21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 1987 •*** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/U Açıklama Bekliyoruz. (Baftara/t 1. Sayfada) temel kuralı haline getirmeyi amaçlıyor. Bir başka deyişle, Suudi kökenli bu örgüt Suudi Arabistan'daki rejimi, mümkün olabilse günün birinde aynen Türkiye'ye taşıma hevesindedir. Atatürk devrimi ve laiklik, geriletilmesi, yok edilmesi gereken öncelikli hedefler olarak Rabrta'nın gündeminde yer almaktadır. Nitekim bu örgüt, Atatürk'ü yeren "Sanem AdamPut Adam" adlı bir kitabı basıp dağıtmtştır. Ama aynı örgüt, biliyor musunuz, ne yapmış? Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri'ne bağlı olarak yurtdışında çalışan imamların dolar üzerinden aylıklarını ödemiş. Ne zaman? 1982 ile 1984 yılları arasında. Yani? "Atatürkçülük"\et\ en çok söz edilen 12 Eylül döneminde. Nastl mı? Bir kuyumcu titizliğiyie çalışarak bu olayları aylarca araştıran ve üç haftadır gazetemizde yazmakta olan Uğur Mumcu'ya bırakıyorum sözü: "Desem ki: Bir süre bu imamların aylığı "Rabıtatul Âlemül islam" adlı şeriat örgütü tarafından ödenmiştir. "Olmaz, olamaz" dersiniz. Olmuş. Hem de12 Eylül döneminde. Hem de Atatürkçülükten en çok söz edilen bir dönemde. 12 Eylül döneminde görev almış adının açıklanmarnasını isteyen bir bakandan dinlemiştim bu konuyu: "Sayın Mumcu, Oiyanet işleri yurtdışına din hizmeti götürmekte çok geç kaldı. Kalınca da yurtdışında Süleymancılık, Milli Görüşçülük gibi akımlar at oynattı. Hemen yurtdışına din adamı gönderelim dedik. Baktık mevzuat yok ortada, tabii para da. Suudilerte anlaştık. Bir mutabakat gereğince Türk imamlarının aylıkları bir süre, 1982 yılından 1984 yılına kadar Rabıta örgütünce ödendi." ödenen aylık 1100 dolar. Buparalar, Rabıta örgütünce, Türkiye büyukelçiliklerine ödeniyor, büyukelçilikler de aylıklan imamlara öduyoriarmış. önce Belçika'da başlamış bu uygulama, daha sonra FederaJ Almanya'da da aylıklar Rabrta örgütünce ödenmiş. Brüksel'de İslam Kültür Merkezi Müdürü Başimam Ehdel /7e görüşürken bu konuya da değiniyorum. Başimam Ehdel ile görüşmemin asıl amacı da bu aslında. Dönüp dolaşıp soruyorum: "Rabıta örgütünün Türk imamlara ödediği aylıklar konusunda bilgi verir misiniz?" Bilgi veriyor. Başimam Abdullah El Ehdel hem "İslam Kültür Merkezi" Müdürü, hem de "Rabıtatül Âlemül İslam" adlı şeriat örgütünün Avrupa temsilcisi. Başimam Ehdel, TayyarAltıkulaç'ı da, Diyanetçileri de çok yakından tanıyor. Ad ad biliyor Altıkulaç ve kadrosunu. "1980 yılından bu yana Rabrta örgütü Türk imamlarının da aylıklarını ödemiştir." Peki kim yapmış bu anlaşmayı? Adınm açıklanmarnasını isteyen bakan "Anlaşmayı Dışişleri yaptı" diyor. Dışişleri'ne soruyorum: "Yurtdışındaki Türk imamlarının aylıklarının Rabrta örgütünce ödenmesi konusundaki (mutabakat)\ imzalayan kimdir?" Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği yanıt şöyle: "1982 yılında Belçika'da görevli din adamlarının aylıkları Rabıta örgütünce ödenmiş. Sonra bu uygulama durmuş. Ancak mutabakatı yapan Dışişleri değil, Diyanet İşleri." Bir skandaldır bu. Tüzüğüne, "İslam devleti dpzeni"ri\ baş hedef olarak yazmış olan ve laik cumhuriyet rejimini baş düşman sayan bir örgüt, Türkiye Cumhuriyeti imamlarını, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile yaptıklan resmi bir mutabakat sonucu maaşa bağlayabilmiştir. 1982 ve 1984 yılları arasında her ay 1100 doları yurtdışındaki imamlarımıza tıkır tıkır ödemiştir. Uğur'un deyişiyle, sabah akşam "Atatün\çülük"\en söz edilen bir dönemde böyle bir "mutabakat" nasıl yapılabilmiştir? Bu sorunun karşılığı kamuoyuna açıklanmalıdır. 12 Eylül'de iş başında olan "Milli Güvenlik Konseyi" yönetiminin sorumlu kişileri ile 12 Eylül'ün Başbakanı Sayın Bülend Ulusu'dan açıklama bekliyoruz. Laiklik ve cumhuriyet karşrtı bir örgütle yapılabilmiş bir "mutabakaf'ın ardında yatan gerçekleri ortaya çıkarmak için cumhuriyet olarak sonuna kadar elimizden geleni yapacağız. ANKARA (Cumhuri>el Bürosu) SHP. üsler anlaşmasına ilişkin "ek mektup'"un önümüzdeki pazartesi gunü Dışişleri Bakanı Vahil Halefoğlu tarafından NV'ashington'da imzalanmasını engellemek amacıyla ani bir atağa kalktı. SHP Genel Başkanı Prof. Erdal İcıönu. bu konuda Cumhurbaşkanı kenan Evren'i devreye sokmak amacıyla bugün saaı 11.30'da Çankaya Köşkü'ne çıkıyor. lnonu, üsler anlaşması konusunda kampanyayı başlatırken, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu da anlaşmaya imza atmak üzere bugün ABD'ye hareket ediyor. SHP'nin atağı, TürkAmerikan ilikilerinde karşılıklı ziyaretlerle ortaya çıkan bir "yoğunlaşma" dönemine rastlıyor. Halefoğlu'nun Washinglon'da bulunduğu sırada, ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger de resmi bir ziyaret için salı günü Ankara'ya gelecek. SHP'nin üsler anlaşmasına ilişkin "ek mektup"un imzasırun ertelenmesi konusundaki genel görüşme önergesinin TBMM'de görüşüleceği çarşamba günü NVeinberger de Ankara'da Türk makamlarıyla temaslarda bulunacak. TurkAmerikan ilişkilerinin iç ve dış politika alanlarında yol açacağı hareketlilik şu şekilde seyredecek: 1. SHP Genel Başkanı Prof. İnönü, 1980 tarihli Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nın süresinin 1990 yılı sonuna kadar uzatılmasını öngören "ek meklup"un Halefoğ'.u tarafından imzalanmasını engellemek amacıyla bugün Cumhurbaşkanı E\ren ve Başbakan Vekili Kaya Erdem ile ayrı ayrı görüşecek. Prof. İnönü her iki görüşmede de ABD Temsilciler Meclisi gündemindeki "Ermeni soykınmı" tasarısının kaderi belli olana kadar hükümetin usler anlaşması konusunda herhangi bir adım atmamasını isteyecek. Prof. Inönü'nün ayrıca bu konuda ABD'nin Yunanistan'la yapacağı üsler anlaşması pazarlığının sonuçlanmasınm beklenmesini de talep edeceği bildiriliyor. İnönu'nün, Cumhurbaşkanı Evren'den ayrıca anayasadaki yetkilerini kullanarak bu konuda Bakan SHP'nin SEIA çıkışı lar Kurulu'nu toplayarak. toplantıya başkanlık etmesini de isteyeceği SHP çevrelerince belirtiliyor. 2. Erdal İnönü, Evren ve Erdem ile görüşürken, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu bugün öğleden sonra ABD'ye hareket edecek. Daha önceki programa göre Halefoğlu bugün İstanbul'a giderek "Taksim Grubu''nun toplamısına katılacak \e cumartesi günü ABD'ye hareket edecekti. Ancak İstanbul Atatürk Havaalanfnın trafiğekapanması nedeniyle Halefoğlu gezi programını değiştirdi ve bugün Ankara'dan yola çıkmaya karar verdi. Halefoğlu, önce Houston'a giderek Başbakan Özal'a "geçmiş olsun" diyecek ve daha sonra VVashington'a geçecek. 3. Vahit Halefoğlu'nun ziyaretinin resmi bölümü pazartesi günü başlayacak. Halefoğlu, üsler anlaşmasının süresinin uzatılmasına ilişkin "ek mektup "u pazartesi günü ABD Dışişleri Bakanı George Shullz ile birlikte imzalayacak. Halefoğlu, Washington'daki temaslarını sürdurürken, salı günü de ABD Savunma Bakanı Caspar VVeinberger'in iki gün sürecek Ankara ziyaretinde Türkiye ile ABD arasındaki savunma işbirliği konuları ele alınacak. 4. VVeinberger'in Ankara'da bulunduğu sırada, TBMM Genel Kurulu, SHP'nin usler anlaşmasına ilişkin "ek meklup"un imzalanmaması talebiyle verdiği genel görüşme önergeMnin gundeme alınıp alınmaması konusundaki tartışmaya sahne olacak. Üsler anlaşması konusundaki tartışma "ek meklup "un imzalanmasından 48 saat sonra gerçekleşecek. Hatırlanacağı gibi, söz konusu genel görüşme önergesinin öncelikle ele alınması yolundaki başkanlık önergesi TBMM Genel Kurulu'nda önceki gün reddedilmişti. Genel görüşme sırasında hükümet ve ANAP grubunun SHP'nin eleştirileri karşısında sessiz kalmaları SHP çevrelerinde tepkilere yol açmıştı. UĞUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) GOZLEM Rabıta'dan 'imam maaşı9 inceleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 198284 yılları arasında Avrupa'da Diyanet İşleri Başkanlığf na bağlı imamların aylıklarını Suudi Arabisıan kökenli şeriat örgütü Rabıta'nın ödediği yolunda Lğur Mumcu'nun dünkü .gazetemizde yer alan "Maaş Orgütten" başlıklı yazısında geçen iddialar, incelemeye alınıyor. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Hasan Ceial Guzel, dün bu konudaki bir soruya karşılık, yurtdışındaki din görevlilerinin Rabıta örgütünden para aldıkları yolundaki iddiaların ilgili kuruluşlar tarafından inceleneceğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı'ndan adınm açıklanmasmı istemeyen bir üst duzey yetkili. "Bu konudaki anlaşmayı yapan Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Dışişleri Bakanlığı'nın bu konu ile bir ilgisi yoktur" dedi. 12 Eylül döneminin Başbakanı Bülend Ulusu, aynı konudaki soruyu, "Bu olay hakkında bana intikal etmiş hiçbir bilgi yoktu. Bu konuda size söyleyecek hiçbir şeyim yok, çünkii bUgim yoktu." olanaklarından yararlanması ve sağlık harcamalarının da devlet bütçesinden karşılanması doğaldır Bunun için ölçü "tedavi ve operasyonun yurtiçinde yapılamaması"ö\r. Gereğinde bu ölçü de aşılmalıdır. Maddi olanağı bulunan hastalar, yurtdışında bakım görüyorlar. Bütün yaşamlannı devlet hizmetine vermiş olan kamu görevlilerinin eğer gerekiyorsa yurtdışında bakım görmeleri de dogal karşılanmalıdır. Hangi çağda yaşıyoruz? Bypass operasyonu Türkiye'de de yapılabilir. böyle düşünenler de olabilir. "Niçin Türk doktorlan varken Başbakan Amerikalı doktorlara ameliyat oluyor?" diye düşünenler de çıkabilir. Tıp konusunda "sovenlik ve milliyetçilik" olmaz. Bu konuda hangi ülke hastaneleri daha gelişmiş olanaklara sahipse, Başbakanın da bu ülke hastaneierinde bakım görmesi doğaldır. Niçin yadırganıyor? Bu tür konuların siyasal tartışmalara sürülmesi, alaturka demokrasimizdeki tartışma düzeyini göstermektedir. Tartışma konusu bu değildir ve bu olmamalıdır. Ya nedir, ne olmalıdır? Tartışma, sayın Başbakan ve çevresınin bu zorunlu operasyonu bir sağlık konusu olmaktan çıkarıp bir propaganda aracı haline dönüştürmeleridir. Sanırız, tartışma da bu noktadan sonra rayından çıkmış, bu sağlık sömürüsü haklı olarak tepkilere yol açmıştır. Daha önce de belirtmeye çalışmıştık. Evet, ölçü kaçtı. Kaçınca da tartışma gelip Başbakanın sağlık harcamalanna" kadar dayandı. "Ölçü" bu noktada da Başbakanı eleştirenler için kaçtı. Bir Başbakanın sağlık harcamaları elbette devlet bütçesinden karşılanacaktır... Ûrtülü ödenekten ya da örtüsüz ödenekten... Nereden olursa olsun bu para bulunacak ve ödenecektir. Bu konunun ağızlara alınması ve tartışma konusu olması bile ayıptır. Evet ayıp! Diyelim ki yasal bir engel çıktı, hastane harcamalan ödenmedi... Ne olur o zaman? Ne olacak? işadamları bir gün içinde bu parayı toplar ve yatırırlar. Alın size bir başka propaganda konusu. Yoksa istenen bu mudur? Dışişleri AET için yapıığı konuşmada rahatsızlığını gizleme gereğini duymadı ve "sitemkâr" bir üslupla şunları söyledi: "Dışişleri Bakanlığı çarşamba günkü toplanlının hazırlık mahiyelinde olduğunu ve diğer işlere taalluk ettiğini belirterek katılmama lüzum olmadığını belirtmişti. Yoksa sizlerle olmaktan büyük memnuniyet duyar ve bülün işleri mi bırakıp AET ile ilgili toplantıya seve seve katılırdım. Dışişleri böyle konuşunca, toplantı\u katılma arzusunu izhar edişim çizmeyi aşmak şeklinde görüleceği için dünkü toplantıya katılmadım." DIŞİŞLERİ NE DEDİ? Öte yandan, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Valım Eralp. dünkü olağan basm brifinginde gazeıecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlarken, bu konuda çıkartılan söylentilerin doğru olmadığını beliterek. "İlk günkü toplanlıda yalnızca AET ulkeleri ile ikili ilişkilerimiz ele alınacagı için Sa>ın Bozer'in sadece bugunku toptaslıva kalılması düşünülmüşlü" şeklinde konuştu. Hükümetten 7 karar (Baştarafı I. Sayfada) rek, "Ara dönemlerde yapılanlann istisnai yerleri vardır. Her olayı kendi şartlan içerisinde değerlendirmek lazımdır. Memleketimiz selim bir yapıya ulaşmaktadır. Onun için dunım değiştikçe insan haklannın saglanması ve serbestleşmekte önemli adımlar atılmaktadır" dedi. GUzel bu konuda önemli adımlar atılacağını ve çalışmalar olgunlaşınca gerekli açıklamamn yapılacağını söyledi. Hasan Celal Güzel, bir soru üzerine Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Güneydoğu'da Irak sınırları içinde gerçekleştirilen harekât konusunda hukümetle Genelkurmay Başkanlığı arasında bir görüş aynlığı olmadığını söyledi. tsçi ikramiyeleri: Bakanlar Kurulu toplantısında alınan bir kararla, kamu kesiminde çalışan işçilere ödenecek işçi ikramiyelerinin verilme tarihleri saptandı. Buna göre birinci ikramiyenin ilk taksidi Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde 20 nisanda, ikinci taksidi şeker bayramı öncesinde 28 mayısta ödenecek. İkinci ikramiye de yine iki taksit halinde, Kurban Bayramı öncesinde 4 ağustosta ve yılbaşı öncesi 25 aralıkta toptan ödenecek. Yeraltında çahşan işçilerin ikramiyeleri de 25 aralıkta toptan ödenecek. 65 yaş maaşı: 65 yaşını doldurup muhtaç ve güçsüz durumda bulunanlara maaş bağlanması hakkındaki yasadan yararlanmak için tam teşekküllü hastaneden, muhtaç olduğuna dair heyet raporu alınması uygulamasına scn verilerek, bir kamu sağbk kuruluşundan alınan tek doktor raporunun yeterli olması da kararlaştırıldı. Kalkmmada öncelikli iUere teşvik: Yüksek Planlama Kurulu'nun aldığı bir karar Bakanlar Kurulu'nda benimsenerek, ikinci derecede öncelikli illere de birinci derecede öncelikli illerin yararlandığı teşviklerin sağlanması hükme bağlandı. Yurtdışı görevlilerin maaşlan: Sürekli olarak yurtdışında görev yapan kamu görevlilerinin aldıkları maaşlan, dolann dünya borsalannda değer yitirmesine paralel olarak yeniden düzenlenecek. Maaş bağlanmasında göz önüne alınan ülke gruplarının sayısı 14'ten 10'a düşürüldü. Alt derecelerdeki memurların maaşlan arttınhrken, KKTC'deki görevlilerin maaşlanna yüzde 40 zam yapıldı. Mülteci ve vatansızlann evlilikleri: Yurtdışından Türkiye'ye mülteci olarak sığınan ve vatansız kabul edilen kişilerin de evlenmeleri halinde, T.C. vatandaşlannın yararlandıklan haklardan yararlandırılmaları için evlilik ehliyetnamesi alabilmelerine ilişkin uluslararası sözleşmeye Türkiye'nin katılması karara bağlandı. TRT hakkında iddialar Devlet Bakanı Hasan Celal Güzel, TRT hakkındaki bazı yolsuzluk ve suiistimal iddiaları konusundaki bir soruyu yanıtlarken de, muhalefeti basında yer alan iddialan bir inceleme yapmadan TBMM gündemine getirerek, Meclis araştırması müessesesini yozlaştırmakla suçladı. Güzel, iddialann ilgili denetim kunılunca inceleneceğini ve kendisinin de bir yolsuzluk varsa üzerine gideceğini söyledi. Yaz saati: Bakanlar Kurulu yaz saati uygulamasına bu yıl 29 marttan itibaren başlanmasını kararlaştırdı. Bakanlar Kurulu kararı uyarınca saatler 29 mart pazar günü saat 01.00'den itibaren bir saat ileri alınacak. Yaz saati uyglaması bu yıl 27 eylülde sona erecek. 27 eylül pazar günü saat 02.00'de saatler bir saat geri alınacak. MECLİS BENİMSEDİ TBMM sıkıyönetimin Van'dan kaldınlarak Siirt, Hakkâri, Diyarbakır ve Mardin'de 19 marttan itibaren 4 ay daha uzatılmasını onayladı. Meclis ayrıca sıkıyönetimin kaldırıldığı Van'da olağanüstü hal ilanını; olağanüstü halin Adana. Ağn, Hatay ve L'rfa'da kaldınlmasını; Bingöl, Elazığ, İstanbul ve Tunceli'de 4 ay süreyle uzatılmasını da benimsedi. İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut, sıkıyönetimi tümüyle kaldırmayı planladıklarını. ancak Taşdelen olayıyla kararı yeniden gözden geçirdiklerini söyledi. Bakan gelecek dönemde sıkıyönetimin bu bölgeden de kaldırılacağını açıkladı. CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor (Baştaraft I. Sayfada) ipotekter getiren konular söz konusu olursa, iktidann muhalefetten önce harekeıe geçmesi, irdelenen sorunun dön dörtlük bir devlet anlayışı içinde anlatımını sağlayacak davranışlar gösıermesi gerekir Dışişleri Bakanı Halefoğlu, bugün Washington 'a gidiyor. Türkiye ile ABD arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasını beşyılsüreyle uzatan ek mektubu imzalayacak. Halefoğlu, Washington'a gitmesine gidiyor, ama Mecliste SEİA anlaşmasıyla ilgili tarıışmaiar birden patladığı zaman, üç dakikahk yoldan bir koşu Meclise nedense gelemiyor. İktidar yöneticilerine göre, SEİA anlaşması tartışmaları o denli "uni" bastırmış ki, Dışişleri Bakanımız Mecliste bulunamamış. Gündem açıklandığında Halefoğlu 'na telefonla haber verileınezmiş gibi, iktidar, bu mazerete sığınıyor. Oysa aynı iktidar tekniğin elverdiği büıün olanaklarla Houston'dan Ankaranın yönetilebileceğini göğsünü gererek açıklayabiliyor. SEİA anlaşmasıyla ilgili Meclis kürsüsünden tonlarca ağırlıkta eleştiriler yapılıyor. Halefoğlu habersizmiş, başka bir dünyada AET elçilerim'ızle politik saptamalar yapıyormuş, hükümeı sıralannda yok. Muhalefet bindiriyor, A NA P bu görüşlere yanıt verelim mi, vermeyelim mi kararsızlığı içinde. Bakan yoksa, en azmdan eleştirileri göğüsleyecek bir ANAP'lı gerek. O da yok. Hükümet ve iktidar sıralannda bir telaş. Herhalde Başbakan Vekilimizin aklına gelmiş olacak. Kâmran İnan aramyor. İnan, Erdeın'le konuşuyor, grup yöneticileriyle görüşuyor. ANAP, SEİA üzerindeki eleştirilere karşı suspus. Ne söz isteyen bir ANAP'lı milletvekili var ne de hükümet sıralannda bir kıpırdanma. Meğer ikıidanmız SEİA konusundaki eleşıihlere yanıt vermek gerekiyor mu, gerekmiyor mu diye "acele" bir hesap yapmış. Konuşan muhalefet sözcülerinin bazı "teknik hatalarını" dikkate alarak, yanıt vermenin doğru olmayacağını kararlaştırrnış. Neymiş bu "hatalar"?... SHP sözcüsü, onuncu sırada bir ABD yetkilisini iki nuınarada göslermişmiş, anayasa gereği bir kez daha seçilmesi olanaksız Başkan Reagan'm etkisini yitirdiği için kazanma şansı olmadığı söylenmişmiş... Miş de mişmiş!.. Kısacası, masal içeriğinde siyasal bir karar. Oysa, görünen nıanzara bu mazeretlerle kapanacak ölçütıe değil. SEİA'yı savunacak, eleştirilerin anlamsızlığma ışaret edecek bir ANAP'lı, bir hükümet üyesi yok Mecliste. Önceki gün Mecliste ANAP ikıidarsızlığının ana nedeni bu. Doğrusu, uzun ince yoldan ANAP'a geçen Kâmran İnan iyi ki konuşmadı. Ne diyecekti, aklına, mantığına ters düşen bilinen bazı görüşlerini söyleyebilecek miydi?.. Silah konusunda tek kaynağımız A BD, bu ülkeyle ilişkilerin başladığı ilk günlerde ucuza gitıik, VVashington, Türkiye'yi fazla ciddive almıyor, diyebilecek miydi?.. ANAP iktidarı, hele özeleştiriye aınan vermeyen Özal politikaları, bu denli duyarlı bir konuda bazı gerçeklerin söylenmesine izin vermez, buyolda davrananları ister milletvekili olsun, ister gazeteci ya da bürokrat, yazar kara defterine, gününü göstereceği zamanı bekler. İnan, bunları bilmez mi? Öylesine sinmiş ki "korku" ANAP'a, bir grup toplanıısında bir milletvekili çıkıp kürsüye Özal'ın sağlığı üzerinde basında görülen kimi haberlerin iç yüzünü, gerçeği soramıyor. Koridorda fısıldaşıyorlar, yüzleri asık, hükümet üyelerinin özal'ın "bomba gibi" olduğunu söylemeleriyie yetiniyorlar. Ama çark dönüyor. Keçeciler dış politikayı yönlendiren konuşmalaryapıyor, Bülent Akarcalı, Ibizden olanlarla olmayan Avrupalı parlamenterler listesi yayımiayıp şimşekleri üzerımize çekiyor, devlet bakanları bazı ülkelerle dış sorunları yürütüyor, Dışişleri Komisyonu Başkanı ANAP'lı Fethi Çelikbaş'ı bulabiUrsen bul, Dışişlerinin yetenekli kadrosu 'İkinci sınıf bakanlık " durumuna düşmenin bunıkluğu içinde, nitelikleri yadsınmaz Halefoğlu 'nun bunca gelişmeyi hoşgörüyle karşılamasmı, bakanlığı bırakmadan işleri yurütmekle eşdeğerde bulduğunu söyleyenler var kuliste. Var, var olmasına da işierin kör topal yürümesini olumlu gözle değerlendirmek isteyenler pervasız ortalıkta geziniyor. Genç gazeteciler "gidişata" bakıp ateş püskürüyor, orta yaşlısı "Idare et" diyor, yaşlısı "Çelebi, devlet yönetimi dediğin bizdt böyle olur" diye işleri alaya alıyor. Muhalefet çıkmış kürsüye, Türkiye'nin gelecek yıllarını bağlayan SEİA anlaşmasıyla ilgili tartışma açalım diyor. Meclis çatısı altındaki "hoşa giden bu sesleri" dinleyerek, siyasal yaşamımızdaki son iktidarı tüm serencamıyla izleyerek, geçinip gidiyoruz. Hep birlikte, aynı teknenin içinde yuvarlanıp gidiyoruz dostlar... Kadercilik sinmiş topluma, ne edersın!.. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı I. Sayfada) le bir anlaşmayı imzalamayız" diyerek repkısini açıkça dile getiren Halefoğlu, daha sonra bu gorüştine yaygınlık kazand.nyor. Haııa, resmi bir açıklamasında, "Anlaşma süresi iki yıldan fazla olamaz, biz bu süreyi daha fazla uzaımamakıa kararlıyız" diyor. Buna rağmen, Başbakan Özal, "Olmaz, bef yıllık olacak bu anlaşma" diye basurınca, Halefoğlu boynunu büküyor ve söylediklerini unuıurcasma, "beş yıllık anlaşmayı" ımzalamak üzere yartn A merika 'ya gidiyor. İşin ilginç yönü, önceki gun Millet Meclisi'nde muhalefet parrileri SEİA'ya dönük "genelgöriişme" ısleminde bulunduklan ve kürsüden "Özal'ın dış politikasını ve bu arada Halefoğlu'nu" cleştirdikleri halde, ne tek bir bakan ne de tek bir ANAP milletvekili çıkıp dış politikayı ve Halefoğlu'nu savunuyor. "Neden böyle oldu" diye, olayı ilgiyle araştırırken, bir bakıyorsunuz, "ANAPgrubundan Dışişleri Bakanlığı'na yönelik belli bir vurdumduymazlıkla " karşılaşıyorsunuz. ANAP'ın kendi ıç kulisinde "kimsenin çıkıp eleştirilere yanıt vermeyeceği" acele tezgâhlanııuş.'.. Özal'a değil, Halefoğlu'na bir lavır olmak uzere!.. Oysa ANAP grubu bilmiyor mu ki, "dış politika tümüyle"Özal tarafından yürüıülüyor. Son üç yı/da bunun çok örneği var. Ancak bu "tezgâh", elbeıte HalefoŞlıı'nun sorumluluğunu azaltmıyor. Hatta, Cumhurbaşkanı Evrenin orıaya koyduğu lavırdan sonra, daha da artıırıyor. Halefoğlu, SEİ.4*17 ımzalamak uzere ne zaman Amerika'ya gidiyor?.. Amerıkan Temsilciler Meclisi'nin gündeminde "Ermeni Soykmm Tasarısı" yer almışken.. Anıerikan Kongresı, Ankara'ya donerek "Türkiye Ermenilere karşı bir soykırımma gîrmiştir" diyor. Bu lasarıyı siyasal bir karar huline getırmek amacıyla ciddı adımlar atıyor. Aynı dönemde Halefoğlu, M'ashingıon'a uçarak SEİA'ya inıza alıvor.' Dolayıstyla, orıaya ilginç bir lablo çıkıyor. Cumhurbaşkanı Evren, "Bu tasart varken ben Amerika'ya giımem" diyor. Basbakan Or.al. heikı Evren'm lavrını "gormezlikten gelmek isıeyerek ", Halefoğlu 'na "Cil, imzala" diyor. Halefoğlu ise, "Dışişleri Bakanı" olarak kendi goruşünun lersıne, gidıp imzalıyor!.. Inanmadığı bir mettıe ımza atmuk, bir Dışişleri Bakanı'nı yatuiuınıyor mu:.. Dış politikada tıkanıklık kendini bir başka alanda daha gösteriyor. Yunanislan, Ege Denizi'nde "kendi karasulan dışmda lam iki yıldır petrol anyor". Türkiye Cumhuriyeti Devleıi, Özal'ın yönetimindeki istihbaral kaynakları bu olaya "tam iki yıl se.rirci kalıyor" Evet, lam iki yıl!.. Özal Atina'ya zeyıin dalı uzaıırken, elin oğlu yanı başımızda, kendi karasuları dışmda ve uluslararası anlaşmalara aykırı olarak petrol anyor. Özal ne yapıyor?.. Aramaları gormezlikten geliyor. Fatura yeniden Halefoğlu'na çıkıyor. Halefoğlu olayı oğreniyor, ama boynunu yeniden büküyor! Özal'ın "kendi yürüttüğü, faturasım ise Dışişleri ne çıkartnğı" bir başka olay, Avrupa Parlarnentosu'nda gözleniyor. Tıpkı Atina'ya olduğu gibi, Fransa ile "Dostluk münasebetlerimiz yeniden gelişiyor" diye deıneç üslüne deıneç pallatuğı bir dönemde, Özal'ın "yakın dostu, Fransa Başbakanı Chirac" Avrupa ParlamenıoSÜ 'nda Fransız parlamenterlerinin "Ermeni tasarısını" yeniden canlandırmasına ses çıkarmıyor. Siyasi Komisyon "Türkiye, Ermeni azınlıkların haklanna saygı göstermelidir" yolunda karar çıkarlıyor. Öyle bir karar ki, Türkiye 'yi, sanki Batıda "yeniden vesayet altına alma" çabaları horlluyor. Özal. "bazı büyük yatırımları Fransa'ya vermeyi" planlarken, Fransız parlamenlerleri "Ermeni tasarısını" yeniden pişirip gündeme getiriyor. Bu da "Özalvari dış politika" oluyor. Komşularıınızla sorunlann birı biliyor, diğeri başlıyor Örneğin, Suriye kaynaklarına göre, Sam'a vönellilen son eleşıirilerin hıçbirıni "Dışişleri Bakanlığı kanıtlayamıyor". Çiınku, devleıin isıthbaral kaynakiarından Dışişlerme yeıerli bilgi akmıyor. Halefoğlu güç durumda kalıyor. Ama yine sesini çıkarımıyor!.. Dışarda bunlar olup biierken, içerde Başbakan Özal, Dışişleri Bakanlığı'nın en önemlı işlevlerinden biri olan "AET ile ilişkileri" Haiefoğlündan kopararak yeııı Devler Bakanı Ali Bozer'e bağlıyor Halefoğlu 'ndan yine ses yok.'.. Halefoğlu'nun bü konularduki görüşlerini almak isıerseniz, kendisi "ya yoktur", ya da size "divan edebiyatından okuyacağı şiirlerle" karşılık verir. Dış polilıkada damguyı Özu! vuruyor. Perde arkasmdan lumuyle kendisi yonlendinyur. Ortada ise. Halefoğlu görumıyur. Ama Halefoğlu okııduğu şiirlerle durumunu acuba ne kudaı kıırlarub'tlivor?.. (Baştarafı 1. Sayfada) den Sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer aras.ndaki koordinasyon konusunda soru işarelleri yarattı. Vahit Halefoğlunun önceki gün AET ülkelerindeki büyükelçilerle yaptığı toplantı için Dışişleri Bakanlığı, Devlet Bakanı Ali Bozer'e "Katılmanıza gerek yok. Çünkii AET işlerini görüşmcyeceğiz" diyerek Bozer'in toplantıya katılmasını engellerken, sonradan toplantıda AET konularının görüşülmesi Prof. Bozer'in tepkisine yol açtı. Prof. Bozer, bu konuda Cumhuriyet'e "Bana toplantıya katılmama gerek olmadığı ANKARA (Cumhuriyet Büsöylenmişti" dedi. rosu) Cumhurbaşkanı Kenan Yakın bir tarihte Avrupa EkonoEvren'in başkanlığında önceki mik Topluluğu'na tam üyelik başvugün yapılan Bakanlar Kurulu rusuna hazırlanan Özal hükümeti, toplantısı sırasında Başbakan başvuru öncesi hazırlıklar çerçevesinTurgut Özal Evren'i telefonla de, Türkiye'nin AET başkentlerindearadı. Özal Evren'e "ay sonunda ki büyükelçilerini strateji belirlemek amacıyla danışmalar için merkeze çagelecegini" söylerken Evren, ğırmıştı. Dışişleri Bakanlığı'nca geBaşbakana "sağlık dileğinde" çen hafıa yapılan açıklamada da iki bulundu. gün surecek toplanııda "TürkiyeCumhurb'aşkanı Evren, topAET ilişkilerinin uzun vadeli gelecelantı sırasında bakanlara aldığı ğinin topluca değerlendirileceği" benotlarla ilgili bazı sorular > önelt lirtilmişti. ti. Evren'in sorulan arasında dikAlınan bilgilere göre Dışişleri Bakat çeken iki konunun şunlar olkanlığı, prograrru hazırlarken, büyüduğu belirlendi: kelçilerin çarşamba günü (önceki Evren yaklaşık yedi sekiz aygün) Halefoğlu'nun, perşembe (dun) dır hassasiyetle üzerinde durdude Prof. Ali Bozer'in başkanlığında toplanmaları yönünde göruş bildirğu bir konuyu Bakanlar Kurulu'di. Dışişleri, Ali Bozer'e Halefoğlunun gündemine getirerek "Fonnun ilk gün büyükelçilerle yapacağı ların denetlenmesi ile ilgili çalıştoplamıda Türkiye'nin AET ülkelemalar nasıl devam ediyor?" diriyle ikili ilişkilerinin değerlendirileye sordu. Cumhurbaşkanı Evren ceğini bildirdi. Prof. Bozer, bunun "fonların denetimi" ile ilgili önüzerine önceki günkü toplantıya ce Başbakan Özal ile ikili görüşgitrnedi. melerinde birkaç kez görüşleriAncak, Halefoğlu'nun önceki gun ni aktarmış, sonra da kendisine büyükelçilerle yaptığı toplantıda Çankaya'da verilen ekonomik bir ağırlıklı olarak TürkiyeAET ilişkileri ele alındı. Halefoğlu. buyukelcibrifing sırasında "fon deııelimilerden TürkiyeAET ilişkilerini uzun nin yasal hale getirilmesini" isdönemlı bir perspektif içinde değertemişti. Bunun üzerine hükümet lendirmelerini istedi. Büyükelçiler. bundan üç hafta kadar önce bu tek tek söz alarak. Türkiye'nin ve yönde hazırladığı tasarıyı MecTürkiyeAET ilişkilerinin bulunduklise göndermişti. lan merkezlerden nasıl algılandığını Önceki gün Evren'in yeniden anlattılar ve bu arada demokrasi ve ayn\ konuyu vurgulamast üzeriinsan hakları alanlanndaki eleştırsl ne Başbakan Vekili Kaya Erdem havanın sürdüğüne dikkat çektiler. tasarının TBMM Genel KuruluHalefoğlu'nun başkanlık ettiğı toplantıda Ali Bozer'in bulunmayınun gündeminde olduğunu şı, önceki gün başkentteki siyasi ve bildirdi. diplomatik çevrelerde çeşitli söylenEvren'in Bakanlar Kurulu toptilere yol açtı. Dışişleri çevreleri ise, lantısında üzerinde durduğu önceki akşam Prof. Bozer'in katılikinci konu "anayasa gereği çımayışının nedenini açıklarken, "Biz kartılması gereken yasalar" oldu. kendisini davet etmiştik. Sayın Bozer Evren bu yönde Adalet Bakanmazeret belirterek toplanlıya kalıllığı'nda hangi çalışmaların yürümayacağım söyledi" şeklinde konuştüldüğünü sordu. Ayrıca "Ceza muşlardı. Yasası ve Medeni Kanun ile ilgiOlayın perde arkasında başka neli çalışmaları" sordu. denlerin bulunduğu dün Devlet Bakanı Prof. Bozer'in Cumhuriyet'e Adalet Bakanı M. Oltan Sunyaptığı açıklamayla ortaya çıktı. Bogurlu Medeni Kanun ile Ceza zer, kendisine yönelttiğimiz "Dünkü Kanunu yeni taslaklarımn hazırtoplantıda hazır bulunmayısınız >alandığını, anayasa gereği hazırdırgandı. Neden katılmadınız?" şeklanması zorunlu yasaların da lindeki sorumuzu yanıtlarken, şunüzerinde ealışıldığını bildirdi. ları söyledi: "AET başkenllerindeki büyükelçilerimi/le yapılacak değerlendirme toplantılarının programını Dışişleri (Baştarafı 1. Sayfada) Bakanlığı düzenledi. Dışişleri Bakanyonetimi. Turki\e dahil bazı ülkeler lığı. bana ilk gün Sayın Halefoğlu'için 1987 dış yardım bütçesinde bünun başkanlığında yapılacak toplanyük oranda kesimiye gidilmesi üzetıda TürkiyeAET ilişkilerinin görürine yılbaşında toplam "58 milyon şülmeyeceğini. bu ülkelerle ikili ilişdolarlık ek yardım talebinde bulunkilerimizin ele aiınacağını belirtli. Dımuştu... Türkiye'ye 1987 bütçesinşişleri, çarşamba günkü toplanlıda de askeri yardımın, yönetimin başön bilgi verileceğini, asıl loplanlının ta istediği 820 milyon dolardan ise bugün(dün) benim baskanlığımkongrede 490 milyon dolara inmeda >apılacağmı kaydetti. Dışişleri Basini göz önune alarak söz konusu ek kanlığı. dünkü luplanlıda ikili ilişkiyardım talebinde bulunan Reagan ler görüşüleceği için benim katılmayoneıimi, Yunanistan için ek yardım mın gerekmediğini bildirdi. Ben de isıememıştı... Kongrede özellikle Yubu nedenle katılmaya gerek görmenan lobİM, 10'a 7 oranını bozacağı dim." gerekçesiyle Türkiye'ye ek yardıma Prof. Ali Bozer, önceki günkü topkarşı çıkmıştı. lantıda TürkiyeAET ilişkilerinin ele Ödenekler Altkomisyonu'nun kaalındığının ortaya çıkması karşısınrarı doğrultusunda ne Türkiye ne de da herhangi bir yorumda bulunmaYunanistan 198" bütçesinden ek asmayı tercih etti. Ancak. Prof. Bo/.erkeri yardım alabilirlerken iki ulke in Dışişleri'nin tutumuna "içeriediği" arasında 10'a 7 oranı da pratikıe bir vc "Dışişlerinin gündemi değişlirdikez daha korunınus olmakıa... ği ve böylelikle '.edbirsizlik >aplığı" Ödenekler komisyonu lümü bağış görüşünü taşıdığı guvenilir ka\nakıııteliğinde olan ek askeri yardım palarca ifade edildi. ketini \ :ıh. v Türkiye değil tüm ülkeOıe yandan, AET büyukelçileriyler için reddeılerken Kilipinleri bunun le duzenlenen daniiiııa toplatuılarıdışında bıraklı \e Filipinlere 50 milnın ikinci^i, dün bu kez Prof. Ali Boyon dolar ek yardımı kabul etti. Kozer'in başkanlığında yapıldı. Dışişleri mUyon Orta Amerika ulkeleri için Bakanı Vahit Halefoğlu, Bozer'in 300 milyon dolarlık ekonomik ek başkanlık ettiği dünkü toplantıya kışardım talebini onaylarken, uluslasa bir süre için katıldı, daha sonra rarası yardırn kuruluşlarına \erilmesj toplantıdan ayrıldı. Bozer, toplantıistencn ek fonlan redüetli... nm açıhşında büyükelçilere hitaben Evren bakanlara sordu: Fonların denetimi ne oldu? Suriye: Sınır (Baştarafı 1. Sayfada) Suriye'nin Ankara'daki Büyükelçisi Abdül Aziz ElRifai pazar günü Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak, sınırda meydana gelen olaya dikkati çekilmiş ve Suriye hükümetinin sınır guvenliği konusunda gereken önlemleri alması istenmişti. Diplomatik çevrelerden alınan bilgilere göre. Suriye hükümeti Ankara'nın bu girişimine 48 saat sonra yanıt verdi. Suriye hükümeti, diplomatik kanallardan ilettiği yanıtta, sınır bölgesinde yapılan incelemeler sonucunda. Nusaybin'deki saldırıyı gerçekleştiren PKK militanlannın Suriye'den yola çıktıkları ve saldından sonra yine Suriye'ye döndüklerini doğrulayacak herhangi bir ize rastlanmadığını belirtti. AKBULLTL'N DEMECİ ŞAM'DA RAHATSIZLIK YARATTI Bu arada, Dışişleri Bakanlığı'nın pazar günü yaptığı girişimin kamuoyunda Suriye'yi suçlayan bir görüntü kazanması ve hemen ardından İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut'un isim vermeksizin Suriye'ye yönelttiği uyarının tonunun Şam'da rahatsızlığa yol açtığı haber veriliyor. İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut, olaydan sonra yaptığı açıklamada isim vermeden Suriye'ye şu mesajı vermişti: "Bu tür davranışlar nereden gelirse gelsin. mutlaka cezalandınlacaktır. Bunun örneklerini geçtiğimiz günlerde verdik. Gerekirse aynı şekilde davranacağımızın komşu ülkeler tarafından bilinmesinde yarar vardır." Akbulut'un gerekirse Suriye'de de bir operasyon düzenlenebileceği imasını satır aralannda gizlediği bu mesajımn, Şam'da ciddi bir rahatsızlığa yol açtığı haber veriliyor. Alınan bilgilere göre, Şam, Akbulut'un sözlerinden duyduğu rahatsızlığı diplomatik kanallardan Ankara'ya iletti. Dışişleri Bakanlığı, olayla ilgili olarak yaptığı açıklamamn Suriye'yi suçlayan bir hava yaratması üzerine ikinci bir açıklama yaparak, "Suriye Büyükelçisi'nin bakanlığa çağrılmâsımn bu ülkeyi suçlamayı aınaçlamadığını " belirtmiş ve havayı değiştirmeye çalışmıştı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yalım Eralp de dun düzenlediği basın brifinginde, son zamanlarda artan bölücü saldırılar karşısında, Suriye'nin Türkiye ile sınır guvenliği konusunda işbirliği yapma isteğini dile getirdiğini açıkladı. Eralp, Ankara'daki Suriye Büyükelçisi Abdülaziz El Rifai'nin, Türkiye'nin konuyla ilgili hassasiyeti karşısında sınır boyunda eldeki bütün olanakları seferber ederek güvenlik önlemleri alacakları konusunda Ankara'ya güvence verdiğini söyledi. Eralp, El Rifai'nin önceki gün Dışişleri Bakanlığı'na yaptığı "dostluk ziyaretinde" konunun ayrıntılı olarak görüşüldüğunü belirtti. Eralp'e göre, ziyaret sırasında El Rifai ortak sınırda yeterli güvenlik gücu bulunmadığına dikkat çekerek. bunun "bir güvenlik boşluğu" oiuşturmuş olabileceğinı söyledi. Uçgünde (Baştarafı l. Sayfada) günden beri de hastanedeki odasına kapanarak dışarı adımını atmamıştı. Aslında daha önce yapılan açıklamalarda Özal, otele geçmeyecek ama çahşmalarını hastanede sürdürecekti. Bu gelişmeler hastanede kendisini izleyenlerce, Özal'ın sağlığında birtakım olumsuz gelişmeler olduğu yolunda söylentilere yol açmıştı. Geçen pazar günü de vizite günü olmamasına rağmen akciğer filmi çekilmişti. Aynı işlem dün tekrarlandı. Başbakan Özal'ın basın danışmanı Can Pulak. röntgenin "önemli bir şey olduğundan değil, rutin bir işlem olarak yapıldığım" öne sürdü. Röntgenden sonra Özal ve beraberindekiler Houstonlu petrol milyarderi Ed Hudson'un evinde verilen yemeğe gittiler. Yemeğe Özal'la birlikte Dr. Michael DeBakey, eşi Semra Özal, oğlu Ahmet Özal, danışmanları ve Dr Cengiz Aslan katıldı. Başbakan, sağlığı ile ilgili konularda sorulan sorulara "Dün yaptığım açıklamada her şeyi izah ettiğimi zannediyorum. dolayısıyla yeni bir şey yok" karşılığını verdi. Başbakan Özal, yarın da bir "tele konferans" düzenleyecek. "Tele Bakanlar Kurulu" toplantısının aynısı olacak olan toplantıda seçilen gazeteciler Özal'a sorular sorabilecekler. Toplantı, TV'den de naklen vavımlanacak. Kongre Sözleşmeli (Baştarafı I. Sayfada) li personel yapılan 396 kişiyi Havalş Sendikası'na üye yaptığını açıkladı. Bunun üzerine söz alan Önder Aker. yasa gücündeki kararnamenin 41. maddesinin 2. fıkrasında yer alan maddeye göre sözleşmeli personelin yalnızca toplu iş sözleşmeleri kapsamına alınamayacağı ve bunlara toplu iş sözleşmeleri ile hiçbir ayni ve nakdi menfaat sağlanamayacağının hükme bağlandığını anımsattı. Aker. bu durumda sözleşmeli personelin sendika üyesi olamayaeağına ilişkin kararnamede bir madde bulunmadığını vurguladı. Bu durumda Ekonomik İşlcr Yüksek Koordinasyon Kurulu'nun sözleşmeli personel rejimi ne, bu kadroların sendikaya üye olamayacakları yönünde bir hüküm koyması. 233 sayılı yasa gücündek\ karaı namcvc avkın oluvor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle