19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 HAZİRAN 1987 CUMHURİYET/7 Mısır uygarlığının temel niteliği, ölüm sonrasma ve ruhun ebediliğine inanmak... 'Piramitlerin gizi' hâlâ aranıyor ATİLLÂ DORSAY Piramitler, Nil ve Kum 6 Mısır'la ilgili bir anım var, 1974'teki Kahire ziyaretimden kalma. Gece varnuştık Kahire'ye ve oradan geceyi geçireceğimiz, piramitlerin yanı başındaki bir otele yerleştirilmiştik. Savaş süruyordu. gece ışıklandırması filan soz konusu değildi. Piramitlerin varlığını bile görememiştik. Sonra, şafak vakti, alacakaranhkta pencereye yaklaşıp dışarda, gölgesi oteli sanki yutan devâsâ bir şey gorduğümü anımsıyorum. Bu, ünlü Keops piramidiydi. Sonra çok acele piramitlere bir göz atmış, ünlü Sfenksin karşısında biraz duşünceye dalmak fırsatını bile bulamadan oradan ayrılmıştık... Pramitlerin bende bıraktığı bu ilk izlenimi, bu kez edinemedim doğrusu... Piramit bulvarı adını taşıyan hareketlibereketli bir koca caddeyi katederek, sabahın ışıklı bir saatinde piramitlere vardık. Çevrede sayısız ticaret merkezleri, dukkân kompleksleri kurulmuştu. "Turistlerin kolaylıgı" için piramitleri çepecevre dolanan bir yol yapılmış, durup resim çekme/çektirme yerleri belirlenmışti. Bu hayhuy içinde durup tarihin gördüğü bu en görkemlı yapılar üstünde kafa yormak, artık hemen hemen mümkun değildi. Görevimizi yerine getirdik, Keops piramidini rehberimizin hiç de teşvik edici olmayan sözlerine karşın mezar odasına dek, iki bükiüm, ziyaret ettik. Sonra aşağı inip Sfenksin önündeki boş hırakılmış alanda, saldırgan fellahlardan, sözümona gönullü rehberlerden, dilencilerden biraz yaka sıyırıp, bu gorkemli manzarayı daha sakin kafayla biraz izlemevı denedik. "Piramitlerin Gizi" hâlâ aranıyor... Evet, piramitler ustüne yuzlerce cilt kitap yazılmış, söylenebilecek olan belki her şey söylenmiş. Ama yine de olay hâlâ tüm gizemini koruyor. Biz oradayken gazetelerde çıkan haberler, bir Fransız arkeolog grubunun geçen aylarda giriştiği ve en yeni yontemlerle, yüzyıllardır ulaşılamamış olan asıl mezar odalarını bulmayı amaç İnsanlığın Şafağı MISIR SÂlMtKı^ silerinden kuyum eşyasına, kayık yapımından kerpıç yığmlarıyla taş duvarlar için "kalıp" oluşturmaya, birçok teknik, sanatsal, felsefi ve dinsel duşunce, buluş ve uygulama eski Mısır'da ortaya çıkmıştl. Ve guzel kraliçe Nefertiti, ilk kez "tek tanrı" düşuncesini savunan ve bunu yaparken, tanrı Aton'a adanmış tapınaklann yanı sıra, ilk kez halk için de evler yaptırmak isteyen kocası Aknaton'un düşuncesini, bir yazıta gore şoyle açıklıyordu: "Aton yalnızca bir Giıneş Tanrısı değildir. O her şeyi temsil eder, her yerde bulunur. O esirlerin sefaleline göz yummaz, insanların mutluluğunu ister... Kuşlann uçuşunu da >önlendirir, balıkların ve sineklerin yolunu da... Yıldızlan kendinde toplar, dogada bulunur, doğanın kendisidir o... O, açıklanamazdır, o çocuklarını seven ana ve babadır.." "İhtiyatlı bir turist" gibi... Evet bu kadar felsefe yeter... Ama bu felsefeyi yapmadan da günümüz Mısırı'na ve Mısırlısına ulaşmak, onu kavramak, onun sorunlarını anlamak belki mümkun, ama yeterli değil. Bugunku Mısır'da eski uygarlıktan izler var mı, bugunun fellahı fıravunlann, Mısır kadını Nefertiti'lerin mirasçısı mı? Kuşkusuz bu soruların fazla bir anlamı yok... Yunanistan'a gidip bugunku Yunanlıların aiıtik Yunanlı'yla ne denli ilgisi var, Italya'ya gidip eski Romalıların mirasçısı bunlar mı deyip soruşturmak gibi bir şey... Günümüzde, Nil boyu uzanan ve tarım olanaklarına karşın yoksulluğunu sürdürduğü gorülen köyierde yaşayanlar da, toplam nufusun üçte birini kendinde toplayan dev metropol Kahire'nin veya görebildiğimiz diğer kentler olan Luksor, Assuan, Port Said veya İsrnailiye'nin sakinleri de, kuşkusuz sayısız toplumsal ve ekonomik çelişkiyi bağrında toplamış bir toplumun bireyleri olarak, farklı yaşam düzeyleri sürdürüyor, farklı mesleklerde farklı ekonomik düzeylerde bulunuyorlar. Biz. bunlardan en yoksul olan kimileriyle karşılaştık. Koylerde toz toprak içinde yu Piramitler gizlerini henüz teslim etmediler, aoğru. Ama asıl giz, bu dev yapılann bizatihi kendileri, kendi somut taş varlıkları ve bunlarin yapılabilmesinin öyküsü değil mi? layan araştırmanın yanı sıra (ve bir anlamda ona ek olarak), Japon ' ların da yeni geliştirdikleri bir yöntemie, taşları yıkıp oynatmadan arkalarında ne olduğunu, boşluklann yerini araştırma yönünde yeni girişimlerde bulunduklan yolundaydı. Piramitler, asıl gizlerini henüz teslim etmemişlerdi, doğru. Ama, hayranlık verıci gorkemli hazinelerin bulunması olasılığı bir yana (Mısır'da bu hâlâ ve henüz var olan bir olasüıktı), dev yapılann asıl gizi zaten kendileri, kendi somut, taş varlıkları ve bunlarin yapılabilmesinin öykusü değil miydi? Iskender, Sezar ve Napolyon'u görmiiş Sfenks... 4. Hanedan'dan (M.O. 16. yüzyıl) firavun Keops'un piramidi, asıl yüksekliği 146 metreye ulasan, her bir yanı 250 metre olan bir kareye oturan, 2,5 milyon kalker taş kullanılarak, yaklaşık 100 bin insanın 20 yıl çalışmasıyla oluşmuş bir yapıttı. Biraz daha küçük olan diğerleri biraz daha alçakgonüllü sayılarla anlatılıyordu. Ve bu 3 dev mezarın önünde ünlu Sfenks vardı... Aslan bedenli, insan yüzlü, 20 m. yüksekliği ve 73 m. boyu olan dev bir yaratık... 4 metre genişliğindeki yuzu, zamanın ve insanların acımasız yıkımına uğramış, oldukça çirkinleşmiş, ama eteklerinde İskender'i, Sezar'ı, Napolyon'u görmüş olmanın gizli gururunu sanki hâlâ taşıyan... Bugün turistik bir sirke donüşmüş olması bile, biraz durup bakıldığında, sanki 3 dev piramidi yüzyıllar boyu koruma görevini yüklenmiş olan bu dev taş yaratığın etki gucunü azaltmıyordu. Bir de, geçmiş yüzyıllarda, Piramitler, dev tapınaklar, inanılmayacak boyutlarda yontular... Ve mezar odalarına konan, ölüyle birlikte gömülen sayısız lahit, yontu, maske ve hazine. Tüm bunlarin anlamını çözebilmek, ancak eski Mısır'ın "ölümsonrdsı" yaşama ve ruhun yeniden bedene geri döneceğine olan inancını bilmekle mümkun... MODASI HİÇ CEÇMEDİ Piramitlerin önünde durup develerle birlikte resim çektirmek de yüzyıllardır var olan ve herhalde modası hiç geçmeyecek bir olay. Piramitler, deveciler, develer ve turistler arasmdaki ilişki, temeli çok eskiden atılmış ve herhalde hep Mısır'tn bir simgesi olarak kalacak bir sey (üstte, büyük fotoğraf). Mısır'da kadınlar, Kahire'de kadınlar... Renk renk, çeşit çeşit giysileriyle, kimi zaman peçelerinin ardmdan gözüken çok boyalı yüzleri ve asırı makyajlanyla insam etkileyen, Han ElHalüi meydanını, ancak yaklaşan aksam saatleriyle birlikte terk etmeye başlayan kadınlar (altta, sağda). tşte bir Mısırlı çocuk... Zor yaşam koşullanna karşın, bu ülkede hep gülümseyen, aydınhk çocuk yüzlerine rastlanıyor... (altta solda). nun üstune kurulmuştu!.. Piramitleri ve dev Sfenksi gezerken, Luksor veya Ramasseum'daki dev tapınakları, Memfis'teki dev Ramses yontusunu seyrederken aklımıza gelen sorular, Kahire Muzesi'nin inanılmaz zenginlikteki yontularını veya sayısız mumyalarını izlerken kafamıza takılan sorulardan farklı değildi... Bunca yontu, kabartma, fresk niye, kimin için yapılmış, bunca dev tapınak niye inşa edilmiş, firavun mezarlannın niye piramit boyutlannda olması düşünülmüştü? Bu inanılmaz görkemin, bu aklın sınırlannı zorlayan boyutlann anlamı neydi? Kuşkusuz bu sorunun yanıtı, özellikle hiyerogliflerin çözülmesinden sonra anlaşılır hale gelen sayısız metnin de açığa vurduğu gibi, Mısır uygarlığının bir "öliimsonrası uygarlığı" olduğu, diğer bir deyişle, ölümden sonra yaşama kesinlikle inanılmasının, insan ruhunun ebedi olduğuna, olumden sonra yeniden kendine bir beden aradığına inanılmasının çok şeyi açıkladığı yönündeydi. Ölumden sonra da bir hayat vardı, hem de uzun bir hayat... Ve ruh, olümsüzdü elbette, "öliiler dünyası"nda bir sure kaldıktan sonra yeniden yaşayanlar dünyasına geıi dönebilirdi. Onun içindi bu dev mezarlar, bu gorkemli anıtkabirler, ölunün yanına adeta yığılan sayısız değerli eşya, yiyecekten giyeceğe her şeyin duşünulmesi... Onun içindi, çocukluğumuzdakı korku filmlerinin tortulu anıları arasından hâlâ biraz urkuntüyle baktığımız türiu çeşitli mumyalar. Ruh, yeniden bedene donme zamanı geldiğinde, bedeni âynı, bozulmamış haliyle bulabilmeliydi. Onun için bedenin olabildiğince korunması (yani mumyalanması) gerekiyordu, onun için, asıl bedene olabilecek bir şey, gelebilecek bir zarar duşünülduğunden, özellikle firavunlann sayısız tasviri (yontu, resim, insan başlı lahitler, vs) mezarın içine adeta depo ediliyordu. Ve onun için bir firavun mezarını bulmak, Tutankamon'un Kahire Müzesi'nde insanın aklını başından alan hazinesinin zenginliği gibi inanılmaz onemde bir keşif, dunyayı sarsan bir arkeolojik buluş haline geliyordu... Tarihin bir doneminde, her şeyi kendi içinde bir bütüne kavuşturmuş, sanatını yaşama biçimiyle, yaşama biçimini inançlarıyla, inançlarını ölüme değgin gelenekleriyle vb. buluşturmuş bir uygarlığın kalıntıları, onun için günurhüz insanı için böylesine gizem dolu ve hayranlık verici olabiliyordu... Eski Mısır, Babil'le birlikte dunyanın en eski iki uygarlığından birini kurmuştu. Bu uygarlıktan kalma izlerin tüm diğer dinlere, inançlara, uygarlıklara da etki yapmış ve günumüze dek ulaşmış öğeler taşıması doğaldı. Örneğin "sunnef' olayını gösteren bir kabartma, doğrusu bizi oldukça şaşırttı. Ama yalnız o mu? Bir ölünun ardından 40 gun sonra yapılan toren (bizde mevlit), kısmen Hıristiyanlıkta da var olan bir olaydı, ama bunun kökeninde, eski Mısır için yaşamsal bir işlem olan mumyalama olayının genelde 40 gün sürmesinin yattığını biliyor muyduk? Günumuz Mısırı'nda çok ilginç bir "öliım çadırı" olayı vardı, birçok yerde gordük. Bir bircyi ölen aile, onun için kentin belli yerlerinden birinde çadır kuruyor ve ailenin erkekleri, gün boyu taziyetleri yalnız bu çadırda kabul ediyorlardı. Bu da, Mısır'a ozgü ve kuşkusuz kokenini ölümün törensel biçimde kutlandığı eski Mısır'dan alan bir gelenekti. Takvimden ilkel sulama yöntemlerine, ruhun ebediliği inancından ilk "tek tanrı" düşüncesine, Yunan felsefesıne kaynaklık etmiş kimi kavramlardan yontu, resim ve mimari sanatının en guzel ilk örneklerine, kadın giyvarlanan veletler, lüks otellerın önünde yuvalanrruş dilenciler, "change money" diye veya uyduruk hatıra eşyasıyla peşimizi bırakmayan sayısız satıcıyla boğuşmak zorunda kaldık. 50 milyonluk Mısır halkının önemli bir bölümunün hiç de imrenilecek koşullarda yaşamadığını; beslenme, konut, eğitim, sağlık sorunlarının dağ gibi vığıldığını gordük. Kahire'de mezarlarda oturanlar olduğunu, hastanelerde gunleraylar boyu sıra beklendiğini, eğitim sorununun 613 yaş arası zorunlu eğitime karşın çözülemediğini bilgi dağarcığımıza ekledik. Gunümüz Mısırhsının birçok yerde bizim "pis" diyeceğimiz koşullarda yaşadığına, oturduğuna, yemek yediğıne tanık olduk. Bize çok onceden yapılan ciddi tavırlı öğütlere uyarak, ihtiyatlı birer turist gibi davrahdık, çeşmelerden, açık şişe ve bardaklardan su içmedik, çiğ meyvesebze yemedik, otellerimizden dışarı adım atıp gerçek Mısır yemeklerinin tadına bakamadık... Uygarlık bırakanlara ne mutlu... Ama bu halkı sevdik, bu insanlara buyuk sempati duyduk. En rahatsız edici biçimde davranan satıcılarla, dilencilerle boğuştuğumuz anlarda bile... Bu davranışımızda, elbette insan sevgisinin de etkisi vardı, bilinçaltı biçimde de olsa, benzer bir sosyal duzeyi, benzer toplumsal sorunları ve de en azından nüfus kâğıtlarımızda "din kardeşi" olduğumuzun yazılı bulunmasının da... Ama ben size bir şey soyleyeyim mi? "Son tahlilde". benim, kirli, pıs ve yoksul da olsa, gunümüzün Mısırlısına bunca sevgiyle yaklaşmanm nedeni, Mısır'da görduğüm inanılmaz tarih \e kultür birikımi ve hazinesi oldu. "O çok eskidendi" demeyin... Her halkın tarihinde"yıldızın parladığı anlar", uygarlığın doruklara ulaştığı dönemler vardır... Ve aradan yüzyıllar, yüzyıllar geçse bile, insanlık birikiminin hiçbir aşaması unutulmaz, insan belleğine, bih'ncine çakılı kalır... Ve bugunun Mısırlısı, hiç hak etmese de, hatta golgesine sığınmış onu somurmeye devam etse de, o geçmiş uygarlıktan payına düşen onur ve sevgi payını hep koruyacaktır... Ne mutlu, yeryuzünde uygarca bir şeyler bırakabilmiş uluslara, halklara!... Siirecek... Piramitler, aradan geçen neredeyse 50 yüzyıla karşın, gizlerini henüz tümüyle tesıim etmiş değiller. Nitekim, Fransız ve Japon araştırmacılar, bir süredir değişik ve yeni yontemlerle, henüz bulunamamış olan "mezar odaları"nı bulmayı deniyorlar. çöl ortasında yükselen, yarıdan çoğu kumlara gömülmus bu dev yontulan ilk kezgoren yabancının duyumsadıklarını duşünun!.. YunanUlar, ünlü Tebai kentiyle ilişkili olarak eski efsanelerde kullandıkları Sfenksi, Kral Oidipus'un öykusünün de başkişilerinden bin yapmışlardı. İnsanlık tarihi boyunca, korkuların, kaygıların, bilinmeyen gizemlerin simgesi olmuştu sanki Sfenks... Eski Mısır yazıtları, daha M.Ö. 15. yüzyılda tum bedeni kumla örtulen yontunun, yanı başında uyuyup kalan ve bir düş gören Kral 4. Tutmozis tarafından ortaya çıkanldığını anlatıyordu. Yüzyıllar boyu, Sfenks, yalruz o mu, tüm eski Mısır anıtları, kendilerıni örtup yutma tehlikesiyle tehdit eden kumlarla boğuşmuşlar, varlıklannı inatla sürdurmeyi denemişlerdi. Daha sonra Kahire'nin 20 km. guneyindeki Sakkara yoıesinde bu kez M.Ö. 28. yuzyıla ait bilinen ilk piramitleri ve ünlü "basamaklı piramif'i görecek, çevredeki mezarlarda, çok eski, ama son derece iyi korunmuş renkli duvar kabartmalarına hayran kalacaktık... En eski firavunların gözde mezar biçimi olan piramit, anlaşılan daha sonra, herhalde yapımındaki zorlukların da katkısıyla gözden düşmüş, onun yerini dev tapınaklar ve yontular almıştı. Nitekim aynı günün gezileri sırasında, ilk hanedanın kurucusu, M.Ö. 3 bin yıllannda Yukarı ve Aşağı Mısır'ı birleştirerek ilk devleti kuran Mençsin kendine başkent olarak seçtiği Memfıs kentinde de, firavun 2. Ramses'in inanılmaz buyüklükte bir yontusuna rastlayacaktık... 14 metrelik yontu devrik olarak bulunmuş, ayağa kaldınlmasının zorlukları duşünülerek olduğu yerde bırakılmış ve Memfis Müzesi, bu KONYA BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN MERDİVENLİ ARAZÖZ SATIN ALINACAKTIR Belediyemiz Itfaiye Müdürluğü için ihtiyaç olan 2 adet merdivenli arazoz, 2886 sayılı kanunun 36. maddesi gereğince şartnamesi dahilinde kapalı zarf usulü eksiltme suretiyle ihale yoluyla teşvikli olarak satın ahnacaktır. Arazözlerin tamamının muhammen bedeli 94.000.000. lira olup, geçici teminatı 2.820.000. liradır. lhalesi 30.6.1987 salı günü saat 15.10'da Konya Belediye Sarayında ve Belediye Encümeni huzurunda yapılacaktır. Taliplerin 25.6.1987 perşembe gunü mesai saati sonuna kadar Belediye Başkanhğına muracaat ederek yeterlik belgesi almaları, ihale saatinden 1 saat öncesine kadar da geçici teminatlarını yatırmaları ve teklif mektuplarını Encümen Başkanhğına vermeleri şarttır. Şartnamesinin ücretsiz olarak Levazım Müdurluğünden temin edilebileceği ilan olunur. Basın: 22323 TC BURSA 5. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ T.C. KONYA İKİNCİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ 1986/189 1986/541 1986/637309 : K.H. : ISMAİL DOĞANAhmet ve Havva oğlu, 1948 doğumlu. Konya merkez İnlice köyu nufusuna kayıtlı, Konva Mahmuriye Mahallesi Basın Sitesi'nde oturur. SUÇ ' : G1DA MADDELERİ TÜZÜĞÜNE AYK1R1 DAVRANIŞ. SUÇ TARİHİ: 20.1.1986 HÜKL'M: Sanığın Konya'da sucuk imalatçısı olduğu, imal ettiği sucuklar uzerinde yapılan laboratuvar tahlilinde sucuk ıçerisinde ıç organın bulunduğu, aynca sayılamayacak kadar da bakteri tespıt edildiği, böylece sanığın gıda maddeler: tuzuğune aykırı davrandığı anlaşıldığından TCK 395'inci maddesi gereğince bir sene muddetle hapis ve 20.000 lira ağır para cezasıyla cezalandınlmasına, hakkında tahfife takdiren yer olmadığma, TCK'nın 402/1. maddesi gereğince sanığın curme vasıta kıldığı meslek sanat ve ticaretinin hapis cezasına eşit sure ile tatiline, fiilin işleniş şekli ve niteliğine göre takdiren işyerinin on beş gun sure ile kapatılmasına, hükmun kesinleşmesini muteakip karar ozetinin buyuk harflerle yazılmak suretiyle ve kapatma suresi kadar kalmak uzere kapaıılan işyerınin goze çarpan bır yerine hukum ozetinin yapıştırılmastna, karar ozetinin cumhuriyat savcıhğına gonderilerek masrafı bilahare hukumluden alınmak uzere İstanbul'da yayımlanan ve tirajı yüzbinin uzerinde bulunan bir gazetede ve Konya'daki bir gazetede yayımlanmasının istenmesine karar verildi 8.7.1986 Esas No Karar C. Sav. No DAVACI SANIK MOSKADO SUMERBANK SATIN ALMA MÜESSESESİ Serin bir mutluluk... Esas No: 1987/82 Karar No: 1987/246 Davacı Münif Temimoğulları tarafından Davalı Mustafa S.Karadeniz aleyhine açılan menfi tesbit ve senet iptali davasının kesinleşen kararı uyarınca: Borçlusu Av. Münif Temimoğullan, Alacaklısı Mustafa S.Karadeniz bulunan 3.4.19873.5.19873.6.1987 vade tarihli 100.000'er bin liralık üç adet, 3.7.19873.8.19873 9 1987 3.10.19873.11.19873.12.1987 vade tarihli 150.000'er liralık altı adet ve 3.1.19883.2.1988 vade tarihli 200.000'er liralık ıkı adet cem'an: 1.600.000,TL.lık 11 adet bononun iptaline karar verilmiştir. Bu karar 28.5. i987 tarihinde kesinleşmiştir. 3. şahıslara duyurulur. 5.6.1987 Basın: 22353 1987/82 HUKUM OZETI ANKARA ON BİRİNCİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1987/26 Esas Davacı Mustafa Kemal Karakoç tarafından davalılar Sami Tuğrul ve NİŞTAŞ Nısasta ve Turevleri Sanayi ve Ticaret A.Ş aleyhine mahkememıze açılan Muarazanın men'ı davasının yapılan açık duruşmasında: Bilinen en son adresı Yuksel Cad. No: 34/2 ANKARA olan NİŞTAŞ Nişasta ve Turevleri Sanayi ve Ticarel A.Ş.'ne dava dılekçesı teblığ edilememış, emniyetçe de sarıh adresı tespıt edılememış olduğundan adı geçen şirkeiınduruşmanın bırakıldığı 12.6.1987 gunusaaı 9.55'te mahkememızde hazır bulunması veya kendısinı bir vekılle temsil eltırmesi, duruşmada hazır bulunmadığı veya kendısinı bir vekille temsıl emrmediğı takdırde yargılamaya vokluğunda devam edıleceğı ve gerektiğınde hukurn verıleceğı dava dılekçesı yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur 8.5 1987 Basın: 21054 Çanakkale Sentetik Deri Fabrikamızın ihtıyacı 25 ton kalsiyumçinko (CaZn) Stabilizatörü ve 2 ton BaryumKadmıyumÇinko (BaCdZn) Stabilizatörü kapalı zarf usulu teklif temini suretiyle satın ahnacaktır. 1 Teklif verme son günu 19 HAZİRAN 1987 günü saat: 17.30'a kadardır. 2 Teklifler teklif verme son gününden itibanen en az (30) otuz gün opsiyonlu olacaktır. 3 Bu iş ile ilgili iştirak teminatı 500.000r (Yalnız: Beş yüz bin ve 00/00 TL. kati teminat siparişin w8 3 ' u oranmdadır. 4 Detayh bilgi ve şartnameler Müessesemiz BOYA VE K1MYEVl MADDE Servisi'nden oğrenilebilir. 5 Müessesemiz 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp şartlarımızla ihtiyacımıza en uygun olanlar tercih edilecektir. Basın: 22006 2 KALEM KİMYEVİ MADDE SATIN ALINACAKTIR İLAN ÇUBUK ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1987/152 Çubuk ilçesi Nusraüar köyü tüzel kisilig] tarafından aynı köy, Köyiçi mevkünde 1454 parsel, 1456 parsel sayılı tasınmaz kamulaştınlmış olup, bu parsel maliklerınden Zeynep KINACI, Yüksel KINACI, Suzan KINACI, Sait KINACI adlı şahıslar, ilanen yapılan teblige rağmen Tapu Sicü Müdürluğü'ne gelerek ferağ vermediklerinden, mahkememizdn 1987/152 E. sayılı dosyasına 2942 sayılı kanunun 17. maddesi gereğince Cebri Tescil davası açılmıştır. Adresleri tespit olunamayan maliklerin, ilan tarihinden itibaren 10 gün içinde mahkememıze başvurmalan ve itirazlarını bildirmeleri, aksi halde dosya uzerinde, yokluklarında karar verileceği ilan olunur. ' Basın: 22175 Bursa Kasap HUseyin Mahallesi, Gönul Sokak 5 r, jmarada ticaret yapan KEMAL AVAR'ın alacaklılanna vakı konkordato teklifı ve mehil istemi kabul edüerek 25.5.1987 tarihinden geçerli olmak üzere 987/360470 sayılı karanyla İ.l.Kînun 285 ve 286'ncı maddeleri uyarınca iki aylık mehil verilmiştir. İş bu mehle ilan tarihinden itibaren 7 gun içinde itiraz olunabilecejti ilan olunur. Basın: 21968 BURSA BİRİNCİ İCRA TETKİK MERCİİ HAKİMLİĞI'NDEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle