17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
R CUMHURİYET/9 altlanan, ancak daha yapıkrken bozulan Kısmah otoyolu için seferberlik var 'seçhn asfaltı jy npi. , ' 9 'nekleri n ıdığı JAP'hlann ylülaraseı*dığı gözay içinyıarı Meheri doğruldSği ve köy ımlannara eden olur«rtna verittanmasını kili çıkaragunlaştınrya başladı. îçeciler, tsn geri alınğaç yöreleına olnrsa îvletin olalanisa Köy ıderilen 1.5 nlığında 2. ile köyleriehmet Ke ya yol yapılsın, buraya su getirilsin" biçiminde istemlerinin Vaü OçeUi tarafından yerine getirilmeye çabşıldığı ortaya atılan savlar arasında. MUHTARLARA ÇEK RP'nin Manisa 2. Bölge adayı Cengiz Kantarcı ise Akhisar'da düzenlediği basın toplantısında, Keçeciler'in köy muhtarlanna çek dağıttığını öne sürerek, "Verilen çekleri kim karplamaktadır? Bildigim kadan ile Keçeciler bu yüklü çekleri ödeyecek kadar paraya sahip degüdir" dedi. 1brahimağa ve Esenyazı köy muhtarlanna yüklü çekler verildiğini öne süren Kantarcı, "Oy avcdıgı için bu yollara başvuruluyor. Aynca devletin araç ve gerecleri de plansız programsız işlerde çahsünlıyor. Göz boyanıyor" biçiminde konuştu. MANİSA 1. BÖLGEDE YOGUN YOL YAPIMI Keçeciler'in 2. Bölgede istemleri doğrultusunda yapılan yatınmların, 1. Bölgede de Ekrem Pakdemirli'nin "direktifleri" ile yerine getirildiği belirtiliyor. 1. Bölge içinde yer alan Turgutlu'da 14 köyü ilçeye bağlayan 13 kilometre uzunluktaki Ovayolu, 305 milyon keşif bedeli ile programda olmamasına karşın Köy Hizmetleri Müdürlüğü'nce asfaltlanmaya başlandı. Köylülerin "Seçim asfaltı" olarak nitelendirdikleri Kısmalı yolu asfaltlanmasma karşın, Gediz Ovası'ndan kum alan kamyonlarca bozuluyor. Yetkililer, bu nedenle çalışmalar bitirilir bitirilmez onanma gecmek zorunda kaldıklanna işaret ediyorlar. TEPKİLER ANAP'ın özellikle köy yollan ve su getirme çalışmalannı yoğunlaşürdıgını öne süren SHP il başkanı ve milletvekili adayı Erdoğan Yetenç "Kendi yaadaşlan bile bunun seçim yatınmı oldugunun farkında. Aldatmacalara kimse kanmıyor" dedi. DYP 2. Bölge adayı Ümit Canuyar da "Kendilerine işbitirid dlyoriar. Bitirdikleri kendileridir. Hakkını vennediklrri çiftçinin gözünü yol yapımı ile boyayamaztar. Demokrasi hayatımızda ber zaman isabetli karar veren Manisa seçmeni, bu seçimde de sagduyusunu kullanacakür" biçiminde konuştu. tnazbata benimdir' rda 'Millet Jaguar'ın m DYP Genel Başkanı, tye çağırdı ve Süleyman ilan etti. kdaylann yerine kendileri propaı yapıp hizmet dağıtanlann heı ibret olsun diye soranz. Türkitaznr milletin ortak eseridir. 'bu huzuru ben sağladım* ditA çıkar «aflanı«an Asayişi ve • millet ile orda, emniyet kuvn t lç Içe saglamışlardır. Bu gttçv siyasi partide değfl, mflletin ve ÜB emrindedir. Başbakan gitse ftur ve isükrar surer. Bu cüce ıkân ordnmnzun arkasına sakHm. Açıkça söylüyorum: MemÖzal'dan kurtulmazsa ülkede ve güveni sağlamak zorlaşır. ID sayıa toklan aşarsa, biçbir lke istikran saglayamaz. Huzutt büyük dâşmanı Özal ve onun ındır. Bu iktidar devlet anarşisiıvnağıdır. Giiney Amerika ülkeve ban geri kalmış ülkeleri devlet anarşisine iten, bu ikttdann uyguladığı modddir. Rüşveti, yoisuzlugu, pakalüıgı, enflasyonu, siyasi yagmayı, aile hâkimiyetini hiçbir toplum uzun süre taşıyamaz. Bu secimkrde millet Jaguar'ın frenine basacakbr". DEMİREL'E ÇAĞRI DYP Genel Başkanı konuşmasında, Süleyman Demirel'in iktidar olduğu dönemi överek, Demirel'in Turkiye1 nin her yerinde imzası bulunduğunu, özal'ın ise sadece bazı karanlık ihale dosyalannda parmak izi olduğunu anlattı. Semra Ozal'ı da eleştirerek, seçmenlere, "Siz biç böyle aile kadını gördunüz mü?" diye soran Cindoruk, Demirerin 12 Eylül günü Samsun ve ilçelerinde konuşacağını anımsatarak, seçmenleri Demirel'in etrafında birleşmeye çağırdı ve Demirel'i geleceğin başbakanı olarak ilan etti. Dön günlük Samsun gezisini tamamlayan DYP Genel Başkanı Cindoruk, Bafra'da akşam yemegini yedikten sonra gece Ankara'ya hareİcet etti. ien emin ve memnun döndü Biraz Peron, biraz da Kaddafi ve Nasır: Yeni Ecevit CENGİZ ÇANDAR Tam 7yıllık bir aradan, 1979'daki ara seçimlerden bu yana Bülent Ecevit 'i halk kitleleri Onünde ilk kez Istanbul'daki dön meydan mitinginde izledim. Bayrampaşa, Karagümrük, Tekizler ve Mevlanakapı 'daki toplantılann adı kahve toplantısı, kendileri ise kuçuk çapta birer meydan mitingiydi. İkinci gece Telsizler ve Mevlanakapı meydan milingleri arasında, bir hız. Yıldınm Mahallesi'ne, Ecevit'in iki hafta önce konuştuğu kahvenin bulunduğu yerdeki SHP gövde gösterisine bir göz atmafınatı bulduk. Aklımızda SHP Genel Başkanı Erdal tnönü 'yü Karabunın, Mordoğan, Urla ve Çeşme'de izlediğimiz ilk tzmir turu. Artık elimizde DSP olayı ile SHP'yi karşılaştırmaya el veren bazı verilerin toplandığı kanısındayız. En Onemlisi, DSP ile SHP'nin birbirlerinden çokfarklı iki olgu olduğuna hükmettik. Bu nedenle, her ikisi aym ölçutlere dayanüank haklannda yargıya varüamaz. Şöyle ki: Cerek ilk gün, gerekse ikinci gün, uzun ytllann iç politika muhabirliği deneyimini taşıyan arkadaşımız Füsun Özbügen'e Ecevit'in toplantılanna gelenler arasında eski CHP örgiitünden tanıdık sima olup olmadığım ısrarla sorduk. tlk gün Bayrampaşa 'da ' 'sadece bir kifiyi gözünün ısurhğmı", ertesi gün Telsizler'de "dört beş kist gördüğünü " söyledi. İlk gece dikkatimizi çeken DSP'li görevlilere ertesi gün de rastlaymca, "1980 öncesi CHP'nin hangi Uçe örgütlerinde çalıstıklannı'' sorduk. "Biz CHP'ye üye değüdik, atna yıllardır Ecevitçiyiz" yanıtmı verdiler. SHP'nin tstanbul II örgütü'nün ağırltğını koyduğu ve Hikmet Çetin'nden Süleyman Genç'e, Ali Dinçer'den Ahmet lsvan 'a "birçok tanıdık simanın'' bulunduğunu ve adım başı birileriyle selamlaşıp el sıkıştığımız kahve toplantısında, gerek eski CHP üyelerinden, gerekse CHP içindeki ya da dışındaki sol gruplardan da "birçok tanıdık sima" ile karsılaşıık. SHP toplantısında "örgüt" vardı. Biri "Slogan atacağız arkadaslar" diyor ve onun "attığt" sloganlan izleyiciler refleks halinde bağınyorlardı. Mahallede elektriklerin kesildiği bir sırada "Aydınak karanbğı kovacak" yerine yanlışlıkla "Karanhk aydınlığı kovacak" diye bağırdı, buyanlışlık bile aynen, birifark edip duzettene dek izlendi. DSP'nin rolü ise, Ecevit'i küçük mitinglerine getirmenin kahveyi, ses düzenini ayarlamanın ve Ecevit'e dokunabilmek için çılgmca bir devinim halindeki kitlenin arasından önderlerini kahveye sokabilmenin, masanın üzenne çıkarabilmenin ötesine geçmiyor. Ecevit ile kitle baş başalar. Ve diyalog halinde. SHP'nin, Erdal tnönü 'nün ilk tzmir turunda da gözlediğimiz "serinkanh" izleyicileriyle, Ecevit'in coşkun izleyicileri, birbirinden "haletinthiye" açısından fark//. Aynca SHP'nin Yıldınm Mahallesi'ndeki gövde gösterisine gelenler eğer geneli yansıtıyorlarsa ile Ecevit 7 izlemeye gelenlerin arasında sadece haleti ruhiye açısından değil, yapısalfarklılıklar da dikkat çekici. Ecevit'in coşkun izleyicileri, hemen büyük çoğunlukla emekçiler ve dar gelirliler. Yani taraflardan biri öncelikle örgüt. Diğerinde ise "örgüt" sadece önder ile kitleler arasındaki iletişimi kurmakla göre\li. Önder, yani Bülent Ecevit ile emekçi, dargelirlı kitleler arasında doğrudan bir iletişim var. SHP ise aym kitlelerle iletişımini örgüt birimleriyle sağlıyor. Bu lemelfarklılıkların yani sıra propaganda yöntemleri de çok farklı. SHP'liler, özal iklidarının olumsuz uygulamalanna genel terimlerle işaret ediyorlar. Bazrsorulara Erdal tnönü, "Sen oyunu SHP'ye ver, gerisini biz haüederiz"biçiminde karşılıklar veriyordu. Ecevit, FakFukFon 'dan Oymapmar Barajı hisselerine varıncaya dek özal'ın ekonomik uygulamalannı tek tek ele alıp hayli etkili bir polemikle anlatıyor. Buna karştlık SHP toplantısında genel af için imza toplandığı, "tşaşözgürlük " gibi sloganiar bağırıldığı, yani daha çok siyasi nitelikli çıkışlann bolluğu göze çarparken, Ecevit, demokrasi konusunu 12 Eylül askeri rejiminin işçi haklanm "boğazlaması" teması üzerinden harekeı ederek işliyor. SHP'nin genel siyasi şiarlanyla pek ilgilenmediği izlenimini venyor. Bu da taraflann dayandığı ya da dayanmak istediği güçlerin farkhlığından ve farklı talepkre sahip olmalanndan kaynaklanıyor olsa gerek. Her iki tarafm din olgusuna yaklaşımı da farklı. SHP, "irticanın hortlaması"ndan dahakaygılıgörünüyor. Laikliği vurgulamakta duyarlı çevrelerin son çeyrek ytizyılda altşageldiğimiz tarzıyla dini akımlann gelişmesi konusunayaklaştyor. Ecevit ise laikliği AleviSünni aynmı yapılmasını engellemeye yarayan bir mekanizma gibi algılayarak dini akımlara yaklaştyor. Onlan demokratik sol ya da sosyal demokrasi bayrağı altına davette bir beis görmüyor. Çünkü aydınlar ile arasındaki mesafeyi genişleten Ecevit için, dindar kesimler de onu hararetle siyasetarenasındatutan "halk"ın aynlmaz birparçası. Taraflann ekonomik programlannda da tam bir benzerlik olduğu şüpheli. SHP, eski CHP'nin "devletçi" doktrinine uygun temalar işlerken, Bayrampaşa'da dinlediğimiz DSP'nin tstanbul adayı Murteza ÇeUkel'in açıkladığı DSP'nin ekonomik ilkeleri "özyönetimd" ekonomi modeline denk düşüyordu. CHP'nin mirasına gelince, Ecevit, CHP'nin örgütsel anlamda somut mirasmm SHP'ye gitmesinden, eski CHP milletvekillerinin vs. birçoğunun SHP'de toplanmasından hiç de rahaısız görünmüyor. CHP'nin son genel başkanı olarak savunduğu ve SHP'ye terk etmek istemediği miras manevi. CHP'yi "Kurtulus Savaşı içinden doğan bir örgüt" olarak tanımlıyor ve o noktada SHP'nin bugünku yöneticilerini ima yoluyla da olsa12 Eylül döneminde başlannın belaya girmesini göze alacak bir mücadeleye girişmemekle suçluyor. Dolayısıyla, böylelerinin önderliğinde demokrasi mücadelesi verilemeyeceği, SHP'nin, CHP'nin mirasçısı olamayacağı temasını işliyor. Ecevit 7 lstanbul'un emekçi semtlerinin dördünde meydan mitinglerinde izledikten sonra, Türkiye'nin Batılı özelliklen kadar, Üçüncü Dünya ülkesi olma özelliklerinin de ne kadar çarpıcı olduğunu ve böyle bir ülkede karizmatik önderliğin geçerliliğini düşünmekten kendimizi alamadık. Ecevit ve hareketi, ille bir şeye benzetilecekse, Arjantin'deki Peronist hareketle çok ortak özellikler taşıyor olmalı. Bir de kendi mesiek deneyimimiz sayesinde Kaddafi tipi bir önderliğe, duyduğumuz kadarıyla Nasır tipi bir önderliğe denk düştüğünü hissediyoruz. Seçkinci (elitist) tarza taban tabana zıt birpopülizm. Bu kadarfarklılık ortadayken, Ecevit'e "bir bölen" olarak kampanya yürütmenin de ne denli geçerli olacağı şüpheli. Bize öyle geldi ki zatenkendisi de bu tür saldınlardan hoşlamyor. Çünkü bu kampanya sayesinde binlerce kişi Onünde ve halkın alkışlanna muhatap olarak sıkı birpolemiğe giriyor. Söz konusu kampanya stirdükçe, kendisinin de bu polemiği sürdüreceğinı Karagümruk'te açık açık ilan etti. Bu nedenle, "Tepkiler üzerine SHP'ye çatmaktan bu kez kaçındığı dikkat çekti" gibisinden yakıştırmalann geçerli olmadığını görduk. Ecevit, beğenilsin, beğenilmesin yepyeni bir hureket kuruyor. "Secmen "i bılemem ama yanında "halk " var. nın, iradesine bağlamaktadır. O 1988 seçimleriyle birlikte belir iradenin aşılabilmesi durumunmeye başlamış olacaktır. da ise bir cumhurbaşkanlığı bu3. Eğer pariamento bazı ana nalımı söz konusu olmaktadır. yasa değişiklikleri için üçte ik Sayın Özal'ın önerisi ise, çoğunluk sağlayabilirse, bu du "katı" anayasa ile "yumuşak" rumda halk oylamasına başvur anayasa arasında bir orta yol mak zorunlu olmayabilir. Mec gösteriyor. lisin Uçte iki çogunluğu sağlaya bilmesi durumunda, halk oyla Böylece, anayasa konusunda masına gidilip gidilmemesi husu demokratik halk katılımının kasu, bazı koşullara bağlanabilir, < pısı aralanmış olmaktadır. Bu arada Cumhurbaşkanı'nın takdi yönüyle, öneri, bence olumludur. rine bırakılabilir. Ancak, Sayın Özal'ın önerisiySayın Özal anayasa degişikli le birlikte, şunlann da göz önünğinin yöntemi konusundaki öne de tutulması ve sağlanması gererisini kamuoyuna açıkladığında kir: buna karşı çıkanlar, soruna yal 1. Yürürlükteki anayasa, sennızca yasaklı siyasal liderleriı dikalann. mesiek kuruluşlannın, dunımu açısından bakmışlardu derneklerin. kısacası her tüıiii ve o açıdan tereddütlerini vey toplumsal örgütlerin, siyasetle ilgilenmesini engelliyor. Oysa, de itirazlannı belirtmişlerdir. mokratik bir halk oylaması için, Her vesileyle söylediğim gibi tüm bu gibi kuruluşlann söz ve yasaklılardan biri oimakla birlik tartışma hakkı bulunmalıdır. O te, ben, bu konu üzerinde, kend nedenle, anayasa değişikliği, Sadurumum açısından durmuyo yın Özal'ın onerdiği kurala bağrum. Fakat eger. anayasanın, hu lanacaksa, tüm toplumsal örgütkuk mantığı ile bağdaşmayan gelere, anayasa konusunda görüş çici dördüncü maddesindeki yaaçıklama özgürlüğü de tanınmasaklan şimdiden kaldırmayı, ikBaşbakan Sayın Turgut Özal, geçenlerde, anayasafaukukude lıdır; bunun siyaset yasagına gir tidar, gerçekten ister duruma gelmişse; bunun için, anayasanın yimiyle çok "katı" olan, yani de meyecegi anayasada belirtilmeliğiştirilnıesi çok güç olan, 1982 dir. Aynca, toplumsal örgütlerin, sisteminde, Sayın Özal'ın önerdiAnayasası'nı, bu açıdan bir ölçüde "yumuşahcı" bir öneride bulundu. "Yürürlükteki kurallara göre anayasayı Öneri şuydu: Anayasa değişik değiştirmek son derece zordur. Bu likleri iki aşamada yapılsın!.. İlk kurallar, değişikliği bir kişinin, aşamada, Büj'ük Millet Meclisi1 cumhurbaşkamnın iradesine bağlamaktadır. nin salt çoğunluğunun oylan, yaO iradenin aşılabilmesi durumunda ise, ni 201 oy, yeterli olsun; ikinci aşama olarak da, anayasa değicumhurbaşkanlığı bunalımı söz konusu şikliği için referandum yapılsın; olmaktadır." yani, değişiklik halkın onayına sunulsun. Böylece, anayasa konusunda, anayasa değişikliği için yapılacak ği kadar önemli bir değişikliğe parlamentonun işlevi, anayasa halkoylaması sürecinde,radyove gitmenin gereği yoktur. Eğer değişikliklerini kamuoyuna televizyondan hakça kurallar Anavatan Partisi bu yasakların önermekten ibaret olacaktır; ve içinde yararlanabilmeleri de güşimdiden kaldırılmasını artık kesin kararı halk verecektir. vence altına alınmalıdır. gerçekten istiyorsa ve Sayın Ben, Sayın Başbakan'm bu 2. Yeterince demokratik seçimCumhurbaşkanı da artık bunu önerisini, demokratik açıdan, lerle oluşmuş bulunmayan buengellemek niyetinde değilse, özünde, uygun buluyorum. günkü Meclisin, anayasada kökanaynsa değişikliğinin yöntemi Özünde uygun olduğunu, fakat, lü değişiklikler yapması sakıncalı yeni kurallara bağlanmaksızın, bazı sakıncalannı gidermek üze ve sancılı olabilir. Onun için, bubu yasaklar kaldınlabilir. Çünre, takviye edilmesi, zenginleşti gunku Meclis, anayasa değişikkü, Meclisteki muhalefet partirilmesi gerektiğini duşünuyo liğine ilişkin kuralları, Sayın leri de yasakların kaldırılmasınrum. Özal'ın onerdiği yönde yumuşatdan yana olduklannı açıklamışYürürlükteki kurallara göre, makla birlikte; yumuşatılmış yelardır. anayasayı değiştirmek son dere ni kurallann yurürlük tarihini, Kısacası, eğer amaç. kapatılan cede zordur. TBMM ancak üçte daha demokratik bir ortamda bazı partilerin genel merkez yoiki çoğunlukla anayasayı değiş yapılacağı umulan 1988 genel seneticileri uzerindeki siyasal yatirme girişiminde bulunabilmek çimlerinden sonraya ertelemelisaklan kaldırmaksa. bunu Sayın tedir; Cumhurbaşkanı, değişik dir. Özal'ın önerisine bağlamak, anliği veto edebilmekte; Meclis dilamsızdır, hatta işi yokuşa surrenirse Cumhurbaşkanı da direAnayasa değişikliği konusunmektir. nebilmekte ve referanduma gide daki yeni yöntem kurallarının Fakat eğer amaç, genelde, anabilmektedir. yürürlüğe girişinin, bu şekilde, yasa değişikliklerini halk katılıHatta içinde bulunduğumuz 1988 seçimlerinden sonraya ertemı ile kolaylaştırmaksa, Sayın donemde, Cumhurbaşkanı'nın lenmesi, şu yararı da sağlayacakÖzal'ın önerisi anlamlıdır ve üzevetosu uzerine Meclisin direne tır: Her parti, eğer 1988 seçim rinde önemle durulmalıdır. bilmesi, dortte uç çoğunluğun leriyle parlamentoda salt çoğunSayın Özal'ın onerdiği fonnül, sağlanmasına bağlı bulunmakta luk sağlayabilirse ne gibi anayaulusal iradeden kaynaklanan yedır. Bu da olanaksız denecek ka sa değişiklikleri ongördüğünü, ni bir anayasa oluşturulmasını da seçimlerden önce kamuoyuna sudar zordur. kolaylaştıracagına göre. demokYürürlükteki bu kurallar, ana nabilecek; ve bu değişiklikler için ratik halk katılımıyla yeni bir yasa değişikliğini son derecede ulustan ön yetki ve destek isteanayasa hazırlanmasını isleyengüçleştirdiği gibi, fiilen, tek bir yebilecektir. Böylece, anayasa ler, bu formulü gözardı etmemekişinin, yani Cumhurbaşkanf konusunda ulusal irade, daha lidirler. Haber Merkezi Eski Başbakanlardan ve kapatılan CHP'nin eski Genel Başkanı Bülent Ecevit, Başbakan Turgut Özal'ın anayasa değişikliği ve referandum konusunda ortaya attığı önerisini ilişkin olarak, "demokratik açıdan özünde uygun" bulduğunu, "fakat, bazı sakıncalannı gidermek iizere takviye edilmesi, zenginleştirilmesi gerektiğini düşündüğünü" açıkladı. Ecevit, Özal'ın önerilerinin "katı" anayasadan, "yurauşak" anayasaya geçiş sırasında "orta yol" olduğunu belirterek, "Demokratik halk katılımının kapısı aralanmış olmaktadır. Bu yönüyle, oneri, bence olumludur" dedi. Bülent Ecevit, önerinin, değişikliğin kesinleşip yürürlüğe girmesini halkoyuna bağladığını belirterek, "Yumuşatılmış yeni kurallann yurürlük tarihi 1988 genel seçimlerinden sonra>~a ertelenmelidir" gorüşunü savundu. Bülent Ecevit'in yazıh açıklaması aynen şöyle: ANKARATASI Ecevit: Anayasayı 1988 seçimini kazanan değiştirsin "Kavgayı yazmaym" YalımEralp ANAP'ın Manisa Milletvekili adayı Ekrem Pakdemirli ile SHP Milletvekili Cüneyt Canver'/n Mecliste karşılıklı küfürieşmeleri ANAP grubunda tedirginlik yarattı. Bazı ANAP miHetvekilleri, "Cüneyt Canver hep olay yaratmak istiyor" derken, bazılan doğnjdan Pakdemirli'nin hatalı olduğunu tartışarak "Ekrem neden buraya gelip de onunia ağız dalaşına giriyor" diyoıiardı. Meclis kulisinde herkes birbirine "Pakdemirli ne dedi, Canver nasıl karşılık verdi" diyerek, merakla bilgi almak isterken, ANAP yöneticileri gazetecilerin yanına gelerek "Bakın bu olaylann Mecliste cereyan etmesi çok çirkin, onun için bu kavgayı gazetelere yazmazsanız iyi olur" dediler. Pakdemirli ise, Canver'le giriştiği sözJü kavgadan sonra yuzünden gülücüklehni hiç eksik etmeden ANAP kulisinde kısa kollu gömleği ile bir süre daha dolaştı. ANAP milletvekilleri "Yahu hoca, sen burada ne arryorsun, Manisa'da seçim varken" diye kendisine laf atariarken, Genel Sekreter Mustafa Taşar, "Kardeşim, neden dolaşmasın, Manisa'da seçimi halletmiş gelmiş" karşılığını veriyordu. Pakdemirli ise "Manisa'da eskiden hiç oy alamadığımız köylerde şimdi benı omuzlarda dolaştırıyorlar" diye Manisa seçim bölgesinden kendine göre izlenimlerini aktarıyordu. Ankara'da gazetelerin büro şefleri ya da temsilcileri ayda bir toplanarak kendi aralarında yemek yerler. Gazeteciler bu alışkanlıklarını zamanla biraz daha geniş tuttular ve yemeğe bazı bürokratları da dahil ettiler. Her ay bir gazeteci diğerlerini ağırlarken, ağırlama sırası yavaş yavaş yemeklere katılan bürokratlara da geldi. İşte, eylül ayı yemeğinde sıra Dışişleri Bakanlığı'nın sözcüsü Yalım Eralp'te idi. Dışişleri Bakanlığı'nın gelmiş geçmiş en iyi sözcülerinden biri olduğunu herkese tartışmasız kabul ettiren Yalım Eralp geçen akşam verdiği yemekte gazetecilere bir söz verdi. söz verdi Tiftik sorunu Semra Özal'ın son günlerde neden ortalarda görülmediği merak konusu. Sanırız ünlü Hasbahçe eğlencelerinin olduğu kadar, Bayan Özal'ın seçim gezilerindeki bazı konuşmaları da, bu kayıplara karışmanın önemli bir nedeni. Anlatırlar ki, Özallar yanlarında birçok yetkiliyle Ankara ilçelerini gezerlerken Beypazarı'na da uğramışlar. Beypazan ünü bütün dünyada yaygm tiftik keçilerinin en çok yetiştirildiği yer. Şu sıralarda ise, çeşitli nedenlerie tiftik keçisinin kökü kurutulmak üzere.Beş milyonluk tiftik keçisi varlığının bir milyona indiğinden yakınıyor Beypazarlılar. "Biz geçen yıl 3 bin 300 liraya verdigimiz tiftiği bu yıl 2 bin 200 liraya vermek istedik, alıcı bulamadık, hep zarardayız" diye yakınmış Beypazarlı kadınlar, Semra Özal dinlemiş ve şefkatli bir sesle yanıtı vermiş: "Vah vah, çok üzüldüm. Madem tiftiğiniz para etmedi. Bu yıl tiftik ekmeyin bari." Beypazarlılar bu olaydan 15 gün kadar sonra aym ilçeye giden HDP Genel Başkanı ve Ankara İkinci Bölge Milletvekili adayı Mehmet Yazar'a yakınmalarını ilettiler. Yazar hem üzüldü hem heyecanlandı, notlar aldı ve o heyecanla, düşüncesini tek cümleyle açıkladı: Y a l . Eralp Eralp'ın büyükelçilik sırası geldi ve çoktan geçiyor. Ancak, hem Dışişleri Bakanı Hatefoğlu, hem de Başbakan özal kendisinden çok memnun oldukları için Eralp'in yurtdışına çıkış sırası bu kez atladı. Yemekte konu, bir ara Eralp'ın "Nereye büyükelçi olarak İlçede bir ara Semra özal, "Değerli hemşerilerim, bu çıkacağına" geldi. Herkes hanımları çevresine toplayarak kendisine laf attı ve "büyükelonlarla konuşmaya, dertlerini hükümet, tiftik keçileri aleyhiçi olarak gittikten sonra bizi sorunlarını dinlemeye başla ne bir politika izliyor, biz iktidar nasıl olsa unutursun" dedi. mış. Doğal olarak en büyük olursak bu politikayı değiştireBunun üzerine Yalım Eralp sorun tiftik keçisi. ceğiz." hemen kâğıt kaleme sarılarak bir not düştü: "Nereye büyükelçi olarak gidersem gideyim, Su dağıtımım bir programa yorlar. hepinizi mutlaka oraya bekliAnkara'da Keçiören'in Tepebağlayarak Ankaralılara gün yorum, sizleri orada ağırlamaaşırı su veren Ankara Sular başı mahallesinin en yüksek ya söz veriyorum." İdaresi son günlerde bu prog yerinde yer alan bayrak sokaBakalım Eralp, verdiği sözü ramında da kısıntı yapmaya ğının sakinleri de bu yeni yadaha sonra tutacak mı? başladı. Daha önce yapılan su şam biçimine çoktan ayak dağıtım programına göre ken uydurmuşlar. Ancak bu da yedilerini ayarlayarak gün aşın iki terli olmamış. Aym 31'inde en saat verilen suyla idare etme fazla iki saat akacak suyu boKeçiler, nişanlılar, sözlüler, ye çalışan Ankaralılar şu gün şuna beklemişler. Su gelmesi arkadaslar. Bu saydıklarımız lerde program dışı yapılan gereken saatte bir türlü akmaarasında nasıl bir benzerlik kısıntılar nedeniyle ne yapa mış. Mahallenin aşağısında var? caklarını şaşırdılar. Suyun gel yer alan sokaklarda elektrikle Keçiler çok inatçıdır, belki diği anı kaçırmamak için özel rin kesildiği bir saatte, aşağı öteki saydıklarınız arasında önlemler almaya başladılar. sokaklarda oturanlar, bu kesinda böyleien vardır. Bence benzerlik bu olabilir. Bu önlemler arasında musluk ti nedeniyle temizlik ve banyo tan gelecek sesi duyabilmek işleri ne ara vermek zorunda Bilemediniz. Bu için camları, kapıları kapat kalınca Bayrak sokağında susaydıklarımızın benzer yani, mak, en umulmadık anda ge lar, elektrik kesintisi sona erehepsine konulan aym yasak. lebilecek suyla iki günlük işleri ne kadar akmış, elektrik Bunların dördü de ormana yapabilmek için evde sürekli kesintisi ile suyun gelmesi aragiremezler. Keçileri orman nöbetçi bulundurmak da geli sındaki bağlantıyı gören Bayyasası engelliyor. Nişanlılar, sözlüler ve arkadaşları da yor. Nöbetçiler normal zaman rak sokağı sakinleri artık iki larda en sinir bozucu sesler günde bir bile gelmeyen sula soyadları tutmadığı arasında yer alan ve musluk rının akması için Türkiye Elek gerekçesiyle ormana sokmayan, 'orman tan gelen "Tısss" sesini duy trik Kurumu'na dua ederek dukları anda alarma geçerek elektriğin aşağı sokaklarda ke yasalarının uygulanmasına hevesliler.' mutfak ve banyolarma koşu silmesini bekliyorlar. Ankaralılar su içinTEK'e dua ediyor Bilmece SABAH'tan olay yaratacak dev bir yazı dizisi daha! Aziz Nesin'in kaleminden 67 Eylül olaylan "...3040 kişiydiler.. Üstbaş bitik, saçbaş dağınık, yakapaça yırtık pırtık, bağırmaktan sesleri kısık haykırıyorlardı; ^Kıbns Türktür, Türk kalacaktır!.. Adım adımilerliyorlar. Masadakiler de kaçmıyor, sıyışıyorlar. Once bir sağlanna, sollanna, arkalarına bakıp eğilerek geri koşuyorlardı. Lokantanın sahıbi arkadaki, masalardan birine çıkmış, cerceveli büyük bir Atatürk resmini iki eliyle önüne kalkan gibi tutmuştu... Kalkan olarak kullandığı büyük çerçeveli Atatürk resminin arkasına gizlenerek, yanındaki garsonlarına; Çabuk, daha Atatürk resmi ettan, diyordu..." «Herkesokumah" ı Bafra, Havza, Ladik, Alaçam ilçelerini kapsayan Samsun gezisinioşnut döndü. (Fotoğraf: a.a.) Yarın SABAH'ta başlıyor,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle