23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU v Genal MüdüriuSü'ndm aknan UtfyegOn. Utin Utgriarinü pırt* çok bulufcı, T*ya. **»"•"• Eg«,AMrtz, iç anaK»0nw yar yv s*mak, ıç hssimiMd* yükU k tart» tanpkvaOnu vt kar *Unde M aOWJB:YW l stontorinte bnz ıZBhcafc. utoto yviönte öt~ ftmyacek. RÛZGMt Kuay w bat yfrtoden haftf. araaa ortt kuvvefle zaman zaman kuvvatfc* asacak. M M e rfcgir Dofrı Mıtoıtffe tabto w gundotu». M i teEkrde yttı vt lor^attn 3 * mmn anm w h v »aünd» san» 10212am» 2jman 2833 * ıfe ınH İBla esacak.. OENtZ; MukKtt yer yer kaba <U&k okjp »6füŞ uzaH4 10 km doüOen om kuncne esecek. GM muMıl ıMgalı otacak. g&rife unM& 10 km ymda otacak. Vjn gdunde h»a; parçat ço« bulut geçtcek. Ruzgir Itızey ve dofiu yAnier dolayinâa bukjracak. •i: acık ıbuMu •yaflmurtu ' tsrt Mana Y B Y Y B 19» 11° 12° 8" 7° 8°ayartahr 9°Edîme 2°Erancan rEnunnn 2°E3kqalıir HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN B Y Y B Y Y 9° 1 ° G B M P Y B «°W>Qıasun Y Y 17° 9°GurnuşhaneY Y 9» e»HaMdri Y Y 18° 9°lspana Y Y 12° ffMstaırtul Y Y 7° 4°lzmir Y Y B° O"Kare Y Y 7° O°Kasönwnu Y Y 7° 2°K*I«i Y Y 11° 5°Kırttarai Y Y 13° 4°Konya Y Y 7°1° Kutahya Y Y 15° 6°Mjtöya Y 15° 2°Maı»sa 10° ^ K M a r a ş 6" 2° Meısn 3°10°MuOte 8° 2°Mus 12° 3°NİO* 12° 7°0n>u S"1° F&ze 6° (PSamsun 11° 2°S«rt 10» 6°Sinop 15° 9°Srras 4»5°W»** 6° rtatEDn 7» 0°Inc«* 9° 5 ° U ş * 8° 2°\ön 8° 3°*Hgaî 10° 0° Zonguttak DÜNYA'DA BUGÛN Amsterdam Amnıan Attu Bajdat Barcöona Basel Betgrat Berfn Bom Bniksel Budapeşa Zenem Cezayır CüMe Oubayı Fraıktun Gime Helsnto Kahire Kuoenhag KMn B 10° A 30° Y 16° A 30° Y 18° Y 16° Y 7° B 8° B 9° B 11° Y 7° B 10° Y 26° A 32° B 29° B 19° Y 20° Y 6° A 23° B 8° B 9° Y 20° Leningrad Londra Madnd Mılano Moctreal Mostam Mumh NeavYork Y B Y B B B S B Y B B A B Y A A A 6° 11° 16° 16° 3° 3° 8° 11° 5° 12 7" 25° 19° 7° 23° 20° 2*> MUSTAFA EKMEKd ANKARA NOTLARI 5 KASIM 1987 Aıaiokmtaksıy^TgaScA^S^r Osk) Açık Mektuplar.... Bu hafta sonunda 7 kasım cumartesi günü, Ankara'da ilhan Seiçuk'la imza günümüz var. Ama ayn ayrı yerlerde imzalayacağız kitapları; o, Bayındır Sokak'ta ilhan İlhan Kitabevi'nde, ben de Mithatpaşa'da Gun Kitabevi'nde. İlhan Selçuk: SHP ile DSP'ye döndük! dedi. Hangimiz SHP, hangimiz DSP? Gülüştük önümüzdeki hafta 10 Kasım günü Elazığ'da, 11 kasımda Ergani'de, 12 kasımda da Diyarbakır'da "Kılçıklı Balıklar"ı imzalayacağım okurlara. "Gün Ola Harman Ola" hiç kalmadı; yeni baskılarını yapacak bir babayiğit yayınevi de yok. Tekin Yayınevi, Tan Oral'ın çizgileriyla, "Uyanın Heeey"i hazırlıyor. "Bilgi Yayınevi" sahibi Küflü'ye de kitap sözü verdim... Akademi Kitabevi sahibi Hadi CHca, "Her yıl bir kitabın çıkmalıl" diyordu. Çıkarmadım. 12 Eylül'ün hiçbir şeyini istomiyorduml Bir arkadasım şöyle dedi: Arap atları gibisin, durdun durdun açıldın! Bir genç okurdan gelen mektup, çok duygulandırdı. Gençterimizin demokrasi özlemlerini vurguluyordu satır arasında. Okurun övgüsünden yüzüm kıpkırmızı otdu. Sözünü ettiği yazı, Necdet Uğur'un ismet Paşa'yla ilgili olarak anlattığı bir olaydı. Bunda, İsmet Pasa, gerçek demokrasıye geçmek için, iktidariarın el değiştirmesinin yetmediğini, parti içinde de liderlerin yerlerini seçimle bırakabilmeleri gerektiğini anlatıyordu. Okur Ankara'dan Ufuk Batum'du. Şöyle diyordu: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Ben Tıp Fakultesi öğrencisi ve Cumhuriyet gazetesinin, sütununuzun sürekli okuyucusu olarak, 8 Ekim 1987 tarihli ve 'Parti içi Demokrasi' başlıklı yazınızı yorumlamadan, düşüncelerimi aktarmadan edemedim Yazınızın netliği, dogallığı bir yana gerçekçiliği, içtenliği bir yana... Beni sevindiren, umutlandıran bir nokta ise Türkiye için, demokrasi için, insanlık için yaşamış olan İsmet Paşa'yı bir olayla gün ışığına çıkarmış olmanızdır Böylesıne tecrübeli, bılgili, kultürlü bir kişiliği zaman zaman umursamaz, zaman zaman nankörlük eden Türk toplumunun zihnine kazıyabilmek, ancak böylesıne basarılı, etkin ve tarafsız bir bakış açısıyla gerçeklestirilebilirdi. Bu yazınız şimdiye kadar okumuş olduğum tüm kitaplara, yazılara, bitgilere bedekji. Bundan dolayı sizi ve tüm Cumhuriyet ekibini kutlarım." Böyle mektuplara pek alışmadım ben, daha çok elestirilere alıştım. Büroda mektupları okurken, soför Yusuf karsıdan güler: Gene küfür mü ağabey? diye sorar... Bülent Bey'le ilgili yazılann çoğuna, sert elestirilergelirdi. İçinde sövgüler de olurdu Aldırmaz, kimilerini de yayımlardım. Giderek Bülent Bey'e eiestihler artmaya başladı. Gelen mektupların yüzde sekseni bunlarla dolu. 12 Eylül sıcağında hiç ama hiç eleştirmedim. Süleyman Bey'in de, Bülent Bey'in de elleri, kolları bağlıydı. "Referandum oyunu"ndan sonra, ikisinin de kolları çözuldu. Dilleri de çözüldü. Artık, elestirilere yanıt verebilirlerdi "Kahramanlık" dönemi de sona ermişti. Doğru gördüklerimizi, doğru bildiklerimizi yazabilirdik. Okurlar, daha ağır elestiriler yolluyorlardı. Sacit Somel, emekli elçilerimizdendir. Okuyup yazmayı sever. Kafasına takılan bir konuyu kâğıda dökmezse, erince kavuşamaz. Sacit Somel'in 18 Eylül 1987 günlü Cumhuriyet'te "Okuriardan" kosesinde "Ecevtt'e Açık Mektup" başlıklı bir yazısı çıktı. Kendisine gelen mektupları gördüm, nasıl yankı yapmıştı anlatamam. Bir Kıbrıs Barış Harekatı gazisi, kısa mektubunda şöyle diyordu (Adı, adresi bende): "Sayın Sacit Somel, 183.1987 tarihli Cumhuriyet gazetesinde 'Okuriardan' köşesinde Ecevit'e Açık Mektup' başlığı altındaki yazınızı, ülkemizin demokrasi yolunda vereceği tarihi sınav öncesi yazılan (bugüne kadar, demokrat köşe yazarlarının yazılan dahil) en samimi, en yalın biçimde, en etkin yazı olduğunu, bir Ecevit hayranı, sosyal demokrat olarak belirtmek ısterim Vatanın tahvillerle parça parça satıldığı bu dönemde, iktidarın ekmeğine yağ sürmenin Ecevit gibi bir politikacıya ne kazandıracağı kamuoyunda merak kon'jsudur. Yazınızın, seçımlere çeyrek kala Sayın Ecevit üzerinde etki kılmasını temenni eder, yazınızdan dolayı sizi kutlar, saygılar sunanm efendim." Adlannı saklı tuttuğum dört işçi de, mektuplarının sonunda Somel'e şöyle demişlerdi: "Bizim gibi düşünen insanların ıstırabını en güzel şekilde dile getirdiğiniz için sizi yürekten kutlar, saygılar sunarız." Mektuplara baktım, ya okur mektubunun yayımlandığı gün kaleme alınmış ya ertesi günü, daha sonra değil. Sacit Somel, yazısının sonunda şöyle diybrdu: "... Bugün Türkiye'de laiklikten kopan, gericiliğe göz yuman VB mitU olmayan bir politika izlenmektedir. Bu politikanın önlenmesi için Atatürk retormlanna bağlı bütün güçlerin bırieşmesi gvsklidir. Bu koşullar içinde, ne gibi önerilerie karşılaşılabiieceğı pek bilinmedon Sayın inönü farahndan yapılan önkoşulsuz görüşme tekliflerini reddetme size büyük vebal yüklemektedir. Siz sosyal demokrasi hareketinin öndehiğini yapan bir devlet adamı olarak başladınız ve uzun bir süre bütün sosyal demokratlann umudu olarak kaldınız. Bu umudu bosa çıkarmama yine elmizdedir. Aksi halde adınız lün\ politika tarihine, kendi yarattığı sosyal demokrasi hareketini, sırf kişisel tutkulan yüzünden, ülkesini de düşunmeden ytkan bir polıtikacı olarak geçecektir. Saygtlanmla." Bülent Bey'e çok kişi "Açık Mektup" yazıp, uyarmaya çalıştı. Refik Erduran "Güneş"te yazdı. Son olarak, İlhami Soysa/'ın 'AWs"te çıkan, "Bülent Ecevit'e Açık Mektup ya da Olmayacak Duaya Amin..." başlıklı yazısını okudum. Şöyle diyor ilhami Sosyal, yazısının bir yerinde: "Politikaiannızı her zaman paylaşmamış olmakla birlikte, kişiliğinize daima saygı duymuş biri ve otuz yılı aşkın bir tanışıklığın verdiği cüretle açıkça size seslenmek isterim: Daha her şey tümden bitmeden gelin ve hayatınızın karannı verin. Namık Kamal'in ünlü dizesini ammsayın. Ne diyordu sair? 'Çekildik izzetü ikbal ile babı hükümetten!...' Ge//n siz de bu politikadan çekilin. Hem de hemen şu günlerde! İnanın ki boylesi bir karar, sizi gündelik politika gayyasının gotunebileceği yenerden çok daha yükseklere çıkaracaktır. Pek çok gönülde taht kunvanıza yol açacaktır... ... Enmde sonunda politikayi bırakmak zorunda kalacaksınız. Ama gelin bunu, karannda, rahmetli ortak dostumuz Turan Güneş'in deyimiyte teker kırılmadan', "araba devrilmeden önce' yapın. Türkiye'de sosyal demokrat oyları bölüp, bu görüşün iktidara gelme yollannı tıkayan adam damgasını yemeden politikadan çekilin... ...Diyebilirsiniz ki, canım bana umut bağlamış koskoca bir DSP örgutü var, bunlan nasıl yüzustü bırakabilirim? Bence bu görüş de yanhş, siz ve adınız olmasaydı DSP diye bir şey olmazdı. DSP de gerçekte SHP gibi sol içinde sadece bir hiziptir, küçük bir parçadır. Ama, olsa ne olur, olmasa ne olur diyemeyiz. Tıpkı SHP gerçeğini görmemezlik edemeyeceğimiz gibi. Ve kabul edin ki SHP tabanı, DSP'ye g6re eskî CHP tabanına çok daha geniş ölçüde oturmuştur. Seçimler sonrasında ANAP iktidan karşısmda muhalefeti DSP değil, hiç değilse bir süre, SHP tems/7 edecektir. DSP'nin kaderi ise sizin açmızdan ne kadar yazık olsa da Osman Bölükbaşı'nın Millet Partisi'nin kaderi kadar bile parlak değildir. Gorünen köy o ki, ülke çapında barajı aşamayacak, Millet Meclisi'nde temsil edilemeyeceksiniz. Edilemeyince de, şimdi çevrenizde boy gösteren kimi kişiler de kendi başlannın çarelehne bakacaklar, sizi büsbütun yalnız bırakacaklardır. Bu gerçekleh görmek için kâhin olmaya gerek yok. Gelin yol yakınken, kendinizi ve sevenlerinizi daha çok hırpalamadan bu çıkmazdan kurtarın. Tıpkı bir bumeranga benzeyen ve sonunda dönup sizi yaralayarak suçlama silahlarınızı da kullanmaktan vazgeçin. Sol, sosyal demokrat oyları bölen nitelemesinin gönüllü sahibi olmaym." Paris Prag Hyad Sotya Şam RÖfTU Bnsa ÇmKata Çorem Derfel Tünus Aapk 8Dutıtu K hartı S ssk Y «IP Vknedik Vlyana Y 8° WashingtanY 10° Zurih B 11° UGIJR MUMCU GOZLEM Polis, polisin peşinde (Baştaraft 1. Sayfada) Dündar Kılıç, Fahrettin Aslan, Ahu Tugba ve Oya Aydogan gibi ünlü isımlerın de bulunduğu bir dolu kişinin gözaJtına abnmasıyla sonuçlanan "Büyük Uyuşturucu OperasyomT'na ve öncesine dek uzanıyordu... Gözaltına alınan kişilerin verdiği ifadelerle, ev ve bürolarında ele geçen belgelerde bazı polislerin de adı geçiyor, Ankara'dan lstanbul'a gelen polis timleri "kaçamak" soruşturmalar yapıyordu... Bu kaçamaklar, doğal olarak Istanbul polisinin istihbarat birimlerine de ulaşıyor, bu da iki polis örgütü arasındaki gerginliğin daha da tırmanmasına yol açıyordu... Söz konusu operasyonda yakalananlardın yeraltı dünyasının "ünlü" kabadayısı Dündar Kılıç. duruşmalarından bırinde. Kaçakçılık ve İstihbarat Daire Başkanı Atilla Aytek hakkında suç duyurusunda bulunarak, Aytek'in "1986 yılı başlannda ölen Zekeriya Ülkücü'nün, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Dairesi Başkanı Aytek tarafından, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayel Masası'nda edep yerine cop sokarak öldürtlügünü" öne sürüyordu. Kılıç'ın bu ifadesini ihbar sayan İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ise, Aytek hakkında soruşturma açtınyordu. Aynı günlerde Atilla Aytek de Emniyet Genel Müdürlüğü'ne başvurarak hakkında kapsamlı bir soruşturma yapılmasını isteyecekti. Atilla Aytek'in, "Benim için 4 bin kişiden biri olmasının dışında bir özelliği yoktur" dediği Dündar Kılıç'ın iddiaları ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün soruşturmasından bir sonuç çıkmayacaktı. enmdeki •stihbaraüardan yalmzca biridir. Polis, bugün polisin pcşindedir. Gizli araştırma yapmakladır. Şimdiden tedbir alınmazsa ileride telefasi zor durumlar ortaya çıkacakür." Eski Mali Polis Müdürü, kendisine yöneltilen "Dündar Kılıç'ın adamı Erdoğan Aslan ve 'genç ve yeni babalardan' Alaattin Çakıcı'yı nereden tanıdıgı?" sorusunu da şöyle yanıtlıyordu: "Erdoğan Aslan'ı görevim gereği tanınm. Bir kez gözaltına alıp sorgusu için Drjarbakır'a gönderdim. Alaattin Çakıcı denen herifi. Ankara'ya yakıniığı ile tüm polis teşkilatı tarafından bilinen, tanınan Tank Ümit adlı kabadayının kolladığını biliyonım." Büyük operasyonlarda arada bir alevlenen "Ankara İstanbul kavgası"nın özeti bu. Bir tarafta yeraltı dünyasının "karanhk" isimleri ve genellikle aynı isimler, bir tarafta da Türk polis örgütünun önde gelenleri. Sonuç tam bir kördöğüşü. Emniyet örgütünü yaralayıcı ve "kötü sonuçlara yol açabilecek çarpık" bir kavga. Hem de sonunun nereye varacağı kestirilemeyen türden... (Bastarafı 1. Sayfada) M. Yaşar Gül, Oündar Kılıç'ın damadının dayısıdır. Gül, Lugana'da yakalandığında üzerinde bulunan detterlerde Dündar Kılıç'ın da adı ve tetefon numaraları çıkmıştır. Bu defterde ayrıca "Süteyman Bey • Ankara" karşısında iki teiefon numarası daha yazılıdır. İşin ilginç yanı, Gül'ün üzerindeki bu teiefon numaraları Türkiye'ye bildirilirken, "Süleyman Bey"in teiefon numaralarının çıkartılmasıdır. Süleyman Bey, şu anda emekli bir eski istihbaratçı albay mıdır? Bilmiyoruz. Bilebildiğimiz, Süleyman Bey'in karşısmda yazılı iki tetefondan birinin numarasının "153799" oiduğudur. Şu anda bu teiefon kimse üzerinde kayıtlı değildir. Oteki teiefon "2" ile başlamakta; "5" ile bitmektedir. Bu teiefon numarasında üç tane "2", iki tane "5" ve bir tane de "3" numarası bulunmaktadır. Bu teiefon, bir mühendis yurttaş tarafından devir alınmıştır. Bir kaçakçı sanığında bir istihbarat görevlisinin adı ve teiefon numarası ne aramaktadır? Ve daha da önemlisi, Yaşar Gül'ün defterindeki teiefon numaraları, Türkiye'ye bildirilirken "Süleyman Bey" ve karşısındaki teiefon numaraları kimler tarafından ve niçin çıkanlmaktadır? Bütün istihbarat servisleri, yeraltı dünyası ve terör örgütlerinin içine sızarlar. Servislerin bu suç örgütleri içinde adamlan bulunur. Bu "anga/e adamlar" ne ölçüde "devlet" adına ve ne ölçüde "kandi adlarma" çalışııiar? istihbarat örgütleri adına bu "angaje adamlar" ile ilişki kuran devlet görevtileri, bu ilişkileri kendi kişisel çıkaıiarı için kullanmazlar mı? Bunlar, çok karmaşık ve karanlık konulardır. Sözü son günlerdeki Ahmet Ateşli • Atilla Aytek tartışmasına getirmek istiyoruz. Ateşli'nin, sabıkalı kaçakçılardan Zihni İpek'e sahte polis kimliği verdiği; ipek'in de bu kimlikle serbestçe dolaştığı açıklandı. Ateşli, bu savlan yalanlayarak, ipek'i bir polis olarak tanıdığını ileri sürdü. Ateşli, bu arada, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Dairesi Başkanı Atilla Aytek'i de ağır sözcüklerle suçladı. "Zihni ipek", kaçakçılık dünyasının kilit adlarından biridir. 1966yılından 1971 yılına kadar Türkiye'ye 27 milyon mermi ve 70 bin 731 tabanca sokan bir kaçakçılık çetesiyle birlikte yargılanan İpek hakkında 12 Eylül döneminde de dava açılmıstır. Boyle bir kaçakçı ile bir polis şefinin dostlukları acaba "istihbaraf nedenine mi dayanıyor? Bu ilişki ve samimiyetin eğer devlet sırrı değilse inandırıcı biçimde açıklanması gerekmez mi? Emekli Başkomiser Ateşli, 1985 yılı aralık ayının 28'inci günü istanbul'daki Bebek Gazinosu'nda Dündar Kılıç'ın kardeşi İbrahim Kılıç ile aynı masada otururken, Kılıçlar'ın yanında çalışan Zekeriya Ülkücü, Tarık Ümit adlı bir kişiyi tabanca kurşunu ile yaralamıstı. Emekli bir başkomiserin Bebek Gazinosu'nda Dündar Kılıç'ın kardeşi ile aynı masada oturması da herhalde "istihbaraf' gerekçesi ile açıklanamazdı.Ülkücü, Dündar Kılıç'ın yanında çalışmaktaydı. Vurulan Tarık Ümit de Dündar Kılıç hakkında daha önce polise bilgi vermişti. Ülkücü'nün Umit'i vurma nedeni buydu. Zekeriya Ülkücü, daha sonra kaldırıldığı hastanede ölmüştür. Ülkücü'nün işkence sonucunda öldüğü ileri sürülmüştür. Tarık Ümit, Dündar Kılıç ve Fahrettin Aslan hakkında bilgi verirken, büyük oiasılıkla, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Harekât Daire Başkanı Atilla Aytek ile ilişki kurmuştu. Aytek, herhalde yine bu ilişki sonucunda, üzerine kayıtlı Brovvning marka spor tüfegini Ümit'e hibe etmiş; Ümit de Atıcılık Federasyonu'na kayıtlı, piyasa satış fiyatı 584 dolar olan av tüfeğini Atilla Aytek'e devretmiştir. Dünkü Hürriyet gazetesindeki ilginç haber, Timur Hanoğlu adlı bir sabıkalının kaçakçılara sahte pasaport verdiğini, bundan "MİTin ve Aytek'in haberii olduklannı" duyurmaktadır. Hanoğlu, Ermeni kökenlidir. Asıl adı "Timurhan Clşümüş" tür. 1981 yılı mayıs ayında Orhan Veziroğlu ile birlikte sahte pasaport vs pasaport yapımında kullanılan araç ve gereç ile yakalanan Üşümüş'ün, daha sonra "devlet" ile kaçakçılık nedeniyle soğuk olan ilişkilerini "sıcak ilişkiler" haline dönüştürdüğü anlaşılıyor. 1981 yılı mayıs ayında yakalanan pasaportlann Selimiye1 deki Sıkıyönetim Komutanhğı Emanet Bürosu'ndan çalındığı da soylenmişti. Bütün bu "dudak uçuklatıcı" öykülerden sonra, "ANAP Istanbul Fatih ilçe binasına bombayı kimin koyduğunu" soralım. Terör yeniden mi başlıyor? Ve kim yönetiyor bu terörü? Kimler örgütluyor bu işleri? 1 kasım günü ANAP Fatih İlçe Merkezi'ne bomba konduğu, ancak "teknik" bir arıza nedeniyle bombanın patlamadıgı, adının Bedfertin Mahir olduğunu ileri süren bir terörist tarafından gazetelere ihbar ediliyor. Polis, ilçe merkezini arıyor, iki gün sonra bomba patlıyor ve bir kişi ölüyor. Kime soraiım?... Alo, aio... Liderler saldırıyı şiddetle kınadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tnrgut Özal, ANAP Fatih İlçe Merkezi'ndeki patlaraayla ilgili olarak, "Demek ki Türkiye'de hedefi Anavata» olarak göriiyoriar" dedi. Muhalefet partileri de ANAP binasına yapılan saldınyı kınadılar. Başbakan Turgut Özal, partisinin MKYK toplamısından sonra gazetecilerin Fatih ilçe merkezindeki patlamayla ilgili sorularını yanıtlarken, "yakalanacaklar" dedi. Özal sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha önce de tstanbul'da bombalama olaylan oldu. Bugün bunlardan 20 kişi mahkemededir. Bunlar da yakalanacaktır. Geçen sefer de ifade ettigim gibi A.NAP'ı hedef almışlardır. Demek ki memleketin içindeki ve dışındaki düşmanUr ANAP'ı bir yıkabUirsek, korkuUbairsek, maksadımıza vannz besabını yapmaktadıriar. özal, olayın dış mihraklı olduğunu tahmin ettiğini bildirerek, "Meşbur örgüüerden, eski örfüüerden biridir. Ama belleri kınlıyor" dedi. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, "Bu gibi hareketierin şiddetle karşısudayım. Bu gibi hareketleri onlemek, yapanlan bulmak güvenlik güçlerinin görevidir. Şiddet hareketleriyle sadece kanştİdık çıkartılır. Tüm partiler şiddet harekeüerinin karşısındadır." diye konuştu. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirei, olayı "fevkalâde üzücü" bulduğunu beürtti. Demirei, Başbakan Turgut özal'a gönderdiği telgrafta, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, olaydan uzüntü ve kaygı duyduğunu belirterek şu görUşlere yer verdi: "Geçmiste de bugün de terör eylemlerinin arkasında karanlık güçJer bulunabilir. Örnegin, Türkiye'nin demokraükleşmesini engellemek isteyenler ya da Türk halkını karamsarlığa itmek isteyenler çıkabUir. Gerçeklerin ortaya çıkaniabümesi yaşamsal önem taşır.' • Ozal'dan ANKARA'dan YALÇIN POfeAN (Baftanfi 1. Sayfada) Galiba Cumhurbaşkanı Kerum Evren ileyapnğı bir haftaUk görüşme sırastnda karşılastığı tutumdarL. Başbakan Ozal yaklaşık bir yüdur "1989 sonrasmı" düşünüyor. 1989 sonrastnda "Türkiye'nin nasıl bir siyasal sistemle yönetitmesi gerektiğini" kafasmda eviriyor çeviriyor. Neden 1989 sonrast? Çünkü 1989 kasmında Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Cumhurbaşkantiğı dönemi sona eriyor. Burada iki şık var Ya 1982 Anayasası'nın getirdiği yetküerle yeni bir Cumhurbaşkanı seçilir ve görevi devrahr ya da "bafkanhk sateminc" gidüerek sistem değ&kliği gerçekleşir. Doğrudan *%oykaniık sistemi mi", yoksa biraz daha haflfleterek "yan başkanhk sistemi" mi olur, bu önümüzdekı dönemde duşunMOr. tşte, Başbakan özal Ozetlediğimiz düşüncelerle yoğun bir biçimde "proje geliftirirken" basına bu yönde verdi\i demeçler sonrasında haftalık bir okğan görüşme için Çankaya'ya çıkıyor. Çankaya'ya çıkışı öncesinde gazeekrde özal'ın bu konuya dönük demeci yer alıyor. Ozal yaklaşık şunlan sOHüyor açıklamasında: "1989 sonraa için başkanhk sisteni mi, yan başkanhk sistemi mi olur, bauı çok iyi düşünmek lazım. Fransa'iaki gibi mi olur, başka bir ülkedtki gibi mi olur, bunun ayrmtıl <nı vt Türkiye'de uygulanabiUrtiğini çok iyi hesaplamak laztm". Bu demeçten sonnı "ttk Çankaya znaretinde" konu açtlıyor, Cumhurbaşkanı Evren "fok net bir Dündar Kılıç'ın söz konusu ifadesinde Atilla Aytek tarafından öldürtüldüğü iddia edılen Zekeriya Üikücü'nün adı, 1985 yüı aralığında bir başka "Ugiııç" yaralama olayına daha karışacaktı... Zekeriya Ülkücü, 8 Aralık 1985 günü İstanbul'daki Bebek Belediye Gazinosu'nda Tank Ümit adlı kişiyi tabancayla ateş ederek ağır yaralayacaktı. Bu kanlı olayın olduğu sırada, gazinodaki bir başka masada ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası Amiri Başkomiser Ahmet Ateşli, Dündar Kılıç'ın kardeşi İbrahim Kılıç'la birlikte oturuyordu. Zekeriya Ülkücü, Dündar Kılıç'ın yanında çalıştırdığı adamianndan biri idi. Tarık Ümit ise Ankara polisi ile yakınlığıyla tanınıyordu. Hatta ilerideki günlerde Tank Ümit ve Atilla Aytek'in birbırlerine özel silahlarını armağan ettikleri haberleri çıkacaktı. Geçmişten verdiğimiz birkaç örnekten sonra, son günlerde yeniden alevlenen İstanbul ve Ankara polisleri arasındaki gerginliğe donelim... İstanbul narkotik polisinin bir operasyonu sonucu, imam nikâhlı kansının Erenköy'deki evinde yakalanan Zihni lpek'le ilgili gelişmelerle birlikte bir anda yeniden patlak veren İstanbul Ankara kavgası, Türk polisinin önde gelen isimlerini karşı karşıya getiriyor, alışılmadık tartışma ve suçlamalar başlıyordu... Zihni İpek olayından bir süre önce patlak veren İstanbul Mali Polis Müdürü Cevdet Saral'ın telsiz emriyle Doğuya sürülmesıyle sonuçlanan "Banker Bako" olayı da bu tartışmaya bir başka boyut getiriyordu... Emniyet Genel Müdürlüğü'nden gelen ve "Gönderilen dosyadaki bilgiler kapsamında Zihni İpek'in detaylı bir sorgusu yapıtarak" diye başlayan "yıldınm telsiz" emrinde, "Zihni İpek'in, Başkomiser Ahmet Ateşli tarafından verildigi öne süriilen bir sahte polis kimligiyle dolastıgı" da vurgulanıyordu. Ankara'da basına sızdınlan bu yıldınm telsiz, gazetelerde yayımlanınca, emekli Başkomiser Ahmet Ateşli, İstanbul'daki Suadiye Oteli'nde bir basın toplantısı düzenliyor ve Atilla Aytek'i ağır biçimde suçluyordu. "Bana bu iftiralan atanlann analan müstameldir" diyecek denli ağır konuşan Ateşli, "İddiabtnnı ispat etsinler, belimdeki silahı kafama sıkanm" diye bitiriyordu konuşmasını. Ahmet Ateşli, "Aytek'in adamlannı daha önce rüşvet alırken yakaUmr" alıyor. ladığı için kendisine kin Evren "başkanhk ya da yan başduyduklannı" da söylüyordu. Zihni kanhk sistemine karşı olduğunu " net İpek'i de polislik mesleğinin gereği cümlelerle dıle getiriyor. tanıdığını vurguluyordu... Zirvedeki bu dramatik gelişme, birAteşli'nin suylamaiarından sonra kaç gün sonra Başbakan Özal'ın de Aytek, Ateşli'yi mahkemeye verecemeçierine yansımaya başlıyor. Buyön ğini söylerken, Emniyet Gensl Müdeki sorulara özal'ın "çok daha ihti düru Bedük de bir açıklama yapayath ve çok daha dikkatU yanü rak, "Aytek ve Ateşli arasındaki verdtğf" gözleniyor. En azmdan "üs kavganın polis örgütünü kapsamayahıbu değişiyor". Konunun olabilirliği cagını, kişisel olduğunu" söylüyorüzerinde, eskiye oranla, sOzcüklerini du... " daha seçerek kulkmchğı göriUüyor. Bu tartışmalar sürerken, Banker Ortada bir gerçek var. 1989 sonraBako olayında gerekli soruşturmayı sında eğer siyasal sistemde bir değişik yapmadığı için gece gelen bir telsiz liğe gidilecekse, bu değişiklik "anaya emriyle Doğuya atanan İstanbul Masa değişiktiğinden" geçiyor. Evren'in li Polis Müdürü Cevdet Saral da gasüresi doluncaya dek, haien sahip ol zetecilerle konuşmaya başlayacak, duğu yetküerle, sistem değişikliğine Ankara polisine ve özellikle de Atilkarşı çıktığı sürece, özai'm kafasındaki la Aytek'e yüklenecekti... Saral, kenmodeii gerçekleştirmesi mümkün de disi ile ilgili gelişmeleri, "Emniyet ğiL Evren'in süresi dolmasından sonra Genel Müdürü, referandumdan önise, böyk bir değtşıktığı yerine getirmek ce Başbakana bir malzeme vermek "artık çok güç". Çünkü, yeni Cumhur için Bako olayını ortaya altı" biçibaşkanı yeni anayasaya göre, hemen minde değerlendirerek şöyle konuşubirkaç gün içinde seçilebilir. Sepm uza yordu: tılamaz. "Daha sonra İçişleri ve Adalet BaDolayısıyla en azmdan bugünden kanlıkları devreye girerek, Bako ve bakMğmda, özal boyle bir değişikli DYP Uişkisini beliıieyen ifade bekleğe şimdilik "uzak bakmak " zorunda. diler, olmayınca Ankara'dan bir ekip Ancak şu da unutuhnamah. Cumhur geldi, iki aydır Bako olayını araştınbaşkanı seçimi günü geldiğinde, çeşit yor. Benim bir haftada gönderdiğim Ii anayasal manevrtüara gidilebilir. anık için Ankara'dan gelenler 2 ayAnayasanm boşiuklan anmabilir. Ana dır oe yaptılar? Bako olayı ile ilgili yasa böyle bir değişiklik için zorkmateleks notunun, İstanbul'a sızması sıbihr. Ama bu manevrakuv daha ikiyıl rasında bir başkomiserin Atilla Ayvar. Şimdi gorünen gerçek,özat'm "baş tek'i, 'Başkanım bu operasyon için kanhk sistemi"ne dönük projelennm biz bir ekip çıkaralım' dediginde Aysadece "düşünce jimnastiği tek'in, 'Yok, bu pisliğe biz bulaşmaboyutlannda" kalacağL Bu boyutlan yalım. Pisliği Istanbul'un basına kolay kolay aşamayocağt saracağız' dedigini biliyonım. Bu, (Baştaraft 1. Sayfada) (Baştaraft 1. Sayfada) oluşturdukları listeyi görüştü. özal, oldu. Alt katta bulunan bina sorumtoplantıyı açarken listelerde çok sılusu Yusuf Öztürk ile temizlik işçisi nırlı bir değişiklik yapıldığını söylepatlama sonrası çatıya çıktıklannda di ve daha önce aday olmayan iki baMustafa Yıküz'ı ağır yaralı buldular. kanın bu kez aday gösterildiklerini İstanbul Tıp Fakultesi Hastanesi Acil acıkladı. özal daha sonra ilk sıralaServisi'ne götürülen Yıldız, başından masına göre yapılan değişikükleri tek ve vücudunun çesitli yerlerinden altek açıklayarak oya sundu. Başbadığı derin yaralar sonucu kurtanlakan'ın açıkladığı liste itirazsız şekilde onaylandı. özal, açıkladığı • mayarak yasamını yitirdi. Patlamadan sonra ANAP ilçe bilistenin 9 kasımda YSK'ya bildirilenasımn önü bir anda ana baba güceğirü kaydetti. Listedeki değişikliknüne dönOştü. İstanbul Emniyet ler şöyle: Müdürlüğü'ne bağlı ekipler de çevMilli Eğitim Gençlik ve Spor Barede geniş güvenlik önlemleri aldılar. kanı Metin Emiroğlu Malatya 2. sıBina sonımlusu Yusuf öztürk ile teraya getirilirken, bu sıradaki Galip mizlik işçisi Bedri İçten'in ifadeleri Demirei kontenjana kaydınldı. Daalınmak üzere Siyasi Şube"ye götürülha önce kontenjan adayı olan Rıfat düğü büdirildi. Polis yetkilileri olayla Dönmez ise listeden çıkanldı. ilgili olarak gözaltına alınan olmadıVehbi Dinçerler, Hatay 1. bölge 1. ğını bildirdıîer. sıradan aday olurken, buradaki AhOlay yerinde incelemelerde bulumet Münir Tamer kontenjandan nan İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, "Ne aday gösterildi. Daha önceki kontentür bir patiayıcı madde konuldugu jan adayı olan Abdullah Kınalı ise benüz belli değil. Patlamanın son listenin üçüncü sırasına konuldu. Esgünlerde mevdana gden patlamalarla ki MHP'lilerden Mebmet Şandır liste ilgili oiup olmadıgı araşlınlıyor. lzdışı kaldı. mir ve Kayseri'deki olaylardan sonZeki YavDztiirk Ankara 3. bölge I. ra İstanbul'daki büton ilçe binalaruu sıraya getirilirken, bu sıradaki Cahit kontrolden geçirdik. Bir şey çıkmaAral JElazığ birinci sıraya kaydınldı. dı. Bir iki gün içinde binaya patiayıBu bölgede Onural Şeref Bozkurt da cı konması mümkün degil" dedi. ıl yoklamasıyla kontenjan aday oldu. İstanbul Emniyet Müdürü Ünal Başbakan Özal, Cahit Aral'ın ElazığErkan da çevreye yapüğı zarardan ve lı olduğunu belirterek, bu nedenle bulunan parçalardan patiayıcırun bir kaydınldığını söyledi. el bombası olduğunun anlaşıldığını söyledi. Erkan, 30 Ekim 1987 tarihinKüskün milletvekillerinden Nejat de Fatih ilçe binasına bomba konulTunçsiper Balıkesir 1. bölgeden konduğu şeklinde bir ihbar yapıldığını, tenjan adayı gösterildi. Aynı bölgeancak tüm araştırmalara rağmen patden kontenjan adayı olan Hasan layıcımn bulunmadığını bildirdi. Tunceli listeden çıkanldı. KüskünlerBina sonımlusu Yusuf öztürk de den Naci Mimaroğlu, Sürt 4. sıradaki söz konusu tarihte polislerin sadece Nizametün Sevgili'nin yerine aday oltoplantı salonianmn bulunduğu bödu. Sevgili liste dışı kaldı. Kendi isteğiyle adaylıktan çekilen Sürt 5. sı lümleri aradıklannı, çatı katı pis olduğu için temizlendikten sonra radaki milletvekili Rıza Tekin'in yearanacağıru söylediklerini öne sürdü. rine ise Ahmet Eriş aday gösterildi. Patlamada ölen işçi Mustafa Yıldız'ın Listeye girme başarısım gösteren bir günlüğüne temizlik için tutulduüçüncü küskün milletvekili Arif Şevğu öğrenildi. ket Biigin oldu. TBMM Başkan VeBu arada, İzmir ve Kayseri ANAP kili Biigin, İstanbul 2. bölge 5. sırabinalarının bombalanmasından bir da aday gösterildi. gün sonra gazeteleri arayan, adının En fazla değişiklik tstanbul'da ger"Bedrettin Mahir" ve THKPC Acilçekleştirildi. Bölgelerarası kaydırmaciler Örgütü'nün sözcüsü olduğunu lardan sonra daha önce aday gösterilenlerden Nuri Gökalp, Cemal Bü ileri süren bir kişi, Başbakan Turgut Özal'ın İstanbul gezisi nedeniyle Fayükbaş ve Ali Ayağ liste dışı kaldıtih ANAP ilçe merkezine de bir bomlar. Engin Güner ve Çetin Vıldınraaba koyduklannı, ancak "teknik bir kın Istanbul'dan aday oldular. ANAP'ın kaydırmalardan sonra İstanbul aday listesi şöyle: 1. bölge: Safa Giray, ömer Ferruh llter, Orhan Ergüder, Samet Aybaba, Turgut Gür, Reşit Ülker (kontenjan) 2. bölge: Turgut Özal, Yaşar Albayrak, Nuri Gökalp, Ender Kitapçı, Arif Şevket Biigin, Avni Akyol (kontenjan). 3. bölge: Adnan Kahveci, Cevdet Akçalı, Namık Kemal Zeybek, Engin Güner, Sezai Güvenek, Mehmet Cavit Kavak (kontenjan) 4. bölge: Recep Ercümem Konukman, Hayrettin Elmas, Temel Gündoğdu, Yusuf Namoğlu, Yılmaz Tokdemir, Güneş Taner (kontenjan) 5. bölge: Bülent Akarcalı, Leyla Yeniay Köseoğlu, Adnan Yıldız, Çetin Yıldınmakın, Şaban Erdoğan, Talat tçöz (kontenjan) 6. bölge: Ali Tanrıyar, Altan Kavak, Behiç Sadi Abbasoğlu, Ali Osman Emrehan, Hilmi Gülen, Imren Aykut (kontenjan) 7. bölge: ibrahim Özdemir, Bedrettin Doğancan Akyürek, Abdülbani Albayrak, Mehmet Esat Güçhan, Yusuf Pamuk, Orhan Demirtaş (kontenjan). 8. bölge: Sudi Neş'e Türel, M. Necat Eldem, Mustafa Hilmi Özen YUksek Seçim Kurulu'nun adaylığını iptaJ ettiği Banş Derneği davası sanıklanndan Nurettin Yılmaz, Mardin listesinden yine ikinci sıra adayı gösterildi. Beşiktaşlı futbolcu Samet Aybaba, İstanbul 8. bölge 3. sıradan, İstanbul 1. bölge dördüncü sıraya kaydınldı. İI yoklaması yapılan beş seçim çevresinde anayasanın 84. maddesine giren milletvekillerinden Yılmaz Hocaoğlu, Adana 2. bölgeden, Onural Şeref Bozkurt Ankara 3. bölgeden, Reşit Ülker İstanbul I. bölgeden, Rıza Öner Çakan Zonguldak 1. bölgeden kontenjan adayı olurken, Şükru Yüzbaşıoglu Afyon'dan seçilemeyerek liste dışı kaldı. Yüzbaşıoğlu'nun yerine Afyon Milletvekili Nihat Tiirker kontenjan adayı sccildi. Türker'in yerine ise Hamdi Ozsoy üçüncü sıradan aday gösterildi. ANAP'a 4. bomba yüzünden patlamadığım bildırmiştı. Başka bir ihban da değerlendiren İstanbul Siyasi Şube Müdürlüğü ekipleri 30.10.1987 cumartesi günü yaptıkları aramalara karşın patiayıcı madde bulamamışlardı. Emniyet Müdürü Ünal Erkan, partililerle birlikte bina içinde kontrolün yapıldığını belirterek, "Çaü katı temizlensin, ondan sonra arayalım olur mu hiç? Ancak burası çok pis. diye de söylenmiştir. Ç'inkii içeriye girebUmek mümkün degildi. THKPC Acüciler'in yapması da bir ihtimal tabii" diye konuştu. Olayı yasa dışı Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi Acilciler örgütü üstlendi Gazetemize teiefon eden ve bu örgütün üyesi olduğunu bildiren kişi, iki gün önce Fatih ANAP ilçe binasında bomba bulunduğunu ANAP yöneticileri ile polise bildirdiklerini, ancak patlamada ölen Mustafa Yıldız'ın çatı katına kasten gönderildigini öne sürdü. Telefondaki kişi, örgütün, ölen işçinin adresinin saptanması halınde ailesine 500 bin liralık çek göndereceğini bildirdi. ANAP İzmir ve Kayseri U merkezleri de geçen cuma günü bombalı saldırılara uğramıştı. Parti binalanndaki patlamalar can kaybına yol açmamış, 2'si ağır 4 kişi yaralanmıştı. Aynı gün ANAP lskendenın ilçe binası önündeki çöp bidonunun içinde de bomba bulunmuştu. Ankara'da bomba araması Ankara Büromuzun haberine göre, bomba uzmanları Necatibey caddesindeki ANAP Genel Merkezi'nde dün saat 13.00'te bomba araması yaptılar. Emniyet yetkilileri, aramanın bir güvenlik önlemi olarak yapıldığını, herhangi bir patiayıcı maddeye rastlayamadıklannı kaydettikr. ANAP Genel Merkezi'ne gelenler de üzerleri aranarak binaya sokuldular. Aynca ziyaretçilerin görüşeceği kişileri kapıdaki güvenlik görevlilerine.bildirmeleri istendi. Gazeteci Cengiz Demirei görev yaparken tartaklandı Haber Merkezi Sinop Atatürk Hastanesi çıkışmda jandarmalar arasında cezaevi arabasına götürülrnekte olan Garbis Altınoğlu adlı hükümlünün fotoğrafını çeken Sinop muhabirimiz Cengiz Demirei, görevli astsubay Yusuf Sanal tarafından tartaklanarak elinden fotoğraf makinesi alındı. Olaydan sonra savahğa başvuran gazeteci Demirel, davacı olduğunu bildirerek fotoğraf makinesini geri aldı. Önceki gün saat 16.00 sıralannda Garbis Altınoğlu adlı idam mahkumu siyasi hükümlünün açlık grevi yaptığından dolayı 6 ay hücre cezasına çarptınldığını duyan Demirel, hücre cezası öncesi doktor denetimine getirilen Altıoğlu'nun hastane çıkışmda fotoğraflannı çekmek istedi. Bu sırada görevli Jandarma Üstçavuş Yusuf Sanal, gazeteci Demirel 'in üzerine gelerek fotoğraf makinesini zor kullanarak aldı. Arkadaşımızın, görevini yaptığını belirtmesi üzerine astsubay Sanal, küfür ederek Cengiz Demirel'i itmeye başladı. Olay üzerine Sinop Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak davacı olduğunu belirten gazeteci Cengiz Demirel'in ifadesi, C. Savcısı Ismail Hakkı Aydar tarafından alındı. FOTOĞRAF MAKİNESİ Minolta7000 525.000. TL. 556 04 43 ANAP'h muhtara dinamit Karabük muhabirimizin haberine göre, Melis köyünün ANAP'b muhtan Mehmet Gümüş'ün evine önceki gece yarısı dinamit atıldı. Kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişüerce yatak odasına atılan dinamitler can kaybına yol açmadı. ANAP'lı muhtar Gümüş, "Patlama sırasında başka bir odadaydık. Büyük bir gürültii ile uyandık" diyerek, bu yüzden kendisiyle birlikte eşinin patlamadan yara almadan kurtulduklarını söyledi. Yetkililer, olayla ilgili soruşturmaya devam edildiğini açıkladılar. CÖNEYT ARCAYÜREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) tenjan, lislelerdeki bir ve iki numaralı adaylara oranla daha riskli. Ama partinin en yüksek oyu almasıyla ilk sıralara yerleşen adaylara fark atan bir konum. ANAP, sandığa bir ay kala "seçim zaferini tlan etti", bu nedenle ve özellikle iktidar kontenjanlara büyük önem veriyor. SHP ve D YP için, kontenjan sorunu başka yönüyle önem taşıyor. Hiç bekienmedik biçimde önseçimi olumht sonuçlandıran bu iki partinin kamuoyuna verdiği yeni izlenimi, kontenjan gürültülerinin boğmaması gerekiyor. Hele SHP gibi hemen bütün bölgplerde önseçim yaparak puan kazanan bir partinin kontenjan çatışmalarıvla olumlu havayı bozması, birden kavuştuğu iç caniılığı bir ölçüde yitirmesine neden olabileceği kaygısı yaşanıyor. Kontenjan adaylannı saptamayetkisi Erdal İnönü 'ye verilecek. SHP lideri bugünden milletvekili olmasını istediği kimi değerler arasında ayırım yapmanın sorumluluğunu yükleniyor. DYP'de durum daha farklt. Bu parti 60 bölgede önseçim yaptt. On beşten fazla il listesini yasa gereği parti bünyesinde kurulacak "seçim kuruluna" bıraktı. Bir bölümühü merkez adaylanyla saptayacak. D YP önde gidenleri bugün, önsesöz ediyor, sıra il vaatlerine gelebilir. Muhalefet partileri hâlâ bir ikiliği çözmüş değil. Bir yandan sosyal yaşamda giderek büyüyen fakirlik irdeleniyor, öte yandan kimi anketler halkın, "ülkenin iyiye doğru'' gittiğini kabul eden bilgiler veriyor. thsan Sabri Çağlayangil, geçende durumu çarpıcı biçimde özetledi: ' 'Herkes şikâyetçi, herkes memnun " Birden geliveren iyimserliğ: kişisel dedi. Yakmmclann bu denli büyüdüdürtülerin, parti merkezleri ile lider ğü ortamda, ANAP'ın yine büyük lerin bozmaması için elden gelen ça oy alacağımn varsayılması, partilerde banm gösterilmesi gereği sağduyu sa mantıkla bağaaştırılamıyor. hibi çevrelerde söyleniyor. Daha geniş irdelemeler yapan muhalefet partileri ANAP'ı bu seçimde Bu arada bir elini vaat, öteki elini bir "sürprizin beklediseçimi almaya yarayacak devlet olanaklan torbalanna sokan Başbakan ğini" söylüyorlar. Siyasal mantığa Özal ise, Anayasa StanKemesı Kara oturtamadıkları ikili görüntünün özal'ı pek çok yerde "husrana nnı görmezlikten gelerek, seçimi kış günlehne bıraktırdığı için, muhalefet uğratacağım" belirtiyorlar. partilerini yine seçimden kaçmakla önseçimin muhalefet partilerini suçlayabiliyor. Önseçimin getirdiği birden çok yüksek oy oranlanna göolumlu havamn ANAP'ı etkileyeceği türdüğü elbet söylenemez. Ama en hesaplannm yapıldığını irdeleyen haazından halkın ilgisinde bir yükselber ier, özal'daki 300 milletvekili meyi pekiştirdiği açıkça ortada. Mubeklentisini sarstığını göstermiyor. halefet partilerine söylenenin ötesinOlsa olsa özal, yeni adaylara bade onar milletvekili daha sağlamışsa karak o bölgelerde devlet eliyle daha önseçim, demokratik işlevini yerine neler yapabüeceğini düşünüyor ya da getirmiş sayılacak. güçlü bir muhalefet adayınm bulunKampanya yavaş yavaş ısınıyor. duğu ilçeyi, il yapmanın yollannı Eğilimlerde ne ölçüde değişiklik olaraştırıyor olmalı. Halkoylamasınduğu 20 kasımda ilk belirtileriyle ordan önce kimi kasabaları ilçeye çevir taya çıkacak. Son on gün ise, seçimin mek vaadinin tuttuğunu gören özal, yazgısma etkili olacak. şimdi 100'ün üzerinde yeni ilçeden Şimdi bu aşamaya girdik. çimi neden daha yaygın yapmadıklanndan yakımyorlar. Partide yapılan değerlendirmeterden sonra tabanın listeleri umulmadık ölçüde, inanılmaz sağduyuyla düzenlediğini söylüyorlar. 44 bölgede merkezden saptanacak adaylar yeni bir kargaşa ortamı yaratırsa, kuşkusuz önseçimle gelen iyimser hava birden değişecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle