17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER larının ınsan kışılığınde algılanışı bıçımınde tanımlamadan yana olabıleceğımı de pek sanmıyorum Bence sanatın doğa ıle ılışkısı bo\le bır yasa ortaklığı durumundan çok daha değışık bıçımlerde gerçekleşır Işığın (rengın) yasalan elbette ressamın kullandığı venler arasında sayılmalıdır, ama yaratıcılık bu yasaların doğrudan uygulanması y? da bu yasalara sadece uyulması ıle gerçekleşemez Sanat, doğa>a eklenmış ınsan demektır ve ınsan doğanın bılıncıdır Ama bov le bır tartışmaya dalmanm burada hıç de yararlı olacağını sanmıyorum, çunku VVebern'm söyledıklerının çok daha başka anlamlar taşıyabıleceğını duşunuvorum "Dogadakı duzenlilik kurallannı nasıl anlıyorsanız. sanattakileri de o>le anlayın" dıyor Bunu eğıtıcı bır soz olarak değerlendırıyorum, fakat onun "Diyatonik dizi icadedilmedi, keşf edildi" demesı, konuyu yenıden kanştırabılecek gıbı görunuvor Ansıklopedıde Diyatonik ıçın şoyle denmış "Diyatonik sistem, beşliler çevnminin ilk >edi sesinden elde edilen notalara gore kunılmuştur. Birbınnı ızleyen bu notalar ya oldugu gibı kalır, ya da çeşitli etkıler sonucu, ük anlamlarından uzaklaşmaksızın hafifçe yer değiştirir." Sonra şu sozîer eklenmış "Pratik bakımdan diyatonik yanm ses, adları ardarda gelen iki notadan doğar." lmdı, bu bılgıler karşısında bellı bır muzık dızgesının ıcadedılmeyıp keşf edıldığını one surmek, muzığın dızge olarak doğada var olduğunu soylemek demektır Doğadakı duzenlılık yasasının sanatta da aranması gerektığı savını anlıyorum da, sanat >asalarının sadece bır yansıma sayılmasını bemmseyemıyorum Armonı ıle melodıyı (yatay ve dıkey eksenlerı) bırarada ele almavı doğal yasa gereğı savmak benım ıçın çok guç "On iki nota muziği" ya da bızdekı yavgın adı ıle "On iki ton muziği" konusunun hatta muzıkseverler arasında bıle derınlıgıne bılındığını pek sanmıyorum. Bızde bınncı kuşak denılen muzıkçıler, bestealer, bır tur Turk muzığı kurma ereğıne yonelıktıler (Tema mıllı, teknık Avrupaı formulu, Zıya Gokalp'tan kalmadır) Onlardan sonra ortaya çıkan kuşakta ıse, "On iki ton"cular belırdı Bunların en unlusu Ilhan Usmanbaş'tır Şımdı yerınde yeller esen o guzel "Çağdaş Eleştiri" dergısının 6 sayısında Adnan Benk'ın Ilhan Usmanbaş'la ılgınç bır konuşması çıkmıştı Benk şovle soruyordu' "Senin bestecıliğe başladığın yıllarda, senden onceki kuşak bizde Batı muzik geleneğini surduruyordu. Ne oldu da sen ve senin kuşağından bazı sanatçılar bu getenekten koptunuz? On iki ton muziğine dizisel, ton dışı ya da rastlanüsal muzige yoneldiniz?" (Adnan Benk'ın buradakı "rastlantısal" sozunu, Webernın doğa yasası kuramı ıle bıraraya getırırsek, doğada duzenlılık gıbı rastlantıya da ınanmamız gerekecek Ben de bu kanıdayım) îlhan Usmanbaş'm yanıtı şu "Dunyaya kapanmamak için." Ama bundan sonra çok verınde olarak, asıl tartışma başlıvor Bızım muzığımıze getınlmış venılık ıle, genel olarak muzık saratına getınlen yenıhk arasındakı anlam ve değer ayrımı Gerçekten de muzıkte muzık sanatına getınlmış yenılık soz konusu edılmelıdır. Adnan Benk'ın goruşu de buydu "Bıze gore yenılık" ıse havada kalacaktır ıster ıstemez Burada bızı konumuz açısından ılgılendıren bır sorun da, Batılı muzısyenm (Burada Webern'ın) on ıkı tonu doğada bulmuş olduğunu soylemesı, bızımkılerın ıse onu gıdıp Webern'den almalarıdır Konuşmalarında "muzik dili" konusunu oldukça sık ele alan Webern, bununla konuşma dılı arasında koşutluklar kurduğu ızlenımını de uyandırmaktadır Kıtabı okuyacaklan şaşırtmaması ıçın açıklamak gerekıyor kı, muzık dılı, konuşma dılımızın anlamına benzer bır anlam taşımaz Oysa bu yanılgıya duşenler çok tur Daha da aydınlatıcı olmak ıçın, muzık dılının bır "anlam"ı bulunmadığını belırtmek yerınde olacaktır Beğenımızı, muzığe muzıkle ılgısı olmayan bır anlam yakıştırarak kurmak, yanlışların en buy uğu olur Şıırde, konuşma dılının anlamını, resımde doğanın gerçekhğını arayarak duşulmektedır bu yanlışhğa Şıın, resmı, muzığı anlamak değıl, yaşamak, yaşantımıza kazanmaktır soz konusu olan Anlam hıç kalır bunun yanında Ayrıca "anlam" sozcuğu bızı dılın "anlamf'na hapsetmektedır ıster ıstemez 5 EYLÜL 1986 Bîr Müzikçinin Dersleri Czerîne MELİH CEVDET ANDAY Ulkemızde şıır merakhlarmın buyukçe sayılara ulaşrruş olduğu söylenebıkr sanınm Kımderı bunu şıır sanatının bızde koklu bır geçmışı olduğu nedenıne bağlar; ama ben hıç de o duşunceden yarıa değılımdır Dıvan şıın unutulmuştur, bılınraez, bılınse de onunla yenı şurunız arasında kuculacak ılışkı konusu çok tartışgıa göturur. Ben eskıden "munewer" deıulen kışılenn neden şıır okuduklanm aşağı yukan kestırebılıyorum da, şımdıkı "aydın"larımızın yenı şıırımızı nasıl bır anlayışla değerlendırdiklerını bır turlu açıklayamıyofum Şııre bakmasını bılmek becen ıster Resım alıcılannm son yı 1larda bırden artıvermesı de benı benzen sorulara surukluyor Resme nasıl bakıyorlar bu yenı alıcılar, bır resmın guzelüğını hangı ölçulere vurarak ortaya çıkarmaya çalışıyorlar, bılemıyorum bır turfu Çunku bızde şıırın de, resmın de yonutun da estetığı uzenne yazılmış pek az yapıt vardır ve bunlar sanat alıcısının yetışmesı, becen kazanması bakımından yetersızdır Özellıkle Istanbul Festıvalı gunlerınde konser salonlannı dolduran muzıkseverlenmızı gördukçe derınden kıvanacak oluyonım; ama derdemez o soru gene gelıp takıhyor aklıma"Kimbilik nasıl dinliyorlar? Ne anladıklannı sanıvoriar? Yoksa muzık dınlerken bırtakım anılara mı kaptırıvorlar kendüenni?" dı>e duşunmekten alamıyorum kendımı Yenı bır kıtap, Anton Webern'den Ah Bucak'ın dılımıze çevırdığı "Yeni Muzige Doğnı" adlı kıtap bana bunları bır daha duşunmek oLmağjnı verdı. Anton Webern (18831945) Schonberg ve Alban Berg ıle bırhkte "on iki nota muziği" dıye bilınen >enı muzığın onculennden bır A\usturyalı bestecı Adını verdığım kıtap, unlu bestecının 19321933 yıllannda muzıksever gençlere verdığı ozel derslerden derlenmış Elbette yenı muzığı anlatmak, açıklamak amacına vönelık dersler bunlar, ama bu arada özellıkle başlarda, muağın nasıl bır sanat olduğu, ondan ne anlanması gerektığı.. gıbı konularda ılgınç göruşler ılerı suruluyor Bunların ayrıntılarına gırmeden once Webern'ın muzık dınleme ıle ılgılı şu sozlerını bırhkte okuyalım "O halde insanlar muziği nasıl dinliyoriar? Herbalde ban gorunuler ya da ruh dururalan yakalayarak. Eger yeşil bir tarla, mavı bir gok ya da benzeri bir goruntu duşunemezlerse o zaman olay onlann bilgilerinin dışında kalıyor. Şimdi benı dinlerken mantıksa) bir duşunce zincirıni ızlıvor olmalısınız. Oysa dedıgım turden bır kışi notalan ızlemez..." "Yenı Muzige Doğru" adlı kıtapta toplanmış konuşmalarında Anton \\ebem, sık sık muzığın doğal bır >asaya dayandığını soz konusu edıvor Onemlı, açılması, daha anlaşılır kılınması gerekli bır konu gıbı geldı bana Webern bu "doğal yasa" deyımını kullanırken Goethe'ye dayandığını açıklayarak, onun renk kuramına değmıyor Renklerı sadece algılamamız değıl, onlann guzellığını du>umsamamız da doğanın renk yasalarını anlamamıza bağladır, demek sanat, genel olarak doğanın, ozelde ınsan doğası bıçımı ıle oluşturduğu bır urundur Daha da açarsak şu anlara çıkıyor bundan "Doğanın bir urunu ile sanatın bir urunu arasında fark yoktur. Bunlar aynı şeydir. sanatın bır urunu dedigimiz, genel olarak doğanın bir urununden başka bir şey değildir." Bu tur bır sanat anlayışı Estetık'ın ortadan kaldınlmasını sonuçlandırır ve Webern bunu açıkçasoylujor Burada Estetık1 ın savunmasına gırmeye nıyeth değılım; fakat sanatı doğa yasa PENCERE Varolmanın Dayamlmaz Hafifliği?.. Sanınm "moral" sözcüğü dılımıze yertestı, yaygınlaştı. Spor sayfalannda çok kullanılıyor: Takımın moralı nasıl? lyı... Yada: Moralımiz bozuldu .. Niçın? Hakemın haksız yere verdığı penaltıdan ilk golü yiyince çöktük, çozüldük, dağıldık... Her nedense "maneviyat" sözcüğü kullanılmıyor, öz Türkçe bır karşılık bulunamadı, "moral" aşağı, moral yukarı... Oğrenci sınavda çaktı mı, gerekçesi hazır: Moralım bozuktu, elim ayağım bırbırine dolaştı, bıldığımi de unuttum. • Ne var ki, "moral" sözcüğü yalnız sporculann ya da Öğrencilerın dillennde dolaşmaz Sözgelımı Iranlrak savaşında kimin morali yüksek? İran'ın... Yalrak? Çok bozuk... Oysa bütün dünya Irak'a yatırım yapıyor, yenilgisını önlemeye çalışıyor. Suudı Arabistan ve Körfez ülkelerı petro dolariannı Irak'a akıtıyorlar. Sovyetler, İran'ın başarısmı sakıncalı bulduklanndan Bağdat'ı gözetryoriar Humeynı, ABD'yı "en büyük şeytan" ılan ettı. VVashıngton'un butün ağırlığıyla Irak'ın arkasında olduğu açık seçık bır olgu.. israıl, İran'ın "radıkal İsiam devrimı" dalgasıyla Irak barajını yıkarak üzenne doğru gelmesını ıster mı? Humeyni Avrupa'yı kaygıyla düşündürüyor, islamın sıyasal ıdeolojıye dönüşüp ulusal sınırtan zortaması Hıristıyan Batı'yı tedırgın edtyor. En kısa deyışle, İran kuşatılmış durumda... Gerçek bu.. Ama bır gerçek daha var Kuşatılmış iran'ın moral gücü şaşılası biçımde yüksek... Türkıye bunu bır deneyımle çok lyı anladı. Geçenlerde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ta yapükları "operasyon" Tahran'da tepkıyte karşılandı. Humeynı, Türkıye Cumhurtyetı kurucusuna yönelik ağır suçlamalarda bulundu, Tahran yönetımi Ûzal hükümetini ve Dışişleri Bakanı Vahit Haletoğlu'nu azımsayan ve dışlayan bir tutuma gırdı. Biz ne yaptık? Eteklenmız tutuştu, Dışişleri Bakanımız Tahran'ın sert ve nezaket dışı tutumunu görmezlıkten gelerek İran'a gittı, "güneydoğu operasyonu" konusunda bılgı ve güvence vermeye çalıştı. Iran'la aramız bozulacak dıye kaygılı günler geçırdık Sayın Halefoğlu yurda döndüğünde ılan edıldr "Krızı aştık " Ne knziydı bu? İran, Türkiye'ye ekonomık ambargo mu uygulayacaktı? Petrolü mü kesecektı? Yoksa elınde daha etkın bır sılah mı vardı? Anlaşılamadı Büyüklü küçüklü bütün devletlerce kuşatılmış, tek başına, yalnızlığın doruğunda yaşayan bır devlet, Ankara'ya sert yapınca özal ıktıdarı yelkenlerı suya ındırmıştı İran'ın moral gücü yüksektı... Bızde moral sıfırdı. • Humeyni'yi sevmeyebilınz, İran yönetimını eleştırebiliriz, rejımını kötüleyebılırız, ama ortada büyük ve çarpıcı bır gerçek var İran ne Amerıka'ya boyun eğıyor, ne Sovyetler'e yüzsuyu döküyor, varlığının güvencesını kendısinde görüyor. Vaktıyie biz de öyleydık.. "Amenkasız yaşayamayız, Ruslara yem oluruz" korkutmacastnın körükiene körökiene ulusal moralı sıfıra ındirgedtği bır süreci yaşıyoruz Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'nun Tahran gezısı bır soru işaretidır. Kazancımız ne oldu? Bilinmıyor İran yönetımi,Türkiye'nın bundan sonrakı "olası operasyonlan" ıçın ne düşünüyor^ Bilinmıyor Kanıtlanan tek gerçek Ankara'nın son günlerde modalaşan bır romanın adına benzemesıdır. Romanın yazan: Milan Kundera. Adı: "Varolmanın Dayamlmaz Hafifliği." özal iktidan varoluşunun dayamlmaz hafıfliğını yaşıyor. "Sınır ötesı harekât" konusunu parlamentoya getınrken ıçıne düştüğü "yanlışlıklar komedyası" da, devlet yönetımınde görülmemış bır hafıfltğın vurgulanmasıdır. ARADA BIR ATtLÂ SAV OKURLARDAN Istanbul Festivali ve SporSergi Sarayı Guzel IstanbuTumuzun uluslararası düzeyde sesini duyurabıldiğı ender etkinliklerden biri olan Istanbul Festivali 14. yıhm geride bıraktu Uluslararası duzeyde bir çok kultur ve sanat etkinliklerinin sergılendığı bu festival, acaba bu geçen 14 yıUık sure içinde ne derecede gelisti ve ne derecede dunya festivaUeri arasında yerini alabildi? Her şeyden once bir organizasyon ve tesis isine yonelik bu tip festivallerde nerede olursa olsun olumlu ve olumsuz eleştırilerin yapılacağı tabüdir. Biz konunun bu yonunu sanat eleştirmenlerine bırakırken kuçuk bir noktaya değinmek istiyoruz. Festival sırasında tstanbuVumuzun emektar salonu Spor ve Sergi Sarayı da bazı gosteri ve konserlere sahne oldu. Bilindiği üzere sportif gosteriler için duzenlenmiş bu salon son yıllarda moda gosterilerinden tutun. çeşitli tuketim mallarının sergilendiği fuarlann, folklor, muzik, sirk v.b. gibi gosterilerin yapıldığı tek yer. Bu nedenle geçen zaman içinde salon iyice yıpranmıs ve her etkinliğe karşı gelebilecek bir duzene de tam uydurulamadığmdan izleyiciler için sıkıntılı bir yer olmuştur. 14. Uluslararası Istanbul Festivali'ndeki konserlerde de bu sıkıntı kendini onemli ölçude hissettirdi, En kabasmdan, burada verilen konserlerde akustiğin yanı sıra gorsel algılama ve konfor şartlan yeterli değildi, Yerleşimdeki uygunsuzluk, tahta sıralann yururken çıkardığı gıcırtılar, izlence sırasında kınlan mesrubat şiseleri, konser sırasında lobideki ve kantinden gelen uğultulu sesler (personel) hem dunyanm bir köşesmden gelip burada konser vermek zahmetini gösteren sanatçı, hem de sanatseverler için tam bir saygısızhk orneği idi. Gonul ister ki festival komitesi 15. yılında biz sanatseverlere ve konuk ettiği dunyaca unlu sanatçılara Istanbulumuzun şanına yaraşır ve etkinliğini dunyaya daha genış duzeyde duyurabilir bir uğraşı verir. ALTAY ONUR HEYBELİADA/İSTANBUL basamak smavında alınan ÖSS puanı ve ortaöğretim başan puanı, ikinci basamak (ÖYS) sınavmı hiç etkilememelidir. Birinci basamakta barajı aşanlar, eşit şartlarda yanşmalıdır. Boylece yeni ve eski mezun farkı ortadan kalkmış olur. Aynca, herhangi bir yuksek oğretim programına kayıt hakkı kazanan veya devam edenlerden puan duşurmek suretiyle konulan caydırıcı unsur ve engeüer de kaldırümahdır. 1718 yasındaki gençlerin meslek seçiminde yanlış kararlar verebüecekleri veya okula başladıktan sonra hoşlanmayabileceğı gerçeği kabul edilmelidir. lsteyerek girdiği programda umduğunu bulamayan veya sevemeyen bir oğrenci başka bir program için sınava girmek istiyorsa, bu oğrenci puan düşurme yontemiyle engellenmemelidir. Bu adaletsizük ortadan kaldınlmahdır. HALlL ÖZDAL ANKARA Hukuk Sının Aşılamaz Anayasa'nın 92. maddesıne göre "Türtdy&nin taraf olduğu minetierarası andlaşmalann veya milletlerarası nezaket kurallannm gerektirdtğı haller dtşında veya milletlerarası nezaket kurallannın gerektirdığı haller dışında, Türk Sılahlı Kuvyetieri'nin yabancı ülkelere gönderHmestne. ızın verme" yetkisi TBMM'nındır. Bu yetkı devredılemez. . 1961 Anayasası'nda düzenlenen genışlikte, 1982 Anayasası'nda da yer alan bu hüküm, Yasama Organı'nın görevterinden bınnı belırtemektedir. Hükmün ıstısnası ıkıncı fıkradadır Belirti ıvedi durumlarda "derhal karar verilmesmin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Sılahlı Kuvvetleri'nın kullanılmasına karar verebılır!' Cumhurbaşkanının bu yetkısı de devredılemez. Yurtdışına sılahlı kuvvst göndermek son derece krrtık bır oiaydır. Uluslararası hukuk açısından ıkı devletın egemenlık haklannın karşı karşıya gelmesı sonucunu doğuracak bu tür olaylarda, yetkının ancak ve yalnızca Yasama Orgam'na verılmesinin özel anlamı vardır 8u nedenle de, bu tur yetkılerın basfcaca htçbir organa devrı düşünülemez. 14 Ağustos 1986 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 259 sayılı Kanun Hükmünde Karamame ıle Sıkıyönetım ve Olağanüstü Hal Yasalan'nda değışıklık yapılarak olağanustu hallerde ve sıkıyönetım sırasında " .eylemcilen ele geçırmek veya tesirsiz hale getırmek maksadıyla milletlerarası hukukun meşrv sayoV ğı sıcak takıp (hot pursuit) kuralından yaraıianarak, her defasında Geneikurmay Başkanlığı kanalı ıle hükumetın müsaadesı tahtnda ihtiyaca göre kara, hava veya deniz kuvvetien unsurlan He mahdut hedefli sınır ötesı harekât planlaytp ıcra etmek" yetkisinin kullanılması düzenlenmektedir. Bu kuralla düzenlenen, sınır dışına sılahlı kuvvetlerin bır bölümünü veya tamamını göndermektır Kullanılan sözcükler ve aranan kosullar ne olursa olsun hüküm bellklır. Anayasanın 92. maddesine göre TBMM'nın olan bır yetki Kanun Hükmünde Karamame ıle Yasama Organı'ndan alınmakta ve Yürütme Organı'na verılmektedır. Harekâtın önemı ve değerı, bu hukuk gerçeğını değıstırmez. Yaklaşımımız sıyasal değıl, anayasaldır Hükumetın bu Kanun Hükmünde Karamameyı anayasanın 121 ve 122'ncı maddelerine dayanarak çıkardığı metinlerde belırtılmektedır Anılan maddelere göre hükumetın böyle bır yetkısı yoktur TBMM'nın yetkısı "kanun"\a devredılemez kı, Kanun Hükmünde Karamame ıle devredılebilsın Anayasanın 121'ıncı maddesınde "olağanüstü halın gereklı kıtdığı konularda", anayasanın 122'ncı maddesinde ıse "sıkıyönetimin gerekli kıtdığt konularda" Kanun Hükmünde Kararname çıkarrna yetkısinı Cumhurbaşkanının başkanlığında ioplanacak Bakanlar Kurulu'na tanımaktadır. Anayasanın 121 ve 122'ncı maddelennde olağanüstü hallerde ve sıkıyönetım sürecınde kanun hükmünde karamame çıkarma yetkısının ıçerığı ve yöntemı belırienmıştır. Bu hukümler şöytedir: a) Olağanüstü hallerde olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, b) Sıkıyönetım süresince sıkryönetımin gerekli kıldığı konularda Bakanlar Kurulu,Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanarak KHK çıkarabılecektır. Bu hallerın neler olduğu yıne anayasanın aynı hükümlerinde belirtilmektedir. Bunlar 121'incı maddenın ıkıncı fıkrası ıle 122'nci maddenin beşincı hkrasında göstenlen durumlar ve konulardır Bu hükümler "işlemlenn nasıl yürutüleceği, kjare /7e o/an ılışkılen, Ğzgürlükienn nasıl stnırianacağı (anayasa kısıtlama diyor) veya durdurulacağı ve savaş veya savaşı gerektırecek hallerde yurttaşlar ıçm geürilecek yükümlülükfer"dır. Öyieyse anayasanın belırtilen maddelenne göre Bakanlar Kurulu ancak bu konular içın KHK çıkarma yetkısinı kullanabilir. Çünkü ancak bu konular, "kanunla düzenlenebılır. Bu sayılan durumlar, konular arasında "sılahlı kuvvet kullanma yetkisi" yoktur. Yukarıda da belırttığımız gıbı, sılahlı kuvvet gönderme konusunda kanun çıkanlamaz kı, bu yetkınin Bakanlar Kurulu'na devrı duşünütebilsin. Anayasanın 87 ve 91'ına maddeteri hangı hallerde "yasa yapma yetkisi"ri\r\ KHK çıkarma yetkısı olarak Yürütme Orgam'na devfedilebıleceğinı göstermışiır. Yetkinın devrı olanağı tanınan durumlar dışında, yasama organının yetkı ve görevının devrı düşünülemez. Devtetin, yasaları ve yasal düzeni bozanlarla savaşımı, en önemli görevterinden bırıdır. Bu görevın yerıne getırılmesi için devletın bütün olanaklarını kullanması yerındedır. Ancak "Hukuk Devleti" bütün yetkileri ve görevlen hukukla belırlenmış ve sınırlanmış devtettir. Amacın önemı ve yücelığı hukuk sınırtnı aşmayı haklı göstermez. Söz konusu KHK ıncelendığınde görülmektedır ki, Bakanlar Kurulu 25 Temmuz 1986 tarihınde toplanarak karar almıştır. Ama kararnamenın ılanı ıçm harekâtın yapılmasına kadar beklenilmış ve 14 Ağustos 1986 gunu Resmi Gazete'ye ek sayı basılarak, yayımı yoluna gıdilmıştır Anayasanın korunmasında ılk görev, anayasa organlanna düşer. Bakanlar Kurulu'nun ışlemı ve eylemı bu bakımdan eleştırilmeltdir. OSS sınavında adaletsizlik Gelecek yıi universite sınavlannda uygulanacak yenilikleri genellikle olumlu buluyoruz. Ortaöğretim başart puanınm, birinci basamak (OSS) stnavına yansıması da olumludur. Çunku, oğrenciyi çahşmaya teprik etmektedir. Fakat, ikinci basamak sınavı (ÖYS) tam bir eşitlik içinde yapılmaudır. Yani, birinci T.C. MİLLİ EĞİTİM GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI ÖZEL BİLGİSAYAR EĞİTİM MERKEZİ 29 F.vlul 1986 tarihinde başlayacak olan 198687 oğretim >ılında; bilgisa>ar programcısı >e analist programcı H'tistirmek uzere, sınavla oğrenci alınacaktır. Son kayıt tarihi 20 Eylul 1986 olup, seçme sınavı 21 E>lul 1986 tarihinde yapılacaktır. İngilizce'ye hoş geldiniz. • 8 a> sureli programcı kurslannda BASIC, COBOL >e RPGIIdilleri ıngulamalı olarak verilir. • \>nca 1 a> sureli; muhasebe, stok, bordro gibi ticari ve muhendislik u>gulamalarını içeren staj gerçekleştirilir. • Programcı kurslannda başarılı olan ogrenciler 3 a\lık analist programcı kurslarına girmege hak kazanırlar. • Mezun olanlar M.E.B. lasdıklı diploma alırlar. • • • • • NOT: Pazar gunleri de kavıtlar devam etmektedir. İsîasvon caddcsi No.7 Kat.l Bakırköv/İST. SEÇKİN EĞİTİM KADROSL1 HER OĞRENCİYE BİR B İ L G İ S ^ A R , STAJ VE İŞ OLANAKL^RI, DIZENLİ DERS P R O G R \ M L * R I , MAINFR^ME VE PERSO1NAL BİLGİS\VARL\RI İLE BEBIM TURKİYEDF ILK VE TEK OLVRAK GERÇEK BİLGİSAVAR EGİTIMİ VERMEKTEDIR. 571 11 51 ENGUSH CENTRE İngilizce öğrenmek için seçkin bir ortam" I Her >asa ve dıl duze> ne gore Genel I Ingilizce programları | Her derslıkte video teyp donanımlı I laboratuar 561 01 58 561 24 44 I oğretim kadrosu | Sadece 5 0 derslik procramlara kayr ve ae.arr zorunlulugu Mıl Eg t m Gençl k \e Spo r BaKanlıgı I cnavlı belge I Cambndge Flrst Certıficate e I Cambndge Certıficate of Proficıency s navlarına ka*ı ma o anag Aynca her ay kur geçen bır ogrenaye DİLKO İNCILTERE BURSU Dılko Enol sh Centre Kadıkov Ke e karş s Su ar laares >o u No 3 haa ko> btarbu Te 338 83 10 338 58 4 " Lljslararas gecerlıkte sertfıkalı deneyimli Dılko Eng sh Cenrre Bakırko> HatDo>jLac NL 16 Te 570 12 70 5^2 21 ~ k n Bostanc Jskudar a arj 012 yaşında ÇOCUĞUNUZ VARSA, ŞİMDİ DAHA DA MUTLUSUNUZ O'nun eğıtımı ıçın biz varız Çocuğunuzu kadrosunda uzmanlar bulunan, bahçelı, kalonferlı, sıcacık, sevımlı mekânları olan, 12 yıllık deneyımlı, genç bır kuruluşa göndermek ıstersenız bızi arayabılırsınız ÇOCUĞUNUZA SAĞLIKLI BAKIM DENGELİ BESLENME BİLİMSEL EĞİTİM MÜZİK, BALE, FOLKLOR JİMNASTİK KURSLARI BİLGİSAYAR DESTEĞİ ANKARA 2123 9721 09 01 26 74 78 IZMIR 13 92 77 BURSA 66908 • ANTALYA 15477 AVŞA ADASEVDA SATILIK YAZUK Deniz kenannda, önü kapanmaz, daimi sıcak sulu, telefonlu, 3 oda bir salon, mobilyalı veya mobilyasız. Tel: 1 AVŞA Englısh Fast bır ALMAŞ HOLDING kurulusuduı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle