16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/U Çingene modası geliyor ttalyantn Mium kentinde düzenlenen moda defttesinâe 1988 yihnın yaz. giysueri sergüendi. Defüede gelecek yaztn modasında ağırhğın çingene giysileri ve taküannda olduğu görüldü. DavetUler tarafından büyük bir ügiyle izlenen defüede, modacüann gelecek yüa umutla baktıklan gözlendL (Fotoğraf: REUTER) Le Figaro çalışanları Antalya'da ANTALYA (Cnmhuriyet) Fransız Le Figaro gazetesinin 140. kunıluş yıldönümü nedeniyle Eugeno Figaro gemisi ile Akdeniz turuna çıkan 824 davetli grup Antalya'ya geldi. önceki gün sabah 08.00'de Antalya limanına çıkan davetlilere üzüm ikram edildi. Folklor gösterileri sunuldu. Antalya'nın tarihi ve turistik yörelerini gezen Fransız grup, öğleden sonra da antik Aspendos Tiyatrosu'nda Konya'dan getirilen Semazen grubunun Mevlevi gösterilerini izlediler. Yolcular arasında 160 Le Figaro gazetesi çalışanmın yanı sıra, ünlü balet Rudolf Nureyev, GUbcrt Becaue, Oscar Peterson, Michele Morgan ile Le Figaro'nun Yönetim Kuralu üyesi ve Genel Müdürü Cbaise MartJn bulunuyor. Tenisçi Diana tngiltere Prensea Diana, Vanderbü Kulübü tarafından düıenienen bayanlar tenis turnuvasırtın hem oyuncusu, hem de ödül töreninde şeref konuğuydu. Tiırnuvanın ikinci turunda eienen Diana, mini etekli tenis kıyafetiyle büyük Ugi topladu Para toplamak için düıenienen tumuvanm 3000 pound kazanç sağladığı büdtriUyor. Diana, elendiği maçtan sonra kıyafettni değiştirdi ve ödül töreninde sampiyonlann ödüüerini dağıttı. (Fotoğraf: REUTER) Türkiye, FTJET Yönetim Kuruhı'na seçildi Kraliyet Vagonu Dünyanm en eski kraliyet vagonu, tsviçre 'nin Lucerne kentindeki Traflk Müzesi'nde sergileniyor. Kraliçe Adelaide'e ait olan bu vagon tam 145 ytüık. (Fotoğraf: AP) tstnbol Hsber Serrisi Tilrkiye, Uluslararası Turizm Yazarlan ve Gazetecileri Federasyonu (FİJET) yönetim Sroruluna seçildi. Ispanya'nın Valencia kentinde topianan FİJET. kongresine, Türkiye dahil 42 Olkeden 200 delege kaıılıyor. Kongre dün Valencia Belediye Sarayi'nda tspanya Turizm Bakanı'mn konuşmasıyla açüdı. Kongrede yapılan seçunlerde Türkiye delegesi Haluk Durakal yönetim kurulu üyesi oldu. HABERLERİN DEVAMI Diyalog Köpriisu Olabilmek... (Baftmfı 1. Sayfada) otuşturabilme çabasındadır. Her iki tarafta yer alanların görüşlerini birinci elden öğrenme olanağına sahip olmak birçok açıdan yararlıdır. Türkiye böylece ilgili taraflann birbirlerini daha iyi anlamalanna katktda bulunarak, bötgede gerilimin anlamsız biçirnde tırmanmasını önleyebilir. Akttf tarafsızkk poUtikası, aynı zamanda Türkiye'nin dış polttikadaki manevra alanını genisietici otki yapmaktadır. Ankara'nın, bıçak sırtında bir dengeyi kollayarak, iran'la Irak arasında bu politikayı devam ettirebilmesi diplomatik açıdan gerçekten azımsanamaz. Çok yönlü baskılara karştn hem Tahran'la hem Bağdat'la, zaman (çinde inişli çıkışlı da olsa, belli bir dengeyj bugüne değin koruyabilmiştir. Bu başanlı performans kısa süre önce Hginç bir ürün vermiş; ancak hareketli iç politika ortamında fazla dikkati çekememiştir. Iran ve Irak, karşılıklı olarak büyükelçiliklerini kapatmalanndan sonra, diplomatik çıkarlarını korumak için her ikisi de geçenlerde Türkiye1 yi seçmişierdir. Böyfe bir örneğe devietler hukukunda ender rastlanabilir. Genellikle hasım ulkeler, kendilerine daha yakın buldukiarı ayrı ayn ülkeleri bu işe tayin ederter. Tahran ve Bağdat'ın bu davramşı, Türkiye'nin her iki tarafın da "güvenini" kazanmış olduğu şeklinde yorumlanabilir; en azından Ankara1 nın her iki başkent nezdindeki ağırlığının göreceli olarak arttıflı belirtilebilir. Türkiye'nin bu yoldaki diplomatik çabalarının, Körfez'e yonelik barışçı çözüm arayışlanna katkıda bulunmasını dileriz. İran'amesaj (Bastarafı 1. Sayfada) iını Iran tslam Cumhuriyeti Başbakanı Mir Hüseyin Musavi'ye tevdi edecektir." Türkiye açısından Körfez savaşı ile ilgili en ilginç son gelişme, gerek Tahran gerekse Bağdat'ın karşılıklı olarak büyükelçiliklerini kapatma kararlarından sonra, birbirleri nezdindeki diplomatik çıkarların Türkiye tarafından korunmasını istemeleri olmuştu. Dışişleri Bakanlığı çevreleri, Kandemir'in Tahran'a yaptığı bu son ziyaretin kurulmuş olan siyasi istişare mekanizması çerçevesinde gerçekleştiğini bildirdiler. Kandemir'in 30 temmuzda da Başbakan Turgut özal'dan bir mesajı Mir Hüseyin Musavi'ye iletmek üzere Tahran'a gittiğini, Iran Başbakanı'run özel temsilcisi Ali Rıza Muayyeri'nin de 24 ağustos tarihinde cevabi mesajı Ankara'ya getirdiğini hatırlatarak, şu görüslere yer verdiler: "Son tırmanış çerçevesinde Türkiye'nin tranIrak savaşı ve Körfez gerginliği hakkındaki endişeleri daha da artmıştır. tlgili taraflar arasında uzlaşma bu aşamada uzak görülinorsa da, Türkiye diyalog kopuklugundan meydana gelebilecek yeni patlamalan engelkme çabasındadır. Bu suretle bir diyalog köpriisü oluşturmaya çalışmaktadır. Müsteşar Kandemir'in bu tür ziyaretlerini bu ışıkta degerlendirmek gerekir." Aynı çevreler, Kandemir'in Tahran'daki temaslan sırasmda, Türkiye'nin, lran'ın Irak nezdindeki diplomatik çıkarlarını koruması ile ilgili temaslar yapmasının da doğal olacağını ifade ettiler. Diplomatik gözlemciler, Türkiye'nin "diyalog köprüsü" olma arzusu çerçevesinde Özal'ın Mir Hüseyin Musavi'ye Reagan'dan bir mesaj iletmesinin beklenebileceği aynca Türkiye'nin, gerek IrakIran savaşına gerek Körfez bunalımına taraf ülkeler nezdindeki saygınlığı çerçevesinde, yakın gelecekte daha yoğun bir mesaj trafiğine şahit olabileceğini belirtiyorlar. AMKAM'dan YALÇIH DO6AN "savunma sanayii bilinci" ReaganGorbaçov anlaşmasından sonra yeni boyutlara uzanıyor. Şu sıralarda Türkiye savunma sanayii açısından şöyle bir politikaya yöneliyor: Orduyu modernleştirirken yeni geleneksel silahlan kullanmak. Kendi gücünu arttınrken, kendi ürettiği silah fazlasım ihraç etmek. Ve nihayet getirdiği teknolojiyi sivil sanayii alanlarmda kullanmak. örneğin, Ml tankVe böylesine bir konu, coğrafı • lannda kullanılan lazer teknolokonumundan dolayı Türkiye'yi jisini sadece tanklarda değil, mühendislikte, tıpta kullanabilmeyeniden ön plana çıkartıyor. Nükleer başlıklı füzelerden sade yi yaygınlaştırmak. Geçenlerde bir askeri tatbikatı ce 500 milin altında menzili olanTV adım adım yayımladı. Oralar yerinde kalacak. Uzun menda önemli bir gelişme var. ABD zillifüzeler ise sökülecek. Kısalazer ışınlı, yani hedef şaşması ca, "yeniden geleneksel (konolanak dışı, 35 kilometreye top vansiyonel) silahlara dönüş atabilen Ml tanklanm ilk kez devri" başlayacak. Amerika dışına çıkardı ve "Kaİşte, tam bu noktada NATO rarhak Tatbikatı"nda kullandı. savunma sistemi açısından Batı Bu tanklann, diyelim ki onbeş Almanya ve Norveç'le birlikte tanesi, Ankara'nın yansını yergözler Türkiye 'ye çevriliyor. le bir edebilecek güce sahip. Sovyetler'eyakın bulunan ülkeTürkiye isterse, Amerika bu lerin önemi yeniden artıyor. Getanklan kaça verecek, kaç tane leneksel silahlar demek, tank deverecek?.. Hayır vermezse, 500 mek, top demek, modern radar milin altındaki hedeflere yönelen sistemleri, modern uçaklar denükleer başlıklı füzelerde ısrar mek. Burada NA TO ülkelerinin ederse, Türkiye buna nasıl karTürkiye'ye yapacakları öneri şı koyacak?.. belli: önce "500 milin altındaki Anayasa Mahkemesi'nin verehedefleri vuracak nükleer başlıkceği karardan, 101 milletvekililı füzeleri Türkiye'ye yerleştirnin şu ya da bu biçimde direnimek". Türkiye bu öneriye şinden, erken seçimden çok da"haytr" diyor. öneri henüz ha fazla önemli bir konuyla karşı "resmiyet kazanmıyor''. Ancak, karşıya kalacak Türkiye. Hangi kulislerde dolaşan ve Washingparti iktidara gelirse gelsin, ton'da gündeme gelecek öneri Türkiye uzun uzun bu sonınlabu. ra kafa yormak zorunda kalaBunun ardından "geleneksel cak. • silahlar açısından ordulann moReagan ile Gorbaçov'un belli dernize edilmesi" tartışılacak. menzilin üstündeki nükleer başTürkiye'nin isteği bu. Yani, lıklı füzelerin sökülmeleri için a/* "nükleer silaha hayır", ama budıklan karar ve imzalayacaklana karşılık "geleneksel silahlara rı anlaşma Türkiye açısından ağırlık verecek modern bir sa"beklenmeyen dönemeç" nitelivunma sistemini" geliştirmek. ğinde. Çünkü, biryandan TürkiSanıyoruz, önümüzdeki aylaye'nin uluslararası siyasette korın en yoğun tartışmalan işte bu numu değişecek, bir yandan da çerçevede geçecek. Batılılar bunun etkileri Türkiye'nin ihra"belki" nükleer başlıklı füzelercatında, savunmasında, dış poden bir bölümünü Türkiye'ye liıikasında ve teknolojisinde yerleştirmek isteyecek. Türkiye kendisini gösterecek. buna karşı çıkacak. Ve tartışma çarpıcı bir pazarlığa dönüşecek. Pazarlığm fıyatı her geçen gün artıyor. Türkiye kendine göre yaptığı hesapta "ordunun modernleştirilmesi için bugün 35 11 EKım Pazar milyar dolara ihtiyacı ÇELİK GÜLEHSOY "BİR KOLYENİN İNCİLERİ olduğunu" vurguluyor. Oysa, Yemekll....20.000,TL bundan yediyıl önce yaptığı he10 n Ekım Cumariesı Pazar sap sadece 11 milyar dolaymda. BOLUABANTYEDİ GÖLLER Her geçen gün fiyat artıyor. Fi38.000.(T.P.) yat arttıkça pazarhk kızışıyor. Fatura iki türiü çıkıyor. önce, KAPADOKYX7 ^ elde var olan silahı modernleştir28 Ekım1 Kasım (Y P\ ' \! l mek, sonra da yeni teknolojiyi Turban ürgüp Oteli r ' satın almak ve eldeki sisteme uyarlamak. 80.000.TL J Türkiye'deki "savunma Sofa Motel....60.000 TL rgazı Cad. 183/13 Paı^ilu sanayii" işte bu noktada devre14178 72141 13 18 ye giriyor. Son yıllarda gelişen (Bastarafı 1. Sayfada) Tartışmanın "ilk el ensesi" 46 kasım tarihleri arasında tVashington 'da gerçekleşecek. 500 milin üstündeki hedeflere yöneltileh nükleer başlıklı füzelerin Reagan ile Gorbaçov arasında varılan anlaşma sonucunda, sökülme karannın ardından, NA TO ülkeleri bir araya gelerek "ne yapacaklannt" enine boyuna tartışacak. Batının savunma sistemi yeniden nasıl oluşacak?.. Bir ay sonra İVashington 'da ele alınacak konu işte bu. UĞUR MUMCU (Bastarafı 1. Sayfada) GOZLEM CflHEYT ARCAYÜREK yazıyor (Bastarafı 1. Sayfada) gününe haber alan bir guziemci, dün, yasadığımız ortamı özetleyen bir tekerleme söyledi: "Mantık Arabın saçı bir girsen çüuunazsın işe bak ki mantığı, mantığa sokamazsm." Tekerleme sadece günümüzü özetlemiyor, seçim öncesi içinde bulunduğumuz hukuksal kargaşanın sımrlanm çiziyor. Kamuoyu, listezedelerin girişimlerini ayıpladı, eleştirdi. Fakat sorun listezedelerin girişimini aştı. Millet Meclisi Başkanı, hiçbir dayanağı olmadan, olağanüstü toplantı çağrısını geri çevirirken, sorun anayasayı çiğnediğini kanıtlayan olaylara dönuştu. Dün, listezedeler çıktıkları yoldan geri dönmeyeceklerini vurguladılar. Hatia Karaduman'a eksik olan bilgisini tamamlaması için Danışma Meclisi'nde olağanüstü çağrıyla ilgili gönişmeierin meınini sundular. Gel de, bir olağanüstü toplantıda yetki sınınnı nasıl aştığını sağlam örneklerle birlikte araştıralım dediler. Beklenti ise şöyle: Tabii Karaduman birkaç kişi var ki bunlann dışında ülkenin yararlanm daha olumtu düşünecek kimse yokturbu istemi de, baş koyduğu yoldan ayrümayarak reddedecek. 101 milletvekili de girişimlerini yeni örnek ve istemlerle sonuna kadar sürdürecekler. Anayasa Mahkemesi ise sonunda kıpırdandı. Bugün SHP'nin Seçim Yasası'mn iptali için açtığı davaya bakacak. "Arapsaçına dönen mantık ", bir sonuç kesüremiyor, her kafadan ayn ses çıkıyor. Işte örneklerL Erdal tnönü: "Mahkemenin yasayı iptal etmesi ciddi bir olasüıkr Süleyman Demirel (sorulduğunda): "Yasanın iptal edileceğini sanmıyontm." Yani karamsar. TUrgut özal: (Sinirli) "Karan görmeden konuşmam." Yani kuşkulu, kaygılı. Cumhurbaşkanhğv Konuyu yakın takibe almış değiL Uzak duruyor. Başkentte hemen her çevrede gözü kulağı olanlar böyle söylediğine gore, mahkemenin yarın hangi eğilimi benimseyeceğini saptayabilmek için müneccim olmak gerekiyor. Zaten Anayasa Mahkemesi kulisierinde hemen her üyeyle ayn ayn konuşsanız, düne kadar belirgin bir sonuca varabilmeniz tümüyle olanaksızdı. Hatta bir uye "Yüksek mahkemenin alacağı kararla ilgili bir varsayun öne sürmek, bir olasıhktan söı etmek olanaksız" diyordu. üyeye göre, daha önceleri reddedileceği olasılığından söz etülen bir başvuru kabul edilmişti. Uygun göriileceği sanılan bir isıem ise geri çevrilmisti. Mahkemede yapılan göriişmele'in sonuç üzerinde önemli etfderyaptığı belirnliyordu. Sorun rrüzakereye açıldığında olumsuz yırgı öre süren kimi üyelerin, &eki açıklamaları dinledikten sonra kırar değiştirdiği görulrrüştü. Bu anda kimi içten istekler de sralamyordiL Uygar ülkelerdeJd benzeleri gibi, "sonuç üzerin4X siyasıl iküikleri göz önünde Utmadaı alacağı karann" Anajasa Mehkemesi'ni yucelteceğiri söyiiyenlere rastlamyordu. Olaya taşka açıdan bakanlara lTÜlü makine öğrencisi küçük kiralık daire arıyor. Tel 359 95 13 (Melih) göre, "mahkemenin bu asamada alacağı karar ister olumlu ister olumsuz olsun, sonuçta 'siyasal' niteliğini koruyacakn." tktidar çevreleri, yüksek mahkeme kulisinde seçimin ertelehmesi olanağı ortaya çıkarsa, ."ülkenin yeni bunalımlara gireceğini" savunuyorlar. Demokrasinin işlediği ülkelerde yüksek mahkemenin alacağı karann bunalımlara yol açacağını varsaymak, demokratik kurallara inanmamakla eşdeğer değil miydi?.. İptal karanyla Meclis yine toplanabilir, yeni seçim yasası yapar, yeni seçim tarihi saptayabilir. Geleceği bu mantığa oturttuğunuzda iktidar çevreleri, "Aman efendim yapmayuuz, işte o zaman iktidar çoğunluğunun çivisi çıkar, hükümet bunalımı doğar" diye yeni korku sahnelerini sergilemeye baslıyorlar. özal, anayasaya aykırı hükümler taşıyan bir yasa çıkaracak, ama günün birinde böyle bir yasanın bozulması olasılığı doğunca "bunaum dönemi geliyor" diyerek Anayasa Mahkemesi'ne manevi baskılar yapılacak. Sanki Özal iktidarı bulunmaz hintkumaşı. özal'a bağlıtığı bilinen çevreler ise basbakanın "rahat" olduğunu övunerek söylüyorlar. Acaba neden? duman'ın, Anayasa Mahkemesi Başkanı Orhan öner'le gönişmeye çalıştığını içeren kulis sö'ylenülerini hiç mi dikkate almayalım? Yoksa iktidar karanhkta yakaladığı muhalefeti "benzetmeye" çalışırken, Anayasa Mahkemesi'ni etkilemeye elbette çalışacak deyip, bir kez daha geleneklere, göreneklere aykırı bu tür girişimlerinden ötüru özal'a hak mı verelim! Dün sabaha kadar anılan görüşme yapılmamış olabilirdi. Çünkü Anayasa Mahkemesi Başkanı Kıbns'a bir toplantıya gitmişti, dun öğleden sonra dönecekti. Mahkeme müzakereye girmeden önce iddia edildiği gibi bu göruşme gerçekleşirse, kuşku yok, Karaduman anayasayla ilgili yüksek bilgilerini başkana sunmayacak, etkileme görevini üstlenerek daha çok özal1 m kaygılarını, bir ölçüde görüşlerini dile getirecek. Dileriz, Yüksek Mahkemenin önemli bir sontnla karşı karşıya kaldığı bu dönemde siyasal iktidann etkenliğini kullanmaya yonelik söylenti aşamasındaki bu görüşme gerçekleşmez. Zira, görunuş şu: Mahkeme Seçim Yasası'nı onaylarsa, sorun Türkiye'nin gündeminden uzun Bu nedenleya kulaklara fısıl süre inmeyecek, tartışmalar südanan "bir gelismeyt" ne deme rüp gidecek. Hem de yargı erki //?.. MUlet Meclisi Başkanı Kara üzerinde... DENEMEYE, BEKLEMEYE VAKTİNİZ YOKTUR. turke turizm • Derslikleri elektronik oda niteliğindedir. Sıradan bir derslik özelliğini aşmıştır. • Dil öğretimini "eclectic" bir yaklaşımla sürdürür. Teori ite pratik içiçedir. • Şubelerimizde LOFT MERKEZİ (Boş vakitlerini öğrenerek değerlendirmek) ve kütüphaneler vardır. ÎNGİLİZCEALMANCA GÖKDİL'DE ÖGRENİIİR. ÖNEMLİ NOT: Geçtığimız donemlerde kurslanmıza yazılmak isteyen adaylar geç başvurudan dolayı, istedıkleri tarih, gün ve saatlere kayıtlarını yaptıramadılar. Kontenjanımız sınırlı olduğundan, adaylarm kayıtlarını zaman geçirmeden yaptırmalarında fayda vardır 8 EKİM'İ UNUTMA. İçtüzüğün 7. maddesi olağanüstü toplarrtı çağnsını "g&rekçeli bir önerge"ye bağlamasının bir tek nedeni vardır Bu neden de, bu gerekçenin olağanüstü toplarrtı gündemini oluşturması gereğidir. Meclis Başkanının bu konudaki yetkisine, Rjare hukukunda "bağlı yetkf' adı verilir. Karaduman'ın buradaki yetkisi, yalnızca, olağanüstü toptantı çağnsının "uyeiertntn beşte birinin yazılı istsmi" olup olmadığını saptamakla sınırlıdır. Tartışılacak ikinci konu, Meclisin yenilenmesine yol açan yasama isteminin, "karar" yerine "kanun" çıkartılarak alınmasıdır. Anayasanın 14a maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin yasaları biçim bakımından inceleme yetkisini, "son cylamanın öngörülen çoğunlukta yaptlıp yapdmadığı" konusu ile stnıriamıştır. Bu yüzden, Meclisin yenilenmest için "tarar" yerine "yasa" çıkartılması "/pte/ nedenr olarak görülmeyebilir. Anayasa, Meclisin yenilenmesini, seçimlerin ertelenmesini, ara seçimlerin yapılmasını hep "karar"a bırakmıştır. Bu konularda yasa çıkartılmaz. Bunun gibi, seçimlerden önce veya sonra bir suc IŞIediği ileri sürülen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldınlması, Meclis karanna bağlıdır. TBMM üyeliğinin düşmesi de yine Meclis "karan" gerektirir. Sıkıyonetim hükümetçe ilan edilir, bu karar, TBMM'ce "karar" ile onanır. Para basılması ve savaş ilanı da yine "karar" ile olur. Bu konularda "yasa" çıkanlmaz. Kaldı ki Meclis lctüzüğünün 9 a maddesi, "seçimlerin yenilenmesine dair önergeier^ien suz eder. 'Yasa, Bakanlar Kurulu'nca hazırlanıyorsa buna "yasa tasansı"; üyelerce hazırlanıyorsa buna da "yasa önerisi" adlan verilir. Yasa yerine karar, karar. yerine yasa çıkanlmasına, hukukta "usul saptırması" adı verilir. Bu yetki saptırması, zamanla, anayasadaki bu hükümlerin kendiliklerinden değişimlerine yol açar. Gerçi kurallar yine anayasada yazılıdır, ancak uygulama başka türtudur. Bu tür uyguiamalar, anayasanın başkalaşması sonucu dcğurur. Tıpkı, yasa gücünde kararname çıkartma yetkisinin kötüye kullanılması yoluyla hükümetlerin yasama organınca kullanılması gerekli yetkileri kullanıp, rejimi başkalastırmaları gibi. Gün olur ki Meclisler, cumhurbaşkanı ile ters düşüp TBMM'yi yenileme karan verirler. Eğer, yenileme karan "yasa" yoluyla olursa, o zaman Meclis, yetkisini cumhurbaşkanı ile paylaşmış olur. Bu bakımdan, "biçimsel" gibi görünen bu konunun anayasanın özüyte ilgili bir yanı bulunduğu; bu "usulsaptırması" yoluyla "demokratik hukuk devleti" ilkesinin çiğnendiği ileri sürülebilir... Anayasada TBMM'nin ölüm cezalannın onayianmasının da "karar" ile olduğu; ancak bu onay yetkisinin "yasa" yoluyla oluştuğunu ileri sürüp, bu yüzden, bu gibi konularda "yasa" ve "karar" aynmının pek önemli olmadığı görüşünü savunanlar da çıkıyor Hukukta, "kaide tasanvf' ve "şart tasarruf' diye bilinen klasik aynma göre, yasalar, "kaide tasarruf' kapsamına girerler. Yasalar genel, nesnel ve kişilik işidir. Yani, kime, ne zaman ve nasıl uygulanacağı belli olmaz. Buna karşılık, "şart tasanvflar" bireyieri "bir statuden bir başka statpye sokan" işlemlerdir. ölüm cezalannın yerine getirilmesi, belli kişilerin atfı gibi konular, hukuksal yapılan bakımından, yasalann genel tanımlanna benzemezler. Çünkü, ölüm cezasının yerine getirilmesi ile yasa o anda "özel, kişiye bağlı ve somut" bir sonuç doğurmuştur. Bu gibi yasama işlemleri, "maddi bakımdan" yasa sayılmazlar. Bunlara "biçimsel bakımdan yasa" denir. Ûlüm cezalannın yerine getirilmesinde "karar" yerine "yasa" çıkanlmasının nedeni, insan yaşamına verilen önemdir. Çünkü, "karar" yerine yasa çıkanlması, ölüm cezasının yerine getirilmesini TBMM karanndan sonra bir de cumhurbaşkanının imzasına bırakmaktadır. Bu konudaki bir hukuksal tartışma da şudur: Siyasi Partiler Yasası'mn 37. maddesi partilerin aday saptamasını "Serbest, eşit, gizli oy ve açık tasnif esaslan çerçevesinde tüzüklerinde beUrteyecekleri usul ve esaslar" çeryasası" ise adaylarm "partilerin tüzükJerindeki hükümlere veya meri<ez karar organlarınca belirlenecek usullere göre" saptanacağım belirtmektedir. "Geceyarısı yasası", acaba adayiann saptanmasında, Siyasi Partiler Yasası'nın 37. maddesinde yazılı "serbest, eşit, gizli oy ve açık tasnif" koşullarmı kaldırmış sayılabilir mi? Geceyarısı yasasının 7. maddesindeki "genel merkez organlarınca belirlenecek usulleri" sözcükleri, eğer, Siyasi Partiler Yasası'ndaki "serfcesf, eşit, gizli oy ve açık tasnif" koşullannı ortadan kaldırıcı biçimde yorumlanacaksa, o zaman madde, anayasanın 69. maddesinde yazılı, "Styasi partilerin parti kpi çalışmalan ve kararian demokrasi esaslanna aykırı olamaz" nükmüne açıkca aykırı olur. Değilse, partilerin, adayiannı tek parti dönemlerinde bile görülmeyen yöntemİGrle beliriemesi, Siyasi Partiler Yasası'mn 37. maddesine aykırıdır. özetle, olayda ya "anayasaya aykınlık" vardır; o zaman Yüce Mahkeme'nin bu yasayı iptal etmesi gerekir... Ya da partiler adayları Siyasi Partiler Yasası'nın 37. maddesinde yazılı koşullara uymaksızın, yani "serbest, eşit, gizli oy, açık tasnif" koşullanna aykın yol ve yöntemlerie saptamıslardır. Bu durumda da partiler ileride kapatılmalarını gerektirir ağır suçlar işlemişler demektir... Bu durumda görev Cumhuriyet Başsavcısı'na düşüyor. Siyasi Partiler Yasası'nın 104. maddesi karşısında Cumhuriyet Bassavcısı Anayasa Mahkemesi'ne başvurmak zorundadır. Sayın özal, bu konuların dışsatım kararnamelerine hiç benzemediğini yakında anlayacak... Karaduman da, olağanüstü toplantı çağrısını sudan gerekçelere dayanarak geri çevirmesinin Ceza Yasası'nın hangi maddesine frak ve smokinle gelip oturduğunu... Tabii bu memlekette "hukuk" varsa, "hukukçu" varsa... Yoksa ne denir ki? Hiç... Öğrenci karnemi kaybettim. Hükumsiizdür. HALİL KÜÇÜCÜK Kimliğimi kaybettim. Geçersizdir. MUSTAFA ÖZCAN çevesinde yapacaklarını öngörmektedir. "Geceyarısı • Sosyal hizmetler ve rehberlik servisi kurulmuştur. * Öğretmenleri dalında uzman deneyimli Türk ve yabancılardan oluşan profesyonel kadrodur. Güz dönemi kayıtlan sürüyor. SSil SfâursUtrı • • • • TAKSİM ŞUBEŞİ LALELİ ŞUBESİ BAKIRKÖY ŞUBEŞİ KADIKÖY ŞUBESİ : Taksim Cad. No. 71 Tel: 150 47 47 150 34 49 : Kurultay Sok. no. 10 Tel: 520 11 42 527 62 14 : istanbul Cad. Dantelacı Sok. 7 Tel 571 27 83 583 68 40 : Kuşdili Cad Dilek Han 67 Tel: 338 03 47 345 18 96 MÜŞFİK EREM, NERMİN AKSIN, TURGUT GÖKDERE VE ARKADAŞLARI.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle