17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 15 EYLÜL 1986 Marksizm Kuran değil Aybar, askerlerin demokrasiyi içlerine sindirebilmelerinin 'eşyanın doasına aykırı' denecek kadar zor bir şey olduğunu ileri sıirdu. İstanbul Haber Servisi Kapatılan TÎP ve SDP eski Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar işçilerin çağrılı olduğu "Sosyalist Parti" konulu toplantıda şimdiki partilerin düzenin partisi olduğunu vurgulayarak, "Emekçi sınıf kendi yönünü bildigi zarnan benim partim sosyalist parti dediği zaman demokrasi işler" dedi. Harbiye Konak Sineması'nda düzenlenen, salt işçilerin çağrılı olduğu "Sosyalist Parti" konulu sohpet toplantısında konuşan Mehmet Ali Aybar, "Uygarlık hareketi de tıpkı demokrasi gibi yukandan asağıya olmaz, aşağıdan yukanya olur" dedi. Aybar, çağdaş anlamda sömurülen tek sınıfın işçi sırufı olduğunu, 12 Eylül sonrasında işçilerin tüm haklannın ellerinden alındığıru belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "12 Eylül askeri darbesi sözde demokrasiyi kurtarmak, rayına oturtmak için yapıldı. Demokrasi diye diye demokrasi katledildi. Askerlerin demokrasiyi içlerine sindirmeleri eşyanın doğasına aykırıdır. Emir ve komuta zinciri içinde yetişmiş olanlann. aşağıdan yukan bir hareketin felsefesini kavramalan, hele hele bunu benimsemeleri, olanaksız demeyelim ama çok çok zordur. Tek merkezden otoriter yönetim özlemi hemen sıntıverir." 1982 Anayasası'nda Cumhurbaşkam'na 24 görev ve yetkinin tanındığını, Cumhurbaşkanı'nın re'sen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil hiçbir yargı merciine başvuruda bulunulmayacağını vurgulayan Aybar, anayasa ile düşünce özgürlüğüne. sendikal harekete, derneklerin işleyişine kısıtlama getirdiğini söyledi. Aybar, "Anayasa mutlaka tümüyle değiştirilmelidir. Ve anayasanın en iyisini, yani en demokratik olanını siz işçiler, emekçi halk yığınlan yapar" dedi. Aybar, işçilerin kendi partilerini doğrudan doğruya TÎP ile kurmaya başladığına, TÎP'le sınırlı olan 1960 Anayasası'nın savunulduğuna değinerek, 1980 öncesi Marksizmin, Kuran gibi değerlendirildiğini belirtti. 12 Eylül öncesi yapılan tartışmalarda Marksizm ve Leninizm'in tartışılmadığını söyleyen Aybar, sosyalizmin bir bilimsel teori olduğunu vurguladı. Aybar, "Marksizm ve Leninizm bir tek Sovyetler Biriigi'nde ekştiriye kapalıdır. Sadece parti genel sekreteri eleştirebilir. Türkiye'de de bu zihniyet 1960'lardan sonra gelişti. MarksizmLeninizm eleştirilemez zannedildi. Böyle şey olmaz" şeklinde konuştu. Yaklaşık 150 kişinin katıldığı toplantıda sosyalist partinin kurulup kurulmaması konusunda kişilerin görüşlerini belirtmesinden sonra tekrar söz alan Aybar, anayasanın sosyalist parti kurulmasına açık olduğunu vurguladı. Etap Oteli'nde yapılan toplantı ile bu toplantının farklı olduğuna, Etap Oteli'nde çeşitli görüşlerin alındığına değinen Aybar, sosyalist partinin kurulmasına işçilerin, emekçilerin karar vereceğini, bu nedenle de işçi toplantüarının yapılmasına devam edileceğini söyledi. Mehmet Ali Aybar 'Sosyalist Parti' konulu toplantıda konuştu: MEHMED KEMAL POLİTİKA VE ÖTESİ Dam Başında Saksağan... Nice nice yıllar var ki, böyle bir kuşun varlığını, sesini, uçuşunu unutmuştum. Bu dinlence yerine geldikten sonra anımsadım, böyte bir kuş vardır. Türlü sesler çıkararak ordan oraya ok gibi bir çizgiyi izleyerek uçuyordu. Unutmuşum, bu kuş böyle nereden çıkıp gelmişti? Elbette ki doğada vardı. Kentlerde yaşama, kentlerin kuştan, kurttan arınmış boğucu, unutturucu, sıkıcı havası çevremizi sarmıştı. Nereden bilecektik saksağan diye bir kuşun varlığını!.. Sığırcık, kırlangıç gibi kuşların görünmediğini biliyordum. Ama saksağanı iyice unutmuştum. "Dam başında saksağan, vurbeline kazmayı"derlerdi. Bunu neden derlerdi, nıçin derlerdi? Sanırım şairler için söylerlerdi. Ölçüsüz, uyaksız şiırin ortalığı sardığı yıllarda, böylesı bir şıirle alay etmek için bunu söylerlerdi. Oysa ölçusüz, uyaksız, dahası anlamsız pek çok dize vardı edebiyatımızda. işte birkaçını sıralayayım: Çıktım erik dalına anda yedim üzümü Bir sinek bir kartalı kaldırıp yere vurdu Yalan değil vallahı ben de gördüm tozunu Bu dizeler 'dam başında saksağan' gibi değıldı. Özellikle böyle söylenmiş, böyle söylenmesine özen gösterilmiş dizelerdi. 'Dam başında saksağan' saçma, zırva anlamına kullanılıyordu. Her neyse, biz saksağana gelelım. Göğüs altları ve kuyruğu akpak olan bu kuşun öteki yanları kara... Sanırım ölçülü, düzgün, uzun kuyruğu ile dengeyı kuruyor. En çekmez gibi görünen çalı çırpının üstüne konuyor, rüzgârın sallamasına, çalı çırpının çekmezliğine karşın gene de dimdik yerinde durabiliyor. Durmayla da yetinmiyor, yoldaşlarına kendi dilince bir şeyler söylüyor. Diyebilirım ki kuşlar arasında en konuşkan olanı, konuşkanlığını sesiyle belli edeni budur. Kısa bir süre güzlemim içinde arkadaşları ile konuştuğunu saptadım diyebilirim. Birkaç tanesi bir ağacın duldasında tavuklarla yemlenirken, biri de uzunca birkamışın üstünde çevreyi gözlüyordu. Derken bir tehlike gözlemiş olacak ki, dilince bir ses çıkardı. Sesi çıkarmasıyla yemleyen arkadaşlarının var güçleriyle kaçması bir oldu. Bana öyle geldi diye düşünürken o gün gördüm ki böyle bir olaya birkaç kez tanık olduk. Birlikte yazlıkta olduğumuz dostuma, "Bu kuşların dili var, bayağı konuşuyorlar." dedim. Hiç yadırgamadı "Elbette dilleri var, konuşurtar" dedi. "Sen bir ansiklopedilere bak, konuşmalan için neler yazar." Kırlık, dinlence yerinde ansiklopediyi nerede bulacaktım? Ben seyrimi sürdürdüm. Bir öğle sonrasıydı, usuldan kestıriyordum. Top gürlemesr gibi bir silah sesiyle yerimden sıçradım. Çok yakınımızda bıri ateş ediyordu. "Ne var, ne oluyor?" diye sordu m. "Öğretmen Fehmi Bey saksağan vuruyor." Öğretmen cevız ağacına konmuş olan saksağanı bir mermıde vurmuş, elinde sallayarak geliyordu. "Hayrola Fehmi Bey?" "Vurdum" dedi, "namussuzu. Domateslere, patlıcanlara, sebzelere dadanmışlardı. Hiç durmadan gagalıyorlardı. Vurdum, şimdi bunu bahçenin ortasında bir direğe asacağım, bir daha gelecekler mi bakalım?" Gerçekten sebze bahçelerinin şurasında burasında dikili bir ağaca asılmış bir çok saksağan ölüsü görmüştüm. 'Bunlar niye asılı?' diye kimseye sormamıştım. Şimdi anlıyordum, bahçeler ortasında sallanan saksağan ölülerinin anlamını... "Bunlar", dedi Fehmi Bey, bir daha gelmezler artık. Bu ölüyü gördüler mi, biraz çevresinde dolanırlar, yaygara koparırlar, kendilerine göre yas tutarlar. Ondan sonra bir daha gelemezler. Biz de gagalanmamış meyve ve sebze yiyebiliriz artık. Gerçekten akşama doğru bir ikisinin gelip ölü arkadaşları çevresinde kendilerine göre söyleştiklerini gördüm. Korkaçekine şuraya, burays konuyorlar, şaşak şak, vak ediyorlar, belki de yas tutuyorlardı. Bir kıpırdama, kımıldama da oldu mu var hızlarıyla oradan uzaklaşıyor, dalların erişilmez en tepesine konuyorlardı. 'Sosyalist Parti' konulu toplantıya bu kez yalnız işçiler katıldı. \krgica polîs dayağı S H P Tunceli Mılletvekili Rıdvan Yıldırım, Başbakan özal'ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi vererek, Ovacık Yargıcı Halim Imadoğlu'na, kendilerine yol vermediği gerekçesiyle meydan dayağı atan polisler hakkmda rte gibi bir işlem yapıldığmı sordu. Yıldırım, kocası aranan Necla Yüce adlı yurttaşa, "cinsi temas kontrolü yapüması" konusunda özal'a yönelttiği soruda ise, "Tunceli Valisi Kenan Güven'in olay hakkmda açıklama yaparken, (Başka nasıl takip edilecekti?) dediği doğru mudur?" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) SHP Tunceli Milletvekili ve TBMM ldare Amiri Rıdvan Yıldırun, Başbakan Turgul Özal'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Tunceli'de bir süredir meydana gelen olayları dile getirdi. Rıdvan Yıldırım soru önergesinde, polise yol vermediği gerekçesiyle Ovacık Hâkimi Halim tmadoglu na meydan dayağı atıldığını da açıklayarak, sorumlular hakkında ne gibi işlem yapıldığını da sordu. Yıldınm TBMM Başkanlığı^ na verdiği ve Başbakan Turgut Özal tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istediği soru önergesinde, Tunceli Valisi emekli General Kenan Güven'in bir grup Tuncelili yurttaşı makamına çağırarak, "Kiirt olmadıklanna, özbe oz Tiirk olduguna" ilişkin belgeyi imzalamalan için baskıda bulunduğunu belirterek, "Valinin zorlamada bulunduğu doğru mudur? T.C vatandaşı olan ve niifus cüzdanlannda Tiirk olduklan belirtilen insanlara böyle bir zorlama yapılmasına neden gerek duyulmuştur? Bu muameleye tabi tutulan yurttaşlar kimlerdir?" diye sordu. Yıldırım, 2 ay önce il merkezine 12 km. uzaklıktaki Aktuluk Jandarma Karakolu'nu kurşunlayanların Tunceli emniyetine bağlı polisler olduğu iddiasımn doğru olup olmadığını sorduğu önergesinde bu polisler için hangi idari soruşturma açıldığını, açılmışsa sonucun ne olduğunu sordu. Soru önergesinde Tunceli'nin Ovacık ilçesi Hâkimi Halim İmadoğlu'na, ilçe merkezinde, polis arabasına yol vermediği gerekçesiyle cadde ortasında polislerce meydan dayağı atıldığını da açıklayan SHP Tunceli Milletvekili Rıdvan Yıldırım, "Polis arabasına yol vermeyen şoförlerin dövülmesi yasal bir işlem midir. yoksa gelenek haline gelen bir uygulama mıdır? Hâkimi döven polisler için soruşturma açılmış mıdır? Bu polisler hâ)â görevde midirier? Soruşturma açılmışsa sonucu ne olmuştur?" dedi. Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan, kocası aranan Necla Yüce adlı yurttaşa, "cinsi temas kontrolü" haberine ilişkin olarak da soru önergesinde Başbakana soru yönelten Yıldırım, şöyle dedi: •'PKK eylemierine kanştığı gerekçesiyle aranan ve iki yıldır yakalanaınayan kocasının izini siirmek için güvenlik kuvvetleri tarafından Necla Yüce'ye iki ayrı hastanede cinsi temas kontrolü yapılmış raıdır? Tunceli Valisi Kenan Güven'in olay hakkında açıklama yaparken 'Başka nasıl takip edilecekti?' dediği doğru mudur? İnsan haysiyeüyle oynamak anlamına gelen bu muamele hangi hukuk ilkesiyle ve moral değerlerie uyuşmaktadır? Hukuki açıdan bu olay, ırza dokunma değil midir? Necla Yüce'nin ırzına dokunaniar hakkında ne gibi işlem yapümıştır? Böyle bir işlem yapılmamışsa, hangi hukuk ilkesine dayandırılmaktadır?". tSPATl KOLAY Durmuş Ünat '28 bin lira maaşın 22 binini kiraya veriyor muyum, vermiyor muyum, gelsinler ispat edeyim' ÖzaVdan yanıt isteniyor Özal hakkında tazminat davası açıyor 'Başbakan kavunca inan, şoke oldunjL Özal'ın, "Açım, geçinemiyorum" deyince yanından kovduğu MKEK (ekstil fabrikasımn "kiralık işçi"si Durmuş Ünal, "Koskoca başbakan böyle deyince kulaklarıma inanamadım" diyor. HASAN UYSAL ANKARA MKEK Tekstil Fabrikası'nda "kiralık işci" olarak çaIıştınlan Durmuş Ünal, kendisine "Yalan soyliıyorsun. Seninreyineihtiyacım yok hadi >unı." diye bağıran Başbakan Turgut Özal hakkında tazminat davası açmaya karar \erdi. Ünal. "Bir umut olur, derdime çozıim bulur diye yaklaştığım başbakanın sözlerini duyunca şoke oldura" dedi. Etımesgut'daki. halen dunya şampı>onası suren Turk Ha\a Kurumu bınalarına arkasını dayamış MKEK Tekstil Fabrikası'nda havada rengârenk parajutlerin suzulduğü sırada, saat tam yarımda sıren çalıyor. "Açfaktan çıkmış" goruntusu veren yüzlerce işçi, fabrikanın karsısındaki yemekhaneye sıra kapmak için itişerek koşmaya başlıyorlar. Bu koşturan işçilerin arasında, bir kaç gun once Başbakan tarafından "yalan soylemekle" ıtham edılerek. "Senin reyine ihtiyacım yok haydi yıini. Daba once bangi partiye oy verdiysen git yine oy ver" diye kovulan 5 yıllık MKEK işçisi Durmuş Ünal da var. Ancak öğle taülinde konuşma olanağı bulabildiğimiz Unal, bize önce "Şimdi öğle yemegi yiyeceğim, sonra da malum cumı namazına yelişecegim" diyor. Konuşmaktan niye kaçındığını sorduğumuzda "Zalen MKEK bizi taşerona devretti, işyeri ile mahkeraeligiz. Bir de konuşursak başımıza iş açanz. Zaten siz beni bir saat once aramışsınız, bana haber >ermediler" diyor. Sessizce yarumızdan ayrılıp, yemekhaneye yöneliyor. Yemekhaneden çıkışıru bekliyoruz. Yemekten sonra hâlâ beklediğimizi gorup yanımıza yaklaşıyor, "Ezan okunmak üzere, kusura bakmayın" demesine karşılık, "Ezan okununca gidersin. Biraz konusalım once" diye zorlınoru/. BETER OLSUN Yemekhane ile fabrika arasında, yol kenarında bir banka oturup soyleştiğimiz Ünal'la ilerlerken, orîa yaşlı bir bayan işçi arkadaşını durtup, "Meşbur oldu gitti. Gazetelerde resmi çıkmış. Zaten Özal'ın adamıymış. lyi olmuş, beler olsun" deyince vanındaki erkek ışçı "Ne oldu ki?" diye sordu. Kadın işçi yanıtladv. "Başbakan 'Defol git yalancı herıf demiş buna. 'Biz işçilerin oyuna kalmadık' demiş, bUmiyor musnn?" Durmuş Ünal, 1.80 boylannda, "Sıksa taşın suyunu pkanr" cienilecek güçte bir genç, 28 yıl önce Ankara Güdül'de doğmuş. 2 çocuğundan kızı ilkokul 4'e gidiyor. Oğlu ise 6 yastnda. Geçen ay köye gitmek için 20 gun ücretsiz izin aldığından bu ay çalıştığı taseron sadece 9 bin lira ödeme yapmış. Eşi hastalandığı halde parasızlıktan, doktora göturememiş. Ay 30 çekerse 28 bin, 31 çekerse 29 bin lira aylık ödeniyormuş. Ev kirası 18 bin ıken, geçtiğimiz ay 22 bin lıraya çıkmış. Ayhk ortalama 6 bin lira kömüre veriyormuş. Geriye hiç parası kalmadığını, elektrik, su, çocuklann masrafları, yemek, ust baş işini nasıl hallettiğini merakla soruyoruz: "Köyden ailem un falan gönderiyor. Onlarla yiyecek işini hallediyoruz. Hafta sonlan falan ek işler bulursam da digerlerini yapıyoruz. Daba dogrusu yapamıyoruz. Yalnız ben böyle degilim ki, işte bütün arkmdaşlar boyle" Ünal Ue kaışılıklı konuşmaya başlıyonız, işçilerin önunde. Ünal'uı aklından "Ya konuşup da başıma iş gelirse" duşüncei çıkmadığmdan olsa gerek tereddutlu ve urkek konuşuyor: " ANAP'a üye misiniz? ÜNAL Yok değilim ama iki seçimdir Ozal'a verdim. Niye Özal'a vermiştiniz? Yani ne bekliyordunuz? ÜNAL Diğerlerini tanımıyorduk. Özal'ın adını duymuştuk, devletle çalışmış. Diğerlerine göre tecrübesi var diye verdim. Peki bu seçimlerde de Ozal'a mı vereceksiniz? ÜNAL Şu an bir şey demeyeyim. Gerekirse veririz Ünal bu sozleri söyleyince çevresindeki işçiler karşı çıkıp tepki göslenyorlar. Birisi "AUah kornsan" derken, diğeri "Bize ibtiyaç duymayana biz ihtiyaç duymayız" diyor. Tepkiler üzerine Ünal, onlara doğru bakıp "Ne yapacaksın öyle diyeceksin işte" karşılığını veriyor. Türkeş: Türkiye, ahlak bunahmı içinde lan Türkeş, dün Izmir 'e gelerek eski MHP Bomova ilçe başkanlarından Tayyar Ağlayan 'ın çocuklarının sünnet düğününe katıldı. Daha sonra MÇP'nin Bomova ilçe merkezine giden Türkeş, burada "Başbuğ Türkeş'', ' 'Kanımız aksa da zafer lslamın'' sloganlanyla karşüandı. tlçe merkezinde konuşan Türkeş, Türkiye'nin ciddi bir ahlak bunahmı içinde olduğunu ileri sürerek, "Bu düzen için yüksek iman ve ahlaka dayah insanlann toplumda söz sahibi olmatan gerekir" dedi. Türkeş, amaçlannm Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni içten ve dıştan gelen her türlü tehlikeye karşı korumak olduğunu söyledi. Kendisini dinleyenlerden oylarını hak ve hukuk düzenini kuracak olanlara vermelerini isteyen Türkeş, "Oylarınızı fakir de olsa her insana aynı değer'ı verecek ve sahip çıkacak olanlara veriniz'' dedi. yüksek ticaretliler dünyası AYLIK DERGI. SAY1 3 EYLÛL '86 İKTİSAT MUHASEBE • VERGİ SİGORTA • BANKA İÇİNDEKİLER Dahili Tevkifat (Peşin ödeme) / 3 Veysi SEVtĞ KtTlerin özelleştirümesi ile llgili 3291 Sayüı Kanun / 7 Prof. Dr. Selahattin TUNCER örgütlenme Muhasebe ve Denetim / 25 Prof. DT. Mehmet YAZ1C1 tşyeri Yönetiminde Siz ve Bilgisayar (2) / 42 H. Yümaz ORUN Limited Şirketler / 47 Kemal ORCUN Vergi Kaçagıru Önlemek Ancak Çağdaş Denetim Sistemi Ue Mümkün Olur / 60 Mehmet IŞILTAN Net'ten Brüt'e / 63 Günes ÖZDEŞ S51 Sayıh Markalaı Kanununun Şeklini Gosterir lzahname / 67 Yeminli Mali Müşavirlik / 71 Ahmet ÖZDEMİR BagKur, I.steğe Baglı Sigonalılık Yönetmdiği / 75 Geçen Günler / 80 Sedat DtRER ABONE BEDELİ Yüngı 9.900 liradır. Dış ülke abonelerine posta Ucreti farkı eklenir. Abone bedellerinin Yapı ve Kredi Bankası Bomonti Şubesındeki 920029 numaralı Yüksek Ticaret Mezunlan Derneği hesabına havale edilmesi ve havale bedelinin akndığını gösteren banka makbuzunun bir ömejinin "Yüksek Ticaret Mezunlan Demega Silahşör Caddesi No: 1 ŞişlitSTANBUL" adresine gönderilmesi gerekmektedir. Abone bedeli Posta Havalesi Ue de Dernek adresine gönderilebilir. ögrenci, öğretmen ve öğretim üyelerine •« 50 > indirimlidir. 'Ek sınav haftast' başladı İlk ve orta dereceli okullar 22 eylülde açılıyor. ANKARA, (ANKA) Butünleme smavlannda bir veya daha fazla dersten kalan öğrenciler için "zor hafta" bugün başladı. Okul dışı ve hazırhk sınıfı dahil, beklemeli butün öğrencıleri kapsayan "ek ders bütünleme sınavlan" 17 e>'lüle kadar surecek. Öğrenciler kaldıklan ders sayısına gore bir gunde birden fazla smava da girebilecekler. Ortaöğretimde kayıtların 19 eylülde sona ermesi nedeniyle de öğrencilerin sınav sonuçlarına göre kayıt yaptırmak için 2 günleri kalacak. Bu arada. bütün ilk ve orta dereceli okullarda yeni öğretim yılı 22 eylülde başlayacak. 17 eylülde yapılması planlanan "tek ders sınavlan" ise yeni düzenlemeye gore okullar açıldıktan sonra gerçekleştirilecek. Ortaöğretimde başarısız olduklan ders sayısmı bire indiren öğrencilerle, merkezi sisteme giren derslerden başansız olanların tek ders sınavlan 25 eylülde yapılacak. Resmi ve özel okullann hazırhk sınıfında bulunan öğrenciler ise özel yönetmelikleri gereği tek ders sınavından yararlanamayacaklar. BASIC COBOL, FORTRAN, PASCAL gibi BİLGİSAYAR diliehyle PROGRAMCILIK SANATI; BİLGİSAYARLI MUHASEBE ve/veya BİLGİSAYARLI DAKTİLOGRAFİ!.. Çalışanlar için birer, ikişer İŞSİZ GENÇLER için ikişer üçer; en kısa surelerde. en kolay ve en ucuz ücretlerle öğreten nrtiirll Türkiye Cumhuriyeti'nin 4. CumhurUllUUl olümünün 20. b a ş k ( m l CemaI Gurse^ yüdönümü olan dün, Anıtkabir'de Hürriyet Şehittiği'ndeki kabri başında törenle anıldu Cumhurbaşkanı Kenan Evren adına Cumhurbaşkanhğı Genel Sekreter Yardımcısı Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak, kırmıu beyaz karanfillerden oluşan ve üzerinde "Cumhurbaşkanr yazıh çelengi Gürseltn kabrine koydu, daha sonra saygı duruşunda bulunuldu. Tö'rene hükümet adına Bayındırlık ve Iskân Bakam Safa Giray, Genelkurmay Başkanhğı'nı temsüen Koramiral Yümaz Doğrusöz katıldı. KONGREYE ÇAĞRI TRTB Sınırlı Sorumlu TRT ve Basın Mensuplan Sahil Arsa ve Yapı Kooperatifi'nın olağanüstü genel kunılu 30 Eylül 1986 tarihinde Gazeteciler Cemiyeti'nin Basın Sarayı Kat 2, Cağaloğlutstanbul adresindeki konferans salonunda saat 10.00'da aşağıdakı gundemi görüşmek üzere toplanacaktır. I. Toplantıda gerekli çoğunluk sağlanmazsa, 15 Ekim 1986 tarihinde aynı yer ve aynı saatte 2. toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda da gerekli çoğunluk sağlanmadığı takdirde, 1 Kasım 1986 tarihinde yine aynı yer ve saatte bu kez çoğunluk aranmadan 3. toplantı yapılacakur. Sayın ortaklarımıza duyurulur. Olağanüstü Toplantı Gündemi: 1Açıhş, 2Başbakanlık Divanı Seçimi, 3Hesap Komisyonu Raporunun okunması ve görüşülmesi, 419821986 dönemınden sorumlu Yönetim Kurulunun ibrası, 519821986 döneminden sorumlu Denetleme Kurulu raporunun ibrası, 61986 yılı tahmini bütçesi üzerinde maddi hataların düzeltilmesı, 7Ana sözleşmenin 1. ve 2. maddesinde yapılacak değişiklikler ile 3. ve 14. maddelerine birer fıkra eklenmesi, 8Vecibelerıni yerine getirmeyen onaklann durumu ile ilgili karar ahnması, 9Yönetim kurulunun vereceği bilgilerle ilgili öneriler, dilekler ve kapanış. YÖNETİM KURULL 1985 yılı sonuna kadar 41.892 İŞSİZ GENCİ İŞ SAHİBİ YAPAN; 14 Dünya rekoru kıran 23 Dünya Şampiyonunu yetiştiren ÂMPİYÖN MÖZITDÂKTILO SEKRt Merkezi : Be^azıt . Mıtha' Pasa Zaa , 14/1 Tel 527 55 25 527 49 03 522 2ı 06 Beyoğlu Şutvesı . Istıklal Cad . Yonca Han 87/7 Tel 149 79 93149 8106144 90 11 Kadıkoy Şubesı : Aityol. Kuşdnı Caddesi 6/3 Teı 338 08 42 336 1150 DIKKAT Bu uç subemızden başka, ŞAMPIYON adıyla çahşan hıçbır Dakiılo. Sekreter ve Bılgısayar Kıırsu şubemız değıldır Kendi kazancıyla daha rahat yaşamak ve geleceğin en parlak mesleklerini kazanmak isteyenleri bekliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle