16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER taşıyan bu konudaki hükmü sürekli geriye itilmiştir. Genellikle toplu halde aynlmaların arttığı dönemlerde kanun hükmündeki kararnamelerle yapılan düzenlemeler ise meslekteki çözülmeyi önleyememiştir. Kim ne derse desin, 7928 kişilik hâkim ve savcı kadrosundan iki binden fazla açığı bulunan bir mesleğerağbetedilmemesi çok düşündürücüdür. Bu çıkmazlardan kurtulmak için yapılacak iş; konuya gerçekçi bir açıdan yaklaşılarak, bütün dünya anayasalannda olduğu gibi hâkimlerin memur statüsünden cıkanlmalan, onlara görevleri ve toplumdaki yerleri ile bağdaşacak onurlu bir yaşama ortamı sağlanmasından ibaret bulunmaktadır. getirilmelidir. Kutsal bir kavram olan "savunma hakkı" adaletin bölünmez bir parçası olduğundan, bu konuda etkin kurallar getirilmelidir. Vazgeçilmez hak ve özgürlüklerden olan "hak arama özgürlüğü" ve "savunma hakkı" kavramlan en genis biçimde açıklığa kavuşturulmalı, bu hak ve özgürlüklere yasal düzenlemeler yoluyla da olsa dokunulmamalıdır. Buna paralel olarak Avukatiık Yasası da günümüzün koşullanna göre değiştirilmeli ve yargıda parasal nedenlerle savunma mesleğinden yoksun kalanlann mahkeme önünde avukatla temsil edilebilme olanağı da sağlanmalıdır. , öte yandan, yargının genel bütceye kendısine aynlandan çok daha yüksek gelir getiren bir kaynak oluşturmasuıa karşın, verilen ödeneklerin yetersiz kalması nedeniyle günümuz koşullannda; mahkemelerin dosya gereksiminin bile iş sahipleri tarafından hariçten karşılandığı, kimsenin bilgisi dışında değildir. Bunlann yanında, vatandaşlann pahalı adalet nedeniyle "hak arama" özgürlüğünden yoksun kalmamalan için, yargı harçlan indirilmcli ve Usul Yasası'nda yanü bulunan adli yardımın kapsamı da genişletilmelidir. 1961 Anayasası'nda yer alan yüksek yargı organlannın işleyişinde bazı hatalar olduğu ve yargı denetimi ile yükümlü bulunan organlann zaman zaman politik eğilimlere katıldığı gerekçesiyle yargıyı yürütmeye bağlayan yetkiler arttınlmıştır. Her meslekte çevrenin ekonomik, sosyal ve politik etkileri altında kalarak görevini kötüye kullanmış kimseler bulunabilir. Bunun temelden önlenebilmesi için çare, yine yargı içinde aranmalı ve yürütmeye bağlı olmayan etkin bir denetim sistemi getirilmelidir. 21 EKİM 1987 Anayasal Soranlar 1961 Anayasası'nda yer alan yüksek yargı organlannın işleyişinde bazı hatalar olduğu ve yargı denetimi ile yükümlü bulunan organların zaman zaman politik eğilimlere katıldığı gerekçesiyle yargıyı yürütmeye bağlayan yetkiler arttınlmıştır. Her meslekte çevrenin ekonomik, sosyal ve politik etkileri altında kalarak görevini kötüye kullanmış kimseler bulunabilir. Bunun temelden önlenebilmesi için çare, yine yargı içinde aranmalı ve yürütmeye bağlı olmayan etkin bir denetim sistemi getirilmelidir. g Jtımalııtıı ve PENCERE Dubai'de Saydamlaşan Gerçek... TURGUT GÜCÜK Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Üyesi TUrkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 138. ve sonra geten hükümleri uyannca Türk ulusu adına adalet dagıtma görevini yerine getinnekte olan mahkemelerimiz, yasal tatil süresi bittiğinden bir süre önce yeni çalışma dönemine girdi. Nüfusumuzun her geçen yıl hızla çoğalması, ekonomik hayattaki dalgalanmalarla ve hızlı kentleşme gibi değişimler nedeniyle adalet teşkilau, bugün çok gtlç koşullar alünda görev yapmaktadır. Yıllık kalkınma planlannda öngörülen hedefler gerçekleşmemiş ve yargı sonınlan artık Uzerinde Onemle durulması gereken boyutlara ulaşmıştır. GânOmUz koşullanoda adalet görevlisinin en başta gelen sosyal sorunu "güvencedir? Geçmişteki yasalanmızda "hâkim teminatı" olarak nitelendirilen ve çağdaş anayasalann yargı bölümünde yer alaıı bu kavram, adaletin bagunsızlığı ve hukuk devleti ilkesinin temelidir. Bu konuda 1961 Anayasası'nın getirdiği olumlu ortam, daha sonra birtakım düşüncelerle, vasaJarda yapılan değişikliklerle kısıtlanmıştır. Bolgesel guvencenin kaldınlmasından sonra 1973'ten itibaren uygulanmaya başlanan atama ve nakil planı, hukuk devleti ilkesinin temelini oluşturan adaletin bağımsızlığı ve hâkim teminatı Ûkesini zedelemiştir. Bilindigj gibi, özel hayatlannda hflkimlik vasıflan ile bağdaşmayacak eylemlerde bulunan adalet görevlileri hakkında teftiş kurulu tarafından soruştunna yapılmakta, hâkim ve savcılar bu yolla denetlenmektedirler. Yasa değişikliği ise "hâkimlerin denetim konusu" ile "bölgesel guvencenin" birlikte değerlendirilmesinden kaynaklanmıştır. Oysa, "denetim" kavramı ile "bölgesel guvencenin" birbirinden, kesin çizgilerle aynlması gerekir. Türk yargı sisteminin işleyişinde önemli etkiler meydana getiren ve adalet bağımsızlığını kökünden sarsan "bölgesel guvencenin" önceki uygulamada olduğu biçimde yeniden getirilmesi, adalet kavramını yüceltecegı kadar yargı bagunsızlıgı ilkesine de uygun dusecektir. Anayasaya yargı yetkisinin bağımsızlığı esası kabul edildiğine göre, yargı organlannın kuruluş ve yetkileriyle özlük işlerine iliskin bulunan "nakil ve atamalann" da bu temel ilkeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Üst mahkemeler Adalet Bakanlığı'nca hazırlanarak Başbakanhğa sunulan istinaf mahkemeleri hakkındaki yasa tasansı, aradan iki yıla yakın bir süre gecmesine karşın yürurlüğe konulamamıştır. Hâkimlerin hukuk kurallanm uygularken yaptıklan yanhşlan düzelterek uygulamada görüş birliği sağlamakla görevli Yargıtay'a gelen iş sayısı ise her yıl inanılmaz bir biçimde artmakta olup, yılhk iş hacmi 350.000 sayısma ulaşmıştır. Bu durum, kamuoyunda "dosyalann yeterince incelenemediği" kanısuıın yayguilaşmasına yol actığından, yıllardır gündemde tutulan istinaf mahkemelerinin kurulması artık zorunlu bir hale gelmiş bulunmaktadır. Üst mahkemelerin kurulmasıyla hem yurttaşlara yeni bir hukuki güvence sağlanmış hem de Yargıtayımızın altından kalkılmaz hale gelen yükü hafifletilmiş olacaktır. Hflkimlerin yetiştirilmesi: Mahkeme kararlannın yurttaşlar arasında güven ve iç rahatlığı yaratması için kararların yasalara uygun olmasının yanı sıra, hâkimlerin kişilikleri ve hükümlerin veriliş koşullan da büyük önem taşımaktadır. Her yıl artan iş sayısını karşüayacak önlemlerin başında hâkimlerin yetiştirilmesi gelmektedir. Bu konuda; staj şekil ve süresinin alışılmış biçimden kurtanlarak, hâkim adaylannın uygulamah bir eğitimden geçirildikten sonra hâkim olabilme haklanm elde etmelerine ilişkin yasa hükümlerinin uygulamaya konulmasım, hâkimlerin yetiştirilmeleri alanında atılmış olumlu bir adım olarak karşılamaktayız. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Knrnlu Hemen belirtmek gerekir ki; yargı organlannın ahenk içinde çalışmalan yetkilerinin birbirine kanştınlmadan aynimış olniasıyla derinden ilgili bulunduğundan, yeni düzenlemede; bölge idare mahkemelerine yapılacak atamalarla Damştay üyelerinin seçimi, Damştay Genel Kurulu'nca oluştunılacak bir organ tarafından yapılmahdır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu, önceki uygulamada olduğu gibi yalnız adliye mahkemeleri, hâkim ve savcılanmn özlük işleri hakkında karar venneli ve üyelerin tamamı Yargıtay Büyük Genel Kurulu tarafından kendi üyeleri arasından seçilmelidir. Yeni yasal düzenlemeler yapılırken, kurulun eskiden olduğu gibi bölüm esasına göre calışması ve üyelerin görevleri süresince başka bir iş ve görev almamalan yönünde göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlann yanı sıra, kurul kararlanna karşı yargı yolunu kapatan anayasa hUkmünün de değiştirilerek, Damştay yolunun hâkim ve savcılara açık tutulması, yargı yetkisinin bağımsızlığı ve savunma hakkı yönünden büyük bir önem taşımaktadır. Hftküskrin örittk haklan: Anayasanın 140. maddesi, hâkim ve savcılann aylık ödeneklerinin hâkimlik teminatı esaslanna göre yeniden düzenleneceğini emretmiştir. Aradan çok uzun bir zaman gecmesine rağmen anayasamn ayn bir anlam Sonuç özetlemek gerekirse; politik eğilimler doğrultusunda yapılacak tercihlerin yargıyı siyasal ortamın içine çekmemesi yönünden anayasamn yargı bölümüne ilişkin hükümleriyle özel kanunlar yeniden gözden gecirilmeli ve bu yolla tarafsız adalete güç kazandınlmalıdır. Şu yönü de önemle vurgulamak gerekir ki: Adalet işlerüıin tam düzeninde yürümesi ve yurttaşlann bu alanda bekledikleri sağlam ortama kavuşabilmeleri için sadece yasalann değiştirilmesi yetmez. Asıl önemli olan, kâğıt uzerinde kalan soyut kavramlarla sonuca gitmek değil, yürürlükteki yasalara canlılık ve anlam kazandıracak önlemlerin uygulama alanına sokularak yaşama geçirilmesidir. Yeni adalet yılma girildiği, yargı bunaümının büyük boyutlara ulaştığı ülkemizde daha fazla gecikilmeden, sonın temelden ele alınmalı, bilime dayanan hukuk kurallanna ve tarafsız adalete güç kazandıracak yasal düzenlemeler en kısa zamanda gerçekleştirilerek yürurlüğe konulmalıdır. Savunma hakkı Anayasada öngörülen hukuk devletinin bütün gerekleriyle kurulup yaşamasında hâkimlere olduğu gibi cumhuriyet savcılanna da büyük ve ağır görevler düşmektedir. Yapılacak yasal düzenlemelerde, hâkimlere olduğu kadar cumhuriyet savcılanna da güvence tanınmalı ve cumhuriyet savcılanmn yargı görevleri yönünden doğrudan doğruya Cumhuriyet Başsavcısı'na bağlı olduklan hükmü OKTAY AKRAI. EVET/HAYIR Ban$, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmin yümaz savaşçısı, Türkiye lşçi Partisi Genel Ba$kanı Sayın Barış, toplumsal ilerleme ve sosyalizm yolunda, 77 yıllık onurlu bir yaşam sonunda, Türkiye lşçi Partisi Genel Başkanı BEHİCE BORAN'ı yitirdik. O Türkiye ve dünya halklannın kalbinde her zaman yaşayacaktır. Anısı önünde saygı ile eğiliyonız. Ziverbeyideki Köşk "Afe yapalım? Insanın insaniaşması kolay olmadı, kolay olmuyor, kolay olmayacak... Işkence yapan mı zavallıdır, işkence yapılan mı zavallıdır, bilemlyorum, ama b/ldtğim bir şey var: Ikisi de insandır. Birisi insanın insaniaşması sürecinde daha ileri bir insan, öteki daha geri bir insan..." O günleri anımsamak bile istemiyorum. Ama benim elimde mi bu? Hiç bir şeyi unutmamalı; dün de bugün kadar önemlidir, yann da... O 12 Mart dönemini bir gazete yazarı olarak yaşamakl.. Ne demekiir bilir misiniz? Bunu çok genç yaşta olanlara soyiüyorum. 1970'te doğanlar 17'sine geldi. Bir masal gibkjir o günlerle ilgili anlatılanlar. Çünkü dokuz, on yıl sonra yeni bir "12" olayı yaşandı. Hem bu, öncekini unuttururcasına daha ağır, daha acımasız, daha katı oldu. ilhan Selçuk'un "Ziverbey Köşkü"nü okurken o korkunç dönemde yeniden yaşar gibi oldum. ilhan "içeri" alınmıştı, Madanoglu davasıyla ilgili olarak suçlanıyordu, ama birkaç ay sonra aklandı, ozgürtüğe kavuştu. Yazılanna başladı. Ama bırakmadtlar, hiçbir gerekçe gostermeden, dava bile açmadan birgün evinden alıp götürdüler. Gözlerini bağlayıp bahçe içinde bir koşkun bir odosına kapattılar. Burası bir "işkence evfydi. Doğan Avcıoğlu, ilhami Soysal, Celil Gürkan, Talât Turan gibi Atatürk devrimine bağlı kişilerin de zaman zaman götürülüp zincire vurulduğu yer... Haber yoktu flhan'dan... Eşi Handan'ın başvurusuna Hâkim Albay Fahrettin Kibritçioğlu imzasıyia şu yanrt veriliyordu: "Eşiniz ithan Setçuk Stkıyöneöfn Kotmjtanhğfnca gözatona aimnvşhr. Tahkikatın seyri icabı bulunduğu yerin açıktanması sakıncalı görulmektedir" O güne dek eşine rastlanmamış bir uygulamaydı bu. Devtet güçleri tanınmış bir yazarı kaçırmıştı, o kişinin sağ mı, ölü mü olduğu belli değildi. Yaşıyorsa nerdeydi, o da titizlikle saklanıyordu. Işte İlhan Selçuk, o evde ayağından zincire vurularak, türlü işkencelerden geçiriterek, değişik biçimde korkutularak, elinden zoria Vf/raflar alınarak günler, haftalar geçirdi. "Ziverbey Köşku" kitabında 1972 ekiminde yaşadığı bu serüveni belgelerle anlatıyor. Olaydan tam 15 yıl sonra... "İlhan Selçuk, elimizdesin artık. Seni Marksist Leninist vatan haini. Bak neler olacak" diye birileri bağırır. İlhan kendi kendine "eh şenlik başladı" der. Yatağa yatınr, zincirterler. "Birisi avaz avaz bağınyor. Ciğeri sökülen bir insanın ve insanın dğerini söken bir başka insanın sesleri köşkte yankılanıyor. Eh bize Mozart, Beethcven ya da Münir Nurettin dinletecek değHler ya." Size krtabı anlatacak değilim. ilhan Selçuk 120 sayfa içinde başanlı bir yazın örneği vermiş. Böyle bir olay ancak bu denli yalın, bu denli etkileyici, bu denli abartmalardan uzak, ama içtenlikli, inandırıcı biçimde anlatılır... Bunu da, İlhan gibi, kişiliğiyie yazariığı denk düşen, düşünce açıklığı, inançlarında dürüstlügü ile yirmi beş yıldır geniş okur yığınlarınca sevilen bir usta yazar başarabilir. "Ziverbey Köşku" bir anı kitabı sayılabilir. Bir yazınsal öykü de... Ama bir başka ilginç yanı belgeselliğidir. İlhan Selçuk'a zoria "suçları" rtiraf ettiriiir, bunları el yazısıyla yazması istenir, o da zincirierie yatağma bağlı olarak yazar. Ama bunu kimsenin kolay kolay aklına getirmeyeceği bir biçimde yapar. Her cümlenin son sozcüğünün ilk harfleri bir araya getirilince İlhan Selçuk'un geleceğe, gerçeklere açık mesajları ortaya çıkacaktır. Sözcüklerin ilk harfleri yan yana getirilince İlhan'ın şu seslenişlerini okuyoruz: "Bu yazı zoria yazdır", "İşkence altındayınf, "Zktcire vuruluyum", "ölüm tehdtti var", "İşkence zulum var", "ölüm Var", "Sağ çıkmak için bu kadar uydurma gerek" vb... İşkencehaneyi yönetenler sevinç içindedirter, ilhan'dan itiraflannı akJık diye!.. Oysa yazar tarihe, geleceğe, insanlığa gerçekleri, satır aralanndan çoktan duyurmayı başarmıştır. Ziverbey Köşkü'nü yonetenlerin bir bölümü şimdi aramızda yaşıyor. Onlardan kimse hesap sormadı. Gerektiği zaman ortaya çıkmaktan da çekinmiyoriar! Türün gibileri, politikaya bile girdi. Cumhurbaşkanı adayı oirnaya bile kalktı! ötekiler de evlerinde birer aile babası kişiliğiyle yaşamlarını sürdürmekteler. Onlann bu vurdumduymazlığını, pişkinliğini ibretie izliyoruz. Birdetlhan Selçuk'un şu aJçakgönüllü davranışına bakın: ".. bana yapılan işkencenin bir önemi yoA, Türkiye'de işkence kot geziyor, sistemli bir yöntem olarak uygulanıyor. Işkenceden sakat kalmış, ölmüş, hayatı sönmüş bunca klşi varken, içinden geçirildiğim işkence tezgâhmı anlatmak bana aytp gibi geliyordu. Yine de okurianma hoşgörün, derim." Şimdi "Ziverbey Köşkü" yazılması gereken bir kitaptı. Yazıldı... Okunması gereken bir kitap... BEHİCE BORAN'ı yitirdik. Tüm partili arkadaşlanmn, birlik sürecindeki dostlarının acılanm paylaşıyomz. Yaşamı hepimize örnek olsun. lşçi sınıfımızın, halkımızın başı sağolsun. PETROKİMYA ÎŞÇİLERİ ADINA AYŞE KÖSELt, MEHMET ERSOY, DİCLEHAN ŞİMŞEK, MURAT ÖZCAN, CAN TÜTÜNCÜ LONDRA TÜRK HALKEVİ Günaydın gazetesinin dünkü sayısında (20 Ekim 1987) kırmızı harflerle şu başlık göze çarpıyordu: "Amerika Savaşa Giriyor!" İkinci başlık: "Amerikan bayrağı taşıyan Kuveyt tankerini füzeyle vuran irarfa misiiteme yapan Amerika, dün Körfez'deki iki petrol tesisini bombaladı." Bütün gazetelerde aşağı yukarı dün başlıklar birbirine benziyor. İster magazine donük olsun, ister fikir gazetesi kimliğini taşısın tümünden sayaş rüzgârian yansıyordu. Borsalarda panik baslamıştı; kaprtalizmin en büyük atardaman olan WaH Street'te 1929'un "Kara Cuma"sına benzer bir gün yaşanmış, coküş hızlanmıstı. Gerçek şudur ki Ortadoğu'daki savaş, Türkiye'yi de içine alabilecek bir tırmanma sürecine girmiştir. Bu gidişi, kapitalist dünyanın karmaşık yapısındaki ekonomik zorlanmalann yönlendirmesi doğal sayılmalıdır. Çağımızda siyasetle ekonomi öyiesine sarmaş dolaştır ki Basra Körtezi'ndeki petrol trafığini aksatacak her olay, kapitalizmin kalp krizine yol açacak önemdedir. Bu yüzden akıl hocaları barış çağrıları yapmakta, herkesin aklını başına toplaması için uyarılar birbirini izlemektedir; ama, sürüklenişin nerede duracağı bir soru işaretidir. • Peki, Ortadoğu'da bir büyük savaşın rüzgâriannı estiren nedenler nereden kaynaklanıyor? Hiç kuşku duyulmasın ki bu konunun uzmanlan vardır, en ince ayrıntısına kadar Ortadoğu'daki kavganın geçmişini ve güncelliğini ortaya dökebilirler; dünyanın büyük ajansları da bu yolda bülten ardma bülten yayımlamaktadır. Yine de Basra Körfezi'nin çevresinde sarmallaşan olaylarm anlaşılması güçtür. Çünkü her kafadan bir ses çıkacaktır, savaşın ilk nedenleri çok geride kalmış; uluslararası güçler, İranirak savaşının ince çıkarlarında kördügümleşmistir. İşte bu kördüğümde ipin ucunu yine Günaydın gazetesinin dünkü sayısında yakalayabiliriz. Birinci sayfasında "Amerika Savaşa Gidiyor" diye başlık atan gazetenin ikinci sayfasında Semih Orbafm bir röportajı yayımlanıyor. Renkli fotoğraflaria bezenmiş bu röportaj dizisinin adı: "8 Mankenle 8 Gün 8 Gece Dubai." Adından anlışalabileceği gibi eğlenceli bir röportaj bu; ama, kimi zaman yüzeysel gibi görünen bir röportaj, olayları püf noktasından yakalayabilir. Semih Orbay yazıyor: "250 bin Dubaili'ye 200 yabancı hizmet ediyor. Resmi kayrttara göre Dubai'nin nüfusu 450 bin. Ancak bunun 250 bini gerçek Dubaili. Bunlar kendilerini 'Seyykf yani 'EfendT olarak tanımlıyor ve çalışmıyoriar. Filipinler, Endonezya, Malezya gibi ülkelerden gelen çalışanlar grubu ise Dubai yeriilerine hizmet ediyor. Yabancılar 'hizmet eden' anlamına gelen 'hadinf kelimesi ile anılıyoriar. Birkaç yıl sonra yabancılann yeriileri azmlıkta bırakacağı söyleniyor. Bunun nedeni petrol ve turizm gelirieriyle milyarian bulan servetleriyle çalışma gereksînimi duymayan Dubaililerin günlük işlerini yabancılara yaptırmasından doğuyor. Yönetim bekâr Arap erkeklerine istediğı kadar Filipinli 'Cariye' alma izni veriyor. Gerçi Dubai'de cariyelerin sabldığı bir esirpazarı yok; ama, Filipinli kızlar Araplaria anlaşarak yüksek ücretle cariye olarak çalışıyoriar." Dubai, Birleşik Arap Emirtikleri'nin bir kentidir. 1971 yılında İngilizler burada bir federasyon kurdular. Görüntüde bağımsız olan bu ülkede Amerikan, Japon, Avrupa tekellerı iş alanlarını payiaşmaktadır. Dubai'deki düzenin jandarması ABD'dir. Basra Körfezi, Batı kapitalizminin petrol trafiğine bağlı kccaman bir bataklıktır. Şimdi bu bataklıkta savaş rüzgâriarı bir okyanus fırtınası yaratıyor. Nedenleri ve niçinleri belli bir fırtına değil mi? • Baca yok,boru yok...Koku yok,duman yok... Söndü yok, tüttü yok... Isı kaybı hiç yok!.. BEKO KATAUTIK SOBA Taşınabilir sıcaklık Pratik sıcaklık Sobanızı yakmanız için otomatık ateşleme tuşuna basmanız yeter. Evınizde, işyerınızde sıcaklığı ıstediğınız yere taşıma olanağı sağlar. Bacadan ısı kaybı yoktur. Yakıtın tamamı nı ısıya çevirir. semınerlerı kısıtlı sayıda Katılımcı ıçın duzenlenmıştır SerTimerler S E S Semıner Salonunda saal 14001800 arasında gercekleştırılecektır 2425 Ekim C tesıPaz 2627 Ekim PazartesıSalı dBASE III emıne Sehmehatun Camıı Sok 13/6 FINDIKLI Tel. 145 19 80 Ekonomik sıcaklık Konforlu sıcaklık ortur turum ÜRGÜPCıöKKMK 2831 Ekim T.P.9B.OOOTL. İZEL 0TM0U.EMİ « « 1 OMü* Pro(««yansl n«M<» E«l0nda (it'ZİHİ Yer kaplamaz, gözalıcı dış görünümü ile konforlu ısı sağlar. MMMM MİLVAJH 36 KfMTAŞ T* I U 40 nISI I8 74H1B 2t a Temiz sıcaklık Külü, dumanı, kokusu yoktur. Çevreyı ve havayı kirletmez. Güvenli sıcaklık Termokupllu hava kontrol elemanlarına sahıp olduğundan tam güvenlidir. Arçelik A.Ş. servis garantisiyle yurt sathına yayılmış bütün Beko bayilerinde Bayanlar, (ocuk bakarak Ingilizce öğrenmeyı ancak AuPairlik yaparak gerçekleştırebilirsiniz. 158 53 42 İNCİLAY ÖYKEN (TÜRK) üe Tutuşturma, yakma problemı yoktur. 3 ayrı ısınma konumundan bırini seçin Ateşlemeyle birlikte ısınmaya başlarsınız. Anında sıcaklık ETHEM ÖYKEN Bodnım evlendiler. 22.10.1987 OHETtCt KALBİNİZİ KÖRUYUN TATİLE GİDERKEN T KALBİNİZİ T KONTROL ( 172 61 43/44 148 58 66 TÜRK KALP VAKFI SAİNT JOSEPH'LİLER Sosyal tesislerimizle ilgili konuları birlikte göriişmek Uzere okulda buluşacağız. 25 Ekim Pazaı saat 15.00 SAİNT JOSEPH'LİLER DERNEĞİ KATALITIK P R O B L E M S İ Z S O B A Buyflkıtere Cad No 1«ZincırMcuyu/ISTANBUL Tel 166 « 0 0 GENEL DAfilTTO 8*»BarKA.Ş. Istıklâl Cad No M9Beyoğlu/!STANBUL Tel 1*3 17 60 f7 hatl ISTANBUL 12145 A0ANA 1173125(3hat)ANIWA4 182000 İZMtR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle