18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER gibi, anayasa yargısının etkisiz kılınması, bu denetimden kurtulmak çabaları, sakıncalı gidişlerdir. Yasama organındaki çoğunluğun tutumu, yasalann durumu unutulup iptal kararlanndan, bunun TBMM'nin itibarını etkilediğinden yakınmak, Fransa örneği, ön denetim türünun seçilmediğinden pişmanlık duymak doğru değildir. Cumhurbaşkanının geri gonderdiği ve dava açtığı yasalar da gozetilirse siyasal iktidan uyarıp özene ve hukuka saygıya çağırmak en uygun yoldur. Anayasa Mahkemesi'nin sınırlı olan yetkilerini biraz daha kısmayı, mahkemeyi kaldırmayı duşünmek kimse>e bir şey kazandırmaz, ulusa ve deviete çok şey yitirtir. Yasama çoğunluklan, kendi çıkarlan ve amacı uğruna anayasa ile, yargı ile oynamaktan, suskun ülkede yargıyı büsbütün donuk, tutuk, yıkık duruma düşürmekten kaçınmahdırlar. Anayasa, siyasal pazarlık, siyasal ödtin konusu olmamalı, yazgısı, az sayıda yasamaiktidar çoğunluğuna bırakılmamalıdır. Tarihten ders alınmah, bir devrime neden olmuş durumlar göz ardı edilmemeli, anayasa, yasa düzeyine indirilmemelıdir. Hukuk dışına çıkmak isteyenler denetimden hoşlanmazlar. Denetimden kaçanlar rejimi karanlığa sürüklemişlerdir. Denetim, erkler aynlığının doğal sonucudur. Bunu tanımak, saygıyla karşılamak, kolaylık sağlamak, kararlan savsaklamadan, değiştirmeden, hemen yerine getirmek yasama ve yürütme organının başhca görevlerindendir. Hukuk devleti böylece tüm nitelikleriyle gerçekleştirilmiş ve güçlendirilmiş olur. Anayasa yargısının, anayasamn öngördüğü tüm konularda ve yönetsel nitelikteki seçim işlemlerinde güdülen amaç, anayasaya aykırıhğın giderilmesi, uygunluğun sağlanmasıdır. Sonuçta ulusun yonetim karşısında güvencesi olan bağımsız, yansız yargı, anayasal görevini basarmış. olmaktadır. Bu, demokrasinin olağan işleyişi, kıvanç veren yaşamıdır. Olanaklar ve çalışma kolaylıkları yönünden deviete büyük görevler duştüğü bir zamanda, demokrasiye ve hukuka katlanamayanların mahkemenin varlığını etkile>Tecek siyasal duzenlere girmeleri, geleceğinin tartışılması, eski günleri anıınsatan acı görünumlerdir. NİTELİCİVARAR1 Anayasa Mahkemesi, anayasayı koruyuculuk görevini kararlarıyla, anayasayı yorumlayarak, açarak, amacına yönelik belirlemelerle yapar. Uygulama denetimiyle, İcurucu güçle yasama organı, ulusun anayasaya yansıyan istenciyle çoğunluğun yasaya yansıyan istenci arasındaki uyumsuzluğu giderir, sonucu kurucu gücün istenci doğrultusunda çözer. Anayasa uyannca ve anayasa ölçüt alınarak yapılan denetim, yasamayı anayasa çerçevesinde tutar. Sosyal, ekonomik ve siyasal yönden cumhuriyeti yüceltir. Anayasa yargısı kararlan anayasa kurallanyla, yasalarla eşdeğerdir. Birleşik Amerika Federal Yuksek Mahkemesi, 36 yıl bodrumda çahşmışsa da anaya saya uygunluk denetimi yetkisini kararlarıyla kazanmıştır. Denetim siyasal konuda olmakla birlikte siyasal bir organ yapmadığı için siyasal nitelikte değildir. Yargı organı niteliğinde bir organ, yargı çalışması niteliğinde bir denetim yaptığı için "yargısal denetim"dir. Bu çok önemli denetimin yasama, yürütme, yönetim karşısında bağımsız bir organca yapılması yüzyıllar sonra benimsenmiştir. Yasama organıyla eşduzey, onu tamamlar yapıda bir anayasa yargısı kurumuna bu görevin yasalarla değil, yalnız anayasa ile \erilmesi denetimin niteliği gereğidir. Ulusal egemenlik ve ulusal istenç kavramlannı gereğiyle ve çağdaş içeriğiyle kavrayanlar, egemenliğin yetkili organlar eliyle kullanılması kurahnı bilenler, yasama organının denetimini zorunlu görmektedirler. Anayasa hukuku siyasal hukukun kaynağı, siyasal hukuk anayasa hukukunun bir başka adı da olsa, denetim işlevi hukuksal ve vargısal bir işlemdir. Denetim sonucu kararlar, anayasa yargısının yaptırımlarını olusturmaktadır. Bir "anayasa kurumu" olan anayasa yargısı güven ve saygı kaynağıdır. SONUÇ Anayasa yargısının etkili olabilmesi için Anayasa Mahkemesi'nin önündeki tum engeller kaldınlmah, hukuk devletinin gerçekleşmesi konusunda tüm anayasal erkler, karşılıklı saygıyla içtenlikli davranmalı, birbirinin görev alanına el atmaktan kaçınarak ortak amaca ulaşmak çabasında birleşmelidirler. Anayasa yargısının sağladığı denge ve duzen, demokrasinin gerçek aydınlığı olarak bilinmeli, hukukun en sağlıklı guvence olduğu unutulmamalıdır. Anayasa yargısı kendi alanında bu sonuçları sağlamaktadır. İnsan değeri üzerine kurulan, insan haklanna dayanan çağdaş bir hukuk düzenini sağlama aracı olan anayasa yargısı, gerçek bir güvencedir. Bir konuda düşünmeden konuşmamalı, pişmanlık duyuracak adım atmamalı, hukuku politikaya yıktırmamah, yararlı olunamıyorsa gölge etmemelidir. Anayasa yargısının yazgısı şimdilerde ulusun, rejimin yazgısı durumundadır. i.ro/ Aııayasa Y argLsı ve Yazgısı Anayasa yargısı, "Hukukun üsîünlüğü" ilkesiyle özetlenen anayasamn egemenliğini ve etkinliğini sağlama amacına yöneliktir. Bundan kaçanlar, rejimi karanlığa sürüklemişlerdir. CUMHURİYETTEJV OKURLARA... OKAY Gft'VEVSİV YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN Anayasa Mahkemesi Üyesi Anayasa yargısmın başlıca işlevi "anayasaya uygunluk denetimi"dir. Denetim temel görevinin yanında, yine anayasa ile verilmiş öbur yargısal görevler bulunmaktadır. Tümunün amacı, hukukun üstünlüğü, anayasamn önceliği, etkinliği, doyuruculuğu ve demokrasinin geçerliğidir. Onurla yaşamak, bağımsız, özgür, barış içinde, sağlıklı, mutlu ve kişilikli yaşamaktır. Anayasalar, bu temel gereklerin, evrensel ilkelerin, ulusal koşulların, hak ve özgürlüklerin güvence belgeleri olarak, yaptırım niteliğinde, uygunluğu denetleme düzenini de kurmuşlardır. Hukuk devletinin devlet olarak varlığı anayasasıyla, anayasasının değeri de öz içerik, anlam ve yapı yönünden çağdaş niteliğiyle kanıtlanır. İnsan haklanmn ve özgurlüklerininkoruyuculuğu, yasama işlemlerinin, özellikle yasalann anayasaya uygunluğunun denetlenmesiyle yapılır. Anayasanın öngörduğü, anayasal bir organ tarafından yapılan bu denetim ve yargılama "anayasa yargısı" adını taşır. Böylece anayasaya aykırı yasama işlemleri önlenmiş, yurttaşlık haklannın yasalarla çiğnenmesi engellenmis, tutarsızlıklar, çelişkiler, yanılgı ve yanhşlıklar kaldınlmış, haksızlıklar giderilerek sorumlulara yaptırımlar uygulanmış olur. İptal ve itiraz davalan (soyut ve somut norm denetimi), ceza (Yüce Divan), itiraz (TBMM iiyelerinin dokunulmazlık kaldırılmasına ve uyeliğin düşürülmesi kararlanna karsı), kapatma davaları, ihtarakçalı denetim (siyasal parti) işlemleri yoluyla yapılan denetimyargılama, rejimi koruyup kollamanın ussal, hukuksal yöntemidir. Aykırılıklar saptanır, savlar kanıtlanırsa gerekli kararlar verilir. Ölçüt, hukukun üstün kurallan, anayasa ve yasalardır. Düzenleyici, yönlendirici ve bağlayıcı olan anayasa yargısı, yetersiz kurallara, yersiz tutumlara ve olanaksızlıklara karşın Anayasa Mahkemesi'nce yerine getirilimektedir. Mahkeme, yasalann durağanlığını hukukun devingenliğiyle azaltarak, topluma oncüluk eden anayasayı ulusal yaşama katarak, yasama işlemlerini, bu yolla yasama organını denetleyerek anayasaya uygun çalışmasını sağlar. Demokrasilerde yasama orgaranın ve yürutmenin bu denetimi saygıyla karşılamaları geleneği kurulmuştur. Bu anayasal yttkümlülük kendilerine guven ve güç vermekte, onur kazandırmaktadır. Unutulmamalıdır ki anayasa yargısı, ulus adına egemenliğin kullanılması yetkisinin bir bölürnüdür. KAYNAGIKONUSU Anayasa yargısının kaynağı, anayasadır. Yetkiyi veren, çahşma düzenini ve koşullarını belirleyen de anayasadır. 1961 Anayasası'nda değişikliklerle yapılan sınırlamaları 1982 Anayasası da benimsemiş, ayrıca yeni sınırlamalar getırmıştır. Şimdiki durumda yasalann, yasa değerindeki karamamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün anayasaya biçim ve öz bakımmdan, anayasa değişikliklerini ise yalnızca biçim yönünden (o da ancak teklif ve oylama çoğunluğuna, ivedilikle görüşülemeyeceği koşuluna u>ıılup uyulmadığıyla sınırlı olarak) inceler ve denetler. Anayasa yargısı, temelde bu konularda yapılır. Yasama organındaki çoğunluğun gücünü sınırlayan bu denetime kimi zaman kimi bahanelerle karşı çıkılmakıa ve Anayasa Mahkemesi'ne haksız eleştiriler yöneltilmektedir. Bu denetim türü bir anayasa buyruğu olup salt hukuksal ve demokratiktir. Ulusal egemenliğe ve ulusal istence aykırı bir yönü yoktur. Anayasa yargısıyla görevli organ, yaptığı denetimlc yasama organının üstünde, önünde, karşısında yer almaz. Denetimle, yasa koyucu yerine geçmez ve yeni bir kural koymaz. Hukuktan uzak görüşler, önyargıh, siyasal kökenli değerlendirmeler, bilgiye dayanmayan eleştirilerle tersi savunulamaz. Uygunluk denetiminin daha etkin, daha yararlı olmasını sağlayacak, dar geldiği tartışılan anayasayı genişletip ileriye görütecek çalışmalar yapılacak yerde, erkler aykırılığı ilkesinin anayasadaki sözde uyumu düzeniyle, yürütmenin yargıya karşı güçlendirilmesiyle genel yargmın ve baroların bağımhhğı yetmiyormuş Kamuoyu ve Çevre B as/n, kamuoyunu oluşturmatt mıdır, oluşturmak için hiç çaba göstermeyen basit bir aktancı mı olmalıdır? Cumhuriyet'te geçen haftalarda yayımlanan Dalyan'da yumurtlayan kaplurnbağalarla ilgili haber ve röportajlar, bu sorunun yanıtını açıkça vermiştir. Gazete, bir konuyu enine boyuna inceler, bütün boyutlarıyla, ilgililerin farklı görüşleriyle sunarak görevini yaptığı zaman, kamuoyunu oluşturmuş demektir: Çernobil olayı, doğa ve çevre koruma konularındaki geleneksel duyarsızlığımıza ilk darbe olmuştur. Cumhuriyet'in radyasyonlu çay konusundaki haberleri, yetkililehn türlü çeşitli yalanlamalanna karşın, kamuoyundaki yankılan hızla büyütmüştür. Dalyan'daki kaplumbağalar ise, insanların yaşamlarıyla radyasyonlu çay kadar ilgili olmasa da doğa ve çevre sorun/ar/nda son yıllajrın en önemli uyansı olmuştur. Batıda en önemli toplumsal baskı gruplarını oluşturan çevreciler, Almanya'da olduğu gibi daha politik biçimlere de bürünmüştür. Ancak her yerde ana fema, hep çevrenin, doğanın, yeşilin korunmasıdır. Dalyan'daki kaplumbağalara ilişkin haberler Cumhuriyet'te yer alırken şöyle eleştiriler de geldi: "İnsanlarımız perişanken niçin kaplumbağalar üstünde bu kadar duruyorsunuz?" Bu, bilinen eski, dar mantığın bir tekrarıdır. Kaplumbağalarm yok olması tehlikesine insanların dikkatini çekmek, aynı zamanda insanların temel sorunlanyla ilgilenmektir. Bugün Avrupa'nın en az yeşil kentlerinde yaşıyoruz, sahillerimiz, büyük bir hızla beton yığınlarıyla kapanıyor, 56 yıl önce çoğu kıyısından rahatlıkla denize girilebilen İstanbul'da, artık denize girilebilecek yer katmadı gibi. Türkiye'de bir çevreci kamuoyunun ağırlığını duyurmasının zamanı gelmiştir. Sevimli kaplumbağalarm böyle bir oluşum umudu olarak kurtulmaları da sevindirici olacaktır. • Cumartesi günü gazetemizin telefonlârı yine felçti. Anadolu liseleri sınav sonuçları açıklanmıştı, yakınları sınava girmiş olan okurlarımız, sonucu öğrenmeye çalışıyordu. Listeleri baskıya hazırladıktan sonra kapıya astık, bunu öğrenen anne babalar, gazetemize gelerek çocuklarının durumunu öğreniyorlardı. Sevinenler, üzülenler, birbirlerini teselli edenler... Bir okurumuz ise daha sabahtan gazetemize gelmiş, listelerin hangi uçakla geldigini öğrenmiş ve havaalanına kadar gitmişti. Listeleri Ahmet Tan arkadaşımız getiriyordu ve uçaktan inişinde bu okurumuz tarafından karşılandı. Bu sınav geriliminin küçükler ve büyükler üstünde yarattığı zarar binlerce kez yazıldı. Ama hâlâ bir önlem yok. Çılgın yarış sürüyor, an/aşı/an daha çok sürecek. EVET/HAYIR OKTrVY AKBAL OKURLARDAN Hoeam Muvaffak Seyhan Geçen yıl 24 mayısta yitirdiğirniz Prof. Dr. Muvaffak Seyhan, ülkemizin yetiştirdiği nadlr bilim adamlarından birisi îdi. Tarih, sanat, edebiyat, müzik alanlannda, bilim tarihi konusunda, derin bir kültürü vardı ve kendisini çeşitli konularda dinlemek, çevresine mutluluk verirdL Ancak bilim konusunda ödün vermeyen bir kisiliğe sahipıi. Doğru dürüst araştırma yapmayan, saygm bilimsel dergilerde yayırm olmayan, çalîşmaları unvanına denk düşmeyenleri bilimsel kongretere turistik geziye gider gibi gidenleri açıkça kınardı. Gerçek ten çalısanları da en iyi şekilde değerlendirir ve takdirlerini her vesile ile dile getirirdi. Kompleks kimyasında Türkiye'de ilk çalışanlardan birisi idi. Onun senıezini yaptığı bileşiklerden îsviçreli ve Alman bilim adamlan makalelerinde, "Seyhanische Blau" ya da "Seyhanone" gibi adlarla söz etmislerdir. Selenyüm dioksit ile yaptığı oksidasyon çalîşmaları ve flor kimyasına katkılan dünyanm en saygm kimya ansiklopedilerine girmistir. Bugun bilim adamına sayguılık getiren hususlardan biri de aduun çalîşmaları nedeni ile "Citation lndex"lere kaç kez geçtiği hususudur. Prof. Seyhan, yüzden fada kez yayınlarda adı anılmışfsite edilmiş) bir bilim erimizdir. Bu değerli bilim adamımn bilimsel değeri yurtdışında daha çok takdir görmüş ve 1968 yılında Nobel Komitesi altı üyesi onu, 1969 yılı için "Nobel Kimya Ödülü"ne aday seçmeye çağvmıştır. Bu gibi onurlar, kişilere nadiren ve değerleri gerçek olduğu zaman verilir. Prof. Seyhan'ın yakın dostları , arasında Nobel sahipleri, laboratuarında çalıştığı Karrer, terpen kimyasına büyük katkılan olan prelog ve halen yaşamakta olan büyük bilim adamı Reichstein gelir. Özellikle Reichstein, Prof. Seyhan ile söylesmekten çok zevk alırdı. Onun uzun süren hastahğı ve Isviçre'de geçirdiği ameliyatlan arasında Reichstein daima ziyaretine gitti, onu ve ölümünde esini yalnız bırakmadı, saatlerce eşi ile oturarak bu 89 yasındaki bilgtn, kendinden genç olan dostunun bilimsel kişiliğine duyduğu saygıyı gösterdi. Prof. Seyhan'ın ktsa bir süre öğrencisi oldum, asıl dostluğumuz 1968 yılında Londra'daki IÜPAC Kongresi'nde basladı. Benim bir bildirim vardı, bu onu çok mutlu etti, böylece hocamla dost olduk. Türkiye'de insanların daha iyisini yapabileceklerine kesin inanır ve yapılmadığı için de kızardu Dıs ülkelerde tamdığım bilim adamlarımn ölümünde, aldığım çeşitli mektuplar vardır. Vniversite rektörleri, dekanlar, bilim çevresi, yayımlar yaparlar, ülkemizde ne yazık ki ne emekli olunduğunda ne de ölenlerin arkasından böyle kalıcı bir belge yoktur, verilmez. ı\eden insanları onurlandırmayı bilemeyiz. Neden Türkiye'de gerçek bilim adamı yetişmez sorusuna yanıtlardan biri de bu olamaz mu Bu konuda tek teseUimiz Elazığ'da toplanacak Kimya 1987 Kongresi'nin Organik Kimya Bölümü'ne ODTÜ'de öğretim üyesi olan öğrencilerinin teklifi ile Muvaffak Seyhan Bölümü adım vermeleridir. PROF. DR. A YHAN ULUBELEN İSTANBUL ÜNİ. ÖĞRETİM ÜYESt Sübyan Koğuşları ir Yaradır "Nokta" dergisi, Adalet Bakant Sungurlu'ya soruyor: "Sübyan koğuşlarında çocukların tecavüze uğraması konusunda ne diyorsunuz?" Bay Sungurlu'nun yanıtı şöyle. "Çocuk koğuşlarında fiili livata konusunda bakanlığıma intıkal eden herhangi bir olay buiunmamaktadır." Yine "Nokta" soruyor: "Cezaevi görevlilerınin, çocuklar üzerınde baskı kurduklan ve sistemli dayağın mevcut bulunduğu yolunda iddialar var. Bakanlığın bu iddialara yanıtı ne olacaktır?" Bay Sungurtu'nun yanıtı: "Ceza intaz koruma memurları taraftndan cezaevlerinde bulunan hükümlülere herhangi bir baskı yapılması ve kötü muamelede bulunulması söz konusu de§fldir." Adalet Bakanı Bay Sungurlu'nun buna benzer sorulara verdiği yanıtlar şöyle özetlenebilir: "Bakanlığa intikal etmemiştir." Önce sorun bakanlığa 'intikal' edecek, sonra Sayın Bakan eyleme geçip durumu anlamaya çalışacak! Açıyorum, "Yarınlar Hesap Sorar" kitabımdaki "Cezaevinden Notlar" yazımı. 1983'te, üç aylık cezamı Bayrampaşa Cezaevi'nde çektikten sonra şöyle yazmışım: "Önemli bir başka konu da cezaevlarindeki sübyan koğuştandır. Vaş/an on ile on beş arasındaki tutuklu ya da hükümlü çocuklar, bu koğuşlarda en ilkel koşullarda, yeterlı besinden, yeterli ilgiden, sevgiden, en başta da eğitim ve öğretimden uzakta çile dolduruyorlar. Cezaevinin sübyan koğuşunu görmek, çocuklarla konuşmak fırsatını buldum, hepsi iç sızlatan bir görünüm içinde. Atılmışlar, bırakıimışiar, kendi yaşam çilelerini kendi başlanna dolduruyorlar. Adalet Bakanlığı müfettişleri bu sübyan koğuşlarını gelip hiç görmezler mi? Sayın Cumhurbaşkanı sık sık çocuk bakım yuvalarını görmeye gıder, böylelikle bu alanda yararlı iyileştirmelerin gerçekleştirilmesinde önemli katkılarda bulunur. Bir gün de cezaevlerindeki sübyan koğuşlarını gelip görse, çocuklarla konuşsa; ne yapartar, ne yerler, ne içerler bu küçük kader kurbanlan, on/an suçlara iten nedenler nelerdir duysa, dinlese, ne kadar yararlı olur diyorum kendi kendime..." "Nokta" büyük bir yaraya parmağını basmış, sübyan koğuşlarındaki ırza tecavüzolaylarını sergilerniş, bu olayiann kurbanlarını konuşturmuş. Ömer E., konuşuyor: "Cezaevlerinde filifoto olayları işi çok sık patlar. Çünkü gardiyan bir filifotoyu idareye bildirince disıplin sıkılaşır gibi görünür. Gardiyanın bu işe göz yummaktan aldığı ücret de kendiliğinden yükselit İdareye duyurulmuş filifoto durumları, sizi aldatmasın, bununla mücadele ediliyor sanmayın" Seyfettin K. da şunları anlatıyor. "Gardiyan el değmemiş çocuktan korkar. Sırasını bekler. Bir çocuk geldi, on dört yaşında. Sümer A., yardımcılarıyla bunu gece kaldırdı. Bunlar on sekizi devirmiş, çocuk bir şey diyemiyor. Çocuk bağırdı, ama boş yere, ırzına geçtiler. İş bittikten sonra gardiyan geldi. Sümer, gardiyana 'bu çocuk senin' dedi. Gardiyan çocuğu mutfağa götürdü. Irzına geçmiş. Sonra koğuşa bıraktı. Sabah bir kalktık, çocuk muttaktan bir çay kaşığı almış, kırmış, kendisini kesiyor." Başka biri anlatıyor: "Sübyanlar için dayak, cezaevi ne adım attıkları anda, yani kapıaltında başlar. Bu bir gözdağıdır. Tutuklu nereye geldigini bilmeli, ayağını denk atmalıdır." "Nokta"da bu ilginç incelemeyi hazırlayan Gülay Göktürk, Ayşe Baştürk, Haluk Müftüoğullan'nı kutlarım. Bu çocuklar adına, bu çocukların aileleri adına, toplum adına... Ben de bu koğuşu, bu koğuşta yaşayan çocuklan görenlerden biriyim. Bayrampaşa Cezaevi'nin yedilikler koğuşunda geçirdiğım son on günümde sübyanlar koğuşu ile komşuyduk. Çocuklar üst kattaydı, ama tuvaletler, lavabolar ortak kullanılıyordu. Yedilikler bu küçük çocuklara acıyor, onlara ayakkabı, çorap, gömlek gibi giysiler alıp veriyorlardı. Sık sık karşılaşıyorduk çocuklarla. Hepsi yaşlarından çok daha büyük birer insan görünümündeydi. Gözleri başka türlü bakıyordu. Ağızlarından dökülen sözcükler yılların yırtık insanlannınki gibiydı. Bitmiş, çözülmüş, yenilmiş, toplum dışı yaratıklardı bunlar. Onları topluma kazandırmak büyük bir çaba işiydi. Üstelik bu çabayı gösteren kimse de yoktu. Hep yazdım, seslendim, 'gidin bu sübyan koğuşlarını görün, ilgilenin' diye... Adalet Bakanına, en başta Sayın Evren'e... Hapisten çıktıktan bir süre sonra o günlerin Adalet Bakanı Bayrampaşa Cezaevi'ne gelmiş. Umutlandım, soruşturdum "sübyanları gördü mü?" diye... Yok, oraya uğramamış bile!.. Bir kez daha seslenmek isterim yetkililere; gidin, görün, ilgilenin... Bay Sungurlu, "Bize intikal eden bir şey yok" diyeceğinebirgün kendisi "intikal etsin" bu sübyan koğuşlarına!.. Beklemesin, bir gün tutuklu ya da hükümlü olarak benım gibio koğuşların gerçekleriyle karşı karşıya gelmesini... Dünyatuhaftır, bakarsınız o da düşer içeriye. Şimdiden, vakit varken, gitsin görsün... "Nokta"daki yazıları okumak bile bu alanda yararlı işler yapılması gerektiğini bağırıyor, acı bir çığlıkla bağırıyor... mağduriyeü sona ermiştir. Temennimiz sayın Genel Müdürümüz Atom Damalı'nın konuyla alakadar olmaları neticesin de mağduriyetimizin giderileceği ve bizlerin bir nebze olsun rahatlaiılacağı inancı içerisindeyiz. tSKl TAHSİLDAR SAYAÇ OKUYUCULAR1 İSKVde iş riski sorunıı Abone İşleri Daire Başkanlığı nezdinde memur statüsünde görev yapan Tahsildar Sayaç Okuyuculanna "iş riskine" istinaden 1.000. (Bin) gösterge puanı üzerinden yan ödeme verilirken, 1985 yılı mayıs ayından itibaren • w zimmet cürumünün tespit edilmesiyle yan ödemeler kaldınlmış, masa başında işlevini yürüten memurun tabi olduğu 250. gösterge puanına göre yan ödemeye geçilmiştir. Daha sonra birimde görev yapan personel tarafından alınmış hakkın tekrar iadesine ilişkin şifahi ve yazıh başvurulara yamt alınamamıştır. Zimmet suçunun failleri tespit edilmiş olup, adalet karşısma çtkarılmtş ve cezaları verilmiştir. Her türlü kötü hava şartları ve zor çalışma koşullarında özveri ile görevini yürüten büıun personelin cezalandırılması, hele idare içinde rahat bir zeminde görev yapan personelle özdeş kılınması anlaşılacak gibi değildir. Aynı örneği yaşayan bir başka kurum çalısanları (TEK) idari yöneticilerinin konuya gösterdikleri titiz ve duyarlı yaklaşımlan sonucu olay çözümlenmiş, personelinin Böbrek hastaları yasa bekliyor BILGI YAY1NEVI SUNAR Biz böbrek hastalarınm durumuyla kimse ilgilenmiyor. Hepsi kaderiyle baş başa bırakılmış. Hayırsever birkaç kişinin büyük fedakârlıklarla kurduklan dializ merkezleri de olmasa ölüm kaçınılmaz. Örneğin ben 51 yaşmda &emekli bir öğretmenim. Cç • ytldan beri dializ makinesiyle yaşıyorum. tki böbreğim alınmış durumda. Hayatımm kurtulması için böbrek nakli olmam gerekiyor. Aileden bir verici bulmak mümkün olmadı. Dışardan gelen böbrekler de doku yönünden uymadı. Benim durumumda yüzlerce hasta var. Şimdi dört gözle Meclisten çıkacak organ nakli yasasını bekliyoruzDaha doğrusu aslmda var olan bu yasada yapılacak değişikliklerle konuya işlerlik kazandınlmasmı istiyoruz. Bu konuda gazeteniz de yardımcı olursa yüzlerce böbrek hastast hayata kavuşur, çocuklan yetim kalmaktan kurtulur. Sayın Cumhurbaşkammıza, Başbakammıza, Meclis Başkanımıza derdimizi anlatan mektuplar yazdık. İsteğimizi sesimizi duysunlar. Bizimle ilgilenmekte geç kalmasınlar. Zamanımız ve sabnmız kalmadı. HAKKI CANGÜLER ANKARA Tarihi Yaşarken Yakalamak HASÂN CEMAL E M O K H A S İ N O T L A R D E M O K R A S İ N O T L A R I Tarihi Yaşarken Yakalamak HASAN CEMAL E M O K R A S İ N O T L A R D I Tarihi Yaşarken Yakalamakl HASAN CEMAL E M O K R A S İ N O T L A R D I D I Tarihi Yaşarken Yakalamakl BILGI Yfl.YlNif V I HASÂN CEMAL »«•utı.H CK «6'« »tımılv »nl«l I. Oğlumuz SERHAN'm dünyaya gelişini dost ve akrabalarımıza duyururuz. MEFHARET HASAN EREN Cam Ambalajda OMUR şimdi daha sağlıklı... BÜTÜN ÖNEMLİ BAKKAL VE MARKETLERDE DEPOZİTO 2 0 0 TL. OMUR A.Ş. BAHÇELİEVLERİST. TEL 575 21 87
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle