16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lisi, birlik tuzüğünün birinci maddesinde aşağı yukarı şöyle denilmesidir: Gerek tsveç'te, gerek y«bancı ülkeJerde, yazariıgını kanıtlarnış olan kişiler, biriigimizin dogal üyeleridir. Isveç, XIX. yüzyılda Avrupa'nın en yoksul ülkesiyken, elli yü içinde bir bolluk ülkesi olmayı başarmıştır. Bu bolluğun düşünce alanına yansıması, Nobel banş ödüllerinin, belki de doğmasına; milliyet, ırk aynmı gözetilmeden dünya barışına katkıda bulunan bilim ve sanat çalışmalanrun değerlendirilmesine yol açmıştır. Tek örneğini tsveç'te gördüğümüz bu dünya yazarlannı bağrına basan insancıl tutum yanında, başka ülkelerde de buna yakın uluslararası nitelikte kuruluşlar var. Bunların başında, merkezi Londra'da bulunan PEN kulüplerini anabiliriz. Şair, dencmeci ve romancılan (poets, essayists, novelists) bir araya getiren kulüp, 1920 yılında Londra'da kurulmuştur. Amacı, ülke yazarlan ve onlarla yabancı meslek arkadaşlan arasında yapıt ve düşünce alışverişini kolaylastırarak kişisel bağlar kurmaktır. Bizde PEN Kulübü 1951'de kuruldu, Halide Edip Adıvar'ın başkanbğında. Yine o tarihlerde, Türkiye Yazarlar Birliği, edebiyatçıları bir araya getirmek ve onlann haklannı korumak amacıyla kuruldu. Birlik, 1878'de Dünya Edebiyatçılar Kongresi'nde oluştunılan Uluslararası Edebiyatçılar Birliği'nden esinlenmiştir. Sıkıyönetimin hışmına uğrayıp kapatılan bu birliği, 1974'te kurulan Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) izledi. Onun da amacı, yazarlığı meslek edinmiş kişilerin emeğini sermayeye karşı korumaktı. Bunun yanı sıra, asıl ve en önemli amaçsa, "Tam bir söz ve yan özgürlüğünün gerçekleştirilmesi ve korunması için, hertürlü yasal savaşımı yürütmek"ti. Görülüyor ki, Türkiye'de yazarlar hâlâ söz ve yazı özgürlüğünü gerçekleştirme özlemi içindeler. Kırk yülık yazarlık yaşamımızda, yazarlanmız her an suçlu sandalyesine oturtulabilmektedirler. XIV. Louis'in Başbakam Cardinal de Richelieu'nün (Kardinal dö Rişliyö) dile getirdiği kafa yapısı, bugün bizde hâlâ geçerlidir. Şöyle diyordu Richelieu: "En namuslu adamın kaleminden çıkmış on satır gösterin bana, onu sehpaya götürecek bir şeyler bulurum onlarda." Işte, hep bu "hikâye" sürüp gitmekte Türkiyemizde. Anayasamız istediği kadar bilim ve sanat özgürlüğünden, düşünce ve inanç hak ve özgürlüğünden söz etsin, Ceza Yasamızın katı ve uygarlık dışı maddeleri, yazarlann ve sanatçılann tepesinde Damokles'in kılıa gibi dunıyor. "Tehlikeli" ve "yıkıa" suçlamalan yetmiyormuş gibi, özellikle son zamanlarda (eskiden de vardı ya), "muzır" ve "müstehcenlik" suçlamalan, yazarlann elini kolunu bağlamaktadır. Sanattan ve edebiyattan hiç mi hiç anlamayan, kültürsüz, sıradan devlet görevlilerinin, "baştaki sınıflann haksız güçleri"ne yaranarak verdikleri "karakuşi" kararlann kurbanı oluyor, nice nice guzel sanat yapıtları. Suçumuz Yazar Olmak Türkiye'de yazarlar hâlâ söz ve yazı özgürlüğünü gerçekleştirme özlemi içindeler. Kırk yıllık yazarlık yaşamımızda, yazarlarımız her an suçlu sandalyesine oturtulabilmektedirler. XIV. Louis'nin Başbakam Cardinal de Richelieu'nün (Kardinal dö Rişliyö) dile getirdiği kafa yapısı, bugün bizde hâlâ geçerlidir. Şöyle diyordu Richelieu: "En namuslu adamın kaleminden çıkmış on satır gösterin bana, onu sehpaya götürecek bir şeyler bulurum onlarda." VEDAT GÜNYOL Oktay Akbal, bir öyküler yapıtına Suçumuz tnMH Olnuk diye bir başhk koymuştu, başlıbaşına insana çok şey söyleyen bir başhk. Tüm insanlar için geçerli olan bu söz, özellikfc düşünen, düşünmeden edemeyen, bu yüzden de aa çeken insanlar da bulur asü yerini ve anlamını. Düşünmeyen, başkalannın düşüncesine sııtını dayayıp ot gibi ömür süren inmnlgr (ki, dünya nüfusunun yüzde doksan dokuz buçuğunu oluşturmaktadırlar), her caniı gibi doğadan ve kendi doğalarından kaynaklanan bedensel ve nıhsal acüar çekmektedirler. Nedir suçlan? Insan olmak. Dünyaya gelmenin, daha doğrusu getirilmenin suçunu ödüyorlardır. Yazar (geniş anlamıyla sanatçı) olmaksa, hele yönetici sınıfın çıkarlanna ters düşen yazar olmaksa özellikle, bclli bir kültur ve uygarlık düzeyine ulaşmamış toplumlarda, büyük bir suç sayılmaktadır, dün olduğu gibi bugün de. Yüz, yüz elli yıl öncesinin Avrupasında bile, bugünkü deraokrasi düzeyine ulaşamamış toplumlarda, yazarlık, düşünürlük, sanatçıük suç olabiliyordu. örnegin; Victor Hugo, ünü dünyayı tuttuğu günlerde (Napoleon III döneminde), yurdundan uzaklaştınlarak tam on dokuz yıl îngfltere'de yaşamak zorunda bırakılmamış mıydı? O Victor Hugo ki, olümünün 150. yılında (haziran 1952) Paris'te, Pantheon'da düzenlenen törende, Fransa'nın yine de en büyük yazarı olarak onurlandınlacaktı. Ya peki, Abdülhamit'in zorbalık döneminde Namık Kemal'in, yurtdışına kaçmak zorunda kalan yazarlann, düşünürlerin başına gelenler, kırk elli yıldır yazarlanmızın başına gelenlerin yanında neredeyse hiç kalmaz mı? Sorunu dünya ölçüsünde ele alalım isterseniz, daha gerilere giderek. Büyük hümanist Erasmus, yurdu olan HoUanda'da bannamamış, Belçika hükümetinin çağnsı üzerine Bruxselles'e gelip yerleşmiş. Orada, Belçika hükümetince kendisine aynlan saray büyüklüğünde ve rahathğında bir evde sürdünnüş çalışmalannı, özgürce ve gönlünce. Çağdaşı ve dostu Thomas More ise, idamdan kurtaramamışü başını. XVII. yüzyüın büyük ltalyan düşünürü Campanella'nın, XX. yüzyüın yine büyük düşünür ve yazarı A. Gramsci'nin başma gelenleri büiyorsunuz. Devrim öncesi ve soarası Fransa'dan az mı beyin göçü gerçekleşmişti? XVIII. yüzyıl Fransasfnın beyin göçmenlerinin başında Voltaire ile Diderot geür. Voltaire, Pnısya Kralı Friedrich'in sarayında ona akıl hocalığı yapmış, ansiklopedi yayını yüzünden başına bin bir dert açılan Diderot da Rusya Çariçesi Katerina'ya anayasa taslağı hanrlamak üzere Rusya'ya çağrılmıştı. Bu beyin göçmenlerinin en önemlisi fîlozof Descartes olmuştur bence. Descartes, Isveç Kraliçesi Christine'in çağnlısı olarak Stockholm'e gitmiş, orada büyük ilgi görmttştür. Kraliçe Christine, yurdunun kapılannı bilime, felsefeye ve özgür düşünceye açmaya çalışan eşine az rastlanır bir devlet adarruydı. Voltaire'e bakılırsa, "Süahtan başka bir şey düşünmeyen bir halkı yönetmektense, bilgilerle konuşup görüşmeyi" yeğleyerek tahttan inmişti kendi isteğiyle. PENCERE Düzeltme... 10 EKtM 1987 Bir belge Bu konuda bir belge olarak, büyük romancı Sevgi Sabuncu'nun (Soysal) bana yolladığı bir mektubu sunuyorum. 7.5.1971 tarihli mektup şöyle: "Sayın Vedat Günyol, TRT Roman ödülü Seçici Kurul üyesi olarak ilgii.°neceğinizi umduğum bir konuyu size duyurmak istiyorum. TRT Genel Müdürii, durup dururken, romanımın şu ya da bu yayında kullanılması için hiçbir girişim yokken ve alışılmış yasaklama işlemini yürüten "denetim örgütü" yerli yerindeyken, "bayram değil seyran değil..." örneği, alelacele bir genelge yayımlamış bulunuyor. tlişikte gönderiyorum bu genelgeyi. Bu ortamda, "bayram seyranın.." TRT içine yansımış neşesinin küçük bir parçası bu aslında. Ayrmtılara girip başının ağntmak istemem. Şu sıkıntılı günlerde yazınızın, gelip geçici de olsa, ufak bir sevinç verdiğini söylemeden edemeyeceğim. Saygılar, iyi günler." Sevgi Soysal'ın mektubuna eklediği yazı şu: Şube: Yazı tşleri Md. Sayı: 00570/1145 3.5.1971 Koou: "Yiiriimek" adlı roman hk. ÇOK ACELE ANKARA RADYOSU MÜDÜRLÜĞÜ'NE Sevgi Sabuncu'nun yazdıgı "Yühimek" adlı roman İDcelenmiş ve mevcut ahlak kuraUanmıza aykın, bir kamu teşekkülü olan TRT mikrofonlanndan yayını uygunsuz gönilmüstür. Her ne şekll ve suretle olursa olsnn, radyolanmızdan yayımlanmaması konasunda ^tHmtini rka ederim. Adnan Oztrak Genel Miidiir Dagıbm: Program EtütPlanlama D.Bşk. Ankara Radyosu tstanbul Radyosu Görüyorsunuz işte, biz yazarlar suçluyuz hepten ve hepten. Ne güne dek bilinmez. Bilinen bir şey varsa o da Victor Hugo'ya uyarak şöyle demek, diyebilmektir: "Hiçbir ordu, zamanı gelmiş düşünceye karşı koyamaz." Dünya yazarlannı bagnna basış... XVII. yüzyüdan bu yana, yüksek yöneticiler katında böylesi bir olaya tanık olunmuş rnudur bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, o da Descartes'm tsveç sarayında çok etkili olduğudur. Descartes, öylesine etküi olmuştur ki, iki yüz yüa yakın bir zaman sonra, tsveç'te yazarlar ve sanatçüar baştacı edilir olmuşlardır. Oyle ki, dünyada ilk yazarlar birliği Isveç'te, Nobel'in yurdunda kurulmuştur. Birliğin ilk olması yanında, hatta ondan da önem EVET/HAYIR AKBAL YEŞİLCEKENT Kooperatifi Kartal Samandıra'da yapacağı daireler için üye kaydına devam etmektedir. İstanbul: 140 50 61 Adapazan: 13 814 1727 yaşlarında bayanlar Ingiltere'de çocuğa bak, karşılığında tngilizce öğren. 158 53 42 Bayanlar, çocuk bakarak Ingilizce oğrenmeyi ancak AuPairlik yaparak gerçekleştirebilirsıniz. 158 53 42 • y "DemoKrasi Herkese Lazım" Imiş! "Demokrasi herkBse lazım olan bir şeydir. Türkiyg'deki butün siyasi parHlerin hürriyotçi demokrasiye sahip çıkmalan ve gerek anayasa gerek diğer kanunlardaki gerçek demokrasiye götürecek yollan aramalan puruzsüz bir demokrasiyi meydana getirmeleri lazımdırf' Bu sözler, DYP'nin yeni Genel Başkanı, eski Başbakan Sayın Süteyman Demirerin... "Gelecekteki ilişkilerimizin beliıieyici etkeni, geçmişteki tarbsmalanmız değil, son yedi yılda tanık olduğumuz ve yaşadığımız deneyimler oiac&ktir" Bu sözler de DSP'nin yeni Genel Başkanı, eski Başbakan Sayın Bülent Ecevtt'in... Tam yedi yıl sonra iki eski lider (ya da yepyeni lider) bir araya gelmişler. . Birbirierinin, genel başkanlıklarını kutlamışlar. O n « Ecevit kutlamaya geliyor, derken Demirel "iadei ziyaref'e gidiyofl.. Demokrasiyi kurtarmak, herkese "lazım olan" demokrasiyi yeniden kurmak için "geçmişteki tartşmalan" unutacaklar, yedi yılın serüveninden geçmiş deneyimli kişiler olarak yeni bir siyasal yaşama başlayacaklar!.. Hepimiz anımsıyoruz yedi sekiz yıl öncesini, Ecevtt'in Demirel'in başbakanlık günlerini... Ecevit mi iktidara gelir, Demirel başlar "Çankaya hükümeti", "saibeli hükümet", "azınlık iktidan", "sotculann etkisindeki Iktidar" diye ağzına geleni söylemeye... Demirel mi işbaştndadır, bu kez Ecevit!.. iki büyük partinin lideri bir türtü bir araya gelip "herkese lazım olan demokrasiyi" kurtarmak için bir çaba gostermezler! Yazarız, çizeriz, anlatınz ki, ülke yeniden bir çıkmaza girmektedir, askerierin tavrı bellidir, beş komutanın imzasıyla Demirel'e bir "muhtıra" verilmiştir. Bu muhtıra hem Demirel'e hem Ecevit'edir. Ama kimse ustune almaz. Oysa daha önce bir 12 Mart olayı yaşanmıstır; o günlerde de Demirel'dir iş başındaki, 12 Mart olayı kime karşı yapılmıştır? Ecevit "bana karşı" diye tutturrnuştur. Oysa yıkılan hükümetin başında Demirel vardır. Ne var ki, Demirel, askerierin iktidanndan kendi açısından yararlanmayı becerir Tıpkı 12 Eylül komutanlannın eylemlerinden, kararlanndan yine kendi partisinin istekleri, görüşleri açısından yararianmayı bildiği gibi!.. Oyle ya, 61 Anayasasfnın baştan başa değiştirilmesini isteyen kimdir? Demirel ve partisi! Solun, DİSK'in, ilerici derneklerin, aydınlann ezilmesini özleyen kimdir? Yine Demirel ve partisi!.. "Demokrasinin herkes için gerekli" olduğunu o günlerde Bay Demirel aklına bile getirmez. Belki "herkes" dediği kendisi ve çevresidir! 12 Eylül öncesini unutmamız olanaksız. Son güne dek yazıldı anlatıldı ki, cumhurbaşkaninı seçmek kaçınılmaz bir demokrasi gorevidir. Demirel ile Ecevit görüşseler, anlaşsalar, güven uyandıran birini cumhurbaşkanı seçtirebilseler 12 Eylül olayı yaşanmayacaktır. Bunu kendileri de bilirter, ama kör gururlan, demokrasiyi gereği gibi benimsememiş anlayışlan yüzünden inatlannı sürdürürler. Herkese gerekli olan demokrasi de 12 Eylül sabahı ortadan kalkar! Demirel ile Ecevit el ele, kol kola, yanlannda eşleri Hamzakoy'un yolunu tutaıiaC Direnmeden, "demokrasinin herkese lazım olduğuna" dair tek söz etmedenl.. 12 Eylül olayının gerçek suçlularının bir bakıma kendileri olduğunu akıllanna bile getirmeden!.. Yedi yıllık deneyimden geçmişler! Oyle ml acaba? Hiç sanmıyorum. Sayın Ecevit böyle bir acı deneyimden ders almış olsa sosyal demokratların bir araya gelmelerini engeller miydi? "Ben doğal liderim" diye direnebilir miydi? Sosyal demokrat yığınların oylarını böler miydi? Hayır. İki lider de kendilerinin "vazgeçilmez değer"ler olduğuna hâlâ inanmaktadıriar. Yaptıklan yanlışlann, yanılgıların sorumluluğunu benimsemek için direnmektedirler. Yüzde 50'yi azıcık geçen "evet" oyuyla yasaMamalardan kurtulmakla geniş halk yıgınlarının sevgisini, saygısını kazandıklarını sanmak yanılgısındadırtar. inönü1 nun büyük cabası, SHP tabanının önemli bir bölümünün desteği otmasa, Demirel de, Ecevit de 82 Anayasası'ndaki "yasak"lardan kurtulabilir miydi? Yedi yıl sonra bir araya geliyorlar, demokrasiyi kurtarmak, demokrasiyi köklestirmek gerekliliğini vurguluyoüar! Şu, "herkese iazım olan" demokrasiyi! Ama iş işten geçmiş, demokrasi büyük yaralar almış, daha yerine oturamamış! 12 Eyiul'den yedi yıl sonra yapılacak bir genel seçim bile 12 Eylülcülerin ve onlann anlayıştnı sürdürenlerin çizgisinde!.. Ne Demirel ne de Ecevit 12 Eylül öncesindeki yanılgılannın bağışlanmasını, hoşgörülmesini isteyebilirler. Onlara düşen, "tarihsel yanılgılannın" bilincinde olarak Türk toplumunun karşısına sağın ya da solun "doğal liderleri" olarak çıkmaktan kaçınmaktı. Yapamadılar!.. "Demokrasi herkese lazımdır", "demokrasiyi köklestirmek gereklidir." "Son yedi yılda önemli deneyimler kazanılmıştır." Bütün bunlar doğrudur. Ama bu sözleri söyleyenlerin içtenliklerine inanmak güçtür... 19401941 ders yılında Şiren İCınntı köyünde öğretmen olan Emin Taylan'ın ofullan Yücel ve Mayakan Taylan'ı anyorum. Adreslerini bilenlerin ajagıdaki telefon numarasına haber vermelerini rica ederim. NİYAZİ BAL Tel: 165 36 33 . 'azı yazmak düşüncelerimi ifade edebilmemin tek y}olu.99 Franz Kafka Tevfik Fikret'in ünlü şiirinden bir dizeyi pazar günkü yazımın satır aralanna sıkıştırmıştım: "Sarmış afakını (uMdarmı) bir dudi muannit (inatçı duman)..." Sabah ilk uyarı Hıfzı veldet velidedeoglu'ndan geldi. Hocamı telefonla aramıştım; dedi ki: İlhan, "yîne"yi unutmuşsun... Haklısınız hocam!.. Arada strada böyle şeyler oluyor; ama düzeltmiyorum, okurun anlayışına bırakıyorum. Gerçekten dize "Sarmış yine afakını bir dudi muannit" olacaktı. Lisede ezberlediğimiz "S/s'in ilk "mısra'ını" nasıl unuturum? Acaba yanlış benden mi kaynaklanıyordu, dizgiden mi? derken telefon çalmaya başladı: Yazın güzel; ama Tevfik Fikret'in şiirini nasıl bozarsın? Düzeltmen gerek... Sağol, düşünürüz!.. DosrJar eksik olmasınlar, yaman birer eleştirmen, dikkaüi birer düzeltmendirler. 4 Zır, zır, zırrr... Yanıtlıyorum: Doğru söylüyorsun, "yine"yi atlamışım; ama ben düzeltme yapmıyorum, okurlanmızın anlayışına güveniyorum. Uyanlar sürüyor. • Yakın akrabamız, dostumuz, kardeşimiz, eski hariciyeci, eskilerin "kalem sahibi" dedikleri ya da "kuvvei kalem'ıyesi var" diye övdükleri "ayaklı kütüphane" daha kapıdan girer girmez: ilhan Selçuk Bey, edebiyattan sıfır aldınız!.. Neden? diye sormadım: Vallahi haklısınl.. Tevfik Fikret'i mahvettin... Oldu bir kere... Sozlü düzettmelerden sonra yazılılar başladı. Artık her mektubu kuşkuyla açıyorum. Tevfik Fikret'i seven ne çok kişi varmışl.. Genç kuşaklardan bile "Sis"\ bilenler eksik değil. Yaslı kuşaktan olanlar konuya incelikli biçimde yaklaşıyorlar: "Sayın İlhan Selçuk, Çoktan beri size yazmayı dusunüyordum, Tevfik Fikrefin "Sis"i güzel bir vesile oldu..." Cumhuriyet'te yazmak, tatlı bir beladır. • Olayın boyutlan genişledikçe düşünmeye basladım. "Düzettme"lerden çoğunlukla kaçınırım; iyi mi yapıyorum, kötü mü? Bir yazının içeriği, doğrultusu, mimarlığı deger ölçümünde temeldir; ama noktalamanın bile önemi hafife alınabilir mi? Bir dizedeki eksik sözcük, suya atılan bir taş gibi çember çember yayılmayacak mıdır? Okul kitaplannda yeni kuşaklara yanlıslann, yanılgılann, gerçek dışı bikjilerin. bilimsel düşünceye karşrt fikirterin dalga dalga yansıtıldığı bir dönemde yasasak da kendi işimizi yaparken titiz olmak zorunda değil miyiz? Günlük yasamın fırtınaları toplumu silkeliyor, geçim sıkıntısında kişiler boğuluyor, siyasal dalgalanmaJar ortaltğı altüst ediyor, eli kulağında seçirrvden başka bir şey konuşulmuyor, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar çoğu politikacının rüyasına giriyor, gerilimin gergeflnde iğneleniyor insanlarımız.. ; Ve yine de Tevfik Fikret'in yine'si... Ne güzel değil mi? "Sarmış yine afakını bir dudi muannit Bir zulmeti beyza ki peyapey mütezayit..." Sonunda pes ettim, düzeltiyorum... Hem de mutlulukla. ...ve'İnsan"vazıyla başlar AlışverişaCağrı •TIDCAT DonıcıCDi" ni7icı. a 1. i'^^^rr^ Çeşilli, Kaliteli, Hesaplı TRIKO VEFAT Cuneyt. Mengu Ertelın Anneten. Necla Ulfet Ertel'ın kayınvalıdelerı Merhum Necıp Gaye. Jale ve Muratın Babaanneierı Aslı Kadılarn Buyukbabaannesı. NAİME ERTEL 9 Ekım 1987 Cuma gunu vefa: etmıştır Cenazesı 10 Ekım 1987 Cumartesı gunu KadıkoyYogurtçu Şıfa Camımde kılmacak oğle naaiazmı muteakıp Karacaahmet mezarlığında toprağa verılecektır AİLESİ Çelen^ gondenlmemesı ısteyenıer i T j r k Egıt'm Vakfı na DagıŞ'an 'ica olunu r TIRSAT PROJELERI" DIZISI: ^ ^ BEVMEN SEPI SOMJ lErkekl Tk Elbıse 145 000 TL Palto • Bot • Cızne !• BEYh'EN SERI SONU ıKadmi Trıko 18 000 TL • Gom.ek • Ayakkabı • Etek • Bluz EteK • Kaban • Pamolon • Mon; • Jean Pant TK E'tnse • Ceket • P v toion 39 500 TL !• ALTIM> \ Cızme 57 000 TL • SABRI DINO Gomlek • Tn Palto • Pardesu A\ 000 TL • Gomlek • Trıko • Pa Etek 16 500 TL • Pantoion • Biuz • Pardesu 42 Orvuk 6 000 TL • Pantoıon • Gomlek • Canta 4 Ayakkabı 39 500 TL • E Bot • Ceteî • Pantoh Magazacıhkta marka cok önemlidir. Mağazacıhkta jlke çok önemlidir. dahn e • Corap • Esofman ^et 47 000 TL • Mont (Beymen urettı) • K Ayakkabı • K Bot TL • Elbıse • Tayvor EXCLUSIVE lErkekı " J 6 °°o^ Ayakkabı • Bot • Ozme i^ipek Bluz 39 000 49 000 56 00C İpek Elbıse 79 000 89 000 BEYMEN SERI SONU BAŞSAĞLIĞI Değerli büyüğümuz, Mengü Ertel'in annesı. Altınyıldız bir kurulustur S 'keJler Grubuna M A G A ı ANKARA ı *. > ' A L A R I İSTANBUL Bi^'R fc 'O> Lr 1'a Asiâi' uslı SULTANHAMAM N^IST carstsı cık NAİME ERTEL 9.10.1987 gunu vefat etmiştir. Ertel ailesinin üzüntülerini paylaşır, Merhumeye Allah'tan rahmet dileriz. SAN REKLAM A.Ş. TEŞEKKUR Ulukışla eşrafından, Oğuloğlu Hacı AJi tonınu, Aliye Onur'un sevgili eşi, Emin, Neşe ve Hilâl'in babalan, Berin'in dedesi ve Onur ailesinin kıymetli varhğı HALKIMIZA DUYURULUR TUM SIYfVSAL TUTUKUU V HÜKÜMLÜLERE ÖZGÜRLÜ daha fazla cezaevi değil evlatlarımızı istiyoruz AHMET ONUR'u yitirdik.Acımızı paylaşan bütün akraba ve dostlanmıza teşekkür ederiz. AİLESİ Haftalık, çağdaş haber dergisi SUÇUU OLAfşj ADLİ KUMLAR DEĞİL " insanlık düşmanı ve işkencecilere ceza! H A F T A Y A Maliye ve Gumrilk Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca 3.11.1987 salı gunu başlamak uzere Ankara ve tstanbul'da Gümruk Mufettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı yapılacaktır. Sınava katılabilmek için; 1 Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı genel nıtelikleri taşımak, 2 Hukuk, iktisat, siyasa! bilgıler, işletme ve idari bilimler fakulteleri ile iktısadi ve tıcan ilimler fakulıeleri ya da aynı konularda öğrenim yapıp yukarıda belirtilenlere denkligi Milli Eğitım Gençlik ve Spor Bakanhğı'nca kabul olunan yabancı öğretim kurumlarından birini bitirmiş olmak, 3 1 1.1987 gununde otuz yaşını doldurmamış olmak. 4 Sağlık durumu Turkıye'nin her yerinde görev yapmaya, her türlü iklım ve yolculuk koşullarına ve her türlu taşıt araçlarıyla yolculuk yapmaya elvenşlı olmak, 5. Yapılacak inceleme ve araştırmada, gerek sıcü, gerekse tutum ve davranış yönünden Gümruk Mufettışliğı öz>apı ve nitelıklerini taşıdığı sapıanmış bulunmak gerekir. Sınav Maliye, Ekonomı, Kamu ve öze\ Hukuk, Muhasebe ve Ticari Hesap ile Yabancı Dil gruplarından yapılacaktır. lstekliier ayrıntılı bilgileri kapsar sınav broşurunu Ankara'da Teftiş Kurulu, İstanbul ve lzmır'de Gümruk Mufettışleri Grup Başkanlıklan'ndan temın edebilirler. Sınav için başvurulann en geç 15.10 1987 günü çalışma saati bitimine kadar Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda olacak şekilde şahsen ya da postayla iletilmesının gerektiği ve gecıkmelerin değerlendirilmeyeceği duyurulur. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIGI'NDAN GÜMRÜK MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI HALKIN Gl KESİN zindanlar işkenceç> YAR ŞMIŞ DEGILDİR er cezalandırılsın VERKİ, DEMİR AÇILSIN tutuklu ve hükümlületın özgürlüğü için omuz omuza 11 Ekim 1987 Bayrampaşa Meydanında yapılacak mitingimiz SEÇİM YASAKLARI nedeniyle kasım ayina ertelenmıştir TAYAD ınınu lıı.L... >, W l l l r t . n «. I Jis <L<» nuU.Li ıl ıhi ıı T.C. BAYINDIRLİK VE tSKÂN BAKANLIĞI DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 16 Agustos 1987 tarih, 19546 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan (87DB09) lhale No'lu 400 Adet Damperli Kamyon ihalesine aıt İLAVE NO.l (ADDENDUM NO.l) çıkarulmış olup, son teklif verme tarihi 3 Kasım 1987 tarihine ertelenmiştir. tlan olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle