23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 1987 KÜLTÜR YAŞAM HAYVANLAR İSMAİL GILGEÇ CUMHURİYET/5 Beyaz topluluktan siyalı müzik YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Manchester doğumlu bembeyaz bir topluluk, siyah müziğe iki yıla yakın bir suredır taze kan taşıyor. "Müzigi muzik yapan verdigi kandır" sloganını benirnsediklennden mıdır bilinmez, kendılerinı "Kısaca Kınnın" diye adlandıran "Simply Red" altılısı, Atlantic Plak Şirketi sahiplerinden Nesııhi Ertegnn'e göre, "son on yılın en öneınli tophtlugu." Aretha Franklin. Diana Ross ya da James Browna. "Şu sıralardı en i)i soul bestelerini kbn yapıyor?" diye sorarsamz, hiç kuşkunuz olraasın, şu yanıtı alacaksınız: "Simply Red'dea Mick Hocknall elbette! ' Modern siyah müziğin önde gelen bu üç temsilcisi, Atlantık Okyanusu'nun beri yakasında oturan soluk benizli, "Simply Red"ın müziğine hayran. Üçu de topluluğun tıknaz ve kızıl saçlı şarkıcısı Mick Hucknall'ın kendilerine yapacağı besteleri seslendirmek ıçin sırada bekhyor. 'Simply Red', soul müziğin mavi gözlü temsilcisi PİKNİK PİYALE MADRA Mavi gözlü soul Haksız da değiller. 1985 yılının ekim ayında çıkan "Picture Book" adlı albümleri ile dünya listelerinı sarsan "Simply Red", tngiitere'de "PostPank" döneminde ortaya çıkan toplulukları aşan özellikler taşıyor: Blues, funk, soul ve reggae akımlarını çok iyi tanıyan altılı, synthesizer ağırhklı elektronik muziği ve rock geleneğıne özgu gıtar sololanru uzakıa tutan, puruzsuz, ama aynı zamanda için için yanan, simsiyah bir tonlamanın egemen olduğu annoniritm anlayışını savunuyor. Hucknall'ın bestelerinde belirgin olan, "kendi içinde gelişen mdodi" yaklaşımı, "Simply Red"ın müzığını, " S o u l u güzd bir taklidi" olmaktan çıkarıyor, "Soula yenUeytci" bir benzersizlığe götürüyor. "Simply Red"e takılan "mavi gözlü soul" nitelemesi de belki bundan. fflZLI GAZETECİ NECDET GÜNÜMÜZ MÜZlĞlNtN SEÇKİNLERİ Günümüz müziğinin seçkinleri arasmda sayılan "Simply Hobvtr gazztaki'zk p^nkınınca, Red" altıhsı, besteci ve şarkıcı Mick Hucknall'ın önderliğinde, başta Tommy Bovners, davulda \yor. Joyce, tuşhı çalgüarda Frttz Mclntyre, gitardaSyivan Richardson ve trompette Tim Kellett'tan ouışutijrlü tostoğa, filütiıri w kukvmav nesinin evi terk etmesinden sonra, berberlik yapan babasının yanında, oldukça özgür koşullar altıhda büyümuş. 10 yaşına yaklaşırken, müziğe kulak vermiş. "Beatles'ın "Sgt. Pepper" albumünu uzun süre elinden duşürmemiş. Ergenlik yıllannda, yavaş yavaş siyah müziğe kaymış. Evde Motovvn plaklanna sesiyle in the UK" turnesuıden nasıbinı Lıverpool'da, "Eric's" adlı punk kulubunde almış. arayışına, "A Certain Ratio" ve adını Ispanya ıç savaşındaki antifaşist bir birlikten alan "Dnnıtti Coltımn" öncülük etti. Hucknall'ın bu sıralarda kurduğu "Frantic Elevators" adlı grup da bu arayışa bırkaç 45'lıkle katıldı. "Human League", "New Order", "The Smhhs", "Soft CeH" ve "ABC" ıse, aynı çizgiyi renklendirerek. 80'li yıllan açtılar. ; koşunun, hotta oçaan, soyun, t?uhı. tun gcnijflu sovunüculuğun!) yapan | Punktan soula 1970'lerin ortalarında modern muziği bıçak gibi yaran punk ve onu izleyen "yeni dalga" (Nevv wave) yıl d i j G k PUNYÛPA . ASIL VEŞİl,CENN£Tİ AlÂnm YâNiuı, ŞOL CEÜHETiMH . P£YU~ Ş , Sül0öLL£Ri y AWRÛN PROLETABYA PEVRİMİ 6ÜLÜPV10ÖLÜ 8ÂUÂNB B9İP, ÇâKTıZ Â5UHPÂ 0UNLÛ&N it£PiSt mRK5lST~ BAŞM GÖVENİLMEZ İSUM 8ÜI&IİUERİ. Öîe<Z£R 9EYUUUUÜ pevuovoLA Dogal yetenek Hucknall, yalnızca iyi bir besteci değil, ?ynı zamanda çok özgun ve usta bir şarkıcı da. Zaman zaman soprano sınırlannı zorlayan tız bir tenor sese sahip olan Hucknall, duygusallığı ve iç yoğunluğu; vurgulama, noktalama, cumle kurma ve tekrarlama anlayışı ile yıllann soul şarkıcılannı şaşkınlığa düşüren doğal bir yetenek. Hiç kuşkusuz, "Culture Club" grubunun iki cinsiyetlı sesi Boy George'la birlikte, 80'li yıllann Ingillere'sinden çıkan en önemli yommculardan biri. Burada vurgulamakta yarar var: Dağılan "Cullure Club"un sımgesi Boy George'un mikrofondakı ustalığı, ne yazık kı, yarattığı ımajın gölgesinde kaldı Oysa Mick Jagger, David Bowie ve Steve Winwood gıbı "eskiler", en çok dinlediklen ve etkilendikieri şarkıcının Boy George olduğunu sık sık söylemekteydiler. Hucknall için de aynı şeyi düşündüklerini söylemek mümkün. Boy George gibi işçi sınıf kökenli bir aileden gelen Mick Hucknall, 1960 doğumlu. tki yaşındayken an Manchester doğumlu beyaz bir topluluk, siyah müziğe taze kan taşıyor. Kendilerini 'Kısaca Kırmızı" diye adlandıran "Simply Red" altıhsı, birçoklarına göre, "Son 10 yılın en önemli topluluğu". Aretha Franklin, Diana Ross ya da James Brown'a, "Şu sıralar en iyi soul bestelerini kim Mick Hucknaü yapıyor" diye sorsanız, 'Simply Red'den Mick Hucknall" yanıtını alırsınız. eşlik etmeyi alışkanhk haline getirmiş. Sonra, Manchester Güzel Sanatlar Okulu'nda 4 yıllık oğrenimine başladığı sıraJarda, bu kirli sanayi sehrinin yeraltı kuluplerinde punk patlamasının onasında bulmuş kendisini. Manchester'ın ünlü "Twisted Whell" punk barında diskjokey olarak çalışmaya baslamıs. Bu arada, "Sex Pistols"un efsanevi "Anarcfay larında Manchester cephesi, işçi sınıfı kökenli ve öfkeli birçok grubun guçlü, araa basit, kaba, tekdüze sesleriyle yanküaruyordu. 76 sonrası ortaya pkan "The F«ll", "Magazine", "The Buzzcocks" ve "Manifactured Noise", dikenli teHere sanlmış bir muzik yarattılar. Fırtına, kısa ömurlü oldu. Bıkkıalığın da etkisiyle, 1979'da başlayan yeni ritm ve rnelodi Yalnız coşku yetmez Arayış, muzıkte sadece coşku değil, bilgi de ıstiyordu: "Yeni Dalga" gruplarının çoğu uzun omurlu olmadı. "Simply Red"in eksenıni, 80'ferin ortasına doğru dagılan "Durilti Column"un grubunun basçısı Tommy Bowers ve davulcusu Chris Joyce oluşturdu. Bu yeteneklı ritm ikilısine, tuşlu çalgılarda Frit? Mclntyre, gitarda Syivan Richardson ye trompette Tim Kelletl de katıldı ve lider Hucknall, 1985 temmuzunda '• Picture Book" adıyla dunyayı sarsacak olan albumünu hazırîamak uzere studyoya gırdi. ÇİZGİIİK KÂMİL MASARACI Matisse'in kırmızısı Hucknall, "Simply Red"in muzik anlayışını sanat öğrenımı görürken, ana hatlanyla saptamıştı. Gerçı okuldayken çok sevdiği Picasso'nun yorüngesinde, kübist unsurlar taşıyan resimler yapıyordu, ama niyeti yine çok sevdiği Matisse'in, özellıkle kırmızı rengın egemen olduğu cıvıltılı, reogârenk dışavurumculuğunu sese dökmekti. Dışavurumculuğun en belirgin olduğu muziğın soul ve funk birleşiminde olduğunu duşunuyordu. Aretha, Al Green, Bill Withers, Ray Cbaries ve benzerlerı ona göre, dışavurumculuğun tipık örnekleriydı. Stockholm'deki konseri oncesinde duzenlediği basın toplantısında bundan söz ederken, bize şunu anlatacaktı: f7 sfi f^/Çf AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEVL4L GÖKJLAS Geriye yolculuk "Sanat okurken oğrendiğim en önemli sey, ilerleme ve yenilik arayışında gecmişe bakmanın ne kadar önemli olduğuydu. Sanatta her şey başka bir şeyi doğurabilivor. ancak ileri adım atmak için geri gidip bir dolaşmak lazım. Simplv Red'de sağlam bir geçmişten >ola çıklık. Hepimiz birbirinden farklı muzik turlerinde blues, reggae vb. bilgi sahibiyiz. Cole Porterdan Robert Johnson'a, Gersh»in'den Lennon / McCartnev 'e uzanan bir uslup yaratmak amacındayiz." "Simply Red'ın birkaç ay once çıkan yeni albumu, "Men and Women", bu bilinçli uslup arayışının "Picture Book"tan sonraki ikinci tutarlı örneği. Birbirinden güzel soul bestelerinin sıralandığı "Men and VVomen", Hucknall'ın unlu siyah besteci Lamont Dozier ile ortak urunlennin yanı sıra, enfes Cole Porter ve Sly Stone yorumlan da içeriyor. "Simply Red", Ingiltere'nin siyah 9 yeteneği Sade ve ABD'ye goç ederek artık Arif Mardin'le birlikte çaveSarkis Baharoğbı'nun "Amerika'da Türkiye" konıdu sergileri, ABD'de Oregon eyaletinin Portlışmaya başlayan "Scritti Politti" land kentinde sürüyor. White GaUery'de açüan ve ay sonuna kadar sürecek sergide, daha öncegrubu ile birlikte, günümüz müziğiTürkiye'de buhınmuş Amerikalı fotoğrafçı Sharon Guynap'ın Türkiye izlenimleri de yer alıyor. nin seçkinleri arasmda yer alıyor. So"Amerika'da Türkiye" sergisinde 120 fotoğrafa yer veriliyor ve Türk müziğinden ömekler de ula zekâ ve duyarhlık katan "Simply sunuluyor. Sarkis Baharoğlu 'nun ' 'Çalısanı Lütfen Mesgul Etmeyin'' adh yapıtı da sergidekifo Red", muzıkte kalite arayanların mutlaka dinlemesi gereken bir grup. toğra/İar arasmda. TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKA.\ 23 Haziran ÇIPLAK GODIVA.. 19S1'DE BUGÜH, İNGıLTE&E 'NıN COVENT1ZY KEAjpND£ LAOY 6OPW ıÇıN BİK f£STivAL DUZ£UL£HPİ(SOlM). İUAU/ŞA eöee, 900 VIL ÖHCE AYMI yeeoe, LADY GOOtVA(G/PAyun') ÇIPLAK OLAgAK gİKAr/t SİNlP OOLAŞMIŞTT OLAYDAN fSO YIL SOUBA YAŞAM/Ş OLAAJ 78. eı'f/Ç/ ROGER. U/EMOOVEZ. 'W YAZOItUAElA/A 8Al:iUR£A ; YÖR£AliN YOUETİCISt DUEUUUNDAKl ( l ) KONTU LEOF&C, HAL&İ ğ KOYMUÇTU. EŞİ LAOY GOCHVA BUKJA Şl ÇIKMfÇJ O DA, K£UTTE ÇlPLAfC POLAÇfZSA <STEĞINİ YERIA/E GETie.ECEGİNİ SÖYLEMİfTİ. GO PtVA, DOLAÇIHK.EN HEGfCESffJ EVİNE ÇEfc/UP KENDiSıUE gAfCMAMAS/Mf EMRBTMişrri. TEK BAKAN K/fl "PEEP/NG 7OM"ADU 8I/? TEfSZt OLA4UŞ, DAHA SONG4 GÖZLESİ OYDueuLMUfTU1.. "Amerika da Türkiye " fotoğrafları 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Memlekette ortnanı hem işletmek hem de yetiştirmek lazımdır 23 Haziran 1937 bahçelerde devlet memurlarından mürekkeb selahiyetli, ehliyetli bahçıvanlann idaresindedir. Ancak kanun bu ideal teşkilatın bugünden yarına tatbikata geçirilmesindeki müşkülatı da gözönünden uzak tutmayarak kereste endüstrisi için ormanlanmızda milli sermayeli şirketlerin çalışmaları imkânını depriş etmiş ve devletçe doğrudan doğruya işletilmelerinde derhal kabiliyet olmayan ormanlann bu müzayede ve mukavele ile işletilmeleri caiz olacağını söylemiştir. Bunlar yeni orman rejiminde derhal imkânsızlıklarla karşılaşmamak için haklı olarak bırakdmış açık kapılardır. 19371987 Bugün dahi bu kanaatimızı pek fazla değiştirmiş değiliz. Mukavelelerin harfiyan tatbiki kontrolünden emin olmamağa sebeb yoktur. Vazifelerini yapmayan veya fena yapan memurlarm cezaları verilir, hem de en şiddetli şekillerde. Ormanları ister kanunun tarif ettiği şekil ve derecede devlet işletsin diler, bunlar mukavele ile ihale olunarak işletilsin, dikkat olunacak noktalar şunlardır: 1 Ormanın işletilmesi ormanı tahrib etmemeli, bilakis gençleştirilmeli, gürbüzleştirilmeli ve hatta gen işletilmelidir. Avrupa'nın en büyük kitap fuarı, kırkına basıyor Avrupa'nın en büyük kitap fuarı sayılan Frankfurt Kitap Fuarı yöneticileri, Türkiye'de de fuar düzenleme hazırlığı içindeler. Türkiye'deki fuara 4 bin kitapla birlikte bazı Alman yazarlar da katılacak. MEHMET AKİF Gelecek yıl 40. yıhru kutlayacak olan Frankfurt Kitap Fuarı'nın yöneticileri Türkiye'de de bir kitap fuan duzenlemenin hazırlıklan içindeler. Alman Kitap Yayıncıları Frankfurt Kitap Fuan'nın sergi bölumü başkanı Eugen Emmeriing ve Doris Oberla'nder, Türkiye'de bir kitap fuarı duzenlemek ve Frankfurt Fuanna Türk firmalannın katümasını sağlamak amacıyla geçen hafta Türkiye'de idiler. Ülkemizde kitap fuan düzenleme girişirainiz ne düzeyde? EMMERLtNG Türkıye"de düzenlenecek bir Alman kitap fuarı bence mukemmel bir düşünce. Bu arada, TÜYAP yetkilıleriyle bir görüşmemiz oldu. Sizin de yılda bir kez düzenlenen kitap fuarınız varmış. Onun içinde yer almamız önerildi. Ancak, 1988 sonbaharında Ankara1 da bir fuar duzenleyeceğımiz şimdiden kesin. Anlaşma olursa, lstanbuU da açılacak kitap fuan içinde yer alacağız. Anlaşma olmazsa, bir kitap fuarı da lstanbul'da açacağız. Sonra da lzmir'e gideceğiz. Bu fuarlann amacı ve kapsamı ne olacak? EMMERLİNG Amacımız öncelikle Turk yayıncıyı Alman yayıncıyla, Alman yayıncıyı da Turk yayınayla karşılaştırmak olacak. Fuara yaklaşık 4 bin kitapla katılacağız. Bu arada, yazarlar da yer alacak. Yazar adı verebilir misiniz? EMMERLİNG Şu anda butün adları verebilecek durumda değilim. Ama çağdaş Alman yazarlanndan Peter Haertling'in katılacağı kesin gibi. Ayrıca Turk olmalanna karşın Almanca yazan ve Almanya'da yaşayan bazı yazarları da ilk kez tamyacaksınız. Fuarda başka etkinliklere de yer verecek misiniz? EMMERLİNG Yayıncılığa yö Frankfurt Kitap Fuarı Türkiye'ye geliyor nelik seminerleruniz olacak. Öncelikle "kitap yapınu", yani basım.dizgi, cilt, pazarlama, grafik konusunda. Burada Turk kitaplarını inceledik. Kitaplannız fiyat açısından çok ucuz. Yabancı kitaplann seçimi çok doğru. En iyileri seçilmiş. Ancak kitap kalitesinin iyi olduğunu söyleyemeyiz. Çeviri konusunda da bir seminer düzenleyeceğiz. Bu konuda yazar, çevirmen, yayıncı uçlusunü bir araya getirmeyi tasarlıyoruz. Çünkü çeviri çok dertli bir konu. Benzer bir semıneri Madrid Kitap Fuan'nda da duzenlemiştik. Frankfurt Kitap Fuan, dünyanın en önemli fuarianndan biri. Y'ine de amaç ve kapsamını sizden ogrenebilir miyiz? EMMERLtNG Frankfurt Kitap Fuan, 39 yıldır yayıncı, satıcı, yazar üçlüsünü bir araya getirmeyi amaçlıyor. Şu anda yalnızca Almanya'nın değil, Avrupa'nın da en buyük kitap fuan. Asbnda, tngiltere'nin de en büyuk kitap fuarı, çunku Londra Kitap Fuan'na katılanlardan daha çok lngiliz yayıncı bizim fuanmıza katılıyor. 1986'da düzenlenen fuara 72 ulkeden 7 bin yayınevi katıldı. Bu arada, Frankfurt Kitap Fuan'nda her yıl bir Barış ödülu veriliyor. Örneğin, bu öduliı geçen yıl ünlü kemancı Yehudi Menuhin, önceki yıl Senegalli ozan Leopold Senghor almıştı. Ayrıca, her yıl bir odak konu seçilir ve işlenir. 1986'da Hint edebıyatı, onceki yıllardan birinde de Latin Amerika edebıyatı işlenmışti. Frankfurt Kitap Fuan'na Türk yannevlerinin katılımı ne düzeyde? EMMERLtNG Yok gibi. Ömeğin, Mısır 12 yayıneviyle katılırken. Turkiye'yi 4 yayınevi temsil edıyordu. Bunlardan biri de gazetenizin kardeş kuruluşu olan Bizim Almanca'ydı. Bugüne kadar kaç ülkede fuar açtınız? EMMERLtNG Sayısıra vermek kolay değil. Ancak dunyanın neredeyse butun ulkelerinde açtık diyebiliriz. Kenya, Nijerya, Zimbabve'de bile kitap fuarı açtık. Tabii, bu arada projelerimizi Dışişleri Bakanlığımız da destekliyor. Frankfurt Kitap Fuan için Turkiye'deki on çalışmanız nasıl geçti? EMMERLİNG Türkler, Frankfurt Kitap Fuan'nı henüz keşfetmediler. Çalışma sonuçlan daha sonra belli olacak. Ama unutmayın ki, Frankfurt Kitap Fuarı, herkesın, herkes geldığı için gelmek ıstedıği bir fu tutuyoruz. O da yanlış, bu da yanhştır. Bunun ikisi ortasını bularak ormanları hem işletmek hem de bunlarm Hazır evvelki gün Somanm yenileri yetişecek veçhile çam bayramı vesilesile orman halinde devam ve ormandan bahsetmişken bu inkişaflarını temin etmek bahis üzerinde devam ederek lazımdır. memleketin orman işlerine bir Yeni orman kanunu, kere daha temas etmiş olalım. ormanlara devlet işleımesinin Devletm memleket ormanları tatbikı esasını koymuştur. uzerine ne kadar titrediğini Bunda mübalağa edilecek biliyoruz. Ormana büyuk hiçbir cihet yoktur. Şimdiye kıymet veriş manasında bu kadar devlet, ormanlardan titreme cidden yerinde bir kesilecek ağaçları kendisi anlayıştır. Ormanlanmızı damgalıyordu. Şimdiden sonra muhafaza edebilmek için damgalamakla beraber kesmek alman tedbirlere itiraz etmek ameliyesini kendisi yaparak ve kimsenin akltndan geçemez. yaptırarak kütükleri yol başına çıkaracak ve kereste Fakat ormanın muhafazası sanayicilerine ağacı kutiık onun hiç kesilmemesini icap halinde teslim edecektir. etmez. Her hayatlı cisim gibi ağaç ta doğar, büyür ve ölür. Aradaki çok incefark şu esasa irca olunabilir: Ağacı Tam büyüdüğü ve bir müddet daha kendi halinde bırakılırsa devlet damgaladığı zaman kesmeyi müteahhid yaparken kendilığinden ölüp gideceği sanki ormana yabancı biri yaşa geldiğı zaman bu girmiş oluyor ve bu giriş memleket servetini kendi orman için zararlı oluyordu. kendine mahvolmaya bırakmayarak kesmek, Şimdi devlet kesmeyi de keresteye ve paraya kaibederek üzerine almakla ormana milli servetten yeni bir unsur yabancı kimse sokmamış yapmak lazımdır. Biz bu işte olacaktır. ifrat ve tefrit arasmda Orman işletmesinin bu şekli, bocalıyoruz. Kesmek yolunu kendisile beraber bir süre tuttuğumuzda harab edecek teşkilat zaruri kılan en veçhile çok kesiyoruz. Mafahaza edelim dediğimizde modern, en ileri ve ideal bir şekildir. Bu sekilde her orman de bir ağaç kesmeğe imkan bir devlet bahçesidır ve bu vermeyen diğer bir yol 2 Yukardaki şart tahakkuk Biz vaktile bu sütunlarda edebilmek için ormandan ormanları muhafaza etmenin yalnız kesilme yaşına gelmiş esaslı ve müessir bir şekli de ağaç kesilmeli ve ağaçlan mukavele ile verilecek kesilen yerlerde tabii tebzir ile işletmeler olduğu fıkrini veya dikme ile yeni ağaçlarm müdafaa etmiştik. tşletmeleri vücud bulması behemahal mukaveleye bağlanmış temin olunmalıdır. ormanlar için mukaveleler ormanlann harablıktan 3 Devlet ormanlannm umumi; muhafazası kulfetini tamamen surette muhafazaları, müteahhidlere yüklemektedir. buyütülmeleri ve Biz bu ormanlarda genişletilmeleri bütün devlet mukavelelerin harfiyen tatbik ve milletin baş vazifelerinden edılmesi, devlete ayrı yük biri olduğu hakikati hukümet teşkil etmeksizin, maksadı en ve halkın kafasına iyice iyi surette temin edeceği yerleştirilmiş olmaiıdır. ; kanaatinde bulunmuştuk. YUNUS NADJ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle