25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER aşmak, gerçek dünyanın insanlannı tanımak için çoğu kez yüzünü bile görmediğimiz yaşıtlannuza tüm duygu ve düşüncelerimizi destan destan mektuplara döküp yollamışızdır, utana sıkıla, çizgileri koyulaştırıhıuş bir kâğıdın üstüne konan düz bir kâğıda ya da ortadan katlanmış çizgili dosya kâğıdına, yahut da "esercedit" diye amlan kareli sanmtrak sayfalara ve en sık olarak da defterlerin ortasından özenle çıkanüğımız yapraklara... Bazen içimizi dolduran duygulan, merak ve kuşkulan, sorulan tek ortalı bir defterin tümüne geceler boyu aktarmısızdır. Kâğıt ve kalem şessiz, sakin, şefkâtli, anlayışlı bir dost olmuş, bir başka dosta, aslında merak ettiğimiz, tanımak istediğinuz, lâkin yaklaşmaktan ürktüğUmüz birine bizi ahp götürmüştür ve kısa ya da uzun bir süre sonra belki gidenden de uzun ve özenli yapraklar dolusu duygu ve düşünceler, satır satır yanıtlamalar bir başka elyazısıyla geri gelrniştir, çoğu kez aralannda kurumuş çiçekler, anlamlı şekiller vb süslemelerle.. O yıllarda ürkek gençliğimizin atılım dolu yüreğini taşırken en sevdiğimiz insan kim diye sorsalar kuşkusuz "postaa" diye yanıtlardık. Günde iki kez yolunu gözlediğimiz şirin, kırmızı yanaklı bir postacımız vardı. Anadoluhisan postanesinden bisikletiyle ve sokak köpekleri peşinden havlayarak gelir, pencerelerde yoJunu beklerken bulurdu bizi; gelen kişisel mektuplar meraklı bir gnıp öğrenci tarafından heyecan la okunur ve adeta anonim bir dostluk zinciri oluşurdu... Cesaretsiz, beceriksiz ama alabildiğine duygulu ve meraklı bir gençlik kesiminin dünyaya açılan gizemli penceresiydi bu mektuplar ve bazı kişilerin gerçek yaşamında da etkili olmayı sürdürdü... * * * Asker mektuplanmn, kırsal kesim mektuplanranyeri isebambaşkadır; onlar basmâkalıp sesleniş ve dileklerden oluşur gibi görünürlerse de beceriksizce, fakat binbir özenle ele aünmışlardır ve yazanın ya da yazdıranın dünyasım, duygu ve isteklerini satırlan arasına döküşüyle değerlendirüdiğinde ne kadar düşUndürücü ve anlamlıdırlar... Son zamanlarda çeşitli edebiyat dallarında ün kazanmış yazarlann, düşünürlerin mektuplanmn kitap olarak yayımlandığını görüyor ve ilgi ile okuyoruz. Baudelaire'in mektuplan, Heine'nin mektuplan, Mikelanj'ın mektuplan, Mektuplanyla HaDkarnas Balıkçısı... Bunlar insan yaşamında olduğu kadar edebiyat türlerinde de mektubun özel yerini ve önemini ne güzel yansıtıyor. Bedri Rahmi'nin kardeş mektuplannı içeren son kitap ise insanı içine ahp ta uzaklara götürüyor; geçmişte bir grup kafası ve yüreği alabildiğine çalışan gencin gelişimine neden olan etkenler, yaşanan iyikötü, lâkin bugünleri belirlevici olaylar, aile bireyleri ve arkadaşlanyla iletişimleri, kişiliklerinin, düşünce yapılannın oluşumu apaçık izlenebiliyor. Mehmet Eyüboğlu'nu bu çabası için yürekten kutlamak gerek; herbiri başlı başına bir anıyazı özelliği taşıyan bu mektuplan okumamış olmak ne denli bir kayıpsa okumak da o denli zevkli, heyecan verici ve düşündürücii... Bir mektubun yazılması için salt o insanın yazma arzusu değil yazılan kişinin de alma, algılama ve yanıtlama özelliği önem taşımaktadır kanımca. En yakınındaki ile kolayca söyleşmek varken ta uzaktakine kâğıt kalem aracılığı ile seslenmede, belli bir insana seslenme, ulaşma, onunla pek çok şeyi paylaşma, tartışma ve fikir üretme arzusu ön plandadır sanınm, yani mektuplaşmada yazan kadar yazılanın kişiliğj de önem taşımaktadır. * • • Haberleşme araçlan istedikleri kadar makineieşsin, insan öğesini kaybetmemek için çaba göstermeliyiz; bu yüzden de mektuplaşma, resmi yazışmalann, yeni yıl dileklerinin, ihbar mektuplanmn ötesinde yürekten yüreğe, kafadan kafaya iletişimi sağlamaya devam etmelidir ve toplumsal yaşamırnıza etkili olmuş geniş yürekli, güzel beyinli insanlanmızın yakınlan, onlann mektuplannı topluma mal etmeyi sürdürmelidirler. Mehmet Eyüboğlu'na bir kez daha gönülden merhaba! 24 EYLÜL 1986 Mektııpçular Üzerine •Son zamanlarda çeşitli edebiyat dallarında ün kazanmış yazarların, düşünürlerin mektuplanmn kitap olarak yayımlandığım görüyor ve ilgi ile okuyoruz. Baudelaire'in mektuplan, Heine'nin mektuplan, Mikelanj'ın mektuplan, Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı... Bunlar, insan yaşamında olduğu kadar edebiyat türlerinde de mektubun özel yerini ve önemini ne güzel yansıtıyor. PENCERE Osmanlı Kitaplığı... Bir yazı, insana bir şeyler öğretmeli; kişinin düşüncesinde ufuk çizgisini zortamalı; hiç olmazsa yeni bir tartışmanın kapısını güm güm yumruklamalı. Sade suya tirit bir yazıyı okumak, en azından vakit öldürmek değil mkjir? Peki, bir yazının okunmaya değer olup olmadığı ilk bakışta nasıl anlaşılacaktır? İmza bu konuda önemli bir ölçut sayılabilir. Sözgelimi ben nerede "VehbiBelgir adını görsem o yazıyı okumak isterim. 11 Eyjül 1986 gunlü Cumhuriyet'in ikinci sayfasında "Kü/türümüz Üzerine Styteşi" başlığının altında Sayın Vfehbi Belgil'in adını görünce, yazryı okumaya basladım ve şu satırlann attım çizdim: "Dr. AdnanAdıvar 'Osmanlı Türtderinde llim'inde, ismail Hakkı Uzunçarşılı da, tarihinde, bilginlerimizi şöyle tanttıyorlar: 'Büyük bilgin, buyük düşünürdü... Zamanmın en güçlü bffgini olup değerli yaprtiar vermişti (Neymiş o yaprtlar?)... Padişah önundefd tarhşmaiarda hep Ostün çıkardı... Falan talan alanlarda derya gibi İdi... Zamanmın birind sınıf bilginleri arasında yer almışt... Aştn zek&sı, geniş duşunüşü ile ün yapmtş olup... Falandan feyz alnuşOr... Falana feyz vermiştir (Neymiş o feyzler?)... Ayaklı kütüphane idi... Ne anlıyoruz bunlardan? Hiçbir şey. Çunku büglnin değeriendirilmesinde ötçü lif kalabalığı değil, bilime katkıdır. Bize birisi 'Edison, Pasteur, Markoni, Flem'ıng... ne yapmıştır?' diye sorsa, yanıtaruz tek sözcük olurf' Vtehbi BeJgil öfkelidir, dobra dobra yazar, okuyanı silkeler; Osmanlı hımhımı değil, cumhuriyet devrimcisidir; gerçeklerin arayışını kendine meslek edinmiştir. • Osmanlı hımhımı derken, Osmanlı tümden hımhımdır demek istemiyorum. Her deviette, her toplumda ve tarihin her kesiminde olumlu ve olumsuz yanlar bulunabilir. Ancak Osmanlı devleti ve toplumu, son yüzyıllarında çağın çok gerisinde kalmıştı. Bu gerçeği elle tutulur, gözle gorülür biçimde Osmanlı kftaplığında görebiliriz. M. Seyfettin özege bir kültür adamıdır; bütün ömrünü "Eski Harfierte Yazılmış Türkçe Eserfer Kataloğu"nu düzenlemek için çalışarak geçirmiştir. Kimi insan karınca gibi çalışır, kimi insan ağustos böceği gibi uçuşur. Seyfettin özege, tğneyle kuyu kaza kaza beş ciltlik yapıtını tamamlamıştır. 1971 yılında 250 tane basılmış olan "Eski Harfterie Yazılmış Türkçe Eserfer Kataloğu"ndan bir dizi de bende var. Dergi ve gazeteler dışında kalan bütün kitapları içeren bu katatoğu kanstırırken insan hüzünleniyor. Neden? Batıda Gütenberg ilk kitabı 15'inci yüzyılın ortasında; Türkiye'de ilk Türkçe kitabı ibrahim Müteferrika 1729'da basıyorlar. Türkiye'de eski yazıyla basılı kitaplar Atatürk'ün yazı devrimine dek (1926) sürüyor. Seyfettin özege bu süre içinde bütün eski harflerle basılı kitapları derlemiş. Neler yok ki içlerinde? İşte birkaç örnek: Asrt Hazıra İçin Hutbe (Mustafa Nazım). Zemzemei Sevda (Toplayan: Ihsan), Bir Setgüzeşt (M Muzaffer), Bir Pederin Hatası (Ayşe Zekiye), Ev Hamallan ve Kömür Çarpması Hakkında Hrfzıssıhha (Hafız Çemal Kıbnslı Dr. Lokman Hekim), Rehberi Sıbyan (Mehmed İzzet), Resimli Kıraat Kitabı (Emanuel Lapçef), Küçük yeni Takvim (Mehmed thsan)... "Eski Harflerle Basılmış Türkçe Eserler Kataioğu"nun saptadığı son kitap "Zümrüdi Anka Kuşu Hikâyesi"d\r. Sayısı: 25554. Demek ki, Batıdan 280 yıl sonra kitap basmaya başlayan Türkiye'de yeni harfler çıkıncaya dek geçen iki yüzyılda yaklaşık 26 bin kitap basılmış, ki bunlann tümü ancak zengince bir ev kütüphanesi oluşturabilir. Bir incir çekirdeği doldurmayacak konuları kitaplastıran nice sözde "eser" eski yazıyla Türkçe yapıtların çoğunluğudur. • Kitap olmazsa, ne bilgi paylaşılabilir, ne araştırma yapılabilir, ne bilim gelişebilir. Bir toplumun aklı, fikri, bilgisi, bilimi, kültürü de ulusal kitaplığında somutlaşır. Osmanlı toplumu bu bakımdan şaşılası bir gerilikteydi. Atatürk'ün yazı devriminden sonra boşluğu dotdurmak için atılımlar yapıldı, ama, bugün neredeyiz? Akıl bireysel gibi görünürse de toplumsaldır; "lif kalabalığı" nı bir yana bırakıp aklımızı kullanabilecek düzeye ulaşamadığımızı söyleyebiliriz. Eğer aklımız oisaydı, Lâik Cumhuriyet Dev/eu'ni, Türklslam deyletine dönüştürmek için devletin televizyonunda vargücümüzle çabalar mıydık? f»rof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN ~ "önce söz vardı" der Tevrat. fhsanlar işaretleşerek başladılar knlaşmaya ve sonra sözler olujtu seslerden. önceleri duygulan anlatznak için genizden çıkan sesin alçalıp yükselmeleri, incelip kalınlaşmalan kullaruldı kuşkutaız ve akıllı insanoğlu giderek reümlemeyi denedi ve daha sonra yazıyı yarattı. Yazı, başlangıçta çevredeki somut olaylan yansıtan birer resim olarak insanların dünyasına taht kurdu. Mağara dönemi duvar resimleri, o döneaıin olaylannı anlatan geleceğe ^ırakılmış mektupların başlangıç; idi. Gerçektekinin benzeri olan ş^ekiller giderek daha kısa ve kuçük simgesel çizgilere dönüştü ve hiyeroglif tipi yazı oluştu. Geçmişteki insanlann bu ilginç şekilharflerie geleceğe bıraktıkları duvar yazılan, dikili taşlar ve öenzeri akıl aJmaz derecede görfcemli tarih ve sanat yapıtlannın spyrine doyum olabilir mi? Ya bugünkü mektubun atası cflan pişmiş toprağa yazılıp zarflanmış tabletler ne denli heyecan verici ve düşündürücüdür değil mi? Onları elleyebildiğinıizde binlerce yıl öncesinde yaşamış insanoğlunun yiireğini tutmuş gibi oluruz. İnsanoğlu yapılarla, diktiği ağaclarla, anıtlarla, yazıtlarla, resimlerle ve kitaplarla hep çevresiyle ve geleceği ile iletişim kurmaya çalışmış, soyunu ölümsüzleştirmeyi istemiştir. Duz beyaz kâğıtlara özenle yazılan mektuplar ise yüzyıllardır insanlann yanı başlannda olmayan sevdiklerine, güvendiklerine seslenmelerine aracı olmuştur. Uzaktaki bir dosta ara sıra, sık sık, bazen her gün tiim yilreğini açan, yasantısını anlatan insan, yalnızlığın çemberinden kurtulmuş, acı veya sevinçlerini, çoğu kez de etkileşim ve çıkanmlannı paylaşmış olmanın huzurunu kazanabilmiştir. • • • Kentsoylunun astarlı zarflar içinde, renkli, süslü, hatta kokulu güzel kâğtlara özene bezene döktürdflğü güzel yazı stili olan mektuplar, çoğu kez aşk öyküleri fısıldar ve sahibi ya da sahibesi tarafından renJdi bir kurdele ile bağlanarak toplu halde saklanır. Bazan bir aşk veya dostluk defteri kapanmışsa bu özenli mektupların kaderi de yırtılmak veya yakılmak olur. Çoğumuz bu yanılgılara düşmüşüzdür. Oysa ne yazıktır bir daha hiç yaşanmayacak duygulan iceren bu mektuplan yakmak... Onlar, insanın çok kısa olan yaşamını birkaç katına çıkarabilen küçücük anı hazineleridir aslında." • * • Yine gerçek dostların yada dost olmak isteyenlerin birbirlerine yazdığı sade, içten, uzun.kısa mektuplar vardır. Ince ince yazümıs, bitmez tükenmez uzunIukta mektuplar, ulaşımın güç, telefonun postanelerde olduğu dönemlerde gençlerin en önemli söyleşileri olmuştur. Lise dönenüerimizde çevremizi saran aile ve okul duvarlannı EVET/HAYIR AKBAL OKURLARDAN PTVden açıklama Gazetenizin 14.7.1986 tarihli nüshasmın 11. sayfa 5. sütununda yayımlanan "BURAS1ESKİDEN SOKAKT1" başhklı yazı inceUnmiştir. Küçükesat Bankact Sokak ta yapılan kazı çalışmalan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanhp Yol Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler tarafından ve kuruluşumuzun bilgisi dışında gerçekleştiribniştir. Kazı yapılan yerde, Esat semtini besleyen 5 adet prensibal kablo ve Cenelkurmaya ait 1 adet hususi kablo ile lokal telefon şebekesi ve aynca yeraltı telefon güzergâhımız mevcut olup, söz konusu kazı çalışmalan sırasuıda önemli ölçüde hasara uğratümıştır. Keyflyetin öğrenilmesini takiben kuruktfumuza ait ekipler derhal olay mahalüne sevkedilmiş ve yeni yol koduna göre yeraltı telefon kablolan döşenerek telefon şebekesi yeniden yapılmış ve böylece anzanın ıslaftt sağlanmışto. PTT Genel Müdürlüğü kurucusu, yeni bir peygamber olduğunu ileri süren BahauUah'tır (1S1792). Sadece Ortadoğu'da kalmış olsaydı, Bahaizm bu bölgedeki birçok İslam mezheplerinden biriymis gibi ele almabilirdi. Ne var ki, 1894te Bahaizm Batı dünyasına ulaşan, misyonerlik yöntemini uygulamış Doğu dinlerinin ilkidir. Avrupa ve Amerika'da taraftar arayışı içinde bulunan Ahmediye ve Sufî gruplanndan farkh olarak, Bahailer Islamiyet'le Uişkilerini bttinçli bir şekilde kesmişler ve kendi kimliklerini AUahtn apayn bir vahyine dayandırmak istemişlerdir. Bahailer Tann'nın birliğine ve peygamberlerine inanırlar. tnsanhğın birleşmesinin kaçımlmazlığı ve gerekliliği göriişundedirler. Izdeşlerine, yılmadan gerçekliği aramalannı, her türlü önyargılan ve batıl itikatlan kınamalannı öğütler; dinin amacuun sevgi ve banşı sağlamak olduğunu, dinin başlıca görevinin bilimle temel bir uyuma geçmek olduğunu ileri sürer... Bahailer temelde tslamiyetin kuraüannı uygularlarsa da namazın günde 1 ya da 3 kez kıünması gibi seçenekler önermek açısmdan aynldıklan noktalar da vardır. Örneğin, hac yeri olarak Mekke'yi değil, Bab\n Şiraz'daki ve Bahaullah'ın Bağdat'taki evlehni tanırlar ki her ikisi de yerle bir edilmiş durumdadır. Bahaizm'in son 50 yülık gelişmesi planlı bir şekilde olmuştur. Özeüikle Hindistan, Güney Vietnam, Uganda ve Bolivya gibi 3. dünya ülkeurinde daha hızlı bir gelişme göze çarpmaktadır. 1980 yümda, Bahailerin dünyadaki sayüannın toplamı 3 milyonun üzerinde olarak verümektedir (World Christian Encyclopedia). Bahaizm ile ilgili el yazması kitaplann çoğu tran'daki Ulusal Bahai Arşivi'nde ve Hayfa'daki (Israü) Bahai Dünya Merkezi'ndedir. Bilinçli planlamanın, rasyonel örgütlenmenin ve uzun vadeli stratejilerin çağımızda dinlerin gelişmesinde temel etkenler olduklan göriilmektedir. NEVZATERKMEN tSTANBUL Kıbns Gezisi İzlenimleri... Güzel bir geceydi. Toplumcu Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Sayın ismail Bozkurt ki son kabinede Kültür ve Turizm Bakanı'ydı bizi koyüne çağırmıştı. Güney Kıbrıs'taki Boğaziçi köyünün insanlan Kuzey Kıbns'taki Yeni Boğaziçi köyüne yerleştirilmişlerdi, Bozkurt onlann arasındaydı. Eski Rum koyü, şlmdi bir Türk köyüydü. Uzun bir masa düzenlenmişti. İçkiler, yiyecekler, soyieşi, dostluk... Rrfat llgaz, Salari Birsel ve eşi, Muzaffer Buyrukçu, Atilla özkınmlı, Ferruh Doğan, Cem Yayınları sahibi Ali Uğur ve Bekir Yjldız'ın katıldığı kitap imzalama ve soyieşi programı üç gün sürdü. Üç gun de Kıbrıs'ta çeşitli gezintiler ve ziyaretler yaparak geçti. Her şey iyiydi, düzenliydi. Bizi çağıran, önceki hükümetin bir bakanı olmasına karşın, yeni Bakan Sayın Salih Coşkun da bizlere büyük ilgi gösterdi. Cumhurbaşkanı vekili Hakkı Atun, Başoakan Eroğlu ve büyükelçimizle yararlı konuşmalar yaptık. imza günleri de Kıbns'ın nüfusuna oranla geniş ilgi topladı. Kitap imzaJatmak için uzun kuyruklar oiuştu. Kimileri yazarlann satıştaki tüm yaprtlannı aldılar. Karşılıklı konuşmalar, dertleşmelerle bilgiler edindik. Hukümet ilgilileri kadar ana muhalafet partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin Genel Başkanı ö z kerözgür ve bu parti milletvekilleriyle, Toplumcu Kurtuluş Partisj mifletvekilleriyle Kıbns'ın iç ve dış politikası konulannda yararlı görüşmeler yaptık. Boğaziçi kuyünden dönüşte Rıfat Ikjaz, Salâh Birsel ve esryte bşnim bindiğim Türkiye plakalı Murat marka taşrtın Magosa yolunda bir başka Murat'la çarpışması bu güzei geziyi bozan tatsız bir oiaydı... Bilindiği gibi, Kıbrıs'ta trafik soldandır. Türk şoför daJgınlıkla geliş yokına girdi ve olan oldu. İlk kez bir taşıt kazası gecirmenin şaşkınlığı içinde kendimi dışarı attım, bir de ne gorsem, her yanım kan içinde, meğer burun ve dudak kanıyormuş, bir de sağ bacağımı çarpmışım. Sırtımdaki gömleğin kolu da paramparça... Başkaca bir şeyim yok, ama llgazla Bayan Birsel, daha ağır durumdaydı. Magosa Hastanesi : nde cekilen röntgen filmleri ikisinde de önemli bir kırık olmadığını gosterince sevindik. Ama ertesi gün llgaz'ın sağ bacağında bir rahatsızlık ortaya çıktı. Sonradan öğrendiğimize göre önemli bir incinme olmuş. Çaresiz llgaz'i Lefkosa Nalbantoğlu Hastanesi'ne bırakarak yurda dönmek zorunda kaldık. Ben Kıbns'a 1977'de grtmiştim. Bu sütunda da Kıbrıs izlenimlerimi, Kıbnslı potitikaolarla yaptığım gorüşmeleri kısaca yazmıstım. Dokuz yıl sonra Kıbns'ın dış ve iç politikasında hemen hemen hiçbir şeyjn değişmediğini gördüm. Sayın Denktaş, bütün ağırlığıyia Kıbrıs politikasına egemen... Meclisteki iki muhalefet partisinden CTP'nin on iki, TKP'nin 9 temsilcisi var. Ama iktidar Denktaş'ın kurduğu, Eroğlu'nun başkanlığını yaptığı UBP'de... UBP'nin bir yıl önce TKP ile yaptığı ortaklık, Sayın özal'ın Kıbns gezisinden sonra bozulmuş, Türk göçmenlerin partisinin dört milletvekili UBP ile anlaşarak yeni kabineyi oiuşturmuş. Gefecek seçime kadar Denktaş ve Eroğlu'nun yonetimi süreceğe benzer. İlk geidiğimiz akşam KoleySen Sendikası'ndan birkaç arkadaş otele gelmişti. Magosa'da Palm Beach Oteli'ndeki grevden söz ettiler. Yıldız ve Doğan'la kalkıp grevi yerinde görmeye gittik. Doğrusu grey gormeye hasret kalmıştık altı yıkJır! Otelin önunde elli kadar işçi toplanmış, tencereler, yataklar, yazılar: 'Bir Alman'ın kolesi oimayacağız' gibi sözler... Meğer bu Kıbns'ın en lüks, beş yıldızlı otelini Alman girişimci Schaffer kiralamış. Devtetin sahip olduğu bu otele yılda 20 milyon kira öduyormuş. İkjililerin anlattığ/na göre, KKTC Anayasası'nın 53ı maddesi sendikaya üye olmanın her çalışanın yasal hakkı olduğunu hükme bağlamış, elliye yakın işçi de KoleySen'e üye olmuş. Asgari ücretin üstünde para ödemek istemeyen Alman işvereni pazarlık sandalyesine cağırmışlar, gelmemiş... 0 zaman işçiler greve gitmişler. KoleySen Başkanı Bayram Karaman, hükümetin Alman işvereni görüşmeye çağırdığını, ama Bay Schaffer'in kaçındığını söyledi. Şimdi otel başka işçilerle çalışmasını sürdürmekte... Kıbrıs'ta grevlerde işyerlerinde çalışma sürdürülüyor, Grev Yasası hazırlanmadığı için... Bu konuyu Başbakan Eroğlu'na da sordum. Çalışma Bakam'nın Alman isverenle görüşerek kısa sürede sorunun çözümleneceğini söyledi. Kıbrıs gezimizin ilk izlenimleri böyie. Sırası geldikçe Kıbns ; la ilgili görüş ve düşüncelerimi aynca yazacağım. Kimdir bu Bahailer 9 Eylül 1986 tarihli Cumhuriyette"21 Bahai Serbest" başkklı bir haber yayunlanmıştL Bu haberde Gemlik'te bir otelde kamp yapan bu kişilerin daha sonra serbest bırakıldıkları bildiriliyordu. Kimdir bu Bahailer? Çağımız inanç dizgeleri arasında Bahaizm'in yeri nedir? Inançlan nelerdir? Dünyanın nerelerinde bulunurlar? Kısaca anlatalım: Çağdaş Batıda dikkatleri çekmek için olanca çabalannı sarfeden yeni din hareketleri arasında Bahaizm benzersiz bir görüntit vermektedir. Aslında bu hareket, Irak ve tran'da 1844'te Bab tarafından kurulan bir Şiilik kolu olan Babizm'in 1960larda başlattığı bir harekettir. Bahaizm'in AOKAYBIMIZ Canımız, evladımız, yürekli oğlumuz Değerli, özverili, insan sevgisiyle dolu, gerçek dost SÖNMEZ (SOLMAZ) DEMİR'İ vahim bir kazada yitirdik. Acımız sonsuzdur. Tüm sevenlerinin başı sağolsun. SÖNMEZ (SOLMAZ) DEMİR'in onurlu yaşamını noktalamasının acısını yüreğimizde duyuyoruz. Kısa ama dolu bir yaşamın anılanyla daima aramızda olacak, bizi aydınlatacaktır. Ailesi ve tUm dostlanna başsağJığı dileriz. ARKAOAŞLARI ADINA YILMAZ DEMİR DÜZELTME 20.9.1986 günü Cumhuriyet Gazctesi'nde yayımlanan Adana Üçüncü tcra Memurlugu'nun 1985/963 talimat dosya nolu gayrinıenkul satış ilanında evsafı ve kıymeti bolümunde arazinin yüzdlçümü 208900 m1 iken yanlışlıkla 2.089.000 m', tesisler ve degerieri bölumunde 2'nci sıradaki 1 adet şalt sahasımn degeri 4.433.334 TL. iken yanJıjiıkla 34.433.334 TL., makinelerin cinsi bölümünde 6'ncı ve 7'nci sıralardaki sıcak somun makinesi ismi yanlışlıkla soğuksıcak mak, olarak yayımlanmıştır. Düzeltiriz AİLESİ T.C. MİLLİ EĞİTİM GENÇLİK VE SPOR BAKANLlCl ÖZEL 1 İLANEN TEBLİGAT KONYA ÜÇÜNCÜ İCRA MEMURLUĞU'NDAN Dosya No: 1985/2291 Alacaklı: Adem Pınar vekili Avukat Feridun Yöney Borçlu: Ö2demir KaragözoğJu Cengiz Topel Cad. No: 48 Eskişehir Borç Mik.: 108.250.TL. Senet: 12.1.1985 tarihli 5.3.1985 vadeli emre muharrer senet Yukarıda yaah borcu, masrafları ile birükte i^bu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 10 gıine 15 gün ilavesjyle 25 gün içinde öderneniz, takibin dayanagı senet kambiyo senedi niteügınde degilse, 5 güne 15 gun ilavesiyle 20 gün içinde merciye şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait degilse yine bu 20 gün içinde icra dairesine bildirmeniz, aksi takdirde icra takibindeki kambiyo senedi altuıdaki imzanın sizden sadır sayılacağı, borçlu olmadığınız hakkında itirazımz varsa 20 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazın kabulune dair bir karar getirmediğıniz takdirde cebri icraya devam olunacağı. Aynca Emekli SandığVndan aldığınu maaşınıza gıyabınızda hacız konuLnuş olduğuodan bir diyeceğiniz varsa 3 güne 15 gün ilavesiyle 18 gün içinde icra dairesine bildirmeniz 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29. maddeleri gereğince ilanen tebliğ olumır. 12.9.1986 Basm: 28180 BİLGİSAYAR KURUMU 20 Ekim 1986 tarihinde başlayacak olan 19661987 öğretim yılında BİLGİSAYAR PROGRAMCISI Olarak yetiştirilmek üzere,enaz lise veya dengi okul mezunları ile üniversite öğrencisi ya da üniversite mezunlarından öğrenci a|ınacaktır. 8 ay süreli EĞİTİM sonrasında 2 ay süreli STAJ yapacak öğrenciler, bir proje hazırlayacaklar ve sınavları da başarmaları halinde M.E.G.S.B.'dan tasdikli BİLGİSAYAR PROGRAMCISI SERTİFİKASI alacaklardır. KCİTİM PRCK.RAMI BPR BPR BPR BPR BPR BPR BPR BPR BPR BPR 101 PıourUDilamava Giriş 102 BAS/C Pro^rumiama Dılı 104 hORTRAS Program/aıtıa Dili 105 COBOL Pro^ramlama Dilı 107 PASCAL Pro^ramlama Dili IIOCP'M, X1SDOS,DBASE.Wordsiar III Proje Çalışması 112 Mıthasebe, Srok, Bordro Uygulamaları 116 V'erı Tabanlan ve Küiük Yapılan 120 Sistenı Çozumleme ve Tasanmları VEFAT Merhum Hamdi Bütün ile merhume Meral Bütün'ün kızlan, Ali ve Hilmi Bütün'ün kardeşi, lnge Bütün ile Alfhild Bütün'ün görümcesi, ömer ve Kim Bütün'ün sevgili halalan • • • • Eğitimde Üniversite Yaklaşımı Kapsamlı Eğitim Programı Yetkin Öğretim Kadrosu BİLSAK Bilim Sanat Kültür Kurumu'nun Seçkin Ortamı • Her Öğrenciye Bir İş Bilgisayarı • Kurs Dışı Uygulama Olanakları • Kontenjanımız sınırlı olup kesin kayıt yaptırmak üzere 30 Eylül e kadar müracaat ediniz. MELEK BÜTÜN'ü kaybettik. Tann'nın rahrneti üzerine olsun. Cenaze 24.9.1986 çarşamba günü öğle namaandan sonra Teşvikiye Camii'nden alınarak Feriköy Mezarhğı'na defnedilecektir. BÜTÜN AİLESİ Emekli bayan öğretmen için 75.000 TL.'ye kadar kiralık daire aranıyor. Tel.: 512 05 05 (514) ff!RL,ff* Sırasehiler Cad. Soğancı Sok. No: 7 Taksim İstanbul Tel: 143 63 54 Bahariye Cad. 96/3 KADIKÖY Tel: 336 04 49 Yüdız'da, taiebe tercihli pansiyon 150 06 98 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. İDRİS GÜRELİ Dr. ERDAL ATABEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle