16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 1987 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 İSMAÎL CÜLGEÇ SÖZ DINLEDI İŞÇf BİUMCI İ H E BUOiSÛ MUZÎK FILtZ ALİ HAYVANLAR 198788 mevsiminin ilk konseri Eğer İDSO'yu, on gün süre ile provalan ve konserleriyle birlikte Viyana ve Çekoslovakya 'nın çeşitli kentlehnde izleyip dinlemiş olsaydım, bu konseri çok daha olumsuz duygularla algılardım. Gerçek şu ki, İstanbul konser dinleyicisi orkestramızın verebileceğinin ancak yarısını alabiliyor. Atatürk Kültür Merkezi'nin adını, Atatürk Kongre ve Sergi Merkezi diye değiştirelim en iyisi. Türkiye'nin en büyük kenti tstanbul'un tek kültür merkezinin her geçen gün "Kültür Merkezi" niteliğini yitirdiğini görmemek için had safhada miyop olmak gerek. istanbul Devlet Senfoni Orkestrası turneye çıkmadan önce provalannı, salonların çeşitli kongrelere ayrılmış olmasından ötürü neredeyse koridorlarda yapacaktı. Yeni mevsime girdiğimlz şu günlerde de senfoni orkestrası, opera, bale ve tiyatronun temsil ve provalarının üst üste bindirildiğini duyuyoruz. Sahne sanatlarının, konserlerin işleyiş mekanizmasından zerrece haberi olmayan ve bu konuda bilgi sahibi olmaya da hiç niyeti bulunmayan kişilerce bol keseden sağa, sola ödünç verilen ya da kiralanan kültür merkezi binası, asıl fonksiyonunu yitirmek üzere. Bir senfoni orkestrası haftada iki konser veriyor ve bu konserler doluyorsa, o senfoni orkestrasının bilinçli bir dinleyici kitlesi var demektir. Bu senfoni orkestrası, bilinçli dinleyicisine karşı eü yüzü düzgün konserler sunmak sorumluluğunu taşımaktadır ayrıca. Eli yüzü düzgün konserler sunmak için, o orkestranın düzenli prova yapacağı, akustik koşullann dengesini sürekli değiştirmek zorunda kalmayacağı bir salona, çalgılannı kınlmaktan, çizilmekten koruyabileceği dolaplara, çalışma odalarına, nota kitaplığına ve arşi İDSO'nun konserinde Tüzün, Szymanowski veBerlioz'un eserleri çalındı ilişkiyi koparmadan, gayet ekonomik kullandığı müzikal malzemeyi büyük bir ustalıkla geliştirmiş ve cizdiği buyük daireyi başladığı yerde bitirmeyi başarmıştı. Konserin ikinci eseri Karol Szymanowski'nin op. 35 1. Keman Konçertosu'ydu. Eseri kemancı Ayla Erduran yorumladı. Szymanowski konçerto, orkestra ile keınanı birbirinden ayırmayan, ezgi çizgilerinin ve armonik yapının gayet jirift işlendiği lirik ve izlenimci öğeler taşıyan bir eser. Özellikle üfleme çalgılann birbirlerini dinleyerek sürdürmek zorunda olduklan iç içe geçen melodik yapının netlikle ortaya çıktığı ileri sürülemez dinlediğimiz yorumda. Ne var ki Ayla Erduran'ın derinliği olan, coşkulu ve sürükleyici yonımuyla Szymanowski konçerto tüm açıklığıyla değilse de genel atmosferi yakalanarak başanya ulaştı. Programın son eseri Hector Berlioz'un Fantastik senfonisiyERDURAN VE ERDİNÇ İDSO'nun ilk konserinin solisti keŞ di. Bu programı turnede mancı Ayla Erduran 'dı. Orkestrayı şef Erol Erdinç yönetti. t IonescuGalati yönetmişti. 1617 Ekim 1987 konserlerini ise şef ve; prova ve konser aralarında konserini işte bu koşullann ve Erol Erdinç üstlendi. Kendim bir bardak çay içip, dinlenebilegerçeklerin ışığında dinledik. çalmadığım halde çalmış gibi, en ceği uygun mekânlara gereksiniEğer İDSO'yu on gün süre ile ince ayrıntısına kadar tanıdığım mi vardır. (Burada ufak bir paprovalan ve konserleriyle birlikte bir senfoni oldu bu senfoni, turrantez açmak istiyorum. Batıya Viyana ve Çekoslovakya'nın çene sayesinde IonescuGalati, oranla oldukça kısıth bir tüketim şitli kentlerinde izleyip, dinlemekuşkusuz iyi bir muzisyen, becemiş olsaydım, bu konseri çok dasistemi uygulanan Çekosiovakrikli ve uyumlu bir şef. Ne var ki, ha olumsuz duygularla algılarya'da müziğin altyapısına para müzikal anlayış ve yorum bakıdım. Gerçek şu ki, İstanbul konharcamaktan hiç kaçınılmadığıser dinleyicisi, orkestramızın vemından IonescuGalati ile frenı gördük. Piestany gibi ufacık rebileceğinin ancak yarısını alakanslanmız hiçbir zaman uyuşbir kaplıca kentinin kültür merbiliyor. Bunda büyük ölçüde madı. Tercih ettiği tempoları, kezindeki olanaklar, Batı stanAKM büyük salonunun akustik "phrasing" dediğimiz cümle yadartlarındaki lüks bir otel ile kosağırlığı, kuruluğu ve tınıyı boğpısı anlayışını benimseyemedim layca karşılaştınlabilir düzeydeyması rol oynuyor. Balans, yani gitti. Aynca, stil özellikleri konudi örneğin.) Bütün bu koşullar çalgılar arası denge, sahnenin desunda pek hassas olmadığı kanıtamam olduktan sonra o orkestrinliği olmayan akustik koşullasındayım. Oysa bu senfonide orranın müzikal sorunlarına eğilrı nedeniyle bir türlü sağlanamıkestrayı çok iyi çahşmıştı ve turmeye gelir sıra. Oysa, bütün yuyor. İstanbullu müzikseverlerin ne konserlerinde de iyi sonuçlar kanda sıraladığımız gereksinimİDSO'yu Viyana Konzerthaus, almıştı. Ancak, Erol Erdinç bu leri halletmek şöyle dursun, orya da Bratislava Slovak Filarmoiyi çalışılmış senfoniye öyle yekestranm zaten kısıth olan proni salonlannda dinlemelerini ne rinde birkaç rötuş getirdi ki, senva saatlerini daha da ktsıtlamakadar isterdim. foninin dramatik çatısı ve anlaya yönelik bir uygulama mı açıklığa kavuştu. Erol Eryürürlüğe girmiş görünüyor. Gedinç"in şeflik tekniği, prova teknel kültür ve sanat politikamızın Mevsimin bu ilk konseri Ferit niği uzerinde fıkir yürutecek deiçinde bulunduğu keşmekeş, bir Tüzün'ün "Esintiler"i ile başlağilim burada. Zaman içinde, ekdevlet kuruluşu olan senfoni ordı. Ferit Tüzün, genç denecek sikleri varsa eğer, bunların kestralarınm, opera ve balenin yaşta yitirdiğimiz çok yetenekli üstesinden gelir inancındayım. çalışma koşullarıru düzelteceğive önemli bir bestecimizdi. Üç Ancak, Erdinç"in müzikal duyarne daha da içinden çıkılmaz dubölümlü bu kısa senfonik eserinlığının gerçek ve doğru frekansruma getirmekte. Kendi bindiğide Tüzün, üç bölüm arasında sislan tutturduğundan hiç kuşkum miz dalı kesmekte üstümüze yok tematik bir denge kurmuş, eseyok. 198788 konser mevsiminin ilk rin bütününde bölümler arası KİM KİME DUM DUMABE///Ç AK ÖİLE.K4RI 6İ0İ K0İ, UNVVŞÜNC£H\ H£HEN Ml MPflR. ^ 3i* ftpAM 01 M\? y PtKNtK PtYALE MADRA PIKMIKC16IM.. TATLIAA.. Jj CANIM BEJ4İM... GEL CANIAA SEL KOLLABIMA HIZU GAZETECI \ECDET ŞEA e'C&Jb <SEREMEf£CE<SıNı ANIAYAN YAK\JF>, BV ARANWA 0AUAPJ AMA .. YANINu VARIUR GI&İ 9'İHOİ.ÜST5LİK YAKUP AMASıNI KÖİE 6ÖHPE0, MİŞ.7Y ve EV SAmPL£i?i Ç>E 3BKARA EV VERM'tyORPU MAAPJ/A/, 0 PA eVLSNMEYE KARAR VSRÇ>j.. 0£KA(<A VERİZLER. Miyp/ ACA0A .? İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın konserleri belli oldu. İDSO'nun ekimkasım progranıı İDSO'nun ekim ve kasım 1987 konser programlarında aşağıdaki eserler, şefler ve solistler yer alacak: 2324 Ekim 1987 Şef: Erol Erdinç. Solist: Gülsin Onay (piyano). Brahms: 2. Piyano Konçertosu A.Adnan Saygun: 3. Senfoni. 3031 Ekim 1987 Şef: Tadeusz Strugala. Solistler: Oleg Kagan (keman), Natalia Gutman (çello), Vladimir Sakanavi (piyano). Beethoven haftası konseri: Beethoven: Egmont Uvertürü. Beethoven: Üçlü Konçerto ve Beethoven: 7. Senfoni. 67 Kasım 1987 Şef: Tadeusz Strugala. Solistler: Ersin Pamukçu (viyola), Mehveş Emeç (piyano). J.Chr. Bach: Viyola Konçertosu. Mozart: KV 467 No: 21 Piyano Konçertosu. Sibelius: 5. Senfoni (Yıllık programda ilan edilen Penderecki 2. Senfoni, şef Strugala notaları temin edemediğinden değiştirilmiştir.) 1314 Kasım 1987 Şef: IonescuGalati. Solist: Dev>' Erlih (keman), Chausson: Poeme Mendelssohn: Keman Konçertosu. Dvorak: 7. Senfoni. 2021 Kasım 1987 Şef: Michel Tabachnik. Solist: Costa Cotsiolis (gitar). Beethoven: 2. Senfoni. Cordero: 2. Gitar Konçertosu. Debussy: Iberia. 2728 Kasım 1987 Şef: Erol Erdinç. Solistler: Leyla Demiriş (soprano), Gülay Uğurata (piyano). Ravel: Pavane. Prokofief: 2. Piyano Konçertosu. Werner Egk: ltalyan Şarkıları. Debussy: Nocturne'ler. ÇİZGİLİKiLÎM/L MASARACI Yusuf Güler Aksöz Aksöz Dtinya Filarmoni Orkestrası'nda İDSO'nun baş kemancısı Yusuf Güler Aksöz, 20 aralıkta Tokyo'da toplanacak olan Dünya Filarmoni Orkestrası'na katılacak. Dünya Filarmoni Orkestrası her yıl dünyanın bir ülkesinde bir araya geliyor ve A\rupa, Asya, Amerika, Afrika kıtalan senfoni ve filarmoni orkestralarından seçilen seçkin müzisyenler bir araya gelerek, kısa bir sure de olsa, birlikte yaşıyor, birlikte prova yapıp, birlikte konser vererek müziğin evrensel dilinde birleşiyorlar. İDSO üyelerinden viyolacı Mustafa Süder 1985'te Stockholm'de Carlo Maria Ciulini'nin yönettiği, arpist Sevin Berk de 1986'da Rio de Janeiro'da Lorin Maazel'in yönettiği Dunya Filarmoni Orkestrası konserlerine katılmışlardı. Bu yıl, yani 1987 Dünya Filarmoni Orkestrası Japonya'da Tokyo'da toplanıyor. Orkestrayı bu kez Giuseppe Sinopoli yonetecek. 20 Aralık 1987'de Tokyo^ nun Kokugikan Salonu'nda verilecek konserde DFO Verdinin I Vespri Sicilianı operası uvertürünü ve Mahler'in 1. Titan Senfonisini yorumlayacak. Orkestraya bu kez Türkiye'den IDSO başkemancılarından Yusuf Güler Aksöz katılacak. TADEUSZ STRUGALA Kasım sonuna kadar dört kez İDSO'yu yönetecek. vv CSO geçen hafta sonu sezonu açtı ÜNER BİRKAN Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Roma'da "Uluslararası Platea Estate 87" festivalinde verdiği iki başarıh konserden sonra, 1617 ekim hafta sonu, bu mevsim ilk olarak başkentlilerin karşısına çıktı. "Başardı" nitelemesini rasgele kullanmıyorum; en eski, en köklu devlet orkestranuzın İtalya turnesi ile ilgili olarak, "Corriere Della Sera", "L'Unita", "D Tempo" gibi önde gelen gazetelerde aldığı eleştiriler gerçekten kıvanç verici. Bunlardan birinde, "Corriera Della Sera'"nın müzik yazarı Luigi Bellingardi, "... Tiirk orkestrası üst düzeyde ve İtalya'da ya da öteki ülkelerde ün yapmış pek çok orkestradan üstün olduğunu ortaya koymuştur" diyor ve yazısını "Tek kelimeyle, bir Avrupa Orkestrası" diye bitiriyor. "II Tempo"da Enrici Cavalotti, "Özenli, gösterişli, tam anlamıyla Avrupalı, her kelimesi ile ender rastlanan sağlamlığa sahip bir orkestra" nitelemesini kullanıyor CSO için. Yazılarda, genç yönetmen Rengim Gökmen'le, konserin solistleri kemancı Suna Kan ve piyanist tdil Biret de parlak sözlerle övülüyor. Göğüs kabartıcı bir görünüm bunların tümü. Demek, istediğimiz zaman, bütün gücümüz, gönlümüzle "Avrupalı" olabiliyor, çağımızın temposuna ayak uydurabiliyoruz. Avrupa'nın en eski en köklü orkestralarından olan CSO'yu gönülden kutluyorum. Sanırım, İtalya konserinin, tanıtma eksikliklerinden ileri gelen ve dinleyici sayısının yeterli olmamasına yol açan aksaklıkları üzerinde durulması gerekiyor. Ne yapalım, tanıtma işi bizinı henüz beceremediğimiz şeylerden biri. Günün birinde o engeli de aşabileceğimizi ummalıyız. CSO'nun Ankara'daki ilk konseri, özellikle orkestranın ikinci yarıda sunduğu iki yapıt 1 dolayısı ile seçkinleşti: Sibelius un "Tuonela Kugusu" senfonik şiirdeki duygusalhğı, tül gibi hafifliği, uçuculuğu, bu etkili yapıtın bellibaşlı özelliklerini bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkaran çabasından dolayı, genç yönetmen Rengim Gökmen'i övgüye değer buluyorum. İngiliz kornosu solosunda Sedat Civelek'in müzikalitesini, cümleleme ustalığını belirtmekte yarar görüyorum. Çaykovski'nin "Romeo ve Julief'ini bizim orkestralarımızdan bu ölçüde dramatik, gerilimi ve romantik öyküyü bu güçle vurgulayan bir yorumda dinlediğimi anımsamıyorum. Konserin solisti piyanist Gülsin Onay'dan, iki hafta önce İzmir'de dinlediğim Brahms (Si Bemol Major İkinci Konçerto) yorumunu bu kez de Ankara'da dinleme olanağı buldum. Genç sanatçı, her zamanki rahatlığı, dinçliği, kıvrak anlatımı içindeydi. Yapıtın "piyano obbligatoîu senfoni" özelliğinin, bu ortak yorumda pek tadına varamadığımı belirtmek isterim. Bunda akustik ortamın, dengesi ve akordu oldukça bozuk piyanonun olumsuz etkilerini hesaba katmak gerektiğine inanıyonım. Üçuncü bölümdeki başarıh solosu dolayısıyla, viyolonselci Gülgiin Sansözen'i kutluyorum. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN heftifmif Uİ r4^. N u ^ ^ l J j V'İ TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKA* 21 Ekim JUMBO'NUN ATASL. 132.3' O4 BUGUN, O ZAM4UA D£6/M YAPlLAttŞ EN BÛYÜK UÇAK, YOLCl'LAR/YLA 8İRÜKTE fCK UÇUÇUMU YAPMIÇTI. ALMAAJ DORNtER ÇİRKETİ 'M/AI YA PIAAI, TüPUIM Z.2OO g£YGl/t GÜÇUJ 12. MOTVeU BULUAJAAJ "OO*" DEIUİ2 UÇ4Ğf, COMSTANCE €ÖLÜ'NOEN KALMJYOepU 56 TOH AĞIRLIĞINdAtCİ DOX'İN UZUNUIĞU 4O METJSS, KAAJAr AÇIKLIĞl İSE 46 MET/eiEYEH. A2AMİ H/21 &V)7TE 216 KİLOMEmE OLAN UÇAK, İO PB/SSONEL VE 17O YOLCU TAŞIYABİLİYOeOU YEMEK VE DANS SALONLAfZ.1 BULUNMAKrAYDI UÇAGlN AOINDAKİ *JC* &(R. YANUÇUK SONUCU KONMUŞTU. ÖNCE ON MO TVGLU OÜŞÜNÜLEN UÇAK, ROMEN RAKAMlYLA ' *X " APLAND/B/LMIÇ, toOTO*. SAYISI OVİKİYE ÇfICA&IUUCA D/q QEĞİŞTİfZİLMEtoİŞTİ MODASİNEMASI SINEMAGUNLERI'86'DAN 14. ULUSLARARASI MOSKOVA FILM FESTİVALİ ALTIN ÖDÜLÜ 50YILÖNCE Cumhurivef 21 Ekim 1937 iki kısma aynlmıştır. Ameli kısımlar askerlik öğretmeninin göstereceği lüzumuna göre muayyen günlerde mektebde veya civar arazide yaptırılacaktır. Nazari ve ameli dersler, her sınıf için ayrı ayrı olmak üzere haftada birer saattir. Bu dersler, 19371987 başhyarak, son sınıf a kadar devam edecektir. Sınıflarda bir veya birkaç talebe bulunsa dahi sınıfların birleştirilmemesi ve erkek kız ayrı ayn ders görmeleri Genelkurmay Baskanlığının emirleri iktizasmdandır. GELVEGOR 26 EKİM PAZARTESI'DEN ITIBAREN YALNIZ MODA SINEMASI ND ELEMKUMOV •• Genç kızlarunız askerlik derslerine başladdar İstanbul Kumandanlığı kurmay başkanlığı kız liselerile onamekteblerine gönderdiği yeni bir tamimle proŞramı Kültür Bakanlığından verilmiş olan askerlik derslerine başlandığının bildirilmesini istemiştir. Buna göre askerlik dersleri ameli ve nazari olmak üzere
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle