19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHVRİYET, 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Frenkçe kökenli "sivil" sozcügü. cmlisation (uvgarhk)'dan gelmekle bırhkıe, yalmz "uygar"lar değil asker olmayan (unıformasız vatandaş)'lar ıçın de kullanılmışur. Demokrasi ilkeleriyle bağdaşmasa bıle askersıvil aynmı evrensel ve tarıhı bir olgudur. Darbelerden once vardı, sonra da surecek gıbi gorunuyor Cumhuriyetimızin ılk yıllarında, askerlerle öğrencılere ucuz hızmet tarifelen uygulanırdı. Tarife ve sınıf aynmı giderek yaygınlastı, kurumlaştı. Kimi ayrımlar ayrıcalık oldu. OYAK sanayici oldu; MEYAK tasfıye edildi. ORKO ulusal bir kunım oldu, sivil (memur) kooperatifleriyse kantın duzeyinde kaldılar. ayrımlar goruluyor askerle sivil arasında! Söz gelişi, Harbiye ve Bahriye'ye ahnmayan ImamHatıplilerın MulkiyeUen ve Tıbbiye'den mezun olmasmda sakınca görulmuyor. Sıvıl eğıtıme avrılan odenekler ve yapılan yatırımlar, askeri eğıtıme (devletçe) sağlanan olanaklar yanında giderek kuçulmektedır. Sıvıl eğitim ozelleşırken, askeri eğitim devletleşıyor ya da resmi eğitim askerleşıyor. "Devlet Millet El Ele" sloganındakı devletı askerler, milleti ise sıviller temsıl eder olmadılar mı? Askersivil aynmı, gerçekustu bir sanat senaryosu değil, yapısalışlevsel temellen olan, gozle görulen, mekâna yansıyan nesnel bır gerçeklıktir. Öyleyse, adınısanını, söyleminı değıl, aynmın kendısıni ortadan kaldırmaya çalışmalıyız. Askersivıl aynmı, yalnız ülkemizde değıl, gelişen ülkelenn çoğunda görülmektedir. "Az gelişmiş ulkeler sılahlı kuvvetlerinin yönetimindedir" dıyen gözlemci, sorunun tanımını doğru yapmıştır. Sorun, basınyayından; aydından aydınlıktan değil, sosyal yapıdan ve yasalardakı bazı ayrıcahklardan kaynaklanıyor. öyleyse çözumu, tutum ve değerlerimizde değil, bu tutum ve değerlerimizi yaratan, besleyen yapı ve işlevlerde aramalıyız 21 TEMMVZ 1987 "AskerSivil y Kaldırılabilir ıtıi? Askersivil aynmı, yalnız ülkemizde değil, gelişen ülkelerin çoğunda görülmektedir. "Az gelişmiş ülkeler silahlı kuvvetlerinin yönetimindedir" diyen gözlemci, sorunun tanımını doğru yapmıştır. Sorun, basınyayından; aydından aydınhktan değil, sosyal yapıdan ve yasalardaki bazı ayrıcahklardan kaynaklamyor. Öyleyse çözümü, tutum ve değerlerimizde değil, bu tutum ve değerlerimizi yaratan, besleyen yapı ve işlevlerde aramalıyız. PENCERE Geri Kalan Saat. Geçenlerde televızyonda Rıfat llgaz'ı gördum Millıyet gazetesinde yayımlanacak 'Hababam Sınıfı"n\ okuriarına duyurmak için reklam programına çıkmıştı. llgaz konuşurken, ben de geçmışe doğru kaydım, eskı yıllara uzandım. Hababam Sınıfı, Türk mizah edebıyatının başyapıtlanndan birıdir. Ne var kı ilk kez 1956'da "Dolmuş" mizah dergisinde yayımlanırken, "Hababam Sınıfı"n\n altında Rıfat llgaz'ın imzası yoktu; bir takma ad vardı. Neden? Bizim toplumda öteden beri "yazılı olmayan yasaklar"m gücü, yazılı yasaklardan ağır basar "/// saatte dsunlar" 1950'lerde iki mizah ustamızı aforoz etmışti. Bunlardan birisıydi Rıfat llgaz; "Stntf" adıyla yayımlanan şıir kıtabı yüzunden yargılanmış, hapis cezası yemış, sakıncalı kişiydı "Marko Paşa" dergisının yazarlarından solcu şaire Babıâlı'de kim iş verebılırdi? "Do!muş"ta ancak takma adla yazabıliyordu Rıfaz llgaz; yine de kaygılıydık .. • Mizah edebıyatımızın büyük ustası Aziz Nesin'in güzelim öykülerını ve yazılarını da DolmuşXa takma adlarla yayımlıyorduk; Azız Nesın, 67 eylül olayları yuzünden tutukluydu Hiçbır suçu olmayan yazar, hapıshaneden yollardı yazılarını; çıktıktan sonra da "sakıncalı kişi" konumundan uzun süre kurtulamadı Bu durum, Italya'da yapılan "Uluslararası Bordighera Mizah >fe/vsmas/"nda Azız Nesin'in "Altın Palmıye" Odülü'nü kazanmasıyla değişebildi, aforoz çemberı kınldı. 1960'ların ilk yarısında bir gün, YÖN dergisinde, Doğan Avcıoğlu dedı kı. Nazım Hikmet'in şıirlerıni yayımlayalım mı? Ouraksadım... Nazım Hikmet'ın şiırlerinı yasaklayan ne bir mahkeme karan ne de bir yasa vardı; ama, yazılı olmayan bir kanun geçerliydı; sanki şainn üstüne bir demır kapak kapanmış, sanatçıyı dirı dıri mezara gömmüştü. Ne yalan soyleyelım, Doğan'ın sorusu beni düşündürmüştü. Evrensel sosyalizme Türkıye gerçeğinde ulusal ıçerik arayışını sürdurüyor, genış kitlelere ulaşmak ıçın çalışıyorduk. Nazım Hikmet öylesıne aforoz edılmıştı kı okurların tepkisıni hesaba katmak gerekmıyor muydu? Ya "devlet ıçinoeki devlet" bu yayına karşı ne yapabılırdı7 "Kurtuluş Savaşı Destanı"nöak\ şıırierie yayına başladık, YÖN kapışıldı, Nazım dılden dıle dolaşıyordu; yazısız yasak kalkmıştı. * NATO ve ABD'ye ilışkin eleştırı, 1950'lerde /asaktı. Bir yazılı kanun mu vardı'' Hayır. Ama "görunmeyen ıktıdar"\n baskısı altında kafalar öyiesine betonlaşmıştı kı, Amerika'yı eleştırmek "vafan ihaneti" ile özdeşleşmış; Türkıye, "NATO cumhuriyeti"rıe dönüşmüştü. Ortaçağ bağnazlığı 20'nci yüzyılda yaşanıyordu; ABD ile NATO'yu eleştırenlerı neredeyse odun yığını üzerinde yakacak, seyrıne bakıp keyfını surecekiık. 1964'te Kıbns'ta soydaşlarımız katledılirken Amerıka karşımıza çıkınca iş değıştı. Bugün NATO'yu da ABD'yı de eleştirebıliyoruz; ama, yıllar yılı öylesıne katılıp kaldık kı artık ış işten geçmistır; Ankara'nın Vaşıngton'a bağımlılığım sağlayan ekonomik ve askeri zıncırlerı kırmak çok guç. • Son günlerde "Kürt sorunu" ucundan ucundan gazetelerde konuşulmaya başlayınca geçmişi andım Kım bu yaraya parmak basmak istedıyse, şımdıye değın canına okuduk Bu sorunun konuşulmaması için bir yazılı yasa da yoktu. Ama şımdi Güneydoğu'da katlıam üstüne katliam gündeme girınce ve hükümet "acız" kalınca, sorun ıster ıstemez tartışma alanına gırdı. Dilerım ki geç kalmış olmayalım Yapısal Boyutlar İşlevler Askersıvıl aynmına karşı çıkanlar yalnız askerier değıldır. Ocak uyesı ya da yakını kimi sıviller de çok benzer görüşleri savunuyorlar. Buna karşılık, Asker OcağYndan yetişmişler arasında, askersıvıl ayrımı gudenler, sivilleri yetersiz bulanlar, "sıvıl zıhniyetı" çağdışı görenler çıkmıyor değıl Gerçı aynm doğrudan darbelerden kaynaklanmıyor, ama sıvıl yönetimın her bunalımında sıkıyönetime başvurulması, "asker"e etkinlik ve zındelık; "siviP'e ıse gevşeklik ve laçkalık (yuklemi) kazandırmıyor mu 1 Ozgurlukçu demokrasının vazgeçılmez önkoşulu sayılan sivilleşme surecı, kimi askerlerımızın sıvillerden once sıvilleşmesıne yol açtı. Askerimızin Batılıkşmasıru doğal bir hoşgöru ve ovunçle karşılarken, toplumun çağdaşlaşmasına karşı çıkanlar goruluyor. Tarihi çelışkı, çağdaşlaşan ordumuzun, çağdışı kalmaya başlayan bazı değerlerı javunmasından mı kaynaklanıyor acaba? Napolyon'dan alınma Askeri Ceza Kanunu yururlukte, ama lsviçre'den aldığımız Medenı Kanun ile Italya'dan uyarladığımız Turk Ceza Kanunu'nu değıştirmeye çabalıyoruz Savaş koşullarında bile "Divanı Harp" karan zorunlu iken; suçlanmamış kışılere sıkıyonetım kararıyla ağır cezalar verebıliyoruz. Sıkıyonetımi nedense örfı hukuk (martial law)'a dönuşturemedik. \skersıvıl aynmı, sıkıyönetimden, darbelerden kaynaklanmadı, ama asken yönetımlerın stklığı ve surekliliğı, zaten var olan ayrımları pekıştırmış olabılir! öyle kı, Cumhunyetımızın eğium, sağlık, konut, ulaşım, ış guvenlığı, odulceza, emekhlık, eğlencedınlence politıkalannda onemh \e anlamlı Prof. Dr. BOZKURT GÜVENÇ Sayın Cumhurbaşkanımız, Orgeneral Üruğ'un emekliye aynlışı töreninde, "askersıvil ayrımı"nı gündeme getırdi: • "Başta Genelkurmay Başkaıumız (Üruğ) olmak üzere, bız sivilasker aynmını ortadan kaldırmak için elimizden gelen gayTeti gösterdik. Ne demek sivil kesim, asker kesim? Hepimız bu memleketın evlatlarıyız. Birimiz uniforma giyip asker olmuşuz, kimimiz sivil elbise ile devletin çeşitli kademelerinde vazife yapmışız. Neden bu aynhkgaynlığı yapıyoruz? Ben bir turlu anlamıyorum" (Cumhuriyet, 3 Temmuz 1987.) Komutan atamalanrun sorun yapılmasından basımmızj sorumlu gören Sayın Cumhurbaşkanı, bu aynraa artık bir son verilmesi çağrısında bulundu: "Bunun sebebı askeri darbeler ise... millet ıstemiş, millet zorlamıştır. Lutfen, bu sivilasker aynmını ortadan kaldıralım!' Devletin eğitim kademesinde görevli bir sivil olarak, Cumhurbaşkanımızca yapılan açık çağnya katılmak, söz konusu aynmın tarihi, kultürel ve gıincel boyutlanna değinerek bazı düşüncelenmi açıklamak istiyorum. Askersivil aynmı ya da silahlı kuvvetlenn ulusal iradenin gözetim ve denetımi altında tutulması, üzerinde pek rahatça tartışılamayan, "hassas" bir sonındur. Amerikalılara göre, "lş yapmanın doğruyolu, yanlışyolu bir de orduyolu" varmış! Orduyolu, ne doğru ne de yanlış, sadece farklıymış. Sorun, bu farklardan kaynaklanıyor, olabilir. Askersıvil aynmı, Cumhurbaşkanlığı forsundakı 16 yıldızdevletten son beş ya da altısında göruldu. Akıncı Turk boyları ne asker ne sivildi. Daha doğrusu, hem asker hem sivil olan ordutoplumlardı. Bu yuzden kimi tarihçıler, kültür tanhimizın tanmyerleşmedevletöncesı dönemlerine "Askeri demokrasi" adını veriyorlar. Sonuç: Öneriler Sayın Cumhurbaşkanımız, Denız Harp Okulu'nun yenı tesıslerını zıyaretlerı sırasında son derece duşundürucu bır beyanda bulunmuşlardı: (Askersıvıl) Eğitim farkı böyle surer gıderse, ilerde ulkemızın, daha ıyı yetişmiş askerier tarafından yönetilmesi hemen hemen kaçınılmaz olacaktır! Son atama olayı, siyasal yetkilerın kullanılmasından çok belki de rahat kullanılamamasından, sıvıllerin askerlere göre güçsuzluğunden kaynaklandı. Çözumdekı başarımız, ülkemizde yapılan guçluguçsuz, yönetenyönetilen, koruyucukorunan, seçkınhalk, aydınvatandas, ılerıcıgerıci, yurtseveryurtsevmez, çağdaşçağdışı, bız ve karşıtlarımız turu karşılaştırma ve sınıflamalara son vermemize bağlı görünuyor özetle, askersivil ayrımına son verilmesi dıleğı, devlete yenı mudahalelerı gerektırmeyecek bır "sivildemokrasi"nın kunılup yerleşmesıyle gerçekleşebilır diye duşünuyorum. (*) Bizans tmparatoriugu. ukcri vc sivil valılcr \onelımındeki eyıletleır fltnlmışlı \skeri v«lı. protokolde. sml valıden once gelırdi. Bkz Baynes The Byzantıne Empıre (1926). ayrıca, G. OstrogOvrtki. Bizans Devlei Tarıhı (1981) Tarihsel Kökenler Askersivıl aynmı, atalarımızın Islam (Halife) Devleti'nin savunma hızmetine alınmasıyla başladı. Selçuklu Vezın Nizamü! Mülk, ordudevlet ilişkilerini düzenleyetnemekten yakınnuştı. Osmanlılar, Bizans (*) bürokrasisindeki askersivil aynmını geliştirip müesseseleştırdiler. Devşırme Yeniçen Ocağı, giderek yerini ulemaümera (bilginlerkomutanlar) aynmına bıraktı. Tanzimatı izleyen Meşrutıyet, ciheti askeriye ile ciheti mulkiye ikilisini sürdurdu. Sivilleşme vanlısı askerierin oncülügünde kunılan Cumhuriyet de bu aynmı kaldıramadı. Çttnkü sivil kesim (mulkiye), yaklaşık iki vıızyıldır Batılüaşan ((modernleşen) silahlı kuvvetlenn Doğusunda (gerisinde) kalmıştı. Cumhuriyet sivü paşalığı kaldırdı ya emekli generallerin sivil paşalıgını tumden onleyemedi. Asker soduğundeki "Başıbozuk" deyimi, uniformalı askerler arasına katılmış ya da kanşmış "sivil savaşçı" anlamına gelirken, zamanla, duzensiz topluluklar ya da "siviüer" için kullanılır oldu. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Tepebaşı Tiyatrosu yanmadan önce belırmişti bu istek. Tıyatrocular, tiyatroseverler arada bir bu isteği söz konusu edıyorlar, kimi öneriler getırıyorlardı. Bir suredir boş duran Tepebaşı Tiyatrosu onarılarak bir Turk tiyatro müzesı yapılsın ıstıyorlardı. Ne var kı, bır süre boş duran Tepebaşı Tıyatrosu'nda elektrik gerekliymiş gibi, elektrik kontağından yanıverdı. İlgililer böyle demişlerdi. Yangın ya da kundak, boş duran tıyatronun müze otarak kullandma gırışiminı ortadan kaldırmıştı. Istanbul Belediye Başkanlığı da rahatlamıstı. Söylendığme göre istanbul Belediye Başkanlığı, o semtte sanatçılann uğrak yeri ne varsa, tıyalro salonu, pasta evleri, kahve ve restoran gibi büyük bir iş merkezıne toprak sağlamak gerekçesıyle yıktırdı. Türk tiyatro müzesi için Tepebaşı tiyatrosu olanağı ortadan kalkınca, amacın arkasını bırakmayan tiyatroseverler kısa sure sonra yenı bir olanak ele geçırdiler Türk tiyatrosuna uzun yıllar sanat merkezı olmuş Direklerarası'nda tiyatro ve sinema yapılannın çoğu yolu genişletmek gerekçesiyte yıktınlmtştı, amma 1912'de yapılmış olan Millet Tiyatrosu (sonralan Turan Sıneması) sapasağlam ayaktaydı. Millet Tiyatrosu'nun sahibi Rasım Day'ın mırasçıları hiç de yüksek olmayan bir para karşılığı sanınm bir ikı milyon Türk Lırasınasatmayı Milli Eğitim Bakanlığı'na önermişlerdi. önermişlerdi, amma bakanlıktan ses çıkmamıştı. Sonunda koskoca Millet Tiyatrosu dışarlıklı bir işadamına satıldı. Millet'in yenı sahıbı çok odalı bir iş hanı vapmak istiyordu. Bir engel vardı, amma kısa sürede çozüm bulundu. Anıtlar Kurulu, Millet Tıyatrosu'nu ikincı derece korumalı eser saymıştı. Bu durumda yapılarda dış yüze dokunulmaz, fakat içerde her değişikiikyapılabılırdı. Bu yoldan gidildı. Millet Tıyatrosu'nda dört duvardan başka her şey yıktırıldı. 19. yüzyıl Batı tiyatroları benzeri atnalı btçtmı üç kat loca, sevimli salon, sahne ve dekorlar kısa sürede yok edilip dört katlı ve doksan odalı ış hanı yükseldi O günlerde Anıtlar Kurulu'nun yetkili bır üyesıne durumu anlatıp yanlış uygulamanın nedenini sormuştum. Şaşılası bir açıklama yapmıştı; gıdlp yerinde görmeden yazmışlardı raporu1 Yıldız Sarayı'nın küçük bir dış yapısında Turk Tiyatrosu Müzesi açılması son on beş yirmı yılda bu konuda yapılan gırişimleri düşünmeme yol açtı. 1940 başlarında müzikli Türk tiyatrosu özerine bir araştırma denemesi yapmış, bir bölümünü 'Perde ve Sahne' dergisinde yayımlamıştım. Bu araştırma bir gerçeği ögretmışti. O günlerde pek pek bir yetmiş seksen yıllık geçmişi olan müzikli Türk tiyatrosundan kalmış yazılı belge, fotoğraf ve benzeri belgeler yok denecek kadar azdı. Osmanlı Türk ilk sahne sanatçılarından yaşamataa olanların ortak yanı vardı. Belgelen değerlendirmesını bılmeyen bırtoplumduk. Büyuk İstanbul yangınları da kalanları sılip süpürmuştü. Çalışmalanm sırasında konuştuğum tıyatrocuların bellekleri de güçsüz düşmüştü. Çoğu anılar yitip gıtmişti. Bir olayı, bir konuyu ayrı, hatta bambaşka anlatıyoriardı. Bu başkalıklan yaşım elverirse kendi gözlemlerimle kontrol ediyordum. 1940'tan günümuze bir yarım yüz yıl geçti. Yaşlı tiyatrocuları ve yaşlı tıyatroseverleri en son birkaç kişi dışında bütünüyle yrtirdik. Tiyatro müzesini gerçekleştirebilmek yolunda en son olanakları değerlendirmek zorundayız. Fakat nasıl ve nerede? Konunun önemli yanı da bu! Türk tiyatrosunun geçmişine ışık tutabilecek az sayıda aydın kişınin güveneceği bir devlet kuruluşu gerekıyor. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü'ne ya da Mıllı Kütüphane'ye bağlı, ama bır ölçüde özerk çalışacak ve yeterlı bütçeye sahıp bır kuruluş... Şu da var: Yıldız Sarayı, Türk tiyatrosuyla ılgilenecek kışıler için sapadır. Sozgelişi Taksim'de Atatürk Kültür Merkezı'nde bır yer aynlması daha uygundur kanısındayım. Türk tiyatro muzesini bir poiitikacı tantezisi olarak düşünmüyorsak, yermı daha merkezde, daha uğrak yeri seçmeliyiz. Türk tiyatrosuyla ılgıli her çeşit yayın, kitap ve dergilerde olduğu gıbı Derteme Müdürlüğü'ne zorunlu verilmelidır. Yürürlükte olan Derleme Yasası'na bu konuda bir madde eklenmelidır OKURLARDAN Iş kazalarmın önlenmez yiikselişi Yurdumuzda ilk kez olarak Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlığı tarafından 410 Mayıs 1987 gunleri arasında 11 ilde duzenlenen "Işçi Sağlığı ve İş Cuvenliği" haftası, iş kazalarmın yurdumuzda korkunç boyutlara ulaştığının bir gostergesini ortaya çıkarmışttr. Haftanın duzenlenmesi nedeni ile açılış konuşmasım yapan Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanı, iş kazalarmda her gun ortalama 4 işçinin yaşamını yitirdiğini, 7 işçinin ise sakat kaldığını belirtmiştir. Gerçekıen de yapılan istatistikler sonucunda iş kazalarmda Turkiye "Avrupa'da birinci, dunyada ikinci" sırayı almaktadır. Bu olgu, çalışan kesim için hiç de hoş olmayan bir tabloyu karşımıza çıkarmakıadır. Yetkililer tarafından "doğal afet" olarak tanımlanan iş kazalarına bu yakıştırma yerinde olmuştur. Gerçekten de yapılan istatistiki araştırmalar sonucunda yurdumuzda meydana gelen iş kazaları sonucunda yaşarnınt yitiren ve sakat kalan işçilerimizle, doğal afet sonucu yaşamını yitiren yurttaşlarımızın sayısı eş değer orandadır. Yapılan istatisüksel araştırmalar sonucunda, 1985 yılında 145 bin iş kazası meydana gelmiş, bunun sonucunda 1045 işçi yaşamını yitirirken, 2000'e aşkın işçi ise sakat kalmıştır. Bu iş kazaları sonucunda 2 milyon 400 bin iş gucu kaybolmuştur. 1985 yılında oluşan iş kazaları sonucunda: ekonomide uğranan zarar ise 360 milyarı geçmektedir. Hunun yanı sıra ülkemizde yaygın biçimde sigortasız işçi çalıştırmamn yaygınlığı gozonune alınırsa, resmı kayıtlara geçmeyen bir o kadar da ı'j kazasınm meydana geldiğı olgusu ile karşı karşıya kalınmaktadır. 1986 yılında 150 bin 820 iş kazası, 542 meslek hastahğı meydana gelmiş, iş kazaları sonucunda 1109, meslek hastalıkları sonucu 212 olmak uzere toplam 1321 işçimiz yaşamını yitirmiştir. } ine 1986 yılında, 2 bin 282'si îş kazası, 343 'u meslek hastahğı olmak uzere 2 bin 625 işçimiz ise sakat kalarak, iş goremez duruma gelmiştir. 1986 yılında iş kazası ve meslek hastalıklarısonucu yitirilen iş gunu sayısı ise 2 milyon 366 bin 057'dir. Korkunç boyutlara ulaşarak dunya \e Avrupa sıralamasında ilk sıralarda \er aldığımız iş kazalarmda yitirilen iş gunu sayısı, yenı yasalar ile yapılan grevlerde yitirilen ış gunu sayısını rekor denecek bir rakamla aşmaktadır. Yeni yasalar ile ilk gre\in uygulandığı 1984 yılından gunumuze dek grevlerde yitirilen iş gunu sayısı 199 bin iken, aynı yıldan gunumuze dek iş kazalarmda yitirilen iş gunu sayısı ise 4 milyondur. Bu rakamlardan da goruleceği uzere. grevlerde yitirilen iş gunu sayısı, iş kazalarmda yitirilen iş gunu sayısının yanında bir hiç kalmaktadır. Bu rakamlar. bir olçude grevlerde yitirilen iş gunu sayısını baz olarak olumsuz propaganda yapanlarm bir yanıt karşılığıdır. Çalışma yaşamının temel sorunlarından haşlıcasını oluşturan iş kazaları, en çok hangi iş kolunda meydana gelmektedir? \apılan araştırmalar iş kazalarmın şoğun olduğu ilk 3 işkolunu şoyle sıralamaktadır. a) Inşaat işkolu, b) Maden işkolu. c) Ağaç işkolu. Bu uç işkoiunun karakteristik ozelliği ise genelde kırsal kökenli işçilerin çalışması ve eğitim duzeyinin duşukluğudur. Ağaç işkolunda çalışan işçilerimiz ile yaptığımız soyleşilerde işçiler, kendi temel eğitim eksikliğini kabul etmek ile birlikte, deneyim sahibi oimadığı servislerde çalıştırılma sonucunda da iş kazalarına uğradıklarını belirttiler. Kendileri ile soyleştiğimiz işçiler bu acı tablonun meydana gelmemesı için eğitim on koşulu ile birlikte, iş\erenin kendilerini bir meta olarak gormemelerini de vurguladılar. Anayasamızda "çalışanların korunması ve bakım" temel maddeleri arasında yer almaktadır. Iş sağlığı ve iş guvenliği alanında çalışanları koruyacak pek çok yasa bulunmasma karşın; yukarıdaki sayılan bu yasaların kâğıt üzerinde kaldığı görülmektedir. Aynı zamanda bu yasalar kanayan bir sorunun çozumlenmesinde yeterli olamamaktadır. İş kazalarmın onlenemez yukselişi nasıl onlenebilir veya en az duzeye indirilebilir? Bu sorunun çozumlenmesinde temel ilkenin başında işçinin eğitimi gelmektedir. İkinci temel madde ise işçinin çalışacağt makine veya servisi hakkında kendisini bilgili kılmak, o konu hakkında deneyim kazandırmak olmahdır. Ayrıca da işyeri denetimlerinin sıklaşması mufettişlerin işyerlerinin denetiminde dikkatli olmasını sağlamak. İş guvenliği derslerini okullarda okutmak, universite işçi işveren uçlusunun eğitimine yonelmek... Elbette işveren de gerekli olan bu eğitimden payını almalıdır. ŞL'KRL KARAMAN AĞAÇ1Ş BASIS DAMŞMAM Türk Tîyatro Miizesi Lnutulan yasa tasansı 10.6.1987 gunu Cumhuriyet gazetesinde "Turkiye'ye goç ve iltica edenlerin yurtdışında geçen çalışma surelerini borçlanmalanna olanak sağlayan yasa onerisi TBMM Başkanlığı'na sunuldu" yazısım sevinçle okuduk. Yurtdışında oğretmen, memur,işçi olarak çalışan biz onbinlerce kişi bu kanunun çıkmasını sabırsızlıkla beklemekteyiz. Heyhat, boşuna sevinmişiz. Milletvekillerinin yararına kanunlar hemen çıkıyor, bizim tasarıdan ses yok. Vuslat yine başka bahara mı kaldı? AHMET HEZARFEN tSTAı\BLL ANMA Sevgili kardeşim, güzel insan TANER BAŞIBÜYÜK'ü aramızdan aynlışımn 2. yılında sevgi ve rahmetle anıyorum. Av. ŞENER BAŞIBÜYÜK SUREKLI BAŞARI RASTLANTI OIAMAZ... •• TEKEL TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ. TUZ VE ALKOL İŞLETMELERI GENEL NfÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 84.838.605. TL. keşif bedellı ErzunımTortum ıdare ve ambar binası inşaatı yaptırılması ışi, bedeli 19871988 malı yülan işletme bütçesınden ödenmek üzere bırim fıyat esasına göre kapah zarf yöntemi ile ihaleye çıkanlmışmtır Bu ışe 8/2574 sayüı Bakanlar Kurulu kararnamesı uygulanacaktır. 2 Geçici teminat: 2.545.158. TL.'dir. 3 Eksütme 1.9.1987 gunü saat 15.fX>'de Genel Müdürlügümüı merkez bioasında 1. ihale komısyonunca yapılacaktır. Zarfların saat 14.00'e kadar anüan komısyona venlmesı gerekraektedır 4 lstenikn belgeler şannamesinde kayıtlı olup, Ticaret Daıresı Başkanhğı'nda vt Errunım Başmüdürlü|ü'nde görülebüir 5 Eksütmeye girebUmek için sartnamesinin 5 maddesınde belirtilen şartlar yenne «etinlecektir. Yeterlilik belgesi alabılmek için 24.8.1987 gunü çalışma saati bitımine kadar KaraköyŞefkat Işhanı'nda bulunan tnşaat ve Tesısler Daire Başkanljgı'na müracaat etmek zorundadırlar. 6 Tekel 2886 sayüı kanun kapsamında olmayıp ıhaleyı yapıp yapmamakta, kısmen yapmakta veya düediğine yapmaku serbesttır. 7 Postada doğacak gecikmeler üe telgraf ve teleksle yapılacak baş»urular geçersızdır llanen duyurulur. tPNOV LHCMJJtLM ThRCIH F1>FN WHi!N KI k l U M « ! H N HA71LUU \iWTIRKBAXKASl '.Mlt.O FENM ML SATt> VS EPSONR CfilfiR BİLENLERİN TERCİHİ..." FIMTIMVB&rrEM W HTELT BOUMLESl lık BAKER GAZI f\mıcrrEsı ı MI irrEUF BOUMLERI « • \ U ^ V H.U1SA.N A1 IVTVSA^ UTIMILMZ \1E\SI CAT AMBUk.1V VE^RIUT Bl WH AMHYINCIIJKV 1 ' ASKARA rtı .yiFT BOKASI ANKARA ı ".MRrrtsı (MI wrEUlr BOU.VU.UİI VEIMN VLA.*! UMF.NTO « B f PETROLLERJ A!j M.VKOFBOSTON BA,TlWllfRIMERKEl BM'\1£NA1> KILKEİT l'\T\îRMrESl l MIHTHJF HllliMliRI BILMERK BOĞAZK,! 1MMKTTEM1VIIKTEUF BOUmEKI BOR1 SVN HOLMNG A.S CVMİİTARA.N HOLDINC A.1UMTAS V*. (,™«ON\ELEKTR!KA..\ t ) P T \HNTF>yîLH*l DEMffiERK.WI.il DEMH HTIRIM BANk [1OÛSHOUHV 1K1H7 «11111 MNTRMTtM (M! irTFlJF BOUMÜS) EL7ACIB.ASI SERAM1K F « \î> EGE l'MVER.SrrE.'l (MnrTEUF BOIİMLER) GrouvwuitaSTW UP HVnTEPE IMVTRNTEM ı MnfTELIF H1U VLEkl t» \ M '.\Fnflil KOVI1 VMJl'I lEMAEiaTKVMkV» rti «ROTT HdUMVı /LS ÜTOM L Tf K.VK [ \l\tKJTFM 'VI '(TELIFBOU'MİJRI IVT^NB 1 TFKMn 1 SMRVTI.M İAKFI ISTOİBı 1 lNATItsrrLM ı MI HTFUF WM1 Mİ£R h.VAUN un\IARI A.S W\*LAGRl? K.OT! k.\B!X)V^ B>*A MTUTV.il 1 a o v ECZWRVM ^^ ELECTRIMO) LT1' EMEk HOU1IV, \.s EMNnTTGESUMnmiUfll ENK.A IV>A*T A.5 ESiO EXPIC«AT1O\ FTHVKk VWfllEKT*GERNWmA \IAB\ATWMFM1 AŞ Mtf.\BMM> a MFJ&AMv VIMAS M\AMM\îRsrTEN MniTELIT BÖUMLERl NETVS MXIX)RF COMPITER \^ NCKLEERTIPVEHHZ' BlEKNIECE ORTAMGI TEKMK lM\B6JTE.ı IMIHTEUFBOUMLERI OSMAMJ RANKAS OIOMAI&AN A.S OZEL AMEJBAN KIZ UvEM PUtSAN AS POABAW,E PPZER [\MM KS P1MA.S A.5. P1VW < T V> PRORIJO HOLDİNC VŞ RBTrRlHBEKAIAKSI ROBERT1ISE.M R(XI«A^ ^ s MI »,\ VF\ kO\ )V N^&iıSÛ HOU>1SI, VS VWKK SWEXPRESINAI KALHSMA BAN^A4 SbU BF!ÜH>îM STf A ENFJ^l A.Ş GENEL MGO8T\ V.S " HA1.K BAVk.V.1 b \ ME "I^B/tNkASGN MM TStETAMFA» V> T l . MERKZ &A.SKA.M TEk EfimM DAIRE » 1 0 . TU.UOTEL1 TAMSIGOItTAA1T 1. WWil BAhJıMJGl a"T GN \iIUTEKSERIV. SAN \ S TEKFFJ. I\S TLS U TEKNOESFRHITlı STI TELESSt, A> T&ET^ TELRA*.> TELsEST^S K ^ 1ÎSK.U, TRAtO^CAMSV. A..S TtBITAH Tiurryv i « ı WSTIR.\U MERHZI GEBZF Tl Rk EKONOM! BANkAS Tl RK W\A K1TÖ MI G\ BtoKANUC TIKK HENKEL A,H TlTft PtfllJPS VS • Tl'RK P1RE1JJ A.S A T11IKTEL£KOVIVS J Tt^AŞ INOVÜÜBlM.TVKk.Y. "~ \W.OHOIW\lıAJ »KTERN GEOPHI'SIJM ^MtMSIIIBVSIİAMıA MDIUT1R1M FINANSMV» A.S MIMZ ı NMRsrrtsı ( MITTO IF " BO1UVILEK) ZIHS1 HO1B1NG A ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle