13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 1987 * * • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 nı yuzde 67 dolayında iken, bugun eksi 1. Bunda dunya pertrol fiyatlarındaki düşüşün katkısı çok büyük. Nedeni ne olursa olsun, yine de seçimlerde büyük avantaj. Oysa Başbakan Kohl, kamuoyu önünde pek de öyle parlak bir figür çizmiyor. Kamuoyu yoklamalarına göre, örneğin Sosyal Demokratların başbakan adayı Rau, halka çok daha fazla sempatik geliyor. Ama partisi SPD, Alman sosyal demokratlaıı, siyasal bunalım içinde çalkalanıyor. Bununla birlikte Almanya 'da hâlâ oldukça yumuşak bir seçim kampanyası yürütüyor partiler. Ne Kohl ne de Rau siyasal ortamı gerginleştiriyor. Seçime doğru ortalığı hafif hafif kızıştıran, halen iktidarın ikı ortağı olan Strauss ile Genscher. Eğer Strauss'un başında bulunduğu Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi, Kohl'un başında bulunduğu Hıristiyan Demokratlarla birlikte yüzde 48'lik bir çoğunluk elde ederse, o zaman Genscher'in başında bulunduğu Hür Demokral Parti koalisyon dışt kalacak. O zaman da Strauss'a belki 20 yıldır gönlünden atamadığı "dışisleri bakanhğı yoht"açılacak. Bu nedenle tartışma Strauss ile Genscher arasında hızlanıyor. Alman halkımn ilginç bir özelliği var. Herhangi bir partiye tek başına mutlak çoğunluğu vermek istemiyor. Koalisyonlar halkm bu tutumundan kaynaklanıyor. Almanya'da toplam 200 parti var. Bunlardan 16'sı seçime giriyor. 16'dan 5'i seçim leri kazanarak parlamentoda yer alıyor. Sonuçta iktidar 2 ya da 3 partinin koalisyon undan oluşuyor. önümüzdeki pazar günkü seçimin de yine bu yönde sonuçlanması bekleniyor. İşkence davasında yargıçlara tehdit İşkence ile adam öldürmek suçundan tstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi'nde 10 yıl 8 ay mahkumiyet cezasına çarptmlan Kadıköy Emniyet Amiri Ümit Bavbek ileiki polis memurunu yargılayan hâkimler Önyüzbaşı Naci Gürkan ile Önyüzbaşı Nuh Çetinkaya'nın, tehdit edildiklerini bildiren dilekçe verdikleri öğrenildi. DENİZ TEZTEL "İşkence ile adam öldürmek" suçundan hakkında 10 yıl 8 ay ağjr hapis eezası verümesine karşın, Kadıköy Emniyet Amirliği görevine getirilen Ümit Bavbek ile 1. Şube'de görevli 2 polisin mahkumiyet kararı "eksik sonışturm»" gerekçesiyle Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nce bozuldu. Bozulan bu kararı veren mahkeme heyeti üyeleri Hâkim Önyüzbaşı N»ci Gürkan ile Hâkim Önyüzbaşı Nuh Çetinkaya'nın "Venükleri mahkumiyel kararı nedeniyle lehdit edUdiklerini" bildiren dilekçeleri Sıkıyönetim Kornutanlığı'na verdikleri ortaya çıkarken, Askeri Yargıtayın bozma karanndan sonra Gürkan ve Çetinkaya'nın, İstanbul 2 Numaralı Askeri Mahkeme'deki görevlerine son verilerek eski gorev yerlerine iade edildikleri öğrenildi. Bu nedenle davaya yeni bir heyetle bakılacak. 16 Kasım 1982 tarihinde İstanbul Emniyet 1. Şube Müdurlüğu görev lilerince Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne "bir ölü" getirilmesi ve hastanenin "şüpheli ölü"yü İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri SavcılığVna bildirmesi uzerine soruşturma açıldı. Soruşturma sonunda haıırlanan iddianame ile 14 Kasım 1982 tarihinde TKP üyesi olmak savıyla gozaltına alınan Mustafa Asım H»ynıllahoglu'na 1. Şube K Grubu'nda görevli Emniyet Amiri ve Şube Müdür Muayini Ali Can Özgenler, başkomıser Ümit Bavbek, komiser muavinleri Orhan Yaman, Mehmet Yeliş, Beyoglu Merkez Askeri Inzibat Komutanlığı'ndan Asteğmen Engin Devran'ın işkence yaptığı ileri süruldü. tddianamede 5 sanık hakkında TCY'nin 452/1. maddesi uyannca "iskence ik «49111 öldürmek" iddiasıyia en az 15 yü ağır hapis cezası istendi. yüzbaşı Naci Gürkan, 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Kıdemli Hâkimliği'ne bir dilekçe vererek aynı gün telefonla arandığını ve kendisine, "çocugunun, eşinin kaçınlarak öldüriileceğinin" söylendiğini belirtti. Gürkan, dilekçesinde telefon olaymı şöyle açıkladı: "Bngüne kadar birçok karar verdigim halde hiçbir şekilde tehdit edilmedim, hakarete maruz kalmadım. 1.4.1986 gunü. yani dün, dunışmalanm olup sadece 1986/11 esasına kayıtlı işkence suçundan cczalandınlan, sanıklan Emniyet 1. Şube'de görevli başkomiser Ümit Bavbek, komiser Mehmet Yetiş, komiser yardımcısı Orhan Yaman olan dava karara baglanmıştır. Bu dosvadan başka son on beş gün içinde karara baglanmış başka bir dosya olmayıp, hasrnım da yoklur." 3 Nisan 1986 günü de üye yargıç önyüzbaşı Nuh Çetinkaya, 1. Ordu Komutanlığı'na bir dilekçe vererek "hayali bir trafık kazası" nedeniyle "buisinin" kendisini aradığını bildirdi. Çetinkaya dilekçesinde "Kendisini trafik kazası nedeniyle İzmit Barosu'na kayıtb Avukat Ekrem Coskun Tuna'nın aradığını, adresini ve e> lelefonunu ögrenmek istediğini, ancak tzmit Barosu'na kayıtlı boyle bir avukabn bulunmadıgını ve kendisinin de trafik kazası yapmadıgını" belirtti. Çetinkaya, dilekçesi ile birlikte Tercüman Gazetesinde mahkeme karannı eleştiren Rauf Tamer'in yazısını da 1. Ordu Komutanlığı'na verdi. Sıkıyönetim 2 Numaralı Asken Mahkemesi Kıdemli Hâkimi Yarbay Aydın Kalpakçı da 2 Nisan 1986 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı'na bir dilekçe vererek, duruşma yargıcı Önyüzbaşı Naci Gürkan'ın tehdit edildiğini bildirdi. Kalpakçı, dilekçesinde şöyle dedi: "Tebdidin, bir gün önce sonuçiaodınlan bir dava ile iigili oldugu anlaşümaktadır. Bugune kadar, sıkıyönetim mahkemelerinde yasadışı örgütlerie iigili sayıstz davalar göriilmüş, binlerce terörist hakkında idama varan ağır cezalar verilmiştir. Bu örgüt roensuplannın uzantüanmn toplum içinde serbestçe dolaştıklan ve tutuklu arkadaşlanyla temaslannı sürdurmeye çalıştıklan bilinen bir gerçektir. Buna rağmen bugune kadar hiçbir yargı mensubuna dogrudan ya da dolaylı ve bu denli menfur bir tehdit vuku bulmamıştır. Eaürlerinize a n ederim." Karardan sonra Mustafa Asım HaynıUahoglu'nun ailesinin avukatlan Zeytinbumu Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe vererek Tercüman Gazetesi yazarlarından Rauf Tamer ile Ahmet Kabaldı hakkında "dava Ue iigili yorum" >raptıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulundular. Kabaklı ve Tamer hakkında Zeytinburnu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde Basın Yasası'na aykın davranmak iddiasıyla dava açıldı. Avukatlar ayrıca 8 Nisan 1986 tarihinde Tabip Ödası Başkanhğı'na bir dilekçe vererek, Hayrullahoğlu davasında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'nda görevli doktorlar hakkında işlem yapılmasım istediler. Avukatlar, bu doktorların yargüamayı etkilemeye çalıştıklannı öne sürdüler. Bu arada "işkence ile adam öldürmek" suçundan 10 yıl 8 ay hapis cezasına çarptmlan Ümit Bavbek, Emniyet Amirliği'ne terfi ettirilerek Kadıköy Emniyet Amirliği görevine atandı. Askeri Yargıtay 3. Daıresı yaptığı inceleme sonunda 25 Kasım 1986 tarihinSe verdiği kararia, 3 mahkumiyet ve 2 beraat karannı "eksik soruşturma" yapıldığı gerekçesiyle bozdu. Askeri Yargıtay karannda, dosyadaki Adli Tıp raporlarım inceleyerek, "Maktulde bulunan travmatik bulgulann hangilerinin yakalanmadan önce, hangilerinin yakalandıktan sonra meydana geldiğinin, kişinin yakalanmasından once meydana geien travmaük bulgulara rağmen sanıklann ve tanıklann belirttiği gibi 35 kişi ile boğuşup boğuşamayacagımn, ayakla durup duramayacagının, bulgulardan herhangi birisinin tek başına ölume neden olup olmayacağınm" tespit edilmesi gerektiği belirtildi. Askeri Yargıtay'ın bozma karanndan sonra 20 Aralık 1986 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "atama karan" ile mahkeme heyeti üyeleri hâkim Önyüzbaşı Naci Gürkan ile hâkim Önyüzbaşı Nuh Çetinkaya'nın 2 Numaralı Askeri Mahkeme'deki görevlerine son verildi. Gürkan, eski görev yeri olan 1. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkeme Hâkimliğine, Çetinkaya da eski görev yeri olan 6. Piyade Tumen Komutanlığı Disiplin Subayhğf na iade edildiler. Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nce bozulan ve 28 Ocak 1987'de yeniden tstanbul 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde başlayacak olan davaya, yeni mahkeme heyeti bakacak. 3 polis 10 yıla mahkum olmuştu BONN'dan YALÇIN DOĞAN Hnde karşılaşılan olaylan ana haılarıyla biliyorlar. Bunlardan hareket ederek de soru yöneltiyorlar. Parti temsilcilerine sadece Türkiye ile iigili soru yöneltildiği sunılmasm. Amerika ve Sovyetler ile ilifkiler, AET'nin kendi iç sorunAlman Meclisinde grubu bululan, AlmanyaYunanistan ilişkileri nan panilerin temsilcileh iki günve hatıa Almanya'mn Güney Afdur 80 kadar yabancı gazeteciye kendi parlilerinin görüşlerini açık rika Birliği ile ilişkileri bile yönellıyor. Gazeteciler parti temsilcile tilen sorular arasında yer alıyor. Her ulkeden gelen gazeteci bu sorine her konuda soru yönelüyor. rulardan kendine pay çıkartıyor. Bizim özellikle dikkatimizi çeken bazı sorular var. A vrupalı gazeıe Dolayısıyla her gazeteci her ülke cilerin merak eltikleri konular ara ile ve bu ütkelerin Almanya 'da sesında "Türkiye AET ilişkileri ve çime giren partilerin görüşleri arasında bağlantı kurarak ilgisini geserbest dolaşım" da bulunuyor. liştiriyor. Yabancı meslektaşlarımız hemen Benzerilgi, Türkiye'ye karşı Alher partiye Türkiye 'yi bu yıl yamanların kendilerinde de var. Bikmdan ilgilendirecek olan TürkiyeAET ilişkilerini soruyor ze çok çarpıa geliyor, Almanlar 1980 temmuz ve ağustos aylarınlar. Her parti temsilcisi de hemen hemen aynı anlama gelen bir cüm da Türkiye'de yayımlanan tüm gazeteleri yeniden gözden geçiriyorle ile yanıi veriyor: lar. Sözümona, "Bugün Türkiye'"Böyle bir korkulu rüyayı düde olup bitenleri, gericilik tartışşünmek bile istemiyoruz". ma ve hareketlerini" anlamak Arkasından yabancı mesleklaşamacıyla... Davalar ne durumda, lann ve bunun karşılığında Alman bazı aydmlara neden pasaport veparlileri temsilcilerinin "Türkiye rilmiyor, politikacıların siyasal yave demokrasi" uzerine çeşıtlemesakları neden sürüyor, ordu olayleri birbirini izliyor. Hiçbir yabanlar karşısında ne düşünüyor... Bu cı gazeteci ve hiçbir Alman parti ve benzeri sorular Almanların katemsilcisi "Türkiye'de demokrasifasmda birbirini kovalıyor. nin işkmekte olduğu inancmda de~ "Abnanya'daki Türkiye", şimğil. " Daha sorularım yonelürken, dilik bu kadaryeter. Biraz da Alsorunun içinde var olan eğilim ya man seçimlerine dönelim... da anlam, açıkça bunu ortaya koyuyor. Yani, "Türkiye'dedemokAlmanya'da bize en çarptcı gerasinin tartışılır" olduğunu... len rakam, enflasyon oranı. FiyatMeslektaşlarımızın büyük çoğuntar son bir yılda ne kadar artmış luğu dış politika üzerinde uzmanbiliyor musunuz? Hayır, artmalaştıklarmdan Türkiye'yi deyakın mış, azalmış. Almanya'da enflasdan izliyorlar. Türkiye'de olup bi yon oranı eksi 1. Yani, fiyatlar arttenlerden geniş ölçüde haberdar mak bir yana, geriliyor. görünüyorlar. Potitikacıların tek tktidardaki sağ koalisyonun patek isimlerini, geçmişlerini, şu an zar günü yapılacak seçimlerde en da ne yapııklarım, ne düşündükbüyuk kozu da bu. 1983 yılında iklerini, Türkiye'nin değişik yerletidara geldiklerinde enflasyon ora(Baştarafı 1. Sayfada) ler ya da onların oluşturdukları koalisyon gelirse gelsin, TürkiyeAET ilişkilerinde bizleri sandığımızın ötesinde güçlükler bekliyor. GÖZLEM UĞUR MUMOI 5 arhadaşunız 'Yüın GazetecisV ÖdiM aldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Gazetecüer Derneği'nin 1986 "Yılm Gazetecileri" yarışması sonuçlandı. Yönetim Kurulu Özel Onur Ödülü'nün, demokrasi, çalışanların hak ve çıkarlan doğrultusunda yaptığı 20 yıllık mücadele nedeniyle Devrimci lşçi Sendikaları Konfederasyonu (DlSK)'e verilmesi kararlaştırıldı. Özden AJpdağ, Cengiz Kuşçuoğlu, Neşet Özmen, Ali Polat, Derya Sazak, Vecdi Sevig ve Ahmet Tümel'den oluşan seçici kurulun 133 ürün arasında yaptığı değerlendirmenin sonuçlan açıklandı. Yanşmaya gönderilen ürünler arasında yapılan değerlendirme sonucu ürünleri başarılı görülen gazetecilere ödülleri 6 şubat cuma günü Dedeman Oteli'nde duzenlenecek basın gecesinde verilecek. DEGERLENDtRME SONUÇLARI ŞÖYLE: HABER: Hasan Uysal (Cumhuriyet) "Kocası Aranan Kadına Cinsel Temas Tahlili", Hulki Ovizoğlu (Hürriyet) "Şahinkaya Ue Konuşma", Zulfikâr Doğan (Milliyet) "ÖlüyeKredi", Ramazan Öztürk (Sabah) "Mercedes Yolsuzlufeu". HABERRÖPORTAJ: Adnan Gerger Soner Giirel (Milliyet) "Tekkelere Girdik", Sabri CanbeyU (Hürriyet), "BaşKentte Dergâha Girdik", Mehmet Aka (Cumhuriyet) " H a d o Geline Evine Gitme Yasağı" RÖPORTAJ: Kadir Can (Cumhuriyet) "Doğuda Bir Gezegen Bahçesaray", Osman Arkangil (Bulvar) "Adnan Hoca", Adem Altan (Nokta) "16 Yaşındaki Pranga Mahkumu" 1NCELEMEARAŞTIRMA tzzet Dağıstanlı Nurcan Akad (Nokta) "Holdingleşen Türk Mafyası", Gürdal Kızıldemir Nadire Mater (Nokta) "Deterjan Cinayetinde Suçlu kim?" KARİKATÜR: Nezih Danyal (Güneş) " ö z e l Bey", Kâmil Masaracı (Cumhuriyet) "Çizgilik", Süleyman Özkonuk (Türkive) "Humeyni Reagan" FOTOGRAF: Can Polat (Sabah) "Dansözler ve bakan", Yavuz Yüksel (Milliyet) "Gecekondu Yıkırru", Demet Soysal (Güneş) "Işte Üç Türkiye", Selahattin Yılmaz (a.a.) "Özal ve Inönü." SPOR: Zeki Saral (Cumhuriyet) "KKTC'ye Sporda Ambargo", Atila Türker (Tercüman) "Kiralık Antrenör Diploması", Turgay Esmer (Yeni Asır) "Rizespor Diyarbakırspor Çim Uzmanlarını Kovdu" SPOR FOTOGRAF: Tayfun Bayındır (Hürriyet) '" Paylaşılmayan Top", Sedat Kaya (Güneş) "Sahanın Ortasındaki Direk" FIKRA: Selçuk Altan (Güneş) "Arka Pencere Fıkraları." YEREL BASIN HABER: Mehmet Güler (Ulus) "Yalı Değildi Yıktılar". Cumhur Kılıcçıoğlu (Mücadele Sürt) " E n Büyük Yatırımımız 1 Milyar Lira ile Cezaevi, 350 Milyon Lira ile Kuran Kursu", İstikbal Gazetesi (Eskişehir) " ö d ü l mü Ceza m i ? " HABERRÖPORTAJ: Çetin Yiğenoğlu (Expres Adana) " B i r ö l ü ile Röportaj", Olcay Akdeniz (Önder Milas) "Denizimizi Çaldılar." FOTOGRAF: Adnan Sungur (Trabzon) "Afrika'ya El Attık Kendi Fakirimizi Unuttuk." SPOR: Osman Diyadin (Karadeniz Trabzon) "Uzaktaki Bir Stat." FIKRA: Nuri Kayış (Ulus) "Karga Bana Dedi ki Fıkralan."' Içişleri: surgün cezası kalkmasın ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Adalet Komisyonu'nda sürgün cezalarımn tümüyie kaidırılmasına tçişleri Bakanhğı karşı çıktı. Komisyonda, hükümetin bu konudaki görüşünün alınması kararı verildi. Adalet Komisyonu'nun ikinci toplantısında, SHP'li Coşkun Bayram ile ANAP'lı Alpaslan Penlivanlı'nın, sürgün cezalannın Türk Ceza Yasası'ndan çıkanlması yolundaki yasa önerileri görüşüldü. Görüşmeler sırasında Içişleri Bakanhğı temsilcileri, "sürekli izlenmesi gereken suçlular oldugunu" öne sürerek, sürgün cezasının tümüyie kaldırılmasının doğru olmayacağını savundular. İçişleri Bakanhğı temsilcilerinin karşı çıkmaları uzerine, sürgün cezalarımn kaldınlması konusunda bir sonuca varılamadı ve hükümetin bu konudaki görüşünün sorulması kararlaştırıldı. Adalet Komisyonu'nda, Nevşehir'de 26 şoförün suç işledikleri için geri alınan ehliyetlerinin iade edilmesine ilişkin af önerisi de reddedildi. Ayrıca ANAP İstanbul MUletvekili Ferruh Öter ve arkadaşlannın Kat Mülkiyeti Yasası'nda değişiklikler öneren yasa önerisi ile iigili olarak bir alt komisyon kurulması kararlaştırıldı. Davaya yayın yasağı Sanıklann yargılanmasına 7 Mayıs 1984 tarihinde İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde başlandı ve mahkeme sanıklann "can güvenligi" açısından davaya yayın yasağı koydu. 1 Nisan 1986 tarihli oturumda duruşma başkanı Kıdemli Albay Tahsin tnce, duruşma yargıcı önyüzbaşı Naci Gürkan, üye yargıç Ön>üzbaşı Nub Çetinkaya'dan oluşan mahkeme heyeti kararını açıkladı ve karaıla birlikte yayın yasaguu da kaldırdı. İstanbul 2 Numaralı Askeri Mahkemesi karannda sanıklar başkomiser Ümit Bavbek, komiser Mehmet Yetis, komiser muavini Orhan Yaman hakkında, Mustafa Asun Haynıllalıoğlu'nu "işkence ile öldürmek" suçundan 10 yıl 8'er ay hapis cezası verdi. Oy çokluğu ile verilen karar sonunda Eogin Devran ile Ali Can Özgenler "suçu işlediklerine ilişkin yeterli kamt" bulunamadığı gerekçesiyle beraat ettiler. Faizde (Baştarafı 1. Sayfada) gördüler. Şimdi ise yüzde 401ı rakamlara alışma çabası veriliyor. Belli bir süre daha mevduat faizlerinin ayru oranlannda bırakılması hem ekonomi hem de özelde bankacılık sistemi açısından doğru olur." Cumhuriyet Ankara Bürosu'nun haberine göre de, çeşitli döviz cinslerinin yani sıra, banka mevduatına en güçlü seçeneklerden biri olan altının da son günlerde hızlı yükselişinin, hükümetin faizlerde "yumuşak iniş" programını bozduğu belirtiliyor. Aynı haberde, bu nedenle hükumetin faiz düşüşünü ilk etapta mart başına kadar bırakma eğiliminde olduğu açıklanıyor. (Baştarafı I. Sayfada) kanlar, bu siyasal ve ticari ortaklıklardan çok da kazanç sağlarlar. İslam dinine içtenlikle bağlı olanlann, din duygularını kullanarak siyaset yoluyla tarikatçılık, tarikatçıtık yotuyla da ticaret yollarına herkesten önce karşı çıkmaları gerekir. Siyasal amaçlı din sömürüsünün hangi boyutlara vardığının bir örneğini eski Adana Müftüsü Cemalettin Kaplariın Kuran'daki "Vakıa Sures;"nden yaptığı şu alıntıda görüyoruz. Okuyalım: Defteri sağından verilsnler yok mu; bu mutlu sağcılar; dikensiz kiraz ağaçian, salkımlan sarkmış muz ağaçlan, uzam/ş gölgeler altında çağlayarak akan su kenarında, tükenmeyerJ ve yasak olmayan bol meyvelor arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. Biz cey/an gözlüleri, defterteri sağdan verilenler için yaratmışız. Onları bakire, eşlerine duşkün ve yaşıtları kılmışız... Kaplan'ın kitabındaki bu alıntıyı okuyan genç çocuklar, doğal olarak "sağcıların cennete gidecekleri ve cennette ağaçlar altında ve cey/an göz/ü/er ile birlikte yaşayacaklan" düşüncesine kapılacaklardır. Oysa "Vakıa Suresi"nde geçen "sağ" ve "sol" kavramlannın ideolojik anlamda sağcılık ve solculuk ile bir ilgisi yoktur. Kuran'da geçen "Eshabul yemin" ve "Eshabus simal" kavramlarını günümüzdeki sağcılık ya da solculuk gibi çevirmeye de olanak yoktur. İslamcı bir dergide ileri sürüldüğü gibi, Arapçada "sağcılık" ve "solculuk" için kullanılan sözcükler "yeminiyy" ve "yeşar7vy"dır. "Vakıa Suresi"n) bir de Mehmet Akif\n damadı ömer Rıza Doğrurun "Tann Buyruğu Kuranı Kerim: Tercüme ve Tefsiri" adli kitabından okuyalım: (..) Uğur sahiplerine gelince, onlar ne bahtiyariardtr. Onlar dikensiz ağaçlar, meyveleri kat kat olmuş muzlar/yayılmış gölgeler/akan sular/eksilmeyenAükenmeyen/dileyenden eksilmeyen bol bol meyveler arasında/yüksek döşeklerdedirter/biz onlan yepyeni bir yaratılışla yaratok/onlan uğur sahipleri için bakire ve onlan seven, kendileri ile yaşıt, yoldaş kıldık... Doğrul'un kitabtndaki çeviride yer alan "ileri" den solculuk anlamında "ilena" ya da "komünist" anlamında "yoldaş" anlamlan çıkarmak nasıl olanaksız ise "Vakıa Suresi"n\n çevirilerinde yer alan "amel defterteri sağdan verilenler"o\er\ de ideolojik anlamda "sağcılık" anlamını çıkarmak da olanaksızdır. "Dersiâmdam Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır" da "Hak Dili Kuran Dili, Yeni Meali, Türkçe Tefsir" adli altı ciltlik yapıtında "KiAshabı Meymene" ve "Esbabı Mes'eme" gibi kavramlardan ideolojik hiçbir anlam çıkarmıyor. Abdülkadir Gölpınariı'nın "Kuranı Kerim ve Meali" adli kitabında "Vakıa Suresi" şöyle çevrilmiştir: Ve sağ taraf ehli, ama da ne sağ taraf ehli/dikensiz sedir ağaçlanyla/ve meyveleri birbirine yaslanıp istiflenmiş muz ağaçlanyla dolu bir yerdedir/ve uzayıp giden bir gölgelik/ve çağlaya çağlaya akan sular/ve birçok meyvalar/ne biter, ne yiyene yeme denir, yeter/ve yüksek döşekler/şüphe yok ki, biz onların eşlerini de yeniden yarattık/onlan kız oğlan kız olarak halk ettik/cilveli, şirin sözlü, eşlerine âşık ve onlaria yaşıt kıldık... Gölpınarlı'nın çevirisindeki "ileri geçenler"üen ideolojik anlamda "ilericilik, solculuk" anlamı çıkartılarak, bunların cennette"altınlaria, mücevherierie bezenmiş tahtlarda" oturacaklan, çevrelerinde, "kara gözlü huriler" dolaşacağı ileri sürülemezse, "sağ taraf ehli" ve "sol taraf ehli" gibi kavramlardan ideolojik içerikte sağcılık ve solculuk sonucu çıkarılmaz. Din duygularını Tanrı ile insan arasındaki o "vicdan" denen kutsal yerden çıkarıp seçim sandığı ile işveren kasası arasındaki karanlık koridorlarda kullanmaya kalkmak, Kuran'a da dine de en büyük saygısızlık değil midir? Laiklik niçin gereklidir? işte bunun için gereklidir. Sovyetler, uluslararası (Baştarafı 1. Sayfada) nin "Kıbns sorununu ileri>e götiırmek için gercekçi bir siyasal platform oluşturabilecegi kanısında olduklanm" soyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise buna karşılık. "Bu. bahlsız bir acıklamadır," ıfadesini kullandı. Sovyet yetkili Yerasimov, Kıbns konusundaki yeni açıklamasında şu gorüşlere \er verdi: "Llusiararası konferans kıbns sorununun sona erdirilmesi için yabancı askerlerin. >abana uslerin ve askeri lesislerin adadan uzaklaştınlması da dahil olmak uzere. adanın askerden anndınlmast ve yeni uluslararası garanli >araülmasını zemin Karardan bir gün sonra Karardan bir gün sonra 2 Nisan 1986 tarihinde duruşma yargıcı Ön CUNEYT AHCAYOREK yaz.yor (Baştarafı 1. Sayfada) lerken, acaba sorunun Cumhurbaşkanı'nca abartıldığını mı söyhiçbirzaman gelmedi. özal'ın rad lemek istiyor? Gericiliğin giderek yo bültenlerine geçen sözlerine ba büyüdüğünü söyleyen Cumhurkımz: "Türkiye'deyoktan bir irbaşkanı, abartmayın diyen özal. tica yaratıldı, olduğundan fazla Her şeyden önce bu ikilemin çöbüyütüldü" diyor. Cümlenin ilk zülmesi gerekiyor. Adana'da geribölümüne göre, gericilik yok. ciliğin varlığım ikibuçuk saat antkinci bölümüne göre var, ama latan Cumhurbaşkanı, önergenin abartıldı. Yok olan bir olaym olreddiyle özal'la ters düsmedi mi duğundan fazla büyütülmesi nasıl bugün? Yoksa Saym Cumhurbaşoluyor, anlaşılır gibi değil. kanı da bugün Adana'da vurguladığı gericilik hareketlerinin araşÖzal, gericilik olaylarının tmlmasına tıpkı Özal gibi "OrTBMM'ye yansımasına karşı delam müsait değil'' yargısıyla yan ğilmiş, ama araştırmaya gerek lı değil mi? Kısacası kamuoyu devyokmuş, bir genel görüşme istelet yöneticilerinde görülen "Bir miyle yetinilebilinirmiş. Başbavarla, bir yok arasında" şaşkına kan'ın bu anlatımlannda da ikidöndü. Nasıl şaşkına dönülmesin lemler, çifte sıandarda oynamak var. Mecliste araştırmayı reddede ki, Cumhurbaşkanı gibi devletin tüm isühbarat organlarından gene dek yapılan müzakereler, esalen bilgilerle donatılmış bir önemsen bir genel görüşme havası içinde geçii. Ha genel gönişme istemi li makam var diyor, aynı bilgileri ni ele almak, ha araştırma öner aldığı bilinen Başbakan ise "potansiyel tehttkenin yokluğunaan" gesi ni reddetmeden önce konuyu söz edebiliyor. görüşmek. Arada kıl payı fark yok. Doğrusu, bir tenis maçı izler giAraştırma değil de, sorun üzebiyiz. Başımız bir o yana, bir bu rinde genel görüşme yapılmasım yana. Bu sonuçları irdeleyip devistiyorsanız, elinizi kolunuzu bağ let yönetiminde çifte standart uylayan yoktu bugüne kadar. Veregulandığını yazıveren olursa, Başbilirdiniz görüşme önergesini. Hiç bakammızda birhiddet, birşiddeı. değilse Özal Cumhurbaşkanı'na "Devlet yönetiminde güvence" başka, aydın çevrelere, iş adamla yokluğundan söz edince biryazar, rına, halka bambaşka biçimde anBaşbakan'dan o yazara "tnsan lattığı gericilik olaylarına bu yolhaklannda mangalda kül dan sahip çıkabilirdi. Çi/te stanbırakmayan" sözde demokrasi hadart uygulamalanndan arınabilir, varisi suçlaması. gericiliğin ölçütü ile iigili savlara Geçen gece SHP lideri Erdal bir açıklık getirebilirdi. Ama ama Inönü, gericiliğin peşini bırakmacı üzüm yemek değil, bağcıyı yacaklarını söylüyordu. Aydın dövmek. Gürkan, camilerde SHP aleyhinTürkiye'nin geleceği ile iigili de vaazlara başlandığını anlatıyorolumsuz gelişmeleri irdelemek yal du. DYP ise, Özal'ın Ankara'da ruzca muhalefetin görevi değil. bazı çevrelere hoş görünmek için Dün sabahki ilk haberlere göre, okşayıcı, oy potansiyeline dokunşimdi ANAP, gericilikle iigili gemasın diye Anadolu'da dinsel nel görüşme önergesi vermeyi dü inançları gericiliğe dek uzatanlara şünüyormuş. önceki gün izlenen başka türlü davrandığını, bu aldamüzakerelerden sonra, ANAP tıct görüntünün kesinlikle sergileönergesi ne yarar sağlayacak? De neceğini söylüyor. veye sorulduğunda verdiği yanıt Özal'ın telaşı Erbakan'm yüzde belli, "Nerem doğru ki"demiş, bu 8'lik oy potansiyelini seçimdealıp örnek gibi, Özal'ın hangi sözünü götürmesi. Yüzde 32'den paldır nerede doğru kabul edeceğimizin küldür daha aşağılara düşme olaşoşkmlığı içindeyiz. Biryanda "ge sılığı. riciliğin gündemde kalmasım Yoksa laik devlet ilkelerinden istemediğini"söylüyor, öteyanda verilen ödünler, akademik tarlışzevahiri kurtarmak için genel gömalar iktidarın ne umurunda. Gerüşme isıeminde bulunmayı taricilik araştırmalan yapdırsa, Parısarhyor. dora'mn kutusu açılacak, masum özal, konularm konuşulmasına dinsel inançlann hangi noktalara yanlı görünüyor, ama daha derinulaştığı belgelenecek, asıl korku lere, sorunlann kökeninde yatan bu. gerçeklerin araştırılıp ortaya döAraştırmanın reddinden sonra, külmesine gelindi mi, bütün parsorun bir durgunluk dönemine gitileri, aydın kesimleri, hatta Cum recek, ama hiçbir zaman Özal'ın hurbaşkanı'nı sollayıp geçiyor. isleğinin tersine bir köşeye atılıp Olaym sorumluluğunu basına yük unutulmayacak. alarak Kıbns sorununa uzun vadeli bir çözum bulunması için olanak sağlayacağı göruşundeyiz." Yerasimov, açıklamasında, "Kıbns sonınunur. uluslararası yönüne köklü bir çozum getirmek için BM çerçevesinde Kıbns konusunda lemsili bir konferans loplanmasının gerçekçi bir yol olduguna geçmişte olduğu gibi şimdi de inandığına' işaret ettı. Denktaş ise. Yerasimo\'un açıklamasıyla iigili değerlendırmesinde. "Bu açıklama Kıbns Turkleri açısından uvancıdır. Hazııianan tuzaklan. Rum yanlısı \e Sovyetler'in Rum idaresine kayıisız şartsız destek vermekte oldugunu gösteren bahlsız bir acıklamadır" dedi. Egebank, 31 Aralık 1986: 1986 yılı sonunda Egebank'ın mevduat hacmi 60 milyar TL'yi aşti; kredi hacmi 40 milyar TL'ye yaklaştı. Ödenmiş sermaye ve yedek akçeler toplamı 5 milyar TL'yi geçti. Ve Egebank'ın kârı, 1986'nın sonunda 4 milyar TL'yi aştı... \ Mevduat Krcdiler Oderuniş Sermaye ve Yedek Akçeler Kâr (kar^ılıklardan sonra; Genel Müdürlük: Cumhuriyet Bulvarı 6". 352 H İ2mir Tel: 25 03 90 ( 10 hat) Teleks 53602 egbm tr 1982 1983 198 ı 198S 1986 EGEBANK Egebank ın. bagımsız murakabe kurulu^u .\rthur AnderMrn Ltd. tarafindan, dunya çapında kabul gormu^ standartlara u>gun olarak denetlenmiş 1^86 bılançosu için Genel Mudurluk adresıne haçvurulabılir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle