19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 NİSAN 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 Tavernier, caz sanatçılarına ilk kez gereğince yaklaştı 15. Uluslararası Istanbul Festivali'ne katılacak iki ünlü caz sanatçısı, Herbie Hancock ve John Lewis bir araya geldiler. "Geceyansı Sulannda'' filmine yaptığı müzikle Oscar alan Hancock, Modern Caz Dörtlusü'nün kurucusu ve piyanisti John Lewis'e filmle ilgili görüşlerini anlattı. SADgTTİN DAVRAN ~ "tnsanlan mutltı etmek için yaşamak", Herbie Hancock'un ve sıkıca bağlı olduğu "Shoshu Budizmi"nin eksen öğretisi. Günümüz cazırun en yetkin besteci ve yorumcıüanndan olan Hancock, aldığı son ödülle sanırıtn Shoshu ümmetinin de en mübarek kişilerinden biri oldu. Sinema ve caz çevrelerinde ABD ve Avrupa'da gösterime girdiği geçen ekim ayından bu yana büyük ilgi gören, Bertrand Tavernier'nin yönettiği "Geceyansı Sulannda" fîlmi için bestelediği müzikle "En lyi Özgün Müzik" oscarını aldı Hancock. Müzik yaşamına 11 yaşında Chicago Senfoni Orkestrası eşliğinde Mozart'ın piyano konçertolannı yorumlayarak başlayan Hancock bir "harika çocuk". Artık 47'sinde de olsa hâlâ harika. ödüllere de çok alışkın. Ama, bu ödul, filmi için "Yaşamım boyunca bn düşü gördüm," diyen ünlü Fransız yönetmen Bertrand Tavernier başta, ilk kez kamera karşısına çıktığı ve başrolünü üstlendiği fılmdeki oyunuyla En lyi Erkek Oyuncu adayı olan caz tarihinin en duyarh tenor saksafonculanndan Derter Oscar'lı müzisyen Herbie Hancock, "Geceyansı Sulannda"yı anlattu KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK HHOtl. HtPM. SBıN lıtW,HUI)l OLSt/Nf MÜZİSYEN VE YÖNETMEN "Geceyansı Sulannda" filmine yaptığt müzikle bu yü Oscar alan besteci vepiyanist Herbie Hancock (solda), Fransiz yönetmen Tavemier ile çahsmaktan çok memnun. Gordon'u, filmde rol alan ve çalan Freeddie Hubbard, Chel Baker, Ron Carter, Bobby Huteherson, Wayne Sborter, John McLaughlin, Tony Williams ve daha pek çok ünlü caz sanatçısını ve tüm cazseverleri Shoshu Budizmine inansın inanmasınlar gerçekten çok mutlu etti. 15. Istanbul Festivali'ne katılmayı kabul ederek Istanbullu cazseverleri de çok mutlu edeceğine inandığun Hancock'un parlak sanat yaşamına ait ayrıntıları bir başka yazıya bırakarak festivalin bir diğer kesinleşmiş yıldız konuğu, unutulmaz Modern Caz Dörtlusü'nün kurucusu ve ünlü piyanisti John Lewis'in sanatçıyla aynı zamanda önemli roilerden birini de üstlendiği "Geceyansı Sulannda" konusunda yaptığı bir söyleşiyi aktarmak istiyorum. Oyunculuk nasıl bir duygu? HANCOCK Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum, bu filmde calışmaktan büyük tat aldım. Kamera insanı çok etkiliyor. Biraz konserlerdeki duyguyu da anımsatmıyor değil. Insanİar yerine kamera var karşınızda. Müzisyenlik deneyimimden çok yararlandım. Bugüne dek müziğimle ilişki kurabilmiştim insanlarla. Sinemada da pek yabancılık çekmedim, bu işi yaparken. Ashnda filmde rol alan müzisyenlerin hepsi çok iyi oynadı. Dexter Gordon'un oyunu ise inanılmaz bir düzeyde idi. Wayne Shorter'ı görsen kırk yıldır bu işi yapar gibi rahattı. Eminim pek çok profesyonel oyuncu bizi kıskanmıştır. Bu ilk deneyim sanıyorum yeni öneriler getirecektir. neden olmasm, eğer senaryoyu benimsersem ikinci derecede bir rol de olsa zevkle oynanm. Dexter Gordon'la Bertrand Tavernier arasındaki ilişkiden söz eder misin? HANCOCK Tavernier ile aralannda tam bir uyum vardı. Ashnda bu uyum tüm ekipte vardı, saygı ve karşıkklı anlayışa dayanan. Bence bir ekipten beklenen de bu olmalı. Bizi birbirimize bağlayan sanıyorum ulaşmak istediğimiz amaçtı: Gerçeklik. Hepimiz içtenlikle en küçük ayrıntılara kadar bu fîhnin gerçeğe uygun ohnasına çabştık. Örneğin, kayıtlan stüdyo yerine kulüp atmosferini koruyabilmek için yan seslerle birükte kulüpte yaptık. Dexter Gordon'u çekimde görseydin sanki bir "misyonu" yerine getirir gibi idi. "Bu benim yaşanum" diyordu. Tüm benliğiyle oynadı. FUmdeki rolünü anlatabilir misin biraz? HANCOCK Benim oynadığım kişilik tumüyle fiktif. Biliyorsun, fıhnin öyküsü Bud Powell'la Lester Voung'ın yaşamlarından bir bölüm üzerine kurulmuş. Benim rolüm de öykünün içine yerleştirilmiş. Paris'teki Blue Note caz kulübünde çalan grubun şefıyim, Dexter Amerika'dan geliyor kulübe çalmak için, bir yıldız. Ben oynadığım kişiliği herhangi bir modele bağlı kalmadan yorumlamaya çalıştım. Müzisyenlerin de her şeyden önce insan olduklanm, duygulan olduğunu göz ardı etmemek gerek. Zaten bu filmi yapan da bu, insan ilişkileri. Genel olarak cazın bu dönemi (Bebop) için ne söyieyebilirsin? ^ANCOCK Izin verirsen önce yine fılme dönmek istiyorum. Film bu dönemi ilk kez büyük bir içtenlik ve gerçekçilikle anlaüyor. Benim profesyonel kariyerimin ilk günleri 60'h yıllann başlarına rastlar. Yani bu dönemin ürünüyüm. Köklerim Bebop'ta, çok şeyler borçluyum o döneme. Bertrand Tavernier'nin de bu döneme tutkun bir caz deüsi oluşunun fılmin gerçekçi yaklaşımında büyük payı var. Çok guç beğenir oluşu, hep gerçeği arayışı bu sonucu getirdi. Elimde bir başka proje var, ama gerceğe bir daha bu denli yaklaşılabileceğinden kuşkuluyum. Neden bir Fransız yönetmen? HANCOCK Belki de caza bakışı Holywood'dan farkh olduğu için. Şunu da belirteyim ki, filmde her biri birer yüdız olan müzisyenler oldukça düşük sayılacak paralara oynadılar. Çünkü bu müziğe inanıyorlardı, cazı seviyorlardı ve bunu da ilk sana söylüyorum, belki de caz sanatçılarına ilk kez gerektiği gibi yaklaşan bir yapım olduğu için. P İ K N İ K PtYALE MADR.A >MA .. SOMZA öyiE. jtjİ&L HIZLI GAZETECİ NECDET «q ŞEN OİLE KAFıK.. GOZLER1ME. Kfiüiçe II. Elizabeth'in 60 yıllık görüntüleri Majesteleri tııval üzerinde Kraliçf II. Elizabeth'in Londra'da sergilenen portre ve fotoğrafları, tngilizlerin tükenmeyen ilgisiyle karşılandı. Serginin girişini süsleyen portre, bu dünyadan erkence göçen ünlü popartçı Andy Warhol'a ait. Serigraf baskı portre, kraliçeye saygılı, ama samimi bir yaklaşımı simgeliyor. Ve Kraliçe, Marilyn Monroe'lasıyor. FÜSUN ÖZLEN LONDRA National Portrait Gallery'de yaklaşık dön ay süreyle sergilenen Kraliçe II Elizabeth'in portre ve fotograflan, tngilizlerin tükenmeyen ilgisiyle karşılandı... Bir portre ressamının kabul edilen en zorlu işidir çok biünen yuzleri resmetmek. Çünkü heraen herkes, bu yuzleri ressamdan daha iyi tanıdığını sanır. Oysa, sınırlı zaman içinde, en özel gözJemlere dayalı, anlık duygusal değişimleri de hesaba katarak tuvale duşurulen görüntuler, olağan ve sıradan gerçeklerle bağdaşmayabilir bazan. Yirminin üzerinde yağlıboya tablo, Kraliçe 2. Elizabeth'i yaşamımn çeşitli dönemlerinde, kimi zaman tek başına, kimi zaman aile fertleriyle birükte tebasının sevgi ve merak dolu bakışlar önüne seriyor. Genelde sanateal yönden hiçbir agırlık laşımayan sergı, yalnızca monarşi düşkunlerinin degil, sergiyı gezen hemen herkesin ilgisiru çekmeyi başanyor ve sonuçta insanı bir duygusallık oluşuyor bu çok bildik, fakat mesafeli çehre ile. Ne denli kururasallaşmış olursa olsun, bizim gibi birinin yuzünu izliyoruz çeşitli konum ve ortamlarda. Yağhboya portreler içinde özel bir yeri olan Floransalı ressam Pietro Annigoni'nin 1954'te yaptığı portre, kraliçeyi, kraliyet onunınu sevgi ve sayguılıkla taşıyan, derin bakışlı genç bir kadm olarak yansıtıyor. Gerçeğe uygunluğu tartısmasız kabul edildiği gibi, sanatsal yönden de haklı olarak yuceltilen bir tablo. Ressamın 1969'da tamamladığı ikinci portre ise daha tartışmalı. Kraliçe, bu tabloda, uzun koyu renk bir pderine sannmış, tek başına, gözleri uzaklara dalmış gitmiş. Bahar devrimlerinin, değişimlerin çalkantılı yıllannda gerçekleşen bu portrede Avrupalı ressam, kraliçeyi solgun, yalnız, fakat güçlü ve dimdik ayakta resmetmiş. Kurumsallığın güvenilir koruyuculuğunu basarıyla yansıtmış adeta, tüm endişelere karşın. Vortisist ressam WUliam Robertsin I95859'da resmettiği at üstündeki kraliçe, bilinenden çok farklı. Yuksek kalpaklan, kırmızı ceketleriyle sanki bir kurşun asker ordusunu denetlıyor kraliçe bu tabloda. Sergide yer alan yüzün üzerindeki fotoğraf, izleyenlerin daha çok ilgisini çekiyor. Kraliçenin bebekliğinden başlayıp, bugune, tonınlann kucağa ıırmandığı gunlere kadar gelen, çoğunluğu siyahbeyaz fotoğraflar. tablolardan daha kolay ıletişim kurabiliyor. Ünlü fotoğraf sanatçılarının saptadığı, en duygusal, spontane görüntuler, kraliçenin yuzunün hiç de kapalı bir kutu olmadığının kanıtları. Sir Cecil Bcaton'm kareleri en zevkle seyredilenler. Işıkgölge yoğunluğunu ustaca belirleyen sanatçı, değme portre ressamlanna tas çıkaıtırcasına çalışmış kraliçenin görüntüsü üzerinde. Bu arada, kraliyet fotoğrafçılan olarak bflinen Lord Lkhfieid ve Lord Snowdon'ın da ilginç, göz alıa fotoğraflan da keyifle izleniyor sergide. Serginin girişini süsleyen portre ise geçenlerde bu dünyadan erkence göçen ünlü popartçı Andy W»rbol'a ait. VVarhoI'un "Tahta Çıkan Kraliçeler" dızisinin bir parçası olan dört renklı, dörtlü serigraf baskı portre, kraliçeye saygılı, ama samimi bir yaklaşımı simgeliyor. Ve kraliçe Marilyn Monroe'lasıyor. Izleyenlere keyifli anlar yasatan sergi, öte yandan kraliyet ailesine de bir mesaj iletiyor sanki: Kendinizi zaman zaman da olsa gözler önıine sermekten korkmayın. Sizi sevenlere onlar gibi görunmekten kaçınmazsanız, sevmeyenlerin de gönlünu kazanabilirsiniz.. CANINA PEİ5İM SEN YOKSÛ ÖPEMES'lNE KARŞt OLÛN D06UUJ ERtd ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİIİR KEMAL GÖKHAIS TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARMAN 1933 'OA SüSÜM, ÜNLÜ PEHUVAN KLierO&ZElJ MEHUET 7S YAŞlUDA ÖLOÜ TÜRK. GÜeeŞiM/U £M SÜYÜKAOLAefMDAM BİRİ OLAN K.ueJOEG.EÜ,8AlKAtJLAR'I>AKİ PELİOÜMAN'OA OÜNYAYA GELMİŞ, SONSA BALHCBSlü'İN KaBTVEeE KÖYÜNE YEeiEÇMlfTİ. İLK <£Z, KOCA YUSUF'LA 6ÜREÇE^ekl ÜAI YAPMffrr. YCISUF ONDA YETENEK SÖGDÜĞÜMOEN SÛREÇt YARIM 8/SAKMtÇ, ÖDÜLJJ PE VEeMıfrİ. PAD/fAH ' V.AgPÜU4AMir'iH GüREfrEN HOÇLAUMAMASt NEOEHİYLB 8AT7YA GİpBN PEtfÜVAMLAB AISASlMPA YBH. 'ALAH jtu/erpE&eu, FRANSA, INGILTEE£ VE ABP 'PE SÜyİİK. BAŞA& KAZANMIŞ,CHlNYA ÇAMPryONU OLMUfTV.SON t£Z 19HPE, ISTANSUL'PA ŞAMPIYOUOLAN KURTPE£ELİ, 1931'PE MUSTAPA A£M4L(A7A7ÛefO TAISAFIMPAN KUTlAy. MlŞV. "SEN H£/S 6ÜREÇTE', ARKAMPA TÜfitCMİUJETİNİN gUUJAJPUĞUAIU aÜÇÜNUeüM"SÖZÜ ONA AlTTİd.. 11 Nisan KurtJeret 1 32m bo KURJDERELl MEHMET PEHUVAN.. 25 YIL ÖNCE Fotoğrafçı Dorothy fVUdingin 25 yü önce çektiği bir fotoğraf da sergide yer aldı. Sergide, kraliçenin bebekliğinden bu yana yüzün üzerinde fotoğrafı sunuldu. ANKARA ASLİYE 2. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞPNA Esas No: 1985/974 Karar No: 1986/53 Davacüar: Mehmet Coşkun ve tsmet Coşkun tarafından teklif edilen Konkordato dosyası (Ankara 1. tcra Hâkimlıği'nin 1985/539 sayüı dosyaları) tastik için mahkemeraize gelmiş olmakla, yapılan yargılama sonunda. Borçlulann konkordato teklifleri hem kişisel, hem de alacak yönünden 2/3 çoğunluğu sağlamış olmakla teklifın yasal olduğu görüldüğünden, konkordatonun tastjkine ve ilandan itibaren ilk 6 ay ödemesiz, 1. yıl Vo2O, 2. yıl Vo2O, 3. yıl ^o30, 4. yıl %30 olmak üzere her alacaklının alacagırun 1t 100'ü Uzerinden kabulOne ve konkordatonun bu yönde icrasına, karar verilmişür. Konkordatoyu kabul etmeyen Turkiye Elektrik Kurumu tarafından bu karar temyiz edilmiş, Yargıtay 12. Hukuk Dairest'nin 27.11.1986 gün 1986/247913132 sayüı karan ile onanmış, sUresinde tashihi karar edilmediğinden, konkordato tastik karan kesinleşmiştir, alacaklılara ilanen duyurulur. ANKARA ASLİYE 2. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLlCl'NA Esas No: 1985/976 Karar No: 1986/52 Davacılar: Mehmet Coşkun ve tsmet Coşkun tarafından teklif edilen konkordato dosyası (Ankara 1. tcra Hakimliği'nin 1985/540 sayılı dosyaları) tastik için mahkememize gelmiş olmakla yapılan yargılama sonunda. Borçlulann konkordato teklifleri hem kişisel hem de alacak yönünden 2,3 çoğunluğu sağlamış olmakla teklifin yasal olduğu görüldüğünden konkordatonun tast'Hne ve ilandan itibaren ilk 6 ay ödemesiz, 1. yıl %20, 2. yıl ^o2O. 3. yıl %30, 4. yıl %30, olmak üzere her alacaklının alacagırun %100'u uzerinden kabulüne ve konkordatonun bu yönde icrasına, karar verilmişür. Konkordatoyu kabul etmeyer Türkiye Elektrik Kurumu tarafından bu karar temyiz edilmiş, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 27.11.1986 gün 1986/247913132 sayıh karan ile onanmış, süresinde tashihi karar edilmediğinden, konkordato tastik karan kesinleşmiştir, alacaklılara ilanen duyurulur. Basın: 16495 50 YIL ONCE Kadıköy su şirketi satın ahndı CumhurİYet Tesbit edilen şarta göre şirkete dört yiiz bin lira verilecek ve bu para mukabilinde Şirket de bütün tesisatım hükumete devredecektir. Yalnız bu dört yüz bin lira onar bin liralık taksitler halinde ödenecektir. Mukavelenamenin imza edilmesi üzerine şirket muamelatının tasfiyesine başlanmıştır. Tasfiye muamelesi haziran nihayetine // Nisan 1937 kadar devam edecek, lemmuzun birinden itibaren şirket bilfıil hükumete geçmiş olacaktır. Buradaki teşkilat, Sular Umum Müdürluğüne raptedilerek başta bir şef bırakılacaktır. Şebekenin tevsii için esasen evvelce bir proje hazırlanmış bulunmaktadır. 19371987 bulunan polis teşkilat kanunu layihasımn müzakereleri bitmiştir. Bu layiha mucibince polis ve müstahdemlerin maaşlart artmaktadır. Esasen tahsisat olarak emniyeti umumiye btitçesine yarım milyon lira konduğundan layiha kesbi katiyet ettiklen sonra maaşların yeni şekil uzerinden verilmesine başlanacaktır. Kadıköy Su Şirketinin hükümet tarafından satın alınması hakkında Nafıa Vekaletile şirket mümessilleri arasında Ankarada cereyan etmekte olan müzakereler neticelenmiş, bu işe ait bulunan mukaveiename de imzalanmıştır. Polis teşkilat kanunu Dahiliye encümeninde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle