19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ŞUBAT 1987 HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/15 Kiracı... Baştarafı I. Sayfada) uadıklarmı, 7080 bin lira kira ödeyebilecekerini söylediler. Ne yazık ki bu paraya ev buamayacaklannı söyledim. Birbirleıinin yüzüne •jaktılar; ikisinin de gözleri dolu dolu olmuş\u. Çok etkilendim. Bu ülkede koskoca birproesör, başını sokacak evin kirasını vermek için lüşünüyorsa, çok yazık..." • Evet, çok yazık. Ama ne yazık ki bu durum aynı zamanda gerçeğin ta kendisidir. Bugün özellikle büyük kentlerimizde kira sorunu, orta sınıf için tam anlamıyla karabasana dönüşmüştür. Bu kesimin aylık geliriyle kıralar arasında var olan orantısızlık, vicdanları sızlatacak boyutlardadır. İnsanca yaşanabilecek konutlann kirast, bir ailenin aylık gelirinin yansını, hatta bazen yarısından çoğunu yutmaktadır. Insanlanmız hiç olmazsa, emekli olunca, kiradan kurtulabilmek ve başlarını sokacakları bir yuvanın sahibi olabılmek için genellikle bir ömür boyu çalışmaktadırlar. Acıdır, ama bu düşlerini gerçeğe çevirebilenler yine de azınlıkta kalmaktadırlar. Kira derdi. birçoğunun yakasını ne yazık ki emeklilikte de bırakmamaktadır. • Ne yapmalı? Evet; işte her zamanki gibi yazılanmızın en klasik bölümüne geldik ve o pek bilinen sorumuzu gene kendi kendimize yönelttik. Aslında sorunun karşılığını siz de mutlaka biliyorsunuz. Yineleyelim: Birincisi, ülkemizdeki konut açığının bir an önce kapatılmasıdır. Her yıl 150200 bin dolayındaki konut açığı bir yıl sonrasına devrediliyor. Herkesi başını sokabileceği sıcak bir yuvaya kavuşiurmak ve kiraları da aile bütçelerinin makul bir payına indirmek için sosyal konut yapımını olağanüstü hızlandırmak gerekiyor. Ne yapmalı sorusunun ikinci karşılığı ise devletle ilgilidir. Devletin anayasada da yazılı "sosyal" niteliğini, siyasal iktidarlar anımsamalı ve özellikle büyük kentlerde ınsanlarımızın kira kâbusunu yok etmek için bir an önce harekete geçmelidirler. İşte, bir klasik soruya iki klasik yanıt. İş bitti mi? Elbette ki hayır! Gerçekte klasik olmayan davranış biçimi, bir bakıma bu soru ve cevapların dışındadır; doğrudan sizlerle ilgilidir. Ornegin, kira kâbusunu iliklerine kadar yaşayanların örgütlenerek ağıriıklarını sorunun çözümü yolunda hissettirebilmeleridir. Yoksa bizlerin "ne yapmalı" sorularına verdiğimiz kâğıt üstündeki klasik yanıtlarla mesafe alabilmek, doğrusu pek öyle söz konusu değildir * Arkadaşımız Erhan Akyıldız'ın bugün başlayan "Kira Dosyası" adlı yazı dizisini okurken, aklımıza gelenleri sizlere de yansıtmak istedik. iyi pazarlar! Özal9TV ve 234 köye göç emri kitapla vakit öldürüyor (Baştarafı 1. Sayfada) desine dayanılarak yapılıyor. Tunceli Devlet O r m a n İşletmesi M ü d ü r ü Rıfat Emin Bal, " g ö ç tebligatı"nı doğruladı, ancak olayın "şimdilik bilgi toplama ŞEBNEM ATİYAS aşamasında o l d u ğ u n u " öne surHOUSTON Sağlık durumunun dü. gayet iyi olduğu bildirilen Başbakan Edinilen bilgilere göre konuyla ilTurgut Özal. Methodist Hastanesi'gili ilk resmi yazı, Tarım Orman ve nin 12. katındaki odasında Stanford Köyişleri Bakanlığı Orman Genel J.Shav. adlı yazarın İngilizce 'HisMüdürlüğü tarafından Elazığ'da buton of Ottoman Empire"' (Osmanlunan Orman Bölge Müdürlüğü'ne lı imparatorluğu'nunTarihi) kitabını gönderildi. Genel Müdür Mehmet okuyarak saatlerini geçiriyor. ZiyaAli Karadeniz'in imzasını taşıyan retçi kabul etmesi yasaklanan Baş"KDM3, 58786392418" sayılı yabakan Özal, Türkiye'den çok sayızıda, anayasanın ve Orman Kanuda kişinin kendisini görmek için Honu'nun ilgili hükümleri hatırlatılıyor. uston'a gemek istediklerini öğreninAnayasanın 170. maddesi, bazı orce. "Zahmet elmesinler. Hem zaman manlık sahaların tarıma açılabilecehem para israfıdır. Ben herkesi beni ğini ve bu tarıma açılan sahalara. ziyarel elmiş sayıyorum." dedi. öteki bölgelerdeki orman içi köylerinin nakledilebileceğini hükme bağDün tansiyonu. nabzı ve alelıyor. şinin çok normal olduğu açıklanan Başbakan Özal artık kendi başına Orman Genel Müdürlüğü'nün yayürüyebiliyor, solunum egzersizlerizısında, Elazığ Bölge Müdürlüğü'ne devam ediyor, müzik dinliyor, nün kontrolü altındaki bölgede butıras olabiliyor.televizyon seyrediyor. lunan orman içi köylerinde, "tanma Yürüme süresi de günde iki saatten açılacak ormanlık bölgelere gitmeye üç saate çıkanldı. Özal'ın mönüsü de gönüllülerin olup olmadığı" soruludeğişti. Artık 150'şer gram olmak yor. Yazıda daha sonra "Orman Kaüzere öğle ve akşamlan tavuk, balık. nunu'nun 2/A maddesi gereğince orsebze ve meyve yiyebiliyor. man sınırlan dışına çıkanlacak yerler genellikle toprak verim gücü yükKendisini Türkiye'den artık hiç sek olan Mersin, Anlalya, Muğla. Lzkimsenin ziyaret etmemesini de istemir bölgeleri içinde veya civannda yen Başbakan, geçmiş olsun telefonolabilecektir" deniyor. Söz konusu larının daha çok gençlerden geldiğibölgelere yerleştirilecek olan orman ni öğrenince de çok se\ indi, "Demek köylülerinin eski arazilerinin kamuki gençlik politikam doğmymuş." laştınlarak ağaçlandınlacağı kaydededi. dilen yaada, bu köylülere verilen yeFransa Başbakam Jacques Chırac ni yerlerin de "devlet (arafından ihÖzal'a geçmiş olsun mesajı gönderdi. ya edBeceği" belirtiliyor. Yazıya göre Öte yandan Başbakan'ın kızı Zeydevlet bu yerlere "mesken, okul, canep ve Asım Ekren, babalannm sağmi ve diğer sosyal tesisler" yapacak. lık durumunun iyice düzelmesi üzeAyrıca "her hancyc yeteri kadar lareni önceki gün yerel saatle öğleye nm arazisi de verilecek." doğru Türkiye'ye dönmek üzere hastaneden ayrıldılar. Genel müdürlüğün bu yazısı üzerine harekete geçen Elazığ Orman Methodist Hastanesi'nin 12. kaBölge Müdürü Şahin Cavuldak, 29 tında diğer kaüarda bulunmayan Aralık 1986 tarihli ve "13451" sayılı lüks mavi halılı, koltuklu koridorlara bir yazıyla Tunceli Orman İşletme açılan odalardan birinde özal yataMüdürlüğü'nde, Bölge Müdür Muğında uyurken Marriott Oteli'nin 22. avini Kâmil Mazlum başkanlığında katında da telefonlar hiç durmadan bir komisyon oluşturulduğunu ducalıyor, bilgisayarlar çalışıyor, kısayurdu. Genel Müdürlüğün yazısı cası çok yoğun bir faaliyet sürüyor. üzerine başlatılan çalışmalarla kuruGelen mesajlar binleri aşarken billan bu komisyon, Tunceli bölgesingisayara adı, soyadı, mesleği kayde deki 234 köye gönderilmek üzere bir dilen mesaj sahipleri daha sonra çe yazı hazırladı. Tunceli Orman Bölşitli özelliklerine göre sınıflandırılage Şefi Demir Giirpınar imzasıyla 19 bilecek. Telefon mesajlan da, bilgi Ocak 1987 tarihli ve "05KD30" dossayara kaydedilmek üzere gerekli sı ya numaralı bu yazı aynen şöyle: ruflandırmaları içerecek biçimde ah"Anayasanın 169170. maddeletuyor. Mesaj gönderenlerden baalan rinde, tanma açılıp, orman sınırlan mesleklerini belirtmiyor. Bu durum dışına çıkartılarak devletçe ihya edisınıflandırmada güçlük çıkarttığınlen yerlere orman içi koyler halkının dan bunların meslek hanesine yerieştirUmeleri hükme bağlanmıştır. "vatandaş" yazılıyor. Telefon meOnnan Kanunu'nun 2/A maddesajlannda da aynı yöntem uygulanısi gereğince orman sınırian dışına çıyor. Mesleğini belirtmeyen şahıslar kanlacak ve orman içi koyler halkıiçin, telefona cevap veren mesaj alının yerieştirilcceği yerler genellikle cı kişi duraksamadan şu soruyu soruyor. "Vatandaş mısınız kardeşim?" Mesleklerine göre aynldığında politikayla ilgili sınıflandırmalar arasında en kalabalık grup, belediyelerin gönderdikleri mesajlardan oluşuyor. Bunu dernekler izliyor. Meslekler arasında da küçük esnaf en başta. Buna karşın büyük işadamlarımn mesajlarına rastlamak çok zor. Kadınlardan da epeyce mesaj geliyor. loprak verim gücü yüksek olan Mersin, Anlalya. Muğla ve Izmir bölgelerindedir. Bu yerler devletçe imar ve ihya edilecek, sosyal tesisler devletçt yapılacak, her haneye tanm arazisi de verilecektir. Buraya yerleştirilecek halkın köyündeki ev \e arazisi istimlak edilerek ağaçlandınlacaklır. konunun köy halkına duyurulup gerekli izahatın yapılmasını. bu yerlere yerleşmek isteyen köylülerin 10 Şubat 1987 tarihine kadar müracaal elmesini rica ederim. " Söz konusu tebligatın Tunceli'deki 234 köy muhtanna yapılmasının ardından bu köylerde yaşayan yaklaşık 50 bin yurttaş beklemeye başladı. 1521 şubat tarihli sayısında konuya yer ayıran "2000'e Doğru" dergisi, Tunceli Devlet Orman İşletmesi Müdürü Rıfat Emin Bal'ın görüşlerini yayımladı. Bal, Orman Bakanlığı'nın çalışmasını doğrularken, bu çalışmalann henüz "araştırma aşamasında olduğunu" öne sürdü. Rıfat Emin Bal'a göre köylülerin "istekli olup olmadıklanm" inceleyen bakanlığın yaptığı, "henüz bilgi toplamak." Daha sonra kurulacak komisyon yerinde inceleme yapacak, topografik ve coğrafık açıdan "yerinde kalkındırma'nın mümkün olup olmadığını araştıracak ve karar verecek. Komisyonun raporu önce bakanlığına ulaştınlacak, ardından Bakanlar Kurulu'nun alacağı karara göre uygulamaya geçilecek. Rıfat Emin Bal, istekli olmayanların hiçbir işleme tabi tutulmayacağını da öne sürdü. Bu arada nüfusu 1985 sayımında 158 binden 152 bine düşen Tunceli'nin var olan 422köyünden 234'ünün göç tebligatı alması, bu ilin nüfusunun daha da duşmesi anlamına geliyor. Yapılan tahminlere göre, göç tebligatı alan köylerde yaklaşık 50 bin kişi yaşıyor. Söz konusu göç uygulamasının yalnız Tunceli köylerine uygulanmadığı da elde edilen bilgiler arasında. Geçen hafta içinde Kütahya'ya bağlı 4 orman köyündeki yurttaslar, Antalya, Mersin, Muğla ve Izmir bölgelerine yerleştirilmek üzere köylerinden göç ettiler. Ayrıca "2000'e Doğru" dergisindeki habere göre Tunceli ve köylerine yapılan tebligatın benzeri bir tebligat Erzincan ve yöresindeki bazı köylere de yapıldı. VAÜ NE DİYOR? Tunceli Valisi Cengiz Bulut, konuyla ilgili görüşlerine başvuran Cumhuriyet muhabirine 234 köyün boşaltılmasının Orman Yasası'mn gereği olduğunu söyledi. "Bunun özel bir uygulama olmadığını" öne sürdü. Bulut, konunun Orman Genel Müdürlüğü'nün yetkisinde olduğunu, valiliğin kendi bünyesinde bir çalışma yürütmediğini belirtti. PENCERE (Baştarafı 2. Sayfada) u sı görenektir. Baraj girişiminin töreni yapılırken de devlet büyüğü düğmeye basar, ilk dinamıti patlatır. Fransız yazarlarından biri, bu kuraldan yola çıkarak k?sabaya yapılan yüznumarayı törenle açan belediye başkanının başına geleni kaleme almıştır. Belediye başkanı yüznumaraya törenle işeyecek ilk onurlu kişi olacaktır; ama olauKça yaşlıdır, idrar zorluğu da vardır, bir türlü işini göremez. İzmir'de pavyon açan vali muavini bey, bereket versin kurdeieyi kestikten sonra bir bardak portakal suyu içip ayrılmışr' yoksa başına bela'ı şevler aelehılirdi. Pavyon işletmek çok mu Kötüdür? Aman canım sen de! Kötü olsa ne yazar? Randevuevi işleten çaça yükünü tuttu mu, ya bir çeşme yaptırır ya cami; ol. mazsa derslik, okul. bakımevi, çocuk yurdu açar, saygınlaşır;^ son yaptığı işin sevabı eski günahlarını sildi mi, doğru cennete... Eskiden Anadolu'nun tenha yörelerinde ve tutucu kasabalarmda otelcilere iyi gözle bakılmazdı. Bugün otelcilik saygın meslektir. Devlet otelcilik okulları açı, yor Batı dünyasında otel zincirlerine saltanat kurmuş krallarvar. Otel ne demek? Gece kulübü, pavyon. bar, yüzme havuzu, aşna fişne, flört, aşk, içki, sarhoşluk ayıp mı? Saygın otellerde gırla.. Başbakanlar ve bakanlar "beş yıldızh" otelleri açarken şişi, niyorlar; gümüş tepsiden altın makas alarak kırmızı kurdeleyt keserken yaman nutuklar atıyorlar... Eh. bu dünyada İzmir Vali Muavini'nin hesabına Sayanora Pavyonu düşmüş... Memlekete hizmetin büyüğü küçüğü yoktur. EVET/HMm OKTM AKBAL JNEYT ARCAYUREK yazıyor aştarafı 1. Sayfada) iz. Bütün sorunlanmız ha çöldü ha çözülecek. Ne yaşamı kilmez hale getiren pahalıhk, sosyal olaylar. Hepsi bir yaı. "Tarihsel diyalog" başladı , ötesini boşvermek gerek. Aslında siyasal ve ekonomik mdemimizde bir yutturmacar gidiyor. Siyasal geleceğimiz ouston'daki telefona bağlı, bir ? "ağabeykardeş diyaloğuna". Ekonomik göstergeler artık inlük olağan olaylarmış gibi. zerinde duran yok. Ocak ayı, vatlarm artışı açısından kral •mış, kimin umuruna. Özal bir ğlığına kavuşsun, hele bir irkiye'ye dönsün, siyasal gün•min, ekonomik göstergelerin •tesinden gelir. Hele Demirelbaşlayan tarihsel diyalogdan mra tutrnayın artık Sayın zall Bakın daha neler yapar, iişmanlarını çatlatır, dostu çevieri nasıl memnun eder, hele bir ?kleyin. Beklenen diyalog, küskünler?n ilk adım nereye varacak?.. aşkentte Özal'la Demirel'i ne ipıp yapıp bir araya getirmeye ılışanların üzerinde çalıştıkları ıru bu. Aslında üç dakikaya ğdırılan bu diyalog hiçbir yere ırmayacak. Varmaması eşyamn oğasına uygun, siyasal gelişme're, siyaset yapan kişiliklere de.. demirel'in "demokrasî adına ne sürdüğü" tek koşul, siyasal yasaklann kalkmasu özal'ın yeni bir seçimi alabilmek için kafasında katılaştırdığt tek sorun Demirel'e siyaset yapma olanağını vermemek. Demirel, yasağı kalkarsa ilk seçimde "oylar bana'' diyecek: özal ise, bu gerçeği, oyların bir ölçiide eriyeceğini bilecek ve siyasal yasakları kaldıracak.'.. Karanlıkta göz kırpmak gibi bir ?ey.. Doğru söyleyeni dokuzuncu köyden de kovabilirler, ama gerçek şw Demirel'in Houston'u araması bir açıdan insancıl davranış, daha doğru tammlamayla 'İnsancıl siyaset".. Daha ilk günden iki cami arasında beynamaz kaldığını kimse yadsıyamaz Telefon etmese Özal'ı aramadığı için sağ kesimde kazan kaynatılacak, arayıp konuşsa diyalog başladı diye anlamsız değerlendirmelerden bası ağnyacak. tkinciyi yeğledi, belki de bir oldubitti ile konuştu özal'la, ama bu görüşmenin "siyasal hiçbir yanı olamayacağım" vurguladı. Demirel'i haber yapması için TRT'ye buyruk veren Özal ise, bu yoldan bölünmekte olan sağ kesime bir mesaj göndermeye, eski başbakanımn kendisini "gizliden gizliye gözettiğini" duyurmaya özen gösterdi. Ne Demirel'in ve özal'ın kafasında daha derinlemesine gelişecek bir diyalog fıkri olabilir ne de taraflar için koşullar değişmedikçe bu diyaloğun sürmesinden biryarar ummalan söz konusudur. Siyaset dünyamız başka bir âlemdir doğrusu. Bir tarihte Ismet Pasa'yla Menderes yan yana gelip el sıkıştılar mı, tüm basında siyasal alanda banş dönemi açıldığı vurgulanırdı, bu görüntüye bir ad takılmıstu Bahar havası.. Tam on yıl kış ortasında, sıcak yaz günlerinde "bahar havası" bekleyerek günleri doldururduk. Londra'daki uçak kazasmdan dönen Menderes'i, İsmet Paşa'nın karşılayıp karşılamayacağı da bir siyasal sorun olup çıkmıştı. Paşa gitıi istasyona, Menderes'i karşıladı. Buyrun "bahar havasma". Sonrakigünlerde îsmet Paşa iktidara vurmaya başladı, gitti "bahar havası". "Bahar havası" deyiminin yerini şimdilerde "diyalog" aldı. özal yurda dönerken yapılacak görkemli karşılama törenlerine Demirel katılaCak mı?.. İşte diyulog meraklılarının ikir.C'i sorusu bu.. Tabii Demuel'i, karşılamaya gitmesi için zorlayan yazılar başlayacak. Hepsi bu vatan, bu güzel ülke için.. Bir de iki siyaset adamının "birleşmesini isteyen iş çevreleri" adına. Demokrasimiz serpilip gelişiyor derken bir de bakıyoruz otuz kırk yıl öncesinin fılmleri ad değiştirip Onümüze sürülmüş. Diyelim ki, hadi dileyelim ki, tarihsel diyaloğun ikinci perdesi açıldı. Herhalde dün bazı basında görüldüğü gibi şöyle bir "tarihsel metin" ortaya çıkacak: Demirel: "Siyasal yasakları kaldır, demokrasiye geçelim" Özal: "Uslu dur kaldırayım" Demirel: "Durmayacağım uslu, bakalım ne yapacaksm?" özal: "Kaldırmam efendim, kaldırmam" Demirel: "Kaldırmazsan kaldırma, millet bir gün bu yasakları kaldınr. Hem sonra neâir bu 24 Ocak kararlarının hali piir melali?" özal "Ne olmuş, yapamayacaklanmzı yaptık diye kıskandımz değil mi?" Demirel "Bak kardeşim, senin ağabeyinim ben, bu kararları milletin anasını ağlatasın diye çıkarmadık ki biz" Özal "Ağabeyliğin de bir sımrı var" Demirel: "Gözlerinizden öperim" Özal "Ben de gözlerinizden öperim" Ve,. ANAP iktidan 12 Eylül yörüngesinden çıkmadıkça, demokrasiyi sindiremedikçe bu diyaloglar sürüp gider.. Ömür biter diyalog bitmez!.. (Baştarafı 2. Sayfada) Ne yazdıysam olmadı. Yırt kâğıtları, yırt kâğıtları!.. Sonra sarıl kitaplara, yitirdiğim dostların kitaplarına... Özdemir, aramızdan gideli 7 yıl mı oldu? Ne çabuk!1943'te ilk karşılaşmamız Tophane rıhtımında olmuştu. Adı Özdemir Arun'du. Şair adı olur muydu bu ad? Biz babasının adını ekledik, Özdemir Asaf •Yaşamak diye bir şey var. On yıl önce olsaydı. Herkes bunu söylüyor Demek ki yaşanan şu an'ın değeri bilinmedikçe herkes on yıl sonra gene 'On yıl önce olsaydı an' diyecek. Şu önümüze bir baksak. llerimize değil, şu tam üstüne bastığımız yere, zamana. Sonra gene on yıl önce olsaydı demeyelim." Yalnız bugün mü var yani? Dün yok mu, yarın yok mu? İçinde olduğumuz an kadar, dünün, yarının da anlamı yok mu? 'Şimdi' derken 'şimdi' gitti elimizden. Demek ya geçmiş var, ya gelecek... Güneş nasıl da güçlü şu şubat gününde. İstanbul böyleyse, güney nasıldır? Atlayıp bir otobüse tutmalı güneyin yolunu! Olsa, olabilse! Kaçmak kurtulmak mıdır? Ölümden, korkulardan, bıkkınlıklardan... Ama hepsi de bizimle gelmez mi? Bizim yarattıklanmız değil mi bütün bunlar? Özdemir Asaf'tan aklımdan kalanbir"Yuvarlağın Köşesi"ni daha şuraya alsam mı? "Yaşanmamış gençliğin...Şuursuz gecelerinde.. Değertenmemiş aşklar... Fena mı, nasıl olsa unutulacaktır. Şimdi daha akıllı olmuşsunuzdur. Değerlendirmenin belki tam zamanı ve sırasıdır" Mektup (Baştarafı 1. Sayfada) Yanndan geçerli olacak yeni tarife ile mektup yüzde 150, telgraf ise yüzde 100 zam gördü. Zamdan en çok mektup etkilendı, buna göre yurtiçi normal mektup 20 liradan 50 liraya çıktı.Bu, 50 grama kadar 80 lira, 100 grama kadar 120, 250 grama kadar 250, 500 grama kadar 450, bin gramdan fazlası için de 800 lira oldu. Yurtdışı mektup ücretleri de 100 liradan 200 liraya çıktı. Koli taşıma ücretlerinde artış ise kiloya göre değişiyor. 3 kiloya kadar 500, 5 kiloya kadar 750, 10 kiloya kadar bin, 10 kilodan fazlası için 2500 liraya yükseltildi, yurtiçi gazete gönderme fıyatı 100 liraya yükseltilirken Kıbns, Yunanistan. Pakistan ve Iran'a gazete gönderme ücreti 150 lira oldu. Tebrik kartlan 10 liradan 20 lira olurken, resimli tebrik kartları 10 lira, pul baskılı tebrik kanları küçük boy 25, büyük boy 30 liraya yükseltildi. Yeni tarifede telgraf, havale, posta kutusu ücretleri de arttınlıyor. Normal telgrafın 100 lira olan 10 kelimesi 200 liraya, 10 kelimesi 200 lra olan acele telgraf da 400 liraya çıkıyor. Yeni tarife, teleks ücretlerinde indirim öngörüyor, teleks tesis ücrefi 1 milyon liradan 750 bin liraya indirüirken, 7 bin 500 lira olan teleks makinesi kira ücreti 4 bin liraya düşürüldü. Telefon tesis ücretlerine yeni bir uygulama getirildi. PTT Genel Müdürü Emin Başer'in verdiği bilgiye göre, tesis ücrstlcri bundan böyle kenın nüfus sayısı, ev ve işyerine göre ayarlanacak. Yeni sistemde nüfusu 20 binden az olan yerlerde ev telefonları 50 bin lira, işyerine bağlama ücreti 60 bin lira olacak. Nüfusu 20 bin ile 200 bin arasında olan yerleşim birimlerinde ev telefon ücretleri 60 bin, işyeri telefon tesis ücretleri 100 bin lira olacak. 200 binin üzerindeki yerlerde ev telefonlan 75, işyeri 150 bin liraya bağlanacak. Aynı adrese ikinci bir telefon istendiğinde yüzde 50 zamlı, üçüncü ve daha fazla telefonlar için yüzde 100 zamlı ücret alınacak. PTT Genel Müdürü Emin Başer, mektup ve tebrikte ücretlerin yüksek gibi göründüğünü, ancak bu hizmetlere 3 yıldan beri hiç zam yapılmadığını söyledi, telgrafa da 1985 ocağından bu yana zam gelmediğini belirtti. Ubn "Gasbı" 3aştarafl 2. Sayfada) im rahmetli Orhan Apaydın'ın dı ile benimkinin yan yana gellesinden sevinç duydum ama, uıkara'da yaşayan dikkatli bir eğenimin bana yolladığı gazeîdeki bu haber beni şaşırttı: Orlan Apaydın bu dünyadan aynılı nice oldu. Gazete ise 8 Kaım 19*6 tarihini taşıyor. Demek lirisi onun adını ve soyadını, biisi de benim adıtnı ve soyadımı ;ullanıyor. Oysa ne Orhan'ın, le de benim mimarlık, mühenlislik, arsa alım satırnı ve inşaıtçılık gibi işlerle hiçbir alışveriimiz yok. Bu haberi dördüncü ayfasında "Yeni Kurulan jirketler" genel başhğı altında, jirçok öteki şirketle birlikte veen gazete bir gülmece gazetesi >lmayıp, başhğında "Türk Özel nührünü taşıyan otuz üç yıllık, :iddi "Ankara Ticaret Gazetesi1 dir. Ben "şirket" kuracak olsam iyle dört milyon Türk Lirası gibi bugünkü ekonomik ortamda ieğer taşımayan bir sermaye ile, :üce sayılacak bir şirkete hiç raa olur muyum? Gazetelerde yüzlerce milyon hatta milyar sermayeli şirketlerin öykülerini okuyup dunıyonız. Giderim bir bankaya, gösteririm yanm yüzyıllık devlet memurluğu hizmet belgemi; bana nasıl olsa bir milyar, olmazsa beş yüz milyon kredi verirler. Hem insaat minşaat değil, sağlam garantili dev bir ticaret şirketi kurarım; kazanırsam milyarlar kazamnm, iflas durumuna düşersem Özal Hükümeti nasıl olsa şirketimi kurtanr. Garantinin sağlamlığı burada. Dev şirketler kurarsanız kaybetmek diye bir şey yok. Ama cüce şirketlerin, halkın parasını iç eden cüce bankerlerin devlet tarafından kurtanldığım hiç duydunuz mu?.. • •• Şakayı bir yana bırakalım; halkın dediği gibi, "Bu yaşıma geldim, şimdiye değin başıma hiç böyle bir iş gelmedi." 1986'nın sol koluma yaptığı azizlik yetmiyormuş gibi, şimdi de sag kesimden sevgili Uğur Mumcu'nun deyişiyle "özel vegüzel sektör"ün gazetesinden gelen bu azizliğe ne demeli? "tsim benzerliği" desek adımın her üç parçasmda birden bu kadar benzerlik olmaz ki! Gülmek mi, üzülmek mi gerek, bilemiyorum. Yurttaslar Yasası'mn "Adın korunması"na ilişkin mekanizmasını işletmeye geçeyim mi diye, postadan gazeteyi aldığım üç günden beri düşünüp duruyorum!.. tektörünün Göztt, Kulagı, Sesı" ASKERİ OKULLARDA İKİNCİ OPERASYON • Dinci örgütlenme gerekçesiyle 6 askeri okuldan 100'e yakın öğrenci atılıyor. • Hükümetin ve Milli Güvenlik Kurulu'nun değerlendirmesi: "Nurcular askeri okuîlarda gruplar halinde örgütleniyorlar." • Divanı Harp'te yargılanan Said Nursi'nin savunmasından: "Asker ocağında bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika hercü merc olur." • Atılan bir askeri öğrenci N o k t a ' y a neler anlattı? EMİNÛNÜ BELEDİYE BAŞKANI TAHİR AKTAŞ1N SON VURGUNU •Önce Belediye Başkanı oldu. Yeşil alan satın aldı. İmar iznini çıkardı... ve 8 milyarlık işhanı dikti. ı SHP'de MKYK seçimleri öncesi kavga var. İl il SHP soruşturması. Yiınan hükümeti (Baştarafı 18. Sayfada) cağını söyledi. ICısacası Yunanistan'ın AET standartjarına uyması için, kendisine oy veren ve çoğunluğu oluşturan dar gelirlilere hiçbir " ö d i i n " verilmeyeçekti.. Bu bir yerde 1981 yıhndan bu yana "sosyalizm" sözcüğüne alerjisi olan ve gerek üretim gerekse yatınmları nı minimuma indircn yerli yalınmcı ve sermayedarlara " g ö z kırpmak"tı.. MERKEZCtLER Başbakan Papandreu, Davos'tan Atina'ya dönduğu gün, kabineyi değiştırdi ve bu değişıklik, halka ilettiği mesajların "fiilen" yerine getirilmesinde kararh olduğunu gösterdi. Gerçekten de PASOK'un "sol kanadı" hükümetten ayıklanırken, hükümet kabinesi merkezcilerle dolduruldu. Böylelikle PASOK içinde "homurdanmaya" başlayan bazı solcular, şimdi "üçlii demirbaşlar" tarafından oloriter bir biçimde " i k n a " edilecek ve PASOK yeniden eski "sağhğına" kavuşacaktı. ERKEN S E Ç İ M ~ Son hükümet değişikliği bir soruyu daha akla getiriyor. "PASOK erken seçimlere mi hanriaımor? bu soruya yamt bulmak oldukça güç. PASOK, eğer bu değişikliği erken seçim için yapmışsa, halkın önünde hükümetin baa hatalannı kabul edecek ki Papandreu bunu rahatlıkla yapabiliyor, bu nedenle de takdir ediliyor Papandreu "Bulunduğumuz bu ekonomik kriz süreci içinde oyunuzu yine bize verin. Aksi halde sağ egilimli Yeni Demokrasi Partisi iktidara gelirse, eskiden olduğu gibi, ülke zenginlikleri yine oligarşi tarafından harcanacak" diyebilecek... Ancak Papandreu'nun erken seçimlere gitmek istemediği yolundaki görüş daha ağırlıklı. Bu konuda " P o n t i k i " dergisinin gözlemleri tutarlı görünüyor. Seçimler normal tarih olan 1989'un haziran ayında yapılsa bir yıl içinde PASOK'un ikinci kurultay çalışması tamamlanabilecek. Bu arada PASOK resmen "sosyal demokral" partisi olarak ilan edilecek ve açıklandığı gibi Sosyalist Enternasyonal grubuna katılacak. PASOK içindeki düzen "demirbaşlar" tarafından raya oturtulacak. Papandreu belki bu arada "6'lann" öncülüğü ile önerilen Nobel Banş Ödülü'nü bile alabilecek. 1988 yıhnın ikinci yarısında AET'nin dönem başkanı olacak. Üsler müzakerelerini başlatacak ve ABD ile ilan edilen "adım adım iyi ilişkiler" siyasetınde en büyük adımı atmış olacak. Aynı zamanda AET'nin Akdeniz kalkınma programları ile ilgili rınansmanını alabilecek ve tüm bu gelişmeler Papandreu'nun "alternatifsizliğini" bir kez daha kanıtlayacak. ' SONUÇ: Papandreu'nun erken seçimlerde sağlayacağı kâr, normal seçirn tarihine kadar elde edebileceklerinden çok daha az. Bu nedenlerle siyasi parti yetkilileri de erken seçim olasılığına normal koşullar altındaşans tanımıyorlar. ı Aydınlar Ocağı Başkanı Süleyman Yalçın: "Özal'la Demirel'i bir araya getireceğim." 1 Muzır Yasası'mn babası Milretvekili Ata Aksu, Nokta'ya açıkladı: "Cezalar çok ağır, değiştireceğiz." Çorum'da c'mayet sanığı polislere müebbet hapis. Yeni bir Müjde Ar imajı; yeni bir yönetmen, Şahin Kaygun ve yeni bir teknikle "aykırı" bir film: Âfife Jale Çetin Altan'ın kaleminden çocukluk ve gençlik anıları. SPİKER PROGRAM YAPIMCILARI ARANIYOR Binanızla yaşayacak ısı izolasyonuna ne dersiniz? Londra'da çalışacak spikerprogram yapımcıları arıyor. Adaylarrn ' * Çok iyi İngilizce bilmesi, * Seslerınin mikrofona uygun olması, * Türkçe metinleri radyoda yayınlanacak biçimde çok iyi yazabilmeleri, * İngilizce'den Türkçe'ye süratli ve doğru çeviri yapabilmeleri, * Kendi yazılarını daktilo edebilmeleri, * Genel kültürlerinin geniş olması, * Guncel olaylara ilgi duymaları, * Doğru ve süratli bir haberlergüncel olaylar programı hazırlayabilmenin getirdiği baskı altında ekip çalışması yapabilmeleri gerekmektedir. Radyo yayıncılığı ya da gazetecilik tecrübesi tercih nedenidir. TURKÇE YAYIN BOLUMU • • ETlreR İsteklilerin ayrıntılı bilgi için en kısa zamanda aşağıdaki adrese 86X3075 referans numarasını belirterek yazmaları rica olunur: Recruitment Officer, Language Services, BBC, Bush House, P.O. Box 76 Strand London WC2B 4PH, İNGİLTERE.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle