ile bı^ıkte paraya cevıreöılırler ) SATIŞ FIYATI Ckarılacak tahvıller satıs sures ıcmde nomırıal dcğer>n °c 5 eksığı ile satılaca^:ır Tahvıllenn tamam. hamılme yazıtvdır VADESI 3 yıı OOEMESIZ OONEM SURESI 2 yıl IYILLIK 1000 25003S003500.3000.30003500. "MAVI DÜNYA'YA GÖNİL VERENLER. I) TAHVILLERIN OOEME PLANI ODEME TARİHİ 31 1 1988 31 7 1988 31 1 19B9 31 71989 31 1 1990 31 7.1990 TOPLAM 44 44 44 44 44 44 FAIZ 100 100 100 100 100 100 000 000 000 000 000 000 TL TL TL TL TL TL ANAPARA 180 000 000 TL 180 000 000 TL p* BAR PERSON • Speak Engush ard î'L.rkısh • prev,cjs etDenence m bar or confeen nec&ssary § t TEMMUZ 1987 " SAYi: 39 SALARIES NEGOTIABLE, ATTRACTIVE BENEFITS Please SLpply fut! CVs enc'osmg photographs To The manager. Geltncık 11/16 Kavakhdere ANKARA 564 600 000 TL "Denizde ve Evinizde" J) FAIZ VE ANAPARA CDEME >ERI OSMANLI BANKASl A Ş MENKUL KIYMETuER VE YATIRIM MERKEZI Bankalat Cad 35/37 Karakoy / ISTANBUl 4) ANAPARA VE FAIZLERIN ODENMESINİ TAAHHUT EDEN KİŞİ YA DA KUR'JM YO<TIJR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle