Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Gerekçeden anlaşılıyor ki, ortada, başka dunımlarla kıyaslanamayacak bir durum söz konusudur. Hukuktaki bir kural da şudur: Özel haller, eski deyimiyle "mevridine maksur" olarak yorumlanır. Mülkiyet hakkı en eski haklardandır. Ülkemizde ilk kez 1839 Tanzimat Fermanı, insan için can güvenliği kadar mal güvenliğinin gereğini benimsemiş, yine 1856 tarihli Islahat Fermanı'nda, can ve malın korunmasını sağlayacak tedbirlerin alınmasından söz edilmiştir. Daha sonra 1876 tarihli ilk anayasamızda mülkiyet hakkını ilgilendiren onemli maddeler yer almıştır. Öyle ki, bu anayasamızm 21. maddesinde herkesin sahip olduğu maldan emin olacağı kamu çıkarı olmadıkça ve değeri peşin ödenmedikçe hiç kimsenin malına el konamayacağı açıkhğa kavuşturulmu$tur. yasal ilkeler açısından "karşılıklığı" ulusal çıkarlann biricik ölçütü olarak getirmiştir. Bu karardan sonra, bu kuralın "yerindelik" kuralı ile kanştırılması açıkça Anayasa Mahkemesi'ne karşı tavır konulması anlamını taşır. YABANCILARIN MÜLK 3 Anayasa Mahkemesi kararları yayımlandığı gün yürürEDİNMESİ lüğe girerler. İkinci iptal kararı1982 Anayasası bu konuda nın yayım gunü ise, 31 Ocak açık hüküm koymamış, sadece 16. maddesinde "temel hak ve 1987'dir. Oysa Anayasa Mahkemesi'nin iptali 9 Ekim 1986 gühürriyetler yabancılar için ulusnü TRT Kurumu tarafından kalararası hukuka uygun olarak kamuoyuna duyurulmuştur. nunla sınırlanabilir" hukmünü getirmiştir. Devlet bakanına göre, istem Anayasa Mahkemesi'nin her üzerine, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başiki karannda, yabancılann mülk kanlığı, Tarım Orman ve Köyişedinmesi "karşılıklılık" ilkesine leri Bakanlığı'nın oluru alındıkbağlanmıştır. Emredici bu ilketan sonra, 21 Kasım 1986 tarihinnin kabulü şu sonuçları doğurde izin verilmiş ve 16 Ocak 1987 maktadır: tarihinde de akit tekemmül et1 "Karşılıklılık" devletlera miştir. rası eşitliğin simgesidir. Ne gariptir ki, gerekçeli kara2 "Karşılıklılık" ulusal çınn Başbakanhğa gelişi de 16 karlann üstünlüğü ilkesi sonucuANAYASALARIMIZDÂ Ocak 1987'dir. Demek ki, yandur. MÜLKİYET gından mal kaçırma çabası var3 Millet Meclisi'nin serbestdır. Bu ilkelerin 1924, 1961 ve 1982 liği bu kural içinde sınırlıdır. Tıpanayasalarında da yer aldığını kı, iç hukukta mülkiyeti sınırlaOlayda açıklanmayan husus, gormekteyiz. Gerçekten, 1924 yıcı hallerin belirlenmesi gibi. Emir hazretlerinin hangi tarihte Anayasası mülkiyet hakkını taistemde bulunduğudur. Eğer, is4 "Karşılıklılık" hukuk tekbii hak, 1961 ve 1982 anayasalatem yeni kanunun yurürlüğünniğinde "aktin geçerliliği" için rı ise sosyai içerikli temel hak den önceye rastlıyorsa, sakıt olsağlık koşuludur. olarak nitelendirmiştir. Ne var muştur (düşmüştür). Çünkü, Bu sonuçlara göre, olayı inceki, mülkiyet hakkının içeriği neAnayasa Mahkemesi'nin ilk kalediğimizde şunları müşahede etdir? Mülkiyet hakkı nasıl sınırrarı vardır. Eğer 9 Ekim 1986'dan memiz kâbildir: landırılabilir? Anayasa metinlesonraya rastlıyorsa kabul edilme1Devlet bakanmm "Dışişleri rinde açıklanmayan bu hususlamesi gerekirdi. Zira, devletin resBakanhğı aracılığıyla Birleşik n Anayasa Mahkememiz birkaç mi kuruluşu TRT haberi vermişArap Emirlikleri'nde karşılıklılık karannda açıklığa kavuşturmuş tir. Bu gibi durumlarda hüküilkesini kabul ettireceğiz, böylemetler önlem almak durumunda bulunmaktadır. Anayasa Mahce sorun kapanmış olacaktır" save zorundadırlar. Önlemler, Bakemesi kararlarına göre, Türk vı hukuksal değer taşımaktan kanlar Kurulu kararının kaldınltoplumunun sosyai yapısı özel uzaktır. Çünkü, akit tarihinde mülkiyet esasına dayanır (1). karşılıklılık yoktur. Hukukta, is ması ya da idari önlem şeklinde olabilirdi. Bu konuda idari önMülkiyet hakkı kişiye başkasına timin arkadan gelebileceği dulem alınmayacak da, hangi kozarar vermemek ve kanunla gerumlar vardır ama, bu, aktin nuda ahnacaktır, düşünülmek tirilen kayıtlara uymak koşullasağlık koşullarıyla ilgili değildir. gerekir. rıyia en geniş anlamda tasarruf 2 Anayasa Mahkemesi kayetkisi verir. Hatta bu yetki, tahrannda da belirlendiği uzere, ribi dahi kapsamına almaktadır. (1) Anayasa Mahkemesi kararı 28.4 1%6 "ulusal çıkar" tanımı tartışmayı tarih ve 966/3 Esas 966/23 karar Kanun koyucu da, Anayasa da beraberinde getirir. Ne var ki, (2) Anayasa Mahkemesi kararı 209.1966 Mahkemesi kararlarına göre olayda Anayasa Mahkemesi, larihve 963 156 esas 966. 34 karar (Anamülkiyet hakkını kayıtlamada sı başlangıç bölümü de dahil, anayasa Mahkemesi Kararlar Dergısı sayı: 4) nırsız yetkilerle donatılmamıştır. Mülkiyet hakkı, ancak kamu yarannın varlığı halinde kısıtlandırılabilir (2). Nitekim kamu yarannın bulunduğu hallerde taşınmaz mallann kamulaştırılacağı, devletleştirileceği anayasalarda yer almıştır. Bakanın Gorüşlerindeki Hukuksal Açmazlar... Devlet bakanmm "Dışişleri Bakanhğı aracılığıyle Birleşik Arap Emirlikleri'nde karşılıklılık ilkesini kabul ettireceğiz, böylece sorun kapanmış olacaktır" savı hukuksal değer taşımaktan uzaktır. Çünkü, akit tarihinde karşılıklılık yoktur. VURAL ARIKAN Milletvekili, Eski Maliye Bakanı 17 Şubat 1987 günü, Mecliste Araplara mülk satışına ilişkin olarak çıkarılan iki yasanın iki kez Anayasa Mahkemesi'nce iptali üzerine hükümete karşı verilen gensoru önergesi gündeme alındı. Pek tabii, ANAP oyları ile kabul edilmedi. Görüşmede iddiaların devlet bakanı ve hükümet sözcüsü tarafından cevaplandınlması ilginçti. Ortaya konulan tavır seyredilmeye değer nitelikteydi. Ama, biz bu yazımızda, tavn değil, hükümet sözcüsünün görüşlerindeki hukuki açmazlann bazılarına değineceğiz. KARARDA OY ÇOKLLĞU Savunmada, devlet bakanı, yüksek mahkemece oy çokluğu ile karar alındığı için, karşıt oylardaki görüşlerden yararlanmaya çalışıyordu. Adeta kendilerince Anayasa Mahkemesi karannın oybirliği ile alınmaması halinde, karara uyulmayabileceği görüşü sergileniyordu. Oysa, yargı kararı, yeteriı çoğunlukla alındığı takdirde, icra edilrnesi gerekli, uyulması zorunlu bir nitelik taşır. Çok yargıçlı yargı organlannda, tarihsel süreç içerisinde bu böyle olmuştur ve olacaktır. Bu konuda, sayın bakan iki örnek vermiştir. 1 Devlet bakanı, 12 Mart 1982 tarih ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve Petrol Kanunu'nda "karşılıklıhk" ilkesinden vazgeçildiğini, ayrışık oyda belirtildiği gibi, açıklamış ve bunun bir "iç hukuk" sorunu olduğunu ifade etmişlerdir. Örnekleme, kammızca, Anayasa Mahkemesi kararlannı ne kusurlandıracak ne de hafife alınmasını gerektirecek niteliktedir. işte kanıtları: a) Şimdiye kadar konu Anayasa Mahkemesi'nde görüşülmemiştir. İlk kez Anayasa Mahkemesi bu konudaki görüşünü iki yasanın iptali nedeniyle ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi'nce denetime tabi tutulmayan geçmiş iki kanun artık geçerli bir gerekçe olama2. b) Turizmi Teşvik Kanunu Sayın Özal'ın Başbakan Yardımcılığı sırasında çıkanlmıştır ve dönem itibarıyla bugün bile yasa, anayasal denetime kapalıdır. c) Üstelik, sözü edilen kanundaki ayrıcahk, turizm işletmeleri için söz konusudur. Teşvik görecek bu işletmeler "Türk tabiyetinde ortaklık" olmak durumundadırlar. Aynı durum yabancı sermaye için de söz konusudur. Gerçekten, Türk uyruğunda olup da yabancı sermayeden yararlanan bir kurumun işletmeye dahil mülkün satışından elde edilen kârın transferabl olmadığı Danıştay'ca benimsenmiştir. Görülüyor ki, Danıştay'ın görüşünde ortaya çıkan ilke ile Anayasa Mahkemesi'nin görüşü birbirini perçinlemektedir. ç) Petrol faaliyetleri, işin doğası gereği yer yuvarlağı üzerinde yapılır. Buna karşın arama ve isletme haklan, imtiyazlar belirli sürelerle verilir. Binaenaleyh bu halde de, olaydaki nitelikte, bir arzın satımı söz konusu değildir. 2 Biliyorsunuz Türk vatandaslannın pek çok ülkeye girebilmeleri için vize gereklidir. Arap ülkeleri ve İran da vize aramaktadır. Ama, Türkiye'ye giriş için pek çok ülke vatandaşlanndan vize aramıyoruz. Sayın devlet bakanı, seyahat özgürlüğü açısmdan yabancıiara vize uygulamadığımız gibi, mülk satışında da pekâlâ uygulamayabiliriz kanısındadır. Oysa, Anayasa Mahkemesi karannda bu konudaki gerekçe pek açıktır: "Bir devletin ülkesinde yabancıiara haklar tanımasının ve bu konuda karşılıklılık esasından vazgeçroesinin bir iç hukuk sorunu olduğu görüşü genelde yadsınamaz. Toprak edinme konusundaki mülekabiliyet esasının özelliği ve başka konulardaki miitekabiliyet esasından farkılılığı, devletin, ülke denilen asli maddi unsuruyla olan ilişkisidir. Söz konusu iliski bu noktada farklı bir düşünce ve hassasiyeli zorunlu kılar. Bu koşullardan herhangi bir nedenle tek taraflı vaz gecmek devletler hususi hukukunda yabancılar hukuku alanına etkisi zamri eşitlik prensibini benimsemek anlamını taşır. Kaldı ki, bu alanda hakkın sujesi bireylerdir. Bir devletin kendi vatandaşına yabancı ülkede aynı hakkı sağlamadan ülkesinde yabancıya hak saglaması kolaylıkla savunulamaz." PENCERE 4 MART 1987 Jean valjean'ı herkes tanır; çünkü bir simgedir, Victor Hugo'nun pek ünlü 'Sefiller' romanının kahramanıdır; yüzyıllan aşan bir gerçekliği vurgular. Açlıktan ölmek üzere olan kızkardeşi ve yoksul ailesi için ekmek çalar Jean Valjean; beş yıl hapis cezasına çarptırıiır. Peki, evdekilere kim bakacak? Jean cezaevinden kaçmak için girişimlere geçer, yakalanır, on dokuz yıl içerde kaldıktan sonra 1815'te özgürlüğüne kavuşur. Ne var ki bu özgürlük ise yaramaz; bir sabıkalıya kimse iş, ekmek ve yatacak yer vermez; Victor Hugo'nun romanı bu eksen üzerine sürer gider; geçen yüzyılın Fransası'ndan bir kesittir. 19'uncu yüzyılda Fransa tarihsel gelgrtlerin dalgalanmasında bir o yana bir bu yana savrulur. Imparatorluk, cumhuriyet, krallık, özgürlük, dikta, demokrasi arasındaki salıncakta kolan vuran toplum, ancak 20'nci yüzyıla girdikten sonra parlamenter rejimde durulur; çünkü Fransız sermayesi birikimini yapmış, endüstri devrimi de demokrasinin altyapıstnı olusturmuştur. Fransız kapitalizmi dünyanın çeşitli yörelerindeki sömürgeciliğin anavatana taşıdığı sermayenin harmanında dokusunu örmüştör. Artık Fransa'da Jean valjean bir roman kahramanıdır; ama aşılmış bir romanın esktmiş bir kahramanı... Jean Valjean'ı herkes tanır; çünkü 'Sefiller'in bu ünlü kahramanı Türkiye'de edebiyat derslerinde okutuluyor; ama Emine Taygun'u, Gülşen Yağız'ı, Deniz Peker'i kim tanır? Dünkü Günaydın gazetesinde üçünün de fotograflan vardı. Bu kadınlar genelevde çalışmak için emniyet müdürlüğünden izin alırken gazetecilerle konuşmuşlar. Emine diyor ki: "Kocam hastalanıp yatağa düştukten sonra iki çocuğumla çaresiz kaldım. Her şeyimizi sattık. önce temizlikçilik, sonra içkili lokantalarda garsonluk yaptım. Fakat ne kocama ilaç, ne çocuklanma yiyecek parası kazanabildim..." Gülşen öfkeli: "Yazın, yazın!... Evli bir kadın vesikalı oldu. Bizi bu hale düşürenler utansın. Bir kadınm vesika alıp genalevde çalışması kolay mı? Utancımdan yerin dibine bat/yonım; ama baska çan bulamadım. Baska iş bulsam bu duruma duşmezdim." Deniz diyor ki: "Herkesin elinden bir iş geS/r. Kocamdan boşandım, dört çocuğa bakmak zorundayım. Günahsa Allah beni affeder. Çaresizim." Emine, Gülşen, Deniz'in romanlan daha yazılmadı; onlardan da beterieri var; her gün caddelerde göze çarpacak duruma geldiler. Artık Türkiye'de fuhuş, Batı emperyalizminin sömürge batağı sayılan Uzakdoğu Asya ülkelerindeki düzeye yaklaşıyor; kız çocuğu satışlannın borsası işliyor. "Muhafazakâr, milliyetçi" ve "liberal ekonomiden yana, serbest piyasacı" iktidarın en etkili "icraatı" bu yönde izleniyor; Türkiye'de dünyaya parmak ısırtacak bir fuhuş piyasası zorlana zorlana yaratıldı. • Bir gazeteden alınan iki uç örnekle olayın abartıldığını söyleyenler çtkabllir. Bu kuşkuyu öne sürentere Babıali basımndaki dönüşümü izlemelerini öğütlerim. Basın, toplumsal değişimin dışında kalamaz. Bir ara renklenen gazeteler, holdinglerin pazarlama ve satış organlarına dönüşmüşlerdi. Şimdi bu işlevi yapanlar yine var; ancak bir başka gelişme de gözleniyor. Basındaki rekabet yarışı, kimi gazeteleri toplumsal hayatın aynalarına dönüsturdü. Kimi gazete baldır bacak pazarlaması yaparken, kimileri de mahkeme koridorlanndan fuhuş piyasalanna, polis karakollanndan gayri meşru iş çevrelerine kadar uzanan boyutlara objektiflerini çevirdiler. Yaşadığımız düzenin lunapark aynalarına yansıması, kirii çamaşırların ortaya dökülmesi, ahlak çürüyüşünün lime lime ettiği sosyai doku tirfillerinin sayfalara saçılması, bir raslantı değil; bir dönüşümün basındaki türevidir. Bir kimse gözlerini bu gerçeklere kapadığında, kendi kendisini aldatmış olur. Ülkemizde geliştirilmek istenen kökü dışarda kapitalizm "dışa açılma mode//"nde de iç pazarı sömürüyor. Sömürmek zorundadır; ama gidiş nereye?.. Toplumda Dejjişim, Basında Dönuşüm... EVET/HAYIR 0KT4Y AKBAL OKURLARDAN İETT direnişi Biz, her gün Fmdıkzade 'den Rumeli Hisariistü'ndtki okullarma gitmek zorunda iki öğrenciyiz. Bu yol, belediye otobüsleriyle yaklaşık 90 dakika sürüyor, bizi zaten yeterince yoruyor ve derslere gecikmemize yol açıyordu. Bir de bu olumsuz koşullara, belediye otobüs şoförlerinin, süratlerini bilinçli olarak düşük tutarak yürüttükleri pasif direniş eklenince, okula gidip gelmek bizi kara kara düşündürmeye başladi. Ancak bir yanhş anlamaya yol açmamak için hemen belirtmemiz gerekir ki, bizim yakındığımız konu, belediye emekçilerinin bu haklı direnişi değil, bu direnişi yaratan nedenlerdir. Bu olayuı doğurduğu pasif direniften dolayı zor duruma düşen halkımıım bir bölümü olan biz öğrenciler soruyoruz: "Kâr oranlarım büyütmek uğruna, çok zor koşullar altında hizmet vermeye çalışan tETT şoförlerinin ücretlerine çok az artış getiren İETT Cenel Müdürlüğü'nün, bu durumun doğurduğu sonuçla halkımızı zor duruma düşürmeye ne hakkı vardır?" M. DEM/RE. OMACAN tSTANBUL fotoğraflann kıyafet yönetmeliğine uymadığı gerekçesiyle onaylanmadı. Tekrardan anınaa fotoğraf vermemize rağmen 7 yıldır diplomalarımızı alamadık. Bu yüzden defalarca Milli Eğitim Müdürlükleriyle aramızda diploma sorunu oldu. Yine bir çok kez okul idaresine basvurmamıza rağmen olumlu yanıt alamadık. DÜZİÇİ EĞİTİM ENSTITÜSÜ MEZUNU ÖĞRETMENLER 63 Yıl Sonra Yeniden ••• Artık açık açık konuşuluyor, Atatürk'ün bu ülkeye ne büyük kutülük yaptığı!.. Laiklik demiş, halkçılık, devletçilik, devrimcilik, ulusalcılık, cumhuriyetçilik demiş. Bu temel ilkelere bağlamış Türkiye'nin yönetimini... Kim işbaşına gelirse gelsin, bu yoidan ayrılamayacak, Türk ulusu bu ilkelerin izinden gidecek. Bağnaztığa, yobazltğa, gericiliğe kendini kaptırmayacak... Dün 3 marttı. 63 yıl önce TBMM'de 'öğretim Birliği Yasası' kabul odilmiştı. Türkıye'de ögretim ve egitim yalnızca Eğitim Bakanlığı'nca yapılacaktı, dinsel eğitime son verilecekti, Türk çocukları aynı öğretimden geçirilecekti. Bu eğitim çağdaş bilime uygun biçimde yapılacaktı. Cumhuriyet okullan yeni Türkiye yurttaşını vetiştiren birer ocak olacaktı. 3 Mart 1924'te TBMM Başkanlığı'na bir yasa önerisi verenler bakın kimlerdi: Kayseri Milletvekili Ahmet Hilmi, Konya Milletvekili Refik, Gelibolu Milletvekili Celâl Nuri, Saruhan Milletvekili Vasrf ve 54 arkadaşı... 'Refik' diye anılan kişi, DP döneminde on yıl Meclis Başkanlığı yapan Refik Koraltan'dır. Ne iştir ki, 'öğretim Birliği Yasası'nı önerenlerin başında yer alan Koraltan 1950'den 60'a kadar bu yasanın, sonra da başka devrim eylemlerinin geriye dönüştürülmesi karşısında ses çıkarmamıştır. "Bir millet efradı ancak bir terbiye görebilir. iki türlü terbiye bir memlekette iki insan yetiştirir. Bu ise vahdeti his ve fikir ve tesanut gayeterinı külliyen muhildir." Yani iki türlü insan yetiştirmek ulusal amaca, bihikteliğe aykındır. Bu yasanın kabulünden sonra medreseler, dinsel tçerikli okullar kapatıldı ve Şerriye vekâleti de ortadan kaldmklı. Türkiye sınırlan içindeki bütün okullann yonetimi Milli Eğitim Bakanlığı'na bırakıldı. "Dünyada her şey için, medeniyet için, hayar için, muvaffakiyetiçin en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde murşit aramak gaflettir, cehalettir, daiaiettif diyordu Mustafa Kemal... öğretmenlere de şoyle sesteniyordu: "MUIiahlâkımız medeni esaslar ve hurfikirtertebeslenmeti ve kuvvetlendiıilmettdir. Cumhuriyet sizden ükri hür, vicdanı hur, irfanı nüf nesüler istsrT Evet, "ilim ve fen nerede ise oradan" alacaktık. Her ulus bireyinin kafasına koyacaktık. Bilim ve teknik için bütün yollar açık olmalıydı. Medrese kafası bir daha dirilmemek üzere yıkılmıştı. Daha doğrusu biz, Atatürk kuşaklan buna inanıyorduk. Öğretim Birliği, Türk ulusunu çağın uygartığına yakışan bir topluluk yapacaktı. Sömürgecilikten, gerilikten, bilgisizlikten kurtulmanın tek yolu da buydu. Atatürk "tam bağımsız" bir Türkiye'yi yaratmak istiyordu. Tam bağımsızlık, ulusun gerçekten bilinçli çağdaş kafalı bireylerden oluşturulmasına bağlrydı. Cumhuriyet ilkelerinden güç alacaktı gençler... Ama 1950'den sonra her şey değişmeye basladı. "Halkın tuttuğu tutmadığı devrimler"den söz edildi. Geriye donüş süreci başlatıldı. Oy avcılığı siyasa adamlannı öğretim biriiğinden ödünler vermeye itti. Imam okullan, ilahiyat fakülteteri, ardından gizliaçık Kuran kurslan, vakıflara bağlı okullarl.. Bugüne böyle geldik işte! Kuruluşlar, örümcek kafalı insanlann türediği medrese bozuntulan... ve oniarın ürünleri, Cemalettin Hoca gibileri... "Eğitimdir ki ulusu ya özgur, bağımsız, ünlu ve yuce bir toplum halinde yaşabr ya da onu tutsakhğa ve yoksulluğa surukter" demişti Mustafa Kemal... Eğitim ve öğretim alanında geriye dönüşün öncüteri ve sürdürücülerinin "tam bağımsızlık" ilkesine sırt çevirenler arasından çıkmasında şaşacak bir şey yoktur. öğretim Birliği Yasası'nın 3 Mart 1924'te kabulünden bu yana 63 yıl geçti. Şimdi bu yasanın ancak adı var! Uygulamada 1 eğitim ve öğretim birliği çoktan yitip gitmiş. Yıllardır Türkiye mizde iki türlü insan yetiştirilmiş ve yetiştirilmekte... Bir bölümü çağdaş uygarlığın bilgileriyle donanmış; bir bölümü kataları gerici düşünce ve görüşler doldurulmuş insanlarımız karşıt cepheler halinde!.. Bu gtdişin sonu nereye varacak? Uygarltk savaşı yeniden başlıyor. "Samsun'a çıkar gibi" güçlü ve inançlı davranarak bu savaşı kazanmak görevi ile bir kez daha karşı karşıyayız. Diplomamız verilmiyor Bizler Adana Düziçi Enstitüsü'nden 16 Ekim 1979'da ntezun olduk. Diplomalarımız bir yıl sonra * "Yahşi Baraz Koleksiyonundan BirKesit" • 11 Subai 7 Man 1987 Ataturn Bulvan 139 Kıznay ANKARA 18 41 67 ; 8 4 İ 42 YENİ DELHİ ye uçuyoruz 6 Mart 1987 Tarihinden itibaren İSTANBUL YENİ DELHİ YENİ DELHİ İSTANBUL Kalkış Varış Kalkış Vanş Cuma Cumartesi Pazar Pazar 19.10 05.15 03.45 07.50 Hindistan şimdi uzakta degil / BOMBAY'dan sonra TEKSİF SENDİKASI TOPKAPIMALTEPE ŞUBE BAŞKANLIĞI'NCA BİLDİRİLMİŞTtR Istanbul Cad. No: 110 KemerburgazIstanbul adresinde kurulu Abeş İplik ve Mensucat Sanayii A.Ş. işyerinde toplu iş sozleşme muzakerelerinde anlaşma sağlanamaması dolayısıyle 22.12.1986 tarihinde tarafların anlaşması neticesinde sona ermiş ve 21.2.1987 tarih ve 1327 sayılı kararla Teksif Genel Yönetim Kurulu'nca alınan grev kararı 18.2.1987 tarih ve 13/68 sayılı kararla işbu grev kararı yüriirliıkten kaldınlmıştır. Keyfiyet 2822 sayılı Grev ve Lokavt Kanunu'nun 51. Maddesi gereğince ilan olunur. Basın: 2159 DUYURU İSİM DÜZELTMESİ Emine olan ismim İstanbul 11. Asliye Huk. Mahkemesi 1986/491 Esas, 1987/95 K. ve 23.2.1987 günlü ilamıyla Emine Sema olarak düzeltilmiştir. Duyurulur. EMtNE SEMA KUTUN Hangi universiteden mezunsun diye soran dostlarına, Cumhuriyet Gazetesi mezunuyum cevabını veren 45 yıllık Cumhuriyet okuru İSTANBULYENİ DELHİ İSTANBUL MUHASEBECİ İnşaat işleri yapan bir Anonim Şirket için muhasebeci aranıyor. 172 43 3637 nolardan randevu alınması. PartTime bayanlar aranıyor. 144 07 55 ORG, GİTAR, NOTA DERSLERİ. 336 22 20 Tanfedeki Saatler Marvallidır. INESİBE ÜIJSEVER seni unutmadık, saygıyla aoıyoruz. Kargo. Rezervasyon. Satrş, Bürolarımız ve IATA Acentelerımızle temas edılmesinı savm yotculanmıza duvururuz. DOSTLARIN TÜRK HAVAYOLLARI TURKISH AIRLINES