28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURtYET/5 YAY1N DÜTVYASINDA EVCELEME ARAŞTTRMA YÖNETENŞtiatil ALPAy HAYVANLAR ISMAİL GLLGEÇ Dışa açılma ve bölüşüm ma sürecini genişletirken, ihracaKriz, Gelir Dağtltmt ve Tftrlcitıe'nin u da vurgulamış olması. Ancak Alternatif Somnu, K. Bortay Ç. Keyder yine de Türkiye HongKong, Ş. Pamuk, Kaynak Yayınlan, Genişletilmiş Singapur, G.Kore gibi "dışa acık" ülkeler takımı arasında yer 2. Basım, Şubat 1987, 199 s. teligini çözümlüyor; özellikle ikinci baskıya eklenen makaleÜniversitelere getirilen yeni krle de bu tıkanmayı açmak için düzenleme ya da yeni düzensiz getirilen altematif birikimükle 1980 sonrası dönemde aka bfiyüme modelini, yani dışa dödemik yaşam dışına itilen üç de nük büyume stratejisini, gündegerli öğretım üyesi, ortak katkı me getirdiği gelir dağıhmı boyularıyla kitabın 1. baskısını tuyLa inceliyor. lM4'de yapmışlardı. İkinci basDünya Bankası'nın sınıflankı, birinci baskıdaki Uç makale dırmasına göre, 196373 döneyi iktibas etmiş , aynca giderek minde birçok "çevre" ülkesiyle •ğtrUyan geiİTrtagılımıSOITinu birlikte "dışa çok kapalı" ülkena i ç yeni makaleyie ışık tutma ler arasında yer alan Türkiye yı çauşmış. Kitaptaki bütün makafcler ekonomi politikalannı çteOmlemek, olaylann politikideolojik içeriklerini geniş bir çcrceve içinde irdelemek amacına dönük. Çözümlemelerin amacı, 1970'lerin sonuna doğru Kriz, Geiir Dağılımı Turkiye'nin içine düştüğü krizin ve Turkiye'nin niteligıni ortaya koymak ve Alternatif Sorunu birikimbüyllme sürecini sürdürebilmek için altematif stratejilerin oe olabilcegmi irdelemek. GÜLTEN KAZGAN almıyor; "dışa ılımlı ölçüde açık" ülkeler arasında sayılıyor. Dışa açılırken Tttrkiye'nin ekonomisini her bakımdan dışa daha fazla açmaya, dünya fiyat sistemiyle bütünlesmeye çalıştığj dönemde, gelir bölüşttmünü giderek kötuleştirecek etkenler de devreye girdi. Bir kere, 1977'yi izleyerek kriz yojunlaşırken, dünya piyasalannda tanmsal ve diğer hammadde salarda rekabet gücü vermek için sürekli devalüasyonlarla TL'nin dış reel değeri düşürüldü; ücretler baskı altında tutuldu; ihracatçıya verilen büyük çaph sübvansiyonlarla ek destek sağlandı. Bunlara gerek iç gerek dış piyasalarda reel faiz hadlerindeki artış, bütün bu etkenler altında kontrol edilemeyen enflasyon eklendi; artan işsizlik oranı bu tabloyu tamamladı. Açıktır ki, bu Ublodan ancak "gelir bölüşümünde kötüleşme çıkabilir!' KİM KİME PÜM DUMA BEHİÇ AK Diger sorunlar Benimsenen yeni stratejinin Türkiye'ye getirdiği birçok kazanç olduğu gibi ağır bir maliyet yüklediğı de bir gerçek; gelir bölüşümündeki kötüleşme bunlann başında geliyor. Değerli üç yazar, genişletilmiş baskıdaki makaleleriyle bu konuya gereken yeri vermişler. Ancak 1980'lerin ortasında iyice önem kazanan bir diğer olay var. Türkiye, son 7 yıldır sınai mamul ihracatını arttınrken, 1970*10x16 kurduğu kapasiteleri kullandı, yavaş yavaş da bunun sınınna geldi. Sınai yatırımlann reel olarak giderek azalması ve yeni kapasitelerin kurulup yeni sınai mamullerin devreye girmesi, ihracat artışını surdürmek içüı mutlaka gerekli. Oysa, banları çok gerekli olsa da bazıları "israF' sayılabüecek kamu altyapı yatınmJan o denli büyük kaynak massediyor ki, sanayileşmeyi surdürmek olanaksızlaşıyor. Sanıyonız ki, şu anda en az "gelir bölüşümü" kadar önemli olan bir sorun da' bu. öte yandan dış borçlar sorunu en güncel konu olarak önümüzde duruyor. öyle bir boyuta vardı ki, hem yakın gelecek, hem de uzak gelecek ciddi bir tehdit altında. Gerek sanayi yatırımlarımn yavaşlaması, gerekse dış borçlann artışı, gelir bölüşümü sorununu da çok yakından ilgilendiriyor. Prof. Dr. Gülten Kazgan, 1. Ü. tktisat Fakültesi öğretim üyesidir. tld gtnıteji Batı dünyasınm çevresinde yer alan az gelişmiş vcya yeni sanayflcfen Olkeler için Batıb iktisatçuar temelde iki alternatif bflyüme stratejisi üzerinde dururlar: Bunlardan biri 193070 yülan arasında ekonomi yazınında genif biçimde işlenen ithaJ ikamesine (veya içe) dönük büyüme stratejisi, dığeri ihracata (veya dışa) dönük büyüme stratejisidir. ikinci strateji 1970'lerden sonra sadece ekonomi yazınında geniş biçimde işlenmekle kaJmamış, aynı zamanda dünya fınans kurnmlan aracdığıyla "çevre"deki ic ülkeler veya yeni sanayflesen Ulkelere de borç krizlerini irieyen programlar çerçevesinde uygulatılmaya çalışılmıştır. KiUptaki makaleler 24 Ocak programı devreye girinceye kadar Tttrkiye'nin uygulamayı sürdürdOfü birinci stratejinin nasıl tıkandıgmı, ortaya çıkan krizin ni flniversitelere getirilen yeni düzenleme ya da yeni düzensizlikle akademik yaşam dışına itilen üç değerli öğretim üyesinin makaleleri,24 Ocak programı devreye girinceye kadar Turkiye'nin uygulamayı sürdürdüğü ithal ikamesi stratejisinin nasıl tıkandığını çözümlüyor. İkinci baskıya eklenen makalelerle de bu tıkanmayı aşmak için getirilen birikimbüyüme modelini, gündeme getirdiği gelir dağılımı boyutuyla inceliyor. fıyatlan (petrol hariç) baş aşağı gitmeye başladı ve dış ticaret hadleri tanmsal ve diğer hammadde ihracatçılan aleyhine gelisti. 1980'den itibaren "serbest piyasa ekonomisi"ne dönüşme baskısı altında lanm Türkiye'de piyasa koşullanna bırakıhrken bu olumsuz etkinin altına girdi. Ikincisi, yeni stratejide ihracatı arttırma baskısı, çeşitli nedenlerle gelir bölüşumünü giderek kötüleştirdi: Dış ticaret hadleri tarun ürünleri aleyhine değiştiği için anai mamul ihracı gündeme geldi. Sınai mamullere dış piya 197385 döneminde "dışa ılımlı ölçüde açık" Ülkeler takımma katılmış bulunuyor. Eldeki verilere göre, Türkiye, gerçekten de 1970*lerde büyüme kaynağmı ithal ikamesi veya ihracattan değU, İç talep patlamasından almıs; ftracat açısından dışa açılmasa da, ithalat ve sermaye hareketleri acısından çok açılmış. Krizin kaynagı, dışa açılmadaki bu çelişki, çünkü sürdürülmesi olanak dışı bir dengesizlik yaratmış. 1980 sonrası getirilen birikimbüyüme stratejisinin farkı daha önce başlayan dışa açıl P Î K N t K PtYALE MADRA HegePi okuma zaıııaııı TİMİn Görüngübiliml G. W.F. Hegel, Çev: Aziz Yardımlı, tdea Yayınlan, tstanbul 1986, 496 s. ÖNAY SÖZER Hegel (17701831), sık sık Goethe'nin Faust'u ile karşılaştınlan önemli yapıtı Tinin Göriıngübilimi'ni (Phaenomenologie des Geistcs) 1805'teJena'dayken yazmaya başlamış, aynı yıl, Fransa ile Prusya arasındaki savaşta Napoleon askerlerinin kenti ele geçirmelerine karşın yazmaya devam etmiş; basıldığmı ise 18O7'de görebilmişti. Okuyucusunun eline geçtiğinden beri büyük tartışma konusu olmuştur bu kitap: Örtük bir insanlık tarihi midir? Felsefe terminolojisiyle yazılmış bir roman mıdır? Yoksa ilk baskısırun alt başlığında denildiğı gibi yalruzca "Bilim Dizgesi"nin "Birinci Bölüm"ü müdür? Ne olursa olsun, Hegel'in bütün yapıtlan gibi, Ukin 19. yüzyılda solHegelcilik tartışmasının dışına çıkamayan bu yapıtın sonradan canlı bir etkinlik kazandığını görüyoruz. Örneğin Kari Marx, (18181883) kitabın özellikle "Efendilik ve Kölelik" bölumünden etkilenmiştir. Bu yüzyılda ise Fransa'da Alexandre Kojeve, Jean Hyppolite gibi profesörlerin yeni yonımlanyla Sartre, Batailk ve Lacan'ca benimsenmiştir. Yalruzca 1981'den bu yana Tinin Göriingübilimi'ni konu alan HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEJV örtük bir insanlık tarihi midir? Felsefe terminolojisiyle yazılmış bir roman mıdır? Yoksa ilk baskısının alt başlığında denildiğı gibi yalnızca 'Bilim Dizgesi'nin 'Birinci Bölüm'ü müdür? Ne olursa olsun bu yapıtın Hegel'in bütün yapıtları gibi sonradan canlı bir etkinlik kazandığını görüyoruz. Almanca, Ingilizce, Fransızca, Felemenkçe dillerinde olraak üzere on kitap yayımlandığını saptayabiliyoruz (daha önceki literatür yığınını saymıyorum). Böyle bir yapıtın, sonunda Türk okuyucusunun eline geçmesine kuşkusuz yürekten sevinmek gerekir. Bu çeviri Türk okuyucusu için de Hegel'i okuma zamanının (geçmeden) geldiğini gösteriyor. Felsefenin kapı dışına (somut olarak liselerin kapıları dışına) konduğu bir "zaman ve mekân"da belki de asıl şimdi okunacaktır bu ve benzeri yapıtlar. rarlanıp yararlanmadığını bilmıyoruz. Çevirisinin önsözünde çeviri sırasında karşılaştığı sorunlardan, bunlan nasıl yenmeyi denediğinden söz etmiyor. Çok zor bir iş Hegerin amacı Hegel'in bu kitaptaki asıl amacı, doğru bilginin yöntemini göstermek. Doğruluk olmuş bitmiş birşey değildir: Bilginin uzun bir gelişimi sonucu elde edilir. Doğru, hem erişilen bir sonuç hem de ona giden yoldur. Bilginin gelişimi nasıl oluyor? Bilgi bireyin malıdır. Ancak in YURTDIŞINDAiN KcnkotBozatav Kısa... Kısa. Murat Demircioğlu / DÜNYADA tŞÇl SENDİKALARI, tstanbul 1987, 328 s. Uludağ Ü. Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Demircioğlu'nun hazırladığı kitap, ABD ve SSCB de dahil olmak üzere farklı rejimlere sahip on bir ülkede işçi sendikalannın tarihsel gelişimini, bugünkü hukuksal yapılarını, örgütlenme modelleri ve işlevlerini inceliyor. Işçilerin mesleki örgütlenmesini karşılaştırmalı bir yaklaşımla ele alan yararlı bir kaynak. Korkut Boratav'ın Almanca kitabı FONLARIN EKONOMlDEKt YERİ VE DENETİMİ, Denetde Yayınlan, Ankara 1987, 60 s. Devlet Denetim Elemanları Derneği tarafından yayımlanan kuçük kitapçık, 9 Mayıs 1987'de Ankara'da yapılan "Fonların Ekonomideki Yeri ve Denetimi" konulu açık oturumda sunulan bildirileri bir araya getiriyor. Açık oturuma katılanlar: Türkân Ankan, llhan Aşkın, Tevfık Çavdar, Sümer Oral ve Oğuz Oyan. Saıd Halim Paşa / StYASt KURUMLAR, Haz. N. Ahmet özalp, Pınar Yayınlan, Şubat 1987, 80 s. tttihat ve Terakki döneminde cemiyetin sekreterliği, haricıye Metnin okunmasında ilk göze çarpan zorluk, Hegel terminolojisinin Türkçeye aktarılışmda Yardımlı'nın kabul edilmiş terimler dururken, az bilinen terimleri kullanmasında ortaya çıkıyor. örneğin "kesinlik" yerine "pekinlik" (s. 74), "çift anlamlı" san toplumda doğar ve tarihin ya da "iki anlamlı" yerine ürünüdür. Bireyin gelişimi türün "ikircimli" (s. 125), "devinim" gelişimini izler. Bireyin gelişimi, "devim" (a.g.s.), toplumun evrimi, bilinç biçimle yerine "doğmacılık" yerine "inakalık" rinin değişimi birbirini bütünler (s. 42) vb. demesi okuyucuyu yave doğrunun elde edilmesini sağlar. Bu gidişteki tek tek aşama dırgatacaktır. Yine de Yardımlı'lar yalnızca birbirinden ayrı de nın kimi sözcükleri yeğlemede ğildir, birbirinin çelişiğidir ve bir savunulabilir nedenleri olacaktır; örneğin "wirklichkeit" karşılığı birlerini karşıtıklı olarak belirler. "geTçeklik" değil de "edimsellik" GdrüngübUün'in ilk bölümleri (ABC) bireysel bilincin gelişimi demesini anlayabiliyorum (Alm. "wirken": etkide, edimde bulunni açıklar. Sonraki bölumlerde ise bireysel bilinçten genelolan mak). Bu arada asıl metinle kısa bir karşılaştırma, çevirmenin "Tin"e nasıl varıldığı gösterilir. kendi içinde tutarlı kaldığıru, Çevirmen Aziz Yardımlı'nın tek başma çok zor bir işe giriş seçtiği terimler üzerinde düşünmiş olduğunu belirtmem gerekir. müş olduğunu gösterecektir. Yine de bir yardış; "bireyselleşmiş Hegel'in dilinin ve düşüncesinin çetinliği bu >apıtında çeşitli yön edimsellik", "vereinzell wirklklerden daha da belirginleşir. Bu beif'ın karşılığı değil, doğrusu durum karşısında başka ülkeler "tikelleşmiş edimsellik" olacakde değişik yaklaşımlar denendi; tı. Bazı terimler ise sorunludur: "özbilinç", "selbstbewusstsein" örneğin bu kitap için bilgisayar karşılığı olamaz, eğer "öz"ıi aracıhğıyla bir sözcükkavram dizini bile hazırlandı. Yardımlı "wesen" karşılığı kullanacaksak, nın bütün bu çalışmalardan ya doğrusu "kendinin bilinci" ya da "kendin bihnci"."Eytişim", "dialektik"i karşılıyor mu? "Dialektik"i olduğu gîbi almak, "eytinazırhğı ve sadrazamlık görevle şim"i onun yorumu olarak kullanmak daha doğru değil mi? rinde bulunan ve Celal Bayar'ın ifadesiyle "Islamcı ve ümmetçi Uzlaşmaya vanldığı takdirde, bübir devlet ve siyaset adamı" olan tün bu noktalann cevirinin ileriki Said Halim Paşa'nın (18631921) baskılannda düzeltileceği düşülslam ve Batı Toplumlarında Si nülebilir. Terimler dışında, çeviyasal Kurumlar adh makalesi kü ri sağjam diyebileceğim bir söz çük bir kitapçık olarak ya dizimiyle yol alıyor. yımlandı. Şu soruyu sormak istiyorum: Almanca bilmeyen felsefe okuyBarbaraJohn Ehrenreich / '68 cusu, bu çeviriyi eline alarak HeÖĞRENCt AYAKLANMASI, gel'i kendi dilinde okumaya başÇev. Güzin özkan, Kıyı layabilecek midir? Bir anlamda Yayınlan, Haziran 1987, 166 s. başlayabilecektir, yani şimdi elinde tartışabileceği bir metin var. "Uzun Yürüyüşün Kısa Hegel'i kendi dilinde okumak da Baharı" alt başhğını taşıyan ki tartışmayı ("eytişim"i, ilkin bu tap, o sırada üniversite öğrencisi anlamıyla "dialektik"i) gerektiolan Amerikalı yazarlarm 1%8 rir. Ayınmlar kuşkusuz bu taryıhnda Avrupa'daki öğrenci ha tışmaların geçeceği düzeylerde reketlerinin içinde yaşayarak ka ortaya çıkacaktır. leme aldıkları röportaj, Batı Ama tartışma söz konusuysa, dünyasında o yıllann öğrenci ha okuyucu bu metne kendi katkıreketine ışık tutuyor. sıyla gelmek zorundadır. CUMHUMYET KİTAP KULUBIPNDEN HABERLER AYIN EN ÇOK SATAN KİTAPLARI / ŞttR 8.9.1987 6.10.1987 Sıra: Kod: KiUbın Adı/Yazan: Fiyaü: 840 1 004.049 Şafak Türküsü/Nevzat Çelik 2 022.273 İlk Şiırler/Nazım Hikmet 1050 3 004.082 Müebbet Türküsu/Nevzat Çelik 945. 4 152.384 Memleketımden İnsan Manzaraları/N.Hikmet 4000. 5 022.243 Kuvayi MilliyeDestan/Nazım Hikmet 1050 6 002.028 Şiirler/Ataol Behramoölu 2200. 7 002.308 Eski Nisan/A.Behramogiu 850 8 032.077 Kızıma Mektuplar/A.Behramoğlu ' 500. 9 002.310 Bütün Şiırleri/Oman Veli 2500.10 186.014 Oğle Rakıları/Mehmed Kemal 500 Ç t Z G Ü İ K KÂMtL MASARACl AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS TARIHTE BUGUN MIMTAZ ARIKAN 8 Ekim 187i'Oe BUGÜN,ABI>'WU ÖKJOS G£L£N KENrLEGlNDEN CMICAGO'DA (ştKAGÖ) BÜYÜK SİH yAMGlU Çr/CASffTf. FELAfCEr, AKŞAM SAAT B'PE, S3? DEKOVEN SoieAĞl'MDA ÖW fZAM BAYAfJ O'LeA&Y'E Air AHffZDA 8AŞA M S Ö &ÖIS.£, EU/N A/SAC4 BAHÇ.ES/NOE BULUKIAM ANt£pA, fUEK MŞ ATtp FEKIERJ SAMAAJLAlSfN UZ.EH.iNE Ü Ü Ü { FELAKETİ fZLIZGÂRIN DA İKİ SuN SUGMUf, İZO ytTİRMıŞ </£ &3CA MLEN KAÇ SiMA *UJ(5TZilA&İLMİşrı. BiKŞeYDİ AAAA, 8UMLAe.DAM gie.İ DE O 'LBAe Y' A//*/ EVİYOt f. BUYUK CHICAGO YANG/NI! Korkut Boratav'ın Türk ekonomisinin 20. yüzyıldaki gelişimi üzerine çözumleyici makalelerini kapsayan kitap, geçen günlerde Federal Almanya'da yayımlandı. Zafer Toker ve Uwe Blassing tarafından Almancaya çevrilen ve Dağyeli Yayınevi tarafından basüan kitap, Die Turkische VVirtschaft im 20. Jahrhundert (19081980) başhğını taşıyor. 50 YIL ÖNCE ÇumhuriYet Fransız frangı yükseliyor Dün, Londra borsasında Fransız frangında küçük bir yükselme görulmuştür. Evvelki akşam 150.34 te kapanan frank, dün 150.40 ta açılmış ve 8 Ekim 1937 üzerinde dün hıç bir muamele olmamıştır. 19371987 haddinden fazla yük konulduğu, araba hayvanlarına eziyet verecek şekilde nakliyat yapıldığı anlaşılmış, Himayei Hayvanat cemiyeti Belediyeye muracaat ederek bunun önüne geçilmesi temennisinde bulunmuştur. 150.28 te kapanmıştır. Son gıinlerde Türk altını fıatlannda da yeniden hıssedilir bir yükselme görulmuştür. Dün alttnın borsa haricindski alışfiatı 1058, satışfıatı da 1059 idi. Türk borcu birinci tahvilleri Himayei hayranat cemiyetinin bir müracaati Sırt hamallığı yasağından sonra bazı yük arabalanna
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle