29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 2 ŞUBA T 1987 Ne Yapsak?.. eleştirj okları atıldı. Kamuoyunun haber alma hakkının çiğnenmesine ya da kasıtlı bir biçimde yanlış yolda oluşturulmasına dönük örneklerle demokrasi arasındaki çelişkiler sergilendi. Bu arada bir Amerikalı meslektaş, şu soruyu yöneltti: "Bunce yıldır bunca olay yaşadık. Acı tecrübelerden özelllkle demokratik ülkelerde yönetimlerin dersler çıkarması gerekmez mlydi? Oysa ne yazık kl bu olaylar hâlâ devam ediyor, neden?" (Baftarafı 1. Sayfada) 175. madde nasıl değişecek? getirdi. Güldüm. Bu gibi olaylar nedense Batılı meslektaşlarımıza şaka gıbı gelıyor her zaman. Davos gıbı şırın bir kayak merKezinde, bir pazar sabahı, şömınede yanan odunların çıkardığı çıtır çıtır sesler arasında nefıs kokulu kahvelerimizi yudumlarken, bu konular üzerinde yüksek sesle duşünmek de belkı bir "şaka"öır, kımbilır... Ama dün bir isviçre gazetesinin bir köşesine sıkışmış bir haber, hiç de "şaka" değildı. Şili'de Garcia Marquez'in 15 bin kitabı yakılmıştı. Nobel Edebıyat ödülü sahibi bu Kolombiyalı yazarın Şih'dekı diktatörlüğü konu alan romanının adı "Mlguel Littin \eraltmda" DSP'nin formülü fazla parlı larafından belırlenebıleceğını soylcdı Korkmaz 175 ıle ılgılı yeııı önerısı konusunda şunları söyledı "Anayasa degişikliğinin kolaylaştınlması gerekli. Ama, degi^ikliği yıude 51 o> polansiyellne sahip olan parti ya da partiler yapmalı. Bugunku sistemde Meclısle salt çogunluk olan 201 oyu saglayabilen parlinin vaıandısta yuzde 51 oyu yok. ANAP yuzde 33 dolayında oyu olıııasına ragmen Meclisle buyuk çı>gıınluga sahıp. Anayasa deglşikliginin genel seçimde yuzde 51 oy almış bir parti ya da partiler larafından yapıldıktan sonra referanduma gidilmesi daha doftrıı. Yu/dr 51 oy polansiyeli lek bir parti larafından saglanabilecegi gibi, daha fa/la partinin işbiriigi ile de saglanabilir. Aslında seçim sısleminde koklu degisiklikler yaparak 201'iıı yuzde 51 o\ polansiyelini temsili saglanmalı. Meclisle sall çogunlugu saglavan parli vatandaşın oyunıııı da sall çogunlugunu almalı. Seçım sısleminde yapılacak degisiklik ile Meclis arilmeligi ve valandaşın oyu arasında denge saglanmalı. POLJTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Yanıt, bir Batı Alman meslektaşımızdan, haftalık "Dle Zelt" gazetesının Genel Yayın Yönetmeni Theo Sommer'den geldl: "Belki de politikacılar ile bürokratların öğrenme eğrlleri hayll düzdür de ondan..." Gülüştük. Hepimize bir pazar sabahının tabii mahmurluğu çökmüştü. Kimileri rahat koltuklarda kaykılmışlar, fark ettirmemeye çalışarak hafiften kestiriyorlardı. Gözkapaklarını denetim altında tutamayanlar arasında doğrusu ben de vardım. Konuşma sırası bana geliyordu. Uzun ve ciddi bir nutuk atmanın meslektaşlarıma karşı hele böylesine bir ortamda insafsızlık olacağı açıktı. Onları neyin canlandırabileceğini düşünürken bir anda ampul yandı. Ve anlatmaya başladım: "Siz hiç 'mavi' rengln basında yasaklandığını duydunuz mu? Ben yaşadım. Evet evet, 1982'de ülkemde anayasa referandumu öncesinde 'hayır' oylannın rengi olan 'mavi'n/n telaffuzunu askeıi yönetim bir telefonla yasaklamıştı..." adını taşıyormuş O kadar uzağa gıtmeye gerek yok diyebilirsiniz. Haklısınız. Ülkemizde o kadar çok örnek var ki... Oaha geçen cuma gunü, Cumhuriyet'in dördüncü sayfasındakı bir habersaklanan Can Yücel şöyle dıyordu: "Devletin ülkesı ve milletiyle bölünmezllğini şıır kasetı ıle bozup vatan haini durumuna 1 geldık. Engizlsyonda bile 'Sen cadısın derler, ama ardından, vazgeçiyor musun?' dlye sorarlar " de, "Sesini Kaybetmeyen Şiir" adlı kasedi ya Ne yapsak? Evet, ne yapsak da demokrasıyı, hak ve özgürlükleri ülkemizde tam anlamıyla geçerli kılabilsek? Bu soruyu Melih Cevdet Anday, cuma günü ikinci sayfamızdaki "Osmanlı'nın ve Turk'ün kimliği" başlıklı güzel yazısında sormuş: "Türk'un kimliği, Osmanlı kimlığinın az ya da çok etkisi altındadır dıyebılırız. Kader, tevekkül, inanç, şüphe etmeme, olana rıza... Herkes bir anda yerinde şöyle bir kıpırdandı. Birbirlerine bakıştılar. Bir yabancı mesleknuz ya" diyerek hayret dolu tepkisını dıle taş, "Mr. Cemal, bizimle dalga geçmiyorsu Ne yapsak?" Herhalde "olana rıza" göstermekten vazgeçmek bu konuda ilk adım olmalıdır. Ifasaklar için (Baştarafı I. Sayfada) nuz. Yunanislan AET'nin uyesi oldufcuna gore Papandrcu'nun bu tavnnı nasıl degcrlendiriyorsnur? ÖZAL Evel gördüm Hatta bana dün Selim Egeli Davos'tan telefon ettı ve haber verdı, böyle konuştuğunu. Papandreu'nun böyle tepkı göstermesı norınaldır. Şımdi oradakı topluluğa bakarsanı/, böyle bir toplulukta başka lürlıı konusmasını zaten beklemezdım. Ama Yunanislan'ın velo hakkı var AE'l'de... ÖZAL Kııme Papandreu'nun arkasına saklanmaz AFT gıbı bir toplulukta yer alan büyük devletlere Papandreu'nun arkasına suklanmak yakiiinaz. Vcto hakkı var, ama arzu ederlerse Avrupalı devletler, Papandreu'yu susturabilırleı O zaman Papandreu neden boyle konusuyor sizce? ÖZAL Ben onun psikolojık ya pısını bilıyotuııı Böyle bir toplulukta, dedığim gibı başka türlü konuşmasını beklemem zaten Varııı Amerika'ya gidiyorsunuz... ÖZAL Bıldığınız gıbı bir gö/ amcliyatı geyırmı&tım. Bunuıı yeııı deri kontrolden geçmesi lazım. Aynca bir de genel sağlık kontrolünden geçmek istıvorum. Bu arada biliyorsunuz, Kanuni Sultan SUleyman sergısı açıldı Bütün bunlar bir araya geldi, gıtmiiken Başkan Reagan'la da görüşmenın faydalı olduğunu düşündüm. Başkan Rea)>an'dan randevu almak bira/ güç mu oldu? ÖZAL Hayıı, başvuru noınıal kanallardan yapıldı Büyükelçı Şukru Elekdag turatından gerçökle>tırıl4i. Ba^kan Reagan bmm ba^vurumuz sırasında amelıyat oldu, o ne denle tam göruşme tarıhı lespıl cdeıtıedik. Yoksa randevu talebımız he mcn kabul edıldı Buskan Reagan' ın sağlığına kavuşmasından sonra da 5 şubat tarıhı kararlaştırıldı Reagan'la goru^me gıindeminlzde neler var? ÖZAL lkılı ılışkilerı göruşecegiz. Kısa bir süre önce Amerıka ıle bir anlaşma yaptık Su her ne kadar >nla?ma iyi deglldir' görü^Unü savunuyorsanı/ da, bız iyi bir anlaiiııa yjaptığımız kanddtındeyız. Gundemde Tıırkiye'nin AtT Hişkileri de var mı? | ÖZAL AET ıle aramudakı meseleyı de görüşürüz. Ayrıca üç bakanla görüşeceğım. Kongrenın öndc gelenlenylegörüşeceğım. Belkı kımse tarkında dcğil, ama aslında çok önemli bir gezıye çıkıyorum. 1 Sayın Başbakan Amerika'ya giderken blra/ da psikolojik kunulara jgefelim mi? OZAL Pekı, sorun bakalım. Partide ve kabinede degişiklik konusunda bir açıklama yapabilir misiniz? ÖZAL Bakıyorum sızler her gün çeşıtli tahmınler yürütüyorsunu/ Şımdı sıze bir şey söyleyeyım Gerçı yetkı aldık değışıklık ıçın, ama nc partide, ne kabinede hıı, değıjıklık yapmayabılırız de. O zaman neden yelki aldımz? ÖZAL Yetkı aldık, bakalım bcklcyın. Her /^nıan sürprız olabılır. Anayasanın de£işikli£i ve 175. maddenin dcği^lirilmesi ile ilgili tartışmalar yeniden yogunlnşlı. OZAL Bakın ben gevenlerdc InönU'ye söyledım bir dü^ünde Keııdisı dıyor kı, 'Anayasayı üzal'a leslim etmeyiz' Ben de dıyorum kı, benden bu kadar korkmayın önce 17î'ı değışlırelım Ondan sonra ge çıcı 4 maddenin, yanı sıyası yasakların kaldınlması ıçın hemen referanduma gıdelim Hem de bu yıl, yanı bıı kaç ay ıçınde. Neden 175. madde uzerinde bu kadar ısrar edlvorsunıı/? ÖZAL Anayaianın bızden son rakı ıklıdar lardlından değı^tırılme sansı kolaylaşmış olur. Zaten benım fnönd'ye de söylcdığım bu Kım ık tıdara gelırse, ben gelırsem ben, sen gelırsen sen, anayasayı değıstırme şansını kulldiımış olursun, çunkıı anayasaların Uçte ıkı çoğunlukla dcğışmesı, geçmiite de görülmıiitıır kı, çok kolay değıl Bunun örnekleıı var. 175 'le çok ısrarlısınız? ÖZAL bvet ıkı gayem var Bı rıneısı 175. maddenin değı>tırılmesı, anaya&a değışiklığını koldylaşltrıyor Dıyelim kı, ben scçımden sonıa yu/ de 45'le ıktıdar oldum Anayasayı değıştırmek ıçın referanduma başvurup, halka gıttığım zaman karşımda, yanı halkta yüzde 55'lık bıı çogıınluk var Ben yıızde 45'e güvenıp kdi şınıda vuzde 55 çoğıınluk vdiken anayasa değışıklıgı ıçın halka nasıl gı debılırım? Halbukı şımdı 201 çoğunlııkla anayasa değışıkliğını sağlayıp halka gitmek, hem ıktıdarın, hem de muhalefetin ışını kolaylaştırır. Şimdı bugün 175. maddenin değıstırılmcsı ıçın ^ansınız var, ama yarın olmayabılır Ben unun ıçın SHP'ye dıyorum kı, gelın bu şansı kullanalım tkinci gayeni/ ne? ÖZAL Anayasanın geçıcı 4 maddesınde sıyası yasaklar var Bıı yasakları bız koymadık Bı/ım ıktıdarla ılgisı yok Şımdı hem bıı Met lıse 'devrim muhafızlan' dıyorlaı, hatta 'Bu Meclis gayrımcşrudur' de meye bile getıriyorlar, hem de bu Meclisin kendı koymadığı yasakların kaldırılmasını yıne bıı Meclısten talep edıyorlar Lğer konu yasakların kaldırılması ıse, ben dıyorum kı, 'Gelin sizi halkın kurşısında ve halkın oylanyla lemi/e cıkaralım' 175 maddeyı değıstırelım vc geçıcı 4 maddenin k.ılılırılınası ıçın hemen re feranduma gıdelmı Diger partiler bunu kabul elmiyor... OZAL Benım DSP'ye anlatlığım ışte budur. Karakaş'la bunu konuştuk. Dığerlerı aslında ne Erddl Inönü, fccevıt'ın yasağının kalkmasını ıstıyor, nc de Doğrıı Yol Partısı Denıııel'ın yasağının kalkmasını ıstıyor. Onlar, kendı koltukları gıder dıye korkuyor Değışıklığe karşı çık malarının altında yatan bu Bunu gerçeklen inanarak mı söyluyorsunuz, yuksa diger partileri lahrik elmek için mi bir politik manevra yapıyorsunuz? ÖZAL SHP çözülüyor. Taban dan başkalaıına da gıdıyorlar, hai ta bıze de gelıyorlar. Klasık C'HP'lıler bize gelmeye başladı Yasaklar kalkarsa, iki taraf da daha çok çö zülebıleceğınden korkuyor, çunku DYP'den bıze gelen var. Bir de yasakların otesinde seçün zamanında yapüan kumıynulardan kaynaklaııan mahkumiyel kararlan orlaya çıkmaya başladı. Bu kunuda sizin tulumunuz ne olur? ÖZAL Lğcr bu anayasa dcğışikhğını yaparsak, Yargıtay mahkumıyet konusunda karar vermeden bu mahkumıyetler ortadan kalkmıs olur. Ya bu degişiklik olma/ ve Yargılay mahkumiyel karannı onaylarsa o zaman sı/in lulumunuz ne nlur? ÖZAL Yargıtay'ın elını bu kadar çabuk tutacağını zannelmctn Çok leşekkur ederinı Sayın Başbakan, size iyi yuleuluklar diliyorum." Suriye ile (Baştarafı 1. Sayfada) 15 kın kadar uzakhkta bulunan doğal gaz rczcrvlerinın işletılmesıne ve çıkarılan doğal gazın ünemlı bir bölümünu almaya talıp oldu Bu çer çevede Surıyc yönetımı ıle anlasan Amerıkan Marathon Şırketı ıle lcmasa geçen Türk Petrollerı Anoııım ()r lakhğı (TPAO) yetkılilerı, projeye ortak olma nıyetlerını duyurdular Ancak, bu girişım henü/ Sıırıye yö nctımı nezdınde tekrarlanmadı Surıye nezdınde resmı bir gırışım ıçın ıkı ıılke arasındaki polıtık tansıyonun bırazdüşmesının beklendığını belıı tcıı hükümete yakın bir kaynak, "Sııriye'nin de dogal gazını salabilecegi başka bir ulke yok. O nedenle projenfn başarı şansı çok yuksfklir" dedı 1 ürk yönetımının Surıye'den alı nacak doğal ga/a karşılık su saınıayı önermesı bekleniyor UlusUrara sı anldsmalara göre Surıye'ye sanıyede 500 metreküp su bırakan Türkıye'nin bu miktan yine saniyede 700 metrekupe çıkarmasının yolları ara nıyor. Sulama teknolojısınde gıdılecek bazı değışıklıkler ıle amaçlanan tasarruf sağlanabılırse, Urfa Tune lı'nden sııııra kadar uzanacak bir bo ru hattı ıle taahhut edılen ek su miktaıırun Suriye topraklarına ıletılmes) tasarlanıyor. Sıırıye doğal gazının da yıne bir boru hattı ıle taşınması ve özellıkle Güneydogu Anadolu Bölgcsı'nde kurulacak sanayı tesıs lerınde kullanılması amaçlanıyor I ürkıye'nın uluslararası anlasma lar uyarınca Surıye'ye bıraklığı su mıklarının bu ülkenın "gereksinimini karşılamadıgı" gerekçcsıyle yakın malarına yol açtığı bılınıyor BDYDKSEH TESEKKÜR İstanbul Valisi Sayın NEVZAT AYAZ'a İstanbul Bıiyuk Şehir Belediye Başkanı Sayın BEDRETTİN DALAN'a Bakırkoy Belediye Başkanı Sayın Dr. NACİ EKŞİ'ye İstanbul Buyuk Şehir Belediye Meclisi'nin Sayın ÜYELERİ'ne İstanbul Buyuk Şehir Belediye Başkanlığı Genel Sckreteri Sayın ATANUR OĞUZ'a ve İstanbul Buyuk Şehir Belediyesi'nin butun İLGİLİLERİ'ne en içten teşekkurlerimizi sunanz. Haber Merkezi Fskı başbakan l.ııdan Bulenl Leevit, anayasa değı şıklığı ıçın "O/al lormulu"nu bcnımsedığı ve bu yü/den Ü/al ıle pa/ar lık ydplığı yolunddkı ıddıaları sıddetlc reddederek "Ö/al fnrmulune degll, ilke olarak anajasa degi>ıklıkltrini kdlaylaşlırınu ^agrısına DSI'nın kalıldığım" söyledı DSP tıencl Sck rclerı Sluri Korkma/ da bir açıklama yaparak üzal'ın anayasa değışıklıgı 11,1li "TBMM'de salt çogunluk artı referandum" önerısıııe karşı "TBMM'de en a/ vatandaşın yuzde un u 5l'inî lemsil eden v<>K ' k ile karar verilmesi arlı referandum" fornuılu nu gelırdı Bulcnt Ecevıt, DSP'nın Bornovadakı toplantısında yaptığı konuşmada, USP'nın özal'ın çağrısııid, bunu demokralık bir aıuyasa ha/ırhğı ıçın bir vesıle olarak değerlendırebılmc umudııyla kaııldığını savıındu \e "Aınav anayasa dcjjişikligini kolav laştırmaksa tek bir formıılde direnilmesin, degi$ik formuller tartısılsın" dedı Kevıt, şımdıye kadar açıkladığı gOruşleıı şöyle ö/ctledr "1. Bugunku seçim sislcınivU, bir parli, vuzde 35 oy alarak, Mecliste sall çogunluk saglayabilır. Seçmenden ancak yuzde 35 oranında oy almış bir partiyc de anayasayı kendi hıl1 digi gibi değışlirım hakkı lunınama/. Onun için, anayasa degişikligınde ılk aşama olarak Mıılisin sall çogıınlugıınıın <>\ları velcrli olacaksa, once seçim sistemi degislirilmeli ve daha adaletli hale gelirilmelidir. 2. Anavasa degişikliginde ikinei aşama olarak, eger, ıvferanduma, v.ınl balkoylamasma gidilecckse, önce loplııınsal orgutlerın, o arada sendikalann, siyasal lartışnıulanı gırıneleri onundckı engeller kaldınlmalıdır. X Anayasa degişikliginde halk katılımının tek yolu, dogrudan rct'erandum degildir. Bunun degişik yolları u/erinde de durulmalıdır. Ornegin, ba/ı demokralik ülkelerde, Meclis, bir anayasa degişikligini sall çogıınlııkla kabul edebilir; ancak aradan bir seçiın geçip, veni seçilecek Meclis de aynı degişikligi ı>na\laına/sa, o degişiklik yunırluge gırme/. Bıı durumda seçimler anayasa değışıklıgı konusunda, dolaylı bır halk ovlaması işlvvini gormuş olur. Bıı gibı demııkratik seçenekler larlışılmalıdır. 4. Bugunku Meclis velerince demokralik seçimlerle olıışmamışlır; onun için, bu Meclis, anayasa degişikligini kolavlaşlırmakİH velinmeli, fakal anayasada koklu degişikliklere girişmemelidir. 5. Anayasa degişikliklerinin kolaylaşlınlınasıyla, geçici dorduncu maddenin kaldırılıp kaldırılmaması konıısıı biribirine karışlınlınaınulıdır." Lı.evıi, aylaıdır bu görüşlcrı ayrıntılı bıçımde açıkladığı halde ga/ele yazarlarının kendı gazetelerını okıı madan ısrarla kendısının "201 oy artı referandum" dıyeıı ü/al'ın lormulünü bcnımsedığını ya/dıkl.ırından ya kındı Ecevıt, geçıcı dördıliKiı mad denın kendısınegetırdığı sıvasal hak kısıntısı ıle hıç ılgılenmedıgını hclıı terek, "Sayın Ozal'ın siyasal hak kısıllamaları konusunu neden anayasa degişikliklerinin kolaylaslınlmasına ha^ladıgını ise hiç anlamıyorııın" dedı DSP Genel Sekreierı Nuri Korkmaz, anayasa değışıklıgı ııjıı TBMM'de valandaşın en az yuzde 51'ını temsıl eden bır voğunluk ıle ka rar verılmesının daha demokralık ve gerçekçı ülacağinı bıldırerek, yuzde 51 oy çoğunlıığuııurı bır ya da bırden Pahalılık Diye Diye... Rauf Bey (Orbay) ve Fethı Okyar'ı bir kıyıya korsak, ismet Paşa'dan bu yana nıce başbakanlar görduk. Gazeteciliğimiz nerdeyse ellı yıla yaklaşıyor. Rahmetlı Egemen Bostancı sanat ve gazetecilik jübılemızın ellıncı yılını yapacaktı, ömrü vefa etmedi Bu ellı yıl ıçınde gelip gıden başbakanların çetelesıni tutmaya kalkışsak ne kadar yer alır? Bundan önceki başbakanların bır ortak yanı vardı; kim mührü alırsa halka ucuzluk sozu verırdı Geçim sıkıntısını gıdereceğım, hayatı şoyle ucuzlatacağım, böyle ucuzlatacağım, derlerdı de ucuzlatamazlardı o başka . Ama ışbaşına geldiklerinde kesınkes ucuzluktan söz ederlerdı. Halk bu sözlere kanardı da, kanmazdı da, fakat dınlerdı Başbakanlar ne kadar ışbaşında kalacaklarsa kalırlar, gunün bırınde düşerlerdı. Yenı gelen başbakanlar da göreve geldiklerinde ayaklarının tozuyla, sanki her şey unutulmuş gıbı, yeniden ucuzluk sözü verirlerdı. Bir Turgut Özal kı, iktıdara geldiğinde ucuzluktan söz etmiyor Bırakın ucuzluktan söz etmeyı, belediye seçimi, ara seçimı yapılırken de pahalılıktan, zamdan söz ediyor, gene de oy alıyor Gerçı enflasyonu bilmem nereden nereye çekeceğim filan gıbı sözler ediyor, ama halkımız onları pek anlamadığı için olacak ucuzluk sanıyor, oy verıyor, ama ucuzluğun ucunu bile görmüyor Oysa eskı günlere yönümüzü dönup bakacak olursak, hangı başbakan sıze ucuzluk yerine pahalılık getireceğim der de yerinde durabılırdı? Hiçbir başbakan yerinde duramazdı. Bir anr ingıltere Başbakanı Churchill, İkinci Dünya Savaşı yıllarında başbakanlığa geldiğinde, ingılız halkına, Size kan ve gözyaşından başka hiçbir şey veremeyeceğim, şlmdilik..." demişti Gerilim dorukta (Baştarafı I. Sayfada) bırakılması karşılığında Israıl'de tutuklu 400 gerillanın salıverılmesı yolunda öne sUrülen koşulu reddetti. Sağ kanattakı Lıkud blokuna uye Başbakan Izak Şamlr'ın sözcüsü Avı Pazner, "İlke olarak leroristlerle pazarlık elmediklerinl " söyledı lşçı Partıli Enerjı Bakanı Mose Şahal da, aynı görüşü savunarak, "Terörizmle mücadele etmek için, terörisilerin isteklerine boyun egmemek gerekir. Aksi lakdirde, teror daha da artar" dedı Bır lsraıllı hukümet yetkilisı de ABD'den bu konuda bır ısteğın kendılerıne ulaşmadığını belırterek, "Amerikalüar boyle bir şeyl bize teklif bile elmez" dıye konuştu "Kilıslın'ın Kurluluşu İçin İslami Cihad" örgulu adını ılk kez geçen halta Beyrut'ld Vu Amerikalı, bırı Hınllı 4 örgütün Uyesının kaçırılmasıyla duyurmuş, 29 ocakla da bır bıldırıyle "İ^ıbnan'a bir saldırı halinde butun rehineleri oldıırecegi" lehdıdını ılcrı sılrmusıu. Siyasal gözlemcıler, adı geçen örgütün gerçekte Iran yanlısı Şii terörist örgüt "islami Clhad"dan baskası olmadığını ve hedef şaşırtmak ıçın böyle bır ad değışıklijine başvurulduğunu iddıa edıyorlar. Bu çevrelere göre, Israıl'de tutuklu çoğu Filıstınlı milıtanın takas edilmek istenmesi de bu şaşırtma planının bır parçası ÇUnkU Şu terorıst İslami Cihad örgütll, şimdiye dek Batılı rehineleri lran'ın dış polıtıka hedefleri doğrultusunda pazarlık kozu olarak kullanıyordu. SHULTZ'UN OEMECİ İslami Cihad'ın ABD'ye mcydan okuyan bu bildırisinin ögrenildığı saatlerde ABD'de yayımlanan haftalık "US News and World Report" dergısınde de Dışışleri Bakanı George Shultz'un LUbnan'a bır askeri mudahale olasılıgına ılk kez açıkça değınen bır demecı çıkıyordu. Shultz, demecınde Beyrut'takı durumun bugün ıçın son derece karışık olduğunu vurgulayarak, suçsuz insanlara kötüluk yapmak ıçın askeri güç kullanmak ıstemediklerini belirttı ABD Dışışleri Bakanı, Beyrut'u "ortaçag'da vebanın kol gezdifti bolgeler"c benzeterek, "Bu nedenle, bolge karanllna altına alınmah" dedı ve sözlerinı şöyle sürdürdü: "Belirli bir hedefimiz oldugu ve ne yapacagımızı lam olarak bildigimiz zaman askeri guç kullanmamız gerekligini duşunuyorum." KIBRISTAKl ÜSLER Kıbrıs muhabinmız Izzet Rıza Yalın'ın bıldırdiğıne göre, GUney Kıbrıs'taki Agratur Üssü'ne dün ve ön ceki gtln de malzeme indırıldi. Us çevresındeki gözlemcıler, denız açıklarından gelen helikopterlerin Ingılız Usstlne nıteliğı bılinmeyen paketler ındirildığıni ızledıler Rumca gazeteler, Usler bölgesınde gızlilığın sUrdUğünü, gızlı bır hareketlılık ıçınde olan Ingilızlenn Amerıkalılarla bilinmez bır ortak uygulama ıçınde olduklarını kaydettıler AP Ajansı'nın haberine göre de Lübnan Havayolları (MEA), Lübnan'la ılgılı uçuşlarını durdururken, Beyrut Havaalanı'nda yer hızmetlerı vermeyı de belirsız bır süre için askıya aldı. Böylece Beyrut'un Müslüman batı kesımınde bulunan havaalanı fiilen uçuşlara kapanmış oldu. Bu karardan sonra, Romanya ve Çekoslovakya havayollarına aıt iki uçak Beyrut'a inemeyerek yolculannı Kıbrıs'ın Larnaka kentıne ve Surıye'nın başkenti Şam'a götürdüler TERRY WAITEİN DURUMU 1985'ten beri Batılı Ulkeler ıle terörıst örgütler arasında rehinelerin kurtarılması için aracılık eden lngilız rahip Terry Walte'in durumu csrarını koruyor. 12 ocaktan beri Beyrut'ta teröristlerle yüz yüze temaslar yapan ve 20 ocaktan beri kendısinden hiçbir haber alınamavan Terry VVaite'in kaçırılmıs oldugu ıddıaları yogunluk kazanırken Dürzi lider Velid Cunblal, kendisının onun yerine rehın alınmasını önerdi. Cunblat bu öneriyi adını açıklamadıjjı bır siyası partıye yaptığını belirtti, ancak ne yanıt aldıftını söylemedi. de alkışlar toplamıştı. Onun döneminde savaş vardı, ya bizimkının döneminde ne var? Zam üstüne zam bindiriyor, fiyatları durmamacasına arttırıyor, dün aldığın şey bir bakıyorsun ki ertesl gün iki katına çıkmış; ahlıyorsun, ofluyorsun, gene oy veriyorsun... özal'ın buzamlamasında doğrusu bir başka keramet var. Kendimizden örnek verelim: Hanım sabahleyin alışverişe çıkıyor, karda kışta, bır şeyler alıp gelıyor Elınde orta boy bir torba var Soluk alışlarından ateşler fışkırıyor. Torbayı gösteriyor: Basıyor kalayı... Ne oldu bıze? Hiçbir şeyi karşılamıyoruz. Durmadan sıneye çekıyoruz Galıba bunu çok iyi bıliyor ki, zamdan, tufandan, gözyaşından, kahırdan haberı bile yok. Durmadan yağıp gürlüyor. Zam, zam, zam... Çevresındekılere soruyorlar, aldıkları yanıt, "Blraz zam var, ama şükur her aradığımızı buluyoruz." Her aradığımızı buluyo"Işte şuncağız şeyler yedi bın beş yuz liral.." diyor. FKÖ'nün ikinci adamı durumundaki Ebu lyad'ın "Amerikan Istihbarnt servlslerinln bir ortusunden başka bir şey degll" sözlerıyle nıteledığı Terry VVaıle'ın "Benlm İçin fidye öderaeyln" mesajı bırakmış oldugu öğrenildı. Ingılız Kilısesi'nin açıklamasına göre rahıp VV'aıle son Lübnan gezısıne çıkmadan önce Canterbury Başpıskoposu'na bır mesaj bıraka rak, kaçırıldıgı takdırde hıç kımsenın kendisını aramak ıçın tehlikeye aiılmamasını ve salınması ıçın fıdye ödenmesınin ya da takas edilmek Uzere kımsenın terörıstlere teslım edılmemesinı istedi. ALMANYA'YA ŞANTAJ öte yandan Alman "Blld Am Sonnlag" gazetesinin iyi haber alan kaynaklara dayanarak verdığı habere göre iki Federal Alman ve dört Amerıkalıyı rehin tutanlar toplam 50 milyon dolar fidye ıstediler. Gazeteye göre, fidye, rehınelenn salıverılmesı için ılk koşulu oluşturuyor ve fidye ödenmediği takdırde F.Almanyada kanlı saldırılar düzenleme tehdıdınde bulunuluyor ruz da alabilıyor muyuz? Kendinı bu düzenin vöntemine uyduranlar için hem her şey var hem de alınıyor. Bu düzenin yöntemi de büyük rakamlarla oynamak, büyük rakamlara göre gelir ve gıderi ayarlamak. O zaman hem aradığın her şeyı bulursun hem de bolca alırsın. Ben devlet adamlarının işbaşına geldikleri ilk günkü gıysılerine bakarım. En lacılerıni giyerler, ortaya düşerler, gene eskilere kendilerını benzetemezler Ama, aradan bir süre geçtikten sonra, terziler, berberler, aşçılar, uşaklar kullanılmaya başlandı mı, çul da çaput da değışıverır. Salt kendılerı değışmezler, çevre de değışır. Hanı, "Çulu duzdü..." diye bır deyim var ya, bu deyım ıktıdar acemileri için söylense gerek . Acemılikten kurtulduktan sonra her şey düzlüğe çıkar. Bunca yıldır hep açlık, tokluk ustünde durur, tartışırız. öylevse bunca yıl bu ışlerı bır düzene koyamamışız. Hep kendimizi aldatmış, elimızden geldiğince de halkımızı kandırmışız. Daha da böyle gıderse, kandıracağımızdan başka. En son gelen, hem görüşlerı değiştirdi hem de ucuzluğun üstüne tüy dikti. Hanı yıllardır sağcı ıktıdar, sağcı muhalefet özlemı çekiyorlardı ya, o da oldu. Sol yerinde sayarak, bır yandan bölunurken, sağ da oyları nerede toplayacağının telaşında... Şair, 'Akan suya kılıt vurulmaz' der. Hem pahalılık, geçım sıkıntısı yaratıcısı ol, hem de^oyları alıp ıktıdar'. Bunun yöntemı hep geçerli olacak mı? Gün gelecek göreceğız... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Göçmen olarak geldim" Bulgarlstan'dan gelen göçmenlerden birisiyim. Askerliğimi de o ulkede yapmak zorunda kaldım. Halen slgortaJı bir Lşyerinde çalısıyorum. Yaşım bir hayli ilerledi. Bunun için o ulkede yaptıgım askerlikte geçen surenin primlerinl ödeyerek sigortalılıklan sayılması için yaptıgım ba$vuruya "Sız askerlığınızt Bulgaristan'da o ülke mevzuatına göre yaptığınızdan 3279 sayılı yasaya göre askerlik hizmetinizin borçlandırılmasına imkân bulunmamaktadır" yanıtını aldım. S.D. YANIT Aynı konuyu 29 Eylül 1986 günlü yazımızda ele almış ve konuya ilişkın Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi'nin bir kararından da söz etmıştik. Konuya bir kez daha değinmekte yarar görüyoruz. Sözünü ettığımiz Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 19.11.1985 tarih, 1985/6086 Esas ve 1985/6359 Karar'ı ise Yargıtay Yayın Işleri Müdürlüğü'nce her ay yayımlanan YARGITAY KARARLARl DERGlSl'nin ŞUBAT 1986 sayısının 230. sayfasında yer almıştır. " (...) Davacı. Bulgaristan'da sılah altında geçen askerlik sürelerinin borçlandırılmasını ve sigortalılık süresine eklenmesini istemiştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 2422 sayılı kanunla değişik 60/F maddesindeki borçlanma hükümlerinden yararlanabilmek ıçın (Askerlik Hizmetinın Türkiye'de yapılmış olması) koşulunun aranıp aranmayacağı uyuşmazlığın konusunu tejkil etmektedir. Davacının 17.6.1971 tarihinde muhacir olarak Türkiye'ye geldigi, 23.9.1973 tarihinde Türk vatandaşlığına alındığı, 25.3.194524.2.1947 tarihleri arasında Bulgaristan'da askerlik hizmetinı yaptığı, 1924 doğumlu olduğundan ve Türkiye'ye geldiği tarihte askerlik çağı dışına çıktığından askere alınmadığı dosya ıçeriğı ile sabittir. Davacı Türk vatandaşı olduğuna göre, vatandaşlara tanınan tüm Sosyal Sıgorta haklarından ve bu arada askerlik borçlanmasından yaraı landınlması doğal karşılanmalıdır. Anılan 60. maddenin (F) fıkrası, amacına uygun biçimde yorumlandığında, muhacir olarak gelip Türk vatandaşlığına alınanların geldiklerı ülkedeki askerlik hizmetlerinin kabul edilerek yeniden askerlik yaptırılmaması olgusu da göz önünde tutulduğunda, yurtdışındaki askerlik süresini borçlanabılecekleri sonucuna varmak gerekir. Tersı bir düşüncenin kabulünün ıse aynı ülkenin vatandaşları arasında eşitsizliğe neden olacağı açıktır. Mültecilerın Hukuk Durumuna Aıt Sözleşmenin Onaylanması Hakkındakı 29.8.1961 tarih ve 359 sayılı Yasanın 23. maddesi, vatandaşlara yapılan sosyal yardımların mültecılere de yapılacağını, 24. maddesi, lş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu'ndan doğan bır çok haklann kendılerine verileceğını hükme bağlamaktadır. Anılan sözleşmede, askerlik sözleşmesı ıle ilgili açık hüküm yoksa da, askerlikte geçen sürenın borçlanılması hakkının, sosyal güvenlik haklarından bulunduğu tartışmasızdır. Mültecilere tanınan haklann, Türk vatandaşlığını kazanmış Türk asıllı muhacirlere tanınmamasının hukuk mantığı ile açıklanması mümkün değildir. Bu nedenlerle, mahkemenın anılan 60. maddenin (F) fıkrasını aksine yorumlayarak davanın reddine karar vermesı usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenıdır ( .)" SORU: |2 AIDSIi (Baştarafı I. Sayfada) Dekanı Prof. Dr. Sedat Katırcıoğlu başkanlığında yapılan toplantıda iki hastanın bugünden itibaren özel bakıma alınması kararlaştırıldı. Doç. Dr. ISerara Çalangu, "Turk doktorları olarak bu konuda bir deneyimimİ7 yok. Ancak hastalarm tedavi sureci ivinde deneyim elde edebiliru" dedı. Doç. Çalangu, isimlerı açıklanmayan hastalardan U.S. adlı kadın hastanın iki aydır süren ishal durumunun ve 35 yaşlarındaki erkek hastanın da uzun süredır tedavi edilemeyen Zatürree hastalığının iyi edilinceye kadar kendi bölümlerinde tutulacağını açıkladı. Doç. Dr. Semra Çalangu, hastaların tccrıt edılmesi konusunda da şöyle dedi: "Her iki hastanın da uzun suredir geçmeyen enfcksiyonlarını iyile^tirebilecek guçlu üaçlar var. Ancak hustalar bu enfeksiyonları geçirselcr bile daha sonra yine bıı^ka bir enfeksiyonla kaı>ı karşıya kalabilecekler. Onun için bi/ iyileşinceye kadar onlara sarılık haslalıgında kullanılan tedbirleri uygulayaca Kooperatifimizin Istanbul Beylikduzu mevkiinde kuracağı çağdaş Büyukşehir'in İmar Planı Istanbul Buyuk Şehir Belediye Meclisi'nin 30.1.1987 gunku oturumunda oybirliğiyle kabul edilmiştir. Boylecc ülkemizde ilk defa yaklaşık 10.000 konutluk modern bir uydukentin İmar Planı onaydan geçmiş ve gerçekleşmesi yolunda çok onemîi bir adım daha atılmıştır. 1.281.448 fn2>lik bir alan uzerinde kurulacak 50.000 nufuslu Büyukşehir'in imar Planı 5 yerleşim unitesinin yanısıra, turizm alanları, her turlu sosyal altyapı tesisleri, açık ve kapalı spor alanları, sağlık tesisleri ıle buyuk merkez alanlarının bulunduğu bolgesel fonksiyonları da içermektedir. Her turlu çağdaş imkân ve tesisleriyle 21. yuzyıla yaraşır bir uydukent olan Buyukşehır Projesi'ne başlangıçtan bu yana yakın ilgi gosteren, değerli destek ve katkılarını esirgemeyen tu." Theodorakis/Zülfü Livaneli İstanbul konserleri Bir süre önce Istanbul Tıp Fakültcsı ıç hastalıkları dahilıye klınigiııe yatırılan 35 yaşlarındaki erkek hastanın turist rehberi olduğu ve hastalığı turistlerden kapmış olabıleceği, diğer kadın hastanın ise hastalığı TIR şoförü olan ve halen aranmakta olan kocasından almış olabıleceği beIirtilıyor. BDYHKSEHİR KONUT YAPI KOüPERATİFİ Sınırlı Suı uınlu YÖNETİM KURULU VİDEO KASETLERİ TÜYAP Video ve Müzik Fuan'nda Müzik Servisi standında satışa çıkarılmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle