17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sendikayla anlaşamcuk işyerini kapatU lşSendika Servisi Toplusözleşme görüşmelerinde anlaşmaya varılamayınca, işveren işyerini kapattı. Istanbul SUahtar'da deri tabanı üreten Site Suni işyerinde Deriîş Sendikası ile yapüan toplusözleşme görüşmeleri olumsuz gelişti. Sendıkadan verilen bilgiye göre, işveren % 3 0 zammı kabul etmezlerse işyerini kapatacağını bildirdi. Görüşmelerde henüz uyuşmazlık aşamasına gelinmeden işveren işyeri kapısına yazı yazarak, ekonomik nedenlerle işyerini kapatöğmı bildirdi. Dün işbaşı yapamayan işçilere isterlerse tazminatlannın ödeneceği açıklandı. Derilş, 34 işçinin çalıştığı işyerindeki işveren uygulamasının yasadışı lokavt olduğunu belirterek yasal girişimini sürdüreceğini açıkladı. Derilş Sendikası'nın Izmir'de 16 işyerinde 1000 işçi adına sürdürdüğü toplusözleşme görüşmelerinde ise uyuşmazlığa gidildi. Deri İşveren Sendikası ile yürütükn toplusözleşme görüşmelerinde ücretler başta olmak üzere çeşitli idari konularda anlaşmaya vanlamadı. Vita ve Temsa fabrikaları için bugün başlamak üzere alınmış olan grev ve lokavt kararlan, tarafların anlaşmaya varmalan Uzerine kaldınldı. Ünilever işvereni ile Haklş'e bağlı ÖzgıdaIş Sendikası arasında anlaşmaya vardan sözleşmeye göre işçi ücretlerinde 1. yıl"% 40 artı 15 bin lira ücret artışı ile birer koli O m o verilmesi kabul edildi. VitaSanaRama ile Temsa temizlik malzemeleri üreten fabrikalann 1500 civanndaki işçisinin 2. yıl ücret artışları ise °7b 20 civarında belirlendi. Sahıbi: CMBharijct Malbaacıhk ve Gazetecilik Turk Anonim Şırkcıı adına Nadir N«di, 0 Genel Yayın Mudürii: Hana C t n ı l , Müessese Mudürü Eminc Ufaklifl, Yazı Işleri Müdüni: Ofcay Göncasin, • Habcr Merkezı Mudurü YaifiB Bıyer, Sayfa DUzeni YOnetmenı: An Acar, • Temsılcıler: ANKARA: Yalfiı D o g u . İZMİR: Hikmel Çeuıriuja, ADANA: Mehaet Mcrcan. lstanbul Haberleri: Reha Öı, Dı$ Haberler: Ergaa Bala, Ekonomi: O I M I » Ulagay, KOHür: CcUİ Üıter, Magazin: Yaiç» Pek*ea, Spor Danışmanı: Abdilkadir Yücdnaa, Düzelune: Rrflk DntMf, Ara$ürma: Şakâa Alpay, USendik»: Şifaaa Kelead. HaberAra$tırnm: Ufuk Gikkadr, # Koordınatör: Akart Konbaa, • Mali Işler Eral Eıkat, Reklâm ve Halkla llijkiler: Giidcna Ko«ar, tdare: Hiacria Gmnr, Ukaat: Omâa ÇdUt. Bilgilşlem: Nai laal. Basan ve Yayarv Cumkuriyel Matbaacüık ve Gaznecilik T.A.Ş. Tttrk Ocajı Cad. 39/ 41 CagaJoglu 343J4 tsı., PK: 246lstanbul, Tel: 512 05 05(20 haOTelec 22246 • Burolar: Aıkara: Ziya Gökalp Bulvan tnlulap Sokak No: 19/4 Tel: 33 11 4147, J Telex: 42344 0 tzrair H. Ziya Bulvarı 1352. Sok. 2/3, Tel: 25 47 0913 12 30Telex. 52359 • A d u a : Çakmak Cad. No. 134 Kaı 3, Tel: 1455019731 Telex: 62155. TAKVİM 30 EYLÜL 1986 İmsak: 4.27 Güneş: 5.52 öğle: 11.59 Ikindi; 15.17 Akşam: 17.56 Yatsı: 19.16 TV programları ABD tekelinden kurtulacak ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) TRT Televizyon Daire Başkanı Mehmet Tunın Akköprülü, ikinci kanaldaki televizyon yayınının suresinin arttınlmayacağını söyledi. Akköpriilü, TRT yayınlarının Amerikan şirketlerinin tekelinden kurtarılacağını, bunun için tüm dünya televizyonlan programlannın incelenmeye başlandığını belirtti. TRT Dış Kaynaklar ve Yayın Planlama Müdürü Fanık Bayhan da, televizyon yayının çok kanallı olması nedeniyle kaliteli film ve dizilerin değişik zamanlarda her iki kanaldan izleyemeyenler için bir kaç kez gösterilebilecegini söyledi. Bayhan, dünya televizyonlannda uygulamanm böyle olduğunu, fümlerin bir kaç kez gösterildiğini vurguladı. Televizyon Dairesi Başkanı Akköprülü, televizyon yayını ile ilgib Cumhuriyet'in sorulannı yamtlarken, yeni yayın döneminde genel yayın planı içinde drama yayınlannın oranının arttınldığım söyledi. Televizyon yayınlan içinde yerli dramaların oranının da giderek arttığma dikkat çeken Akköprülü, "Genç yazarlanmızın hazır eserierini dizi yaptırmak istemiyonım. Bu yazarlanmıza televizyon için yeni senaryo yazdıracağız" diye konuştu. Akköprülü, genç kuşak yazarlarından Orhan Pamuk, Selim tleri, Mehmet Eroglu, Sabahat Emir ile TRTnin kendi gereksinimine göre seçeceği konularda televizyon için senaryo yazmaları konusunu görüşeceğini söyledi. Yerli dramalann sayısının ve kalitesinin arttınlması için senaryo yazan sorununu kısa sürede mutlaka çozümlenmek istendiğini ifade eden Akköprülü, "Genç vazarianmıza kapunız her zaman açık. Yılda iki senaryo yazsalar bize yeter" biçiminde konuştu. TV Daire Başkanı Akköprülü, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı: Mevhibe tnönü, ağır hasta ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Eski Cumhurbaşkanlanndan tsmet tnönü'nün eşi Mevhibe Inönü, rahatsızjığı nedeniyle önceki gece Gülhane Askeri Tip Akademisi'nde tedavi altına alındı. Edinilen bilgiye göre, geçtiğimiz giinler içerisinde düsme sonucu Mevhibe tnönü'nün vucudunda bazı kemiklerde çatlama görüldü. Mevhibe tnönü'nün rahatsızlığı önceki gece ağıriaşmca aitesi tarufından kendisini hastaneye kaldırdu T V Daire Başkanı TRT yayınında Amerikan tekelinin kınlmaya •çalışıldığını, televizyonda Amerikan dizilerinin yanı sıra Brezilya, Avustralya, Almanya, Jtalya, Ingiltere, Fransa, Yeni Zelanda, Japonya, Mısır, Macaristan, Sovyet yapımı programların da yer alacağını belİrttL TV Daire Bajkanı Akköprülü £ / w a j , a / I 29 yasındaki Alberı Pemitsch 362kilo 400 gramla dünyamn en şişman adamı unvanını elinde bulunduruyor. Merdiven çıkamayan, her beş adımda bir durup dinlenen Albert Pernitsch, uçağa ancak yük kaldırıcısının yardımıyla binebiliyor, uçakta ise yan yana üç koltuğa oturabiliyor. Ilk zamanlar şişmanhğından fikâyttçi olan dünya rekortmeni, şimdi gö'sterilere çıkıp para kazandığı için zayıfiamayı düşunmüyor. Aile içî sonınlar hastalığa yol açıyor Ailesiyle sürekli çatışma içinde olan, sıkıntılarını devamlı içine atan, kendini için için kemirenlerin, sonuçta mide ve bağırsak hastalıklarına yakalanabilecekleri belirtüiyor. Dişini sıkıp oturanlarda ise ağız, dişler ve çene ile ilgili rahatsızlıklara rastlamyor. Dış Habcrier Servisi Her ailenin kendine özgü bir "havı'*sı vaıdır. Kutlamalar, kavgalar, sevinçler, gerginlikler her evde farklı yaşacır. Doktor ve psikologlar işte bu havanın insanlan hasta edebilecegini söylüyor. Ailesiyle sürekli çatışma içinde olan, sıkınnlannı devamlı Içioe «taıT kendini "için için kemiren"lerin sonuçta mide ve bağırsak hastalıklanna yakalanabileceklerini beürtiyor. "Dişini sıkıp" sonınlara katlanmaya çalışanlarda ise ağız, dişler ve çene ile ilgili rahatsızlıklara rasüandığı soyleniyor. Ancak uzmanlar aileyi tek başına sorun ve çatışma üreten "büyuk bir Mrey" gibi görmenin yanlış olduğu, dış aünyanın etkilerini de göz önünde bulundurmak gerektiğı görüşünde. Fertlerin evin dışında gelişen olaylardan etkilendiklerini ve bu etkiyi aileye taşıdıklannı ifade ederek, önemli olanın ailenin bu etkilerin ne kadanyla baş edebildigi olduğunu söyluyorlar. Federal Almanya'nın Giessen Üniversitesi'nde kısa bir süre önce yapılan 3. Aile Terapisi Kongresi'ne katüan doktor, psikolog ve pedagoglar aile içi sonınlar, bunun yarattığı rahatsızlıklar ve tedavi yollan üzerinde durarak, bu alanda kaydedilen gelişmeler konusunda bilgd alışverişinde bulunmuşlardı. Kongrede savunulan en önemli görüş aile içindeki durumun bazı kronik hastalıklara neden olabileceği, ancak çoğu insanın suçluluk duygusuna kapıldığı için bu olguyu kabul etmek istemediği idi. Uzmanlara göre aile içi ilişkiler hastalıkların seyrini olumlu, ya da olumsuz yönde etkileyebiliyordu. Bazı ailelerde bütün hastalıklann üst üste gelmesi de (babanın kanser, annenin şizofren, çocuğun astım olması gibi) kötü bir rastlantı değil, aile içi durumun doğurduğu bir sonuçtu. Uzmanlık alanı psikosomatik rahatsızlıklar olan Profesör Mkhael Wirsching ise kronik hastalıklann görüldüğü ailelerin belirgin özelliklerine değinerek, tedavi işini sadece doktor ve psikologlara bırakmanın yanlış olduğunu, ailenin de aktif rol aunası gerektiğini belirtti. \Virsching "kronik hastalıklı aile" tipini şöyle çiziyor: Bu tür ailelerde fertler arasında gtiçlü bağlar vardır. Fertlerden bin genellıkle aşın evhamlıdır ve diğerlerinin uzerine titrer. Yabancılann her türlü müdahalesi derhal geri çevrilir. İçine kapanıklık, birbirine bağlı olma kısa vadede olumlu sonuç vermesine karşılık, bu davranış biçimi uzun vadede ailenin temd sorunu haline gelir. Böyle bir ailenin gelişme yeteneği oldukça sınırlıdır. Statükoya sıkı sıkı bağlanılmıştır. Kararlar daima ileri bir tarihe ertelenir, çatışmalardan ısrarla kaçınılır. Çelişkiler ve duygular bastırüır. Aile içinde hissedilebilir bir gerginlik olmasma karşın uyumlu aile tablosu sergilenmeye devam edilir. Ama uyum merakı sonuçta küçük görüş farklılıklannı bile önemli bir sonın ve tehdit haline dönüştürebilir. Değişimin zorunlu bir hale geldiği durumlarda baskı mekanizmaları daha da güçlenir. Bu kısır bir döngüdür, çünkü fertler giderek daha da hassaslaşır. Sonuçta hastalığın ilk nedenini, sonuçlanndan ayırabilmek imkânsız hale gelir. Bu aile tipi kronik hastalıklann beşiğidır. için çalışmalannı sürdürdüğüne dikkat çeken Akköprülü, çalışmaları şöyle anlattı: "Repertuvar Knrulu'ndan önce dizi yapılmak üzere gelen önerilerie direkt ben ilgileniyorum. Ama artık üretim çok arttı. Bu şekikte isabetli kararlar verihnesi zoriaştığından ve ber şe>e yetişmek mümkün olmadığmdan Repertuvar Kunılu'nu oloşturduk. Çünkü artık T R T n i n amatör dnvEutardan kurtanlması gereidyorau. O aşamaya gddik. Repertuvar Kurnlu'muz gittikce artan üretim için isabetli kararlar verebflmek ve yerli dramalarda çeşitliligi sağlamak için çalışıyor. Kunılumuz ya edebi eserler arasında bir seçim vapıyor ya da gelen teklifleri inceliyor. TRT'nin genel yayın politikasının sınırlan içinde tüm eserler bizim için makbul." Yerli dramalann üretimindeki artışa karşın, "Benim yerli, yabana program kompleksim yok" diyen Akköprülü, "Biz programları seçerken insanlann rahat vakit gecirmesini sağlamak, zihni gelişimlerine yardımcı olmak ve dünyada olup bitenleri mikro planda da olsa öğrenmelerini sağlamak istiyoruz. Zaten sevdi• ğimiz eserler yan yana getirildiğinde bn anlayış ortaya çıkıyor" diye konuştu. TRT'de gösterilen yabancı filmlerin sağlanmasında bazı zorluklarla karşılaştıklannı anlatan Akköprülü, "Biz olaya yalnızca sinema açısından bakamıyoruz" dedi. Akköprülü, "Tek kıstas mükemmel film seçmek oJsa işimiz rahat ojurdu" diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: "Televizyon için geneüikle film festivallerine giderek film alıyoruz. Bu festivallere eski yeni her türlü filmler getiriliyor. Ancak her eseri alma hakkına sahip değiliz. Sinemada gösterimi süren yeni filmleri parasını verip satın alamıyoruz. Bütün dünya televizyonlan sinemalarda artık gösterilmeyen film listelerini zoriuyor. Biz de seçimimizi bu listelerden vapıyoruz" Son yıllarda yapılan filmlerin konulannın genellikle homoseksüel ilişkiler olduğunu, bu tür filmleri TRT'nin yayın ilkelerine ters düştüğü için aJamadıklarını da kaydeden Akköprülü, "Sinema Tarihi kuşağı için film bulmakta da zorluk çekiyoruz. Çünkü sinema tarihine geçmiş bazı filmler hâlâ sinemalarda seyirci buluyor. Örnegin 'Rüzgâr Gibi Geçti' filmini hâlâ alamadık. Bu nedenle bu kuşakta tarihe mal olmuş filmlerin dışına çıkıp sinema tarihi açısından çok önemli yönetmenlerin filmlerini de göstermek zorunda kahyoruz. Ama bu kuşağm amacı seyircinin sinema kültürüne katkıda bulunmak. Bu nedenle elimizden gddiği kadar sinema tarihine uygun düşen filmleri satın almaya çalışıyoruz" biçiminde konuştu. Bütün dünya televizyonlannda olduğu gibi TRT televizyonundaki dış kaynaklı film ve dizilerin en zengin kaynağmın Amerikan şirketleri olduğunu vurgulayan Akköprülü, TRT yayınında Amerikan şirketlerinin egemenliğinin kınlmaya çalışıldığını söyledi. Akköprülü bir soru uzerine yeni yayın döneminde birinci ve ikinci kanaldaki televizyon yayınlannda Amerikan yapımı film ve dizilerden başka Brezilya, Avustralya, Almanya, Italya, tngiltere, Fransa, Yeni Zelanda, Japonya, Mısır, Macaristan, Ispanya, Sovyetler Birliği yapımı televizyon programlannın da ekrana geleceğini belirtti. Akköprülü dünya televizyonlarına en zengin kaynak olan Amerikan şirketlerinin dışına çıkıp programlarda çeşitlilik yaratılabilmek için tüm dünya ülkelerinin yapımlanmn incelenmeye başlandığına dikkat çekti. Akköprülü'nün belirttiğine göre TRT'nin iki kanallı televizyon yayınına gectiği bu dönemde izleyicilerine getireceği yeniliklerden biri de TRT'nin Avrupa standartlannda hazırlayacağı show programlan olacak. Sınavla ölü yıkayıcı alınacak DİYARBAKJR, fa.a.) Diyarbakır ve Elazığ Sağlık Müdürlükleri'nde görevlendirilmek üzere sınavla 118 personel alınacak. Diyarbakır Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı büimlerde görevlendirilmek üzere alınacak personel arasında gassal (ölü yıkayıcı) da bulunuyor. Diyarbakır ve Elazığ Sağlık Müdürlukleri'nde görevlendirilmek üzere alınacak personel için açılan sınava isteyenlerin 3 ekim cuma gününe kadar müdürlüklere yazılı başvuruda bulunmalan gerektiği bildihldi. Ev Dekorasyon Fuarı tstanbul Haber Servisi Ev Dekorasyonu ve Donanımı Fuarı yarın saat ll'de Interhol Sergi Merkezi'nde açılıyor. Dekorasyon, aydmlatma, mutfak ihtiyaçları, beyazeşya, ısıtma, aydmlatma, enerji, sağlık, temizlik araç ve gereçleri, ses ve görüntü, ev zevki ve benzeri konularla ilgili bölümlerin sergileneceği fuarda ilk kez yurtdışmdan birçok ulkenin mamullerinin sergileneceği bildirildi. Âna çocuk sağlığı TBMM'de ANKARA, (a.a.) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından 25 martta başlatılan "Ana ve Çocuk Sağhğı" kampanyalan konusunda TBMMde milletvekillerine bilgi verileceği öğrenildi. UNICEFyetkililerinden alınan bilgiye göre, TBMM'nin 15 ekimde bu konuda yapacağı özel toplantıya katılmak üzere UNICEF Başkanı James Grant da Türkiye'ye gelecek. Toplantıda, Başbakan Turgut özal, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmet Aydm, Sağlık ve Sosyal tşler Komisyonu Başkanı Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar ve UNICEF Başkanı James Grant konuşacaklar. Ingütere'de !• I I Televizyon senaryo yazan sorununun kesin çözümü için TRT'ye özel olarak senarist yetiştirilmesine çalışıldığını vurgulayan Akköprülü şunlan söyledi: "Anadolu Üniversitesi Rektörii Sayın Yılmaz Büyükerşen Ue bu konuyu konuştuk. Sayın Büjükerşen sinematdevizjon bolumünde yeteneği olan arkadaşlann bir seçime tabi tutulup bıınlann senaryo >uzma konusunda master yapmalannı sağlayacak. Daha sonra senaryo yazma konusunda master yapan arkadaşlan TRT'ye senarist kadrosuyla alacağız." TRT'nin yüz dolayında senariste gereksinimi olduğunu belirten Akköprülü, Türkiye'deki tüm basın yayın yüksek okullannda senaryo masteri yapılmasına gerek olmadığını, Anadolu Üniversitesi'nden gelecek elemanlarının kurumun gereksinimini karşılayabileceğini anlattı. Genç kuşak yazarlann yazacakları senaryolar dışında TRT Edebi Repertuvar Kurulu'nun yeni yayın döneminde dizi film yapılacak konuları belirlemek aıplomatlar uyarddı LONDRA, (aju) Abu Nidal terör gnıbu üyesi bir tedhişçinin Londra'da 25 yıl hapse mahkum olmasına bir misilleme olarak, Abu Nidal'm Avrupa'daki Batılı diplomatlan kaçırabileceği ihtimali uzerine, tngiliz güvenlik kuruluşlan NATO ülkderini uyardı. Anadolu Ajansı muhabirinin edindiği bilgi>'e göre, tngiliz güvenlik kuruluşlan, Abu Nidal grubunun, geçen yıl Heathrow Havaalanı'nda el bombalı bir saldın düzenlemeyi planlamaktan cuma günü 25 yıl ağır hapse mahkum olan ve Abu Nidal'ın "sag kolu" olarak bilinen Dr. Rasim Awad'm "intikamını" almasından kaygı duyuyor. tngiliz güvenlik yetkilileri, Abu Nidal teröristlerinin Dr. Awad'ın salıverilmesıni sağlamak amaayla Avrupa'da Batılı bir diplomatı kaçırarak, pazarlık konusu yapmasıru göz önüne alarak Batılı ülkderi uyardı. tngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın bir sözcüsü de, tngiliz güvenlik kuruluşlannın Batılı ülkeleri muhtemel bir kaçırma olayına karşı uyardığmı doğruladı. AJDS için ucuz tedavi umudu NEW YORK, (ANKA) Son yıllarda birçok ülkede kâbus haline gelen AIDS hastalığma karşı olumlu sonuç verebilecek "basit ve ucuz" bir tedaviyöntemi bulundu. ABD'de önde gelen bilim kuruluşlanndan Benjamin Franklin Society tarafından yapılan bir açıklamada, ülkedeki tüm eczanelerde düşük bir ücret karşılığında satılan "Lysine" adlı bir amino asitten oluşan bir ilacın, AIDS hastalannın tedavisinde olumlu sonuç verebileceği bildirildi Benjamin Franklin Society Tıp Müdürü Doktor Cory Serveaas, ikisi doktor olan iki AIDS hastasının, "Lysine"yi kullanmaya başladıktan sonra sağlık durumlannda dikkat çekici bir iyileşmenin gözlendiğini açıkladı. Semih Fırıncıoğlu, New York'ta sanatların kavşak noktasında: Sanat daUarı arasındaki ayrun ortadan kalkıyor SEDAT ERGİN NEW YORK Burası, Manhaıtan adasının en eski mahallelerinden 22 Sokak. New York'un öncu gösten topluluklarından "Time and Space Limited", bu sokakta, 139 numaradaki köhne bir binada bulunuyor. Ti\atro, muzik., edebıyat \e dans burada ıç içe geçiyor \e ortaya gösteri sanatı çıkıyor. Topluluğun dramaturgu \e sanat yönetmeni ise, 1980'den bu yana Ne» York'ta vaşa\an bir Turk sanatçısı. Semih Fınncıoğlu... "Time and Space Limited" tijalrodan çok gosteri topluluğu olma iddiasında. Bunun nedeni nedir? FIRINCIOCLL "Gösteri loplulugu", bugun akla gelen, var olan her turlü sanat disiplininin bir arada ele alınıp canlı olarak gösterilmesidir diyebılirim. Daha teknik bir tanımla ise, butun sanat disiplinlerinin temel oğelerinin ele ahndığı ya da butün disiplinlerin birleşme noktasında yer alan bir gösterisanat turü diyebilıriz. Bizım tanıtma broşürune yazdığımız tam tamına şöyle: Tiyatro, şiir, muzik, dans ve plastik sanatları alışılagelmişin dışında bir biçimde birleştiren bir gösteri topluluğudur. Bu geçişin gelişimi nasıl oldu? FIRINCIOGLU 1920'lerden beri her sanat dalında kendine donme, konu olarak kendini ele alma diyebileceğimiz bir gelişme söz konusu oldu Yani sanatın konusu doğrudan kendisi oldu. Aşağı yukan her sanat dalı kendi kendini analize yoneldi, yapısını incelemeye başladı. Turkçede bir sözcuk vardır: " a s h n d a " sozcüğu .. 4050 >ıldır yapılan işlerin altında bu kaygı yatıyor. Tiyatro nedir? Ne olmazsa tiyatro olmaz? lş buraya kadar indirgenince çok somut, basit ve biçimsel birtakım oğelerle karşılaşılıyor ve dallar arasında şimdiye kadar var olduğu sayılmış ayrım ortadan kalkıyor. Birçok sanalı çaltsı altında topla>an bu gruptaki konumunu/ nedir? FIRINCIOĞLU Birincısi, bu topluluğun muzik yöneticisi \e bestecısiyim. Yani gosterilerin muziğini yazı>orum, orkestrasyonu yapı>orum Genellikle orkestra ile birlikte ben de icraya katılıyorum Daha genelde, bir gosterinin gerek enstrumantal, gerek insan sesi olsun, sesle ilgili her turlu duzenlemesi bana aıt. Ikincisi, buradakı ovuncuların eğitiminden sorumlu^m. Şöyle: Genellikle dansçılar çalışı>or bızle. Dansçıya gövdesinin yani sıra sesinı kullanmasını da Oğreımek lazım Mesela ben gruba katılan dansçılan 23 ay ses eğitiminden geçiriyorum. Sonra muzisyenlerin durumu var. Müzikçi liydi. Sonra arkası kesildi. Bu, kuşak değişmesiyle çok yakından ilgili. 1960 kuşağı ortadan kalkınca, o iş de bitti, o zamanların açıkha\a gosterileri sona erdi. Ondan sonrakı on yıl içinde Amerikan gösteri sanatı hiçbir yere gıtmiyor gibi bir ha\ada\dı Son 34 yılda bir hareketlenme başladı. A\rupa'ya da yeni sıçradı. A\rupa'da "dans ti>alrosu" adı \erılı\or. Gösteri sanatı şu an Amerika'da çok ilginç bir durumda. tki noktadan bakılabılır: Birincısi, sıradan Broaduay ekolu, yani piyasa tıvatrosu de\am ediyor. "Off Broad»a>" denen bir ikinci kesım \ar kı, işin sanatsal yanları ağır basan, daha ciddi oyunları sahneleme hesabındadır. Ama "Off Broad»a>"in temel kaygısı, Broadvvay'e transfer sini kullanmıyor diyorsunuz. Ya da tiyatro diye ortaya çıkan adamın, gövdesini başka biçimlerde kullanması da son derece doğallaşıyor. Şu anda iki tür gosterı sanatı var diyebilirim. Şöyle diyeyim: Gösteri sanatının böylesıne gelişmesinin en önemli nedenlerinden bıri, "Yuppie" piyasasına hızla satılmaya başlanması. "Yuppie"yi şöyle tarif edebiliriz: Genç, kemli ışadamı... Tum dunyada böyle bir kuşak beliriverdi. Bu kuşak gösteri sanatının sermayedar kesimi oldu. Gösteri sanatı, bu kuşak için günumüzün elitist sanatı diye pazarlanmaya başlandı. Buna karşı bir başka gösteri ekolü daha ortaya çıktı: "Yuppie"lere satılmayı reddeden topluluklar. Bizimkini ben o kategoride göruyorum. Bunlar çok kazanmasalar da, yerleşik kültür karşıtı olma nitelığıni benimsiyorlar ve yaşıyorlar. Kaliteü Uaç için seminer Haber Merkezi Türkiye Ilaç Endüstrisi'nin "İyi İmalat Uygulamalan Semineri" dün îstanbul'da başladı. Seminerin açılışını bir konuşmayla yapan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Müsteşan Adil Olcay, "AET'ye girileceği düşünölerek Türk Uaç endüstrisinin, serbest ilaç mübadelesinde zarar etmemesi için yogun denetim altında bulundurulması, teknolojisini geliştirmesi, standart kalitede ilaç üretmesi kendi lehine olacaktır" dedi. .Daha sonra söz alan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanbgı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Rifat Öktem ise yabana ülkelerin artık Türkiye*den ilaç ithal etmeye başladığına değinerek, "Türkiye'de artık bir ilaç ibracaU şirketi kurmanın zamanı eelmiştir" biçiminde konuştu. Oktem, ayn c a sektörde çalışan firmaların Batı standartlan için gerekli tüm aletleri getirmelerine rağmen ancak yüzde 28'inde kalite kontrolü uygulaması yaptıklannı, kalite kontrolü yapmayan firmalann belirlenmesi durumunda derhal kapatılmalan yoluna gidileceğini söyledi. TürkAIman Semineri STUTTGART, (OM.) tzmir 9 Eylül Üniversitesi ve Stuttgart Üniversitesi arasında, her iki yılda bir düzenlenen çevre koruma seminerierinin 6'ncısı, dün F. Almanya'nın Stuttgart kentinde başladı. Stuttgart Üniversitesi'ne bağlı Su ve Çöp Endüstrisi Araştırma ve Geliştirme Derneği tarafmdan düzenlenen "Çevre Koruması ve Belediyeler" adlı seminere, başta tstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Ankara Belediye Başkanı Mehmet Alttnsoy, tzmir Belediye Başkanı Burhan Özjatura olmak üzere, Denizli, Antalya, Bursa, Eskişehir ve Mersin Belediye Başkanları katılıyorlar. E n basite indirgemek Somut olarak ne japtığınızı anlatır mısınız? FIRINCIOGLU Yapmak istediğimiz şu: Her şeyı en basitine, en temeline indirgemeye çalışıyoruz. Basite indirgemek, bizim kafamızda olabilecek en geniş bakış açısını geliştirmekle aynı anlama geliyor. Butunuyle karşıthklar uzerine kurulu bir anlayış sistemiyle çalışılıyor. Davranış nedir, diye soruyorsunuz. Bunları silip, temele indirgediğinız zaman, hareketlilik ya da hareketsizlik gibi bir yere geliyorsunuz. Her turlü görsel olgu, bu temel karşıtlık uzerine kuruludur gibi bir sonuca varıyorsunuz. Müzik nedir, diye sorduğunuzda, ses çıkarmak, çıkarmamak temeli uzerine kuruludur diyorsunuz. Işi buraya getirdiğinizde, sözleri kullandığınız zaman, sözlerin anlamı kadar sözün ses özelliği de anlam kazanıyor Müziğe bu biçimde yaklaştığınız zaman, doğada var olan her turlu ses, aynı düzeyde ele alınmaya başlıyor. Semih Fırıncıoğlu Semih Fırıncıoğlu, New York'taki "Time and Space Limited" topluluğunun dramaturgu ve sanat yönetmeni. Otobüs garı anonsu Fırıncıoğlu, sanat dalları arasında var olduğu varsayılan Acaba, ozellikle tiyatro sanalından beklenen meilelme >e egitme tarihe mi kanşıyor? I ayrımın artık ortadan kalktığını söylüyor. Gösteri sanatı, sajF1RINCIOGLU fonksi\onuörnekle cevap vereyim. Buna bir tiyatro, şiir, müzik, dans ve plastik sanatları Bir zamanlar Ankara Otobüs Garı'nda yolculara gece sürekli anons yaparlardı: "L'yumayın, uyursanız, bavualışılmışın dışında birleştiren bir sanat. lunuzu, paranızı çalarlar" diye. Sanat, bu anons göreFırıncıoğlu, "Her yerde her zaman yapılabilecek vini kendine iş edinmış durumda. Önce sanatın işı bu, ben de oncü sanat yapmaya uğraşanlardan biriyim. Bu çok şey var" diyor ve niçin New York'ta anonsu \apmak o İtadar kolay değil. Uyumayın, malıçahştığım şöyle açıklıyor: Nevv York'ta nız çalınır sözuyle hemen halledilecek bir iş değil. En çalışıyor olmak, ABD'de çalışıyor olmak mamıklı, en gerçekçi uyarı bile yinelendıkçe bir süre sonra Belli bir aşamaya değil. New York kendi başına temposu ce,tatlı bir ninnı halini alabilir.şey olmaz.' demek gelin'Uyuyun kardeşim, hiçbir daha olan, alabildiğine üretken, koşuşturmalı etkili olabilir. Ya da belli bir aşamaya gelince, şarkı söylemek, fıkra anlatmak, muzik çalmak ya da hiçbir şey bir ortam. Burada oldukça insanlık dışı bir yapmamak daha etkili olabilir. Anonsu yapamn uyku\ tempoda çalışıyoruz. nun çekiciliğini, gecenin saat kaçı olduğunu son derece olacak oyunlar bulup sahnelevebilmektir. Transfer olduğu anda para gelecektır çunku. Gösteri lopluluklan, bu ekollere alternalif olarak ortaya çıkıyor o zaman... FIRINCİOGLL Butun bunlara alternatıf olabilecek bir kesim vardı Başına bir "off" daha koyuyorlardı. "Off off Broad»a>" oluyordu Artık piyasadan kalktı Gosterı sanatı da aslında "Off off Broad«aj"in yerinı alıyor zamanla Ve giderek hızla yayılıyor. Yayılmasının nedeni, her sanat dalına rahatlıkla uyabiliyor. Dans sayılabiliyor, bir muzede gösteriye çıkabilıyorsun, resım galerisinde gosterı yapabiliyorsun. Bu hızla dallanıp budaklandı Şu anda son iki uç yıl içinde herkes bu işe dönmüş durumda. Birincisi, pratık nedenlerden dolayı. Ikincisi, yapılanlar disiplinlere ayrılma hadısesini boşa çıkardı Yani, ben yalnızca dansım diye ortaya çıkmak artık anlamsızlaştı. Dansçı neden ağzını, sedikkatle izlemesi gerekir. Tabii kı, anonsu yapamn her zaman kendisinin de uykuya daJma tehlikesi var. Sanatta çok rastlanan bir olay bu. Büyükçekmece Kültür Merkezi tstanbul Haber Servisi Büyükçekmece Belediyesi, 700 milyon liraya belediye binası yaptırıyor. 2 bin metrekarelik alan üzerinde ve E5 karayoluna alt güzergâhı üzerinde inşa edüecek belediye binasmda belediyenin bütün birimleri bir çatı altında toplanacak. 5 kat uzerine en alt katı çarşı olarak düzenlenecek belediye binası, 1987yılında hizmete açılacak. Öteyandan 1985 yılında temeli atılan Büyükçekmece Kültür Merkezi'nin ekim ayı içinde hizmete açılacağı belirtildi. bir kenarda oturup çalmıyor, çalgısışla harekete katılması gerekiyor. Burada çalgısı\la nasıl harekete katılacağı öğreniliyor. Ozetlemek gerekirse, buradaki oyuncuların kuramsal ve uygulamalı eğmminden ben sorumluyum. Sürekli bir gösteriye adam yetiştiriyoruz. Üçuncusu, burada adım dramaturg olarak geçiyor. Oyunlarda ya da gösterıde kullanılan metinlerın edebi denetlemesinden ben sorumluyum. Bir de yaptığımtz işin kuramını çıkartıp yazıya dönmek, tanımını yapmak da bana ait Grubun gcrçekleştirmeve çalıştığı bu ola>ı, Amerikan "gösteri sanatlan" içinde nere\e oturtu>orsunuz? Kendinizi bir ekolc dahil edi>or musunuz? FIRINCIOĞLU Amerıka'dakı genel eğilimi şöyle özetleyebilirim: Amerika, 1960 ve 1970'li yılların başında gösteri sahasında oncu durumdaydı. O zamanki anlayış, o zamanın sıyasal hareketleriyle yakından ilgı Söylediklerinizi gerçekleştirebilmenin tek yolu ABD'de olmak mı? FIRINCIOCLL 1 Her yerde, her zaman yapılabilecek çok şey var. Ben niye Türkiye'de değil de, burada çalışıığımı söyleyeyim. Birincisi, New York'ta çalışıyor olmak, ABD'de çalışıyor olmak değil. New York kendi başına kendi temposu olan, alabildiğine üretken, koşuşturmalı bir ortam. Burada oldukça insanlık dışı bir tempoda çalışıyoruz. Uykuya sabah daha iyi çalışabilmek için yatıyorsun. Daha iyi çalışabilmek için yemek yiyorsun. Ancak sonuçıa Turkiye'nin tam tersi bir sonuç çıkıyor ortaya. Her saniye, yatırım anlamına geliyor ve yatırıyorsun. Her saniye yaptığın iş ileriye bir şey katıyor. Sermaye arıtınmı. gelişmiş kapitalist ulkenin her şeyi...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle