Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kurallann içinde Mekke halkınm Islam öncesi (Cahüiye) törelerinden kalma öğeler de yer alıyor. örnegin kısas (öç), aile, kölelik, sunnet, hac, kutsal aylar ve günler vb gibi kurumlann ve inançlann kökeni hep eski Arap töreleridir. Müslümanlık, ikumi, yasama koşullan, gelenek ve görenekleri birbirinden çok aynmlı yüzlerce topluluk arasına yayümışar. Bu topluluklann hepsi, çağımızdan 13001400 yıl öncesinin Arabistan halkı gibi yasayamaz. Üstelik bütün dünyada yaşama koşullan, yasama biçimleri durmadan değişiyor. Çağımızın din bilginleri, mezhepleri kurup geliştiren bilginlerin bütün bildiklerini bilir ya da öğrenebilirler. Üstelik evren, dünya, doğa, insan ve toplum konulannda onlann bilmedikleri çok şey biliyorlar. Dolayısıyla yorum yapma alanında çok daha yetkilidirler. Buna karşın eski yorumlan, eski yargüan üzerlerinde hiç duşünmeden benimsemeleri usa aykın düşmez mi? tslam, özü bakımından gelişmeye, değjşmeye açık bir dindir. Tannsal buyruklar, tıpkı yasalar gibi, gerektikçe, gereksinim duyuldukça yirmi üç yıllık bir süre içinde gelmiştir. Bu süre içinde de birtakım ayetler yürürlükten kaldınlmıştır. Bunlara "Mensuhat" (SUinmişler, yürürlükten kaldınlmışlar) denir. Uygulanamadığı için değisen buyruklar da vardır. Omegin ramazan gecelerinde Müslumanlann kadınlanyla yatmalan yasaklanmışsa da uygulanmadığı anlaşıhnca yasak kaldınlmıştır (Bakara suresi 187. ayet). Demek ki uygulanamayan Tann buynığu bile değişebiliyor. Mezhep ululannın yorumu niye değişmesin? Şii mezhepler bir yana, Sünni mezhepler arasında birçok sonın tartısma konusu olmuştur. Tartışılabilen, tartışılarak sonuca bağlanmış olan bir yargmın saltık gerçeği yansıttığı savlanamaz. öyleyse mezheplerin koyduğu kurallar da Tann buyruğu sayılamaz. Kaldı ki kesin ve açık Tann buyruklan bıle egemen güçlerce değiştirilebiliyor: Kuran ve hadislerin bütün buyruklannı eksiksiz uyguladıklanm ileri süren ve kendileri dışında bütün Muslümanlan dinsiz sayan Vehhabiler (Suudi Arabistan ve Basra Körfezi Emirlikleri) zekâtı vergiye dönüştürmüşlerdir. Oysa Kuran'daki buyruğa göre zekât, yalnız bireylere ödenir (Tevbe suresi 60. ayet). Yine Vehhabiler ve onlara uyan kimi Islam ülkeleri, adını "gelir ortakhğV'na dönüştürerek faizı haram olmaktan çıkarmışlardır. Gerek Türkiye'de, gerekse başka Islam ülkelerinde bu gerçekleri gören ve düşünen din bilginleri yok mu? Vardır elbette. Ancak egemen güçlerin çeşitli yollarla uyguladığı baskılar, konunun kurcalanmasına, irdelenmesine engel oluyor. Böylece tslam, kalıplaşmış övgülerle, oğutlerle halka sunulup duruyor. Çünkü halkın uyanması, alışılmış düşünce ve davranışlann değişmesi egemen güçleri korkutur. Onlar duraganlık isterler. Bunu sağlamanın en güvenilir yolu da yığınlan sımsıkı bağlayan dinsel duygulan beslemektir. Böylece hem duraganlığı sağlamış hem de halkın kendilerine bağlılığını pekiştirmiş olurlar. Sömürgeciler de bu aracı çok kuUanmışlar, egemen olduklan halklann dine bağlüıklannı destekleyerek hem uyanmalannı önlemeye, hem de kendilerine karşı birleşmeleri engellemeye çahşmışlardır. tslam, Akıl ve Bilim Halkın uyanması, alışılmış düşünce ve davranışlann değişmesi egemen güçleri korkutur. Onlar duraganlık isterler. Bunu sağlamanın en güvenilir yolu da yığınlan sımsıkı bağlayan dinsel duyguları beslemektir. Böylece hem duraganlığı sağlamış hem de halkın kendilerine bağlılığını pekiştirmiş olurlar. Sömürgeciler de bu aracı çok kullanmışlardır. PENCERE Açlık Grevi?.. 3 ARALIK 1987 CEMİL YENER Emekli Yazın Öğretmeni Atatürk'ün laiklik ilkesinin akla ve bilime kazandııdığı saygınlık, büyük bir devrimdi. Ne yazık ki Tttrkçe ezandan geriye dönmekle başlayan gericilik devinimleri günden güne azarak toplumu geçmişin karanlığına doğru itme çabası içindedir. Her aşınlığın bir tepki ile karşılanması doğaldır. Yönetimin aşın dinciliğine karşı bir sUreden bcri basında ve konuşmalarda din ile, özeUikle Islam ile toplum, akıl, bilim ve felsefe Uişkileri üzerine irdelemeler de çoğaldı. TRT'de dinsel konuşmalar yapan din adamlan Islam'ın bilime büyük değer verdiğini savunuyorlar. Ancak bilimin ne işe yaradığını, işlevinin ne olduğunu açıklayan hiç görülmüyor. Bilim, yalnız çok şey öğrenmek ve bilmek degil, bilgileri gereç olarak kullanıp ara$tınna yapmak, yenilikler, bulgular ardından koşmaktır. Bilgin de yeni bilgiler, bulgular ardından koşan bilgili kişidir. Yaratmada, yenilikler bulmada kullarulmayan bilgi hiçbir işe yaramaz, ıssı ölünce de hiçbir iz bırakmadan yok olup gider. Yeniliğın, yaratının, bulgunun dinsel çevrelerdeki adi "Bidat"tır. Bidatin de haram olduğu ileri sürülür. Eğer bidat haramsa araştırma yapan yaratıcı bilimin de haram olması gerekir. Eğer bilim, dinsel konuşmalarda belirtildiği gibi kutsalsa bidat da kutsaldır. Gerçekte ıse bidat yasağının kendisi bir bidattir. Çünkü sonradan türemiştir ve ne zaman, nerede, nasıl türediği bilinmiyor. Kuran'da kesin, açık buyruklar ve yasaklar çok azdır. Dinsel kurallann büyük bir çoğunluğu mezhep kunıcularuun ve din bilginlerinin yorumlanyla oluşmuştur. Bu kurallar yaklaşık bin yıldan bu yana hemen hiç değişmemiştir. Buna karşüık insanlığın evren, dunya, doğa, insan ve toplum üzerine olan bilgileri o denli değişmiştir ki bin yıl öncesinin büyük bilginlerinin, adı geçen konular üzerine olan bilgileri çağımız ölçülerine göre ya hiç yoktur ya da çok eksik ve yanlıştır. Geri kalmış yorumlar değişmeli Yorumlar, bilinenler arasında karşılastınnalar yapümakla, ilişkiler kuruhnakla oluşurlar. Demek istediğim, yorumlar düşünme ürünüdürler. Düşünmenin aracı akıl ve anlak ise gereci de bilgilerdir. İnsan, elindeki bilgiler arasında karşılaştırmalar yaparak, ilişkiler kurarak dılşünür. Diyebiliriz ki bir insanın dağarağında ne kadar çok ve sağlıkh bilgi varsa o kadar çok ve sağlıklı düşün üretebilir. Bilgiler eksik ya da yanlışsa üretilen düşünün de eksik ve yanhş olması kaçmılmaz olur. Buna göre, günümüzden bin yıl öncenin bilgileriyle yapılrruş olan yonımlarda elbette eksikler ve yanlışlar bulunacaktır. Bugün yürürlUkte olan Sünni din kurallannın hemen hepsi Islam'ın ilk çaglannda Arabistan halkımn yaşama kosullanna göre saptanmıştır. Bu Kimi din adamlan umut veriyor Bugün halkının çoğunluğu Müslüman olan devletlerin en gelişmişinin, en bağımsızırun bile ileri ulkelere bağunlı olduğunu, onlara, onlann yardımma gereksinimli bulunduğunu görüyoruz. Bunun en önemli nedeni bilimde, dolayısıyla yaratmada gen kalmışhktır. Körpe beyinlerin Kuran kurslannda, yetişkin beyinlerin tarikatlarda soldurulması, bilimin gelışmesine katkıda bulunmaz, engel olur. Toplumun akıl ve bilim yoluna girmesi, ileri görüşlü ve yürekli din bilginlerinin, din adamlannın çabasına gereksinimlidir. Kimi din bilginlerimizin ve din adamlanmızın zaman zaman yaptıklan konuşmalar, beklentilerimizin boşuna oünadığını sezdiriyor. Umudumuzu yitirmemeliyiz. Şimdi Ne OKT4Y AKBAL EVET/HAY1R 1971 yazında Maltepe'deyiz Tutuklular hapishanesinde Cıniversıtelıler, aydınlar, ışçıler, sendıkacılar, öğretmenler, yazarlar, sanatçılar, ışçıler, babalar, garıbanlar, genç subaylar bir aradayız Asken tutukevı, Maltepe'dekı zırhlı tugayın yayıldığı alanın ortasında. Komutanımız Muhlıs Yarbay, tyı bir subay, deneyımli, hoşgorülu Tutuklulara hem karavana veriliyor, hem dışardan yemek gelebilıyor. 12 Mart dönemınin ilk aylarında Maltepe'de balayı dönemi yaşanıyordu. Birkaç ay sonra Muhlis Yarbay gıtti, yerine Ruşen Albay gekji; dışardan yemek getırılmesını de yasakladı. Eh, hakkı da vardı sanırım, çünkü koğuşlardakı çelık dolaplarda saklanan zeytinyağlı dolmalar, ımambayıldılar, ıspanaklı böreklerle suyu kesik hapıshanede temızlığı yurutmek kolay olmuyordu, ama Ruşen Albay'ın kararına karşı çıçeğı burnunda tutuklular kesıminde bir tepkı patladı, açlık grevı başlatıldı. Aldık mı başımıza belayı . O gune kadar benım ne mapusaneye düşmüşlüğüm var, ne de açlık grevıne katılmışlığım; ancak eylemde bir çarpıklık bulunduğunu gormek guç değıl. Buna karşın açlık grevıne katılmasan, koğuşta dayanışmayı bozacaksın, racona ters düşeceksin. Bir gün, ıki gün, üç gün derken kafamda jeton düştü: Yahu, kim başlattı bu açlık grevini? Dördüncü koğuşta başladı; bizfer de katıkjık; Bozkurt Nuhoğlu'nun koğuşundan... Ya?.. Bozkurt Nuhoğlu, canımız, ciğerimiz, kardeşimiz; ne hikmetle bu kararı vermış? Nöbetçı subaya başvurdum, derdimi anlattım; komutan Bozkurt'u çağırdı. Sanlıp öpüştükten sonra sordum: Açlık grevini kim başlattı? Bir kurul mu karar verdi? Oylama mı yapıldı? İşın aslı astarı ortaya çıkıverdı Bozkurt'un "kıdemlısı" bulunduğu koğuşta 19 yaşmda bir genç öfkeyle patlamış, "açlık greviyapalım" üem\ş; tepkının yalazı koğuşu sarıvermış, ötekı koğuşlara yayılmış, herkes dayanışmaya golge düşürmemek korkusuyla eyieme katılıyor. Aman Bozkurt, dedım, açlık grevinin nedeni kamuoyunda saygı ve destek yaratacak kadar ciddi olmalı, değil mi? Tutukevine zeytınyağlı dolma ya da ımambayıldı sokmuyorlar diye eyleme başlanır mı? Şu işı bitirelim. Bozkurt zaten eyleme benım gibi "kerhen" katılmış; arkadaşlarını razı ettı, açlık grevıne son verıldı Ancak ülkemızde o günden bu yana öyle canavarlıklar yaşandı ve öyle haksızlıklar yapıldı kı cezaevleri içinde ve dışında birbirı ardından ölüm oruçlarına gırışıldı Işkencelerı durdurmak için açlık grevı yapanlar arasında kaç genç öldü? Sayısını bilen var mı? ölümüne oruç tutan gençlerın eylemlerını Babıâlı'de kaç gazete birincı sayfasına çıkardı? DSP'lı kardeşlerımız bu eylemlerle ne ölçüde ılgilendiler? * • Şimdı ne olacak? ANAP Mecliste büyük bir çoğunluğu elde etti. Muhalefet ıktıdara ancak sözle, konuşmayla karşı çıkabılecek durumda... Buna yanhş bulduğu durumları, tutumları eleştırmek demek, daha doğru, çunkü muhalefet Özal'ın icraatı'na karışmak, onu durdurmak gücune sahıp değıl Özal nasıl durdurulacak? Bu soruyu yanıtlamak kolay değil. . Tepeden atanan adaylardır bugün ANAP'ın Meclıse soktuğu kişıler... Yani, Özal'a bağlı, Özal'a borçlu ınsanlar.. Böyle sağlam bir grupla Özal her ıstedığini yapabilecek güçte görünüyor, ama yapabilecek mi? Bu seçımlerde Özal yüzde 37'nın altına duştü, geriledi, seçim yasalarını kendi çıkarına göre düzenledıği ıçin ötekı partilerı yaya bıraktı Hele DSP'yı elinden geldığı kadar destekleyerek SHP'nın 5060 sandalyesını elinden aldı. Artık olan olmuştur, biten bıtmıştır Gerçek şudur, Özal'ın partisı anayasada değışıklıkJerı yapacak oranda bir guce sahıptir Bilmem Turk seçmenı, daha doğrusu halkımız, bu seçım sonuçları karşısında ışın derinıne ınerek bir şeyler düşunebılecek mO Özellıkle, sosyal demokratlar, sosyalıstler, kısacası sola açık butun gücler!. Solda bir butunleşme, bir uzlaşma yaratılsın dıye venlen uğraşlar sürgıt sonuçsuz mu kalacak? Seçim öncesınde "sosyalist adaylan' destekleyen ılanlar çıktı gazetelerde... Baktım, bu bildiriyi destekleyen ımzacılar arasında tanınmış kışiler de var. Ne istiyorlar? Halkımız oy versin'.. Peki, verdi mı? Verse ne olurdu sanki? Ne değışırdı? Bir tek sosyalist yaftalı bağımsız Meclise girebilir mıydi? Hem girse ne yapabılırdı7 Çag, orgüt çağıdır. Örgüt olmadan hiçbir şey olmaz. Sosyalistler kendı örgütlerini kurmadıkça ya da solda bir güç bırikımınden yana çıkmadıkça, böyle yararsız 'bireysel' tutumlar, davranışlarda dırendıkçe sağ her zaman ıktıdar olmasını bılecektir. "Parçala ve yönet" formulu hep gerı kaimış ulkelerde uygulanır. Başanyla uygulanır Bu seçımde DSP kı gerçekte sağcı bir partıdır solda bir gücun ortaya çıkmasını engelledı. Ama bu arada Ecevıt de, zoria ayakta tutmaya çalıştığı partisı de tarıhe kanştı sayılabılır. Sol, şimdı SHP çevresinde toplanmak zorundadır. Bunu kaçınılmaz bir koşul sayıyorum. SHP'yı, birtakım yöneticılerini beğenmeyenler olabilir. Bu eleştirıler doğru da olabilır. Ama kısır dönguyü aşabilmek, solu ışbaşına getirmek, solda yeni oluşmalara olanak sağlayabilmek ıçın SHP'yi desteklemek zorunludur... Sddakı dağınık yuzde 35 bınkimı güçlendırrnek, bu sayıyı yüzde ellıye çıkartmak o kadar da güç değıldır, bunun için sağduyu ile düşünüp davranmak yetertıdır. 87 seçimı yeni bir ders daha verdi bizlere, solda tek bir partı çevresinde bir araya gelmenın baş koşul olduğunu.. SHP'nın bu yenılgısınde çünku yüz kadar mılletvekilı çıkarmak, anamuhalefet partisı olmakla yetinmek başarı sayılmamalı DSP'nın oyları bolerek altmış kadar mılletvekilliğıni SHP'den koparıp ANAP'a armağan etmesı elbette kı büyük rol oynamıştır. Ama SHP ıçındekı gızlı açık çekışmelerin, zıtlıkların, kıskançlıkların da etkısi az değıldır Oyle yerler olmuştur ki o bölgede etkın bir kişınin tuttuğu aday, lıstede ön yere gelmedi dıye öteki adaylârın seçilmesı baltalanmıştır. Örneğin sandık başlarına SHP temsilcılerinin bir bölümü görevli oldukları halde gitmemıştır. Sandıkların kontrotü yalnızca ANAP temsilcilerine bırakılmtştır. Hatta daha da beterı kimi yerlerde SHP'lı adayların seçimleri yitırmesi, onlara karşıt olan hıziplerce sevinçle karşıianmıştır Bunları duyuyoruz, biliyoruz!.. Evet, şimdi ne olacak? Ben yazar olarak, yıllardır, hemen seçimden, soiun her yenilgısınden sonra sorarım Kendıme ve topluma . Sonra da, birkaç yıl geçmeden bir yanıt gelır. O yanıt çok acı, çok sert olur. Demokratık yoldan gelmez, bambaşka yollardan gelır Bu yüzden de her dokuzon yılda bir demokrasıye paydos borusu çalınır. Şimdı ne olacak? derken sivıl yonetımlerın bir kez daha 'kaza'ya uğramaması için gereken çahşmalann yapılmasını, Atatürk devrimine ters düşen eyiemlerden kaçınılmasını, demokratık kurallann gereğı gibi uygulanmasını baş koşul görüyorum. Demokrasimiz bir türlü büyüyüp gelişemiyorsa, demokrasi adına iktidara gelen poiitıkacılardır bunun başlıca nedeni... Daha önce gördüğumüz acıları yenıden yasamamak ıçin ıktidar olsun, muhalefet olsun, demokratık kurallara saygılı olmalıdırlar. Olmak zorundadırlar.. Sayın Ecevit 29 Kasım seçimleri sonucunda barajı aşamayınca "faal siyasetten çekilme" karannı verdi. DSP'den kimi par1 tililerın bu kararı değıştırtmek ıçın açlık grevıne başladıklarını gazeteler buyük başlıklarla duyuruyorlar Yıne DSP'lılerden kimılerı Cumhurıyet gazetesını partının genel merkezınde yakmışlar, Cumhurıyet yazarlarına sövmüşler... Ne olursa olsun, onlar bızım kardeşlerimizdir. Politikada bazen hırçınlaşır insanlar, tartısma ve eleştiri sertleşir, olmadık girışimlere yol açabilir. Geçıcidir bunlar; önemli olan sol kesimde sağlıklı bir gelişmeye kapı açabılmektir. Cumhuriyet yazarlan başından sonuna kadar solun butünlüğünü korumasını istemişierdır. Sol bölünmeseydi, iç ve dış sermaye ittifakının "12 Eylul'ü 1992'ye dek uzatma plam" bozulacak, dış güdümlü ANAP iktıdara 29 Kasım'da lök gibi oturamayacaktı. Evet, Cumhuriyet yazarları, solun bölünmesine karşı çıktılar; bu davranış bir suç ise diyeceğimız yok. ZİVERBEY KÖŞKÜ İlhan Selçuk 4. bosı. 1200 lıra (KDV içinde) Türkoattı Cad. 39/41 Cağaioiluktanbul KONGRE DUYURUSU Tfirk Eczacdan Birtiği 24. Olagan Büyük Kongresi 2427 Aralık 1987 urihlerinde Ankara Dedeman Oteti'nde, asagıdaki gundem ile toplanacaktır. tlgüilere duyurulur. GÜNDEM: 24 ARALIK 1987 9.30 Açılış ve Yoklama Kongre Başkanlık Divanı Seçimi Merkez Heyetı Çalışma Raporunun Sunulması Merkez Heyetı Bılançosunun Sunulması Merkez Heyetı Murakabe Kurulu Raporunun Okunması 25 ARALIK 1987 9.00 Merkez He>eti Çalışma Raporu Görüşülmesı Merkez Heyetı Bılançosu GörUşülmesi Merkez Heyeti Murakabe Kurulu Raporunun Görflşttlmesi Bütçe ve Hesap Komısyonu Raporu Görüşülmesı * Merkez Heyetının Açık Oylama ile Aklanması * Murakabe Kurulunun Açık Oylama ile Aklanması * 1988 Yıh Bütçesinin Onaylanması Mevzuat Komısyonunun Raporunun Görilşülmesi Dilek ve öneriler Komısyonu Raporunun Görüşülmesi 26 ARALIK 1987 9.00 Yardımlaşma Sandığı Çalışma Raporu Görilşülmesi Yardımlaşma Sandığı Bütçe Görüşülmesı 19881989 Yılları Ginş ve Yıllık Aidatlann Belirlenmesi Türk Eczacıları Vakfı Çalışma Raporu Görüşülmesi Türk Eczacıları Vakfı Bütçe Görüşülmesı Bırlik Merkez Organlan İçin Asil ve Yedek Uyelerin Belirlenmesi Merkez Heyetı Yardımlaşma Komisyonlan Üyelerinin Belir lenmesı Kapanış 27 ARALIK 1987 Secimler 1979 YIUICRA PL 467 TEDBIR UYARINCA SİGARA S A G L I Ğ A ZARARLICHR BİLSAKTA BUGÜN Genel Müdürlüğümüz Merkez Bürosu yeni telefonları, 7.12.1987 tarihinden itibaren: 19.00 KiUp Soyleşisi: "KIRK ODA" Murathan MUNGAN 18 30 YOGA Zernn AKGÜN'Ie GÖRSEL SANAT ATOLYELERt Mehmet GULERYÜZ'le resım çahşmaları Yerlı basın, çay kahve, hafıf içkıler. 17.00 CafeBar GitarVokal 18.00 Jazz RestıurantBar önder FocanŞafak Dortlusu BİLSAK Soğancı Sokak 7 Çok yönlü çizim ve yazım kalemi: 10 00 CafeFuaye Dr. SELÇUK OKTAY (19591987) Kalacakmışım, Epey şey öğrendim diyordum, anlamadığım, Çok az şey kaldı diyordum, anlamadığım, Akürnı başıma alınca ne göreyim, ömrürn yel gibi esmiş gitmiş Hiçbir şey öğrenmeden kalakalmışım. Unutmayacağız. ^variograph • 0,2/0,3/0,5/0,7 mm. kahnlıkta uç • Değıştirılebılir yedek uç avantajı Murekkeple dotdurulur, refil gerektırmez • Yukseltilıp, kısaltılabılen uç Mavı. yeşıl, kırmızı, siyah renklerde kullanım. 1 7 14 10 5 (29 hat) CİHANCÎİR 143 2» 79 143 28 99 HÜTF 1983 mezunlan adına Dr. 1ANER ÖZEK Shell BİLGİSAYAR KURSU KAYITLARIMIZ DEVAM ETMEKTEDİR TMMOB Elektrlk Mühendislen Odası tstanbul şubesi Camhariyet Cad. No: 303 Kat: 2 Harbiye Tel: 148 50 5253 DAHIŞUAH'dan alınır. AY TAKSİTLE) Gazelecıler &iesı Kesfc n KaK*n So«aK AceR 2 M İ R Te( < S ' ) 1 9 S 6 7 1 BIIGISAYAR SISTEMLERI ^ w 8 m l » 'ST»N8ULT« MUŞAVIRUK VE TICARET A S Fn.t*». Buivan t an* H>n u t E N K A / M L L T I T t ^ H >«kıh Saııa»