Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 2 HAZÎRAN 1987 Evren döndü ANTALYA (».a.) Bayram tatilini Antalya'da geçiren Cumhurbaşkanı Kenan Evrea, dün karayoluyla Ankara'ya d ö n d ü . Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Antalya KarpuzkaJdıran Askeri Tesisleri'nden Enerji vc Tabii Kaynaklar Bakanı Sudi Tiirel, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kema] Yamak, Antalya Valisi Babacttin Gttney, Belediye Başkanı Yeoer Ulusoy ve öteki yetkililer tarafından uğurlandı. aa.muhabirinin sorasunu cevaplandıran bir yctkili, Cumhurbaşkanı Evren'i Antalya'dan Ankara'ya götürecek özel uçağın radar sistemindc anza görülmesi üzerine, seyahatin karayoluyla yapıldığını bildirdi. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın seyahatlerinde kullanılmak üzere ABD'den alınan ve "TCGAP" adı verilen özel uçak Cumhurbaşkanı EvTen'i Antalya'ya, Başbakan özal'ı Dalaman'a ve oradan da tstanbul'a götürmiiş, son seferinde de Istanbul'da fetih törenlerine katılan Başbakanı tekrar Dalaman'a getirmişti. Fotoğrafta Cumhurbaşkaru Evren bayram tatili için gittiği Antalya'da uçaktan inerken görülüyor. AUORO EXPRESS 87 tatbikatı ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) NATO'nun AUORO EXPRESS 87 tatbikatı dün başladı. 30 hazirana kadar sürecek olan NATO üyesi toplam 7 ülkenin katılımı ile gerçekleşecek tatbikat fiilen 8 haziran tarihinde başlayacak. Amerika Birleşik Devİetleri, Federal Almanya, İngiltere, Belçika, Türkiye ve Lüksemburg silahlı kuvvetlerinin katılacağı tatbikata öniimüzdeki günlerde NATO Başkomutanı Orgeneral Rogers'ın da katılması bekleniyor. Genelkurmay Başkanlığı yetkilileri, tatbikata katılacak ülkelerin değişik zaman dilimlerinde geleceiJini ve bıı r.vuCTİf fıili tatrik.atın 8 haziranda başiayacağını belirttiler. MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Amlar... Brooke Shields 22 yaşında özeüikle genç kuşağuı "çağdaş ilahelerinden" biri olarak tanınan ünlü Amerikah yıldız Brooke Shields, 22'nci yaş gününü arkadaşlanyla birlikte kutladı. ABD'nin New York kentinde verdiği doğum günü partisinde dostlanyla birlikte olan Brooke Shields, yakın arkadası Dean Cain ile doğum günü pastasmdaki mumları üflerken görülüyor. HABERLERİN DEVAMI Körfez'in Suları... (Baştaraft 1. Sayfada) Bu bitgileri Âmerikan Tıme deraisinin 1 haziran tarihli nüshasından aldık. Oyle sanıyoruz ki yalnız bu rakamların dili bile, Basra Körfezi'nin, Batı ile Doğu, Washington ile Moskova açılanndan ne anlama geldtğini ya1ın olarak ortaya koymaktadır. VVashington ve Batı Avrupa, Körfez'deki petrol ulaşımının düzenli biçimde işlemesini ve Körfez'i dışarıya bağlayan Hürmüz Boğazı'nın açık kalmasını yaşamsal saymaktadırtar; aynı zamanda Körfez savaşının İrar^ ın Irak'a üstünlüğüyie noktalanmasına da, Batının çıkarları açısından karşıdırlar. ikjinçtir, bugün için İran konusunda Scvyetler de Amerika'yla aynı çizgide sayılabilir. Her iki süper güç de Körfez savaşında ağırlıklannı Irak'tan yana koymuşlardır. Her ikisi de Körfez sularındaki askeri varlıktartnı arttırmaktadırlar. Amerika'nın yedi, Sovyetler'in iki savaş gemisi halen Körfez'dedir. İki Sovyet gemisi Hürmüz Boğazı'nın hemen dibinde seyrederken, Moskova'nın üç adet de mayın tarama gemisini Körfez'e doğru yola çıkardığı bildirilmektedir. Nisan ayında Sovyetler, İran saldırılanna karşı korumak üzere üç Kuveyt tankerine kendi bayrağını çekmiştir. Washington da geçen hafta 11 Kuveyt tankerine Amerikan bayrağı çekmiştir. Hem Vvashington hem Moskova, Tahran'ı kesin dil* le uyararak gerek bu tankerlere gerek kendi askeri variıklarına yapılacak saldırıların karşılıksız kalmayacağını açıklamışlardır. Bu arada Vvashington, Körfez'e dönük olarak NATO'lu müttefiklerinden yardım istemistir. Amerikan Savunma Bakanı VVeinberger, geçen hafta başında Brüksel'de NATO ülkelerinin yapabilecekleri katkıları şu noktalarda toplamıştır: 1) Körfez'de ek deniz gücü sağlamak; 2) Hava desteği alanında işbirtiği yapmak; 3) Son olarak da mevcut altyapıları kullandırmak. Görüldüğü gibi Körfez'de sular gün geçtikçe daha da kızışmaktadır. Buna ek olarak Lübnan Başbakanı Raşit Kerami'nin dün Beyrut'ta bir suikast sonucu öldürülmesi, bölgemizde gidişin hiç de parlak olmadığını ortaya koymuştur. 32 yılda 10 kez ülkesinde başbakanlık yapmış olan bu SünniMüslüman politikacının ölümü kuşkusuz suların iyice karışmasına yol açacaktır. * ve herhalde unutmuyoruz, Türkiye de bu bölgeye bitişik bir ülkedlr. Diieğimiz odur ki, Başbakan Sayın Özal, Akdeniz'in mavi sularında tatil yaparken Körfez'de olup bitenleri ülkemizin yüksek çıkarları açısından dikkatle izliyordur... Lübnan Başbakanı (Baştarafı 1. Sayfada) kasabasındaki Saint Manin Hastanesi'ne gittiği ve başbakanın ölumunu duyunca gözlerinin yaşardığı bildirildi. Kerami'nin ölum haberinin duyulması uzerine. Batı Beyrut'taki Sünni mahalielerinde halkın sokaklara dökulerek ağladığı, bazı işyerlerinin de kepenklerini indirdiği biidiriliyor. Trablusşam'da da olum haberi uzerine, okullar ve işyerlerinin kapalıldığı. bu arada sokaklarda silah sesleri duvulduğu gelen haberler arasında. Lübnan askeri yetkilileri Raşit Kerami'nin ölümüne helikopterde oturduğu koltuğur. altına yerleştirilen saatli bombanın yol açtığını soylediler. Kerami'nin cenazesi memleketi Trablusşam'a göturuldu, ancak cenazenin ne zaman kaldınlacağı açıklanmadı. Eski Lübnan Devlet Başkanı Kamil Şamun. Kerarr.i'nin oldurulmesini kınayarak, "İ'lke bo>le tcrorist yöntemlerle idare edilemez. Kerami, bazı olumsuz vönlerine rağmen tum fraksivonlar arasında goruşmeier yapılmasından yana bir kişiydi" dedi. Kerami'nin öldurulmesinin ülkedeki iç savaşın kızışmasına yol açabileceği beliniliyor. Gözlemciler, halk arasında gerginligin artmasının tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini kavdediyorlar. hrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres ise Lübnan Başbakanı Raşid Kerami'nin ölün.ünün Lübnan açısından bir trajedi olduğunu söyledi. Pere^, "Kerami'nin olümiı trajik bir ülkede trajik bir gelişınedir" dedi. İsraıl'i ziyaret eımekte olan Fransa Dışişleri Bakanı Jean Bemard Raimond. Lübnan'daki fraksiyonların Ulkedeki durumu duzeltebilmek için birlikte çalışmalan uerektiğini söyledi. Dışişleri ile gorevli Mısır De\let Bakanı Butros Butros Gali ise Kerami'nin olümünun Lübnan'daki barış girişimleri konusunda büyük bir engel teşkil edeceğini belirtti. Gali, "Bu tür eylemler Lubnan'da istikrar. barış ve ulusal uzlasma saglanması girişimlerine katkıda bulunamaz" dedi. Suriye radyosu da, Kerami'nin öldurulmesinin ardında "İsrail \e onun Lübnan'daki ajanlarının" bulunduğunu bildirdi. Suriye Bakanlar Konseyi de, olayı siddetle kınadı. Reuters Ajansı'na demeç \eren Suriyeli bir yetkili ise "Kerami'yi oldüren eller Lübnan'ın çıkarlarına. güvenligine ya da birligine hizmet edemez. Bu cina\el. sadece Lübnan'ın ve Arapların duşmanlarına fajda sağlar" dedi. ABD, Keramı'nin oldurülmesini Lübnan'ın trajik tarihinde karanhk bir an olarak niteledi, Ürdün olayı kınadı. rİRKİYE KINADI Türkiye, Raşid Kerami'nin bombalı bir saldırı sonucu öldürülmesini "siddetle" kınadı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, mumtaz bir devlet adamı olan Kerami'nin olumunden duyulan uzunıu dile geıirilerek, Lübnan halkına başsağlığı dilendi. Raşid Kerami'nin, Lübnan'ın içinde bulunduğu ciddi sorunlara barışçı yollardan çözüm getirmeye çaba gosleren ileri goruşlu bir devlet adamı olarak her zaman hatırlanacağı kaydedilen açıklamada şöyle denildi: "Kerami')e >apılan bu saldırıvı şiddelle kınıjor te bu tur cina>etlerin kavnagı ve nedeni ne olursa olsun, sorunlann çözumünu kolaylaştırmayacagı volundaki görüşümüzü bir kez daha vurguluyoruz. Türkiye, bilindiği gibi Lübnan'ın biriik. bagımsızlık ve toprak bütünlıiğunun muhafazasına büvuk onem atfetmekle ve Lubnan'da yaşayan toplumların arzulan doğrultusunda vanlacak ulusal bir u/laşı voluvla uzun vıllardır sükun \e istikrar ihlivacında olan Lübnan halkımn ıstıraplarının bir an önce sona ermesini temenni etmektedir." Bu arada, Ingillere Dışişleri Bakanlığf ndan bir yetkili, Kuveyt Haber Ajansı KUNA'ya verdiği demeçte, ulkesinin Kerami'nin öldurulmesini "terorisl bireylenı" olarak nitelendirdiğini söyledi. İngiliz yetkili, Kerami'nin olümünun Lübnan'ın geleceği açısından endişe verici olduğunu belinti. Sovyetler Birliği Resmi Haber Ajansı TASS ise Kerami'nin oldurulmesi haberini Lübnan ordusu komuta merkezinden yapılan açıklamaya dayanarak, yorumsuz olarak verdi. Urfa'da toprak (Basıarafı 1. Sayfada) "İki Cırcıp" ve Muratlı köyü olarak adlandınlan mezralannda başlanması kararlaştırılmıştı. Ancak burada toprak istemiyle başvuran 2 bin 750 köyluden 1925'inin "hak sahibi" ilanı için gerekli yasal koşulları taşımadıklan belirkndi. 1925 kişinin çoğunluğu okuryazar olmadıklan için hak sahibi olamadılar. Toprak dağmmında hak sahibi ilan edılebilmek için şu koşulları taşımak gerekiyor: "Okur>nzar olmak, aile reisi clmak, çiftçilige engel sakatlığı olmamak, devlete karşı suçlardan mahkum olmamak." Ayrıca ikiden az çocuğu olmak, traktör sahibi ve az topraklı olmak da tercih nedeni kabul ediliyor. Okuryazarbk için yasadaki hükmun uygulamada ilkokul diploması yerine "okuryazarlık bdgesi" olarak kabul edilmesi de yeterli sayıda okuryazann bulunmasıru sağlayamadı. Başvuranlar içerisinde okunazarlık belgesi de gelıren 825 köylü hak sahibi kabul edildiler. Bu çiftçilere 60'ar dönOm toprak dağıtılacak. Bu yorede iki bin hak sahibine dağıtılacak kadar arazi bulunduğundan Tarım Reformu Genel Müdürluğüniin bu hafta içerisinde bir duyuruda bulunması bekleniyor. Bu duyuruda, toprak isteyenlerin başvurması için iki aylık yeni süre tanındığı açıklanacak. Bu süre içerisinde başvuranlar içerisinden okuryazarlık belgesi de bulunan 1200 topraksız çiftçi saptanacak. i Ayrıca ilk belirlenen hak sahıplerine de itirazlar yapüdığından henüz kesin hak sahibi iistesi açıklanamadj Genel müdürlukte bilgisayarla yapüan incelemenin sonuçlanmasından sonra kesin hak sahibi İistesi önümüzdeki günlerde açıklanacak. Itirazlann değerlendirilmesi için genel müdürltık uzmanlan da Şanhurfada incelemeler yapıyorlar. ARAZİ SIMFLANDIRMALARI Reform çerçevesinde dağıiıma tabi tutulacak arazilerin belirlenmesi için arazi sınıflandırmaları, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nce yapıidı. Ancak, bu sınıflandırmalara da itirazlar oldu. Bunun üzerine Köy Hizmetleri'nden uzmanlar bölgeye giderek itirazlan incelemeye başladılar. ttirazların sonuçlanmasından sonra dağıtıma tabi tutulacak arazi miktan kesin olarak saptanmış olacak. Yasa uyarınca dordüncü sınıfın üzerindeki, yani beş ve daha yukarı sınıftaki araziler eski sahiplerine iade ediliyor. Birinci NÇ dördüncu sınıf araziler kamulaştırmaya tabi tutuluyor. Toprak Reformu Yasası uyarınca topraklanna 1975'teel konulan toprak sahiplerinin yeni yasaya gore 400 bin dönüm dolayında toprağın iade çalışması tamamlandı. Geri kalan bölümün iadesi için çalışmalar sürüyor. Toprak dağıtımında hak sahibi olarak belirlenen 825 çiftçinin tapularını da Başbakan Turgut Özal'ın vermesi planlanıyor. Ancak Özal'ın gezisi henüz kesinleşmedi. Körfez'de gerginlîk (Baştarafı 1. Sayfada) bildirdi. Radyo, ABD'yi, Körfez'de seyrüsefer özgürlüğünü sağlamak bahanesiyle, askeri varhğıru takviye ederek Körfez'de gerginüğı artUrmakla suçladı. ABD Başkanı Ronald Reagan, Körfez'e fuzeatar kruvazör gönderilmesini öngören bir planı cumartesi gunü onaylamıştı. IRANİNGtLTERE CERGİNLtĞt Tahran'da geçen hafta casusluk yaptığı suçlaması ile tutuklanıp, dövuldükten sonra serbest bırakılan Ingiliz diplomat Edward Chaplin'in durumu, tranIngiltere ilişkilerinin hızla gerginleşmesine yol açtı. Ingiltere hükümeti Iran'ın Londra'daki en yüksek düzeydeki temsilcisi olan maslahatgüzar Muhammed Akuzade Basti'yi Dışişlerı Bakanlığı'na çağırıp sert bir protesto notası verdi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Akuzade'ye diplomat Chaplin'e yoneltilecek her türlü suçlamanm "raanbk dışı ve kabul edilemez" olarak görüleceğinin bildirildiğini söyledi. . a.a.'nın Londra kaynaklı haberine göre Tahran Radyosu önceki günkü yavınında, Tahran'daki tsveçli ve tngiliz diplomatların iran Dışişlerı Bakanlığı'na. çagrılarak, Chaplin hakkında inceleme yapıldığını ve kcndisınin ekonomik ve ahlaki konularla suçlanacagına ilişkin bilgi verildiğini duyurmuştu. İngılıere hükümetinin dıplomatık dokunulmazlığa sahip olduğu için suçlanamayacağını belirttiği İngiliz diplomat Edward Chaplin'e yoneltilecek suçlann uyuşturucu kullanımı, hırsızhk ve savaş zamanında İran ekonomisini baltalamak gibi konularla ilgili olacağı biidiriliyor. 5 mayısta tutuklanan Kasımi, daha sonra kefaletle serbest bırakılmıştı. Tahran'da tutuklanan Edward Chaplin de, 24 saat sureyle gözaltında tutulduktan sonra salıverilmişti. ABD İLE TIRMANMA tranİngiltere ilişkilerindeki son bunalıma koşut olarak İran ABD gerginliği de hızla artıyor. tran'ın Londra maslahatgüzarı Muhammed Akuzade Basti, pazar gunu Londra televizyonuna verdiği demeçte ABD'nin Körfez'de yeni bir bozguna uğrayacağını söyierken, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlediği basın toplantısında Başkan Reagan'ın "akli dengesinin bozuk" olduğunu öne sürdü. Ali Ekber Velayeti, Reagan yönetiminin son zamanlarda Körfez'de Kuveyi tankerlerinin koruyuculuğunu üstlenmesine değinerek, "Reagan, İrangate skandalını unutturabilmek için Körfez'de maceralara atılıyor. Başkan Reagan'ın İrangate skandalının şoku ile akli dengesinin bozulduğu anlasılıyor. Hırsını İran'dan almak istiyor" dedi. Velayeti "Körfez'in iki süper giiciin elinde oyuncak olmasına izin vermeyecegiz" şeklinde konuştu. Öte yandan, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcusu Buyükelçi Inal Batu bîr soru üzerine, Türkiye'nin NATO dışı herhangi bir yukücnlülükten kaçınma politikasımn sürdüğünü belirterek, Körfez'le ilgili olarak ABD'ye tesis kolaylığı sağlanmasımn söz konusu olmadığını belirtti. Batu, Basra Körfezi'ndeki siyasal gelışmelerle ilgili olarak, Turk hükümetinin çok yakında resmi bir görüş açıklayacağını da kaydetti. Ali Taygun'a (Baştarafı 1. Sayfada) PLFonu tarafından veriliyor. Geçen yıl kunılan fon ilk defa bu yıl ödül veriyor. Bu yılki 80 bin kronlulc ödulün, 50 bin kronluk kısmı, Ali Taygun'a verilirken, geri kalan 30 bin kron, Işkence Kurbanlanru Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'ndeki çalışmalanndan dolayı, Uluslararası Af Örgütü Danimarka Şubesi'nin doktorlar grubuna veriliyor. Ödül töreni, Birleşmiş Milletler Insan Hakları günü olan 10 aralıkta yapılacak. Fon Yönetim Kurulu Başkanı Paul Lauritzen, Ali Tâygun'un ödül törenine gelebileceğini ümit ettiğini bildirdi. Bu vılki Özgürlük Ödülü'nün Ali Taygun'a verilmesi, Fon Başkanı Paul Lauritzen'in önerisi üzerine yönetim kurulu tarafından karariaştınldı. (Baştarafı 1. Sayfada) cu üyelikten alındınız" yazısını aldığını belirterek. "Yanhş ıru yspüdı. bir yınlışlık mı oldu acaba diye genel merkezi aradım, doğnıymuş. Bu yaşıma geldim. böyle bir şey duymadım, Sesimi çıkarmadım. ama bu kez de il başkanlığından aldılar" dedi. ^\ynı yoldan kurucu üyeliği düşürü•len Bilecik il başkaru tüccar Ergin Kares ise şunları söyledi: "Partimizde manttk dışı işler oluyor demişlerdi. anlamamıştım. Bunlan yazan gazetelere de kızıyordum. Mefer dogruvmus. 2 yüdır ii baskanlıgı yapı>ordum, böyle bir yazı geldi. Madem uye degiliz, nasıl beni il başkanı yapmışlar? Kurucu iiyenin üyeliği duşer rrü? Kurucu uye genel merkez uyesidir. Içtşleri Bakanlığına verilen liste aynen genel merkez iıyesi olarak kalır. Soylenecek bir laf DSP'de hayali U bırakmadılar, ne di>«yim?" Öte yandan DSP'nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'ndan uzaklaştırılan^Bulent Ece^it'in avukatı Hasan Bıyıklı. DSP üyesi olarak aktif politikaya devam edeceğini bildirdi. Hasan Bıyıklı, ANKA'nın sorularını >'anıdarken, Genel Başkan Rahşan Ecevit'e "muhtıra" veren 6 MKYK üyesinin yeni oluşturulanMKYK'de görev almamasmın "tasfîye" hareketi olmadığını bildirdi. Verdikleri "muhtıra" sonrası kendisiyle birlikte muhtırada imzası bulunan 6 kişinin yeni MKYK'de yer almamasının şaşırtıcı olmadığını ifade eden Bıyıklı, "Bu bir görev devridir. Doğal karşılamak gerekir. İçinde bulunduğumuz MKYK, olanaksızlıklar içinde bir ara secim geçirdi. Yetersiz olsa bile yoğun bir çalısma dönemi gecirdik ve yorulduk Soyer: Türkiye karanlığa (Baştarafı 1. Sayfada) eklendi. Ali Coşkun'un arife günü Ankara'da bir basın toplantısı düzenleyerek Dündar Soyer'e yönelttiği suçlamalarm ardından, dün Istanbul'da bir basın toplantısı düzenleyen Dündar Soyer, hem Coşkun'un suçlamalanm yanıtladı hem de H TOB'daki kadrolaşma ve TOB'un kisyonu" ile ilgili kaygüannı dile getırdı. Türkiye'nin Ortak Pazar'a başvurduğu bir donemde özel sektörün en üst örgütü olan Odalar Birliği'nin bu yonde çalışması ve kadrolaşması gerekirken, tam aksine cuma günlerinin tatil olmasını isteyen, Türklslam semezini savunan kişilerle doldurulduğunu dile getiren Dündar Soyer, "TOB'un yeni kadro oluşumu içinde Dogu'ym ImreBen, Tnrkiye'nin kadcriai Şark'm karaukUanııda çizmek bteyen insanianı ycr verflmesi aziiciidiir," dedi. Dündar Soyer, TOB Başkaru Coşkun'un Aydınlar Ocagı ile bir ilişkisi bulunmadığını "ctsmreüV söyleyebilmesine karşılık, TOB'un yayın orgaru Türkiye lktisat gazetesinin 4 mayıs tarihli sayısında Aydınlar Ocağı 4. Milli Kurultayı'nm tam sayfa olarak verilmesini, yine TOB'un yayın organında Aydınlar Ocağı yeni Başkanı Prof. Süleyman Yalçın. eski Başkanı Saiih Tüg. Şaban Karataş ve Ergun Göze gibi kişilerin yazılarına yer verilmesini anlamanın mümkün olmadığını savundu. Türkiye'yi laik düzenden çıkararak Şark'ın karanlıklarına çekmek isteyenlere karşı medeniyetçi, Batı'ya dönük bir cephe oluşturulması yönünde çağrı da yapan Dündar Soyer, gerek iş dünvasından, gerek üniversitelerden Atatürkçü Türk aydınlarının Baülılar Dernegi ya da Batılılar Ocagı gibi bir örgüt altında birleşmelerini istedi. Soyer, Batılılar Ocağı'yla ilgili ilk çalışmaların Izmir'de yürütüldüğünü, daha sonra bu çalışmaların Tstanbul'a da taşınacagını dile «etirdi. (Baştarafı 1. Sayfada) ya kanşması hayret vericidir. Emniyetçe bazı kişileri çok ivi tespit etmis bulunuyoruz. Şehir içinde yani statUn çıktiktan sonraki ola>larda 80 kişi gozaltına alınmıştır. Slat içindeki olaylan başlattıklan tespit edilen gazetecilerle ilgili olarak da yetkili makamlara bilgi vererek soruşturma açılmasını isteyecegiz" dedi Emniyet Müdürü Genç, özellikle stat içindeki olaylarda etkili önlem aldıklarmı belirtirken, geç kalınması durumunda birkaç gun önce Konya'da meydana gelen futbol anarşisinin Mardin'de de yinelenmesinin kaçınılmaz olacağını söyledi. Şanlıurfaspor İkinci Başkanı Sebahattin Cevheri olayın çıkmasına Mardinsporlu futbolcuların neden olduklarını ileri sürdü. Cevheri şöyle konuştu: "Mardinsporlu futbolcular eğer Real MadrkTi yenmiş gibi davranmasalardı, futbolculanmız ve taraftarlanmız tahrik olmayacaktı. Futbolculanmıza ve Şanlıurfa'dan gelen basın mensuplarına saldıran Mardinsporlu futbolcuların bu tutumunu kını>oruz. Şampi>onluğu son haftada kaybeden Şanlıurfalı tarafurlar böyle bir olay karşısında sogukkanlılıklannı korumuşlar ve daha bıiyük olaylann çıkmaması için sakin ve metanelli olmuşlardır" Mardin'de Imria gırişım ANKARA (Curahuriyet Bürosu) Geçen hafta, haftalık "Akis" dergisinin Humeyni'nin özel hayatını konu alan yazısı ardından, İran'daki "Curnhuri İslam" Gazetesi'nin, Türk Dışişleri Bakanlığı'na ve Atatürk'e hakaret eden yorumu Türklran ilişkilerini yeni bir noktaya getirdi. Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Volkan Vural'ın, Dışişleri Bakanlığının talimatı üzerine İran Başbakan Yairduncısı Ali Rıza Muayer'le görüşerek, Cumhuri Islam Gazetesi'nde yayımlanan yorum için girişimde bulunduğu bildirildi. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye gore, Tahran'daki Türk Buytıkelçisi Volkan Vural, İran Başbakan Yardımcısı Ali Rıza Muayeri'yle gorüşerek, "Türk Dışişleri BakanlığYnın zayıf oldugu" öne sürülen ve Atatürk aleyhinde çırkin ifadeler kullanılan Cumhuri Islam Gazetesi'nin yazısını protesto ederek gazeıe hakkında işlem yapılmasını istedi. Bu arada İran Islam Cumhuriyeti'nin resmi haber ajansı "lma"nın Tahran'daki Turk Büyükelçisi Volkan VuraPın Başbakan Yardımcısı Muayeri'ye "Başbakan Turgul Özal'ın bir mesajını ilettigi" şeklindeki haberinin ise doğru olmadığı belirtildi. (Baştarafı 1. Sayfada) yaygınlaşan rüşvet soylentilerine karşı bir önlem olarak alındığı belirtildi. Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Musteşarlığı'mn thracatçı Birlikleri1 ne gönderdiği yazıda şöyle denildi: "İmzalatılan belgeyle, bir hizmet karşılıgı olmadan Iran'da ya da dışanda herhangi bir kirase teya firmaya bir ödeme yapılma>acağı belirtildi. Böyle bir ödeme vapılması halinde, lüm firmamn sorumlu olacagı ve İran yasalan çerçevesinde cezai takibata maruz kalınacağının kabul edildigi." Konuyla ilgili kendilerine herhangi bir bilginin ulaşmadığını belirten Ankara'daki iran Büyükelçiliği yetkili. leri, Tahran'dan bilgi isteyeceklerini açıkladılar. Türkiye'de İran'la çalışan bir l'irmanın yetkilisi ise imzalatılan belgelerin rüşvete karşı etkin bir onlem olmadığını belinti ve "İran'la çalısmak isteniyorsa belgeyi imzalamaktan başka çare yok" dedi. Iran'dan (Baştarafı 1. Sayfada) dirildi. Bu arada uçağın hiçbir engelle karşılaşmadan Kızıl Meydan'a inmesine, hava sa\runmasındaki teknik bir arızantn değil, insan hatasının yol açtığı açıklandı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gerosimov, düzenlediği basın toplantısında olayla ilgili ihmalleri görülen askeri personelin cezalandırılacağını söyledi. Gerosimov, uçağın pilotunun uçuşu planlama ve gerçekleştirmesi sırasında yabancı hükumet ya da kişilerden yardım alıp almadığının da araştırıldığını kaydetti. Öte yandan, Moskova'daki Federal Almanya Büyükelçiliği'nden bir yetkili, Mathias Rust ile temas kurma çabalarının sürdüğünü, bir görüşme imkânı sağlayabileceklerini söyledi. Bu arada, Federal Alman ARD Televizyonu, önceki gece, Rust'un Kızıl Meydan'a inişinin görüntülerini yayımladı. Bir amatör tarafından çekildiği belirtilen görüntülerde, Rust'un, alana indikten sonra aralarında bazı Sovyet polislerinin de bulunduğu meraklı kalabalıkla, "sohbet ettiği sahneler" bulunuyor. Televizyonda yayımlanan 90 saniyelik görüntülerde, Rust'ın, Helsinki'den 5 saat süren bir yol1 culuk sonrasında Moskova'ya geldiğini söylediği de yer alıyor. Moskova'daki Batılı gözlemciler, cüretkâr pilotun bu eyleminin Gorbaçov'u oldukça zor duruma düşürdüğünü ve Rust'un serbest bırakılmasının ülke içinde "zayıflık" olarak nitelendirileceğini, mahkum edilmesinin ise Gorbaçov'un Batı'da uyandırdığı dinamik ve sempatik yumuşama yanlısı lider görüntüsüne gölge düşüreceğini belirtiyorlar. AP Ajansının Moskova kaynaklı haberinde de, bu olay üzerine Savunma Bakanlığı'na atanan General Dimitri Yazkov'un çevresinde reformist ve Gorbaçov yanlısı biri olarak tanındığı vurgulanarak Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov'un ordu üst kademelerinde kadro değişikliği yapmak için bu fırsattan yararlandığı ileri sürülüyor. • Alman Kerami (Baştarafı 1. Sayfada) başbakanlığa atandı. Bu alama Beyrut'taki Htristiyan kuvveller ile Dürzi ve Şii Müslüman milisler arasmdaki iç savaşı sona erdirmeyi başaramadı. Mayıs 1985 'te Şii milvslerle Filistinli gerillalar arasında şiddetli çarpışmalar oldu. Aynı yıl ülkede yabancıların rehin alınması olaylan basladı. Geçen 4 mayısta hükümetin ekonomik sorunlara çuzüm getirememesi üzerine istifa eden Kerami'nin istifası şimdiye dek Devlet Başkanı Cemayel tarafından kabul edilmemıştı. Müslümanlarla Hııisliyanlann eşit haklara sahip olması yolundaki isıekleri destekleyen Kerami, 1986 ocak aymda Hırisıiyan Devlet Başkanı Emin Cemayel'in, Suriye yanlısı barış planını reddetmesi üzerine Cemayel aleyhine başlaıılan Müslüman bovkotuna katılmıştı. ABD'de Türk lobisinden baskı NE\V YORK (Cumhurivet) ABD'de Türk lobisinin tezi, Kongre'ye. Truman Doktrini'nin tanımladığı Turkiye'yi hatırlatmak. Bu çabanın en son orneklerinden biri New York Times gazetesinde yer alan "Turkive ile bağlantıda mivop vaklaşım" başlıklı yorum yazısıydı. Emekli General tdvtard C. Me>er ve Georgeto\vn Universitesi Yakındoğu çalışmalan Bölumu öğretim görevlilerinden Joyce R. Starr yazdıkları vazıda Amerikan kamuoyuna ve Kongre've Turkive'nin Truman Dokmni'nee belirlenen önemini hatırlatmava yönelik yaklaşımı konu aldılar. Meyer ve Starr yorum yazısında Türkiye'nin ABD açısından çok önemli ve vazgeçilmez bir stratejik önemi olduğunu belirtirken, geleneksel olarak ABD'nin Türkiye ile ilişkisini stratejik çıkarları temelindegeliştirdiğini belirttiler. Yazıda, ayrıca Türkiye'nin NATO'nun en büyuk ordusuna sahip olduğu kaydedilerek. Türkiye ve Yunanistan'a yapılan yardımın 7'ye 10 oranmda olması, iki ülkenin NATO'ya katkıları anlammda adaletsiz bir oran olarak nitelendirildi. Cumhurbaşkanı Evren'in gezisinin iptalinin nedenini TürkAmerikan ilişkilerinde ortaya çıkan püruzler olarak değerlendiren yazı, Evren veÖzal yönetimiyle Türkiye'de demokrasinin yeniden kurulduğunu kaydetti. Bu lez Amerika'da Türkiye yanlısı cdan gruplarca son zamanlarda sık sık tekrarlanıyor \e Turkive'ye karşı izlediği tutumu değıştirmesi için Kongre've değişik biçimlerde iletiliyor. Kısa bir süre önce ABD'nin politikasımn belirlenmesinde onemli kurumlardan biri olan "Dışilişkiler Komilesi"nce yayımlanan ve "Amerika'nın unufluğu mullefik: Türkiye" adını taşıyan Prof. Dankvvart Rustovv'a ait kitapta aynı lez savunulmaktavdı. Bayram öncesi ömer Asım Aksoy, düştü; kalça kemiği kırıldı. Seksen yaşını aşmış Ömer Asım Bey, Trafik Hastanesi'nde ameliyat oldu. Kısa sürede evine çıktı. Şimdi, günde beş on adım atabiliyor, iyileşiyor. Ömer Asım Bey'le, Sami N. Özerdir in, Ataç'la ilgili anıları, anlattıkları "Ankara Notlan"nü& çıkıncc geniş ilgi gördü; telefon edenler oldu, mektup geldi... Sami N. özerdim'in Ataç'la ilgili olarak anlattıkları vardı daha; 1950'lerde, Demokrat Parti iktidarı CHP'nin mallarını alır, halkevlerini kapatırken, Ataç, buna çok sinirlenir, şöyle der: Bu öyle bir şeye benzer ki, Ulus Alanı boyunca halkı dizsaler, her on sayanı kurşuna dizseler, bunun gibi bir şey olurl öylesine çılgınca, anayasaya aykırı bir şey yani. Ataç'ın çok sert alayları da var: Bir toplantıda bir gün bir doktor da varmış. Doktor, teknik bir konuda bilgi verirken: Kızlık zan haikavidir... demiş. Toplantıda bulunan DP'li milletvekili: Ne? demiş, orada da mı halkevi açıyorlar? Demokrat Parti, halkevlerine böylesine düşmandı. Partizanlığı, ancak ANAP iktidarının partizanlığı ile ölçülebilir! Savunman Niyazi Ağırnaslı uzun süredir sayrıydı, Yüksek İhtisas'ta yatıyordu. Bayramda Yahya Kanboiaf\a Niyazi Ağırnash'yı görmeye gittik. Bizi görünce çok sevindi. Âğır ameliyat geçirmişti, Niyazi Bey. Bir süre konuştuk. Dr. Mustafa Şerif Onaran, onun çok konuşturulmasına izin vermiyordu. Niyazi Ağırnaslı, Halit Çetenk, Ersen Sansal, Kâmil Savaş, Özlem Tımurkaynak, Kemal Yucel, Sadık Akıncriar, Refik Ergun, Zeki Oruç Erel, Muvaffak Şeref, Mükerrem Erdoğan'\a birlikte Deniz Gezmiş, YüsufAslan, Hüseyin Inan'm savunmanıydı. Sabahatön A/rnin de çoook eski arkadası. Bir çok anılarda okudum Niyazi Ağırnaslı ile Sabahattin Ali'nin birlikteliklerini. Muvaffak Şeref daha bir iki arkadaşlanyla, Kızılcahamam'a giderter, 1930'lu yıllar olmalı. Kızılcahamam'da, Mustafa Kemafin uzanıp dinlendiği bir yer varmış, sırayla Mustafa Kemal'ın uzandığı yere uzanırlar... Sabahattin Ali evli, Niyazi Ağırnaslı bekâr. Sabahattin az biraz çapkıncaymış; Kızılay'da yolda giderken kızlara bakarmış belirlice; Sabahattin Ali'nin karısı Aliye Hanım, Sabahattin'in kolunu çimdikleyince de: Niyazi'ye kız bakıyoruz kancığım! dermiş... Tahsin Saraç, üç aylığına Fransa'ya grtmişti. Burs Fransız hükümetindendi. Paris'te, Fransız ozanlarta tanışacak, şiirier okuyacaktı. Tahsin'in Paris günleri güzel geçıyormuş. Bir ara Almanya'ya geçip, Yüksel Pazarkaya'y\a göruşmüş. Strasbourg'a geçip Server TanillTyi gönmüş. Tahsin Saraç, yazdığı kartta telefonunu da vermişti. Ya da Yüksel Onaran'dan mı almıştım numarayı? Üniversite yurdunda 308 numaralı odada kalıyordu. Telefonu çevirdim, telefona çıkandan 308 numarayı ıstedim. Az sonra, "Yantt vermiyor!" dedi. Bir not da bırakmalıyım. "Türkiye'den Mustafa Ekmekçi aradı!" desem, Ekmekçi'yi anlatıncaya dek, zaman geçecek. Kıza, "Mustafa Boulanger" dedim. "Tamam" dedi Fransız kız, telefonu kapattık... Tahsin ertesi günü, "Sizi Mustafa Boulanger aradı" dediklerinde çok gülmüş! Telefon etti. Esprin taa Paris'e geldi! dedi. Tek parti döneminin başbakanlanndan Karadenizli Hasan Saka, şakacı esprili adammış. Bir gün Hasan Saka'nın hakkında bir yazı çıkar: Çekil! diye. Hasan Saka karşılık verir: Çekildum, seksen kilo celduml Fıkracı da şöyle yazar: Çok hafifmişsiniz! Hasan Saka, kırklı yıllardan birinde, VVashington'a gider. Oradan Ankara'yı telefonla arar. Ancak o yıllar, doğrudan Ankara bağlanamıyor, Paris üzerinden konuşulabiliyor. Hasan Saka, konuşacağı sırada: Ben Hasanl der, kızım ne oldu Ankara? Fransız kız: Quel (hangi) Hasan? diye sorar. Kei Hasan değil, Hasan Saka, Hasan Saka! Ramazan bitti, ne demiş ayları sayarken Bektaşi: Recep, Şaban, Mübarek Bayram! Ramazanı atlamış. Bir okur: Iyi ki Ramazan bitti, dedi, oruç tutmayanlar ölümden kurtuldu! Ne iğrenç şeydi, oruç tutmadı diye Van'da bir gencin öldürülmesi. Türkiye ne çektiyse, yobazlıktan çekti. Strasbourg1 tayken Server Tanilli'yle konuşuyduk. O, "Yüzyılların Gerçeği ve Mirası XVI ve XVII. Yuzyıllar" adlı yapıtının sonuna gelmişti. Şöyle dedi: Sevgili Ekmekçi, biz ayvayı 16., 17. yuzyıllarda yemişiz! Bu kitabımda bunu vurguluyorum... Tanilli, Osmanlı'da 1617. yüzyılları anlatırken, çeşitli örnekler verir. Yapıtın 498. sayfasında bir yerde şöyle der: "Hukuk ya da hukukdin bilimlerinde bu dönemde dikkat çekici hiçbir çalısma görülmese de, XVI. yüzyıtda, kendini bilime vermiş üç kişinin ulemadan Kabızı Acemi, Hamza ve Nadajlı Sarı Abdurrahman'ın mahkemeye verilip ölüme mahkum edildiklerini söyleyelim. Her üçunün de suçu, dine ve şeriata aykırı kuramlar ileri sürmeleriydi! Örneğin, Nadajlı, âlemlerin sonsuz olduğunu, ve, evrende, doğa kanunlarından başkasımn etkili olamayacağını' ileri sürmüştü. Bu üç kişiye, Osmanlı tarihinde özgür düşüncenin öncüleri olarak bakmalıyız. Ne var ki, onlann verdikleri örnek, birer istisna olarak kaldı yine de; mümînler ve onlann manevi başlan, yüzyıllardan beri sürüp gelen öğretim ve geleneklerden sıynlıp çıkmak için, hiçbir aranış içine girmediler ve alışılmışı sürdürme mutlak kural olup çıktı..." Tanilli'nin yapıtını okuyunca, günümüzü daha iyi anlıyorum. Türkislam sentezi uydurucularının amaçlarını da... Anadolu liselerine giriş sınav soruları arasmdaki din bilgisi soruları öyle hazırlanmadı mı? (Baştarafı 1. Sayfada) da yasal bir ozrü olmaksızın oy kullanmayan seçmenlere beş yıl süre ile seçme ve secilme yasağı getiriyor da ondan! Madde, bu seçme ve seçilme yasağının "snayasanın halkcylamasını takip eden beş yıl içinde" geçerli olacağını da hükme bağlamaktadır. 82 Anayasası, halkoyuna 7 Kasım 1982 günü sunulmuşrur. Anayasanm geçici 4. maddesinin halkoyuna sunulma tarihi 5 Eylül 1987'dir. Bu durumda; 82 Anayasası için oy kullanmayan yurttaslar, geçici 4. madde için yapılan halkoylamasına da katılamayacaklardır. Bu bir. İkincisi de şu: Bir erken seçim otur ve bu erken seçim eğer 7 Kasım 1987iarihinden önce yapılırsa, yine bu yurttaslar hem oy kutlanamayacaklar hem de aday olamayacaklardır 5 Eylül 1982 günü yapılan sayıma göre, 20 milyon 722 bin 602 yurttaş seçmen kutüğüne yazılmıştır. Yüksek Seçim Kurulu'rtca açıklanan sonuçlara göre, anayasa oylamasında 18 milyon 718 bin 115 yurttaş oy kullanmıştır. Seçmen kutüğüne yazılı olup da oy kullanmayan yurttaş sayısı 2 milyon 4 bin 487'dir. Bu yurttaşlardan kaçı yasal bir özru nedenıyle oy kullanmamıştır? Elimizde bunu belirleyen bir sayı yoktur. Bu yüzden anayasanın geçici 16. maddesi kapsamına, "yak/aş»fc 2 milyon yurttaş"m girdiğini söyleyebiliyoruz. Yaklaşık iki milyon yurttaş, bu referandumda oy kullanamayacaktır. Bu "yaklaşık iki milyon yurttaş", geçici 4. madde için "gvot" mi der.yoksa "hayır" mı? Bu da bilinmez. Ancak, bu iki milyon seçmen, halkoylaması sonuçlannı etkiler. "Eyet" derse de etkiler, "hayır" derse de etkiler. Geçici 16. madde, bu anayasanın "antidemokratik hükümlerinden biri"ök. Tıpkı geçici 4. madde ve geçici 15. madde gibi.. Anayasa değişikliği görüsülürken bu madde akla gelmemiştir. Ne "ana muhalefet", ne "uvey muhalefet', ne de basın bu konuyu gündeme getirmiştir. Peki niçin? Anayasa değişiklikleri görüşülürken halkoylaması tarihi belirienmediği için.. Belki öyle, belki de değil.. Belki d e bu konu hiç akla gelmedıği için.. Daha önce akla gelmeyen şimdi akla gelmiş. öylevse yapılacak iş belli: Hemen bir anayasa değişikliği yaparak, "yaklaşık iki milyon seçmen"e seçme ve seçilme hakkı vermek.. Ana ve üvey muhalefet partileri, bu konuda demeç yarışına gırişeceklerine, hemen bir anayasa değişikliği önerisi hazıriayıp TBMM Başkanlığı'na sunsalar daha iyi ederler. Tabii geç kalmadan.. GOZLEM