25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK 1987 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 Papulyas, tsraüaen döndü ATİNA (Cumhuriyet) Yunanistan Dışişleri Bakanı Karolas Papulyas pazartesi günü başladığı lsrail ziyaretini dün tamamlayarak döndü. Dokuz yıldan beri tsrailH resmen ziyaret eden ilk Yunan Dışişleri Bakanı olan Papulyas hrailli yetkililer ile uzun göruşmeler yaptı. Yunan Dışişleri Bakam'nm Israü'i ziyareti bu ülke yetkililerince "tarihi bir an" olarak nitelendi. Reformlar yumıışayacak Laeft Walesa Pölonya Komünist Partisi'nin referandum sonuçlan karşısındaki tavrv POLTITKADA SORUNLAR ERGUN BALQ Bangladeş durulmuyor DAKKA (AP) Bangladeş'te, Devlet Başkant Muhammed Erşad'm istifası için bir süredir devam eden protesto gösterilerinde dün bir kişi oldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Içişleri Bakanı Abdülmetin, gazetecilere yaptığı açıklamada, yönetimin protesto ve gösterileri yasaklayan karanna rağmen eylemlere kalkışan göstericilerden 181 'inin tutuklandığını duyurdu. Dayamşma lideri Walesa: "Referandum sonucu hükümeîte 'soğuk duş' etkisi yarattı" Walesa, "Halk özveriden kaçmıyor, sadece hükümete güvenmiyor" dedi. Dayanışma.hükümetin sendika ile işbirliği yapmasını önerdi. masına karar verdiğini bildirdi. Politbüro tarafından yayımlanan bildiride, "Referandum sonuçlarının, hükümete ve parlamentoya ekonomik reform programını yumuşatma gorevini yüklediği" belirtildi. Hallcın oyu Dış Haberler Servisi Polonya'da pazar günü yapılan referandumda halkın ekonomik ve siyasal reformlara "hayır" demesinin yankıları sürüyor. BBC radyosu, Komünist Partisi'nin, reform programırun yumuşatıl na sunulan ekonor.,"*. reform programında ttmcl ^.ua maddelerine %160 oranında, elektrik, kiralar ve yakıta ise "%200'e varan zamlann yapılması ve sübvansiyonlann çekilmesi öngörülüyordu. Kapatılan Dayanışma Sendikası'nın lideri Lech Walesa referandum sonucunun hükümet için "soğuk duş" etkisi yarattığını söyledi. AA'nın haberine göre, Walesa, Gdansk'taki evinden telefonla verdiği demeçte, hükümetin "Belki bu soguk duştan sonra uyanacağı" görüşünü savunarak, "Eger yine de uyanmazsa, bundan sonraki duş sıcak olabilir" dedi. Walesa, halkın özveriden kaçmadığını, ancak hükümete güvenmediğini söyledi. Dayanışma liderleri, hükümetin açmazdan kurtulabilmesi için kendileri ile, işbirliği yapması çağrısında bulundular. AP'nin haberine göre Dayamşma'nın sözcüsü Janusg Onyskiewicz yaptığı açıklamada pazar günkü referandum sonuçlannın "halk için bir başan olduğunu" söyledi. Sözcü, AP muhabirine telefonda yaptığı açıklamada, "Umarım, yönetim bu olaydan ders slmış ve reformlan uygulayabilmek için tek yolun toplumla ve Dayanışma ile diyalog kurmak oldugunu anlamıştır" de dikten sonra şöyle devam etti: •^Referandum sonuçlannı ekonomik ve siyasal reform lann reddedildiği şeklinde yorumlamak yanlış olur. Halk sadece yönetime giiven o. u vermemiştir." Ülkenin güçlü Katolik kilisesi ise referandum sonuçlan konusunda bir yonım yapmayı reddetti. Kilise'nin sözcülerinden rahip Henry Brunka, "Referandum kilisenin degil, devletin sorunudur" dedi. Öte yandan, yasaklanmış olan "Özgürlük ve Barış" grubu, önceki gün Fıkir suçlulannın serbest bırakılması için Krakow, Wrocklaw ve Gdansk kentlerinde gösteriler düzenledi. Polonya ve Afganistan... Haiti seçimleri PORT AU PRINCE (AA) Haiti'de, feshedilen seçim konseyi, ülkede kendi denetiminde yapılmayacak seçimleri geçersiz sayacağını bildirdi. 29 kasımda yönetim tarafından lağvediien 9 üyeli konsey, bir açıklama yaparak, "Konseyin deneılemediği bir seçimin geçerli olmayacağını" bildirdi. Bildiride, "Anayasamn 2893 maddesine göre, yeni devlet başkanı seçitinceye kadar hiçbir şekilde seçim konseyinin görevi engellenemez" ifadesi kullamldı. Zirveiçin geriye sayma AMD Dtşişleri Bakanı Shultz. Sovyetler'in antlaşma kapsamına giren nükleer füzelerinin tam sayısıyla iigili bilgileri henüz vermediğini söyledi. lirîeyici önem taşıyan bu konu üzerinde taraflann anlaşmaya varmaları üzerine iki bakan son pürüzlerin de giderildiğini ve antlaşmanın Washington'daki zirvede imzalanacağını duyurmuşlardı. ABD Dışişleri Bakanı Shultz, bu konuda bir gazetecinin yönelttiği "Acaba bir numara mı çeviriyorlar" sorusunu şöyle yanıtladı: "Umanm hayır. Bu bilgiyi bize vereceklerini söylemişterdi. Bu bilgiyi almak zorundayız. Bunu kabul ettiler." WASHINGTON (AP) ABD ve SSCB Hderlerinin zirve toplantısına dört gün kala, ABD Dışişleri Bakanı George Shultz, Sovyet yetkililerin henüz ellerindeki orta menzilli nükleer füzelerin tam sayısını bildirme vaatlerini tutrnadıklannı belirtti. Önceki gün basına bir demeç veren Shultz, iki tarafın ellerindekı füze sayısını birbirlerine tam olarak bildirmeye söz verdiklerini anımsatarak, Sovyetler'in bunu yapmakta neden geç kaldıklannı anlayamadığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı, "Bunda bu kadar zor ne var anlamıyoruz" dedi. Geçen hafta Shultz'la Cenevre'deki görüşmeleri sırasında, Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, ülkesindeki orta menzilli nükleer füzelerin sayılan ile konuşlandırıldıkları yerlere ilişkin bilgileri tam olarak vereceklerini bildirmişti. Söz konusu füzeleri kaldırma antlaşmasının aynen uygulanıp uygulanmadığını denetlemek açısından beSovyetler Birliği'nin halen karada konuşlandırılmış durumda 683 adet orta menzilli nükleer füzesi ve 1565 nükleer savaş başlığı bulunuyor. Bazı Amerikan ka>Tiaklan, 1450 adet nükleer savaş başlığırun da yedekte olduğunu ileri sürüyorlar. ABD'nin ise, 364 orta menzilli nükleer füzesi ve aynı adette savaş başlığı, konuşlandırılmış halde duruyor. ABD yetkililerin 430 kadar da yedek savaş başlığına sahip olduklarını belirtiyorlar. öte yandan, SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, Moskova'daki ABD Büyükelçisi Jack Matiock'la bir araya gelerek, yakında yapılacak olan süpergüçler zirvesi ile iigili görüş ahşverişinde bulundu. Sovyet haber ajansı, görüşmenin Matlock'un isteği üzerine gerçekleştiğini belirterek, doruğun yapılacağının açıklanmasından bu yana sık sık bu tür görüşmeler yapıldığını kaydetti. G. Kore uçağı olayı büyüyor SEUL (AA) BağdatSeul seferi sırasında, pazar günü içindeki 115 yolcuyla TaylandBirmanya sırurında kaybolan, Güney Kore uçağıyla iigili esrar perdesi sürerken Güney Kore Devlet Başkanı Chun Doo VVan Kuzey Kore'nin, sabotaj olduğundan kuşkulanılan bu olayla ilişk'isi bulunduğunu öne sürdü. Başkanhk sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre, Chun Doo VVan, uçak olayımn ele ahndığı hükümet toplantısmda, sabotaj yapmış olmalanndan kuşkulanılan iki kişinin, büyük bir olasılıkla perde arkasından Kuzey Koreli gruplar tarafından yönlendirilen, Japonya'da yaşayan Güney Koreliler olduklarını söyledi. Chun, "Daha fazla soruşturma gerekiyor, ancak Kuzey Kore'nin, bizdeki başkanhk seçimi öncesinde kışkırtıcı ejlemlerini yogunlaştırdıgı da açık" şeklinde konuştu. Chun, Kuzey Kore'nin kışkırtma eylemlerine karşı, güvenlik önlemlerinin arttınlmasını istedi. Japon basını, uçağa bomba yerleştirdikleri sanılan ve bu kuşkuyla tutuklandıktan sonra intihar girişiminde bulunan iki kişiden ölenin, Akira Miyamoto adırda eski bir Kuzey Kore casusu olduğunun sanıldığını bildirdiler. Polis yetkilileri ise, Şinişi Hachiya ismiyle yolculuk eden kişinin, Miyamoto olup olmadığı hakkında bilgileri bulunmadığını belirtiyorlar. Uçağa Bağdat'tan binip, Abu Dabi'de inen iki kişi sahte pasaport taşıdıkları anlaşılınca intihar etmişlerdi. • BM temsilcisi Kıbrıs'ta LEFKOŞA (AA) Birleşmiş Milletler Kıbns Ozel temsilciliği görevine atanan Arjantinli diplomat Oscar Camilion, Kıbns'a geldi. Camilion 'a Kıbns ziyaretinde, Genel Sekreter Yardımcıhğı Daire Müdurü Gustav Feissel eşlik ediyor. Camilion, Lefkoşa'da gazetecilere Genel Sekreter Perez de Cuellar'ın kendisine güç bir sorumluluk verdiğini belirtti ve "Bu sorumluluğu kabul ediyorum. Mümkün olan her şeyi yapacağım" dedi. Oscar Camilion, Birleşmiş Milletler 'in Kıbns'taki halklann banş ve re/ahı için başlattığı girişimleri sürdürmeye ve bu yöndeki çabalara katkıda bulunmaya kararlı olduğunu bildirdi. haartıMannı yoğun biçimde sürdürurken, eşleri Raisa Gorbaçov ve Nancy Reagan hiç kuşkusuz bir başka sevinçli telaş içindeler. İlk kez iki yıi önce Cenevre'deki "çay zirvesi"nde tanışan iki "first lady"nm aralanndaki şıldık yanşı adeta bir rekabete dönüşmüş, uzun süre magazin basmına konu olmuşlardı. Şıklıkiarı ve zarafetleri kadar davranışlan ve kişilikJeri ile de buyuk ilgi uyandıran Raisa Gorbaçov ve Nancy Reagan arasındaki "savaş'ın, "banş" için VVashington'da bir araya gelecek olan eşleri kadar ilgi çekmesi bekleniyor. Clnlu Fransız modacısı Pierre Caröin'in imzasını taşıyan giysHeriyte "toplu" Sovyet kadını ımajını yıkan felsefe öğretim üyesi Raisa Gorbaçov hakkında az şey biliniyor. Bu nedenle de VVashington'da tum gözJer, kişiliğı hakkında bir ipucu vermesi umuduyta Bayan Gorbaçov'da olacak. Amerikan, hatta dunya kamuoyu için artık pek fazla ilginç olmaktan çıkan Nancy Reagan'ın, "gizemli" Raısa'ya yöneltilecek ilgiyi kendi üzerinde yogunlaştırmak için nasıl bir strateji izleyeceği de bir başka merak konusu. Reagan ve Gorbaçov, FırstLady'lerhazır VVashington'da 3. kez bir 7 ağustosta araya gelme Mitterrand "Perestroika" geri dönülmez birsüreçtir Hamaney'den bir tehdit daha LEFKOŞA (AA) tran Devlet Başkanı Seyit Ali Hamaney, Kö'rfez'deki Amerikan gemilerini vurabileceklerini ve böylelikle bölgedeki ABD donanmasım güç duruma sokabileceklerini söyledi. tran resmi haber ajansı İRSA 'nın bildirdiğine göre, Ali Hamaney, Kum kentinde yaptığı bir konuşmada, "Böyle bir durum ABD'yi küçük düşürecektir" dedi. Hamaney, ABD ve NATO ülkelerine ait gemilerin, Kuveyt'in çıkarlanm korumak bahanesiyle Körfez'e geldiklerini, ancak yVashington'un Irak'ın geleceğinden endişe duyduğunu ileri sürdü. PARİS (AA) Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand, Sovyetler Birliği'nde başiatılan "Perestroika" (yeniden düzenleme) reformlarının, ilk başlarda meydana gelen bazı "irkilmelere" rağmen, geri döndürülemez bir süreç içinde bulunduğunu söyledi. Mitterrand, Sovyet hükümet organı "Izvestia'ya verdiği bir demeçte, Soyvetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov'u, ülkenin iç işlerinde yaptığı yenilikler ve silahsızlanma konusunda kaydettiği adımlardan dolayı kutladığını belirtti. Mitterrand ayrıca, "Avnıpa ülkeleri, 1945 yılından beri iki süper giice bağımlı durumdalar. Buna bir son verilmesini dttiyorum" şeklinde konuştu. Mitterrand, COMECON ve AT ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirecek her türlü girişimden yana olduğunu ifade ederek, Gorbaçov ile olan ilişkilerinin "yapıcı" olduğunu sözlerine ekledi. DlS BASIN Iran, Sovyetler'in konvansiyonelüstünlüğü gerçekmi? yeni füze Avrupa'ya Sovyet askeri tehdidini değerlendirmek, as imal edilmîş. Tüm NATO'nun tanklannın ^o 41'i lında o kadar kolay değil. Her Batı Avrupa ülkesi bu he 1980lerin modeli. Oysa Amerikan Ml lanklan kadar yapüğını sabı değişik biçimde yapıyor. ABD ise her yıl iki bloğun modern. Sovyet tankları Varşova Paktı'nın tank gücüaskeri güçlerı hakkında rapor yayımlıyor. Ancak mut nün sadece Vo 3'ünü oluşturuyor. Ayrıca Varşova Paköne sürdü tefikler, bu raporları propagandaya dönük buluyorlar. tı'nın tanklannın yalnızca <o 24'u 1970'ten sonraki yıl? Politik değerlendirme için askeri lehdit değerlendirHc ra!K2£:grtbttnc raesi yapmak gerçi şarı. Ne var ki, çoju zaman politik değerlendirme, askeri değerlendirmeyi etkiliyor. Eğer Gorbaçov'u sempatik buluyorsaruz, Orta Avrupa'daki Sovyet askeri tehdidini o kadar ciddi görmeyebilirsiniz. Y& da Gorbaçov'a güvenmiyorsaruz, Sovyet askeri tehdidini gözünüzde büyUtebilirsiniz. Batı Avrupa Birliği'ne (WEU) bağh Savunma Sorunları Komitesi, bu tartışmaya yararlı bir katkıda bulundu. örgütün. NATO ve Varşova Pakıları'nın kuvvetlerine ilişkin yayımladığı rapor çok uygun zamanda gelmiştir. Çünkü Başkan Reagan'la Mihail Gorbaçov'un 8 aralıkta VVashington'da imzaiayacaklan orta menzilli füzelerin kaldınlmasına ilişkin antlaşma Avrupalı müttefıkler arasmda kaygıyla karsılanıyor. Avru^'da bu görüşü saçma diye niteleyen ciddi kişiler var. Batı Avrupa Birliği'nin Savunma Komitesi'nin yayımladığı rapor, bu bakımdan aydınlatıcı olabilir. Rapora göre, Sovyetler'in Orta Avrupa'da 104 tümeni var. NATO'nun ise yöredeki tümen sayısı 76. Başanlı bir saldırı için saldıran tarafın l'e 3 sayı avantajına saHip olması gerekiyor. Oysa Varşova Paku'nın böyle bir avantajı yok. Ustelik NATO, denizde buyük bir üstünlüğu sahip. Nüfus bakımından ise 7 WEU ülkesinin nüfusu, aşağı yukarı Sovyetler'in nüfusuna esit. Ama, Batı Avrupa'nın sanayi gücü çok daha büyük. 1986'da Sovyetler'in gayri safi milli hasılaları 16702230 milyar dolar olarak tahmin ediliyordu. 7 WEU ülkesinde ise bu sayı 3000 milyar dolar. Gelelim tanklara. Varşova Paktı, tank sayısı bakımından NATO'ya karşı l'e 2 oranında üstünlüğe sahip. Ama Amerikan tanklannın "ft 34'ü modern OIUD 1980'lerde larda ürttilmis. Varşova Paktı'nın tanklannın yansı (46.200 tanktan 23 bini) 1940'larda imal edilen T54 ve T55'lerden oluşuyor. NATO'da ise bu kadar eski tank yok. NATO, eski tankları ya atıyor ya da üçüncü ülkelere satıyor. Varşova Paktı ise onları hizmette tutuyor. NATO'nun 17 bın modern, gudumlu tanksavar füzesi var. Sovyetler Birliği ise bu gucte tanksavar sistemini daha yeni üretmeye başladı. Ancak, Sovyetler'in bu alanda NATO'nun teknolojik ustünlüğüne yetişemeyeceği anlaşılıyor. Varşova Paktı, avcı uçakları bakımından büyük bir sayısa! üstünlüğe sahip. Bombardıman uçakları konusunda ise iki taraf eşit miktarda uçağa sahip. Ama NATO uçaklan kalite bakımından daha üstün. Batı AvVupa Birliği'nin (WEU) Savunma Komitesi'nin raporu, Avrupa'nın Sovyet konvansiyonel üstünlüğü karşısında çaresiz olduğu yotundaki iddialann tehlikeli ve saçma olduğunu gösteriyor. Dış Haberler Servi&i İranın, Irak'a karşı kullanmak üzere yeni bir karadan karaya füze ürettiği, füzelerin denenmesine devam edildiği bildirildi. Tahran'da yayımlanan "Cumhuri tslami" gazetesinde yer alan bir habere göre füzelerin performansı konusunda düzenlenen bir rapor. tran Başbakanı Hüseyin Musevi'ye verildi. Gazete. füzelerin. denenmesi sonaerdikten sonra savasın kazanılmasında önemli rol oynayacaklarım yazdı. İki ülke arasındaki savaş ise önceki gece ve dün karşılıklı saldırılarla sürdü. Iran, savaş uçaklarının sınır boyunca mevzilenmiş olan Irak birliklerini vurduğunu, İran askerlerinin de cephenin kuzeydoğusunda bir taarruz yaptıklannı duyurdu. Irak ise savaş uçaklannın çeşitli tran kentlerini bombaladığını bildirdi. Ancak iki ülke de birbirlerinin saldırı iddialarını doğrulamadılar. Polonya ve Afganistan solda ateşli tartışmalara yol açmış olan iki konu. Polonya'da Dayanışma, işçilerin başlatıp yürüttüğü tabandan gelen bir hareketti. Gdansk'taki tersane işçilerinin başlattığı hareket kısa sürede çığ gjbi büyüyerek tüm ülkeyı sardı. 12 milyon üyesi vardt Dayamşma'nın. Yani çalışan nüfusun tümü. Sendika grev kararı aldığında ülkenin bir ucundan öbür ucuna kadar yaşam felç oluyordu. Ne ıstiyordu Dayanışma? İktidara ortak olmak. Kiminle ortak olmak? İktidarı işçi sınıfı adına elınde tuttuğunu ileri süren bürokrasi ile, başka bir deyişle azınlık grubu ile. Sosyalist bir ülkede iktidarda olması gereken işçi sınıfının, iktidara sahip çıkabilmek için başkaldırması garip değil miydi? Hem de çok garipti. Bu olgu neyi gösteriyordu? Günümüzde sosyalist ülkelerin çoğunda olduğu gibi, Polonya'da da işçi smıfımn sadece kâğıt üzerinde iktidarda olduğunu; gerçekte ise ekonomik ve siyasal iktidarın ışçilerden, yığınlardan kopmuş, onlara yabancılaşmış burokrasinin tekelinde bulunduğunu... Dayanışma. "Kapitalist olalım" demiyordu. "Varşova Paktı'ndan çıkalım" da demiyordu. Sadece "Arkadaş, ülkeyi biriikte yönetelim. 8en de iktidarda olmak istiyorum" diyordu. Olay bu kadar basitti. Ama buna karşı teoriler üretildi solun bir kanadında Dayanışma, dışarıdan kışkırtılıyordu... ABD ve CIA işin ıçine kanşmıştı. Amaç, sosyalizmi yıkmaktı... Dayanışma iktidara gelirse ülkeyi kapitalizme sürükleyebilirdı... Hareket kendi içinde yozlaşabilır, bir işçi arıstokrasisi doğabilırdi!.. Palan fitan... Hangi kitle hareketıne dışardan sızmalar olmamıştır ki? Dayanışma'ya kuşkusuz CIA da sızmıştı; MOŞAV da, KGB de... Ama bu, sorunun özünü, yani Polonya'da işçi sınıfının, kendi adına iktidara el koymuş olan burokrasıye başkaldırdığı gerçeğini değiştıremezdi. Dayanışma hareketi, azınlık iktidarı olan bürokrasi tarafından bastınldı. Sonra ne oldu? Bu olaydan 7 yıl sonra Polonya iflas halinde. Dış borçlar 36 milyar doları bulmuş. Temel gıda maddelerı karaborsada. Ülkede mal yok. Ve bürokrasi bu işin altından tek başına kalkamayacağmı anlayınca halka başvuruyor. Temel gıda maddelerine % 100, diğer bazt maddelere % 200'e varan zamiara destek sağlamak istiyor "Gelin, hep birtikte özveride bulunalım, kemerleri sıkalım, şu darboğazı aşalım" diyor. Halk ise, burokrasinin bu önerisini referandumda geri çeviriyor. Kabul etmiyor. Neden etsin ki? İktidarda kendisinin bulunması gereken bir rejimde, yıllardır iktidarın yanına bile yaklaştırılmamış. işçi devletinde. işçinin yönetim ve karar mekanizması ile hiçbir ilişkısi olmamış. Şimdı ise bu işin altından kalkamayacağmı anlayan bürokrasi ondan yardım istiyor. İstiyor, ama yönetimi kendi tekelinde bulundurmaya da devam ediyor. Afganistan, 1979 yılının sonunda düpedüz saldınya uğradı. Sovyet ordulan tarafından işgal edildi. Amerikalılann VietnanV da yaptıklannı Sovyet birlikleri Afganistan'da yaptılar. Köyler bombalandı, urlalar ekili alanlar ımha edildi. Kâbil'de, Moskova'nın uydusu kukla bir hükümet kuruldu. Milyonlarca insan ülkeyi terk etti. Bu olayın ne sosyalizm ne de mosyalizmle ilgısi vardı Ama bazı çevrelerde yine teoriler üretildi, "Arkadaş bpyle sosyalizm olmaz" diyenlere çeşitli suçlamalar yöneltildı. İleri aşamadaki sosyalizm, Afganistan'ın feodal yapısını değiştirecekti... Halk zamanla sosyalizmin nimetlerini anlayacaktı... Mücahitler bir avuçgerici idiler... ABD. Afganistan'a sızmıştı... Sosyaiizmin çıkarlanm korumak gerekırdi... Aslında Afganistan1 da devrim hızla ilerliyordu, ama sosyalizmin başarısını çekemeyenler gerçekleri saptırıyorlardı... Falan filan... İşgalin 7. yılında bugün durum he? Mihail Gorbaçov, Brejnev'den devraldığı bu kanlı mirastan kurtulmaya, Afgan batağından sıynlmaya çalışıyor. Sovyet yetkilileri sık sık Afganıstan'dan çekilmek istediklerini söylüyorlar. Afganistan lideri Necıbullah, "Biz komünist değiliz, sosyalist değiliz" diyor. Mücahitleri görüşmeye çağırıyor; daha da ötede "Ge//n yönetime katılın" diyor. Sürgündeki Afgan kralının ülkeye dönmesi için yeşil ışık yakılıyor. Evet. Polonya'da Dayamşma'nın kapatılmasından, Afganistan'da Sovyet müdahalesinden 7 yıl sonra ve sosyalizm adına üretilen bir dizı laf salatasının ardından, tablo böyle. Sorun, tabloyu örtmeye çabalamak yerirte gerçekleri görerek daha iyi bir tablonun yaratılması için mücadele etmektir. Dikkatlere sunulur. Fransa'ya tepkiler Dış Haberler Servisi Lübnan'daki iki Fransız rehinenin Iran'la gizli göruşmeler sonucu serbest bırakılması ve ardından her ikisi de aylardır gözeüm altında tutulan Tahran'daki Fransız Konsolosu ile Paris'teki İran Büyükelçiliği'nin tercümanı Vahid Gürrii'nün takas edilmesi, Fransa'da ve dünyada sert tepkilere yol açtı. ABD ve İngiltere yetkilileri, yaptıkları açıklamalarda, Fransız hükümetinin teröristlerle pazarhk yapmış olmasından ciddi biçimde kuşku duyduklannı belirttiler. Fransa'da da muhalefet çevreleri, adaletin yara aldığını öne sürdüler. AP'nin haberine göre, ABD Dışişleri Bakanîığı SözcüsU Charles Redman, dün basına yaptığı açıklamada, geçen yıl yedi sanayileşmiş Batılı ülkenin Venedik'te yaptıkları zirve toplantısmda terorizme karşı mücadele ve işbirliği karan almış olduklarını anımsatarak, Fransa'nın bu karara uymadığı konusunda şüpheler olduğunu söyledi. Dünya bütün renkleriyle elinizde • Ufuktaki Soranlar Yeni hükümeti bekleyen gündem • ZorakiKonuklar Üç milyon Iran göçmeni • Merhaba Ortak! AT çerçevesinde TürkYunan ilişkileri • Nereden Nereye Telekomünikasyon Cengiz Çandar. 70. Yıl ve Perestroika Füsun Özbilgerv Mardin'de Kazanı Su Kaynatıyor Röportajkr: Adnan Kahveci, Kemal Anadol,. Semih Günver, Günter Wallraff, Ara Güler AyınGündemi, Doruktaki Umut, .\merikah Gözüyle, SiyasAIDS, Zamanı Çoğaltan Kadınlar, Yazan Kazanıyor (mu?), Devlet Hile Yapamaz A Y L I K A K T Ü A I İ T E D E R G I S I Aldınvz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle