19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 HAZİRAN 1987 *** * CUMHURİYET/15 Aurora Express87 tatbikatı sürüyor MEHMET GÜLTEKİN ERZURUM Erzunım'un Pasinler, Horasan, Kars'ın Sarıkamış bölgesinde süren "Aurora ExpressS7" tatbikatının dünkü bolümünde EAlmanya, Belçika, ABD ve Ingiltere askerlerinin katıidığı atış gösterisinde hedefler delindi. Aurora Express87 Tatbikatı'nın bugünkfl bölümünde Beçika Birliği'nin Erzurum Havaalanı'na yapacağı indirme harekâtı izlenecek. Hava indirme harekâtını, isteyen tum Erzururnlular da izleyebilecekler. NATO Çevik Kuvvet askerleri, boş zamanlarmı kent içinde gezerek, alış vereş yaparak geçiriyorlar. Ara sokaklarda gezen yabancı askerler buradaki eski yapıları inceliyorlar. ANKARA (»A.) TBMM Plan ve Bıitçe Komisyonu'nda, BafiKur Yasası'nda degişiklik öngflren ve basamak sayısını arttırma, göstergeleri d^Jiştirme vetkisini Bakanlar Kurulu'na veren tasarı. kabul edildi. Benimsenen tasanyla, Bakaniar Kurulu ayrıca, BağKur sigortahlarma bağianan emekli aylıklannın ödenme tarihlerini belirleyebüecek. Turkiye'de kendi nam ve hesabına çalısan Türk soytu yabancılar, zorunlu olarak BağKur kapsamma girecekler. Tasanyla yapıtan bir düzenlemeye göre, oda kayıılan devam eden ve gelir vergisi jle iigili kayıılan bulunmayan şoför, tabip, esnaf, eczacı gibi meslek kuruiuşlannın rnensupları, hizmet akti ite çalıştıkian süreler için BafKur sigortalm oimayacaklaı. Ayrıca 5055 yaşmı dolduıan ve işini sürdüren kadın ve erkek sigonahiar, daha yuksek basamaktan emekli olabümek için emeküiiklerim ipta! etcırerek, sıgonaitlskîannı surdürebilecekier. Tasan, önümüzdeki gonlerde.TBMM Genei Kurulu'nda ele aimacak. BağKur Yasası 50 kişi zehirlendi tsUnbul Haber Servisi İstanbul örnektepe'de önceki gece bir pastaneden aldıkları pastayı yiyen 50 kişi zehirlendi. Örnektepe'de gece meydana gelen olayda bir düğün salonundaki davetlilerden 30 kişi ile bir evde okunan me\'lite katılanlardan 20 kişide zehirlenme belirtUeri göriildü. UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Aptal Amerikahlar' ABD Dtşişleri Bakanı George Schultz'un Filipinlertn başkentiManila ya yapağı dört güntük ziyaret savsmda ülkeden kaçan ve şu anda Hawaii'de sürgünde bulunan eski başkan Marcos'un taraftarları Amerikan elçiliği önünde gösteri yaptüar. Pankartlar soldan sağa "Schultz, lütfen yeniden araya gir!" "Schultz, Başkan Marcos'u geri getir!", "Marcos'umuzu geri getirin!" ve "Aptal Amerikalılar!" RommeVin oğluna Kudüs ödülü KLDLS, Reulrr) Ikinci Dunya Savaşı'mn ünlu Altnan mareşalı Elwin Roınmel'ın oğlu, Stuugart Belediye Başkanı Manfred Rommel, onceki gun "Guardian of JernsalemKudas'ün Koruyucnsu" ödülu aidı "Çöl tilkjsi" adıyla ünlenen ve Alrnanya'mn Kuzey Afrika savaşlarmı yoneten Mareşal Rommel'in 58 yaşmdaki oğiu, Stuttgar s BeJedıye Başkanı Manfred Rommel'e bu ödu!, kemiyle Kudus ara«.mdaki sosyal ve kültıirel uişikileri geiıştirdi|ı için verilds Tekstilimize madalya İSTANBLL (a.a.) Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon yönetcilerinden oluşan "Internaüonal Gold Medal For Qualty To Fabrics and Read To Wear" Ku lübü'nün 2. Uluslararası Kalite Madalyası'nı, Mensucat Santral firması aldı. TAHMİN 1. KOŞL: F: Leydi Sera, P: Alibey 2. KOŞU: F: tlkgenc, P: Akçay 3, Koçbatur, S: Üniversal 3. KOŞU: F: Gürcanbey, P: Cemre, Türkay, S: Tezcan 2 4. KOŞU: F: ötügen, P: Dumlupınar, Aybey 1, S: Ortadirek 5. KOŞU: F: Mıh, P: Serşan, Boğazlayan, S: Arkadaş 1 6. KOŞU: F: Asil 1, P: Ersan, Parisienne, S: Güzelim 7. KOŞU: F: Uğur 56, P: Göç, Sultansoylu, S: Ceren 1 S. KOŞU: Bieda. P: Kralkızı, Sipahi, S: Tomurcuk G.1 1 Meclîs'te (Baştarafı Spor'da) bu cezayı haketmemiştir. Haksız oiarak verilen bu karan sonuna kadar takip edip, bu haksız kararın düzeltilmesi için gereken yapılacaktır. SHP Denizli Milletvekili Halil tbrahim Şahin ise, Başbakan tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde Konyaspor sahasının bir sezon kapatılmasına kimlerin ve nasıl sebep olduklarının açıklanmasını istedi. Şahin, ANAP Genei Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler ve Konya Valisi Kemai Katıtaş tarafından taraftarların tahrik edildiğini de bildirerek, Başbakana şu soruyu yöneltti: "ANAP Genei Başkan Vardımcısı'nın 'Ne yaptıksa başaramadık' sözü tahkikata değer degil midir? Olaylann tahrikçisi ve hazırlayıcısı, önlenemez hale getihcisi ve önlemeyeni Konya Valisi Kemal Katıtaş ve Eraniyet Miidürü görevden alınmayıp da, hiç suçu olmayan sporsever Konyaiılara verilen bu cezayı haklı gorüyor musunuz? " DYP Konya Milletveküi Salim Erel ise, bir yıl kapatma cezası ile , ilgili oiarak TBMM Genei Kuru j lu'nda gündem dışı bir konuşma yaptı. Erel ANAP'lıların yer yer | protestolarla kestiği konuşma j sında, Futbol Federasyonu'nun ve bağlı olduğu makamlann . Konya ve Konyalıyı sahipsiz san ( dıklarını söyledi. Erel, olaylı maçta tahrik ve tertipler bulunduğunu, bunun mimarının da Konya Valisi Kemal Katıtaş olduğunu kaydetti. HABERLERtN DEVAMI Kooperatifte Lslanıi (Baştarafı 1. Sayfada) lendirmekti. Ancak aradan daha iki yıl gecmeden sadece konut yaparak bunu basaramayacağımızı görduk. Ve kooperalifia adım koout olmaktan çıkartıp kredi ve yardımlaşma oiarak degiştirdik. Bize ortak obnak isleyen dinde ne varsa onunla geiebttiyor. Hicbir seyi yoksa eme|ini veriyor ve onu ortak yapıyornz. Bu ortaklıgın karşılığı oiarak dört değer saptadık. Ortaklar bunlardan birini seçebilivor. Ömegin ortak ben taşınmaz mal isliyorum diyor ona hisse, demir çimento (HDÇ) veriyoroz. Digeri menkul almak istiyor, ona iştirak, demir, çimento (tDÇ), öbiirö inşaat malzemesi ve beıuerierini almak istiyor, ona da karz, demir, çimento (KDÇ), nakit isteyen olursa da emanet demir, çimento (EDÇ) senedi veriyoruz." racağız. Bugünkü bankalara bir lafımız yok. Ama eger ben parti kurar da iktidara gelirsem Merkez Bankası'ndan da faizi kaldınnm. Ancak şu anda sadece kendi yaptıklannuza bakıjoruz. Diğerlerinin ne yaptıgı bizi Ugilendirmiyor. Belirttiğimiz gibi bir milyar nakiti milli bankaya yatınnca bizim demir, çimento senetlerimiz daha bir likidite kazanmış olacak." ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) "Kutsal hedef" için vatandaşlar ve milletvekilleri el ele veriyor: ilçe olmak! tlle de ilçe olmak!.. Ne olursa olsun vefakat ilçe olmak!.. Yer yarılsın, denizler taşsın, ormanlar gümbürdesin, taş üstünde taş kalmasın, ama... ille de ilçe olmak!.. tşte, "altma hücumun kutsal hedefi"... Kim önce ilçe olacak?.. Senin belden mi, benim beldem mi, onun, bunun, şunun, diğerinin beldesi mi?.. Kim önce ilçe olacak?.. Kim?.. Tıpkı geçen yüzyılın Amerikası'nda "altına hücum"gibi, son bir hafta içinde başkent Ankara'ya ve "hükümet canibine" inanılmaz bir akm var. Köylerden ve köylerden ve köylerden insanlar akm akm... Meclis koridorlannda, bütçe kapılarında... Geçenlerde Başbakan Turgut Özal ne diyor: "Demokrat Parti devrinden bu yana hiçbir iktidar ilçe sayısını arttırmak için bizim kadar cesaret gösteremedt Hiçbir iktidann yapmadığını biz yaptık. Daha da yapacağız. tlçe sayısını arttırdık, daha da artnracağız'". Özal'ın bu sözlerini TV'den dinleyen, "ilçe olma çalışmalannı" gazetelerde okuyan "köy heyetleri" soluğu Ankara'da alıyor. "Biz de isteriz, biz de isteriz". İlgili milletvekilleri de, kolaysa kollannı sıvamasın!.. Geçiyorlar haritanın başına, "Şu köy ilçe olabilir, bu köy olamaz, yok, yok, bu köyü yapalım, diğerini gelecek mevsime bırakalım"... Komsu itlerin milletvekilleri arasında bir pazarlıktır başlıyor... ANAP erken ya da zomanında bir seçim için, bu kez 'ilçe yapmayı" koz oiarak kullanıyor. ANAP milletvekilleri genei merkezden aldıkları talimatla ve enseierindeki "seçmen nefesiyle" kutsal hedefe adım adım yaklaşmanın heyecanını taaa yüreklerinin en kuytu köşelerinde hissediyorlar. "Bu kutsal his" ANAP ikıidarının bütçe komisyonunda "yeni bir rekor kırmasına" neden oluyor. ANAP'lılar son üçbuçuk yılın "önerge rekorunu " ilçe yapılması düşünülen yerlerin oylaması sırasında kırıyorlar. Hangi beldelerin ilçe yapılacağına ilişkin bütçe komisyonunda tartışmalar sürerken, bir anda "tam 59 degişiklik önergesi" veriliyor. Rnyanlar, baylar bu bir rekordur!.. Tam 59 önerge. Komisyonda önce "63 beldenin ilçe yapılması" görüşülüyor. "Yok canım, bu kadar da az olur mu?" çığlıkları arasında bir anda "101 beldeilçeye dönüşüyor". Harita üzerindeki çalışmalara komisyon kapısıntn önündeki kalabalık eklenince ve bu kalabalık içerdeki ioplantıyı pür dikkat izleyince, milletvekilleri hızlarını alamıyor ve bir de Bakanlar Kurulu 'nu yetkiyle donatıyor. Hükümete, "40 beldeyi ilçe yapmak " yetkisi tanınıyor. Hayır, hayır... Hemen umudunuz sönmesin. Eğer köyde oturuyorsanız, daha şansınızı yitirmediniz. Halen fırsat var önünüzde ilçe olmak için. Çünkü, 101 ilçe karan ve Bakanlar Kurulu 'na yetki tanıyan tasarı daha Millet Meclisi'nin genei kurulundan geçmedi. Bugünyarın Meclisin genei kurulunda görüşülecek ve ondan sonra kesinleşecek. Mecliste göriişülürken, elbette "yeni önergeler" birbirinı izleyecek ve ülkemize yeni yeni ilçeler eklenecek. Bunda hiç kuşku yok. ANAP hükümeti ise Meclisten aldığı yetkiyle, önümüzdeki günlerde kulaklara fısıldamaya başlayacak. İlçe olmak için adı geçen beldelerin halkına fısıldayacak: "Baktn, biz sizi ilçe yapanz, ama bir şartla... Eğer referandumda hayır' oyu kullanırsanız..:' İlçe olmak neden bu denli önemli?.. Galiba, yerel açıdan insanlar bunu "birprestij sorunu" na dönüştürüyor. Ardından, beldelerine "devletten daha çok hizmet akacağı" inancını taşıyor aynı insanlar. Üçüncü bir etken de bulunduğu çevrenin merkezine dönüşerek "ekonomik bir canlanma yaratacağı" umudu... Işte, Özal hükümeti Meclisin kapanmasma biriki gün kala, "son fırsatı" değerlendirmek amaayla 'ilçe olmayı" alabildiğine sömürüyor. Köylerinden akm eden insanlan Meclis kapılarında sabahlatırcasına... Ya ilçe olamayanların başına ne gelecek?... Onlar da herhalde "hayalet kente" dönüşecek!.. 2 3 4 5 6 G.2 jl 2 3 4 G.3 1 G4 1 G5 1 G6 1 "Üretimde kapitalist, tüketimde komünist" "Anlattığınız sistem şu anda dunyada uygulanmıyor. Amacınız da faizsiz banka kurup daha da büyümek olduğuna göre günümüzde en azından olumlu yönlerini aldığınız teoriler var mı?" "Biz üretimde kapitalist, tüketimde komünistiz. Üretim araçlannın mülkiyeti özt\ kişilere ait. Herkes istediğini uretmekte serbesttir. Ama tüketira ortak olmalı. Örneğin köpriiden paralı geciş olmamalı. Bunun yanında elektrik, su bir vakıf urunüdiir ve her haneye göre ne kadar tüketecekse verilir. Bunun yanında Marks 1 tan da kolhoz üretimini aldık. Özdemir Döküm Fabrikamızda onun anlattıgına benzer bir sistemle çalışıyoruz." "Nasıl oradaki çahşma?" "tşçilere para venniyoruz. Aramızdaki anlaşmıya göre, örnegin üretilen 5 kilo demirin 1.5 kilosu sizin diyoruz. O işçilerin bir temsilcisi var. Onunla konuşuyoruz. Yani sendika sadece toplusözleşme döneminde degil, her an devrede." "Peki bu işçilerin dlerine para cinsinden ne geçiyor?" "Paray ı hiç konuşmayız. Ama işin iyi oldugu dönemlerde diğer işçilerden daha fazla alırlar. Bu ikiuç kata kadar çıkablir." 2 3 4 S 6 5 6 7 8 7 8 9 »0 11 12 13 14 15 16 7 8 9 10 11 12 13 M 15 16 9 10 11 12 13 14 15 16 2 3 4 S 6 7 8 9 K) 11 12 13 14 15 2 3 4 2 T 4 5 6 7 8 9 » 11 < 12 X 13 M 15 16 5^ 6 7 8 9 «6 I y 10 11 12 13 15 16 X " O , herkesi dinler!" Karagülle'ye böyle bir sistemin temellerini soruyoruz. Yine vaizi andınr bir eda ile "anlatayım" deyip devam ediyor: ' Biz herkesi dinleriz. Zaten Kuran'da da mümin öyle tanımlanır, 'o herkesi dinler en doğnıyu yapar' der. Biz sagcıyı, solcuyu, Marksisti, sosytlUti. Budisti herkesi dinleriz, en dogruyu alır, onu uygulanz. Tabii ki, baş esin kaynağınuz Kuran, ama biz tstam deyince bemen sadece Muhammed'i anlamayın, dediğim gibi berkesi dinleriz, zaten bir adam sadece 'bunu peygamber söylüyor, öyleyse doğnıdur' diye düşüniiyorsa o gericidir." "Yani siz Kuran'ı günümüze mi uyguladınız?" "Tabii, zaten Kuran'da kesin olmayan hükümlerin hepsi caga göre degisebilir. " "Bu sisteminize ne isim veriyorsunuz?" "tsiam ekonomisi diyebfliriz." "Ancak sizin anlattıklannız, bilebildiğimiz kadanyla lran'da, Suudi •Arabistan'da pek uygulanmıyor, onlarınki Islam sistemi değil m i ? " "Elbette değil. Konuya tslamın ekonomisi açısından baktığınızda tsrail bile daha tslami. Onlann ekonomisi tslama benziyor." M] Akdeniz (Baştarafı Spor'da) pan Tevfik Sarpkava, sporcu listeleri, kıyafet ve gidişdönüş konulannı görüşüp karara bağladıklarını söyledi. Sarpkaya, 10. Akdeniz Oyunlan'na çok ciddi hazırlandıklarını belirterek şöyle konuştu: "500 milyonluk ödenek ayırdığımız Suriye'ye, hakem, antrenör, doktor, mosor ve ekip şefleriyle birlikte toplam 3S7 kişi ile gidecegiz. Gidiş ve dönüşümüz iki grup halinde uçakla olacak. tlk grup 9 eylülde, ikinci grup ise 15 eyliilde hareket edecek. Akdeniz Oyunlannda, hentbol ve atıcıhk Şam'da, basketbol ile futbol miisabakalan da Halep'te yapılacak." EBahçe (Baştarafı Spor'da) futbolcular. Ama beni anlamalan lazım. Bu sistemde onlar uyumsuz kahrlar. Transferde forvet ve orta sahadaki zayıflıklanmızı giderdik. Şimdi savunmaya bir adam gerekiyor. Schumaier ve Erdal'ı da almak istedik. Ancak fiyatları astronomik rakamlara ulaştı. Fenerbahçe'nin sahaya çıkacak onbirini inanın ben de bilmiyorum. Formayı antrenör vermez, futbolcu kendisi alır. Kadro ancak Uk maçta belli olacak" dedi. Pazartesi günü 65 milyon liralık transfer ücretinin odeme şekü konusunda yönetim kurulu ile ihtilafa düşüp, düşünmek için izin isteyerek sözleşme imzalamadan kulübü terkeden Müjdat, dün de imza atmaya gelmedi. Yöneticiler Müjdat ile bir anlaşmazlıklan olmadığnu, ancak futbolcular arasında aynm yapmak istemediklerini söylediler. Dçe baskısı (Baştarafı 1. Sayfada) yeni ilçenin belirlenmesi için hükümete yetki veren yasa önerisinin Meclis gündeminde bulunması kulislerde karışıklığa yol açtı. Onerinin komisyonda görüşulmeye başlandığı günlerden itibaren her ilçe olmak isteyen kasabadan toplanan gruplar, TBMM'ye baskın verdiler. Özellikle ANAP kulisinde, bakan, yönetici, milletvekili kimi bulurlarsa isteklerini bağıra bağıra anlatmaya çalışan vatandaşlar, kendilerine karşı çıkan yakın kasabalardan gelenlerle kuliste karşılaşınca yer yer tanışmalar çıktı. Üsrelik her ilçe olmak isteyenin, ANAP'a oy verdiğini ve "en sıkı A N A P ' l ı " olduğunu belirtmesi ANAP yöneticilerini zor durumda bıraktı. Bazı milletvekilleri kalabalıklan Meclise sokmakta ve yöneticilerle görüştürmekte öncülük ederken, aynı ilin ANAP'lı öbur parlamenterleri o sırada Meclisten uzaklaşmayı yeğlediler. Başbakan Özal da büyükçe bir sinema salonuna dönen ANAP grup toplantı salonunda zaman zaman bu vatandaşlara hitap ederek, isteklerini inceleyeceği sözünü verdi. Bu gelişmeden en çok rahatsız olanlar, Meclis kulisini, bahçesini dolduran kalabahkları boşaltmaya çalışan Meclis gorevlileri oldu. Onerinin Mecliste kabulünden sonra, bu kez taslak metninden çıkanlan kasabaJılar, Meclisi basmaya başladılar. Bu baskınlann son örneği de Tokat'ın Artova ilçesine bağlı Sulusaraylılar tarafından yapıldı. 7 haziranda yapılan son belediye seçimlerinde ANAP adayı Şahin Hasgül'ü ezici bir farkla kazandıran vatandaşlar, Meclise bunun karşılığını almak için geldiklerini söylediler. Artova ilçelerinin karşı çıkışı nedeniyle >akındaki Yeşil>urt kasabasının ilçe yapılması karan Sulusaraylıları kızdırdı. Bu kez Sulusaray ile Artova'da yaşayanlar arasında ilçe olma ya da engelleme mücadelesi başladı. Sulusaraylılar, Meclise sabah saat 07.00 sıralarında geldiler ve akşam saat 20.00 sıralarına kadar Başbakan Turgut Özal ile goruşmeyi beklediler. ANAP Tokat Milletvekili Metin Gürdere'nin yardım etmesi üzerine ANAP Genei Başkan yardımcısı Mehmet Keçeciler ile Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, ANAP grup toplantı salonunda bekleşen Sulusaraylılara hitaben konuşmalar yaptılar. Kaya Erdem, isteklerinin inceleneceğini ve Başbakan Turgut Özal'a iletileceğini söyledi. Erdem, "Biz zaten 101 yeri ilçe yaparken, bu gibi meseleler çıkacağını da (ahmin ederek 40 ilçe daha kurmak için yelki aldık. Bunları nerelerde kullanacagımızı dikkatle belirleyeceğiz" dedi. Ancak Erdem'in sözleri dinleyenleri ikna etmeye yetmedi. Tüm salon, topluca alkışlarla "Başbakanı isteriz, Başbakanı isteriz" diyerek uzun süre tempo tuttu. Erdem, Özal'ın Iran Başbakanı Musavi ile görüşmeler yaptığını ve geleceğini söyledi. Bunun üzerine Sulusaraylılar, "Biz de Başbakan gelene kadar buradan aynlmayacağız. Otunıp bekleyecegiz" dediler. Erdem, isteklerini Başbakana iletip, kısa süre de olsa yerine getirmeye çalışacağuu söyledi. Beşiktaşh (Baştarafı Spor'da) çalışan taraftarlar, Ziya'nın kulüp ile anlaşamaması ve sözleşmeye imza atmaması üzerine yeniden yönetimi ve başkanı protesto ettiler. Bu arada kaleci Rüstem'in de alınmayışına sinirlenen baa taraftarlar aralannda para toplayacaklarını ve Eskişehirspor'un Yugoslav kalecisi Zalad'ı kulübe kazandıracaklannı belimiler. Taraftarlar bir bankada açılan şubede şu ana kadar 20 milyon lira para da toplandığmı söylediler ve bu paranın hafta sonuna kadar 50 milyon olacağını ifade ettiler. Beşiktaş Genei Kaptaru Zekeriya Alp ise iki adım ötelerinde İstanbul Oteli'nde kendilerinden gelecek teklifi bekleyen Eskişehirspor kalecisi ZaJad'ı transfer edememenin üzüntüsünü yaşıyor. Genei Kaptan Alp etrafım çeviren taraftarlara yaptığı açıklamada, "Eskişchir çok para istiyor. Zalad ılımlı, ama kulubu anla>ış goslermiyor. Bili>orsunuz, İstanbul'daki bir maçtan 15 milyon ancak kazaoıyonız. Bu transfer ise en az 250 milyona patlar; zaten Partizan'la aniaşmı;" dedi. Bu duruma sinirlenen taraftarlar ise yeniden kulübü ve yönetimi protesto ettiler. Bu arada bazı taraftarların bugün kulüp ile son kez gorüşecek olan Ziya'nın Beşiktaş'tan ayrılması halinde kulüp binasının camlannı ve çerçevelerini yerle bir edeceklerini de vurguladılar. Dün Kocaelispor kalecisi Rüstem ve Zalad'ın transfer edilmemesine sinirlenen taraftarlar başkan Seba'dan kulüp önünde hesap sordular. Başkan Seba ise taraftarlarla tartışmaya girmedi. orgütlenmelenne ızin vermiyor. "Sağ" partıler de yapıları ve doğalar' gereği yine Batılı anlamda "liberal' olmuyorlar. Bugün ANAP, ne siyasal açıdan ne ekonomik yonden "liberal" değildir. Siyasal açıdan hiç değildir. Ekonomik programında da "müdahaleci yöntemler" kullanmaktadır. İktidar "liberal" olmayınca, bu iktidann "antitezi" de "sosyalist" olmuyor. Hem "muhalefet" nasıl "sosyalist" olsun? Bunca yasakla, sosyal demokrasiye bile izin vermeyen bu anayasa ile "sosyalist" olmak kolay mı? Değil; hiç değil... Peki DYP ••liberal" mi? Hayır. ANAP'ın DYP'den, DYP'nin de ANAP'tan önemli hiçbir farkı yoktur Her ikisi de yasakçıdır; her ikisi de din sömürücüsüdür; her ikisi de "işveren partisi" niteliğindedir. Aralarındaki çelişkiler geçicidır ve yüzeyseldir. Öyle ise, "potansiyel muhalefet" DYP değil. sosyal demokrat partilerdir. DSP'de sosyal demokrasi "aile boyu"öur. "Çatıdan değil tabandan parti kuruyoruz" sözlerinin ne kadar gerçekçi olduğu, DSP'nin son üç yıllık serüveni ile kanıtlanmıştır. Binbir elekten geçen parti "faban/"nın bir kısmı Ecevitler'e küsmüş; "çaf/"da 12 Eylül generallerinin onayından geçen milletvekillerinden oluşmuştur. Bu "taban edebiyatı" TBMM'den milletvekili devşirilirken ve bu yoldan Hazine yardımı sağlanırken unutuluvermiştir. SHP muhalefet birikiminin en şanslı adayıdır. Eğer SHP bundan sonra, ilkeli, tutarlı ve coşkulu bir siyaset izlerse sol oyları çatısı altında toplayabilir. Çünkü "sağın sağa muhalefeti" tam anlamıyla şimdiden bir "mahalle kavgası"ru andırmaya başlamıştır. "Toplumsal muhalefet" bu "mahalle kavgası" ile yürümez. Toplumsal muhalefet görevi, ister istemez, SHP'ye düşecektir. işçı ücretlerindeki "reel düşüşler";merr\ur aylıklarındaki enflasyon girdabı, aydmlar üzerindeki antidemokratik baskılar, taban fiyatlarındaki aşınma, Arap finans çevrelerine cömertçe sağlanan kapitülasyon hükümleri, günden güne yayılan "Arap millıyetçiliği", devletin bağımsızlığınadüşürülen gölgeler, laıklık ılkesinin günden güne yok edilmesi, insan hakları, yolsuzluklar, gençlik üzerindeki oyunlar toplumsal muhalefetin başlıca konularıdır. "Mini seçim"öe alınan sonuç, hiç de iç açıcı değildir. Ancak bu olguya bakıp gelecek için karamsar olmanın da anlamı yoktur. 1954 seçimlerinde, koskoca CHP, TBMM'ye 31 milletvekili ile girmişti. 1957 seçimlerinde milletvekili sayısını 173'e çıkaran CHP ile iktidardaki DP'nin oy farkı 570 bine inmiştı. CHP oylarında 1965 seçimlerinde büyük bir düşüş olmuş; AP tırmanışa geçmiştir. 1969 seçimlerinde CHP yine başarısız olmuştu. 1965 ile 69 yılları arasında CHP bir "kimlik bunalımı" yaşamıştı. "Ortanın solu" sloganının ne olduğunu ne olmadığını halka anlatmakta güçlük çeken ve biraz da kendisi bu slogandan ürken CHP, ne zaman ki, üzerindeki bu ürkekliği atmış, ışte o zaman oy artışı da başlamıştır. CHP'nın 1973 seçimlerinde Sayın Ecevit'in liderliğinde ve "solcu kimliği" ile aldığı oy, 3 milyon 570 bin 583'tür 1969 yılındaki "kararsız ve ürkek" dönemdeki aldığı oy ise 2 milyon 487 bin 6!. 1969 yılındaki kararsız ve ürkek parti gitmiş, yerine, toplumsal muhalefeti dalgalandıran "solcu" bir parti gelmiştir. Sonuç: 1 milyon 83 bin 577 seçmen, sol seçmenlerın aritmetik toplamına katılmıştır. Bugün SHP, "ilkeli, tutarlı ve coşkulu" bir toplumsal muhalefet anlayışı ile bu seçim sisteminde yüzde otuz beş oyu •aşarak iktidara gelebilir Solu, tanhin gündeminden ve demokrasi sürecinden çıkarmaya kimsenin gücü yetmemiştir Şu "arabesk liberalizm"\n gücü ise hiç yetmez. Umarız, sosyal demokratlar, tarihın kendilerine yüklemek zorunda kaldığı "liberal demokrasiyi kurma görev/"riin bilincini zaman yıtirmeksizın kavrarlar! ANAP'ta tatil yok (Baştarafı 1. Sayfada) tü yıh olduğu" sözlerini anımsatarak, "Bunu söylemek için insafsızın da ötesinde insanın gözünii hırs biirumiis olması lazım" dedi. Referandumda iktidann değışmeyeceğini söyleyen Özal, "Referandumda iktidann değişecegini söylemek halkı saf sanmaknr" biçiminde konuştu. Özal, milletvekillerinden gelecek yılın bu yıldan daha iyi olacağı yolunda endişe duymamalarını isteyerek, 1970'li yıllan "kayıp yıllar" oiarak niteledi. özal, milletvekillerinden referanduma önem vermelerini istedi. Özal, partisinin son grup toplantısında yaptığı konuşmada, yeni ilçeler ve üniversiteler kurulmasına ilişkin Uk yasanın cıkanlmasından sonra TBMM'nin bu hafta sonu tatile gireceğini söyledi. Özal, ağustos ve ternmuz aylannda gezi programlarının hazırlanmakta olduğunu söyledi. Bu aylarda bakanların da yurtdışı gezilere çıkmayarak kendilerine ayrüan 3'er ilin ilçeleri ve köylerini gezmelerini istedi. Özal, bu isteğini "ANAP tuttu ama bunu perçinlemek milletvekileri, bakanlar ve benim gece gündüz çalışmamıza baglıdır" biçiminde açıkladı. Milletvekillerinin de iki ay boyunca seçim çevrelerini gezmelerini isteyen Özal, "kötii fal okuyan bazı kişilere karşın ekonominin iyi gittigini" söyledi. özal, mayıs ayı ihracat miktannın 770 milyon dolar oiarak gerçekleştiğini açıkladı. Nakit para ne oluyor? Karagulle ile birlikte "lslam ekonomisi"ni konuşurken birkaç kooperatif üyesi daha gelip bizi dinliyor. Gerekli yerlerde Karagulle'yi desteklevip yardımcı oluyor. Sistemi konuşmaya devam ediyoruz. "Kendi içinizde senetle ticaret yapabilirsiniz belki, ama dısan ile ilişkilerinizi nasıl gerçekleştiriyorsunuz? "tşte bütiin sorunumuz a Likiditemiz yok. Bir banka ile anlaşmayı çok istedik, ancak yanaşmadüar. Bankaya para yatıralım biz onlann parasını onlar bizimkini kullansın istedik, ama olmadı. Şimdi bir milyar nakit biriktirip milli bir bankada Moke elmeyi planlıyoruz. Eger bunu gerçekleştirdiğiınizde isteyen koope* ratifimizde senetlerini anında paraya çcvirebilecek. Böylece daha rahat ortak bulabilecegiz." IZMIR'DEN HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafı 1. Sayfada) Elektrik yüksek mühendisi Süleyman Karagulle, paranın geçersiz olduğu, kâr ve faizin yasak sayıldığı "Akevler Kooperatifl"nin Başkanı. 1977 yılında MSP'den milletvekili adayı olan Süleyman Karagulle, "Zaman" gazetesi Genei Yayın Müdürü Fehmi Koru'nun da kayınpederi. Turkiye'de Uk türban direnişini gerçekleştiren Nebahat Karagulle' nin (Koru) ise babası. Kooperatifin yönetim kurulunda yüksek dereceli devlet memurları, öğretim üyeleri ve hukukçular da bulunuyor. Refah Partisi tl Başkanı İsmail Gürsoy da kooperatifin yönetim kurulu üyeleri arasında yer alıyor. "Akevler Kooperatifi"nin 2 bin ortağı var. Mal varhğı ise yaklaşık 5 milyar lira. Başkan Karagulle, "çağdaş lonca" diye adlandırdığı "Akevler Kooperatifi"nin "İslami bir ekonomik sistem" olduğunu söylüyor. Çalışanlara para yerine "HDÇ" (Hisse, Demir, Çimento) verildiğini, faizin haram olduğunu savunan Karagulle, "Faizsiz ortaklık sistemini ve kârsız çalışmayı gerçekleştirdik" diyor. Süleyman Karagulle, Akevler Kooperatifî'nin yaptıklarını yapacaklannı anlatırken aynen şöyle diyor: "Bu, sistem meselesi. Hiçbir gazeteye ilan verip basın toplantısı yaptnayız. Mesela Başbakan Turgut Özal biliyor bu kooperatifi kendisi ortak değildir." Nereden biliyor? KARAGULLE 1978 yılıydı. Bir toplantı vardı genei oiarak mal senetleri konulmuştu. Tebliğ verdik. Orada tartıştık. Başka bilim adamlan, ekonomistler de vardı. Sayın Turgut Özal orada bizi savunanlann arasında yer almıştı. Yani o tarihlerde. Bu tebliğler bir kiıapta toplandı. Benimki birinci, Sayın Özal'ınki ikinci sıradaydı. Herhalde benimkini daha orijinal buldular. Turgut Özal politikacı bugün. Ondan ötürii bu sistem politikayla yürümüyor. 1978 yılındaki toplantıda özal bizi korudu, sonra dedi ki (Bunlar 50 sene sonra olur, ancak...) Yani, olur diyor ama şimdi dokunmayalım. Sistem üzerinde bir tenkidi yok ama bugün uygulanamayacağınısöylüyor. Odabilgisizliğinden tabii. Yani İslamiyeti bilmiyor. Necmettin Erbakan... KARAGULLE Erbakan da öyle. Bunlar prensip oiarak doğruyu görüyorlar. Ama iktidara geldiklerinde başka bir şey yapamıyorlar. Bizim Akevler'in özelliği, küçükten başlıyoruz. Ilim ile ameli beraber götüriiyoruz. Bunlar iktidara gelelim, değiştirelim, diyorlar. Nasıl değiştireceksin, kim uyacak ki? Devlet içindeki bir milyon görevlinin kafasını nasıl değiştireceksin? Biz bu sistemi yaparken kapitalizm ve sosyalizmden başka bir sistem olduğunu, İslam ekonomisini duyurmak istedik." 2 bin ortaklı "Akevler Kooperatifi"nin amaçlarını ise şöyle sıralıyor Süleyman Karagulle: "600 dönümlük bir alanda Ak Sanayi Sitesi, üniversite giriş sınavlanna öğrenci yetiştirecek eğitim merkezleri. Kurs parasını öğrenci velileri doğrudan öğretmene ödeyecek, kooperatif değil öğretmen kazanacak. Bornova Hacılarkırı'nda bin konutluk kooperatifevi. İstanbul ve Konya1 da girişimler..." Süleyman Karagulle, "Faiz ve para haram" diyor ama, kurs öğretmenlerinın para karşılığmda ders vermesini destekliyor. Onun için de, "Biz sadece kurumu oluşturacağız, alışverişi öğrenciöğretmen çözümlesin" diyor... İşte ilginç kooperatifin gelişmesi şimdilik bu kadar. Gezi hazırlıkları özal, milletvekillerini geziye çıkmadan önce hükümetin çalışmalannı anlatan soruyanıt biçiminde düzenlenmiş bir broşür dağıtılacağını söyledi. Ayrıca Devlet Bakanı Ahmet Karaevli'nin hazırlayacagı karşılaştırmalı istatistikli bilgiler kitapçığının da 1015 gün sonra milletvekillerine gönderileceğini kaydeden özal, "Referandum konusuna önem vermenizi rica ediyorum. Hakikalleri anlatın" dedi. 1987 yuının Türkiye'nin en kötü y\lı olduğu biçimindeki konuşmanın "akla hayale sıgmayacagını" söyleyen Özal, Süle>man Demirel'in bu sözlerini "halkın inanması mümkün olmayan aldatmaca" oiarak niteledi. Özal, 1980 öncesindeki yıllarda ve bu dönemdeki yokluklara değinerek. Demirel'in sözleri için "Bu sözleri söylemek için insafsızın da ötesinde. insanın gözünu hırs büriimüş olması lazım" biçiminde değerlendirdi. Özal'ın bu sözleri parlamemerlerin alkışlan ile karşüandı. Milletin bu biçimde düşünlere dersini vereceğini savunan Özal, Türkiye'nin '70 cente muhtaç olduğu yıllardan" başka ulkelere örnek bir ülke haline geldiğini vurguladı. 4 kulübün (Baştarafı Spor'da) tem Beşiktaş'ın teklifini kabul etmedi. Iç transferde Ziya ile bir kez daha görüşen ancak anlaşamayan SiyahBeyazlılar bu futbolcu ile bugün saat 13.00'te bir kez daha görüşecekler. Bu arada Beşiktaş'ın bugün Antalyasporlu Ümit'le de masaya oturacağı söylendi. Teknik direktör sorununu da gideremeyen Beşiktaş Mitroviç ve Stankoviç'in üstünde duruyor. Serumda 5 milyarlık mal varhğı Karagulle, sistemin teorisini anlattıktan sonra bugüne kadar yaptıklannı öğreniyoruz. Hiç de az bir girişim değil. Kooperatifin elindeki mal varhğı tam beş milyar. Dört blokluk Akevler'in yanına bir yeni blok daha dikiliyor. Izmir Hacılarkırı'nda 250 dönümlük arsada bin ortaklık bir kooperatif kurulmuş. Yüz işcinin çalışüğı Özdemir Demir Döküm Fabrikası ve fabrikanın yanındaki 600 dönümlük arazi yine kooperatifin malları arasında. 600 dönümlük arsaya Aksanayi Sitesi kunılması planlanıyor. İstanbul'da 500 başlık Akbesi Çiftliği var. Kooperatifin şu anda Izmir içinde beş şubesi bulunuyor. Buniara bağlı şirket sayısı ise onu geçiyor. TATİLINİZDE V\ YOLCÜLUK YAPÎN! Yasalara göre durum Kooperatif yöneticilerine bu girişimlerinin yer yer Türkiye Cumhuriyeti kanunları ile çelişebileceğini, bu konuda herhang; bir problemle karşılaşıp karşılaşmadıklannı sorduğumuzda, şu yanıtı veriyorlar: "Buyursunlar, gelip baksınlar. Biz bugün bu kanunlar var, İslami sistem oygulanmaz diye düsünmedik. Kanunlar çerçevesinde neler y^pılır diye duşundük >e ona gore hareket ettik. Bizi teftişe gelen önce olmaz, yasal değil, diyor. Peki bunun neresi yasadışı diyoruz. Bir şey diyemiyorlar. Dışanyla iş yapan bir şubemiz Ticarel Odası'na kayıllı. Demir döküm fabrikamız Sanayi Odası'na kayıtlı. Yıllardır böyle çalışıyoruz." (Baştarafı 1. Sayfada) SSYB tarafından test ettirilmek üzere Ingiltere'deki Welcome firması • ile Paris'teki Pasteur Enstitüsü'ne gönderilen serumlarda yapılan testlerin Uk sonuçları dün açıklandı. VVelcome firmasının SSYB'ye ilettiği test sonuçlannda serumda AIDS antikoru oluştuğu bildirildi. Bakanlık Müsteşan Tokgöz, Welcome firmasının kendilerine ilettiği sonuçlar hakkında bilgi verirken, "Gamma Globulinler VVelcome firması tarafından tahlile tabi tutulmuş ve bizim ilk aldıgımız sonuçlar teyid edilmistir" dedi. Tokgöz, firmanın bu bilgileri verirken kendilerine bir açıklama yaptıklannı belirterek, "Bize bu bilgi meyamnda verilen bilgi şu, 'Bu sonuç yanlış olabilir. Bu test makinesi bu ilaç için uygun değildir.' Fiıma yeni deneyter yapacaklaruu ve bu deneyin sonuçlannın da bu aksam (salı akşamı) verflecegini bildirdi" biçiminde konuştu. Kalemli ise, Tokgöz'ün açıklamasından sonra firmanın açıklamasını şöyle değerlendirdi: '"Bu kitler bu deney için değildir. Dünyanın neresinde bu türlü deney yaparsanız, böyle sonuç alırsınız. Gamma Globulinlerde viriis olup olmadığına bakmak istiyorsanız, başka deneyler yapmak lazımdır. Bu deneyleri yapıyoruz' dediler. Bizim bütün tıp otoritelerinden ve AIDS Kurulu'ndan aldıgımız bilgi, kesinlikle böyle bir olay olmayacagı > önünde. Kesinlikle telaşa gerek yok." Tokgöz, daha sonra Cumhuriyet muhabirinin sorulannı yanıtlarken, yeni deneylerde de pozitif sonuç çıksa bile bir önlem alınmayacağını, önlem almaya gerek olmadığmı söyledi. Tokgöz bir soru üzerine de, serumda AIDS antikoru olduğunu belirterek. "AIDS var. ama tehlike yaratmıyor. Ölü. AIDS mikrobu taşımasına rağmen, serum hiçbir şekilde hastalık yapmaz. Kesinlikle hastalıga neden olmaz" dedi. Tokgöz, Paris'teki Pasteur Enstitüsü'nden ise henüz bir sonuç bildirilmediğini ifade etti. Hesap sormak Özal, millete gerçekleri anlatmanın ve yanlış anlatılan konulan düzeltmenin görevleri olduğunu \Tirgulayarak, bu dönemde hâlâ DÇM (Dövize çe\rilebilir mevduat) hesabından kalan borçların ödendiğini dile getirerek, "Hesap sorraaya kalkarsanız bunlan sonnak lazım. Ama Turkiye'de siyasi iktidarlara hesap oyla sorulur. Nitekim oy verilraeyecektir buniara" dedi. Özal, İngiltere ve İtalya'daki seçimlere de değinerek, solun kaybettiğini söledi. Özal sözlerini, "Solun Türkiye'deki son seçimlerdeki yenügisi bütün dünyadaki trende uygundur. Solun söyleyeceği bir şey kalmamışlır. Artık biraz yeşille biraz çevreyle ugraşıyoıiar" diye sürdurdü. Özal, referandum sırasında sandıklara sahipçıkılmasını istedi. Hile yapılmasımn kolay olduğunu vurguİayan özal, "RrfenMİumda hile }iıpdBaaaa htfmtthipçıkın. Bu işlerdc eaki partBrrri<n çok tecriibeli »"dedi. "Faysal Finans da faizci..!' Karagulle ile tekrar bankacılığa dönuyoruz ve paralarını Faysal Finans'a yaürabileceklerini anımsatıyoruz. Yanıtı kesin ve sert oluyor: "Onlar da faizci, para ile \ş yapıyoriar, çünkii biz ilerde kendi senetlerimizle işleyen faizsiz bir banka ku
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle