19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 11 AĞUSTOS 1986 "Bırakalım aşiret reisleri, beyler, mollalar ve emperyalizm halkın başına mı çöreklesin?" diyor Boran 'Afganistan hükümeti, Sovyetler'i yardıma çağırdı, işgal denemez' Bir Uzun Yürüyüş Uğur Mumcu sordu, Behice Boran anlattı 9 Sayın Boran, TİP'te size başkanlıgı kim önerdi? BORAN Hiç kimse. Sözunü ettiğim sure içınde sanırım parti kitlesinde benim başkan olabileceğim, hareketın başını çekebilece• ğim duşuncesi, giderek kanısı kendiliğinden doğdu. Dorduncu buı yük kongreye az bir zaman kala genel başkanhğımın söz konusu edildiğini, tartışıldığını duydum. Giderek sanki başkan olacakmışım gibi bir hava oluştu çevremde, ama kimse gelip bana genel başkanlik öner. medi, fikrimi sormadı. Ben de sormadım, hiçbir girişimde bulunmadım. Genel sekreterlik gibi genel başkanlik görevıyle de karşı karşıya kalırsam kabul etmek durumundaydım, partinin o günkü koşullannda. Kongreden sonra genel yönetim kurulu toplandığında bir üye kalk.. tı, genel başkanlık için beni onerdi, bir diğeri de Şaban Yıldız'ı. Önerileri yapanlar kımlerdi, hiç hatırlamıyorum. Salt çoğunlukla genel • başkan seçildim, uçte iki çoğunlukla değil. POLJTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Yaz, eskiden beri dinlence ayıdır. Gerçi son yıllardaki pahalılık dinlenceyi zehir ediyor. Gene de kimi dostlar şuraya buraya gidiyorlar, oradan buradan mektuplar atıyorlar. Bir dost da Bodrum'dan şöyle yazıyordu: "...Bodrum'un mavi hapishanesinden kurtulup da bir türlü size yazamadım. Mavi donizle uyanan pembe yanaklı şafaklar, mavi gökte uykuya dalan bir kuş gibi mahpus duvariarı oluveıiyor. Yeni doğan mahmur bakışlı güne merhaba!.. Her şey geride kahyor... Ne Türkiye'nin geçim sıkıntisı, ne dunyanın aç gözferi, ne silahlı eytemler, her şey geride kalıyor... Ne denli neşeli olsak, bu, hep hüzün taşıyan bir hal!.. Hüzün bir bardak su gibi yanttaşımızda... A vuçlanmdan, parmak aralanmdan akp gkten zamarun ardmdan bakakalmak, koşturmak isteği... Sonsuz ufutdara... Bunca söze negerek, kısacası Bodrum 'a tatüe gittkl Botnboş Bodrum, eski yıllan anımsadım. Bodrum'un yeni keşfedüdiği dönemler... Bodrumlu hoş insanlar... Turizm çıkb geziler bozuidu dersek çok mu bencillik olur?" Geçen yıl bayramda, bizim kayınbiraderin Altınova'daki yazItğına grtrniştik. Altınova, Ayvalık'tan ilerde, Sarımsaklı'dan btraz sonra... Bir hafta kalmıştık. Ben de Oktay Akbal gibi yuzme bilmem, yorulduğumda ayağım yere degmelidir. Attmova'da deniz ve kum benim istediğim gibiydi. Çok memnun döndüm. Bu yri bayramda (Şeker Bayramı) Attmova'nm korfaato tam karşaına duşen Attınoluk'a gittik. Gittik dediysak. doat «vinde kalryoruz, yatma kalkma parası yok, yiyecek de, içecek de imece... Dostlar duymasın kulağınıza söyleyeyim gene de tuzlu kaçryor. Ya biz hesap bilmiyoruz, ya da geçim çok pahalt. Şöyte sade bir lokantada oturup yemek, bir ıki kadeh içmek, İstanbul'un neredeyse Boğaz meyhanelerinden daha tuzluya kaçıyor. "Ne oluyor?" demeye kalmryor, sordugunuz kişi sizden daha baskın çıkıyor: "Vallahi beyefendi, bizler de alırken utanıyoruz, hayat çok pahalı..." diyorlar. Domatesin kilosu yüz lira... Bir salata yapıp koyuyoriar önünüze üç yüz, dört yüz lira... Bilemedin iki domatesten çıkar bir salata... Ne dıyeceksiniz. Herkes pahalılığı birbirinin üsiüne atıyor. Kim kimi kazıklıyorsa, "Ne yapalım hayat çok pahalı..." diyerek kazıklıyor. Altınoluk'un manzarasına bayıldım, ama denizi beni sarmadı. Çakıllı, götgeliği olmayan bir deniz. Zeytin ağaçlan var, onlar da gölge vermiyor. Canım çınarlar, söğütler nerde!.. Bu yıl anladım güneş de dokunuyor. Ben eskiden evlerin kıyılarda olmasından yanaydım. Dostum Hadi Lazslo'nun dağdaki evini gördükten sonra vazgeçtim. Dağın tepesine kurmuş köy evinı, deniz dört bir yanı ile gözünün önünde... Ben dersem manzara diye, buna derim. Avrupa'daki dağ evlerini görürdüm de, "Bizde niye yaptlmaz?" diye şaşardım. Hadi, böylesi bir dağ evini hem de denizin yamacına dikivermiş. Hadi'nin yanına bizim Çetin Ûzbayrak da bir kulübecik dikmiş... öteki kadar görkemli değil. Ne olsa mimar Şandor çizmiş Hadi'nin köy evini... Çetin'in miman, içini görmedim, dışından, kendi olduğu anlaşılıyor. Dönüşte Çanakkale üzerinden geldik. Ne olsa trafik, öteki yollar kadar yoğun değil... Tekirdağ'da ıkindi köftesini yedikten sonra yola düştük. Ancak Büyükçekmece'ye doğru gelirken yol yapımı var. Bir çukura saplandık. Arabanın iki lastiği birden patlamış. Ne işaret lambaları var, ne işaret tabelalan... Tam da çukurun önünde bir araba tamircisi var, bir de taksi duruyor... İnsanın aklmdan kötü şeyler geçiyor. Şario'nun camcısı gibi... Camları kendi kırar, sonra da ardından "camcı, camcı" diye bağırarak gelir onanr. Buradaki tamirci de bana öyle geldi. Günahı boynuna... Geceyarısı arabayı tamirciye bıraktık. Orda taksi beklryor. Onlardan birine atladık evlere döndük... Verilmiş sadakamız varmış, ucuz atlattık. Yoksa gazetelerde tecibir kaza' diye yazılanların arasına kanşacaktık... Demek böyle oluyor kaialar... Verilmiş Sadakamız Varmış... Behice Boran 1977 mayıs ayında Istanbul Kasanpafa'da düzenlenen bir TtP toplantısında. tanlığı'nın meşhur bir bildirisi \ardi 48 kisilik. Her göriişten beşer kişilik bir liste. Ben de vardım o listede. Yargılamanız nasıl olmuştn? BORAN O da ilginçti doğrusu. Anayasa Mahkemesi, partiyi 4. kongre kararlanndan birinde ( ) söz edildiği için Siyasi Partiler Kanunu'nun azınlık yaratüamayacağını belirten maddesı uyannca kapatmıştı, anayasanın onlara halk olarak, haklar tammadığı gerekcesiyle. Ceza kanununa göre de böyle bir suçlama ancak 142/3'e girebiİirdi. Anayasa Mahkemesi'nin karan ışığmda herhalde 141'e giremezdi. Sovyetler'ce işgali, bağımsızlık ve egemenliğinin ihlali oiarak sunulup mahkum ediliyor. Emper>'alist Batı ülkelerinin aydın ve yazarlarının çoğunlukla bu tutumda olmalannı anhyorum da, geçmişte 27 Mayts: 27 Mayıs 'ihtilâl' değildi. Ihtilâl emperyalizmin benzeri müdahalelerine maruz kalmış, bugün de gödeyince ben şunu anlanm, toplum düzeninde receli oiarak daha hafif ama ciddi biçimlerde maruz kalan Türkiye'de ilerici aydınlann dahi çoğunun aynı görüş ve tutumda olmalaköklü, nitel bir değişim doğurur. 27 Mayıs, rı bana çelişkili ve tutarsız geliyor. Demokrat Parti'yi alaşağı etti, Türkiye Bir halk devrimini kendi yapmalı, bunu yapamıyorsa». ' koşullannda bu önemli bir iktidar BORAN Bunu yapamıyorsa, bırakalım aşiret reisleri, toprak be> leri, mollalar ve emperyalizm, halkın başına yine çöreklenirse çödeğişikliğiydi, ama sınıfsal egemenliğe dokunmadı, egemen sınıflar yerlerinde kaldılar. reldensin, sömürü ve baskı altına alırsa alsın ulusal bağımsızlık adına. Anımsıyorum, siz 12 Mart'tan önce askeri ihtilal otasdıgına karşıydınız. 197O'in hangi avı oluyor efendim? BORAN Evet, hem ilkesel oiarak karşıydık hem de ordu kadBORAN Dördüncü buyuk kongre 70*in ekim ayının son günrolan arasında ilerici, demokratik, hatta sol eğilimlerin olabileceği ierinde yapıldı, sona erer ermez de merkez yönetim kurulu toplan ni genelinde düşünmekle beraber, sosyalist bir devrime veya sosya" • dı, genel başkan, genel sekreter ve merkez yürütme kurulu seçimleri lizme yolu açacak devrimci bir girişime kalkışacak kadrolar olduğu •için. kanısında değildik. Peki. şimdi 12 Mart'a geielim; 12 Mart'ı nasıl degerlendiriyor DevGenc, muhtırayı destekler nitelikte bildiri \a>ımladı, TÖS dunuz ilk günlerde? de. BORAN 12 Mart'tan öncesine gelelim derim, ilkin. Sizin sorBORAN Tabii, tabii onlar desteklediler. 20'den fazla dernek .. duğunuz, "Savunduğunuz sosyalıst göruşe karşı olan bellibaşh akımve örgutün imzasıyla bir bildiri yayımlandı, DİSK de aralannda. , lar?" sorusuna da bir başka yaruyla cevap vermiş olurum. Milli de Siz de parti oiarak bildiri ya\ımladınız. ^ mokratik devrimciliği az önce anlattım. 12 Mart'tan önce ordunun BORAN Biz karşı çıktık. Radyoda öğle ajansı okunduktan he. devrimci girişimde bulunacağı, askeri bir devrim veya ihtilal olaça men sonra bir demeç kaleme alıp, benim adıma başına verdik. De* ğı beklentisi vardı, hayli yaygındı da. Beklentiden öte, kimi sivil çev meçte buhranın anayasal demokrasinin sosyaJ ve hukuk devletinin • relerce destekleniyordu, belli bir akım vardı bu yönde. Biz ise kesin gerçekleştirilememesinden, iktidann anayasa çizgisi dışına çıkmalikle bu göruşte değildik. Ordu eliyle devrime inanmıyorduk. Gerçi sından kaynaklandığı beürtiliyordu. Anayasal demokrasinin tam ger' 27 Mayıs'ı çok olumlu değerlendirdik, o başka, devrim diye değil, çekleştirilip, halktan yana geliştirilmesi gereğine işaret ediliyordu. Iver toplumun demokratikleşme surecine önemli adım atüran, yani de di çözum oiarak da, parlamentonun toplanması ve seçim yasasında mokratik özgürlüklerin kapısını açan bir hareket oiarak. tüm politik eğilimlerin aldıklan tam oy oranında parlamentoda temsilini sağlayacak değişiklik yapıldıktan sonra seçimlere gidilmesi öne27 Mayıs ihtilal değildi riliyordu. Bu önerinin kabul edilmeyeceğini elbette biliyorduk. Ama işçi sı Bu da bir askeri ihtilal degil raidir? BORAN "İhtilal" değil! ihtilal deyince ben şunu anlanm, top nıfmın bilimsel sosyalist partisinin görevi bu durumda doğar ve mümkünse kamuoyuna duyurmakttr en azından. Önerimizin uygulanması lum düzeninde köklü, nitel bir değişim doğurur. 27 Mayıs, Demokolanaklı, ama iktidann verili durumunda olası değildi. rat Parti'yi iktidardan alaşağı etti, Turkiye koşullannda bu önemli Ordunun müdalalesine umut bağlamış olanlar, tabii bu bildiriyi . bir iktidar değişikliğiydi, ama sınıfsal egemenliğe dokunmadı, ege men sınıflar yine yerlerinde kaldılar. Yalnız işçi sınıfına yeni anayade en hafif deyimiyle yersiz buldular. "Hâlâ mı karşı çıkıyorsunuz?" ,'f sa ile kimi haklar tanındı, yoksul köylü için toprak reformu öngodiyenler oldu. rüldü, ama gerçekleşmedi. Bir askeri ihtilal diyorum ben. 27 Mayıs, askeri ihtilal anlaTutuhlanma: Kimi arkadaşlar Balyoz ' mında ihtilal değil mi? Harekâtı'yla 18 mayısta tutuklandı. Ben, 26 BORAN Hayır, düşünmedim şimdiye kadar böyle bir şeyi ihmayısta tutuklandım. Hem parti başkanı oiarak tilal oiarak, düşünmedim hiç. İhtilal silahlı devrim revolution armei" hareketi demektır. Devrim hareketi sayüabilmesi için demin kısaca 27 Mayıs törenlerine davetiye aldım, hem 26 işaret ettim, iktıdarda olan politik kadronun alaşağı edilmesi yetmayıs akşamı tutuklandım. Tutuklanmamda bir mez, 27 Mayıs'ta olduğu gibi. Sınıfsal egemenliğin değişmesi ve toplumda koklu dönuşumlere gidilmesi gerekir. Bunlar olmazsa, aske gariplik oldu. Ben, Diizce toplantısından Istanbul'a geçm'ıştim. Ertesi gün genç bir r ri müdahale veya doğrudan darbe söz konusudur. Bir ordunun as; keri ihtilal yapabilmesi de kitlesel destek ve katıhmla mümkündür. subayın komutasında askerler evi aradı. ' Toplumsal sonuçları dikkate almadan, askeri ihtilal anlamında ihSonunda ben kaldım, Nevzat'ı alıp götürdüler. tilal deyimiyle ne kastedildiğini anlamıyorum. Bütün günii onun nerede olduğunu aramakla • •• Bu noktada Behice Boran ile derin tartışmaya girebilirdik. Boran, geçirdim. Afganistan'dakı Sovyet ışgalini savunuyordu. Afganistan'dakı değişiklikler de ordu desteğı ile yaptlmıştı. Hikmet Kıvılcımh'nın da "Ordu kdıcını attı, dıigümü çozdii" Boran, 27 Mayıs Ihtilali'ni, "Sınıfsal egemenliğin değişmesine ve diye bir makalesi vardı. toplumda köklü değişimlere" gidilmediği için "ihtilal" saymıyor. Ya BORAN Evet, kılıcın kimin üzerine atıldığı az sonra belli olAfganistan'dakı ihtilali, "işçı sınıfı onculüğünde" bir ihtilal mi sa du. Siz de desteklemiştiniz. yıyordu? ••• Bu konudakı goruşlerimız birbirine hiç uymuyordu. Soruyorum... Evet, Behice Boran doğru söyluyordu. 12 Mart Muhtırası'nı top Afgan ihtilali ordu eliyle gerçekleşmedi mi? lumda "devrimci" oiarak adlandıran birçok kişi ve kuruluş ilk anda çok olumlu karşılamıştı. BORAN tvet, ama olması gereken diğer koşullar olmayınca Doğan Avcıoğlu yonetimindeki "Devrim" gazetesi ilk günde muhda guçlüklere, başansızlığa yol açıyor. Bir devrimci harekette, bir ihtırayı destekler bir tavır almıştı. Ben de gazetenin bir yazan oiarak tilalde ordu veya bir kesimi önemli rol oynayabilir, her hal ve şartta muhtıranın radyodan duyulduğu anda kaleme aldığım bir yazı ile ordu onemle dikkate aünması gereken bir faktördür büyük silah gübütun partileri suçlamıştım. cune sahip olmasından otürü. O başka sorun. Ancak "•yanılgı" o gun ile sınırlı kaldı. Daha sonra 12 MartyöneAfganistan'a gelince, orada nisan 1978 devrimini ordu değil, Aftimine karşı zorlu bir savaşa girdık. ganıstan Demokratik Halk Partisi yaptı, ordu destekledi. Bugün Af• •• ganistan Halk Cumhuriyeti'nde iktidarda bu parti vardır, ordu değil. Ordu karşıdevrimcilerle çarpışıyor. Kapitalızm oncesi düzeyi aşaBORAN Biz çok daha onceden bekliyorduk gerici bir darbe mamamış, geri kalmış bir ülkede sosyalızmı hedef alan bir milli deolacağını. Tarihini tam hatırlamıyorum, kış aylarındaydı. "Faşizme mokratik devrimi başarmanm çetin güçlüğü ADHP'nin teoriyi prahayır!" kampanyası açtık, bir hafta süreli. Afişler yapıştırdık, bilditiğe uyarlamada yaptığı hatalar ve parti içi çekişmeler yüzünden büsriler yayımladık, toplantılar yaptık. O kadar emindik bir darbe gebütun arttı. Bununla beraber mevcut hükumet, yavaş bir tempo ile leceğinden ve de olumsuz bir darbe. Genelinde sol kanat, ordudan de olsa giderek konumunu güçlendiriyor. devrimci bir müdahale beklerken, 12 Mart Muhtırası'nı değerlendirmekte tereddute duşmedik. Bugün de görüşüm aynı; sizin tuttuğunuz kanat da gelseydi, esasta sonuç değişmezdi. Balyoz Harekâtı, Afganistan'da devrim: Af ganistan Ziverböy Koşkü gibi olaylar olmayabilirdi de köklü dönüşumler gerdevrimini 1978'de ordu değil, Af ganistan çekleşmezdi. Sonunda nesnel oiarak mevcut düzenle uzlaşma, eriDemokratik Halk Partisi yaptı, ordu destekledi. me kaçınılmazdı. Her ne ise, muhtıranın açıklandığı günün akşamı yine radyodan Bugün Afganistan Halk Cumhuriyeti'nde parti hakkında dava açıldığını öğrendik. İlk darbeyi işçi sınıfı poliiktidarda bu parti vardır, ordu değil. Ordu, tik hareketi yiyordu. Sıkıyonetim de ilan edilince, genel yönetim kukarşıdevrimcilerle çarpışıyor. Batı basını dahi rulunu Ankara dışında, Düzce'de topladık. Ben tutuklandığımda kihükümet karşıtı güçlere zafer şansı tanımıyor. min genel başkan vekili olacağını göruştuk ve Şaban Yıldız'ı seçtik. Değiştirilen Sıkıvönetim Kanunu'na ilişkin oiarak, Anayasa Batı basıru dahi hukümet karşıtı guçlere zafer şansı tanımıyor. Bir Mahkemesi'ne dilekçe sanınm Düzce'de kararlaştınldı. leşmiş Milletler Genel Sekreteri devreye girmiş durumda. Sorunun BORAN Neleri hatırhyorsunuz? Evet, orada kararlaştınldı ve politik bir çözüme kavuşturulması olasılığı öne cıkıyor. dilekçe ertesi gün Anayasa Mahkemesi'ne venldi. llginç olanı, Sıkı1978'in ABD Başkanı Carter, devrimi "diinya banşına bir tehdit" yonetim Kanunu'nun dava konusu maddeleri, biz Sıkıyonetim Asoiarak karşılamış ve o ulkenin malum güçleri devrimin yılı dolma keri Mahkemesi'nde yargılanırken, Anayasa Mahkemesi'nce iptal dan "miicadete komitesi"ni kurmayı ve karşıdevrimci unsurlan, ara edildi. Dilekçe, parti kapatılmadan verilmiş olduğu için Anayasa lanna paralı askerleri de katarak örgutlemeyi becermişlerdir, Mısır, Mahkemesi davaya baktı ve kararını verdi. Hafızam yanılmıyorsa, tsrail, Suudi Arabistan ve Çin'le elbirliği ederek. Amerika'dan ge iptali, bir duruşmamn başında duruşma yargıcından öğrendik. len yüz milyonlarca dolarla geçen yıla kadar 500 milyon dolar aşi1 26 mayısta tutuklandım ret reisleri, toprak beyleri vesair nufuzlular da çevrelerinde silahlı ceteler örgütlemişlerdir. Bu silahlı gruplar, Pakistan'da kurulan kamp Bu 18 mayıs meşhur Balyoz Harekâtı'yla mı tntuklandınız bilarda talim görüp, dağlık olmayan sınırdan kolayca Afganistan'ın zim gibi, yoksa daha sonra mıydı sizin... içine dalmaktadırlar. BORAN Kimi arkadaşlar 18 mayısta. Ama ben 26 mayısta tutuklandım. Hem parti başkanı olarak 27 Mayıs törenlerine davetiye Afganistan* Sovyet işgalinde değil aldım hem 26 mayıs akşamı tutuklandım. Tutuklanmamda bir gaBu ayrıntılara bir ölçüde girmekten maksadım şu. Ortada bana riplik daha oldu. Ben Düzce toplantısından Istanbul'a geçmiştim. garip görunen, anlayamadığun bir durum var. Birleşmiş Milletler üyeErtesi gun genç bir subayın komutasında askerler evi aradı. Sonunsi, devrimci, en azından ilericı bir iktidara sahip, Türkiye'de bile elda ben kaldım, Nevzat'ı alıp götürdüler, bütün gtinü nerede olduçiliği bulunan bir ülkeye emperyalizmin ve gericiliğin bu silahlı salğunu aramakla geçirdim, bulamadım. dırıları, yünitülen bu ilan edilmemiş savaş, devletlerarası hukuka ayAkşam Ankara'dan telefon ettiler, bütün gün beni aramışlar, arkırı bir saldırı, içişlerine müdahale oiarak sayılmıyor da tersine, işkadaşlann tutukandığını öğrendim. Ertesi gun Ankara'ya hareket galciye karşı savaşan kahramanlar oiarak sunuluyor 1979'un son ettim, eşimin nerede olduğunu öğrenemeden. Meğer eski yeni ne kagunlerinde, meşru, ilerici, halktan yana Afgan hükumetinin bu hudar solcu diye tanınan veya akla gelen kimse varsa toplayıp bir kışkuk dışı karşı saldınlara karşı aralarındaki dostluk, komşuluk, işlaya mı, okula mı şimdi bilmiyorum koymuşlar. Bir cümbüştur gitbirliği anlaşmasına ve BM çartırının 15. maddesine göre, Sovyetler miş. Birkaç gün içinde de hepsini serbest bırakmışlar. Bir daha NevBırliği'nı geçici oiarak yardıma çağırmış olması, yardımın askergönzat'la Ankara Yıldırım Bölge'de tel orguler ardından görüşebildik. derme biçiminde olması, Sovyctler'in isteği dejildi Afganistan'ın, Evet, o tarihte siz de arandınız. Istanbul Sıkıyonetim Komu Sovyet ifgmU yok: Afgan hükumetinin hukuk dışı saldırılara karşı BM kurallarına da dayanarak Sovyetler Birliği'ni geçici olarak yardıma çağırmış olması yardımın asker gönderme biçiminde olması, Sovyetler 'in isteği değildi Afganistan'ın Sovyetler'ce işgali olarak sunulup mahkum ediliyor. Emperyalist Batılı aydınlann bu tutumda olmalannı anhyorum da, emperyalizmin müdahalelerine maruz kalmış ve kalan Türkiye'de ilerici aydınlann çoğunun aynı görüşte olması bana çelişkili ve tutarsız geliyor. Mantık ve hukuk da sanırım bizlerin de o karara katıldığımız veya yöneticiler olarak alınmasını onlemediğimiz için aynı kanunun maddesinden, 142/3'ten yargılanmamızı gerektirirdi. Ama öyle olmadı, partiyi gizli komünist partisine dönüşturmüş olmaktan yargılandık. Anayasa Mahkemesi bütun dosyayı incelemiş, böyle bir suç görmemişti. Sıkıyonetim Mahkemesi neye dayandınyordu, o da belli değildi; çünkü bizlerin bireyler olarak yaptığımız fiil ve hareketler ileri sürülmuyordu. Suç delilleri olarak dosyadaki belgelerin hepsi tüzelkişi olarak partiye aitti. Bu yeni suçlamadan dolayı partiyi ise ancak yine Anayasa Mahkemesi yargılayabilirdı. Itirazlar ve izahlarımızı yargıçlar heyeti hiç dikkate almadı. (...) Stirecek 11 Ağustos 1986, Pazartesi İlksayısı 12.000 seçkîn okura ulaşan Ekonomîk Bültenln bugün, ikincisayısını 15.000 seçkinokur ilgiyleokuyor. S Ekonomik Bülten ^7nmn UluslararasıtekeUer •j~~ri bakan mı ta>in ediyor? O Aboneiçin:ö 512 83 31 Sntr 512 00 50(10 Hat) r~\ Ekonomik Bülten bir VEBOFSET yaymıdır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle