16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibı: CumhıırijTt Matbaacilık ve Gazeıecüık TUrk Anonım Şirkeıı adına NMÜT Nidi 0 Genel Yayın Müdürü Htsta Cemai. Müessese Muduru. EmiM L'pkbgU, Vazı Işlerı MüdUrU Ok«j Goncnsin, • Haber Merkezı Viudüru YalpB Bayer. Sayfa Düzenı Yonetmenı: AB A o t . # Temsıicıler \\KARA Yılçm DoJ«n. IZMİR. Hikmct Çttink*)*. ADANA Cttal BaşUngıç. Istanbul Haberleri. Erh»n Akytldu. Dış Haberler Eıgun Bakcı. Ekonomı Osman llıga>, Kultür C«U1 Lster, Spor Danışmanı Abdulkadir Yuctlman. Düzelıme Rtllk Durtaç, BıhmEgıtım Şahin AJp«>, IşSendıka ŞuLfas Ktlenci, Yurt Haberlerı. Necdel Dofan, Dızı Yaaiar Kcrem Çalışku, Erzunjm Mehmel Cullekin. Bursa Lrvenl ücaçeUi, • Koordınaıor Ahmet Konıban. 9 Maiı Işler Erol Eriıul, 0 Reklam V V TonınEk Yavınlar Huly» Akyol • Idare Huscyin Guırr. Işlelme Önder ÇtUk, Bılgılşlem Nail Inal Sman w Jövai Cuadnırtytt Ma!t*aaalıl. .5 G a ^ t t o t k TA Ş Tüıt '•>*£ OnJ 3S' 14JJ4 ] » , PK 246lsünbul. Td 512 U 05 : ' ju,. T d a 2224* FÜX lı T 60 72 •• 5 Bumlar Kaktı*. Zıvs Gotalp BK Inkjap S. \ o it 4. Td 133 I. . ' " T».^.v •»*>». îu. ») 131 «2 64 • lnnin H Zıya BJ* 1352 S Z 3, Td 13 12 30 Tcl« 52359 r«.x ' . ) !> ı l K 9 \d»n« Inenu Cad ;19 S V I Kat I. Tcl 14S5O1T3] Zz.a 62155 F M Olh 2'' JÎ6 TAKVİM 8 EKİM 1987 îmsak: 4.36 Güneş: 6.00 Öğle: 11.57 Ikindi: 15.08 Akşam: 17.43 Yatsı: 19.02 BMTürkiyeTemsilcisittter Türkmen, Kıbrısiçin "uluslararası konferans"sorununudeğerlendirdk Rııııılara destek yok Kıbrıs için uluslararası konferans konusunda beklediği desteği bulamadı. Sovyetler Birliği'nin bu yılki genel kurulda izleyeceği politika Türkiye'ye yaklaşımı hakkında da fikir verecek. îngiltere 6 Türkü sınır dışı etti LOSDRA (AA) îngiltere Göçmen lşleh Dairesi, çalışmak amacıyla geldikleri iddiasıyla altı Türkü sımrdışı ediyor. tçişleri Bakanlığı 'ndan edinilen bılgiye göre, tstanbul'dan Heathrow havalimanına dün gelen, yaşlan 2025 arasında değişen altı Turk, göçmen polisince yoğun sorguya çekildi. Heathrovı Havalimanı yakınlanndaki kaçak göçmenlerin tutulduğu "gözaltı merkezi"nde geceleyen Turk gençlerinin Tıirkiye 'ye gen gönderileceği açıklandı. 1 ayda geri gönderilen Türklerin sayısı 23 'e yükseldi. t l t e r TikrluaeB: Rum tarafı, ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK Birleşmiş Milletler nezdindeki Türkiye Daimi Temsilcisi ve Delegasyon Başkanı Büyükelçi tlter Türkmen, 42. BM Genel Kurul tartışmaları başlamadan önce bu yıl Turkiye açısından özel önem taşıyan "Kıbns" konusunda Cumhuriyet'e görüşlerini açıkladı. Bu yıl Kıbns Rum tarafı Genel Kurul'da Kıbns'ın görüşül mesini istedi. Bu talebi getirirken, Kıbrıs Rum tarafının üzerinde durduğu en önemli noktalardan biri, konunun bir uluslararası konferans ta görüşulmesiydi. Kıbrıs Rum tarafı bu isteğini ilk kez Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de CneUar'ca hazırlanan 29 mart çerçeve anlaşma taslağını reddettikten sonra açıklamıştı. Açıklamada taslakta yeterince vurguianmayan Türk askerlerinin adadan çekilmesı. uluslararası garanüler ve üç özgürlük (seyahat, yerleşme ve mülkiyet) konulannda yaptırım getirmeye yönelik bir uluslararası konferans ya da üst düzeyde ikili görüşmeler önerilmişti. BM Genel Sekreteri Rum tarafının isteği uzerine önce bu talebi Guvenlik Konseyi'ne iletti. Giivenlik Konseyi çoğunluk olarak bu görüşü desteklemedi, ancak Sovyetler Birliği desteklediğini açıkladı. Guvenlik Konseyi'nden destek alamayınca, Rum tarafı Kıbrıs'ı Genel Kurul'a getireceklerini açıkladılar. BM Türkiye Daimi Temsilcisi Türkmen, bu aşamadan sonraki gelişmeleri şöyle yorumladı: "Kıbns'ın BM Genei Kurulunda görnşülmesi yönlem açısından ban aşamalar gerektirir. Birincisi konunun Genel Kurul gundemine dahil edilmesi, ikincisi, konunun görüşiilecegi organın tayin edilmesi, son olarak da gönışülecegi Urihin saptanması. Şimdilik bu ilk iki aşama tamamlanmış durumdadır. Üçüncii aşama yani taribin saptanması konusunda bugiine kadar bir girişimde bulunmamışlardır. Bu, yakın bir zamanda bunu yapmayacaklan anlamına gelmez, bildiğiniz gibi Kipriyanu New York'a gelmiştir, kuşkusuz bazı temasları olacaktır. Bu temaslar sonrasında bir tarib talebinde bulunabilirler. Bizim duydugumuz bazı baberlere göre Kıbns Ruraları henuz bekledikleri kadar bir destek bulabilmiş degildirler. uluslararası konferansın yararına inanmayanlar çogunluktadır, birçoklan bu tarafh karann Kıbns meselesinin çözümüne engel olacagım düşünmektedirier." Büyükelçi Turkmen, yeni getirilecek karar tasansına ilişkin gözlemlerini şöyle açıkladı: "1983'te son defa Kıbns meselesi göruşiıldügunde oylanarak kabul edilen karar, Kıbns Türkleri açısından kötii bir karardı. Bu yıl, yani karann haklı gösterilmesi için buna bazı eklemeler yapmak lazımdır. Akla gelen >e Kıbrıslı Rumlann kuşkusuz istedikleri uluslararası konferans ile ilgili bir ektir. Bu konuda ozellikle Kıbrıslı Rumlann sıkıntı çektikteri anlaşılan bir konudur. Bir uluslararası konferans çagnsında, bu konferansta başlıca rolü oynayacak devletlerin çagn aleyhine bir konumda olmalan cagnyı geçersiz kılacaktır. Bildiginiz gibi Guvenlik Konseyi'nin sürekli uyelerinden önemli bir kısmı konferansa karşı olmuştur. Bu da otomatikman boyle bir karan gecersiz kılacaktır." Bu yıl Türkiye Dışişleri Bakanı ve Yunanistan Dışişleri Bakanı 42. Genel Kurul'a hitaben yaptıkları konuşmalarda Kıbrıs'tan söz etmelerine rağmen, Türkiye Yunanistan ilişkisine dair tek bir ifade kullanmadılar. BM 41. Genel Kurulu'nun hararetli Guvenlik Konseyi görüşmelerine yol açan Ege krizi sonrasında iki bakanın bu konuda gösterdiği hassasiyet, diplomatik çevrelerin dikkatini çekti. Ancak bu yılki Genel Kurul'da Kıbns konusundaki tartışmanın şiddetlenmesinin, Türk Yunan diyaloğuna nasıl bir etki yapacağı sorusunu gündeme getirdi. Büyükelçi tlter Türkmen bu konuda Türkiye'nin yaklaşımını şöyle özetledi: "Kıbns'ın Genel Kurul gündemine getirilmesinin Türkiye ve Yunanistan ilişkisinde olumlu bir etki yapmayacagı muhakkaktır. Ancak olumsuz etkinin yüzeyde kalmasını ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki diğer konular üzerindeki diyaloğu baltalamamasını temenni ederiz." Türkmen, Sovyetler'in Kıbrıs konusundaki tutumunu şöyle yorumladı: "Sovyetler Birligi'nin uluslararası konferans fikrini ne kadar içtenlikle destekledikleri ortaya çıkmıştır. Bu durum Kıbnslı Rumlann da dikkatini cetbetmiştir. Bu aşamada Genel Kurul'da Sovyetler Birliği delegasyonunun tutumunu görecegiz. Bu tutum gerek Türkiye, gerekse Kıbns ile olan ilişkilerine yaklaşımlan açısından bir fikir verecektir." Daha mavi kıyilaı ALMAN BÎRAC1 Münihli biracüar, şöhretlerine halei getirmiyor ve dev bira bardaklanyla günboyunca bira içiyorlar. tçilen btra miktan tonlarla ölçüluyor. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Başbakanlık Çevre Genel Müdürü Dr. Muzaffer Evirgen kıyılardaki kirlenmenin önlenmesi, tarihi ve doğal güzelliklerin korunması amacıyla • başlatılan kampanyanın başanya ulaştığınt belirtti. 2.5 ay boyunca Bodrum'da 30 ton, Marmaris'te 140 ton, Fethiye'de 80 ton ve Köyceğiz'de 500 ton olmak üzere toplam 750 ton (15 bin varil) katı artık toplandı. Kampanya boyunca, Çevre Yasası 'na aykırı hareket eden yabancı yatlardan 5 dolar (5 bin lira), yerli yatlardan ise 4 bin lira alındığını belirten Evirgen, Marmaris'te 26 kişi ve kurulusa 4 milyon 252 bin lira, Köyceğiz'de 47 kişi ve kurulusa 3 milyon 780 bin lira olmak üzere toplam 8 milyon lira ceza kesildiğini söyledi. Sovyet temsilci Andropov: BMVle Kıbns için faal rol oynayacağız Türk biracdar yaya kaldı Kasa ile bira içerek kurada kazanan ve bir Alman birafirmasınındavetlisi olarakMünih'e giden 40 Türk, su gibi bira içen Almanlarla yarışamadılar. Münih'te bayram boyunca yapılan tek önemli iş, "bira tüketmekti." ALİ ACAR Federal Almanya'nın Münih kentinde her yıl yapılan geleneksel "Ekim Bayramı" (Oktoberfest) aslında Bavyera Kralı 1. Ludwig ile Saksonya Prensesi Tnerese'nin evlilik yıldönümlerini (Bu düğün 1910 yılında gerçekleşti) kutlamak için düzenleniyor. Ancak, bayram boyunca içilen biralann çokluğu zamanla Ludwig ile Tnerese'nin aşkını unutturmuş. Şimdi çoğu yabancı gibi Almanlar da bu eğlenceye "Bira Bayramı" deyip geçiyor. Gerçekten başka bir ad verilmesi de olası değil. Bu yıl kutlanan bayramm sonuçlan açıklanmadı, ama geçen yıl Münih'i ziyaret eden 6.7 milyon kişinin tükettiği bira miktan belli: 5.4 milyon litre. Yanhş anlaşılmasın. Bu miktar bayramın sürdüğu 16 gün içinde tükeüldi. Böyle bir olaya "Bira Bayramı" demekten başka ne ad bulunabilir ki... Münih'te 'bira bayramı' köpük köpüktü LEFKOŞA (AA) Güney Kıbns'ta bulunan Sovyetler BirIiği özel temsilcisi Büyükelçi lgor Andropov, "BM Genel Kurulu'nda Kıbrıs sorununun göriişülmesi sırasında faal rol oynayacağız. Bnndan kimsenin kuşkusu olmasın" dedi. Andropov, Kipriyanu ve diğer Rum liderleriyle yaptığı temaslardan sonra Lefkoşa'nın Rum kesiminde düzenlediği basın toplantısında, Kıbns konusunda ortaya attıkları uluslararası konferans önerilerinin kaçınılmaz olduğu gönişünü tekrarladı. Andropov, Kıbns konusunda uluslararası konferans toplanmasının, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet görevini güçleştirmeyeceğini öne sürdü ve konferansa karşı çıkanlan eleştirdi. Andropov'un bu sözlerine müdahale eden Sovyetler Birliği'nin Lefkoşa Büyükelçisi Yuri Fokine, "Uluslararası konferans Ue genel sekreterin iyi niyst gorevinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olacagım" öne sürdü. Sovyet diplomat "iilkesinin Kıbns sornnunun çözüınsüz kalmasından endise duyduğunu ve çözümsüzlağün Kıbns'ın toprak bürünlüğü Ue baglanüsız bir devlet olarak varlıgını tehdit ettigini" iddia etti. Kıbns konusu, BM Genel Kuruhı 'nda önümüzdeki ay gündeme gelecek. BM 42. GENEL KURUL GÖRÜŞMELERÎ Kıbrıs, kmuna kaklı NEW YORK (Cumhuriyet) ABD ve Sovyetler Birliği'nin Kıbns'Ia ilgili tutumlarında son iki hafta içinde ortaya çıkan değişiklikten sonra Kıbns Rum tarafının uluslararası konferans konusundaki tutumunda yumuşama olduğu bildiriliyor. Birleşmiş Milletlerden bir Batılı diplomat Kıbns Rum tarafının genel kurulda oylanması beklenen karar metninde "uluslararası konferans" bölümünde daha yumuşak bir yaklaşım getirme eğiliminde olduklannı belirtti. BM Genel Kurulu ekim ayı programına alınmayan "Kıbrıs" konusunun görüşleri ise kasım ayına kaldı. Rum tarafının metni yumuşatma eğilimine girmesindeki ilk neden Sovyet yaklaşırrundaki değişiklik oldu. Bilindiği gibi Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, 42. genel kurula hitaben yaptığı konuşmada beklenmedik bir şekilde "uluslararası konferans"tan bahsetmedi, ancak cok muğlak bir ifade kullandı. "Kıbns'ta örgiitümttz ve onun genel sekreteri engellere rağmen gerilemeyi reddederek yılmaksıznı çabalıyor" şeklindeki ifadesiyle Kıbns Rum tarafım şaşırtan Şevardnadze, ardından Kıbns Rum Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovou'nun görüşme talebini de geri çevirdı. Sovyetlerin tavır değişikliğini ABD'ninki izledi. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı George Shultz, görüşmesi sırasında ABD'nin uluslararası konferansı kesinlikle desteklemediği açıkça ifade edilmişti. Ancak Şevardnadze'nin konuşmasını takiben ABD tutumunda da önemli bir değişiklik oldu. Bu değişiklik ilk kez Washington'da Senato Dışişleri Komitesi'nde konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı Rozanne Ridgeway'in sözlerinde somutlandı. Ridgevvay'in acıklaması sonrasında ABD'nin yaklaşımı, uluslararası konferans fikrine tümüyle karşı olmadığı "Ancak konferansın yapılmasında yarar gönnedigi" şeklinde oldu. bu da katıldı. Türkiye'de üretilen Löwenbrau birasının yöneticileri bir yanşma düzenlemişler. Lovvenbrau'dan kasa ile satın alana, her kasa için bir şans numarası vermişler. tşte birayı "kasa ile içen" Türkler arasında şanslı olan 40 kişi bu yolla, biranın anavatamm görme olanağına kavuşmuş. Çünkü yarışmanın armağanı bir haftalık Münih gezisiydi. Münih gerçekten biranın anavatam sayüıyor. Dünyanm en çok bira üretilen ve tuketilen ülkesi Almanya'nın 1200 bira fabrikasından 800 tanesi bu kentte çünkü... Söylemeye gerek var mı bilmem, ama Münih'te o günlerde hemen hemen yapılan tek iş bira içmekti. Çünkü bira içmekten 'yorulan insanların başka bir iş yapmasına olanak yoktu... Bira tüketme yanşma yalnızca Almanlar değil, birçok ulusun biracıları da katıldı. Turk "biracılan" da hemen tuketim faaliyetine girişti. Ne var ki' "biracılıklarıyla" övünen bizim 40 biracımız, diğer ulusları, hele Almanlan gördükten sonra iddialanndan büyük ölçude vazgeçti. Çünkü günde 23 litre bira içen, Almanya'da bira içmiş sayümıyor. Almanlar "fıcı ile içiyor." Türk biracılar Bu yıl Münih'teki "Bira Bayramı"na sadece Almanya'da çaUşan Türkler değil, tstanbul'dan gelen 40 kişilik bir "Biracı" gru George Shultz, LendVı yendi Dış Haberler Servisi ABD Dışişleri Bakanı George Shultz, New York'ta yapılan BM toplantılanndan arta kalan zamanını tenis oynayarak geçirdi. 66 yaşmdaki Shultz, Plaza Hotel'ın kortunda, aynı otelde kalan ünlü tenisçi Ivan Lendl ile bir antrenman maçı yaptı. Lendl'ın "yumuşak" atışlarının iyi "değerlendiren" Shultz, filenin hemen dibine düşen kesik bir topla dünyanm bir numaralı raketini yenmeyi başardı. Demokrasimiz arabesk kadın kabul etmeyen Yargıtay'm karannı hukuk tarihi inceleyecek. Her yerde "hammefendi" diye itibar görüyorum. Gümrükte beni kadın polisler anyor. Kadınlar namamma gidiyorum. Cezaevinde kadınlar koğuşunda kaldım... Bu durumdan kim utansın? K J J B B U I B S U İ ? Beni "Ben de feministim" diyen yasaklı sanatçı Bülent Ersoy: Bira külttirii Bu arada "biraya gönül veren" Türklere bira ile ilgili şu bilgiler verildi: Biranın tarihi Münih'in tarihinden bile eskiydi. Münih 1158 yıllannda Isar KöprüsU'nü yıkan "Aslan" Henry tarafından kurulmuştu. Oysa, bazı belgeler Münih'in kurulmasından önce, 815 yıllannda bu bölgede bira yapımı ile uğraşıldığını gösteriyor. Lowenbrau'nun Almanya'daki üst düzey yöneticilerinden biri, verilen bir yemekte, "Biracı Tiirkler"e bazı bilgiler verdi: Löwenbrau'nun Turkçe karşılığı "Aslan Bira"yı Türkiye'ye, Almanya'da çalışan Türkler'in bira alışkanlıklanna güvenerek getirmişler, ama düş kırıklığına uğramışlar. Bu yabancı biranın Türk pazarına girmesinden hemen sonra, hükümetçe ahnan bir kararla, önce TV'de reklam yasağı, ardından da bira içilen yerlerin kısıtlanması, işlerin umulduğu gibi yürümemesine yol açmış. MERT ALt BAŞARIR 12 Eylul'un "yasaklılanndan" olan sanatçı Bülent Ersoy'un durumu, eski siyasilerin yasaklarının referandumla kaldınlmasından sonra, yeniden güncellik kazandı. Tıbbi açıdan kadın, hukuki açıdan erkek, idari açıdan kadın gibi işlem görup, erkek gibi kabul edilen Bülent Ersoy, kendisini "tam anlamıyla" bir kadın kabul ediyor. Sahne yasağına karşı kısa süre önce Başbakan Özal'a mektup yazıp, basın toplantısı yapan ve Avrupa Insan Hakları Komisyonu'na başvuracağını açıklayan Bülent Ersoy'da giderek "kadın haklan" konusunda da bir gelişme seziliyor. Ersoy, "kendisinin de feminist olduğunu" belirtiyor ve "feminist hareketin daha da radikaMeşmesi" gerektiğini savunuyor. 957090 ölçülerini korumak için yemek rejimine büyük bir titizlik gösteren sanatçı "sahne yasağı" ile ilgili ilk sorumuzu şöyle yanıtlıyor. Ersoy: Türkiye henüz bütün kurumlarıyla demokratik bir uike değil. Her şeyden önce ozgürce düşünme, tartışma ortamı yok. Büyuklerimiz de Avrupa Topluluğu'na girmemiz için yüzlerce sosyal, ekonomik, siyasi içerikli kanunun değişmesi gerektiğini söylüyor. Demokrasimiz arabesk, kanunlarımız Batı düşüncesinin çok gerisinde. Benim yasağım akıl, mantık ve yasadışı. Demokratik bir ülke olduğumuz iddiasında isek, hem ayıp, hem komik. Osmanlı devrinde yaşasaydım, tahtta da 4. Murat bulunsaydı, bir Bülent Ersoy'a böylesine insanlık dışı, 8 MART'I KUTLA YA CA ĞIM Bülent Ersoy 1988 yütnda Dunya Kadmlar Günu 8 Marfı özel biçimde kutlayacağuıı söylüyor. çağdışı bir yasak koymazdı. Ne diyeyim başka, koyanlar utansın. Belki de yasagınızın "politik bir yönü var?" ERSOYHayatımın hiçbir döneminde politika ile yakından ilgim olmadı. Ne sağcıyım, ne solcu. Hal böyle olunca, yönetim benden niye kuşkulansın da yasak koysun? Benim yasağım tamamen şahsi kin ve rekabetten kaynaklanmıştır. Sizce vatandaşın orası burası devleti niye bu kadar çok yakından Ugilendiriyor. ERSOYBu soruyla ilgili olarak size bir fıkra anlatayım. Sözümüz Türkiye' den dışan, Avrupa'nın bir ülkesinde, o ülkenin vatandaşıyla bir başka ülkenin vatandaşı munakaşa edıyorlarmış. Biri ötekine kızmış ve o kızgınlıkla "Hem sizin Başbakanınız homoseksüel, ondan memleketinize ne hayır gelir ki" demiş. Bu sözleri duyan vatandaş gayet sakin, "Olabilir" diye cevap vermiş, eklemiş: "Bizim Başbakanımız memleketi poposuyla idare etmiyor ki..." Yargıtay'a göre, erkekliğiniz sürüyor. Vilayet kadın ve kızlara uygulanan 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun 12. maddesini uygulayıp, size izin vermiyor. Buna ne diyorsunuz. ERSOYÇağdaş devlet, toplum, kişilerin kendilerini takdim ediş biçimleri arasındaki farklılıklara saygı göstermelidir. Kal BU NE KARIŞIKLIK BÖYLE, KİM SAĞDA, KİM SOLDA BELLİ DEĞİL! Isteyene erkek, isteyene kız bebek Dış Haberler Serviai Artık çocuk sahibi olmak isteyen anne ve babalar, yapay döUenme yöntemi ile çocuklannın cinsiyetini diledikleri gibi belirleyebilecekler. Uzun bir süreden beri büyükbaş hayvanlar Uzerinde uygulanan yapay döUenme yöntemi, artık insanlar Ozerinde de uygulanacak. "Der Spiegel" deTgisindeki habere göre bu yöntem, erkek speTmlerinin X ve Y kromozomlanna aynstınlmasıyla gerçekleşiyor. Bilindiği gibi, X kıomozomlan disi, Y kromozomlan ise erkek cinsiyeti taşıyorlar. Spermleri aynştırmakta kullanılan iki ayrı yöntem var. Bunlardan biri ABD'de geliştirilen, diğeri ise Japonya'da kısa bir süre önce bulunan yöntem. Her iki yöntemde de "santrifttj"den yararlanılıyor. Amerikahlar kan plazma proteini albüminden, Japonlar ise silisyumdan oluşan bir ayrıştırıcı madde içinde, spermleri x ve y olarak ayırabiliyorlar. Sperm ayrıştırması yaklaşık yüzde 8595 oranında gerçekleşiyor. Daha sonra bir İngiliz gen mühendisi tarafından geliştirilen yöntem yardırrayla, dişi spermler belirlenebiliyor. Spermlerin "einsiyetini" beHrlemekte başka bir yöntem daha kullanılıyor. Buna göre, spermler flöresanh bir sıvı içine konulduklarında "erkek" spermlerin çekirdekleri, "şoven" bir eda ile parlamaya başlıyor. Böylece isteğe göre, dişi ya da erkek kromozomlu spermler alınarak, yapay döllenme yöntemiyle, çocuklar henüz dünyaya gelmeden, hatta döllenme gerçekleşmeden, cinsiyetleri belirlenebiliyor. 9 dı ki, hukukun kurallan insanları "perişan etmek, canından bczdirmek" için değil, aksine huzura, mutluluğa kavuşturmak için vardır. Bu yöndenjjüe hakkımdaki Yargıtay karan her türlü tartışmaya müsaittir, nitekim bütun hukukçular tarafından ibretle incelenmektedir. Sırf adımın Bülent Ersoy olması yüzünden iki Adli Tıp raporuna rağmen, beni kadın olarak kabul etmeyen Yargıtay 2. dairesi'nin sa>ın üyelerinin hukuki bilgi ve düşunceleri, görüşleri bir gün hukuk tarihi tarafından incelenerek, kimin haklı kimin haksız olduğu yıllar sonra da olsa ortaya çıkacaktır. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nun 12. maddesi de bana uygulanamaz. Çok şükür halkım beni kadın olarak kabul ediyor. Her yerde "Hammefendi" diye itibar görüyorum. Havaalanı'nda kadın polisler arıyor. Kadınlar hamamına gidiyorum. Ve devletin çelişkisine bakınız ki, Söke Cezaevi'nde de kadınlar koğuşunda yattım. Bu durumdan kader mi utansın, yoksa hukuk düzeninin uygulayıası olacak kişiler mi? Feminizm hakkında ne düşünüyorsunuz? ERSOYtnsan denen varlık ister kadın ister erkek olsun, temel sosyal, siyasi, ekonomik haklara, özgürlüklere eşit şartlar içinde sahip olmalıdır. Kişi beyni ile var veya yok sayıldığına gore, belden aşağıdaki bir organ, onun toplum içindeki yerini tayin etmemelidir. Bu görüşlerimin ışığı halinde ben bir feministim. Daha ileri gideyim. Feminist hareketin radjkalleşmesinden yanayım. Önümüzdeki 8 Mart Dünya Kadınlar Gttnü'nü özel bir şekilde kutlamaya hazırlanıyorum. Siyaseti düşünmüyor musunuz? ERSOYBöyle bir olayı aklımın ucundan bile geçirmem. Çünku karakterim icabı eğri büğru konuşmam, her şeyi açık söylerim. Peki ya radikal parti? ERSOYOnlardan bir teklif geldi, ama ben kesinlikle katılmadım. 20 öğrenciye bursu yurtt Alman dansöz Kafıledeki 7 gazeteci, program dışı olarak Münih'te yaşayan bir işadamımızın konuğu olarak göbek dansının yer aldığı bir lokantaya davet edildi. Buranın ilginç yani, göbek dansı yapan hanımın bir Alman sosyoloji öğrencisi oluşuydu. Bu hanım, aynı zamanda Nesrin Topkapı'nın öğrencisiydi. "Neden göbek dansına yöneldiği" yolundaki sorumuza şu ilginç açıklamayı yaptı: "Bu dans.aym doğum sırasında yapıian hareketlere benziyor. Bu dansı yapan bir kadın, çok rahat doğum yapabilir." Bu genç Alman öğrencinin açıklaması, bazı arkadaşlanmız arasında Alman dansözün "doğum işlerini kolaylaştırmak" yolundaki yardım taleplerine yol açtı, ama fazla bir sonuç vermedi... "Bira kültüru" Ue dolu günler arasında, Münih'teki ünlü Freimann Camisi'ni de gördük. Bu caminin özelliği cuma namazında üç dilde (Türkçe, Yugoslavca ve Almanca) hutbe okunmasıydı. Hutbenin Türkçe ve Yugoslavca okunmasını anladık. ama Almanca okunmasına akıl erdiremedik. Meğer cemaaün dörtte birini Müslümanlığa merak salan Almanlar oluşturuyormuş. ANKARA (AA) Federal Almanya, Türkiye ile yaptığı ikili kültürel anlaşmalar çerçevesinde 19, Avrupa Konseyi yükseköğrenim bursları projesi çerçevesinde de 1 olmak üzere, Türk öğrenciler için toplam 20 adet burs imkânı sağladı. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, burslardan 4'ü Alman dîli ve edebiyatı fakültelerinde görevli asistanlara, 2'si de müzik ve güzel sanatlar alanında öğrenim gören gençlere verilecek. Öteki 14 burs için ise konu sınırlaması getirilmedi. Ortaöğretim gençUği tnutsuz ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) Ortaöğretim gençliğı uzerinde yapılan bir araştırmada, gençlerin yarıdan fazlasının depresif olduğu, kendilerini yalnız ve mutsuz hissettikleri belirlendi. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri bölümünden Yrd. Doç. Dr. Banu tnanç'ın yaptığı araştırmada, özellikle kızlarm 1315, erkeklerin 1619 yaş gruplan arasında kendilerini depresif olaral algıladıkları ortaya '. çıktı. tnanç, depresif duyguların gencin sosyal ilişkilerde kendini yetersiz hissetmesi, gelecekten kaygı duyması veya fiziksel yapısı ile ilgili olumsuz imaja sahip olması gibi nedenlerden kaynaklandığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle