19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HABERLER 7 AĞUSTOS 1986 'Kore bfldirisinden 15 aya malıkıiııı olclıım ve memıırîyetteiî çıkarddnrf Amerihan bashtst ve milli menfaatler: 27 Temmuz 1950'de Kore bildirisini dağıttımız günün gecesinde Istanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürülerek ifadem alındı. Ertesi sabah sivil polisler evi aradı, mahkemeye çıkartıldım ve hakkımda tevkif kararı alındı. Diğer arkadaşlara da aynı işlem yapıldı. 1 ağustosta Ankara'ya sevkedildik. Bildiride iki nokta yargıçların dikkatini çekmişti. 1) Kore savaşına Amerikan menfaatleri uğruna katılındığı, 2) Hükümetin bu kararı Amerika'nın zoru ile verdiği. Milli menfaatleri ihlalsuçuyla 15 aya mahkumolduk. Sajın Boran, "Ynrt ve Dunya"nın yavımlandığı dooemde aranızda MarksizmLenınızm degerlendırmesı yapmaz mıydımz? BORAN Ha>ır >apmazdık Çunku dergılerde polıtık yazılar çıkmadığı gıbı genel teonk ko nuları ışleyen yazılar da yoktu Guncel, somut konular uzennde du ruluyordu Bu konulara yaklaşım, değerlendırmeler uzennde de hep göruş bırüğıne vanhyordu. Benım o zamankı bılınç duzeyıme göre, Marksıst açıdan ıtıraz edılecek yazılar degıldı yayınlananlar Ben yazılanmda bılınçlı olarak konulara MarksıstLenınıst açıdan bu ıkısı arasında bır ayırım vapmam, bır butundur onlar bakmaya çalıştım Yanlışlar yapmış olabılırım, yapmışımdır, teorı>ı yetennce bılmedığımden, konuyu doğru değerlendıremedığımden fılan, o başka O açıdan bakıyordum, çunku bu ıdeolojıvı doğru. >anı gerçek Boran, Barışseverler Cemiyeti'nin Kore'ye asker gönderilmesine karşı çıkışını anlatıyor ANKARA NOTLARI MUST4FA EKMEKÇİ Madanoğlu'nun Baykuşu... Izın boyunca, gezıp tozduğum yerlen anlatacağım Oatça1 da Ozıl dınlence yerınde, bır arkadaş evınde dınlemrken, yakında Aktur'un Karacabuk unde kalan Cemal Madanoğlu'nu gormeden ayrılmak olmazdı Madanoğlu'na, Özıl'de dınlenen Prof Zıya Gokalp Mülayım'\e gıttık Madanoğlu, kalın bır "OoocT çektı, sanldık, kucaklaştık Uzun suredır görmemıştım. Gözlerının ıyı gormedığını, gazetelerı eşı Utvıye Hanırrfa okuttuğunu duyuyordum Madanoğlu, rahatça kottuğu göstererek: Şuraya otur, dedı bu bır emırdır' Sonra, bızı oradakı Abdullahîa tanıştırdı Bak Apo, bu Ekmekçı, hanı yazılannı okuyorsun ya Abdullah, Hakkârılıydı, elınden her ış gelen bır gençtı Madanoğlu'nun daıresının onarımı ıle uğraşıyordu Apo, llhan Selçuk fılan geldığı zaman çok keyıflenıyor Yazarlaria tanışmak ıstıyor Ulvıye Hanım, şıpınışı bır sofra kurdu, bırer kadeh rakı ıçeceğız Madanoğlu'na gıdıp de, bır kadeh ıçmemek, soyleşmemek olmaz Soruyu patlattım Paşam, Şahınkaya olayına ne dıyorsunuz? Valla, Ekmekçı, bızde levazımcılar ıçın takılırlar, söylerler Bır de, kantsn vardır, soylentlere karışan Komutan bır ztyafet venr, zıyafete parası yetmez, 'Bunu kantınden kapatalım1" derfer Madanoğlu eskı asker, şımdıkılerın tumunün komutanı demek 12 Eylul'den sonra bır gun Evren'\ tanıyıp tanımadığmı sormuştum Nereden tanıyayım yahu, dıye karşılık verdı, ben korgeneralken o yarbaymış Madanoğlu'na gore, askerierın yonetıme kanşmaları yanlıştır Şoyle der Asker, kışJadan orduevıne, oradan evıne gıder Dunyası budur Emır alıp, emır vermeye alışmıştır Yurt yonetımının, polıtıkanın ıncelıklen çok başka bır şeydır Ismet Paşa da, aynı şeylen Sadı Koçaş'a söyler, "Sen katısın, hulâ askersın'" der Koçaş bunu anılarında anlatır Madanoğlu 12 Mart donemındekı tutukluluk dönemım anlatıyordu Davutpaşa'da Madanoğlu, protesto etmek ıçın, tutukevınde havalandırmaya fılan çıkmaz Fakat onu tanıyan bır paşa, Madanoğlu'na ayrıcalıklı bır ışlem olarak, odasına duş koydurur Madanoğlu, paşalar gıbı yatari O sırada, tutukevınde tanıdığı aynı davadan yargılanan Alı Sırmen, sabah arkadaşlarını alıp, Davutpaşa'nın avlusunda koşarlar Madanoğlu1 na, oradakı erlerden bırı gelır, şoyle der Efendım bu Alı var ya, her sabah arkadaşlannı alıp, koşturuyor Aslında bunlar koşmuyohar, kaçmak ıçın eğıtım yapıyorlari Boyle hızlı koşa koşa, bır gün kaçacaklar' Madanoğlu bu yoruma şaşar kalır Madanoğlu'yla bır saat kadar oturduk Toprak Reformcu Zıya Gokalp Muiayım, ona yenı çalışmalannı anlattı Aynlırken gorduk Madanoğlu'lar, bır baykuş beslıyorlar Baykuşun adı "Mernuş" Içen duşmuş, onlar da çok sevmışler, bakıp beslemeye başlamışlar Mernuş tatlı bır kuş Et verıyorlarmış "Erkek mı dışı mı?" dıye sordum Bılmıyoruz, dıye yanıtladı Ulvıye Hanım, bazen "kızım" dıyoruz, bazen "oğlum" dıyoruz Cemal Madanoğlu ıle Ulvıye Hanım'ı, Mernuş'la bırakıp ayrıldık "Mernuş", soylencelerdekı (efsanelerdekı) yedı uyurlardan bırının adı Mernuş, Tebernuş Boyle gıder Yedı uyurların köpeklennın adı da "Kıtmır" Anadolu da, ozellıkle Tarsus ve Elbıstan yoresınde yedı uyurların mağaraları varmış Ozıl'de dınlencelerını geçırenler arasında Irfan Ozaydınlı da vardı Mınıcık bahçesı bakımlı bır evde oturuyordu Guze dek kalıyordu Ozaydınlı orada Asmasından makasla uzum kesıp, bır salkım yedım Muiayım Şımdı Ekmekçı, Ozaydınlı'nm uzumu ekşıydı, dıye yazacak! dedı Ozaydınlı'ya Sız mal bıldırımınde bulunmuyor musunuz4* diye sordum, takıldım Hay hay' dedı, bulunalım Ozaydınlı'yla, ara sıra Çankaya pazarında karşılaşırdık Sonra o Maltepe pazanna gıder olmuş, elınde fılfsıyle Şahınkaya olayına ne dıyorsunuz? Bız de basından ızlıyoruz, dedı Ozaydınlı dıplomatça Çok kısa da olsa soyleştık, konuştuk Yaşam, sıyasal yaşam dınlence yerlennde de suruyor Ben bıraz da dınlenmeyı boyle sevıyorum Okurlarla, eş dostla konuşarak Doğa da ınsanlaria guzel Insansız doğayı ne yapayım? Atılla Karaosmanoğlu da, Amerıka'dan gelıp burada dınlenırmış Gıttığımızde daha gelmemıştı Belkı ağustosta gelır Türkan Akyol'un evı varmış ama, yıllardır uğramıyormuş Evını de satacakmış Galıp Karagözoğlu oradaydı Burhan Arpad gelırmış ama, ben göremedım Ankara'ya dönunce, gunun konularıyla karşılaştım Tahsın Şahınkaya olayının soylentılerını. on yıl once duymuştum Ilgınç bır öyküsu vardı olayın Bır gun, Cumhurıyet Burosu nda otururken, telefondan arandım Arayan, şöyle dedı Sen Hava Korgeneralı Faruk Koralp, sızınle onemlı bır konuyu göruşmek ıstıyorum Ben sıvıl gıyıneceğım Şu plakalı araba ıle Zıya Gokalp Bulvan'ndakı benzıncının önunde saaı 1330'daolacağım Sız plakayı gonınce arabaya yaklaşacaksınız "Hava ne kadar guzel değıl m ı ' " dryeceksınız Ben de ' Sahı oyle ' dıyeceğım Ve arabaya bıneceksınız Konuşacaklanmızı arabada konuşacağız Tamam mı7 Tamam Pasam' dedım O sırada Meclıse gıttım Saat 13.00 e gelıyordu Basın Burosu'nda gazeteden aradıklarını soyledıler Arayan Ankara Temsılcısı Kemal Aydar'd\ Harıl harıl senı arıyoruz, dedı, arabanın plakası değışmış Şu plakaymış Yenı verılen numarayı not ettım Kemal Aydar Ne oluyor Ekmekçı, dedı, plakalar mılakalar bır şeyler kanştırıyorsun ama Hıçbır sey karıştırmıyorum, dedım, sonra anlatınm Arabaya atlayıp, buluşma yerıne gıttım Plakayı gorünce "Hava ne kadar guzel değıl mı">" demeden Faruk Pasa ısaret ettı, yanına oturdum Bu arada, belındekı tabancasını gosterdı yalnız, oğrendıfdennı benden almış olmayacaksın Herhangi bır bıçımde duyulursa, o zaman külahlan değışınz' Vallahı Paşam, ben yokum bu ışte, demek geçtı ıçımden Nereye gıdelım? dıye sordu O sırada Dıkımevı'ne varmıştiK Ben, Dıkmen'de Şevket Sureyya'nm zaman zaman gıttığı bır yer vardı, orayı önerdım Dıkmen'e yola koyulduk Vardık Paşa konuyu açtı Konu, Tahsın Şahınkaya'nın Bandırma'dakı uste, koyun, tavuk çıftlıklerı kurması olayıydı Belge ıstedım Gazetecısınız, araştırın, bulun' dıyordu Pekı, o surulenn bır fotoğrafı fılan yok mu"> Yoktu Ne yapacaktım nasıl gırecektım Band'rma Üssune9 "Benı bağışlayın" dedım Tahsın Şahınkaya olayı ortaya çıkınca, bu konu da gundeme geldı Cüneyt Arcayurek pazartesı gunkü Cumhunyet'te, Bandırma olayını, o zamankı mahkeme tutanaklarına, dılekçelenne dayanarak yayımladı Faruk Paşa, olayı daha o zamanlar Evren'e de anlatmış mıydı? Faruk Paşa, korgenerallıkten emeklı oldu, Tahsın Şahınkaya orgeneral oldu Faruk Pasa'yı arayıp "Geçmış olsun" dedım Savaşımında basarılı olamamıstı Gazetecı olarak ben de yardımcı olamamıştım Ama, zaman zaman goruşuruz O, hakkının yenıldığı kanısındaydı Askerlerle ılgılı konular, bızde yasak "tabu" gıbıdır Kolay el surulmez Oysa, gerçeklerın ortaya çıkması ıcın, asken, sıvılı olmaz ışın Gerçek neyse, o ortaya çıkmalıdır Evren'ın "Açıkla" demesınden sonra, a a Genel Muduru Husamettın Çelebı'ye acıklamalarda bulunan Tahsın Şahınkaya, bır toplantı duzenlese belkı daha ıyı olmaz mıydı, dıye duşünuyorum Husamettın Çelebı'yle konustum "Hıç soru sormadın mı?" dıye sordum "Uç soru sordum, 'Su anda cevap vermeyeceğım'' deyınce, sormaktan vazgeçtım" yanıtını verdı Çelebı, Tahsın Şahınkaya'ya 'Bugunku gazetelerde sızınle ılgılı yenı bır ıddıa var, sırdaş hesap olayfi" dıye bır soru yoneltmek ıstemıs Şahınkaya buna "Şımdı konuşmak ıstemıyorum" yanıtını vermıs Bir Uzun Yürüyüş Uğur Mumcu sordu, Behice Boran anlattı lı bularak davayı başka bır aslıye tnahkemesıne naklettı Bu mahkeme ılk celsede beraat kararı verdı, J95O Hazıran sonunda Aleyhınızde tanıklık eden kızın adı belli mı, anımsıyor musunuz?" BORAN Bellı de, anımsamıyorum ama Sonradan adı bir yerde gırdi çıktı mı?" BORAN Hayır Yargıçbm anımsıvor musunuz?" BORAN Hayır, yalnız önyargılı ve yan tutan durumdaydılar Bırkaç kere reddettık, ama ust mahkeme ret talebımızı kabul etmedı Ilgınç bır nokta, ılk savcı Avrupa'da, galıba Fransa'da oğrenım görmuş bır hukukçuymuş, hatta hukuk doktoru da dedıler, bılmem artık Ifade verırken bana yonelttığı ıkı soru ılgınçtı Once sosyalızmle komunızm arasındaki farkı sordu, kısaca anlattım Daha sonraları kendı kanaatımı sordu, aklımda yanlış kalmadıvsa, doğrudan "Komunist misiniz?" dıye sordu Ben de anayasa hukumlerıne göre 70 maddesıvdı hatırladığım bana boyle bır soru soramayacağını, kımsenın vıcdan kanaatı, ınancı sorulamayacağını söyledım Gaze telerde manşet olmuştu O zamanın gazetelerınde bulabılırsmız O beraat karan da bızı gorevımıze dondurmedı 1948'de Ankara Unıversıtesı butçesı Mıllet Meclısı'nden geçerken, bızlerın aleyhın de konuşmalar yapıldı ve uçumuzun kadroları kaldınldı Kadro dış doçent durumuna duştuk, maaşlarımızın uçte bırını alabılıyorduk Benımkı 42 lıra dold>ındaydı 5 Tıırk Barışseverler Cemiyeti davası nedir? Kore'ye asker gönderilmesine karşı çıkınca... Turk Banşseverler Cemiyeti, 14 Temmuz 1950 tarıhmde DoçDr Behice Boran, A\ukat Osman Fuat Toprakoğlu, Muvakkar Guran, Avukat Vahdettın Barut, Yuksek Mımar A>mal özmeriç, Mımar Reşit Sevınsoy, öğretmen ve çevırmen Adnan Cemgıl ve Hukuk Fakultesı oğnenası Nact Ormanlar tarafından kuruldu Başkanlığa Behice Boran, Genel Sekreterlığe de Adnan Cemgil getırıldı. Menderes hükumetının TBMM kararı olmaksıvn Kore'ye 4500 kışthk bır asken btrlık gönderme kararını protesto etmek amacıyla bır bıldın yayımlayan Turk Banşseverler Cemiyeti yönetıcılerı hakkında Ceza Yasası'nın 161'ıncı maddesı uyannca dava açıldı ve Boran ıle arkadaşlan tutuklandılar. Kurmay Albay Necmettin ökten başkanltğında, duruşma yargıcı Bttal Akar ve uye Kurmay Yarbay Hidayet Arkundan otuşart Ankara Garnızon Komutanlığı 2 No'lu Asken Mahkemesı, sanıklan, 30 Aralık 1950 tarıhmde "Milli mukavemett kırmak ve milli menfaatlere zarar verecek faaliyetlerde bulunmak " suçundan onbeşer ytl ağır hapse mahkum ettı. Bu karann Asken Yargıtayca bozulması üzenne, bu kez, Suvarı Albay Nuri Şansal başkanlığında, duruşma yargıcı Eyüp Sabri Baran ve Uye Kurmay Bmbaşı Vasfl Arkun'dan oluşan Ankara 2 No'lu Asken Mahkemesı, 13 Hazıran 1951 tarıhmde, Behice Boran'ı 1 yıt 3 ay hapse mahkum ettı Dığer sanıklar da 6 avdan 10 aya kadar değışen cezalara çarptınldıiar. Sava Macit Erdemir'ın Turk Banşseverler Cemıyetı'nceyayımlanan budınnın "Sovyet tezinın propagandası'" olduğu yolundakı savı da yerınde gorulmemıştır. Ankara Garnızon Komutanlığı 2 No'lu Asken Mahkemesı'nın 13 Hazıran 1951 gün ve 1951/1416 sayılı kamnmn 9'uncu sayfasmda bu savtn nıçın yerınde gönılmedığı şu sözcuklerle anlatılmaktadır "Savcı tarafından beyannamenin yurdumuza karşı emperyatist emeller btsleyen Sovyet Rusya ve onun direktifî altmda okm komunist banşçı teşekkuUer tarafmdan yaptiagelmekte olan banş propagandalanndaki teze uygun bir mana ve ruh taşıdığı ileri surulmuşse de, sanıklann Sovyet tezinın propagandasmı yaptıklarına veya hariçtekı herhangi bır tesekkül ıle irtibatlan olduğuna dair musbet deül butunmadığından esasen başka bir dava mevzuu olabüecek olan bu nokta uzerinde dundmamıştır" Boran ve arkadaşlan, Ceza Yasası'nın 161'ıncı maddesının 6'ncı fıkrası gereğtnce mahkum olmuşlardı. 6. fıkra şöyleydı "Sulh zamanında ammenin telaş ve heyecanma mucip olacak şeküde asıisız, mubalağah veya maksadı mahsusa mustenit havadis veya haber yayan veya nakleden veya milh menfaatlere zarar verecek herhangi bir faaüyette bulunan kimse, altı aydan ıki seneye kadar hapıs ve 500 liradan 5000 liraya kadar ağır para cezası ile cezalandınlır." Maddenm bu fıkrası, 1962 vılında Aydın mılletvekılı Orhan Apaydm tarafından verılen bıryasa önensı uzenne antıdemokratık bulunarak kaldırılmıştır Aradan yırmıyılgeçecek, bu yasa önensı ıle Türk Banşseverler Derneğı'nm 30yılonce mahkum olduğu 161'ıncı maddesının 6. fıkrasını kaldırtan Orhan Apaydm, Banş Derneğı sanığı olarak tutuklamp yargılanacak ve cezaevınde tutulduğu amansız btr hastahktan kurtulamayarak 1986 yıltnda hukuk savaşı ıle geçen yaşamına gözlerını kapayacaknr lığe ve mantığa uygun bulu>ordum Daha önce de behrttığım gıbı, onu ılk öğrendığım zaman, tamam toplum bu yoldan değıştırılebılır, kalkındırılabılır dedım Ama o dergılerdekı >azıları daha sonrakılerı de yazılış tarıhlerınden berı bır daha okumadım Şımdı ne derım onlar hakkında, pek bılemem \ani oburlennde de bo>le bır çızgı vardı sanıvordunuz, sıze verdıgı ızlenım o>du. BORA> Evet Ama ben, orneğın, hıçbır zaman Nıyazı Berkes'e dığerlerıne de "Marksıst mısın, değıl mısın''" dıye sormadım açıkça Onlar da bana sormadılar Ama konuşmalanmızda, yazılarımızda bır goruş ayrılığı çıkmıyordu ortaya "Yurt ve Dunya"dan ayrılışım esasta bır goruş «ıyrılığından değıl, dergı çıkarmanın pratığıne ılışkın bır anlaşmazlıktandı 1943 sonlarında MıIIı Eğıtım Bakanlığı, hakkımda ılk soruşturmayı açtı Bakanhğa çağrıldım ve yuksek bır yetkılısı, yanılmıyorsam bakanlık musteşarıydı, benı sorguya çektı Sorular yalnız dergıye mı ılışkındı, yoksa oğretım gorevımı de kapsıyor muydu, başka arkadasların da ıfadesı alındı mı, şımdı hatırlamıyorum Kapsamı her ne ıdıyse de bu soruşturmadan bır sonuç çıkmadı Ne var kı, suçlayıcı soruşturma ve araştırmalar her defasında daha cıddı bıçımler alarak ardı ardına denecek kadar sık surdu gıttı Tarıh bölumunden seçılmış kımı oğrencılerı sosyolojı ve psıkolojı öğrencılerı arasına sokup onlardan hocaları hakkında bılgı edınmek gırışımı açığa çıkınca, bu operasyon durduruldu ve resmı soruşturma açıldı Bızlerın ıfadesı ahnmadt Soruşturma sırasında NihaJ Adsız'ın fakultelerde örgutlenmeye ılışkın olarak bır öğrencıye yazdığı "kandaşım" hıtabıyla başlayan mektup ele geçınce, bu soruşturma da, "durumun, Felsefe Enstitusu oğretim ujelen arasındaki goruş a>rılıklan ve çekışmelerden ıbaret olduğu" sonucuyla kapatıldı Derken, 1945 Aralık ayında "Tan" gazetesı ve "Gonışler" dergısı olayı yer aldı Göruşler dergısımn bırıncı sayısı çıkmış ve onda benım Anadolcu akıma ılışkın olarak hazırladığım bır dızı yazının ılkı yayımlanmıştı Bundan ötürü, aynı dergıye yazı yazmayı vaat etmış olan Pertev Boratav, Nıyazı Berkes ve eşı ıle bırlıkte "görulen luzum uzenne" vekâlet emrine alındım Danıştay'a dava açtık, avukatımız yoktu, mürafaaya kendımız çıktık ve davayı kazandık, görevlerımıze ıade edıldık Bunlar olurken, demokrat bır kışı olan Hasan Alı Yucel Eğıtım Bakanlığı'ndan uzaklaştırılmış, yenne ırkçı Şemsettin Sirer getırılmıştı Sırer de, "Anadolcuırkçı" olarak tanınırdı Unıversıteler kısıtlı bır ozerklığe kavuşmu1; olmakla beraber Egıtım Bakanı, tum T K P tutuklamaMt: Aradaki tahliyeler ve doğum yapmam dolayısıyla 15 aylık mahkumiyetimi tamamlamam 1 Hazıran 1953'e kadar sürdü. O gün Nevşehir Cezaevi'nden tahliye ediierek Istanbul'a geldim. Üç ay yirmi beş gün sonra yeniden tutuklandım. Aynı zaman suresınde eşım Nevzat Hatko da çalıştığı Basın Ya yın Umum Mudurluğu'nden çıkarıldı, kadrolarda tensıkat gerekçe sıyle Nevzat şefıne neden kendısının de tensıkat kapsamına alındı ğını sorduğunda çunku Nevzat Yunanca mutercımıydı ve bu dılı Turkıye'de bır eşıne rastlanmayacak derecede ıyı bılırdı şefinın ya nıtı, "Sen de tuttun Behice Boran'la evlendın" olmuştu Ikımız de açıkta kalınca duşunduk taşındık, bızımle beraber otu ran annelerımızı de alarak Istanbul'a geldık Memurıyet kapıları bıze kapanmıştı lstanbul'da serbest çalışma olanağı bulabılırdık Bırkaç ay olanakları araştırdıktan sonra bır tercume burosu açmayı uygun bulduk ve açtık L niversiteden kesın a>nlışınız nasıl oldu? BORAN Unıversıteden kesın ayrılışım "Barışseverler Cemiyeti" olayı ıle ılgılıdır Turkıye'de, Amerika'nın atom bombasına sahıp olmasından aaeta sevınç duyulan bır hava estırıhyor, bu bombaların Sovyetler Bırlığı uzenne de yağdırılması propagandası yurutuluyordu Bu konuda en ateşlı yazıları Ulus gazetesınden Husejin Cahit Yalçın yazıyordu Beş yıl once sona ermış Jkıncı Dunya Savaşı'nın yaralannı sarıp tahrıplerını onarmak LŞI daha bıtırılememışken, yenı bır savaş, hem de atom bombalı bır savaş kışkırtıcılığı çügınhktan başka bır şey değıldı ^BD ıle Sovyetler Bırlığı arasında çıkacak atom bombalı bır savaşın Sovyetler Bırlığı'nın de atom bombasını gelijtırdığını ABD resmı kaynakları açıklamıştı dunya ıçın bır yana, Turkıye'nın kendısı ıçın bıle ne tehhkeler yaratacağından habersız bu kor, saldırgan polıtıka başıboş bırakılmamalı, kamuoyunun bu konuda bılgılendınlmesı ve uyarılması ıçın bır şeyler yapılmalıydı Öte yandan, Avrupa ulkelerınde atom savaşına İcarşı kıtlesel banş hareketlerı oluyor, yuzbınlerce, mılyonlarca ımza toplanıyordu Ingıltere'de bu ımzalı kâğıtlann parlamentoya bır kamyonla taşındığı haberını gazetelerde okuduğumu hatırlıyorum \akın arkadaş çevremde aym goruşte olanlar vardı Konuyu goruşuyor, tartışıyorduk Sonuç, Turk Barışseverler Cemiyeti'nin kurulması ve benım başkanlık gorevini ustlenmem oldu 1950 Temmuz ortalarında Kuruluştan çok kısa sure sonra, temmuz ayının 2025'ı arasında Mister Craın adında Amenkalı bır senatör ansızın Turkıye'ye geldı Yaz mevsımı dolayısıyla her bırı bır tarafa dağılmış olan bakanlar, asken uçaklarla acele Ankara'ya getırıldı Akşama doğru toplanabılen Bakanlar Kurulu, gece saat 910 sulannda Kore'ye asker gönderme kararı aldı ve karar radyodan duyuruldu Yenı kurulmuş Banşseverler Cemiyeti'nin bu karara karşı genış çapta bır tepkı gostermesı olanakları henuz yoktu. Ancak bır tepkı de mutlaka gosterılmelıydı Hemen ertesi gunu .Mıllet Meclısı Başkanlığı'na karann savaş ılanı nıtehğınde olması nedenıyle Meclısten geçınlmesı gerektığı, bu kararla anavasanın ıhlal edıldığı ıçenğınde bır protesto telgrafı gonderdık Telgraf, Ankara Radyosu'nun akşam haberler ajansında okundu. Ote yandan karann nıtelığını açıkla>an ve onu protesto eden bır bıldın kaleme alınarak bastınldı ve 27 temmuz gunu lstanbul'da ben dahıl olmak uzere kurucular ve o arada kaydolmuş bır uye tarafından dağıtıldı 16 EYLÜL 1948 DTCF oğretim uyelennden Behice Boran (ortada, beyaz elbiseü) "solcu telkmlerde bulunmak suretiyle gorevini kotuyekuüanmak" ıddiası ıle Ankara'da yargılanırken, unıversıtelerın başkanı sıfatına haızdı Sırer ılk ış olarak, bu sıfatını kullanıp \nkara Unıversıtesı Senatosu'na, oğretim göre\lılerı Boratav, N Berkes ve Boran hakkında bır kovuşturma açmak gereğını görup gormedığını soran bır yazı gonderdı Senaio hemen harekete geçerek, bızı unıversıteden uzaklaştırma kararı aldı Bu karara karşı Unıversıtelerarası Kurul'a ıtırazda bu lunduk Istanbul Unıversıtesı heyetı ıle Istanbul Teknık Unnersıtesı yetkılıJerı karara karşıydılar Unıversıtelerarası Kurul toplantılannda kanımca, asıl, Bakan Sırer'e karşı unıversıtelerın özerklığını koruma \e perçınleme mucadelesı verılıyordu Mucadelenın başını Sıddık Samı Onar çekıyordu Prof Hıfzı Veldet Veiidedeoglu bu mucadeleyı, toplantılarda neler geçtığını benden çok daha ıyı bılır Şemsettin Sırer yenıldı İkı unıversıtenın çoğunluk kararıvla unıversıteden çıkartma karan bozuldu Bu unı\ersıteden atılma ve göre\e ıade edılme ışlemının surduğu zaman zarfındaydı sanıyorum. oğrencılerın DTCF'yı basma, Rektör Şevket \nz Kansu'yu hırpalama olayı oldu Basanlar bızım fakuJtenın oğrencılerı değıldı, aralannda onlardan da bulunsa, karşı çıkan asıl kıtleyı oluşturan Hukuk Fakultesı belkı kısmen de Sıyasal Bılgıler Fakultesı oğrencılerıydı Fakulte Dekanlığı, olavdan bırkaç gun once bız uv oğretim gorevlısıne, Berkes, Bo rata\ \e bana, bır hafta fakulte>e gelmememız habennı gondermış tı Goruluyor kı olav, "ofkelenen gençlığin anı taşkınlığı" gıbı gostenlemezdı, onceden bılınıyor, ama önleme, fakulte etrafında gu\en!ığı sağlama tedbırlerı ahnmıyordu Rektor Şevket Azız Kansu'ya >a pılanları bılıvorsunuzdur Bu olavlar uzenne dekanhk, luzum görduğunde derslerı tatıl etme yetkısını kullanarak bızlerın derslerını tatıl ettı Yıne gorevsız kaldık Şemsettin Sırer, yenılgıyı kabul etmedı Üçumuz hakkında bu defa adlı kovuşturma açtırmak voluna gıttı Bunun ılk kademesı ola rak ıdarı kovuşturma açıldı Ankara Hukuk Fakultesı'nden bır profesor, bır doçent ve bır asıstandan oluşan heyet ıfadelerımızı \e \azılı savunmamızı aldıktan sonra ademı takıp kararı verdı Danıştay'm ılgılı daıresı kararı onayladı Ne var kı >asa, Eğıtım Bakanı'na karara ıtıraz hakkı tanıvordu Şemsettin Sırer, bu hakkı kullandı ve ka rar Danıştav Daıreler Kurulu'na gıttı Genel kurul alt kurul kararını bozarak hakkımızda dava açılması karan aldı Ilgınç olan nokta, her uçumuz ıçın ılerı surulen suç ıddıaları 142 maddeve gırecek turden olduğu halde, Daıreler Genel Kurulu Ceza Kanunu'nun gorevı kotuve kullanmaya ılışkın maddesınden o zamanlar 256 maddeydı sanırım bızı mahkemeye sevk edıyordu Bana ılışkın uç veya dort suç ıddıasından ıkısını hatırlıyorum Bırısı, 1943 44 kışında "Ilim ve Cemıjet" adı altında fakultede verdığım halka açık ıkı konferansta Sovyetler Bırhğı'nı ovduğum, ıkıncısı de, derslerımde aıle muessesesıne kaışı çıktığım suçlamalarıydı Bır aslıye ceza mahkemesınde görulen davanın sonuçlanması tam ıkı vıl surdu 19481950 Iddıa makamı çok sayıda tanık dınlettı mahkemede Bunlardan bır veya ıkı unıversıte oğrencısı fakulteve vapılan oğrencı baskınının CHP'nın Yenışehır lokalınde bır toplantıda kararlaştırılıp orgutlendığını soyledı, Cemal Zekı Gençosman ve Kemal Satır'ın adları geçtı Hatırladığım kadanyla, savunma tanığı go^termedım, gostereceğım oğrencılere solcu damgası vurulacak, belkı de fıjlenecektıler Boratav \e Berkes de gostermedıler sanırım Fa kulte oğretim uyelen ıçınde ıse savunma tanığı olabılecek kımse vok tu \alnız bır gun duruşmadan çıkarken kendısını stajver avukat Vunus Koçak (*) dıve tanıtan bır genç adam yanıma gelerek, ıstersem benım ıçın savunma tanıküğı vapabıleceğını sovledı Ankara kız Lısesı'nden oğrencım olan bır kız tanık benım ders lerde sos>alızm propagandası yaptığımı soylerken, kelımenın tam anlamıvla saçmalamış ve utopık sosvalıstlerle bılımsel sosyalıstlen bırbırıne karıştırmı>tı Mahkemelerde stajını yapmakta olan ve bızım duruşmalan sureklı ızleyen Yunus Koçak, kuçuk salonun kapısında bırıken kalabalık arasında durup bu kızın ıfadesını dınlerken, adını verdiği, ama şımdı tam hatırlayamadığım nk adı Haluk'tu Hukuk Fakultesı'nın tanınmış ırkçı oğrencı lıderının, "Tuh, her şe>ı berbal etti" dıyerek ıtade veren kıza ofkevle kufrettığını duymuş Bırkaç defa reddettığımız vargıcın tutumunu değıştırmeyeıeğını bılmekle beraber, tanıklık onerısını kabul ettım Dondurulen dolapların açığa çıkarılmasında vıne de >arar vardı Ilk kademede Pertev beraat ettı, obur ıkımız suçlu bulunduk \ar gıtay mahkumıyet kararını bozdu ve mahkemeyı ret talebımızı hak 51 Tevkiîatı nedir? İşleence: Harbiye'de hazırlanmış hücrelerde iki aydan fazla kaldık. 1951 'de tutuklananlar Istanbul Emniyet Mudürlüğü'nün üst katındaki hücrelerde aylarca, kimileri senelerce tutulup işkence gormüşlerdi. Daha o gunun gecesinde Istanbul hmnıyet Mudurluğu'ne goturulerek ifadem alındı Ertesi sabah sıvıl polisler e\ı aramaya geldıler ve aramadan sonra benı tekrar alıp goturduler, mahkemeye çıkartılıp hakkımda tevkif karan alındı Sultanahmet Cezaevı'ne gonderıldım Ikı gun ıçınde dığer arkadaşlara da aynı ışlem vapıldı 1 ağustosta da bırkaç erle mevcutlu olarak topluca Ankara'ya sevk edıldık Asken mahkemede vargılanarak mıllı menfaatleri ıhlal etme suçlamasıyla 15 aya mahkum olduk Bıldırıde ıkı nokta, vargıçlann dıkkatını çekmişti 1) Kore Savaşı'na Amerikan menfaatleri uğruna katılındığı, 2) Hukumetın bu kararı Amerıka'nın zoru ıle verdığı ıdı Bıldırıde, bu karann olum suzluğu, Turkıye'nın menfaatleri, guvenlığı ve dunya banşının korunması açısından da ele alınıp ışlenıyordu Karann kesınleşmesın den sonra unıversıte oğretim uvelığınden ve devlet memurıyetınden ıhraç edıldım, doçentlık unvamm gerı alındı Aradakı tahliyeler ve doğum yapmam dolayısıyla 15 aylık mahkumıyetımı tamamlamam 1 Hazıran 1953'e kadar surdu O gun Nevşehir Cezaevi'nden tahliye ediierek Istanbul'a geldim Uç av vırmı beş gun sonra, eylul sonlanna doğru venıden tutuklandım 41 kışıyı kapsavan bu tutuklamalar, 1951 Ekım'ınde başlatılan TKP tutuklamasının son bolumuydu O ekım ayında da bızım ev aranmış, Nevzat'la benım ıfademız alınmış, ama tutuklanmamıştık Harbıye'de hazırlanmış hücrelerde ıkı aydan fazla kaldık 1951'de tutuklananlar Istanbul Emniyet Mudurluğu'nun ust katındaki hücrelerde, aylarca, kımılerı senelerce tuıulup işkence gormüşlerdi 1954 Şubatının ıkıncı haftası başında duruşmalar başladı Bana ılışkın suçlamaların bır bolumu vıne unıversıte oğretim uyelığım donemıne aıttı Once tahlıve edıldım sonuçta delıl vetersızlığınden beraat ettım O ana davada yargılandım 1953 Evlul'unun sonlanna doğru yapılan 41 kışılık tutuklama, o davaya ıiışkın son tutuklamalardı 1954'te bıten, kararı 54'le verılen dava? BORAN Evet (*) Sonra da TIP mılletvekılı olan aMjkat merhum \unus Koçak Behice Boran beraat etmişti Behice Boran, 1951 yılmda, Ankara Garnızon Komutanlığı 2 No'lu Asken Mahkemesı'mn 7 Ekım 1954 gün ve 53/17 esas ve 54/33 sayılı gerekçeh hukmti ıle "51 Jevkifatı" dıye bilınen TKP davasından beraat etmıştır Başkan Suvari Albay Yusufözsan, duruşma yargıcı tzzettin Cebe ve uye Pıyade Kurmay Albay Muharrem Savtekinden oluşan mahkeme, "gizli komünist partistne girmis olduğunu gösterir herhangi bir kanıt buümmatbğı" gerekçesı ıle Boran hakkında beraat karan vermıştır Mahkeme karanndan uğrendığımıze göre, 184 sanıklı TKP davasmda Behice Boran, yaptığı savunmada, hakkındakı beyanlarm Yaşar Çöl admdakı bır samktan elde edıldığmı, Yafor Çöl'tin akh dengesınm yennde olmadığımn hekım karan Ue anlaşıldığmı, hakkındakı dığer beyanlarm da Enver Gökçeden potıs sorgusu strasmda alındığını, Gökçe'nın mahkemede yapılan sorgusunda, polıs ıfadelerını değiştırdığını "Adanlar" dergısınm TKP tarafından benımsenmesının kendisinı bağlamayacağmı, kaldı kı. bu dergı hakkında bır soruşturma da açılmadığmı, Banşseverler Cemiyeti'nin komtinızm ıle ılgısı olduğu ıddıasının yersız olduğunu, bu davamn karara bağlanmış bulundugunu ve dava sınmnda Banşseverler Cemiyeti'nin komünızmle temasmın tespıt edılmedığını, ıddıalann dayanaksız olduğunun anlaştldığı, kendısı ıle alakah görulen şahıslarla aralannda partı teması olmadığını, partıye gırmedığım söyiemtştır. Mahkeme, bu savunmayı yennde görmüş ve Banşseverler Derneğı'nm "Dıs memleketkrdeki tefekkuBerie gaye bakmundanbb(*tokianvem*Banfsn>trkrDemeptntokk fmepntogenkaçtk ça, gerekse zimnı olarak mezkur cmtiyetlerle isbirliği yaptıkUtruta dair Mçbir deU butunmadığvu " (Karar s. 336) belırtme gereğmı duymuştur StJRECEK DUZELTME: Dızmın dunku bölumunde Sıtkı Yırcalı'nın katıldığı partının adı " D Y P " olarak çıkmıştır Doğrusu "Demokrat Partı" (DP) olacaktır EVDE ÇOCUK BAKILIR Tel: 358 14 63
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle