Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tktidarlann "Kitap" Korkusu Kültür Bakanhğı 1625 ekim günlehnde Atatürk Kültür Merkezi'nde bir kitap şöleni düzenledi Demokratikleşme surecinin şu aşamasında bu şölenin çağdaş bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi beklenir. Bu, adını taşıdığı merkeze de yakışan bir davranış olur. tçtenlikle kitaba ilgi çekmek, yasaklarla karartılan havayı dağıtmak isteniyorsa, bakanlığın depolarındaki 118 bin kitap da sergilenmeli fuarda. Bu başlangıca kâğıt fiyatlanna, yazarlann, yayımcılann sorunlarına eğilerek, kitaplıkları belli görüşün kitaplanyla doldurmaktan vazgeçerek yeni boyutlar kazandınlabilir. CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mışlardır. Peynir ekmeğiıı yanına kitabın konması, yasakçüar için en büyük tehlikedir. 19 EKİM 1987 Son yıîlardaki acı olaylar Kitap, insanlığın bilgi deney birikimidir, belleğidir; özgürce düşünme, yaratma gücünün ekine, sanata yeni boyutlar kazandıran ürunüdür. Kitaplann yayılmasını, daha çok insnmn okumasıru sağlayan basım makinesi, çağı yenileyen bir buluş olmadı mı? Kitapsız bir dünya, kitapsız bir uygarlık düşünülebüir mi? Reformu, rönesansı, devrimleri yaratan birikim, kitaplann ürünü değil mi? Okumak, aklı dOşflnceyi geliştinnede, doğayı insanı doğru algıiamaHa, insanı kusurlanndan anndırmada en etkin bir eğitim aracı çUnkü. Şiirler, öyküler, romanlar, dOşün ve sanat yapıtlan yaşatarak, sezdirerek bizi bağnazlıktan, dar kafahlıktan, donmuş değer yargüannın tutsağı olmaktan kurtanr. Dünyayı değiştinne, yaşanası duruma getJrme gücü kazandınr. "Kitap" sözcüğü, özgür düşünme, yaratma sözcükleriyle özdeş anlamda aslında. Bu yüzden, düşünceden korkanlarca hep yasaklanmış, toplanmış, yakılmıs. Hele bizde... Yaşar Kemal, şoyle vurguluyor bizdeki gerçegı: "Türkiye yüzyıllardan bu yana kitap cehennemi olmuştur. Matbaanın icadından 200 yü sonra Türkiye'ye kitabın girebilmesi bu dü$manlığın en büyük örneklerinden birisi ve Osmanlı Imparatorluğu'nun geri kalmışlığuun başbca nedenidir. Yüzyıllar boyu son yıllara kadar biz, Türkiye'nin kitaplar cehennemi olmasırun önüne geçemedik" Son yülarda nice acı olaylar yaşanmadı mı? Ürpererek, kitabın suç araçlanyla özdeşleştirilişini izlemedik mi ekranlarda. Bir karabasan gibi çökmedi mi evlere yasak kitap korkusu? Oysa ne diyor Voltaire; "Yabanıl topluluklar dışında her ülke, kitaplar tarafmdan yönetilmektedir!' Günümfizde kişi başına düşen basüı kâğıt oraru, toplumlarm uygarlık göstergesi sayıüyor. Elli milyonluk bir toplumuz, ama en çok basan gazetemiz milyonu, en çok basan kitabımız on bini aşamıyor. Kişisi başına en az basüı kâğıt düşen uluslardanız, vann uygar dünyadaki yerimizi düşünün gayn. Üstelik çeşitli kısıtlamalarla, kâğıda yapüan zamlarla, gizli açık baskılarla "Can çekişen kitap" gerçeği yaşanmaya başladı üikemizde. MEHMET BAŞARAN O gün, Sava$tepe Köy Enstitüsü'ne gelen Cumhurbaşkanı, yamaçta koyunlan yayan boz gjysili ögrencinin yanına sokuldu; azık torbasında ne olduğunu görmek istedi. öğrcnri torbasuu açü; peynir ekmek, bir de ak bir kitap çıkü içinden, biı bakanlık klasigL Inönü'nün yuzü ışıdı, çevresindekîlerc: "Gördünüz mü" dedi, "pcynir ekmeğin yanında kitap. Köylümüz kentlimiz, erimiz generalimiz kumanyasına ne zaman kitabı da ekleyecek duruma gelirse, o gün Türkiye gerçekten kurtulmuş demektir. Ibpraklanmızı bilgiyle değerlendinnenin, bilinçle savunur duruma gelmenin başka bir yolu yoktur!' Bilindigi gibi, o yülarda Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayımlanmakta olan "Dunya Klasikleri" dizüinin baj okuyucusu Inönfl'ydü. Mustafa Kemal'in de iyi bir okuyucu oldugu, kitabı bajucundan ayırmadıgı bilinmektedir. Geri yönetime, sömürgen bir dünysya başkakbran, toplumuna ç»B^î'a?"" y yoUannı acan bir önder, başç B î ? ş ka türlü nasıl yeüşebilirdi ki... Işte 1910'larda bir tanıdığından okumak üzere gfloderümesmi istedigi kitaplardan kimilerinin adlan: "Akh Sdim J. Meslier; Hurriyet: J. Stuart MU1; Avmpa Milletlerinin Ruhiyaü: Aİfrcd Feuillet; Burjuva Demokrasyası ile Proletarya DiktatöriOğü Hakkında Tezler: Lenin; Büyük larihi Umumi: Ahmet Refik; Devleti Osmaniye Tarihi: Hammer; Dun ve Yann: Güstay Le Bon vb" Halk egemenligine dayalı laik, çağdaş devletin kuruculan, hem iyi birer okuyucu, hem de güçlü devletin düşünceden korkmaması gerektiğine inanan, yurttaflann fikri hOr, irfanı hür, vicdanı httr kiîiler olarak yedştirilmelerini isteyen aydınlardır. Çağdaşlaşmanın temeli özgür düşünce, yol göstericisi de bilimdir. Surekli kendini ycnileyebilmek, aşabilmek için azık torbasında kitabı da bulundurmayı gerekli gören bir anlayıştır bu. Bu anlayışın ekin ve eğitim kurumlannı gerçekleştirmeye çalışırlar. Ne var Iri, halk egemenliğinin engelleri tumüyle ortadan kaldınlamamış, ekonomik ve politik kudret sahiplerinin gücü kmlamanuştır. Bunlar, daha çok partili yönetime geçerken laik egitime saldınnaya, özgür düjünmeyi agır suç saymaya başlamı$lar, gkierek köy enstittllenni, halkevlerini kapatnu&lar, halkevlerinin dört milyon kiubına kıy Yaraücüığunız kötürümleştirilmek, ekinsel dünyamız çöUeştirilmek istenmiyorsa, bir şeyler yapüması gerekmez mi? "Günümüzün insanı, bildikleriyle yetinmeyen, hızla değişen koşıülarda kendini yenileyebUen Özgür, banşçı, insancü, hoşgörülü, toplumuyla bütünleşmiş, kendi kişiliğini geliştirirken başkalannın gelişmesine de çabşan toplumsal bir varlık olmak dummundadırT (A. Taner Kışlalı) Kim yetiştirecek bu insanı, kim kazandıracak ona bu nitelikleri? Elbet egitfcn, ekin ve sanat kurumlan. Elbet Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı... Ama hâlâ şöyle haberler okuyoruz gazetelerde: "Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayımlanan genelgelerde 272 kitabın okul kitaplıklannda buhındurulması yasaklandı. Bunlann kimileri bakanbk ya:1 "Kültür ve lurizm Bakanlığı'nın depolannda 118 bin kitap imha edilmek için savcüığın karannı bekUyorî* Oktay Akbal'ın bir yazısından da, Kültür Bakanlığı Müsteşan Aytuğ lz'at'ın depolarda çürümeye bırakılan kitaplar için "Bu kitaplarda tiksindirici şeylcr vardı" dediğini, ünlü dünya yazarlarını "tiksindirici" bulduğunu, ama ne vanlannın tiksindirici olduğunu açıklamadığını oğreniyoruz. CUMHURtYET^TEV OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Kâğıt Bunalımı bir Türkiye... hükümetinin dört başansını H er şeyin bulunduğuyıllık yönetiminin Buşuslogan ANAP anlatmak için sık sık yineleniyor. Ancak anda, kimilerine pek tyle gelmese de, en temel ihtiyaç maddelerinden bin olan kâğıt yoktur. 'Kimiferine pek öy/e gelmose de' dedik, çünkü gerçektan sorumlu durumdaki pek çok insanın kâğıdın temel bir İhtiyaç maddesl olduğunu düşünmediğine sık sık tanık oluyoruz. Sonuç Kültür Bakanlığı 1625 ekim günlerinde Atatürk Kültür Merkezi'nde bir kitap şöleni düzenledi. Demokratikleşme surecinin şu aşamasında bu şölenin çağdaş bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi beklenir. Bu, adını taşıdığı merkeze de yakışan bir davranış olur. tçtenlikle kitaba Ugi çekmek, yasaklarla karartüan havayı dağıtmak isteniyorsa, bakanbğm depolarındaki 118 bin kitap da sergilenmeli fuarda. Bu başlangıca kâğıt fiyatlanna, yazarlann, yayımcüann sorunlarına eğilerek, kitaplıklan belli görüşün kitaplanyla doldurmaktan vazgeçerek yeni boyutlar kazandırüabüir. Çoğulcu, özgürlükçü bir demokraside kültür bakanlıklanndan kültür ve sanat yaşamını geliştirici sağhkh etküüikler beklenir çünkü. Herkesin aak torbasına kitabı da ekleyebümek, Kültür Bakanlığı'aın ük görevi değü mi? SEKA'nın uretimi şu anda ne basmm ne de yayıncıların talebini karşılayabilmektedir. Kısa dönemde iç üretimle bir çözüm bulunması olasılığı yoktur. Kâğıt fiyati ise ylne ANAP'ın felsefeslnin tersine ne SEKA'nın zarar hesabına ne de dünya fiyatiarma göre beUnenmektedir. Kâğıt yine bir süredir politik karahara konu oimaktadır. SEKA'nm zaran, son yapılan yüzde 25'lik zamla kapanmamaktadır. Bu zamla gazetelerin kullandığı kâğıdın tonu 410 bin liraya yükselmiştir, ancak bu bir tonun SEKA'ya maliyeti, yetkililerinin bildirdiğine göre 500 bin liranın üstündedir. Bu fiyat da dünya fiyatiarmın atondadtr. Hükümet seçim öncesi, ekonomik gerekçeteh bir yana Iterek zammı düşük tutmuştur. Bu karar da seçim sonrası çok büyük bir zammın habercisidir. Ithal kâğıt ise yüksek fon ve gümrük uygulaması nedeniyie tonu 1 milyon liraya mal oimaktadır. Bu durumda sadece ithal kiğıtla gazete basmak çok büyük zararian göze almak demektir ki bu da sadece okuyuculanna ve ilan gelirlerine dayanan Cumhuriyet gibi gazetelerin üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Okuhanmız fark etmişür, bir süredir sayfa sayılanmız ahşılmışın ötesinde azalmıştır. Bu durumun ne kadar süreceğini bilemiyoruz. Vetkililerin de kısa dönemde gösterdikleri tek çözüm yolu gazetelerin kendi aralannda anlaşarak ortak bir tasarnıf programı uygulamalan. Okuyucu azlığından herkesin yakındığı bir ülkede var olan okuyucuyu da doyurmamak herkes için ve bu ülke için onanlmasj daha da güç durumlara yol açabilir. Şu anda hükümete götürülen öneri, kâğıt sıkıntısının kısa dönemde giderilebilmesinin tek yolu olarak dışalımı kolaylaştıncı çözümlere gidilmesi ve gazetelerin, okuyuculann ve dolayısıyla ülkenin cezalandınlmaktan vazgeçilmesidlr. Siyasi partilerin propaganda çalışmalannın yoğunlaşması da kâğıda olan talebi hızla arttıracaktır. Yayınevleri de ancak satışı tam güvenli kitap yayımlamaya yönelmekte, kitap fiyatian da buna göre hızla tırmanmaktadır. On formalık bir kitabın maliyeti bugün 1 milyon llrayı aşmıştır. Yayıncılar bu durumda zorunlu olarak nit&lik kaygılannı iyice bir kenara bırakarak yayımlayacaklan kitapian seçmekte ya da hiçbir şey basmamaktadır. Kültür ve lurizm Bakanlığı bir Milli Kitap Fuan düzenlemiştir, kasım ayı başında da TÜYAP'ın kitap fuarı yapılacaktır. Yayın yaşamı, son yıllann en büyük ekonomik darboğazına girmiş olan üikemizde, Kültür Bakanlığı'nın desteği, herhaide yüksek kiralaria fuar düzenlemenin ötesinde olmalıdır. Cumhuriyefin tirajında düzenli artş sürerken karşımıza çıkan bu kâğıt bunalımını, şu anki ktsıtlamanın ötesinde okurianmıza hissettirmemeye çalışıyoruz. Ancak genel bir çözüm gelmezse başka zorunlu önlemler, yainızca Cumhuriyet\.t için değil tüm basın için kaçınılmaz olacaktır. ••", OKTJOf AKBAL EVET/HAyiR Böyte durumlar uygar ülketerde görülür mü bilmem: Partiler adayiannı saptayacak, ama bu durum Anayasa Mahkeme8İ karanyia bozulacak, veniden bu kez önseçim yoluyia aday listeleri hazırtanacak!.. Iktidar partisi tek başına yeni bir seçim yasası çıkaracak, seçim tarihini belirleyecek, muhalefet Anayasa Mahkemesi'nde bu karan bozdurunca bu kez yeni bir seçim tarihi saptayacak!.. iyi ki bir hafta sureyie yazılara ara vermişiml Ankara'da olaylann içinde yaşayan arkadaşlann çektikleri sıkıntıyı anlryorum: Her an durum değişiyor, her an beklenmedik bir olay ortaya çtkryor. Gazeted, bu denli karmaşık, değişken bir styasal ortamda ne desin, nasıl bir yorum yapsın? Şimdi erken seçim tarihi ANAP'ın oyblrtiği ile verdiği kararla 29 kaama alındı. isteyen önseçim yapacak, isteyen yapmayacak. Bu durumda Özal'ın ANAP'ının yftireceği bir şey yokl üstelerde birazcık düzertme yapar, nasıl olsa kontenjan adaylığını (Stedifii duruma getirdi. ANAP artık rahatlıkla 29 kasım seçimine girebilir, iktklarda olmanın tOm oianaklannı kullanarak seçimde OstOnlOk kurabilir. PartUerin mertez yoMamasıyia saptadığı miltetvekili aday listelerini önüme koydum, bakryorum. özal'ın butün güvenilir kişileri ANAP'ta ön yerteri almışlar. Ha 1 kasım, ha 29 kasım özal için fark etmezi Olan, SHP'ye olmuştur. Yani önseçim isteğiyle Anayasa Mahkemesi'ne basvuran SHP şimdi önseçimleri yaparak adayiannı örgut eiiyle saptayacaktır. YBL bunu yapacaktır ya da genel seçime katılmayacaktır. DSP ve DYP ile birtikte... Ama kamuoyu bu konuda ne dOşunOyor? Ayfardır sürduru(en bu seçim havast yurttaşlarda bir bıkkınlık yaratmadi mı? Hele halkoylamasıyia güç bela yasaklı durumundan kurtulan iki eski siyasi adamın Ecevtt'le Demirel'in sürekli huzursuzluk, zoriuk çıkanyor görunumde olmalan bu kişilere ve bu kişilerin tutumlanna karşı halkta tatsız bir tepki yaratmadı mı? Bence en güç durumdaki parti, Sosyal Demokrat Halkçı Partkjir. Erdal fnönü'dur. SHP parti meclisidir... Iktidar partisi SHP'yi seçime çağınyor, zortuyor. Kamuoyu da sanırım bu zorlamadan yanadır. SHP örgOtieri de boykota karsıdır, seçime katılma yanlısıdır. öyleyse SHP ne yaptp edip önseçimleri kısa sürede yasal koşullara uygun btçimde yerine getirerek 29 kasım seçimine katılacaktır. SHP parti meclisi kadar, halkın kendini güç duruma sokmuş özellikle parti örgutünün önürtde bir başka parti yönetjmi anımsamryorum. Kırk dört IdsUik parti meclisinin 42'slnin liste başı olması bugune dek görulmemiş bir "yağma" havası yaratmıştır. SHP'nin genel seçime kendilerini milletvekili adayitğına atamış kişilerte değil, parti örgütlerinin özgür istençieriyle seçtikleri adaylarla çıkmasının bu partinin oy gücünü arttıracağına kuşku yoktur. DSP ile DYP'nin de ister istemez 29 kasım seçimine girmesi kaçınılmaz görülmelidir. Bu iki parti, SHP'yi iktidar karşısında tek seçenek olarak bırakmak istemieyeceklerdir. Boykot düşuncesinin, halkta uyanan ve günden gune genişleyen bıkkınlık <arşısında geçersiz kaldığı meydandadır. Halkımız "Bu iş artık bitsin, muhalefet gücü varsa, göstersin; niye seçimden kaçıyortar" demeye başlamıstır Seçim yasasında iktidar lehine düzenlemeler, acele seçimlerden kaçınmak için yeterli bir neden olarak görülmemektedir. Başta SHP olmak üzere bütün partilerin 29 kasıma kendilerini hazıriamaları, baş koşul olmuştur. Merkezlerce düzenlenen aday listeleri geçersiz olduğundan şimdi yeni aday listeleri demokratik bir ortamda oluşturulacaktır. Eski listede önyerteıi alan parti yöneticilerinin de 'atandıklan' bölgelerde önseçime katılmalan beklenir. Şu ya da bu nedenle merkez kontenjanına yanaşmamalan dal.. Sayın Aytekin Kotü'in parti meciisinde yaptığı 'parti meclisi üyelerinin aday otmamalan' görüşu özverili bir çıkıştır. Bence gerçekiere en yakışanı, eski üstelerde kendilerini ön yeriere getiren SHP parti meclisi üyelerinin kontenjanlann dışında kalarak önseçime girmeleridir. Başbakan önseçimden duyduğu korkuyu şu sözterte dile getirmişrtir: "Çok aykırı olanlar pariamentoya girebilir. Kendisini iyi afişe edenler girebilir, bunları önlemek lazımdır". Demek ANAP örgütleri önseçim yapabilmek yeteneğinde değillerdirl Kendi partisinin örgütüne bile güven duymayan özal'a şu bakımdan hak vermek gerekir: Gerçekten de ANAP bir 'parti' değil, özal'ın çevresinde oluşmuş dostlar, yakınlar insanlar topluluğudurl Ancak özal'ın seçeceği bu insanlar pariamentoya girecektir, girmelidiri Böytece Bay özal demokratik ilkelere ne denli saygılı olduğunu da gostermiş otmaktadır. SHP'nin ve öteki partilerin kendi örgütterine ANAP'tan çok güven duyup duymadıklan da yapılacak önseçimle ve bu önseçimle oluşacak yeni aday listeleriyie ortaya çıkacaktır. Halkımız, istedigi kişileri pariamentoya seçecek kadar olgundur. Hiçbir partinin üst yönetimi kendi örgütünü hor görmesin; seçilme gücü olan gkJer örgütün oyunu kazanır. Hele parti yön6timlerine seçimle gelebilen kişilerin önseçimden korkmalarını anlamak daha da güçtür. Seçime Girmek Gereklillği MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI GÜMRÜKLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ STAJYER ĞÜMRÜK KONTROLÖRLÜĞÜ GİRİŞ SINAVI Sıajyer Gümrük Kontrölörlüjü gırış sınavı yazıb kısnu 111213 Kasım 1987 tarihlerinde Ankara ve tstanbul'da yapılacaktır. 1. Gıriş sınavına kaıılabilraek için istekiilerde, a. Devlct Memurlan Yasası'nın 4S'inci maddesiodeki niteliklere haız olmak, b. Sınav baslayacagı tarihte otuz yaşını doldurmamış olmak. t Sıyasal bilgıler, hukuk, iktısat, işletme, ODTÜ, idari bılimler fakulıelerinden ve diğer üniversitelenn iktisadi ve ticari ilimler fakultelerinden ve bu fakültelere eşitligi YÖK tarafmdan kabul olunan yerlı ve yabancı fakülte ve yuksek okullardan birini bitirmiş olmak. d. Gumnlk kontrolörlüğünüh gerektirdiği karak'ı'er ve niteliklere haız olmak, şartlan aranmaktadır. 2 Yazılı sınavı bajarı ile kazananlar ve haklannda yapılacak soruşıurmalar sonucu olumlu olanlar, Ankara'da sozlü sınava tabi tululacaklardır. 3. Sınava girmek isteyenlerin 27 Ekim 1987 gtinü mesai saati bitimine kadar Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gümrük Kontrolörler Bırım Yöneticiligi (AıatUrk Bulvan No: 66 Yenijehir/Ankara) adresine başvurmalan ve dilekçelerinde açık adreslen de belirtilerek, hangi şehirde sınava girecekleri hususu ile biriikte aşagıda kayıth belgelen eklemeleri gerekmektedir. Posta yolu ile bajvuracakların posıadakı gedkmelen göz önüne alınmayacaktır. a. NUfus cüzdanı aslı veya noterden onayh ornegi, b. Kendi eTyazısı ile Ozgeçmiş bildirimi, c. Askerlik görevini yaptıgını veya sınav larihinde ertelenmis bulundugunu gösterir resmi belge, d. Yukseköğremm bitirme belgesi, diploması Veya noterden onayb örneği, e. Saglık dunımunun yuraun ner yanında otuımaya ve yolculuk yapmaya elverişli olduğuna dair tam teşekküllü resmi hastaneden alınacak saglık kurulu raporu, (bu rapor yazılı ve sözlü sınavı kazanıldıktan sonra da verilebilir), f. Dogruluk belgesi, (Cumhuriyet Savcılıgı'ndan), g. Alu adet (4,3x6) boyutlannda vesikahk fotogıaf, h. Yazılı sınava nerede ginnek istediklerinı (Ankara veya Istanbul), yabancı dillerinı dilekçelerinde belineceklerdir. 4. Giris sınavı konulanyla, gümrük kontrolörlüğü hakkında geniş bilgi almak isteyenler, Gümrük Komrolörler Birim YOheticiligi'ne şahsen veya mektupla başvurabılecekleri gibi, tstanbul (Karaköy) ve tzmir'deki (Alsancak) Gümrük Kontrolörleri'nden de aynı bilgileri alabilirler. llan olunur. ömleklerin Vakko'su... Başka gömleklerden daha fazla kumaş kullamlarak üretilir: Öncü modanın çizgilerini eşsiz bir rahatlık ile birleştirmek için. Telası, düğmesi, ipliği hep özeldir ve her ayrıntısı özenli: Gömleklerin'kralı,' Vakko'su olabilmesi için. ANMA Değerli eşim ve çocuklarımın annesi vefatının yıldönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz. Av. TÜRKAN GÖK'ü Eşi: HÜSNÜ GÖK ve ÇOCUKLARI "M 0 D A DE VAKKO'DUR"