18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 MART 1987 • ••• HABERLERİN DEVAM1 CUMHURİYET/U Tam Uyelik Başvurusu. ye'deki demokratikleşme sürecine ilişkin eleştirilerin sürdüğüne dikkat çekerek, başyu yapmayın demenin pratikîe bir geçerliği kalmadı. Çünkü başvurunun yapttacağı kesin vurunun yapılması halinde ortaya çikabilecek leşmiş gözüküyor. Şimdi kendimizi yeni duru pürüzlere dikka* çekmişlerdir. Büyükelçilerin ilettikleri soru işaretleri, siyasal yasaklar, lima ayariamamız gerekiyor" demiştir. derlerin yargılanmaları, insan hakları, DİSK Oysa topluluk ülkeleri, bir iki ay öncesine ve Barış Derneği davaları ve toplu çalışma kadar başvuruyu engellemek için, Türk hühayatına ilişkin yasalar üzerinde toplanmışkümetinin dilekçesinin daha ilk aşamada, tır. 12 Büyükelçi de söz birliği etmişçesine Bakanlar Konseyi'ne gelince veto edilebile"demokrasi" konusunda Batı Avrupa'daki ceğini gündeme getirerek, hükümeti caydırbeklentilere işaret ediyorlarsa, tam üyelik maya çaiışmaktaydılar. Son günlerde başvurusunda karaıiı olan Özal hükümetinin başkente gelen habeher ise başvurunun Bade bu konuyu artık ciddiyetle ele alması yekanlar Konseyi'nde veto edilmesi olasılığının rinde olacaktır. giderek zayıfladığını gösteriyor. Ankara'daki Bu arada toplantı sonunda bu alanda karilgili diplomatlar, başvurunun inceleme için şılaştıkları eleştirilere karşılık vermek üzere Bakanlar Konseyi'nden Topluluk Kbmisyonu1 kullanacaklan göruşler bir talimat halinde büna sevk edilmesine kesin gözle bakıyorlar. yükelçilere verilmiştir. Buna göre, büyükelçiTopluluk cephesinde hava değişirken, Anler ne zaman bir elestiriyle karşılaşırlarsa, bu kara'da da hükümet tam üyelik hazırlıklannı dosyaya bakıp yanıtını vereceklerdir. hızlandırmış gözüküyor. Türkiye'nin tam üyeTürkiye tam üyelik başvurusunu yaptıktan lik stratejisini içeren bir "aylem planı" kabisonra ortaya çıkacak engellerin aşılmasında nenin AET ile ilişkilerinden sorumlu Devlet inşallah bu tür dosyalara bel bağlanmıyordur. Bakanı Prof. Ali Bozer'in masasında bulunuTam üyelik başvurusuna kesin karar veren yor. Aynca hükümet, geçen hafta Türkiye'nin Özal hükümetinin, demokratikleşme yoluntopluluk üyesi ülkelerdeki büyükelçilerini da somut adımlar atmaktan başka seçenemerkeze çağırarak görüşlerini alma gereğiği yoktur. ni duydu. Bir iki istisna dışında bu başkentlerdeki büyükelçilerimiz, başvurunun bir an Ekonomik alanda ise hükümetten önce önce yapılması konusunda görüş birliği içinözellikle özel sektörün takkeyi önüne koyup deydiler. ne yapması gerektiğini ciddiyetle planlaması ve bir an önce harekete geçmesinden başBu arada büyükelçilerimiz, başvuruyu deska çaresi yoktur. teklemekle birlikte, zihinlerine takılan bazı Gözüken odur ki, ok yaydan artık çıkmışsoru işaretlerini de açıksözlülükle dila getır. tirmişlerdir. Görev yaptıkları ülkelerde Türki(Baştarafı 1. Sayfada) Süper (Baştarafı 1. Sayfada) ra daha fazla prim ödemeye başlayacak. Böylece yüksek emekli aylığı alabilmek için bu işçi için ayda işçi ve işveren primleri toplamı olarak 105 bin 750 lira fazla prim ödemesi yapılacak. Böylece 5 yıl boyunca işçi 12 aydan toplam 60 ayda SSK'ye ekstra olarak 2 milyon 581 bin 200 lira fazladan prim yatırmış olacak. İşveren de aynı işçi için fazladan 3 milycn 763 bin 800 lira prirn yatıracak. İşçi ve işveren primlerinin ekstra toplamı da 5 yılda 6 milyon 345 bin liraya ulaşacak. 5 yıl süre ile işçi ve işverenin toplam olarak SSK'ye fazladan yatırdıkları bu 6 milyon 345 bin liralık prim fazlasına karşın, işçi emekli olunca 295 bin lira emekli aylığı almaya başlayacak. Bu ekstra ödemeler olmasa bu işçi emekli olduğu zaman alacağı emekli aylığı 64 bin 680 lira olduğuna göre, aynı işçi ekstra ödemeler karşıhğında ayda 226 bin 380 liralık fazla emekli maaşına hak kazanmış oiacak. Şimdi bu fazladan alacağı 226 bin 380 liranın 5 yıl sonra enflasyondan erimiş durumunu hesaplayalım. Ülkemizde yıllardır süregelen enflasyon oranları yüzde 3040 arasında tartışmalı rakamlarla seyrettiğine göre, biz önümüzdeki 5 yıl için enflasyon oranımn her yıl yüzde 30 olduğunu düşünerek hesaplama yapahm Bugün işçi emeklilerine vaat edilen 295 bin lirahk emekli maaşından işçinin zaten kazanımı olan 64 bin 680 lira düşülüp 226 bin 380 liralık ekstra emekli maaş farkının 5 yıl sonra enflasyondan ne hale geleceğini hesaplayalım. Birinci yılın sonunda 226 bin 380 lira yüzde 30'luk enflasyon sonucu yitireceği yüzde 30 değer kaybı ile bugünkü 158 bin 466 lira değerine indirgenmiş olacak. İkinci yılın sonunda bu 226 bin 380 liralık süper fark yüzde 30 daha enflasyonun etkisi ile 110 bin 927 liralık bir satın alma gücüne düşecek. Üçüncü yılın sonunda 77 bin 649 liraya, dördüncü yılın sonunda 54 bin 355 liraya, beşinci yılın sonunda da 38 bin 49 liraya inecek. Böylece işçi ve işveren olarak ayda 105 bin liradan olmak üzere 5 yılda ödenecek 6 milyon 345 bin liralık ekstra ödemeye karşılık, 5 yıl sonunda emekli olacak işçinin yararlanacağı süper maaş farkının satın alma gücü 38 bin 49 lira seviyesine inmiş olacak. Bu hesaplamalara göre yüksek işçi ücretine yüksek prim uygulayarak yüksek emekli maaşı bağlama formülü, SSK'nin şu andaki kaynak sıkıntısına çare bulmak üzere öngörülen bir sistemi akla getiriyor. Yani SSK, yüksek emekli maaşı vaadi ile işçi ve işverenlerden şimdiden toplamaya başlayacağı yüksek primlerle kendi kaynak açıklanna karşılık bulmuş olacak, 5 yıl sonra ödeyeceği yüksek aylıklar ise enflasyonun etkisi ile etkinliğini yitirmiş olacağından yüksek emekli aylığı alma amacıyla yüksek prim yatıran işçi, bu amacına pek de fazla ulaşâmamış olacak. Henüz son ve kesin biçimi verilmemiş yasa taslağında enflasyonun yapacağı bu tahribata çare getirilmemesi halinde, işçilerden alınacak yüksek primler, bugünkü ücretlerin SSK lehine biraz daha kırpılmastndan başka bir anlam taşımayacak ANAP grubıında (Baştarafı 1. Sayfada) çekiyor. İktidar grubunun Meclisteki etkinliğini giderek yitirmesi, bazı milletvekilleri tarafından grup toplantılarında ve Bakanlar Kurulu'nda da gündeme getirilince, grup başkan vekilleri durumun tartışılmasını ve önlem alınmasını istediler. Bu amaçla pazartesi giinü toplanacak olan grup yönetim kurulunda "daha etkin bir 33 gün sonra taburcu (Baştarafı 1. Sayfada) liyatı anlatıldıktan sonra "masraf hanesine" (professional courtesyno charge) "profesyonel ikramücretsiz" yazılı bulunuyor. Yetkililer, yuİcanda belirtilen ücretlere yalnızca özal'ın kendi hastane masraflannın dahil olduğunu, eşi, oğlu ve diğer görcvlilerin masraflannın ve otel giderlerinin katılmadığını belirttiler. ÇKIŞTA KOVALAMACA Houston'dan Şebnem Atiyas'ın bildirdiğine göre Başbâkan özal'ın, cumartesi günü Methodist Hastane'sinden çıkışı sırasında, yanında bulunanlarla, kendisini görmeye gelen Vahit Halefoghı ve ekibinin birbirlerini güçlükle bulmaları nedeniyle ilginç bir kovalamaca sahnesi yaşandı. özal, günlük 1 mili bulan yürüyüş egzersizini bitirerek 12'nci katın koridorlannda yanında yaklaşık 10 kişilik lacivert takım elbiseli konıma ve danışman grubuyla yürümeye başladı. Ardından öğleden sonra Houston'a varan Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu da özal'ı hastancden çıkarmak üzere yine yanında yaklaşık 10 kişilik lacivert takım elbiseli konıma ve danışman grubuyla 12'nci kata geldi. Hasıanenin 12'nci katı, mavi yer halıları ve duvarlanyla, biraz da labirenti andıran, birbirüıe açılan ve kesişen koridorlanyla küçük şık bir hastane katı. Halefoğlu ile gelen grup, diğer taraftaki koridorda dolaşan özal'ın grubunu önce fark etmedi. Bu arada özal'ın grubu koridorda Halefoğlu'nun ilerlediği istikametin tersinde harekete geçti. Bu nedenle iki gnıp bir süre birbirlerinin tam tersi istikamette yürüdüler ve nerede olduklannı fark edemediler. Ancak, hastane katında olduklarırun bilinciyle ses çıkarmamaya çalışarak ilerleyen bu lacivert takım elbiseli adam gruplan, odalarda kalan hastalan oldukça şasırttı. Sonunda Halefoğlu ve Ozal grubu bir noktada karşılaştı. Ve birlikte özal'ın hastane odasına giderek ilk görüşmelerini yaptılar. özal ile Halefoğlu'nun görüşmesi, TürkABD ilişkileri, Halefoğlu'nun Washington'da yapacağı temaslar üzerine yoğunlaştı. WEINBERGER'LE GÖRÜŞME özal, hastaneden aynlmadan önce, Türkiye'ye gidecek olan ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger ile de bir telefon görüşmesi yaptı. VVeinberger, özal'ı arayarak, Washington'da kendisi için Boeing707 tipi bir uçağın hazır beklediğini, isterse dönüşünde bunu kullanabileceğini Özal'a iletti. özal da, Türkiyei ye kendi uçağı ile dönmeyi düşündüğünü söyledi ve Weinberger'e teşekkür etti. Otele döndükten sonra spor bir kıyafet giyerek eşi Semra Özal ile Orhan Boran'ın yaptığı röportajı seyretmeye başladığı belirtilen özal'ın akşam yemeği, doktoru Cengiz Aslan tarafından hazırlandı. Başbakan'ın rejim yemeklerini hastanede çok daha ölçülü yediğini kaydeden Dr. Aslan, otelde işlerinin zorlaştığmı, kaloriyi göz karan saptadıklarını söyledi. Dr. Aslan, özal'ın haftada 1,5 kilodan, 1 ay içinde 6 kilo daha vermeyi hedeflediğini de sözlerine ekledi. Dr. Aslan, özal'ın zatünee olduğu yolundaki haberlerin de doğru olmadığın kaydederek "Başbakan'da görnlen, hastalann yüzde 70*1006 ameliyat sonrasında göröien normal seyirdir. Meydana gelen durum enfeksiyon değildir, akciger iltihaplanması ya da zatürree değildir. Zatörree, akciger zannın su toplama hadisesidir. Özal'ın ameliyat sonrası ateşi yükseidi. Ateş, ameliyat edilen yerde görülen enflamasyondan kaynaklandı" dedi. 1 millik yürüyüşlerine devam etmesi beklenen Başbakan'ın, beden egzersizlerini bundan sonra Marriott Oteli'nin jimnastik salonunda yapacağı kaydedildi. Dr. Aslan, Özal'ın dışarı çıkabilecek durumda olduğunu ve isterse her gün dışan çıkabileceğini de belirtti. Dün basın sözcülüğünü yapan Selim Egeli, aynca Başbâkan özal'ın pazartesi sabahı (bu sabah) ABD Devlet Başkan Yardımcısı George Bush'u aramak ve kısa bir görüşme yapmak istediğini, ameliyatı sırasında kendisine gösterdiği yakın ilgiye teşekkür edeceğini söyledi. toplantılarda politika üretilmemekte, siyasi gündeme muhalefet partileri hâkim olmaktadır. Muhalefetin eleştirilerine verilen yanıtlar da "cılız sesler" olmaktan öteye gidememektedir. ilişkileri: Hükümet, parti ve grup yönetimi arasında diyalog İcopuk. Bakanlar Kurulu'nun çalışmaları grup yönetimine anlatılmıyor. ANAP Grup Başkan Vekili Haydar Özalp, bugün toplanacak olan grup yönetim kurulunda, öncelikle şirket kurtarma yasa tasarısının bu hafta içerisinde çıkanlması için bir dizi kararlar alınacağını bildirdi. Özalp, TBMM'nin çalışmalarım yasa tasansı çıkıncaya kadar aralıksız sürdürme karan alacaklarını belirterek, "Giindemdeki diğer yasa tasanlannın da hızlı bir biçimde yasalaşması için ağırlığımızı koyacağız" dedi. Özalp, milletvekilleri ve bakanların TBMM'ye devam etmelerinin sağlanacağmı, devamsız milletvekillerinin birer yazı ile uyarılacaklarını da belirterek, şöyle konuştu: "TBMM Genel Kurulu'nun toplantılarında düzenli olarak belli aralıklarla grubumuz ycklama yapacaklır. Meclis çalışmalarına katılmayan bakanlar ile milletvekilleri için liste tutulacak, devamsızlıkları görülenler yazılı ya da sözlü olarak uyarılacaklardır. Bu da yeterli olmazsa daha sert tedbirler alınabilir. N'eler yapılabileceğini pazartesi günü (bugün)görüşeceğiz." Hükümet, parti ve grup alınması gereken önlemlerin görüşülmesi karan alındı. ANAP'lıların, grup başkan vekilleri Pertev Aşçıoğlu ile Hay iktidar grtıbu" için Eylem oylaması (Baştarafı 1. Sayfada) Yollş (Genel Başkan Bayram Meral): Sıkıntılanmız çoktur. Bizim tavrımız, Başkanlar Kurulu'nda alınan karara uymak biçiminde olur. Ama bu eylem. 2 saatlik mi olur, yoksa başka tür eylem biçimleri mi gündeme gelir? Bunu şu anda bilemiyorum. Tanmlş (Genel Başkan Zeynel Irmak): Başkanlar Kurulu'nda hep beraber bir karara varacağız. 32 sendikanın ortak tavrına biz de katılınz. M.denİş (Genel Başkan Mustafa Orhan), Daha önceki Başkanlar Kurulu'nda kararımızı aldık. Bu kararın yerini, tarihini belirlemek üzere toplanıyoruz. Basınİş (Genel Başkan Ali Ekber Güvenç): Bir önceki Başkanlar Kurulu'nda karar alındı. Bu konuda geniş tartışma yapmak gerekiyor. Biz bu tür eylemlerde çözüm yatuğına inanıyoruz. BASS (Genel Başkan Raci Bayülke): Biz sendika olarak Türklş yönetiminin ne öneri getireceğini görmek istiyoruz, peşinen bir şey söylemek mümkün değil. Çimseİş (Genel Sekreter Mehmet Selçuk): 2 saatlik direniş kararında geç kalınmıştır. Bu iş yapılırken. halkın desteği alınmalıdır. Genel Madentş (Genel Başkan Mehmet Tezer): Alınacak kararlara uyacağız. Türkİş'in bütünlük içinde olması şart. Ocmiryottş (Genel Başkan Mehmet Acıdereli): Geçen Başkanlar Kurulu'nda önerdiğim 2 saatlik işi durdurma eylemi önerimi destekleyeceğim. Kooptş (Genel Başkan Ahmet Balaman): Daha ciddi bir genel grev gündeme gelmelidir, alınan bütün eylem kararlarına evet diyoruz. TGS (Genel Başkan Öktay Kurtböke): Bize bu konudaki teklifler iletilmedi, geçen dönemde diyalog öneren Mustafa Özbek'in bugün acele eyleme çağırması, beni şaşırtıyor. Başkanlar Kurulu'ndan teklifler gelsin, mutlaka doğru ve yasal bir yol bulunur. Şekerİş (Genel Mali Sekreter Aydm Kayabaşı): Sendikalann tamamı 2 saatlik direniş eylemine "evet' derlerse eylem gerçekleşir, böyle bir eyleme girersek, işçi bizimle birlikte olur mu? Türkİş'in bu yönde korkusu vardır. Deriİş (Genel Mali Sekreter Ibrahim Kızıltan): Bizim tavrımız, eylemin yapılması yolunda olacak. 2 saatlik direniş zaten gecikmiş bir eylemdir. Gecikmiş olmasına rağmen şimdi de yapılmasında yarar vardır. Habertş (Genel Mali Sekreter Alişan Karagöl): Biz, sendikalann ortak aldıkları karara uyarız. Yalnız bu, iki saatlik grev uyarısı niteliğinde olsa bile yeterli değildir, bu bizce en azından 1 günlük olmalıdır. Selülozİş (Genel Başkan tsmail Onay): 2 saatlik direniş eylemir.in bugüne kadar yapılması gerekirdi. Türkİş yönetimi böyle bir eyleme taraftar değil, ama bizler eylemin yapılması yönünde yönetimi sıkıştıracağız. Toleyis (Genel Başkan Mustafa Aras): Biz 2 saatlik işi yavaşlatma eyleminin gerçekleştirilmesini savunmuştuk. Bizim teküfimiz şöyle olacak: Türklş'teki 32 sendikanın merkez yönetim kurulları ve şube yöneticileri bir yürüyüş yapsınlar, daha sonra tüm Türkiye capında 2 saatlik direniş yapılsın. Tez Koopİş (Genel Başkan Kenan Gürbüz): Sendikacılık riskli iştir. Ben 2 saatlik direnişten yana olduğumu daha önce söylemiştim. Başkanlar Kurulu'nun alacağı karara uyacağız. Krislal Çilserİş (Genel Başkan Hasan Basri Babalı): Başkanlar Kurulu'ndaki tavrımız 2 saatlik genel grevin gerçekteşmesi yolunda olacak. 2 saatlik direniş ile başlayacak bu eylemler, gerek niteliğı ve gerekse niceliği genişletilerek devam ettirilmeüdir. Teslş (Genel Başkan Faruk Banıt): Her şeyden önce 2 saatlik bir ey;mle başan şansımız ne olur, bunu leğerlendirmek gerekir. Yapılacak •ylemde etkili olmak gerekir. Hükünetin daha önemseyeceği, onları daıa sarsacak eylemler yapmak gerekir. Mesela sözleşme tasarılarmı götürüp Başbakan'ın kapısımn önünde yakabiliriz. Agaçİş (Genel Başkan Güral Erçakır): Bizce yapılacak eylem, 2 saatlik değil hükümet edenlerin aklı başına gelinceye kadar devam etmelidir. Sosyal demokrat sendikalann belirleyeceği tavrı destekleyeceğiz. Basisen (Genel Sekreter Onur Ökten): Başkanlar KuruluMa eylemin gündeme geliş biçimine göre sendikamız tavrını açıklayacaktır. Bdediyeİş (Genel Eğitim Sekreıeri Mahmut Hatimoğullan): Bir eyleme gidilecekse, bunun zarar ve kârlarıru düşünmek zorundayız. Eyleme işçi hakları için gidilir. Yoksa Mustafa Özbek'in, Şevket Yılmaz'ın ya da Cevdet Selvi'nin toplusözleşmeleri uyuşmazlığa gitti diye greve gidilmez. Eğer işçi haklan için greve gidilecekse, o zaman 1 günlüğüne gitmek gerekir. Türk Harbİş (Genel Başkan Kenan Durukan): 2 saatlik ve bir defaya mahsus yapılacak bir eylem önümüzdeki sorunlan çözmeye yetmez. Biz sürekli eylemden yanayız. Biz, Türklş yönetimine diyoruz ki, nasıl bir eylem düşünüyorsanız, biz size yardımcı olalım. Çok daha etkili eylemler yapahm. Bence zamaru geçtikten sonra yapılacak eylemlerin hiçbir faydası kalmaz. Dok Gemits (Genel Başkan Nazım Tur): 2 saatlik bir eylemle bir sonuç elde etmek son derece sağlıksız. Eğer bir eylem yapılacaksa, sonuç elde edilinceye kadar daha müessir eylemlere karar vermek gerekir. Mesela genel grev gibi. Bu sendikalann dışında Havalş Sendikası başta tbrahim Öztürk, 2 saatlik direniş eylemini olumsuz karşıladığını bildirerek, Türkİş'in alacağı kararlara uyacaklanm söyledi. Türkİş'te temsilcisi bulunan Teksif, Türkiye Denizciler Sendikası. Sağlıkİş sendikalan da yönetim yanlısı bir tavır içinde bulunuyorlar. Eskişehir'de bulunan şube başkanları II martta yaptıkları toplantı sonucunda sendika genel merkezlerine birer mektup göndererek, etkin bir eylem kararı çıkmadığı takdirde. sendika yöneticilerini tabana şikâyet edeceklerini bildirdiler. TÜRKİŞ'TEN BEKLENTİLER Bugün toplanacak Türklş Başkanlar Kurulu'nda eylem karan alınması doğrultüsunda istemler birbirini izliyor. HakIş Başkanlar Kurulu'nun önceki günkü toplantısından sonra yapılan apklamada "Türkİş'i ciddi ve samimi görmek istiyoruz. Bu meyanda lum KİT işyeıierinde grev karan alınmalı ve karar tilizlikle uygulanmalıdır" denildi. Açıklamada Haklş'in "Haklı gerekçelere dayanan her turiu eylemi sonuna kadar destekleyecegi" de vurgulandı. Öte yandan Türkİş'e bağlı 13 sendikanın Eskişehir Şube Başkanları Türklş Genel Başkanlığına ve bağlı sendikalara ortak bir yazı göndererek 2 saatlik iş durdurma kararı alınmasını istediler. Şube başkanları, aksi takdirde tabanla bütünleşerek kendilerinin eyleme geçeceklerini bildirdiler. 500 bin işçi (Baştarafı 1. Sayfada) SHP Genel Başkan Yardımcısı Barış Can, dün düzenlediği basın toplantısında, ANAP hükümetinin işçiyi, tüm çalışanların örgütlü, güçlü gücü olarak gördüğü için bu gücü kırarak tekelci sermayeyi güçlendirmeye çalıştığını söyledi. Can, SHP işçi Komitesi'nce yapılan çalışmaları açıkladığı basın toplantısında, halen kamu kesiminde 124 bin işçiyi kapsayan 12 sözleşmenin uyuşmazlıkla sona erdiğine, 36 işyerinde 367 bin işçiyi kapsayan toplusözleşme görüşmelerinin ise tam bir sağırlar diyaloğu biçiminde aylardır sürdüğüne işaret etti. Toplam 490 bin işçinin ve onların örgütleri olan sendikalann umutsuz bir bekleyiş içinde olduğunu, Türkiye'deki sendikalı işçilerin yüzde 40'ını oluşturan bu işçilerin hükümet denetimindeki Kamu İşveren Sendikalan'yla özel sektör işveren sendikalarının el ele omuz omuza birlikte davranmalan yüzünden işçilerin açlığa terk edildiklerini ileri sürdü. Basın toplantısına katılan SHP MKYK üyesi Muzaffer Saraç ise, sendikalann yeni mücadele yöntemleri bulması gerektiğini, bunların arasmda genel grevin bütün dünyada bilinen ve uygulanan bir mücadele yöntemi olduğunu belirterek, sendikalann mücadelelerini SHP olarak sonuna kadar destekleyeceklerini belirtti. dar Özalp'e yansıttıkları eleştiriler, şu başlıklar altında toplamyor: Devamsızlık: ANAP grup yöneticilerinin uyarılanna rağmen, milletvekillerinin TBMM'ye düzenli bir biçimde devam etmeleri sağlanamıyor. Çok önemli yasa tasarılarının görüşüldüğü günlerde bile, iktidar grubu çoğunluğu zorlukla sağlayabiliyor. TBMM Genel Kurulu toplantılarının uzadığı geç saatlerde ise ANAP, Meclis te çoğunluğu yitiriyor. Son olarak Şirket Kurtarma Yasası'nın görüşüldüğü perşembe günü genel kurul çalışmalarının bitmesine yarım saat kala, iktidann Mecliste çoğunluk olmadığı görüldü. ANAP grup yönetiminin, muhalefetin böyle bir durumda her an "gol atabilecegini" hesaba katarak tedbir alması gereklidir. Bakanlar yetersiz: Bakanlar, muhalefetin eleştirilerine yanıt vermekte yetersiz kalıyorlar. Özellikle hükümet sözcüsü durumundaki bir bakanın, TBMM genel kurul çahşmalarına hiç aksatmadan katılması gereklidir. Ancak bu mümkün olamıyor. Son olarak DYP'li Doğan Kasaroğlu, TRT'den uydu aracılığı ile verilen Başbakanın Bakanlar Kurulu toplantısını sert bir biçimde eleştirdiğinde, genel kurul salonunda yanıt verecek bakan yoktu. Sonradan Devlet Bakanı Hasan Celal Giizd cevap verdi, ancak yetersiz kaldı. Çıkanlması gereken yasalar: Başbâkan Turgut Özal'ın ameliyatı öncesinde, mutlaka kısa sürede çıkarılmasını istediği yasalar, hâlâ çıkarılamamıştır. Bir şirket kurtarma yasa tasarısı, yaklaşık bir aydır Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmekte, muhalefetin engelleme çabası karşısında iktidar çoğunluğu yetersiz kalmaktadır. Partilere Hazine yardımında değişiklik, sağlık yasa tasarısı, memurların durumlarının düzeltilmesi ile ilgili yetki tasarısı ve fonların Meclis denetimine alınması ile ilgili yasa tasanlan bir an önce çıkarılmalıdır. Demeç karmaşası: Parti ve grup yöneticileri çok sık basın toplantıları düzenleyerek, birbirleri ile yarış yapar bir görüntü ortaya koymuşlardır. Ancak bu TÖBAJNK (Baştarafı 1. Sayfada) sı" nedeniyle kamuoyunda tartışma odağı haline gelen operasyonun teknisyenler düzeyinde kotanlmasından sonra, "siyasi bir onay" da almış olduğu ortaya çıktı. Bankalar Yasası'nın 64. maddesi, mali bünyesi zayıflayan bankalara yönelik olarak alınacak önlemleri düzenliyor. Maddenin ilk fıkrası, mali bazı önlemlerin alınması için bankanın Hazine'nin yakın takibine tabi tutulmasını öngörüyor. TÖBANK, anımsanacağı üzere 1986 yılmın sonbaharında Hazine'nin yakın takibine alınmıştı. 64. maddenin ikinci fıkrası ise Devlet Bakanı ve Başbâkan Yardımcısı'nın banka yönetim kadrolarında değişiklik yapabilmesine olanak veren hükümler taşıyor. TÖBANK'ın 64. madde kapsamına ahnmasından sonra, Devlet Bakanı ve Başbâkan Yardımcısı Kaya Erdem'in eski danışmanlarından Çetin HacaJoglu, bankaya murahhaş aza olarak atanmıştı. Bankalar Yasası'nın 64. maddesinin son fıkrasının hükümleri de, alınan tüm önlemlere karşın, mali bünyesi güçlendirilemeyen bankanın, Bakanlar Kurulu karan ile bir veya birkaç bankayla birleştirilebileceğini hükme bağhyor. TÖBANK hisselerinin yüzde 66'sı Bakanlar Kurulu onayı üç kamu bankası tarafından devralındı. Yine Bankalar Yasası'nın 69 ve 70. maddelerinin hükümleri arasında, bir bankaya 64. maddenin 3. fıkrasının hükümlerinin uygulanması halinde, söz konusu bankanın sahip ve yöneticilerinin şahsi iflaslarına mahkemece karar verilebileceği hükmü yer alıyor. StYASİ SORUMLULUK TÖBANK operasyonuna ilişkin kararın Başbâkan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Kaya Erdem ile banka sahibi Sait Kemal Mimaroğlu tarafından görüşmeler sonucunda alındığı belirtildi. Karar, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Yavuz Canevi'nin başkanlık ettiği bir toplantıda Ziraat Bankası, Emlak Kredi ve Halk Bankası genel müdürlerine tebliğ edildi. Operasyonun Bakanlar Kurulu'nda görüşüldüğünü anlatan ve adının açıklanmasını istemeyen bir hükümet üyesi, şu bilgiyi verdi: "TÖBANK konusu. Bakanlar Kurulu'na tek seçenekli olarak getirildi. Kamu bankalarının TÖBANK'a ortak edilmesi onerildi. Başka bir seçenek olmadığı için, bu, kabul gördü." Operasyonun ardından yapılan kamuoyu açıklamalarında rak yansıtıldı. Sait Kemal Münaroğlu'nun olaydaki "şahsi sorumlulugu" da aranmadı. Tüm bu gelişmeler, resmen doğrulanmasa da TÖBANK hisselerinin üçte ikilik bölümünün kamu bankalanna devrinin Bankalar Yasası'nın 70. maddesi hükümlerine göre yapıldığını ortaya koydu. Oysa söz konusu maddeye göre, bankalann birleştirilmesi Devlet Bakanı ve Başbâkan Yardımcısı'nın iznine tabi bulunuyor ve Bakanlar Kurulu kararı gerektirmiyor. Operasyonun Bankalar Yasası'nın 70. maddesinin açık hükümlerine karşın Bakanlar Kurulu'na getirilmesi ise "siyasi sorumluluğun paylaştınlması" amacına bağlanıyor. Hükümet üyeleri verdikleri onayla, batık kredileri ve sermaye arttırımı ile Hazine'ye 100 milyar liraya mal olması beklenen operasyonun siyasi sorumluluğuna ortak olduIar. TÖBANK'a biçimsel olarak uygulanan 64. madde hükümlerinin getirdiği "banka eski sahip ve yöneticilerinin şahsi sorumluluklannın aranması" maddesinin işletilmemesini onaylamış oldular. hisse devri "ticari bir işlem" ola DevSoFa kıskaç (Baştarafı 1. Sayfada) yönelik operasyon şu aşamalardan geçti: "1981 yılında 12 Kylul'u protesio elmek için bombalı pankart hazıriarken bir gozünü ve bir kolunu yitiren Ahmel Zengin, cezaevinden 1986 haziranında çıklı. İzlenmeye başlandı. Aynı yılın agustos ayı sonunda ANAP binası yakıldı. Daha sonra da soygunlar başladı. İzlenen ikinci kişi. bir gazelede muhabiriik yaptıktan sonra Yeni Çözüm'ün yazı işleri mudürlüğünü yapan Ertuğrul Mavioglu idi. Bu arada İslanbul'un çeşitli yerierinde asılan pankartlarla ilgili olarak kuşkulu bazı kişiler saplandı ve izlenıeye alındı. 26 Şubat 987 günü Ahmet Zengin, Fatih'teki evinden gözallına alındı ve sorgulandı. Haziran Yayınlan'nın sahibi Zengin'in sorgusundan elde edilen bilgiler değerlendirildi. Aynı gün Maslak, Seyrantepe Ortayol'daki gecekondu basıldı ve Ertuğrul Mavioğlu bir tabanca ile yakalandı. Mavioğlu'nun, Çarşıkapı dövizci soygunu tanıklannca leşhis edildigi ileri süriilüyor. Polis, Mavioğlu'nun sorguda dövizci soygununu kabullendiğini bildirdi. Mavioğlu'yla birlikte Sabri Erem de aynı evde yakalandı. Mavioğlu'nun sorgusuna dayanılarak aynı giinün gecesi Kozyalağı'ndaki eve operasyon düzenlendi. Evde bulunan Nihal Aslantürk kendini dördüncü kattan attı. beli kınldı. Birlikte yaşadığı ve ilk adının Timur olduğu belirlenen kişi yağmur borulanna tutunarak kaçlı. Nihal Aslantürk ün üzerinde bir silah, Timur adh kişinin atladığı yerde bir silah olmak üzere iki silah da burada ele geçirildi. Kozyalağı'dan bir saat kadar sonra Bakırköy'deki bir apartmanın kapıcı dairesine baskın yapıldı. Burada da biri makineli 22 tabanca, 91 dinamit lokumu ve fotokopi makineleri ele geçirildi. Yezir Erem ve Hakkı Akça ele geçirildiler." Operasyonun ardından değerlendirmeler yapan polis yetkilileri, daha önceden plakalan ve tipleri saptanan otomobillerin ve Timur adlı kişinin aranmasma geçtiler. Bu arada. yapılan istihbarat çalışmaları sonunda DevSol üyesi oldukları ileri sürülen bazı kişilerin de arandığı belirtildi. Operasyonlarda önem verilen ikinci kişinin, ekiplere ocak ayında fotoğrafı dağıtılan Haydar Bozdağ olduğu belirlendi. Polis, birinci bölümü tamamlanan operasyonun ardından şu sorulara yanıt bulabilmek için ikinci bölüm çalışmalara başladı: Örgüt, ortaya çıkarılan eylemler dışında, banka ve kuyumcu soygunlarına da el attı mı? İllegal bir eylemde, polis tarafından iyi tanınan Ertuğrul Mavioğlu neden seçildi? Bu soru Nihal Aslantürk için de geçerli 91 dinamit lokumu ve diğer silahlar için gerekli para nasıl sağlandı? Örgütün hazırladığı ve içinde polislerin, MİT elemanlarının ve işadamlarının adiarı bulunan listedeki bilgiler nasıl elde edildi? 12 Eylül döneminde en büyük darbeyi yiyen DevSol, neden acil bir silahlı eylem gereksinimi duydu? Bu soruların yamtları bir yandan yakalanan kişilerden elde edilmeye çalışılırken, bir yandan da yeni bağlantılann bulunması için operasyonlar yapılıyor. Siyasi polisin Kozyatağı operasyonu sırasında kaçmak isierken beli kınlan \e yakalanan Nihal Aslantürk. polisin kendisini soygunla ve ANAP binasını yakmakla suçlamadığını söyledi. Nihal Aslantürk, kendisi hakkında Türk Ceza Yasası'nın 1415, 146 3 ve 168'inci maddelerden dava açılmasını beklediğini söyledi. Niha! Aslantürk, suçlamalarla ilgili olarak şöyle konuştu: "Soygunla suçlanmam söz konusu degil. Polis de soygunla suçlamıyor. Çarşamba ve perşembe günleri (11 mart ve 12 marl) hastanede ifademi aldılar. Sorguladılar. Soygunla ilgili olarak sadece kimin yaptığından haberim olup olmadığını sordular. Benim üzerimde, kaçan eşimin yerini öğrenmek ve kimleri tanıdıgımı. kimlerle ilişkim olduğunu anlamak için duruyorlar." ABD ile imza günü (Baştarafı 1. Sayfada) berger, resmi bir ziyaret için Ankara'ya geliyor. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, dün Houston'dan aynlmadan önce bir basın toplantısı düzenleyerek Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nın 7. maddesinin, bu anlaşmanın her zaman müzakereye açılabileceğini ya da anlaşmanın feshedilebileceğini öngördüğünü söyledi. Halefoğlu'na göre ABD'nin bugüne kadar üzerine düşen taahhütleri yerine getirdiği gibi, bundan sonra da getirmesi beklenen bir olgu. Bakan, anlaşmanın içeriğinin imza töreninden sonra açıklanacağıru bildirdi. Dışişleri Bakanı, kısa bir süre önce alt komitede reddedilen ek yardım ve Ermeni tasarısının kabul edileceği yolundaki beklentilere karşın ABD'nin bugüne kadar üzerine düşen taahhütleri yerine getirdiğini tekrarladı ve "Her iki taraf imzasım koyduğu hususlan yerine getirmekle mükelleftir. Biz daima ciddi ve sorumlu bir şekilde taahhütlerimki yerine getirmekteyiz" dedi. Halefoğlu, ek yardımın Alt Komite'de reddedilmiş olmasını ABD Dışişleri Bakanı George Shullz ile yapacağı görüşmede üzerinde önemle duracağı konulardan biri olarak tanımladı ve "Bazı çatlak sesleri şikâyet konusu yaplık. Daha yüksek makamlardan bunlara kaülınmadığım. taahhütlerine sadık kaldıklanna dair sözler aldık" şeklinde konuştu. Dışişleri Bakanı aynca Ermeni tasarısının Kongre'den geçmemesini beklediklerini bildirdi ve "Geçerse herhalde bu Türk ve ABD ilişkileri üzerinde olumlu bir tesir bırakmaz. Bunu da önemle dikkati nazarianna getirecegiz ve getirmeye çalışacağız" dedi. Dışişleri Bakanı, gerek TBMM'de gerek muhalefette, basın ve kamuoyunda ABD ile imzalanacak olan SEİA'ya dair eleştiriler olduğunu belirtirken, şöyle konuştu: "Biz bunlan memnuniyetle karşılıyoruz. Bu hassasiyete biz de işlirak ediyoruz ve bu harakellerimizde bu, hassasiyeti gözöniinde tutuyoruz. Memleketteki bu durum bize Amerikalı müllefiklerimizle ve karşıtlanmızla müzakerelerde aynca bir kuvvet verecektir." ABD'de Kongre'de Türkiye'ye karşı mevcut olan muhalefetin halen halledilmemiş bir konu olduğunu belirten Halefoğlu, Türkiye'nin karşısına sürekli problemler çıkarıldığını ve Kongre'yi etkilemenin her zaman kolay olmadığını söyledi. Bakan. "Bizim üzerinde önemle durdugumuz nokta, yönetimi Kongre'de lemsil eden bazı insanlann ciddi ve ısrarlı şekilde bizimle vaki laahhütlerini saMinabilmeleridir. Bazı çatlak sesler çıktığında da bu bizi son derece üzmekte ve yüksek düzeyde teşebbüsler yapmamızı icap ettirmektedir. Bu çatlak seslerin çıkması herhalde TürkABD ilişkilerine hizmet edecek mahiyene değildir" dedi. VVEİNBERGER YARIN A.NKARA'DA ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger, resmi bir ziyaret için yarın Ankara'ya geliyor. Türkiye'nin savunma gereksinimleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonu, ABD ve NATO'nun katkılarının ele alınacağı, F16 uçaklannın ortak üretimi gibi konulann değerlendirileceği Weinberger'in iki günlük gezisi. NATO'nun güney kanat ülkelerine yapacağı ziyaretler kapsamında gerçekleşiyor. ABD'DEN JEST BEKLENİYOR Öte yandan. Reagan yönetiminin. Halefoğlu'nun ziyaretinden yararlanarak, 1987 yılı içinde Türkiye'ye verilmesi alt komisyonda reddedilmiş olan 125 milyon dolarlık ek hibe yardımının kabul edilmesi için Kongre nezdinde yeniden girişimde bulunmasının beklendiği ifade edildi. Dışişleri Bakanı Halefoğlu'nun, VVashington ziyareti sırasında, ABD'nin gelecek yıl Türkiye'ye yapacağı toplam 913.5 milyon dolarlık yardımın tam olarak ödenmesi için gerekli "enerjik önlemlerin alınmasını" Reagan yönetiminden isteyeceği de belirtiliyor. Aybar: SEİA'nın içeriği açıklansm İslanbul Haber Servisi Ka Kış ağırdan (Baştarafı 1. Sayfada) yar liralık hasara neden olan kar ve buz, yerini çamura terk ediyor. Atatürk Havalimanı Meteoroloji Müdürü Ercan Erus, önümüzdeki günlerde hava ısısında az da olsa artış görüleceğini ve hayatı etkileyecek ölçüde kar yağışının beklenmediğini belirtiyorlar. Erus, önümüzdeki günlere ilişkin yapılan tahminlerle ilgili olarak şunları söyledi: "Istanbul çok yavaş bir şekilde ısınmaya çalışıyor. Kar yavaş >avaş eriyecek. Âralıklı olarak yagacak olan kar ise İstanbul'u etkilemeyecek. Daha sonraki günlerde güneyden yağışlı hava gelecek." Kar yağışının günlük yaşamı olumsuz yönde etkilemesinin yanı sıra, geçen hafta çarşamba günü tatil edilen okullarda eğitime bugün başlanıyor. Yetkililer ilk ve orta dereceli okullarda eğitimin başlaması nedeniyle veli ve görevlilerin ulaşım açısından bir aksama olmaması için öğrenci servisleriyle ilişki kurmaları gerektiğini belirtiyorlar. Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan da yaptığı açıklamada il sırurları içindeki tüm okul yollarının iki günlük yoğun bir çabayla lemizlendiğini, ulaşımda bir aksama olmayacağını söyledi. Okul bahçelerinde" ve merdivenlerde biriken kar ve buzların da okul görevlilerince temizletilmesi gerektiğini belirten Dalan, "Okul yollannın tamamını temizledik. Bazı uzak bölgelere de ulaşarak yolların açılması sağlandı. Yaptığun saptamaiara göre şu anda temizlenmemiş okul yolu yok. Aralarda kalan okullann yollannı dahi açtırdık. Velilerin endişe etmeleri için bir gerek yok. Kontroller de sürekli sürdürülüyor" şeklinde konuştu. Kar ve soğuk havanın ardından İstanbulluların korkulu rüyası haline gelen "Karlann erimesi halinde ne olacak?" sorusuyla ilgili olarak yetkililer, tını veriyorlar. Kar yağışının yavaşladığı birkaç gün içinde yolların kenannda biriken buz kütlelerinin kamyonlarla taşındığını belirterı yetkililer, "Sel olmayacak" diyorlar. Bu konuda Belediye Başkanı Dalan, "İSKİ'nin vidanjörleri, itfaiye araçları. park ve bahçeler müdurlügünün araçlarıyla temizliği surdürüyoruz. Şimdi de kaldınmlar üzerindeki kar birikmelerini ve ara sokakları açıyoruz. Bir sel tehlikesi söz konusu değil" diyor. "Korkacak bir şe> yok" yanı Ozal m (Baştarafı 1. Sayfada) ra değinerek, bu çabaları "giiliinç ve gayri ciddi" olarak niteledi. Bu tavırların kamuoyunda tersine sonuç vereceğini söyleyen İnönu. "Biiyiik karşılama yapacaklarmış. Hatta yakın tarih de yetmiyor. Kanuni'nin Mohaç döniişii gibi karşılamalar hazırlanıyormuş" dedi. İnönü, Başbâkan Özal'ın bir an önce sağlığına kavuşmasını diledi ve "Ben Özal'ın yaptıklarını dogru bulmuyorum. Türkiye'nin Ozal'dan kurtulmasını istiyorum. ama bu, hastalık nedeniyle olmamalı. Özal'a dersini seçimlerde verecegiz. Politikasını seçimlerde yeneceğiz" şeklinde konuştu. TBMM'nin erken seçim karan almasını da memnunlukla karşılayacaklarını ifade eden SHP Genel Başkanı, Başbakan Özal'ın, giriştiği gösterişli yatırımlan tamamlayıp seçime gitmeyi amaçladığını, ancak yatırımlarda bir aksama olması halinde dahi seçime karar verebileceğini belirtti. İnönü, ANAP içindeki huzursuzluklann da bir erken seçim kararı alınınasına yol açabileceğini savundu. SHP Genel Başkanı înönü, seçimler yaklaşırken SHP aleyhine de bir suçlama kampanyasının başlatılmak istendiğini söyleyerek, Genel Sekreter Fikri Sağlar ile MKYK üyeleri Cüneyl daki "DevYblcu" suçlamalarını iftira olarak nitelendirdi. İnönü, ŞHP'nin son günlerde Meclis içinde ve dışında gerçek gücünü ortaya koyması üzerine, bu suçlamaların gündeme getirildiğini söyledi. Kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. HALİT KOCA Canver ve Te\fik Çavdar hakkın SHFniniptal istemine ret Maden Kanunu patılan Sosyalist Devrim Partisi Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, Türkiye ile ABD arasında imzalanacak Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının(SEİA) içeriğinin kamuoyuna açıklanmasını isteyerek, "Gizli anlaşmalarla halkımızın hayatı pazarlık konusu yapılamaz" dedi. Aybar yaptığı yazılı açıklamada, ilk TürkABD Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nın 1947'de imzalandığını ve böylece Türkiye'nin ABD'nin bir ileri karakolu olma yolunda ilk adımı attığını iddia etti. Aradan geçen 40 yıl içinde, ABD'nin Türkiye üzerindeki etkinliğinin giderek arttığını savunan Aybar, ABD'nin Türkiye'deki 5 üssünde bulunduğunu öne sürdüğü nükleer silahların, çıkacak bir savaşta Türkiye'yi ilk hedef durumuna getireceğini kaydetti. ANKARA (UBA) Anayasa Mahkemesi SHP'nin Maden Kanunu iptal istemini reddetti. Sosyal demokrat Halkçı Parti, maden aianlarını özel sektöre açan Maden Kanunu'nun otuz maddesinin, anayasanın başlangıç bölümü ile ikinci, beşinci ve 168. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açmış ve yasanın iptalini istemişti. Anayasa Mahkemesi, SHP'nin iptal istemini reddederken, gerekçeli kararda, "Özel teşebbüsler kurmak serbesttir, ilkesini benimseyen anayasanın, madencilik sektorünü özel sektöre kapadığını ve katı bir devletçilik uygulamasını istediğini iddia etmek mümkün değildir. Madencilik sektöründe devlet tekelini kaldıran devlet ve özel sektöre eşit haklar getiren Maden kanununun iptali istenen maddelerinin anavasanın başlangıcına, ikinci, beşinci ve 168. maddelerine aykırı bir yönii olmadıgı sonucuna varılmıştır" denildi. Öte yandan Anayasa Mahkemesi, yeminli teknik büroların kuruluşuna ilişkin kanunu anayasaya aykırı bularak iptaline oy birliğiyle karar verdi. THY\v bolucu tehdidi ~ğ •• v• • •• Islanbul Haber Servisi Güneydoğu operasyonu nedeniyle Avrupa'daki büroları \e bağlantılı satış yapan bilet satış acentelerini işgal eden bölücü gruplann hedefi haline gelen THY'nin Genel Müdürü Yıîmaz Oral da, tehdit edilmeye başlandı. THY Genel Müdürü Yılmaz Oral, çeşitli gruplann bir süredir bilet satış bürolarına yönelttikleri saldırı ve bombalama eylemlerine karşılık geniş güvenlik önlemleri aldıklannı bildirdi. HOLLANDA'DA KANL1 NEVRUZ Haluk Bakır'ın bildirdiğine göre, Hollanda'nın Deventer kentindeki Kürt gruplarının yaptığı Nevruz şenliğinden önce çıkan olaylarda birisi ağır olmak üzere 4 kişi yaralandı. Olay, Deventer Kürt Kültür Merkezi'nce düzenlenen şenlik programının başlamasından hemen önce meydana geldi. Altı kişilik bir grup salona zorla girmek isteyince kapıda kavga çıktı. Kapıdaki görevliyi etkisiz hale getiren bıçaklı ve tabancalı eylemcilerden biri, kaçışan kadınlı çocuklu kalabalığa ateş açtı. Olayın başlamasından hemen sonra salona giren polis, PKK militanı olduğu öne sürülen 3 kişiyi tutukladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle