25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cnmbuijet Matbaacıhk ve Gazflccüik Tflrk Anoninı Şirketi adına Naflr Nadi • Gend Viyın MOdOrfl: H m Ceaaj. MOessoe MüdOrü: Emtoe UfattfO, \ t a Iskri ModüriL O k u GtonriB, • Haber Merkczi MOdOrü: Yttçm Bwftr, Sayfa DOzeni Yönetmeni: AI Aor, • Timsilaler ANKARA Yaiça Do|aa, IZMİR: iflkmH ÇctiBk**, ADANA: CtM 1 tslanbul Haberleri: E ı t a Akjuta, Di} Haberkr: E i f U BMa, Ekoootni: O n u a 1 1 ^ , KOltOr CcU Ürtrr, Spor Danıgnani: A U U k Yacdnaa, DOzdtme: Reflk Dutaf, BflimEgitim: ŞaUa A l m ljSendikju Şökna fafcad, Yurt Hjbcrieri: N e c t o DaftM. Diri ttalar Kocm Ç ı M " , Eraınım Mctact GtfteUm, Buna: Lcmat Gcafta, • Koordjnuar Akacl Koraha, • Kbli t$kr Erol EıkM, • ReUun: An> TbnmEk YzymİMT. Hifea Akyol • tdare Bflaeyia Gtrer, Ijfctme: ömöa Çdfc, BUgil»ian: Nafl W ı «c Guoccaik TA$ THrk O a * Cmi. 39/41 34334 İjt, P t 246l«m>bul, 1 * 512 05 05 (20 h«t). THn 22246 Fta. (1) 526 60 72 BHnim: A g a K Zrp Gökalp Blv Infalap S No 19/4, Ttt 133 11 4147, 1 * 3 42344 Fkc (4) 133 82 64 • l n f a H. Zry» »v 1351 S 2/3, TİL 13 12 30, THn. 52359 Fta. (51) 13 12 30 • İDflnO Cad. 119 S. No: 1 KM 1. * £ 1455019731. TUoc 62155. ta (711) 2» 056 TAKVtM 1 KASIM 1987 tmsak: 5.01 Güne?: 6.27 öğle: 11.53 Ikindi: 14.41 Akşam: 17.08 Yatsı: 18.29 Nükleer davetiye SEMİH İDİZ ANKARA Avrupa'nın önde gelen bir stratejik araştırmalar uzmanı, içine girilmiş olan silahsızlanma sürecinde Turkiye1 nin stratejik öneminin azaldığını duşünmenin "mantıksız" olacağını söyledi. Ankara'dan telefon ile görüştüğümüz uzman, orta menzilli nükleer fuzelerin (INF) "sifırianması" için ABD ile Sovyetler Birlığı arasmda önümuzdeki aylarda imzalanması beklenen anlaşmanın, Türkiye'ye olası yansımalan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyon gereksinimleri ve Turkiye'den taktik nükleer silahlar alanında yeni sorumluluklar ustlenmesinin istenmesi gibi konulardaki sorularımıza aynntılı yanıtlar verdi. Batılı uzmanın değindiği nokta* lar, 46 kasımda yapılacak NATO Nükleer Grubu toplantısında Türkiye'nin önüne sürülebilecek öneriler hakkında belli bir fıkir veriyordu. Adının acıklanmasını istemeyen ve Londra'daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitusü'nde görevli uzmanın görüşlerini şu şekilde özetlememiz mümkün: 1. ABD Başkanı Ronald Reagan ile Sovyet lideri Mihail Gorbacov arasında önümüzdeki aylarda imzalanması beklenen ve orta menzilli füzelerin (INF) tamamen ortadan kaldırılmasını öngören anlaşma "coğrafi gerçekleri" değiştıremeyeceğine göre, Türkiye'nin stratejik konumunun önemi bu anlaşmayla hiçbir şekilde etkilenmeyecek. Türkiye'nin, NATO içinde bir tek Norveç*in sahip olduğu önemli bir özelliği var. O da Sovyetler Birliği ile sınır paylaşıyor olması. Bu gerçek de Türkiye'ye ittifak içinde hiçbir zaman yadsınamayacak bir stratejik önem veriyor. Bu bakımdan INF anlaşmasının Türkiye'yi "stratejik deger kaybına" uğratacağıru savunmak "askeri mantıga" sığmaz. 2. Türk Silahlı KuN'vetleri'nin modernizasyonu eski önemini koruyor. Ancak, modernizasyon gerçekleştirilirken "sayısal indirim" gereği en önemli noktalardan birini oluşturuyor. Ittifak içinde bircok kişi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en önemli unsurlanndan birinin mevcut ordunun buyüklüğu olduğunu savunmaktadırlar. Ancak büyuk bir ordu her zaman etkin bir ordu anlamına gelmez. Özellikle mevcut silah sayısı büyük ordunun gereksinimlerini karşılayacak düzeyde değilse. Türk ordusunun küçultulmesinin bir dizi toplumsal yankılara neden olacağı açıktır. Herşeyden önce Türk Silahlı Kuvvetleri Atatürk ilkelerinin aşılanması açısından büyük önem taşıyor, böylece bir tür eğitici görevi yapıyor. Diğer yandan ordu işsizlik sorununu bir nebze de olsa rahatlatıyor ve bir diğer toplumsal görevi yerine getiriyor. Ancak bu toplumsal görevlerin yükü hükümet ve özel sektör tarafından üstlenilmelidir. 3. Türkiye'nin taktik nükleer silahlar alanında ek yükümlülükler alması isteğini INF anlaşması ile ilintili gormemek gerekir. Çoğu Orta Avrupa'da bulunan bu silahların yanhş konuşlandınldıklan görüşü yaygın. lttifak içinde birçok kişi taktik nükleer silahjarın stratejik açıdan daha etkin olabilecek şekild&>konuşlandınlmasından yana. 1 Son bir buçukiki yıldır Türkiye den bu alanda ek yükümlulük istenmektedir. Türkiye'nin bu alanda yükümlulük almasını "NATO'ya bağlılığının bir ifadesi" olarak görenler de mevcut. Stratejik konumunun önemini kendisi vurgulayan Turki Batılı bir uzman, NATO'nun Türkiye'den beklentilerini değerlendirdi Üniversitelerde tek ders ANKARA (Cumhuriyet) Üniversitelerde tek dersten kalan öğrenciler, ek sınav veya üst sınıfa devam hakkı alabilmek için bölge idare mahkemelerine başvuruyor. Üniversite yönetim kurullarmm bu durumdaki öğrencilere ek sınav vermek istememesi, sorunun çözümünü bölge idare mahkemelerine bırakıyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin tek dersten ek sınav ve bir üst sınıfa devam hakkı tamnması için, Ankara 1, 2 ve 5 numaralı Bölge İdare Mahkemelerine yaptıklan başvurular sonucu, her üç mahkeme de yürütmeyi durdurma kararı verdi. 1 numaralı Bölge idare Mahkemesi karannda "Tek dersten sıntfta kalma uygulamasının devamı halinde, telafısi gtiç ve imkânsız zararlara yol açılabileceğine" dikkat çekildi. NATO GÜNDEMİNDE TÜRKİYE SORUNLARI 1 ABDSovyet füze anlaşması Türkiye'nin stratejik önemini etkilemeyecek. Çünkü Norveç gibi Sovyet sının olan 2. ülke Türkiye. 2 TSK'nın modernizasyonu, asker sayısında indirimden geçiyor. Bu da başka toplumsal sorunlar yaratabilir. 3 Türkiye'nin taktik nükleer füzelerde ek sorumluluk almasını NATO'ya bağlılık ifadesi olarak değerlendirenler var. 4 Konvansiyonel silah indiriminde nicelik değil, nitelik dengenin sağlanması önemli. 5 NATO'dan Türkiye, Portekiz, Yunanistan gibi ülkelere daha çok yardım ve Türkiye'nin NATO'ya daha faal katkısı tartışılacak. ye'nin bu alanda yükümlulük alması isteniyor. 4. Viyana'da sürdürülen konvansiyonel güçlerin dengeli bir biçimde indiriJmesi görüşmelerinde, uygulama alanı konusu çok önemli. Bu açıdan Türkiye1 nin özellikle Doğu Anadolu ve Sovyet Kafkasyası ile ilgili görüşleri bu müzakerelerde önemli bir unsurdur. NATO uygulama alanı ile ilgili göruşlerini içeren tekliflerini daha önce karşı tarafa iletti. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı ülkelerinin tekliflerini bu ay sonunda veya ekim başında getirmeleri bekleniyor. Konvansiyonel silahların indirimi görüşmeleri silahsızlanma görüşmelerı arasında en karmaşık olamdır. Örneğin karşılıklı olarak sayısal indirim söz konusu olacaksa bu Sovyetler Birliği1 ni özellikle Türkiye gibi bir ülke karşısında üstün bırakacaktır. önemli olan nicelik açısından değil, nitelik açısından dengenin sağlanmasıdır. Nitelik değerlendirmeleri nicelik değerlendirmelerıne oranla çok daha kanşık bir konu. 5. ABD'de, NATO'nun savu Moda fırtması NECLA SEYHUN Bir fırtınaydı, geldi geçti. Renkli, şaşırtıcı bir fırtına... Bir an gün boyunca Paris'in altını üstüne getirdi gene. Otellerde bir tek boş yer yoktu. Bu fırtına döneminin şerefine... AJtı ay, bir yü önceden kapatılrruştı yerler. Aynı kargaşa, aynı heyecan bir kez daha yaşandı yeniden. Sabahın karanlığından, gecenin karanlığına defılenin birinden çıkıp birine girmeler, girememeler... Kapılarda yalvarmalar, ricalar, minnetler. Küçük çapta hileler, davetiye kaydırmacalar. Dışardaki duzen aynıydı. Her zamankinın eşi. Içerde, defilelerde, gösterilerde, koleksiyonlarda vardı bir değişiklik. Temelden, kökten. Her yiğidin yoğurt yiyişi aynydı, ama yiğitlerin hepsi de aynı yoğurdu yiyorlardı bu mevsim. Şıklık, tüm defilelerde baş amaçtı. Rahatbğın yerini özen almıştı. Şıklık almıştı. O "bir zamanlar"ın şıklığı. O içinde belki de pek rahat olunamayan anılardaki şıklık. Yıllar boyudur modaya, podyumlara egemen olan rahatlık, yerini pek bir rahatsızlığa terk etmiş görünüyordu işte. Hani şöylesine, Hemen sırta geçirilip rahatça sokağa çıkılan kıyafetler vardı ya onlar yoktu artık. Öyle selfservis giyinmeye paydos!.. Öyle ceket, bluz, yeleİc, etek ya da pantolon... Istediğini ktediğin gibı takımlama olanağı yok artık. Tepeden tırnağa her şey hesaplı, kitaplı, yer oynatma olanaksız. Bu Houte Conture'ün bir zaferi elbet. Yeniden 50'li altın yıllann modasıru geri getirmeler, hatta ve hatta 15'inci Louis modasına göz kırpmalar... Haar giyinmenin marifeti değil ki bunlar. Ünlü terzilerin kurnazlığı. Yıllar yılı hazır giyime ayak uydurmak zorunda kalan Houte Conture'nin öç almast bir yerde. Başlarda kocaman, görkemli şapkalar, ellerde eldivenler, bele otunnuş korsajlar, kabarık etekler, usta işi drope oyunlan dekol flECBA 6uy Larouche'dan eteği asimetrik kesilmış uzun bir gece elbisesi. Mozaik desenli pembe oranj organzadan yapılan uzun kollu kıyafetin aynı kumaştan kocaman bir şalı var nulmasımn getirdiği mali yükü ittifakın daha zengin ülkelerinin de paylaşmalan gerektiği doğrultusundaki düşünceler artmaktadır. Bu da Ingiltere, Fransa ve Federal Almanya'ya sorumluluklar yüklemektedir. Bu ülkeler doğal olarak önce Orta Avrupa'mn savunması ile ilgilenmektedirler. Şu anda Avrupa'da Federal Almanya dışında Türkiye'ye önemli askeri yardım yapan ülke yok. Böylece 16 ittifak üyesinden Türkiye'ye yardım yapan sadece ABD ve Almanya var. Daha zengin NATO ülkelerinin Türkiye, Portekiz ve Yunanistan'a yapılan vardımJarıh yukunü paylasmaları konusu gündemde. Bu arada Türkiye'nin NATO savunma tartışmalarında daha faal bir rol oynaması gerekiyor. Avrupa Topluluğu'na muracaat etmiş bir ulke olmasına rağmen özellikle gi'.ıey kanat ile ilgili savunma tartışmalannda yeterince faal olmadığı göruşü var. Türkiye'nin ortak tatbikatlar sırasında NATO güçlerine getirdiği bazı kısıtlamalar konusu da var. örneğin, Anadolu'nun bazı kesimlerinde manevralar yapılamıyor. Diğer NATO ülkelerinde böyle kısıtlamalar yok. Son hususlan fazla abartmamak gerekir ama, yine de NATO dayanışması açısından önem taşıyorlar. İşkence izleri araştırması Haber Merkezi Danimarkalı bir mühendisiik firmasının yıllık ödülü bu yü Kopenhag'daki İşkence Kurbanlanm Tedavi ve Araştırma Merkezi'ne verildi. İşkence Tedavi Merkezi'nin yöneticisi Doktor Inge Kempf Genefke, ödülün, işkencenin kalıcı izlerini araştıracak bir projeye ayrılacağını bildirdi. Tedavi merkezince yürutulecek araştırmada, uzun sure kollarmdan asılı kalan ya da falakaya yatırılanlarda görülen kalıcı izlerin ne derece işkenceden kaynaklandığı belırlenmeye çalışılacak. Kıbrıs Rıım bandıralı şilep ATİNA (AA) Selanik'ten Mersin'e sunı gubre taşıyan Kıbns Rum bandıralı bir yük gemisine limana yanaşma izni verilmeyince, gemi Girit adasına döndii ve gübre Yunan bandıralı bir gemiye yüklenenek tekrar Türkiye'ye gönderildi. Atina basınmda, yeralan haberlere göre, Selanik'ten Mersin'e 5250 ton suni gübre taşıyan "Afamıa" adlı Kıbrıs Rum bandıralı yük gemisi, Mersin'e geldiğinde, yetkililer limana yanaşarak yükü boşaltmasına izin vermediler. Bunun üzerine Girit adasımn Irakliyon limanma gelen Kıbrıs Rum bandralı gemıden boşaltılan gübre, Yunan bandralı "Rea Sea" ısımli gemiye yüklenerek dün yeniden Türkiye'ye gönderildi. DİM'IMR 2 MOOEL Christian Dior'un ilginç bir modeli: Şiyah gofre organzadan yapılan kıyafeti göğüste altın ipliklerle işlenmiş bir ay süslüyor Yanda kalçada bağlanan organza drape. sarı renkte (Soida) Christian Dior'un sıyah gofre organzadan yapılmış orijinal, fantezı bir elbisesi, modelin bir omzu açık. Etek bir yanda drapelerie bele tutturuluyor. (Sağda) teler, ayaklarda üstü fıyongJu saray pabuçları... Bu kıyafetleri gerçekleştirmek için çizgili kumaşlar, puanlar, kareler, prens degaller, kucak dolusu emprimeler, boy boy, desen desen çiçekler... Pamuklular, ketenler, jarseler, ipekliler, organzalar... Renklerde beyazlar, siyahlar, siyahbeyazlar, güneş sanlan, ateş kırmızılan, yaprak yeşilleri, Çin mavileri, çingene •pembeleri... Renkli bir fırtına... Ustaca!.. Bazıları gereğinden fazla "ustaca" hem de... Örneğin Montana'nın giysileri, Fransız basınmda "giymelik" değil de "seyretmeük" olarak nitelendirildi. Ungaro'nun bilmece gibi drapeli modelleri, mayolarla yarışan yürekli minileri, "bir aşk ilanı" kadar, dokunaklı, duygusal, şiirli bulundu. Evet, kesinlikle ünlü terzilerin gayesi 88 yazı!.. Yıllar yıh, hazır giyime ayak uydurma çabası ile daha kolay, daha sıradan, daha ucuz modellere yönelen ünlü terziler, yıllar sonra intikam alıyorlar sayılır. Yıllar süren bir tabudan sonra şimdi de onlar hazır giyimi Houte Conture'e zorluyorlar. İntikam, soğuk yenen bir yemek, tamam!.. Ama son söz onlarda değil ki?.. Bir süredir tekdüze giden modada bir değişiklik yaratmanın zamanı olduğu kesin. Biraz fazla rahat, biraz sıradan bir giyim düzeninden sonra şıkhğa duyulan özlemi anlamamak, mümkün değil. Ama taşın yerinde ağır olduğu da bir gerçek değil mi? Bu kocaman şapkalar, bu açık omuzlar, bu uzun eldivenler, bu pensler, bu kannca beller, bu kabank, jiponlu, telli etekler günümüzde nereye oturacak?.. O gecmiş yıllann ortamı olmayınca, laş gene de ağır olacak mı bakalım?.. Son söz elbette kadının. Bakalım sabreden derviş, muradına erer miymiş?.. C 2 l h n p H o ^ n c e S a l v a t o r e GiuHano vardı. Bir gün devlete karşı, toprağın Stcilyalılar; arao a l l l l C U C Smdaı yeniden ve adil bir şekilde pay edilmesini istedi ve ayaklandı 1950 y yeniden ve adil bir şekilde pay edilmesini istedi ve ayaklandı 1950 yılında ölduğü zaman adı "Robin Hood" ile beraber geçti tarihe. Ve Sıcilyalılar, bir destanı anımsatan kısa yaşamöyküsünü, onun, "kim demiş ki Sıcılya'nın göklerinde ateş yoktur?" deyişiyle anar oldular.. Kendini mafya babalarının yaşam öykülerine adayan Mano Puzo vardı bir de Amerika'da yaşayan Sicilyalıların hayatlannı kaleme alır da Gıuliano'yu yazamadan durabıiir miydi? Satvatore'nin Italya'nın güneyindekj küçük adada ezbere bilinen efsanesi Puzo'nun romanıyla birden dunya kJasiklen arasına giriverdı. "Sicilyalı", sinema dünyasına girebilmek için usta yönetmen Michael Cimino'yu bekledi uzun yıllar. Salvatore Giuliano da kendisini beyazperdede canlandırsın dıye de Christophe Lambert'ı. "Yönetmen, Salvatore'nin hayatını ve karakterini çok lyı biliyordu Bana ise onun duygusal dünyasını aydınlatmak katdı'' diyen Lambert'le "Mahşerin Dört Atlısı" tamamlandı. Sicilyalı filminin heyecanı işte bu buluşma sonunda doğdu. Giuliano'nun hayatında ılk kez bir mafya babasıyla karşılaşmasıyla başlayan öyku, devlete, kilıseye ve mafyaya karşı savaşan bu efsanevi kahramanın Vıscontıli bir anstokrata dağa çıkması ve sonunda yüzünde terkedilmiş bir çocuğunkını andıran ifadesiyle Palermo limanında tek başına kalmasına değın destansı bir havada gelişiyor Sınemaseverler yakında Christophe Lambert'in "Sıcilya Açılışı"na alkış tutacaklar. ruhsatnameleri ANKARA (AA) Trafik ruhsatnamelerinin 1 kasım tarıhinde sona ermesi gereken yenileme süresi 1 Nisan 1988'e kadar uzatıldı. Emniyet Genel Müdürlüğu'nden yapılan açıklamada, bazı araç sahiplerinin ilan edilen sürelerden haberdar olmamalan sonucu, yenileme ışlemlerinin tamamlanamadığı bildirildi. Açıklamada, sürenin bir defaya ait olmak üzere 6 ay uzatıldığı belirtilerek, sürücülerden bu süre içinde ruhsatnamelerini yenilemeleri istendi. öngörülen süre sonunda eski ruhsatnamelerle trafîğe çıkan araçlar, trafikten men edilecek. Trafik Konya, New Ibrk gibiydi Dino, "Fatih, Kanuni'den de ilginç. Batıya yönelik bir kişi. Bellini'ye erotik resimler yaptınyor, beş dil biliyor" dedi. EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA Fransa'da yaşayan sanatçı Abidin Dino, Londra'da verdiği konferansta, Türk sanat ve kultürunün Selçuklulardan başlayarak gösterdiği gelisme evrelerini anlattı. Türklngiliz Dostluk Derneği'nde konuşan Dino, Selçuklu döneminin, Osmanlı sanat ve kültürünü hazırlaması nedeniyle önemine değinirken bir benzetme yaptı ve "O dönemde Konya, örneğin bugiinkü New York gibiydi. Dünyanın sanat ve bilim adamlan Konyaya birikmişti. Selçuklu mimarisi, ünlü Rönesans sanat uzmanı Berenson'nn dediği gibi bir mucize" dedi. Sanat "mucizelerinin", ancak temelde bir felsefe, bir dünya göruşüne dayandığım, bu alanda Yunus Emre ile Mevlana'nın katkılarını anlattı. Osmanlı sanat ve külturü hakkında görüşlerini açıklayan Dino, "Osmanlılar da Selçuklular gibi özde ve biçimde bir kültur devrimi yapıyorlardı" dedi. Fatih ve Kanuni'nin sanatçı kişiliklerine de değinen Dino, "Kanuni, döneminin en duygusal en iyi şairlerinden birijdi," dedi ve "Talat Halman"ın Ingilizceye çevirdiği şiirlerinden örnekler verdi. "Fatih ise belki Kanuni'den bile daha ilginç. Türkçe şiirieri bilitıiyor. Fatih, tamamen Batıya yönelik bir kişi. Bellini'ye erotik resimler yaptınyor. Rumca dabil beş dil bUiyor." Ancak oğlu Beyazıt, babası gibi hoşgörülü değildir. "Fatih'in resim koleksiyonnnu kısmen imha ediyor. Arta kalanlan baraç mezat yabancı tüccarlara satryor. Londra'da bulunan Fatih'e aitresimlero satıştan kalma." Fatih'le Beyazıt arasındaki bu zıtlık acaba nasıl açıklanabilir? "Bizim tarih biraz da mehter yüriiyüşıi gibidir. tki adım ileri, bir adım geri. Bazen tersi de oluyor. Bir adım ileri atıyonız, iki adım geri." Mımar Sinan'ın, Selçuklu mimarisini yaratan ortamdan çıkıp geldiğini kaydeden Dino, "Sinan, bir Rönesans sanatçısıydı. Rönesans sanatçılarında iki temel özellik olarak Yunan ve Roma sanatı bulunur. Sinan'da ise daha fazlası vardı. Turk, Bizans, Mısır, Balkan, Yunan ve Roma sanatını özümlemistir" dedi. Lale devrinden günümüze kadarki gelişmeleri de, kendi deyimiyle "kusbakışı" özetleyen Dino, "Batıda resim okulları, akunlan, 20. yiızydda bize gecikmelerle yansımıştır. Örneğin empresyonizm Türkiye'ye 50 yıl, Kübizm 20 yıl gecikmeyle gelmiştir" dedi. Daha sonraki dönemlerde Avrupa ile aynı hızda eser verildiğini kaydeden Dino, "Ortak Pazar'a girmeyi bekliyoruz. Ancak kanımca biz sanatçüar, sinemacılar, yazarlar, müzisyeııler. ressamlar çoktandır sanat ortak pazannda yerimizi aldık. Hatta ortak pazar bir yana, dünyaya açılmay^ başladık" diye konuştu. Dino, Doğunun ünlü ve değerli sanat eserlerinin hep Batı muzelerinde yer aldığmı, bunun ashnda kötü bir şey olmadığını, Doğuyu tamttığmı kabul etmekle beraber, bunun tek taraflı bir olay olduğunu vurguladı. Türk müzelerinde örneğin önemli bir Ingiliz sanat eserinin bulunmadığını belirtip, hiç değilse geçici sergilerle kültürel dengenin kurulmasını diledi. Örneğin Ingiltere'nin yetiştirdiği en ünlü ressam "Turner"ın çok iri tuvalleri olmasa bile, "Bogaziçi'ne bunca yakışacak sulnboyalannı Türklerin görmek istediğini" anlattı ve bu sözleri özellikle alkışlandı. Abidin Dino SelçukhıOsmanlı sanatını anlattı Hergün 200 maden sahasına ruhsat İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın "düşmüş maden ocaldan"nın ruhsat verüerek ozel kişi ve kuruluşlarca işletilmesi kararına ilgi sürüyor. BakanJığın bu sahalar için günde yaklaşık 200"ün üzerinde ruhsat' verdiği öğrenildi. Düşmüş maden sahalarını işletmek üzere bugüne kadar yapılan başvunınun 50 bın dolayında olduğunu belirten bakanLk yetkilileri, "De^letin bu alanlann tamöyle tek tek ilgilenmesi mömkiin değil. Özel kişiler yapacaklan ön araştırmalarla bu sahalan ekonomimizc kazandırabüirler. Şu ana kadar gösterilen ilgi bizi şaşırto. 50 bin başvunınun halen 10 binine yanıt verebildik. Yani 10 bio yeni girifimci yarattık" dediler. Maden işletmeriliğinin riskli olması, bu konudaki düzenlemeyi sağlayan yasalann da zaman zaman değişmesi, milyonlarca tonluk rezervin toprak altında kalmasına neden oluyor. koşuşturmalar insanı bazen oturup rahatça yemek yemek^ t e n bile alıkoyuyor. istanbul'da Sirkeci vapur iskelesine yanaşmış sandallardan yükselen kızarmış balık kokularına dayanamayanlar, iki iş arasında ayaküstü kannlarım doyurmaya çaJışıyorlar. Gunlük balık akınlarının getirdiği pafamut, hamsi ve lüferten hemen oracıkta kızartan balıkçıların, 300 liraya çeyrek, 600 liraya yanm ekmek arası bol soğanlı balıklanna rağbet büyük. Balık bol, fiyaüar 'nispeten' ucuz. işler bereketli. Sirkeci'de tek çjulık: "Balık ekmeğe koş'" (Fotoğraf: Turgay ö n n e ) Gunluk Avrupa Topluluğu Engtitüsü Haber Merkezi Marmara Üniversitesi'ne bağlı olarak kurulan Avrupa Topluluğu Enstitüsii yarın Göztepe Kampusunda yapılacak törenle açılıyor. Devlet Bakanı Prof. Dr. Ali Bozer'in yapacağı açış konuşması ile Uk öğretim yılına başlayacak olan Avrupa Topluluğu Enstitüsii bu amaçla kurulmuş tek enstitü niteliğini taşıyor. Enstitü yetkililerinin yaptığt açıklamaya göre, Enstitüde 38 adet den ve seminer verilecek. Yatak odasında kükreme Horlayana tenistopu Haber Merkezi Yeni evlisiniz. Son derece yakışıkh ve kültürlü bir kocanız var. Birbirinizi çılgınlar gibi seviyorsunuz. Ancak gecelerden bir gece tuhaf bir kükreme sesiyle uyamyorsunuz. Sevgili eşiniz horluyor. Geceleriniz sinir ve uykusuzluk içinde geçmeye başlıyor. Ne yapardmız? The Independent gazetesinde bir uyku uzmanı caresini şöyle anlatıyor: Önce yataktan kalkın ve kulaklannızı tıkayacak bir şeyler bulmaya çalışm. Bulamazsanız üzülmeyin. Sevgili eşinizi dürtün, uyanmıyor mu, daha hızlı dürtün, yine olmazsa sinirlenmeyin, sakin olun. Kalkın yataktan, bir tenis topu bulun. Topu eşinizin pijamasından içeri sokun. Böylece top onu rahatsız edecek ve biraz sonra yatış şeklini degiştirecektir. Yatış şekli değişince otomatik olarak horlaması da kesilir. Bu da ise yaramadı mı, eşinize masaj yapmaya baslayın. Uzmanlar horlamaya en çok burun tıkanıklığı ve sigara dumanının neden olduğunu belirtiyorlar. özellikle havalann sogumaya başladığı aylarda üşütmelerin artmasıyla tıkanan burunlar ve horlayan eşler artıyor. Ancak tngiltere'de alternatif ilaçlar üreten Michael van Straten, bunun caresini bulmuş. 2 ölcek pancar suyunu ılıkken burnunuza çektiğinizde hem nezleniz geçiyor hem de geceleri horlamıyorsunuz! NEW YORK (AA) Birleşmiş Milletler ve Avusturya Hükümeti'nin işbirliği ve Uluslararası Gençlik Yılı çerçevesinde düzenlenen ve gençlere istihdam sağlanmasıyla ilgili olarak gençlerin önerilerinin yansıtıldığı proje yarışmasmda Ayşe Güngörier adlı Türk kızı ikinci oldu. 47 ülkeden 400 projenin katıldığı yanşmada, birincilik ödülu venlmedı. Türk kızının başarısı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle