27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 24 HAZİRAN 1987 SHP ve DSP il başkan ları ne diyor? SHP İL BAŞKANLARINA • Erken seçım ve referandum oncesınde paıti içi duntmu nasıl değerlendiriyorsunuz? • Olası bir erken seçimde SHP ne kazanır, ne kaybeder? • Son yapılan yerel seçimlerde, SHP ağır yenilgi aldı, dağıldı, ufaldt, gibi yorumlar yapıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? POLtTİKA VE ÖTESİ Bir Devrsm Savaşçısı MEHMED KEMAL RİZE/DSP Rıfat Küçükmustafa Erken seçim hesabı yapıyoruz 1 Sorunlara bireysel değil, toplumsal bakuğımızda partimiz içinde hiçbir sorun yoktur. DSP'de bugün ve yann hizmet verecek olan kitlelerin ortak düşüncesi demokratik sola hizmettir. Erken seçim ve referandumda halkımızın bu yasakları deleceğine inanıyorum. 2 Biz DSP'liler erken seçim olasılığı ile karşı karşıya kalınacağının hesabını yapıyoruz. Ancak her şeye rağmen partimiz daha güçlü olacaktır. 3 DSP, 17 merkezde seçime girdi ve aldığımız oy sevindiricidir. Sosyal demokratlar DSP tabanında birleşecektir. 4 Partimiz dışında bazı kişilerin toplantıları ve beyanlarını benimsemiyoruz. Zira kişisel çıka'ları doğrultusunda koşanların DSP'de yerleri olmadıklannı kendilerinin de anladıklan açıktır. DSP çatı partisi değil, taban partisidir. ZONGULDAK/DSP Hasan Karagülle Üst ve alt yönetim sorunu yok 1 DSP, yapılacak erken ya da normal seçim aritmetiğini lehine çevirebilecektir. Partimiz yapısal bütünlüğünü koruyup, Türk halkıyla tabanda her gün bütünleşip, iktidara aday bir kitle partisi olma yolundadır. Her parti içinde ufak tefek sancılann olması demokrasinin bir gereğidir. Bu hareketler daha iyiyi bulmaya yönelik demokratik mücadeledir. Referandum, halkımızın ANAP iktidannın korkutma ve baskısına karşı sağduyu oylarıyla karşılık verip, suçsuz ceza olmayacağını kanıtlayacaktır. 2 önümüzdeki normal veya erken seçim, işçinin, köylünün, küçük esnafm, sanayicinin tüm Türk halkırun sermayenin acımasız baskısına son vermek için ve demokrasinin daha iyi işlemesi, saygın bir devlet politikasırun yerleşmesi, insanlann yannından emin, herkesin iş ve ekmek bulabildiği bir düzen kurup, stresli geçim sıkıntısırun getirdiği hasta toplum olmaktan kurtulup, hakça bir düzenin kurulmasmı ve bunun da DSP'nin iktidarında gerçekleşeceğini görüp, sandıkta tüm sosyal demokratların DSP saflarında birleşmesi gerektiğine inanıyonız. 3 Son yerel seçimlerde alınan sonuçlar DSP'nin zoru başarmak azminde olduğunu göstermiştir. Nitekim yerel seçimlerde biz birincisi SHP'ye karşı bir mücadele verdik. tkincisi ANAP'ın iktisadi devlet teşekkUUerindeki üst yöneticilerinin iktidar gücünü, parti teşkilatının uzantısı gibi kullanmalan, üçüncüsü ekonomik yokluklar. Bu kadar olumsuzluğa rağmen DSP, halkı ile bütünleşmiş ve oy atımında tercih edilerek iktidara aday olduğu mesajmı vermiştir. 4 DSP üst yönetimindeki durum: Aslında DSP'de üst, alt yönetim diye bir sorun yoktur. DSP yapılaşma modeli alışılmışın dışında bir model olduğundan, anlam ve yorum farkı vardır. Biz insan faktörüne her kademede değer veririz. Bunun için yönetimde yer alan kişilerin kendi kaprislerinden annıp, yapıcı bir çalışma yapılması ilkemizdir. Bunun dışında ufak tefek kişisel hatalardan kaynaklanan dışlanmalar, her siyasi partinin daha iyiyi bulmak için giriştiği bir iç meselesidir. Bu da normaldir. DSP İL BAŞKANLARINA • Erken seçim ve referandum öncesıntie parıi içı durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? • Olası bir erken seç.mde DSP'nin durumu ne olur? • Son yerel seçimlerde alınan sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz? • DSP'de parti üst yonetiminde meydana gelen durumu, kurucular kurulu sorununu nasıl değerlendiriyorsunuz? İSRZINCAN/SHP Mustafa Kul Hata sadece genel merkezde değil Yerel seçimleri ölçü alarak partide bir gerileme olduğunu söylemek yanlış olur. Yerel yönetim birimi olarak seçilmiş köyler özellikle seçilmiştir. Bunda bizim 6 belediye başkanhğını almamız beklenenin de üstünde bir sonuçtur. ANAP'ın bu kadar belediye başkanlığı alması da şaşırtıcı değildir. SHP Uçüncü parti konumuna düşmüş bir parti değildir. Şu anda partide bir gerileme hissediyoruz. Bu aksaklığın nereden geldiğini araştırmamız gerekir. Birçoklan genel başkan sorunumuz var diye ortaya çıkıyorlar. Belki bu sorun MKYK'de, belki programırnızda, belki de tabana ulaşamamızdadır. Belki de il örgütlerindedir. Bunlar saptandıktan sonra iyi bir reçete ile tedaviye gidilebilir. Hata sadece Ankara'da değil bizlerde de vardır. Şu anda hükümet olma olasıhğımız çok az. Hele sosyal demokratlar ikiye bölünmüşken. Sosyal demokrat parti, tek bir partide birleştiği takdirde iktidar oluruz. NİĞDE/DSP Mustafa Erol Kürkoğlu. neyin nesi, kimin fesidir? 1 Parti içinde herhangi bir sorunumuz yoktur. I 2 DSP devamlı yükselme durumunda. lktida| ra gelmese bile iktidarın en büyük alternatifi olacaktır. 3 DSP bütün seçim yerlerinde seçime girme1 miştir. Girdiği yerlerde de ara seçimlere göre oy | oranını arttırvııştır. 4 Kurucular kuruluna gelince, başkalan tara1 fından kumanda edilen Celal Kürkoğlu'nu genel başkan olarak kesinlikle kabul etmiyoruz. Şu anda, solu bol, parçala, yönet sistemi değil, bütün1 leştirici olması gerekir. Bu Celal Kürkoğlu neyin nesi, kimin fesidir? Bu zat sosyal demokrat hareket için ne yapmıştır? Biz il teşkilaü olarak yıllar önce sosyal demokrat ilkesini Türkiye'ye getiren doğal liderimiz sayın Bülent Ecevit'in yanındayız. Bu nedenle de sayın Rahşan Ecevit'i destekliyor ve de genel başkanımız olarak tanıyoruz. SÜRECEK HABERLERİN DEVEMI (Baştarafı 1. Sayfada) SSCB Dış Ticaret Bakan Yardımcısı Nikolai Osipov, Devlet Bakanı Ahmel Karaevli, Başbakan Yardımcısı Kaya F.rdem, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hiisnii Doğan, Maliye Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı Sudi Tiırel, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Cahit Arel, Devlet Bakanı Kâzım Oksay'ın da katıldığı törende kalabalık bir yurttaş topluluğunun önunde konuşan Başbakan özal, Doğal Gaz Pro, jesi'nden çok, eski siyasilerin eleştirilerini yanıtladı ve hükümetinin diğer icraatlarını anlat. tı. Gerçekleştirdikleri dev eserle1 re siyasi rakiplerinin hayallerinin ' bile yetişemeyeeeğini belirten Başbakan Özal şöyle konuştu: "Hamilabat sanlralı hayal bile edilemeyecek de> bir proje idi. 8 ay gibi kısa bir sürede lamamlandı. Artık İstabul ve Ankara hgva kirliliginden kurtulacak. tzmit'te İpraş'ın arkasındaki gübre üretimi bu gazla yapıla' cak. 350 milyarlık bir projeyi ' kimse hayalinden geçirmezdi. Bu santral. Keban'ın ürettiği enerjiden daha fazlasını bir yılda üre. tecek. Turkiye bu işte de başka ülkelerden ilerde gitmekledir, söyleyeyim. Özal: Sorumluluk halkın va yapmasını biliyor musunuz diye sorarlar, Türkiye'nin ileri gitmesi için bu işin ustası var mı derler, eh tabii bu işi biliyoruz. Kimse karşımıza çıkamaz bu konuda" diyen Özal, "Allah şahittir. millet şahittir, onlardan çok fazlasını yaptık" şeklinde konuştu. sonucunda nelerin olduğunun 1960 yıhnda görüldı'ğünü, Adnan Menderes'in ve iki bakanın çıkan dedikodular yüzünden asıldığını savunan Özal, "Kıyma makinesi var dediler, bir şey çıkıhadı. Fatin Rüstü Zoriu'ya yüzde 10'luk komisyoncu dediler, mahkeme gösterdi ki, beş parası olmayan milliyetçi muhafazakâr bir adamdır. Onların başına gelen felaketin gelmemesi için çamur atma konusunda çok dikkatli olmalannı tavsiye ederim." Özal konuşurken, iki askeri jet büyuk bir gürültü çıkararak tören alanının üzerinden uçtu ve dinleyiciler tarafından alkışlandı. lktidarlannın yaptıklarını Tekirdağ'da da sıralayan özal, "Bunlan eski devirlerle mukayese edebilir misiniz?" diye sordu. Türkiye'nin ışıl ışıl olduğunu, televizyonun ikinci üçüncü kUnallannın açılacağını anlatan özal, "Bundan sonra ber evde artık kavga çıkacak, daha çok televizyon almanız gerekecek" diye konuştu. "Bakın geçmiş yıllarda Millet Meclisi'nin gündeminde neler varmış. 160 tane kanun tasarısı ve teklifi var. Meclisten kanun gecmiyor ki, yığılnuş kalmış. 200 tane araştırma önergesi var. Birbirleri ile kavga etmekten vakit bulamıyorlar, gönişmeye. 250 tane soru önergesi var. Bir de bugüne bakın... 1 Eylül'de Meclis tatile girdi. gündemde bir tane kanun tasan leklifi kalmamış, hepsi geçmiş. Hiçbir araştırma önergesi kalmadı. Hepsi görüşüldu. 1980 öncesi Türkiyesi ile bugünkü Türkiye'yi mukayese ettiğinizde Türkiye'nin bugün dışarıda da itiban yüksektir. İstediğimiz krediyi ahnz. Nitekim Ataturk Barajı ve otobanlar için kredi alıyoruz. Dunya Bankası ve IMF, Türkiye'yi örnek gosteriyor. 1980 oncesinde 105 ulke içinde kredi itiban 101. sırada olan Türkiye mi iyi, yoksa bugünkü Türkiye mi? O günkü Türkiye'ye iyi diyenler varsa. ben onlann ya kasıtlı, ya da hırsları akıllarından önde olduğunu söylerim. Eskiyi savunmak, yanlışı savunmak, abesle iştigal etmektir." Başbakan Özal'dan önce konuşan Tanm Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan da çiftçi için 1 trilyon 300 milyon liralık sübvansiyon yapıldığıru belirterek, "Bu para çiftçimize helal olsun" dedi. Devlet Bakanı Ahmet Karaevli ise. "Bu memleketi geriye döndürmek isteyenler artık bilsinler ki, nehirler geriye akmaz" biçiminde konuştu. TMO'nun beton liman silosunun temeli Başbakan Öza! tarafından 41k harç konularak atıldı. TMO Genel Müdürü Ahmet Özgüneş, 35 milyara mal olacak 30 bin ton kapasiteli olacak silonun ileride kapasitesinin 70 bin tona kadar çıkanlacağını ve aralık 1988'de hizmete açılacağını açıkladı. Helikopterle İstanbul'a dönen Özal, saat 19.35'te kalmakta olduğu Harbiye Orduevi'nde Sovyetler Birliği Başkan Birinci Yardımcısı Vladimir Kamentsev'i kabul ederek bir süre gorüştü. Özal, gece de beraberinde Kaya Erdem olduğu halde ENKA firmasının Istinye'deki tesislerinde Hamitabat Santralı'nda gorev yapan Sovyet yetkili ve mühendislerle akşam yemeği yedi. Özal, bugün Ankara'ya dönecek. SSCB Başbakan 1. Yardımcısı Törende bir konuşma yapan Sovyetler Birliği Başbakan 1. Yardımcısı Kamentsev de, "Bu tören, Sovyet ve Türk kuruluşlannın Bulgaristan ve Romanya uzmanlarının başardıklan bir eserdir. Bu da, SovyetTiirk işbirliğinin ne kadar yapıcı olabileceginin parlak bir örnegidir" dedi. Komşu olarak Türkiye ve Sovyetler Birliği'nin birbirini anlamak, menfaatlerine saygı anlayışını geliştirmek gerektiğini belirten Kamantsev, SSCB ve Türkiye ilişkilerinin temelinin Lenin ve Ataturk arasında kurulduğunu belirterek, "Bize vasiyet edilen o paha biçilmez mirası ve serveti zenginleştirerek çağdaş biçimlere ulaştırmak ve özenle konımak dileğindeyiz. Bu boru haltı, ulkelerimiz ve halklanmız arasında >eni bir bağlantı oluşturmaktadır. Gaz teslimatını başlatmakla karşılıklı ticareti geliştiren yolu açıyoruz, bir temel atıyoruz. Türk halkının da barış içinde yaşamasını, uluslararası yumuşamaya iyi komşuluk ilişkileri içinde katkıda bulunmasını dilhoruz" diyen Kamantsev, SSCB'nin Avrupa'daki nükleer füzeleri kaldırmak için yaptığı önerinin yumuşama için büyük bir adım olduğunu belirterek, "Çağımızın en giincel sorunları için isteyen herkesle işbirligi >apma\a hazınz" şeklinde konuştu. İkinci büyük savaş yılları... O dönemin küçük Ankarası'nda solcu olarak tanınanlar belli. Kaç kişi vardı ki solcu? Yurt ve Dünya dergisi ile Adımlar'ı çıkaran hocalar. Niyazi Berkes, Behice Boran, Pertev Boratav, Adnan Cemgil, Muvaflak Şeref, Muzaffer Şerif, Niyazi Ağırnaslı. Dergilerde yazılabilen yazılıyor, evlerde konuşulabilen konuşüluyor, küçük, içki içilebilen yerlerde buluşabilenler buluşuyor. Elbette arkada sivil polisler. Bunlarla korku yaratılmak isteniyor. Çevre sivil polisle kuşatılınca, herkes buna dayanamaz, korkar, çekinir. Çekinenler de aynlıp gideıier. Ama birbirine kenetlenmiş bir avuç solcu dayanıyor, direniyor. Hele DilTarihliler, dernekçiler! Niyazi Ağımash'yı tanıdığımda solcu olduğunu bilirdim. Bizlerden daha yaşlıca olduğu için de bir şey soramaz, saygı duyardık. O yıllarda sanırım hikâyeler de yazardı, köyü anlatan öyküler. Sonradan niye vazgeçti? Kendini mi aşamadı, yazdıklarını mı beğenmedi, kimbilir? Her zaman solcu tanınanlann arasındaydı. İkinci büyük savaş yıllannın yoksulluğunu sonuna değin çekmiş. Anılarında karne ile ekmek yediklerini, küçük Özen'de ancak bir çorba ıçebikjiklerıni anlatır Yanında da kimler var? Bugünün yaşayan, yaşamayan birçok ünlüsü. Açlık, geçmiş bir serüvenin adıdır, durmadan yinelenirse tadı olmaz! "Siz de savaş yılları açlığını cektiniz mi?" "Çektim, anlatmaya değmez." Dersin, geçersin. Niyazi Ağırnaslı da diyor ve geciyor. Uzaktan görür, tanırdım da, arkadaşlığım Meclıste zabıt kâtipliğı ettiği döneme rastiar. O zabıt kâtibi (şimdi ne diyorlar), ben de çiçeği burnunda bir Meclis muhabiri... 1945 demokrasisine yeni geçmişiz. Demokrat Parti muhalefet olarak Mecliste. Kimi konuşmalar oluyor, tam not edemiyoruz. Tutanaklardan almak gerekiyor konuşmalan... "Niyazi ağabey" derdik. "Hani filanın konuşması var ya, onun bir kopyasını..." "Olur, sen bir ara gazinonun aralığında bekle, ben sana getiririm." Bu söylediklerim eski Mecliste oluyor, Ankara Palas'ın karşısındaki, Ulus'ta. Gazeteciler o dönemde ancak Meclis gazinosunun kapısına değin ıçeri girebiliyorlar Şimdiki gibi sere serpe dolaşamıyorlar Meclis içinde. Basın bürosu dayok... Ne türlü iş yapıyorlarsa partıler, gazetecileri arayıp kopya da vermiyorlar. Ancak Niyazi ağabey gibi memurların özverısidir ki çalışmalanmızı pekleştiriyor. 1950leri atlatbk, 1960'larda Niyazi /^ımaslı siyaseteanlmak istedi. Bir tane açık kapı vardı: Millet Partisi. Osman Bölükbaşı'nın Millet Partisi'nin Ankarası'nı kimi solcular kuşatmışlardı. Şükrü Bıçakçı, Mennet Haydaroğlu, Niyazi Ağırnaslı... İlk seçimlerde Niyasi Ağırnaslı Ankara'dan senatör seçildi. Bir solcu milletvekili Meclise girmişti. Ağırnaslı'yı tanıyanlar, onun mebuslukta falan gözü olmadığını, salt solun sesi duyulsun diye bu yolu seçtığini biliyorlardı. Bir süre böyle gıtti. Ağırnaslı ilk ağızda TİP'e girdi. Partıye girdi, ama çekemeyenler çok çıle çektırdiler. Nedense soldakı canavarlar arkadaşlarını yemeye girişirler. Bundan sonra Ağımash'yı artık bir halk ve emek savaşçısı olarak görüyoruz. Meclisin içinde ayrı dövüşuyor, dışında ayrı dövüşüyor Sendikalarda, derneklerde savaşıyor. Emekçilerin, işçilerin hakkını arıyor yılmadan, çekinmeden. Birçok derneğin ya kurucusudur ya üyesidir ya da başkanı. Ağırnaslı hakkını arayamayan, avukat tutamayan insanlann para pul düşünmeden yanındadır. Sen misin koşan? Bu kez onu da köşeye sıkıştırmak istiyorlar. Olayların tanığı iken üstüne gidiyorlar, sanığı yapmak istiyorlar. Birçok dostu deliklerden dışarı çıkarırken, bu kez deliklere onu sokmak istiyorlar. Zaman zaman sokuyorlar da... Aradan yıllar geçti. Artık birbirımizi uzaktan uzağa izliyorduk. Bir ara İstanbul'a yerleştiğinde bile buluşamıyorduk. "Buluşsak da bir iki tek atsak, atacak kimse de kalmadı.." Bir türlü bir araya gelip de atamadık. Bunlar bir küçük rakı, azıcık peynir, azıcık pastırmaya gücü yeten kuşaktır. Ne de olsa serde Kayseri'ye yakınlık var. Gidişiyle bir hak ve hukuk, bir işçi ve emekçi dostunu, bir devrimci eri, bağımsızlık, özgürlük için savaşan öncüyü yitirdik. Anısı yüreklerimizde olacak... r "Olur, atalım ya..." Bir zamanların çok iş yaptım diyenleri 8 yıla, yani iki iktidar dönemine bir keban, bir de Boğaz Köprüsü yaptılar. Bizim bir iktidar dönemimizde ikinci köprii ve otobanlar, Keban'ın altı katı bü>ukluğündeki Ataturk Barajı bitiriliyor. 1975'te temeli atılan Karakaya Barajı'nın ancak yiizde 25'ini yapabilmişlerdi. Biz yiizde 75'ini bitirdik, bu >ıl inşallah gidip açacağım. 84 baraja 25 tane yenisini ekledik. 69 baraj inşa halinde, çoğunu biz başlattık. Irak boru hattını biz buyüttuk, ama bir ikincisini de yapıyoruz, kimsenin bundan haberi yok. Diinyanın en büyuk projelerini biz yapıyoruz." Konuşmasında referandum konusuna da değinen Başbakan özal, Türkiye'nin 1970'lerin sonunda çok guç durumHra düştüğünü belirterek şöyle devam etti: "Gaz yok, ruz yok, margarin yok, yok babam yok... Kalkınmamız sıfırın alüna diişmüş, gençler kavgada. Hâlâ korüköriine, o yıllar bugünlerden iyidir diyenler var. Gd de bunlara inan. Göz boyamak miimkün değildir. Güneş balçıkla sıvanmaz. Milleti kandırmak miimkiin değildir. Allah bir daha Türkiye'yi o günlere döndürmesin. Vebali sizin omuzlannızdadır, haberiniz olsun. Ben referandum yaptırıyorum, halka gidiyorum, sorumluluğu size veriyorum. Millet karar verdi, yine millet karar versin. Her şe>in hayırlısı olsun." Özal, Türkiye'nin geçen yıl yüzde 6 kalkındığını, 1020 yıldır böyle kalkmma görülmediğini anlattı ve söyle devam etti: Buzdolapları.çamaşırmakineleri köylerde de var, kentlerde de var. Diikkânlardopdolu. Irak'tan, Suriye'den, Polonya'dan, Yunanistan'dan, Yugoslavya'dan gelip alışveriş ediyoriar. Avnıpa ülkeleri gibi ben biliyonım. TV'de 3. kanal da bu yü gelecek, ona göre paralan hazırlayın. Trakya köylusü bütün güzel verimli tohumları bizim getirdiğimizi biliyor. Biraz daha yagmur yağarsa ayçiçeği ilk kez bu yıl 1 milyon tonun üzerine çıkacak. Devlet yanınızda. buğdayda sune miıcadelesini birlikte yaptık ve netice aldık. Gidin bakın eğer vaktiniz varsa, gune> sahillerinde, Tekirdağ sahilinde nasıl (urisıik tesisler yapılıyor. Konut meselesini de kökiınden çözdiik. Şeker var un var yağ var İKİ ÇALJŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Ek gösterge duzenlemeleri" SORU: S Haziran 1987 günlü yazınızda bir ublo vermlş ve Genel tdare Hizmetleri Sınıfında, öğrcnim durumu ortaokul olanlann emekli ayhklanna ek gösterge uygulanmayacağını yazmıssınız. Oysa ki, 12.12.1984 günlü va 18603 sayüı Resmi Gazete'de yayımlanan 243 sayılı kanun bükmündeki kararnamenin 3. maddesini okursanız yukanda söylediğinizin yanlış olduğunu anlayacaksınız sanınm. Söz konusu kararnamenin 3. nuddesi "657 sayılı kanunun degişik 43. maddesinin (B) bendinin (a) ve ...fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir" demektedir. Buna göre Genel tdare Hizmetleri Sınıfına dahil olup da yukandaki hükümlere göre kadrolanna tahsbli ek gösterge belnienmemiş olanlardan 4. derccenin kademelerinden aylık alanlara 100,3. derecenin kademelerinden aylık alanlar 150,... rakamlannın uygulanacağı hiikme bağlanmışür. Emekli Sandığı Ugilileri de sizin gibi düşünmekte ve ck gösterge uygulamamaktadır. Ancak, ben ve benim dummumda olanlar yargı yoluna başvunnuş bulunuyoruz. Şimdi, sizden ricamız 243 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin bu konuyla ilgili maddeierint oknyarak, bir başka yazuuzda yayımlamanızdır. * A.Ö. ANKARA "Kayıp seneler" Başbakan Özal daha sonra Tekirdağ'a geçti ve eski siyasileri eleştirmeye devam etti. 197080 yıllarını Türkiye'nin "kayıp seneleri" olarak nitelendiren Özal, "Arayın, bulun o seneleri. O seneler kayboldu" dedi. Özal yasaklarla ilgili olarak şöyle konuştu: "Biz anayasa degişikliği yaptık ve dört siyasi liderle ilgili konuyu millete götürdük. Onlara başkaca yasak değil, sadece 10 sene siyaset yasağı konuldu. Eğer millet kabul ederse siyaset yapariar. Etmezse 1992'ye kadar yapamazlar. Buna millet karar verir, siz karar verirsiniz. Karan siz verin ki, hatası da sevabı da size ait olsun. Eğer evet derseniz, dördü de partilerinin başına geçerler, televizyonda görürsunüz onları. Eğer hayır derseniz, 1992'ye kadar siyaset yapamazlar. Belki bir daha da biç siyaset yapamazlar. İşte o kadar." Özal, "Türkiye'de zımba gibi yeni bir gençlik yetiştiğini" bu gençliğin işin başına geldiği zaman memleketin jet gibi, roket gibi yükseleceğini kaydederek şöyle dedi: "Türkiye'yi nereye getirdikleri malumdur. Geriye dönerseniz aynı noktalara bir daha gideriz. Tarık Bin Zivat, Cebelitank'ı geçtikten sonra donanmayı yaktı. Geriye döniiş yoktur. Geride ümit yoktur. Bitti o işler.. İlerde ümit vardır." Başbakan, dedikodunun ölü eti yemeye benzediğini belirterek, "Yazılan çizilen birtakım şeyler var. Aman sakın inanmayın. Bay siyasiler çamur atmakla siyaset yapılacağını sanıyorlar. Siyaset hizmet etmektir. Çamur atma sanatı değildir. Kim iyi hizmet ediyorsa millet onu seçer. Siyaset düriist yapılmalıdır" dedi. Çamur atarak siyaset yapmanın Sovyetler BirliğVnden satın alınan doğal gazı kullanacak Hamitabat Doğal Gaz Çevre Santralı'mn buharh ilk türbinini dün Başbakan lurgut özal torenle ulusai elektrik sistemine bağladı. Törene, SSCB Dış Ekonomik tlişkiler Devlet Komitesi Başkanı Konstantin Katuşev'in yanında, diğer Sovyet yetkililer de katıldı. (Fotoğraf: UYCAR GÜRKAN) İZLENİMLER OzaVın tek sorunu DemireVdi FÜSUN ÖZBİLGEN TEKİRDAĞ Ne Mardin'deki kanlı baskınla ilgili bir tek kelime ne Cumhurbaşkanı'nın NATO ile ilişkilerimizin gözden geçirilmesi yolundaki sözlerine bir katkı ne de Avrupa Parlamentosu'nda Ermeni meselesiyle ilgili olarak alınan karar. Özal'ın dün Trakya'da yaptığı açılış törenlerindeki konuşmalarını dinleyenler, Türkiye'nin dış sorunlannın yoğunluk kazandığı bir dönemde Başbakan'ın tek, ama tek bir sorunu olduğunu hayretle farkettiler: Özal'ın tek sorunu Demirel'di. Tüm konuşmalarında Demirel'e açık mektup yazıyordu Özal. "1970 ile 1980 arası kayıp yıllardır. Biz başkalarının ikiüf iktidar döneminde yaptıklarını 3.5 yılda yaptık." "Demirel dönemi kapandı. Biz ondan daha çok iş yaptık. Bizden sonra gelecekler daha çok iş başaracak. Sakın Demirel'in siyasi haklannı kaldırmayın vebali sizin olur." Özal'ın tek derdi işte buydu. Avrupa Parlamentosu'nda aleyhimize alınan kararı da görmezden geliyor ve "Türkiye'nin dış itiban bizim dönemimizde artmıştır" diye eski plakları döndurıiyordu. Cumhurbaşkanı'nın Sıvas'taki NATO'ya sert pkışını ise hiç duymazdan geliyordu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında ya bu konularda hiçbir iletişim yoktu ya da Türkiye'nin dış konulardaki politikalarını açıklamayı Cumhurbaşkaru'na bırakan Başbakan, kendi görevi olarak, iç siyasi rakibine cevap yetiştirmeyi seçmişti. Tekirdağ'da iki gündür köylerden, kasabalardan özallı tören için çağn yapılmıştı. özal'ın konuşacağı kürsüyü yerleştirmek üzere altı tane güzelim çam ağaanı gözünü kırpmadan kestiren Devlet Bakanı Ahmet Karaevli için çeşitli söylentiler yaygındı. Sabah gazetesinde çıkan "iki bakanın kaderi Demirel'in elinde" başlıklı haberde yer alan iddialardan biri acaba Karaevli'yle ilgili miydi? Habere göre hayali ihracata kanşan Turan Çevik ile biı bakanın ortak olduğu belirtiliyordu. Bunlar konuşuluyordu Tekirdağ'da ve bu bakanın Ahmet Karaeyli olduğu herkesin diündeydi. Özal, Tekirdağ'daki konuşmasında "Siyasetçilere çamur atmanın ölü eti çiğnemeye benzediğini" öne surerek, "Yazılan çizilen şeylere aman sakın inanmayın" diyor ve sanki bu haberlere ve konuşulanlara kürsüden yanıt yetiştiriyordu. özal'ın Trakya gezisindeki konuşmalan ve tavrı Türkiye'nin dış politikada sıcak günler yaşadığı bir dönemde, Başbakan'ın siyasi politikasının, sadece siyasi rakiplerini altetmek ve yakınlarını korumak uzerine kurulduğunun açık işaretini verdi. YANIT: 243 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 3. maddesi ile Genel tdare Hizmetleri Sınıfına uygulanacak ek göstergeler yeniden düzenlenmiş ve görev aylıklannın yeni belirlenen ek gösterge sayılanmn "Eklenmesi suretiyle" hesaplanması öngörülmüştür. "Ancak, kadrolanna tahsisli ek göstergesi bulunmayanlara uygulanacak ek göstergeler"in ise ilgililerin Devlet Memurlan Yasası'nın "36 ve 37'nci maddelerine göre yükselebilecekleri dereceler için belirlenen ek göstergelerden yüksek" olamayacağı hükmü de getirilmiştir. Ek göstergelerin uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanbğı'nın 79 Seri Nolu Tebliğinde örnekler verilmiştir. "örnek: Kazanılmış hak ayhğı 2182 sayılı yasa ile 4'üncü dereceye ytikselmiş bulunan ve bu dereceden aylık alan Genel îdare Hizmetleri Sınıfındaki ortaokul mezunu bir memur, 36'ncı maddeye göre 4'üncü dereceye yükselemeyeceğindçn ek göstergeden yararlanamayacaktırf' "Kadrolanna Ek Gösterge Tahsis Edilmemiş Olanlar" için Devlet Memurlan Genel Tebliği Seri No: 88'de yine uygulamaya ilişkin örnekler verilmiştir. "ÖRNEK: tntibak nedeniyle l'inci dereceden aylık almakta olan ve 3'uncü dereceden bir kadroyu işgal etmekte bulunan lise mezunu bir memura, öğrenim durumu nedeniyle 3'üncü dereceden yukanya yükselemeyeceği için ancak bu dereceden aylık alanlar için öngörülen 150 ek gösterge verilebilecektir:' Bugüne değin yapılan yasal düzenlemelerin, memurlann sorunlanna çözüm getirebildiği söylenemez. Ek gösterge düzenlemeleri ise belirli haksızlıkları da birlikte getirmiştir. öğrenim durumları ile ilgili düzenlemeler ise bu haksızlığı daha da büyütmuştür. önümüzdeki günlerde, yapılması düşünülen yeni düzenlemelerle bu haksızlığın en aza indirilmesini dilemekteyiz. I Demirel'in "Barajlar Kralı" unvanını elinden almak için Keban'ın altı kat buyukluğunde Atatürk Barajı'nı yaptığını anlatmakla kalmıyor, referandumda Demirel'e siyasi haklannın verilmemesi için de mesaj veriyordu: "Hayır derseniz, 1992'ye kadar siyaset yapamazlar, belki bir daha da hiç siyaset yapamazlar." Bu da yetmiyor, eskilerden bir hayır gelmeyeceğini, yeni liderler aranmasını öğütlüyordu: "Analar neler doğunıyor. Biz bu koltuklardan gelip geçecegiz. Türkiye'de zımba gibi yeni gençler yetişiyor." Hırsını alamıyor ve sözlerini ünlu komutan Tarık Bin Ziyad'dan örneklerle noktahyordu: "Cebelitank'ı geçtikten sonra Tarık Bin Ziyad Salih BozokCemil S.Bozok geriye dönüşiı önlemek için donanmasını yaktı. 880 lira (KDV içinde) Geriye dönmekte ümit yok. Bitti o işler. İleride Çağdaş Yayınları Turkocağı ümit var." Cad. 3941 CağaloğluIsıanbul Özal, açık ve seçik şunu söylemek istiyordu: UEP ATATÜRK'ÜN 1AMNDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle